Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm - Otto F. Kernberg Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kimin eseri? Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabının yazarı kimdir? Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm konusu ve anafikri nedir? Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabı ne anlatıyor? Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm PDF indirme linki var mı? Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabının yazarı Otto F. Kernberg kimdir? İşte Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Otto F. Kernberg
Çevirmen: Mustafa Akay
Orijinal Adı: Borderline Conditions And Pathological Narcissism, 1975
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753426015
Sayfa Sayısı: 312
Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Günümüz psikiyatri ve psikanalizinin en önemli iki sorunu sınır durumlar ve patolojik narsisizmdir. Kernberg terapisi oldukça güç olan bu durumlara yaklaşımda yeni, özgün kurumsal ve pratik ilkeler geliştirmiştir.Özellikle nesne ilişkileri ve ben psikolojisine dayanan kurumsal yaklaşımında Kernberg bu durumlardaki saldırganlığa yoğunlaşmıştır. Kernberg'in oldukça sade ve doktorca bir üslubu vardır. Bununla beraber eseri Amerika'da psikiyatri dışındaki disiplinlerde de yankı bulmuş, sanat eserlerini ve günlük yaşamı çözümlemede geniş ölçüde kullanılmıştır.Ötekini Dinlemek uzmanlaşmış bir dizi. Ama dizide yer alacak bütün kitaplar doğrudan insana dair. Hayatlarımıza, kendi kişisel deneyim alanımıza, ana babalarımıza, onlarla ilişkilerimize, zor büyüme yıllarımıza dair bir bilgi... Kendimiz ve diğer insanlarla ilgili sezgilerimizi geliştirmemize yardımcı olacak, yeni kavrayış imkanları verecek ve kuşkusuz öğrenirken herkesin kendi deneyimleriyle sınayacağı türden bir bilgi... Psikiyatri ve psikanaliz alanında yüzyıl boyunca yazılmış temel yapıtları bir kütüphane oluşturacak kapsamda bir araya getirirken bunu amaçladık.
Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm Alıntıları - Sözleri
- Narsisist kişiliklerin savunma örgütlenmesinin sınır durumlara olan benzerliği, karşılıklı olarak çözülmüş ya da bölünmüş ben hallerinin mevcudiyetinde yansıdığı şekliyle bölünme ya da ilkel çözülme mekanizmalarının hâkimiyetinde görülür. Böylece yüksekten bakan büyüklenmecilik, utangaçlık ve aşağılık duyguları birbirlerini etkilemeden bir arada bulunabilir. Bu bölünme işlemleri, ilkel yansıtma biçimleriyle, özellikle de yansıtmalı özdeşleşme, ilkel ve patolojik idealleştirme, tüm güçlü denetim, narsisist geri çekilme ve değersizleştirme ile sürdürülür ve pekiştirilir.
- "Boşluk duygusu çeşitli şekillerde deneyimlenebilir. Kronik nevrotik depresyonu ya da depresif kişilik yapısı olan bazı hastalar, bu öznel yaşantıyı yalnızca ara ara yaşarlar ve bunu diğer tüm öznel yaşantı türlerinden çok farklı olarak betimlerler. Bu hastalar için kendilerini boş hissettikleri dönemler, artık uzak, erişilemez ya da mekanik görünen diğer insanlarla temasın yitirildiğini hissettikleri ve kendilerini de buna benzer bir şekilde hissettikleri dönemlerdir. Artık yaşam anlam içermiyor görünmektedir, gelecekte herhangi bir doyum ya da mutluluk umudu yoktur, arayacak, arzulanacak ya da çaba gösterilecek hiçbir şey yoktur. Artık kimseyi sevemeyeceklerini ve herhangi bir kişinin onları sevmesi için de bir neden olmadığını düşünürler; insan dünyası, insanlar arası anlamlı ilişkiler açısından, ya da en azından bu hastaları içeren anlamlı, sevgi ilişkileri açısından boşalmıştır. Cansız nesnelerden oluşan dünyaları, sanki bu nesneler kendilerini çevreleyen alışıldık fonlarından fırlayıp nüfuz edilemez, anlamsız ya da erişilemez bir nitelik ediniyormuş gibi kesin sınırlara ayrılmıştır. Günlük çevrelerinin genelde beğendikleri ve sevdikleri cansız nesneleri, yabancı ve acı verecek bir biçimde anlamsızlaşır. Bu depresif hastaların boşluk hisleri yalnızlık hissine yakındır, ancak arada bir fark vardır: yalnızlık, hasret öğeleri ve ihtiyaç duyulan ve sevgililerine ihtiyaç duyulan ama şimdi ulaşılmaz gibi görünen başkalarının varlığı hissini içerir. Psikinalatik açımlama, değişmez bir biçimde bu hastaların bilinçdışı bir suçluluk duygusu olduğunu ve öznel yaşantılarının 'boşalmasının' üstbenlerinin adeta kendiliği saldırışını yansıttığını ortaya çıkarmaktadır. Üstbenin uyguladığı sert iç ceza, sevilmeye ve takdir edilmeye layık olmadıkları ve yalnız olmaya mahkum oldukları şeklinde zımni bir hüküm içerir. Daha derin bir düzeyde ve ciddi vakalarda, üstben baskılarının belirlediği iç fanteziler, kötülükleri nedeniyle iç nesneleri yok ettikleri ve dolayısıyla şimdi sevginin olmadığı bir dünyada tek başına kaldıklarıdır."
- Sapık fanteziler ne kadar kaotik ve çeşitliyse ve bu etkileşimlerle bağlantılı olan nesne ilişkileri ne kadar kararsızsa, sınır kişilik örgütlenmesi olasılığı o kadar kuvvetle dikkate alınmalıdır.
- Başlangıçta basit bir bütünleştirme eksikliğinden ibaret olan şeyin daha sonra aktif olarak başka amaçlar için kullanıldığı bu savunma amaçlı bölünmesi esasen bölme mekanizmasıdır.
- Nesne ilişkilerinin içselleştirilmesi açısından, erken benin hızla art arda yapması gereken iki temel görev vardır: (i) Kendilik imgelerinin, ilk içe atımların ve özdeşleşmelerin bir parçasını oluşturan nesne imgelerinden ayrıştırılması; (ii) libidinal dürtü türevlerinin etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgelerinin bunlara karşılık gelen ve saldırgan dürtü türevlerinin etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgeleriyle bütünleştirilmesi.
- İçgüdüsel ihtiyaçların aşırı doyumu, kendilik ile nesneler arasındaki ayrışmayı geciktirebilir. Ancak klinik açıdan, kendilik ile nesneler arasında bir ayrışma eksikliğinin temel nedeni muhtemelen erken içgüdüsel ihtiyaçların (özellikle de oral ihtiyaçların) aşırı engellenmesidir, çünkü aşırı engellenme, kendilik ve nesne imgelerinin gerilemeli yeniden birleşmesine (ki mutlak doyumu tekrar elde etme ya da elde tutma çabası ile kurulan, kendilik ve nesne arasında erken dönemdeki kaynaşma fantezilerini temsil eder) karşı normal yatkınlığı pekiştirir(Jacobson, 1964).
- Psikozlarda meydana gelen temel etki ,kendilik ve nesne imgelerinin gerilemeli yeniden birleşmesidir; sınır kişilik örgütlenmesinde hakim olan, kendilik ve nesne imgeleri arasında bir yeniden birleşme değil, bölme süreçlerinin yoğunlaşması ve patolojik saplanmasıdır.
- Bölme, sınır kişilik örgütlenmesinin temel bir savunma işlemidir ve kendisini takip eden tüm savunma işlemlerinin altında yatan bir mekanizmadır.
- İlkel idealleştirme, gerçekçi olmayan, tamamıyla iyi ve güçlü nesne imgeleri yaratır ve bu da ben idealin ve üst benin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
- İlkel idealleştirme, ne nesneye karşı saldırganlığın bilinçli ya da bilinçsiz olarak kabul edilmesini, ne de bu saldırganlık sonucu duyulan suçluluk duygusu ve nesne için tasalanmayı içerir. Bu nedenle ilkel idealleştirme bir karşı tepki kurma değildir; daha çok, ideal nesne için gerçek bir tasanın bulunmadığı, yalnızca kişiyi çevreleyen, tehlikeli nesnelerle dolu bir dünyaya karşı bir koruma sağlaması için nesneye ihtiyaç duyulduğu ilkel ve koruyucu bir fantezi yapısının doğrudan tezahürüdür. Böyle ideal bir nesnenin bir diğer işlevi, tüm güçlü özdeşleşme için, saldırganlığa karşı koruma olarak idealleştirilmiş nesnenin büyüklüğünü paylaşmak için bir mekan görevi görmesi ve narsisist ihtiyaçların doğrudan doyumuna yaramasıdır.
- ... yansıtmalı özdeşleşme, belli bir alanda kendilik ile nesne arasında bir ayrışma yokluğuyla, yansıtma etkinken, bir itkinin ve bu itkiden duyulan korkunun yaşanmasıyla ve dış nesneyi denetleme ihtiyacı ile karakterize olur (Kernberg, 1966; Rosenfeld, 1963).
- Sınır kişilik örgütlenmesi olan hastalarda sıkça rastlanan bir bulgu, hayatlarının ilk bir kaç yılında aşırı engellenmeler ve şiddetli saldırganlık (ikincil veya birincil) hikayesidir.
- Karşı aktarımda saldırganlığın ve kendine yönelmiş saldırganlığın etkisini yansızlaştırmada ve bu etkinin üstesinden gelmede önemli bir aktif güç analistin tasa duyma yetisidir.
- Bölme, ilkel idealleştirme, yansıtmanın erken biçimleri (özellikle yansıtmalı özdeşleşme), inkar ve tüm güçlü olma, sınır kişilik örgütlenmesi olan hastalarda karakteristik savunma kümelenmeleri teşkil eder.
- Destekleyici psikoterapi, hastanın savunma örgütlenmesini pekiştirmeyi amaçlar, ilkel aktarım modellerinin ortaya çıkmasını önlemeye çalışır ve hastaya daha uyum sağlayıcı yaşam örüntüleri gerçekleştirmesinde yardımcı olmak üzere bir çalışma ilişkisi kurmaya çalışır.
Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Öncelikle sınır kişilik örgütlenmesinin betimleyici, yapısal ve oluşumsal-dinamik analizlerini özetleyelim. # Sınır kişilik örgütlenmesinin betimleyici analizi; Semptomlarının hiçbiri patognomonik değildir, yalnızca bu kişilik örgütlenmesine özgülenmiş bir semptom yoktur, ve betimleyici öğeler ancak muhtemel tanısal işaretlerdir; 1. Kaygı. bu kişilerin genelde kronik, dağınık, bir yere bağlanmayan kaygıları vardır. 2. Çok semptomlu nevroz. fobi, birden çok obsesif-kompulsif semptom, histerik çözülme tepkileri, hipokondri, paranoid eğilimler. 3. Çok biçimli sapık cinsel eğilimler. 4. Klasik psikoz öncesi kişilik yapıları. paranoid kişilik, şizoid ve siklomatik kişilik örgütlenmesi. 5. İtki nevrozu ve madde bağımlılıkları. 6. Alt düzey karakter bozuklukları. 1) Histerik kişilik ve çocuksu kişilik [duygusal değişkenlik, aşırı ilgi, bağımlılık ve teşhir ihtiyaçları, sahte aşırı cinsellik ve cinsel ketlenme, erkeklerle ve kadınlarla rekabet, mazoşizm] 2) Narsist kişilik 3) Depresif-Mazoşist karakter yapıları [depresif kişilik, sadomazoşist karakter, ilkel kendine yönelik yıkıcılık, semptomatik depresyon] # Sınır kişilik örgütlenmesinin yapısal analizi; Yapısal analiz ile, beni, altyapıları ve işlevlerini bütünleştiren genel bir yapısal analiz türü kastedilir. İçselleştirilmiş nesne ilişkilerinin bu psikopatoloji türü(sınır/borderline k. b.) ile özgül yapısal türevleri analiz edilir. 1. Özgül olmayan ben zayıflığı tezahürü. 2. Birincil süreç düşüncesine kayış. 3. Sınır kişilik örgütlenmesi düzeyinde özgül savunma işlemleri. 1) Bölme 2) İlkel idealleştirme 3) Yansıtmanın erken biçimleri ve özellikle yansıtmalı özdeşleşme 4) İnkar 5)Tümgüçlü olma ve değersizleştirme 4. İçselleştirilmiş nesne ilişkileri patolojisi. # Sınır kişilik örgütlenmesinin oluşumsal-dinamik analizi; İçselleştirilmiş nesne ilişkilerindeki çatışmaların tipik içgüdüsel içeriği incelenir bu kısımda. Sınır kişilik örgütlenmesinde genital dönem öncesi saldırganlık özellikle de oral saldırganlık, bu psikopatoloji kümelenmesinin bir parçası olarak önemli bir rol oynar. Sınır kişilik örgütlenmesi olan hastalarda sıkça rastlanan bir bulgu hayatlarının ilk birkaç yılında aşırı engellenmeler ve şiddetli saldırganlık (ikincil veya birincil) hikayesidir(s. 52). Sınır kişilik örgütlenmesinin dinamik analizinde genital dönem öncesi saldırgan ihtiyaçların ezici etkisi altında genital dönem öncesi ve genital amaçların özel bir patolojik yoğunlaşmasını görürüz. Sınır kişilik örgütlenmesi olan bireylerde ilkel ve gerçekçi olmayan kendilik imgeleri bende varlıklarını sürdürürler, özellikleri açısından aşırı derecede çelişkidirler ve bütünleşmiş bir kendilik kavramı gelişmemiştir aynı zamanda nesne imgeleri de bütünleştirilmemiştir dolayısıyla dış nesnelerin daha gerçekçi bir biçimde değerlendirilmesi üzerinde olumsuz etki yaratırlar, sınır kişilikte içselleştirilmiş nesne ilişkileri patolojisi iyi ve kötü içe alımları ve özdeşleşmeleri senteze ulaştıramamaktadır. Erken benin, gelişiminde iki temel görevi vardır; birincisi kendilik imgeleri ile nesne imgelerini birbirinden ayrıştırmaktır. İkincisi ise libidinal dürtü etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgelerinin saldırgan dürtü türevlerinin etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgeleri ile bütünleştirilmesidir. Bu iki süreç psikozda büyük ölçüde sınır kişilik örgütlenmesinde ise belli bir ölçüde başarısızlığa uğrar. Sınır kişilik örgütlenmesi ile psikoz arasındaki fark da burada yatar. >> (gonderi/61778388). Yine kendilik ve nesne tasarımları arasındaki ayrışmayı geciktiren, buna mani olan şey olarak, erken içgüdüsel ihtiyaçların özellikle aşırı engellenmesi ve aşırı doyumu gösterilebilir burada da. >> (gonderi/61778376). Kernberg'in nevrozu, sınırı ve psikozu betimleyişinden aralarında şöyle şematik bir ayrım kurulabilir. >> https://imgyukle.com/i/nUgEQS Şimdi biraz bu kişilik örgütlenmesinin savunma işlemlerinden ikisine daha yakından bakalım. Bölme [Splitting]. (yazar/Melanie-Klein, 1946 ortaya koymuştur) İlkel savunma mekanizmalarının en önemlisi bölmedir. Bebeğin ilk algılarında, içeriden ve dışarıdan alınan duyumlarla kaotik bir dünya hüküm sürer, anlam yoktur. Artan zihinsel kapasiteyle birlikte nesne tasarımları oluşturulmaya başlanır. Yoğun ilgi ve sevgisini bebeğine yöneltmiş anneyi düşünelim, adeta çocuğa tapınırcasına dikkat ve hayranlık gösterir ki bu çocukta ilk narsist iyi kendiliği oluştururken bir de ilk "tamamıyla iyi" nesneyi oluşturur. Fakat altım pis kokmaya başlamışsa işler değişir, annenin minnettar bakışlarından geriye kalan tiksinti, kızgınlık ve nefrettir. Anne şekil, koku, ses olarak aynı annedir ancak duygusal ve davranışsal olarak çok farklı bir annedir de. Bebek henüz bunu anlamlandırabilecek zihinsel yetenekten yoksundur. Sevgi ve nefret aynı nesnede nasıl bir arada tutulabilir ki? Bölme mekanizması da budur, aynı nesne tarafından özneye ulaştırılan pozitif ve negatif duygulanım ve davranışların aynı değil de iki farklı nesne tarafından yapıldığına dair içsel kanaatin oluşturulup birbirinden yalıtılmasıdır. Olay basittir iyi anne iyi kendiliği, kötü anne kötü kendiliği aktive eder. Zihinsel yapının realiteyi değerlendirme kapasitesi geliştikçe bu kendilik ve nesne tasarımları arasındaki bölme mekanizması zayıflayacak, geçirgenlik artarak bütünleşmeye doğru yol alınacaktır ancak sınır kişilik örgütlenmesindeki bireyler bunu başaramazlar. Normalde 4-5 yaşlarında bir entegrasyonun yaşanması gerekirken sınır hastalar kaotik aile ortamlarının ve annelerinin iç tutarsızlıkları gibi nedenlerle bundan mahrum kalır. Yansıtmalı Özdeşleşme [Projective identification]. Yansıtmalı özdeşimde bebek önce böldüğü, yalıttığı kötü parçayı anneye atar daha sonra o parçayı içine alarak onunla özdeşleşir, çok mu saçma, değil çünkü temelde kötü yanlardan kurtulmak ve karşıdaki kişiye zarar vermekten çok ona hükmetme, onu kontrol etme amacı taşır. Kötü yanlar anneye atıldığında amaç onu bu ihtiyaçları karşılamak için hareketlendirmektir. Onu kontrol etmenin bir yoludur bu. Kernberg'e göre yansıtmalı özdeşim ilkel bir savunma düzeneğidir dolayısıyla ancak sınır kişilik örgütlenmesinde ve psikotik durumlar gibi kendi içlerindeki kötü nesne ve kendilik tasarımlarını yansıtmaya çok fazla gereksinim duyan en alt düzeylerdeki ağır psikolojik bozukluklar da görülebilir. Sınır kişilik örgütlenmesi olan birey kötü kendilikten kurtulabilmek için kötüyü bocalayabileceği birini arar. Kötüyü karşı tarafa attığı süreci sınır kişilik örgütlenmesi olan birey kendini iyi hissedebilir, ancak o zaman iyi kendilik aktive olabilir. Kitabın ikinci kısmında narsisizm ele alınırken, narsisizm ve sınır vakaların savunma örgütlenmeleri arasındaki kümelenmelerin benzerliği gösterilir. Bu iki grup arasındaki fark ise narsisist kişiliklerde gerçek kendilik, ideal kendilik ve ideal nesne arasındaki patolojik yoğunlaşma olmasına karşın bu kişilerde bütünleşmiş bir kendiliğin olmasıdır. Narsisizm, sınır vakalardaki kendiliğin bütünleşememesini, büyüklenmeci kendilik ile telafi eder,ve bu narsisist hastaların yüzeyde daha iyi sosyal uyum kurmasını sağlar. Bu patolojik büyüklenmeci kendiliğin kökeniyse, ben idealiyle ve üstben ile bütünleşmesi gereken ideal nesne imgelerinin bunun yerine kendilik imgesiyle yoğunlaşmasında yatar. Kohut'a göre narsist, büyüklenmeci kendiliğin kökeni kendiliğe aşırı libidinal yatırımda aranmalıyken Kernberg'e göre, narsisizm, çocuksu normal narsisizmden kesin bir biçimde farklı olan patolojik bir yapıyı yansıtır ve nesne ilişkileriyle yakından ilişkilidir ayrıca yalnızca libidinal yatırımlara değil, saldırgan itki yatırımlarına da bağlıdır. İçindekiler Editörün Önsözü Önsöz Teşekkür I. Sınır Kişilik Örgütlenmesi 1. Sendrom 2. Karşı Aktarım 3. Tedavinin Genel İlkeleri 4. Seyir 5. Ayırıcı Tanı ve Tedavi 6. Genel Yapılandırma ve Tedavinin Başlangıç Safhası 7. Öznel Boşluk Yaşantısı II. Narsisist Kişilik 8. Narsisist Kişiliğin Tedavisi 9. Narsisist Kişiliğin Klinik Sorunları 10. Normal ve Patolojik Narsisizm Kaynakça (Mihriban Karadağoğlu)
kitapta kernberg-kohut savaşı var. heinz kohut'un narsisizm hakkındaki analizlerini yetersiz bulan kernberg, borderline ile narsizm olgularını birbirinden ayrı tutan kohut'a karşı narsizmin sınır durumların alt kategorisi olduğunu öne sürerek narsist hastaların borderline hastalarla analiste karşı kurdukları aktarım biçimleri haricinde zıt görüşlere sahiptirler. her narsist hastada borderline görüldüğünü ancak her borderline da narsisizme rastlanamayacağını kanıtlarla anlattığı, yetmemiş kohut'un yorumlarını satır satır paylaşıp (deyim yerindeyse) ifşa ettiği güzel kitaptır. bu yönüyle ses getirmiş ve bir çok yeni doğruyu ortaya çıkarmıştır. (Uğur De Molinari)
Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm PDF indirme linki var mı?
Otto F. Kernberg - Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Otto F. Kernberg Kimdir?
New York Hastanesi, Cornell Tıp Merkezi, Westchester Bölümü’nün tıbbi sorumlusu ve dekan yardımcısı olan Amerikan Psikiyatri Derneği üyesi Otto F. Kernberg, Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri profesörüdür.
Aynı zamanda Columbia Üniversitesi Psikanalitik Eğitim ve Araştırma Merkezinde eğitim analisti ve süperbizör analist olan Otto F. Kernberg, yakın zamana kadar New York Eyaleti Psikiyatri Enstitüsünün Genel Klinik Hizmetlerinde yönetici ve Columbia Üniversitesi Doktorlar ve Cerrahlar Fakültesinde klinik psikiyatri profesörlüğü yapmıştır.
Journal of the American Psychoanalytic Association dergisinde editörlk yapmakta yolan yazar New York Psikanaliz Enstitüsü ve Derneği 1972 Heinz hartmann Ödülünü, Pennsylvania Hastanesi Enstitüsü Edward A. Strecker Ödülünü, 1981 yılında Psikanalitik Tıp Derneği George E. Daniels Başarı Ödülünü, 1982 yılında Amerikan Ergen Psikiyatrisi Derneğinin William F. Schonfeld’i Anma Ödülü ve daha birçok ödüle sahip olmuştur.
Otto F. Kernberg Kitapları - Eserleri
- Aşk İlişkileri
- Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm
- Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık
- Borderline Kişiliğin Psikoterapisi
- Aşk ve Saldırganlığın Ayrılmaz Doğası
- Yüksek Düzeyli Kişilik Patolojisi İçin Dinamik Psikoterapi El Kitabı
- Borderline Kişilik Bozukluğu için Aktarım Odaklı Psikoterapi
- Ağır Kişilik Bozukluklarında Psikoterapötik Stratejiler
Otto F. Kernberg Alıntıları - Sözleri
- şahıs, bir döneme ait kendisi ve nesne hakkındaki duygularını, düşüncelerini, algılarını hatırlamakla birlikte, bunlar karşısında kayıtsız kalmakta, böylelikle ruhsal çatışmadan kaçınmaktadır. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- Psikozlarda meydana gelen temel etki ,kendilik ve nesne imgelerinin gerilemeli yeniden birleşmesidir; sınır kişilik örgütlenmesinde hakim olan, kendilik ve nesne imgeleri arasında bir yeniden birleşme değil, bölme süreçlerinin yoğunlaşması ve patolojik saplanmasıdır. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Bütün insan ilişkileri bitmeye yazgılıdır; kaybetme, terk edilme ve nihayet ölüm tehdidi aşk ne kadar derinse o kadar büyüktür; bunun ayrımında olmak da aşkı derinleştirir. (Aşk İlişkileri)
- Âşık olmak aynı zamanda büyümekle ve bağımsız olmakla ilgili bir yas tutma süreci, çocukluğun gerçek nesnelerinin geride bırakma deneyimi anlamına gelir. (Aşk İlişkileri)
- Öfkenin temel işlevi; acı ya da huzursuzluk kaynağını yok etmektir. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- Kimlik dağınıklığı olan bir şahıs kendini, dünyayı, başka insanlarla giriştiği ilişkiyi daima böylesine yansızlaşmamış, bütünleşmemiş kavramlarla algıladığı için duygu, düşünce ve davranış bakımından tutarlı bir kişilik sergileyemez; şiddetli duygusal dalgalanmalar, uç noktalara varan yargılar, dramatik davranışlar sergiler. Kernberg'e göre kimlik dağınıklığı sendromu şahsın ilişkilerinin dengeli, sıcak ve eşduyumlu bir ton almasını engeller. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- ... yansıtmalı özdeşleşme, belli bir alanda kendilik ile nesne arasında bir ayrışma yokluğuyla, yansıtma etkinken, bir itkinin ve bu itkiden duyulan korkunun yaşanmasıyla ve dış nesneyi denetleme ihtiyacı ile karakterize olur (Kernberg, 1966; Rosenfeld, 1963). (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Açık ki, bir aşk ilişkisinin niteliği ve gelişmesi eşleşmenin doğasına ve dolayısıyla çifti bir araya getiren seçim sürecine bağlıdır. Aşk ilişkileri kapasitesinin yetişkinlik derecesini gösteren aynı özellikler seçim sürecini etkiler. Cinsel zevki özgürce yaşama kapasitesi, en azından partnerlerden biri için mümkünse, bu cinsel birlikteliklerinin özgürlük, zenginlik ve çeşitlilik yaratma oranım erken bir test imkânı demektir. (Aşk İlişkileri)
- Narsisist kişiliklerin savunma örgütlenmesinin sınır durumlara olan benzerliği, karşılıklı olarak çözülmüş ya da bölünmüş ben hallerinin mevcudiyetinde yansıdığı şekliyle bölünme ya da ilkel çözülme mekanizmalarının hâkimiyetinde görülür. Böylece yüksekten bakan büyüklenmecilik, utangaçlık ve aşağılık duyguları birbirlerini etkilemeden bir arada bulunabilir. Bu bölünme işlemleri, ilkel yansıtma biçimleriyle, özellikle de yansıtmalı özdeşleşme, ilkel ve patolojik idealleştirme, tüm güçlü denetim, narsisist geri çekilme ve değersizleştirme ile sürdürülür ve pekiştirilir. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Nefret, aşk ile diyalektik bir ilişki içerisinde var olur. Nefret aynı zamanda, derinden gereksinim duyulan geçmiş ya da potansiyel bir sevgi nesnesine yoğun şekilde bağlanma anlamına gelir. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- Karşı aktarımda saldırganlığın ve kendine yönelmiş saldırganlığın etkisini yansızlaştırmada ve bu etkinin üstesinden gelmede önemli bir aktif güç analistin tasa duyma yetisidir. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Nesne ilişkilerinin içselleştirilmesi açısından, erken benin hızla art arda yapması gereken iki temel görev vardır: (i) Kendilik imgelerinin, ilk içe atımların ve özdeşleşmelerin bir parçasını oluşturan nesne imgelerinden ayrıştırılması; (ii) libidinal dürtü türevlerinin etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgelerinin bunlara karşılık gelen ve saldırgan dürtü türevlerinin etkisi altında oluşturulan kendilik ve nesne imgeleriyle bütünleştirilmesi. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Kişi derinliğine sevebilme yetisi kazandıkça ve başka birini yıllar içinde kendi kişisel ve toplumsal hayatının bir parçası olarak gerçekçi biçimde daha iyi değerlendirebilir hale geldikçe, gerçekten eşit oranda ve hatta daha iyi tatmin edici bir partner olabilecek ötekileri bulabilir. (Aşk İlişkileri)
- Nefretin egemenliği altında, travma yaşatan nesneye güçlü şekilde bağlanma görülmüştür. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- Depresif-Mazoşistik Kişilik Bozukluğu, karakter özelliğini üç tipte gösterir; 1- Uzlaşmaz bir üstben varlığı 2- Diğer insanlardan destek, sevgi ve kabul görmeye aşırı bağımlılık 3- Saldırganlığın ifadesinde güçlük çekilmesi (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- Kızlar kalıtımdan, oğlanlar ise çevreden daha çok etkilenir; kızlar sese daha duyarlıyken, oğlanlar daha görseldir. (Aşk İlişkileri)
- Sahici aşk olarak sunulan ilişkide herhangi bir mahrem yan göremeyiz. (Aşk İlişkileri)
- Gerçekte, öfke tepkilerinin klinik analizi- diğer yoğun duygu durumlarınınki gibi- daima altta yatan, kendiliğin bir parçasıyla, önemli bir nesnenin bir parçası arasında özgül bir ilişkiyi içeren, bilinçli ya da bilinçdışı bir fanteziyi açığa çıkarır. (Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırganlık)
- İlkel idealleştirme, gerçekçi olmayan, tamamıyla iyi ve güçlü nesne imgeleri yaratır ve bu da ben idealin ve üst benin gelişimini olumsuz yönde etkiler. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)
- Bölme, ilkel idealleştirme, yansıtmanın erken biçimleri (özellikle yansıtmalı özdeşleşme), inkar ve tüm güçlü olma, sınır kişilik örgütlenmesi olan hastalarda karakteristik savunma kümelenmeleri teşkil eder. (Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm)