Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon - Osho Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kimin eseri? Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kitabının yazarı kimdir? Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon konusu ve anafikri nedir? Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kitabı ne anlatıyor? Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon PDF indirme linki var mı? Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kitabının yazarı Osho kimdir? İşte Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Osho
Çevirmen: Niran Elçi
Yayın Evi: Omega Yayınları
İSBN: 9786050204605
Sayfa Sayısı: 1080
Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Meditasyon yapmadan hayatın sırrını çözemez, onu sadece yüzeysel olarak yaşayabilirsiniz."
-OSHO-
Osho, Vigyan Bhairav Tantra'da anlatılan 112 meditasyon yöntemini çağdaş bir yaklaşımla günümüze uyarlıyor. Bu yöntemler üzerine sorulan sorulara yanıtlar veriyor. Yalnız meditasyon, aşkınlık ya da ermek gibi kavramların sırlarını açığa çıkarmakla kalmıyor, günlük yaşamın çözümsüzlüğe ittiği sevgi, bağlılık, dostluk, öfke, nefret, utanç ve kaygı gibi duygular üzerine kontrol oluşturmanın yollarını gösteriyor. Teknikleri uygulamak için tek bir şeye ihtiyacınız var. Daha iyi yaşama isteği..
Osho yirminci yüzyılın en kışkırtıcı ve esin verici ruhani öğretmenlerinden biridir. İç dönüşüm bilimine yaptığı devrimci katkıyla ün kazanmıştır ve öğretisinin etkisi artmaya devam etmekte, tüm dünyada arayış içinde olan her bireye ulaşmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon Alıntıları - Sözleri
- "Ben Hindu'yum" dersin. Bir daha düşün, bir daha değerlendir. Sen Hindu değilsin. Sana Hindu zihni verildi. Sen yalnızca basit, masum bir varlık olarak doğdun; Hindu olarak değil, Müslüman olarak değil. Ama sana Müslüman zihni, Hindu zihni verildi. Sen özel bir durumu kabul etmeye zorlandın, kafeslendin, hapsedildin ve sonra yaşam bu zihne bir şeyler eklemeye devam etti ve zihin ağırlaştı. Üzerine yüklendi. Hiçbir şey yapamıyorsun; zihin sana kendi istediğini yaptırıyor. Deneyimlerin zihne ekleniyor. Durmaksızın, geçmişin şu anını koşulluyor. Sana bir şey söylersem, onu taze bir açıdan, açık bir şekilde düşünmeyeceksin. Eski zihnin, geçmişin araya girecek, o şeyin lehine ya da aleyhine konuşmaya, gevezelik etmeye başlayacak.
- Ama zihin pek çok bahane yaratır. Zihin der ki: "Zaman nerede? Zaten yapılacak çok iş var. Zaman nerede?" Ya da zihin der ki: "Şimdi mümkün değil, bu yüzden ertele. Gelecekte bir zamanda, işler daha iyi olduğunda yapabilirsin." Zihninin sana ne dediğine dikkat et. Zihine fazla güvenme. Ve biz asla kuşku duymayız. Herkesten şüphe edebiliriz ama kendi zihnimizden asla şüphe etmeyiz. Şüphecilikten, kuşkudan, mantıktan bu kadar çok bahsedenler bile asla kendi zihinlerinden şüphe etmezler. Ve zihnin seni içinde bulunduğun duruma getirmiştir. Cehennemdeysen, seni bu cehenneme zihnin getirmiştir ve sen bu rehberden asla şüphe etmezsin. Herhangi bir öğretmenden, ustadan şüphe edersin ama zihninden asla şüphe etmezsin. Hiç sarsılmayan bir inanç ile zihnini guru kabul ederek ilerlersin. Ve seni bu kargaşaya, içinde bulunduğun sefilliğe zihnin getirmiştir. Herhangi bir şeyden şüphe edeceksen, ilk önce zihninden et. Ve ne zaman zihnin bir şey söylese, bir daha düşün.
- Sen kendini değiştiremezsin, durumu değiştirmekte ısrar edersin. Zayıf kişiliğin işareti budur. Güçlü, uyanık, farkında bir insan, işe kendini değiştirerek başlar. İnanç, yaratıcıdır. Zihin bir şeye gerçekten inanırsa, maddenin onu takip etmesi gerekir.
- “Evet, Tanrı dünyayı altı günde yarattı, ama dünyaya bir bak, ne tür bir dünya olduğuna bak. Evet, dünyayı altı günde yarattı, ama dünyaya bir bak!“
- Biz normal ve doğal değiliz. Biz kesinlikle anormaliz, sağlıksızız, gerçekten deliyiz. Ama herkes bizim gibi olduğu için bunu hiç hissetmeyiz.
- Annen seninle konuşup duruyorsa ve "Senin için kendimi feda ettim" diyorsa, sana işkence ediyordur. Koca, eşine, "Fedakârlık yapıyorum" diyorsa, bu sadistçe bir işkencecidir. İşkence eder çünkü fedakârlık diğerine işkence etmek için bir numaradır. Bu yüzden devamlı fedakârlık yapanlar tehlikelidir. Potansiyel olarak tehlikeli. Onlara dikkat et ve fedakârlık yapma. Fedakârlık çirkin bir sözcüktür. Sen keyif al; mutluluk dolu ol. Ve kendi mutluluğun ile taştığın zaman, o mutluluk başkalarına da ulaşır. Ama bu fedakârlık değildir. Kimse sana borçlu değildir; kimsenin sana teşekkür etmesi gerekmez. Daha çok, sen başkalarına minnet duyarsın çünkü senin mutluluğunu paylaşmışlardır. "Fedakârlık" , "görev" , "hizmet" gibi sözcükler çirkindir; şiddet doludurlar.
- Şüphecilikten, kuşkudan, mantıktan bu kadar çok bahsedenler bile asla kendi zihinlerinden şüphe etmezler. Ve zihnin seni içinde bulunduğun duruma getirmiştir. Cehennemdeysen, seni bu cehenneme zihnin getirmiştir ve sen bu rehberden asla şüphe etmezsin. Herhangi bir öğretmenden, ustadan şüphe edersin ama zihninden asla şüphe etmezsin. Hiç sarsılmayan bir inanç ile zihnini guru kabul ederek ilerlersin. Ve seni bu kargaşaya, içinde bulunduğun sefilliğe zihnin getirmiştir. Herhangi bir şeyden şüphe edeceksen, ilk önce zihninden şüphe et. Ve ne zaman zihnin bir şey söylerse, bir daha düşün.
- Aydınlanmış kişi o anda yaşar, eylemde ve öylesine eksiksiz bir biçimde yaşar ki eylem eksiksiz olur. Eksik bir şey varsa, o zaman düşte tamamlanır. Düş bir tamamlamadır. Düş olur, çünkü zihin hiçbir şeyin eksik kalmasına izin veremez. Eksik kalmış bir şey varsa, bu içsel bir huzursuzluk verir. Zihin onu nasıl tamamlayacağını merak eder. O zaman düşte bunu tamamlarsın ve huzura Kavuşursun. Düşte tamamlansa bile, zihin için bir rahatlamadır.
- Yaşanabilen her şey aşılabilir; baskılanan hiçbir şey aşılamaz.
- Sunu hatırla: Enerji ne öfke, ne sevgi, ne nefrettir. Enerji yanlızlca enerjidir.Nötrdür.Ayni enerji halini alır; aynı enerji cinselik halini alır; aynı enerji aşk halini alır; ayni enerji nefret halini alır. Bütün bunlar aynı enerjinin biçimleridir. Sen biçim verirsin, zihnin biçim verir ve enerji ona akar
- Tantra der ki bölme, bölünmemiş ol, ancak o zaman muzaffer çıkabilirsin. Nasıl bölünmemiş olmalı? Kınama, "Bu iyi!", "Bu kötü!" deme. Saflık ve kirlilik konusundaki bütün kavramları geri çek. Dünyaya bak, ama ne olduğunu söyleme. Cahil ol, fazla bilge olma. Etiketleme, sessiz kal, kınama, haklı çıkarma. Dünya hakkında sessiz kalabilirsen, yavaş yavaş bu sessizlik içe işler. Ve eğer dışsal olarak bölünme yoksa, içsel bilinçteki bölünme de yok olur çünkü ikisi birlikte var olabilir.
- Örneğin, erkek hep kadının üstünde olur. Kadının tepesinde. Bu egoist bir pozisyondur çünkü erkek hep kendisinin daha iyi, daha üstün, daha yüksek olduğunu düşünür. Kadının altında nasıl olabilir ki? Ama dünyanın her yerinde, ilkel toplumlarda kadın erkeğin üzerindedir. Bu yüzden Afrika'da, erkeğin üstte olduğu bu pozisyon misyoner pozisyonu olarak bilinir çünkü ilk defa misyonerler (Hıristiyan misyonerler) Afrika'ya gittiğinde ilkeller onların ne yaptığını anlayamamışlardır. Bunun kadını öldüreceğini düşünmüşlerdir. Erkeğin üstte olduğu pozisyon Afrika'da misyoner pozisyonu olarak bilinir. Afrikalı ilkeller, erkeğin kadının üzerinde olmasını vahşice bulurlar. Kadın daha zayıftır, daha narindir, bu yüzden o erkeğin üzerinde olmalıdır. Ama erkeğin kendini kadından aşağı, kadının altında düşünmesi zordur.
- Sana bir başka Zen ustası olan Bokuju hakkında eski bir hikâye anlatacağım. Yalnız başına bir mağarada yaşıyormuş, yapayalnız, ama bir gün ya da gece, zaman zaman yüksek sesle "Bokuju!" diyormuş... Kendi ismi. Sonra "Evet efendim, buradayım!" diyormuş. Ve orada başka kimse olmuyormuş. Müritleri ona soruyormuş: "Neden 'Bokuju!' diyorsun, kendi ismini söylüyorsun ve sonra, 'Evet efendim, buradayım!' diyorsun?" Demiş ki: "Ne zaman düşünmeye başlasam, uyanık olmayı hatırlamam gerekiyor ve bu yüzden kendi ismimi söylüyorum: 'Bokuju!' Ve 'Evet efendim, buradayım!' dediğim an düşünce, endişe kayboluyor." Sonra, son günlerinde, iki, üç sene boyunca hiç "Bokuju!" dememiş ve hiç "Evet efendim, buradayım!" diye yanıt vermemiş. Müritleri sormuş: "Usta, neden artık bunu hiç yapmıyorsun?" O da demiş ki "Artık Bokuju daima var. O daima var ve gerek yok. Daha önce yokluğunu hissediyordum. Zaman zaman endişeye kapılıyordum, endişeyle boğuluyordum ve Bokuju orada olmuyordu. Bu yüzden Bokujul'yu hatırlamam gerekiyordu. gerekiyordu, hatırladığımda da endişe kayboluyordu." Kendi ismini dene. Derin bir endişe hissettiğinde, kendine seslen. Bunu dene. Bu güzel bir şeydir. İsmini dene. Derin endişe hissettiğinde, kendine seslen... İsminle seslen... "Bokuju" ya da herhangi bir isim, ama kendi ismin... Ve sonra yanıt ver: "Evet efendim, buradayım!" Farkı hisset. Endişe kaybolacaktır. En azından, tek bir an için, bulutların ötesini göreceksin ve o görüş derinleşebilir. Bir kez uyanık olduğunda, endişenin olmadığını öğrenince, endişe kaybolur; kendi benliğin ve içsel mekanizmanın işleyişi hakkında derin bir bilişe gelirsin.
- İlk aşkını, ne kadar ciddi olduğunu hatırla. Hayatın buna bağlıydı.Artık onu hiç hatırlamıyorsam, unutuldu. Ve hayatında ona bağlı olduğunu düşündüğün her şey yarın unutulacak. Yaşam bir akıştır, hiçbir şey kalmaz.
- Açlık duyduysan, uyanık ol. Açlık hissederken ne yapmalı? Ne oldu? Aç hissettiğinde asla onu başına gelen bir şey olarak görmezsin. Sen açlık olursun. "Açım" diye hissedersin. Asıl his, "Ben açlığım"dır; ama sen açlık değilsin, yalnızca onun bilincindesin. O sınırda olan bir şey. Sen merkezsin, onun farkına vardın. O bir nesne. Sen özne olarak kalıyorsun, sen tanıksın. Sen açlık değilsin; açlık senin başına geliyor. Açlık yokken de vardın ve açlık yok olduğu zaman da olacaksın. Bu yüzden açlık bir tesadüftür; o senin başına geliyor. Uyanık ol, o zaman onunla özdeşleşmezsin. Açlık hissediyorsan, açlığın varlığı konusunda uyanık ol. Ona bak, onunla karşılaş, yüzleş. Ne olacak? Ne kadar çok uyanık olursan, açlık o kadar uzakta hissedilecek; ne kadar az uyanık hissedersen, o kadar yakın olacak. Uyanık değilsen, tam merkezde, "Ben açlığım" diye hissedeceksin. Uyanık olursan, açlık fırlatılıp atılacak. Açlık orada, sen buradasın. Açlık bir nesne, sen tanıksın.
Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yıllarca sınırları zorlayarak meditasyon yapmış ve günde 12-14 saat kitap okumuş bir dehadan hayat felsefeleri... Hepsini doğru bulmasanız da, farkettiği ve altını çizdiği teşhis ve çözümlere şaşıracaksınız... (fahrettin kılıç)
Suphistik: Dindarlığın Tanrı'ya inanmakla ilgili bir meselesi yoktur. Dindarlığın egosuzlukla ilgili bir meselesi vardır. Kim ki Tanrı'ya inandığını söyler ama egoludur, o kişi dinsizdir." veciz sözün geçtiği anıtsal kitap (Suphi Eraslan)
Dindarlığın Tanrı'ya inanmakla ilgili bir meselesi yoktur. Dindarlığın egosuzlukla ilgili bir meselesi vardır. Kim ki Tanrı'ya inandığını söyler ama egoludur, o kişi dinsizdir." veciz sözün geçtiği anıtsal kitap (Adnan Mete Darboğaz☆☆☆)
Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon PDF indirme linki var mı?
Osho - Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Osho Kimdir?
'Asi Ruh' ya da 'Provokatör Mistik' olarak da anılan Osho, 1931 yılında Hindistan'ın Madhya Pradesh eyaletindeki Kuchwada'da dünyaya gelmiştir. Daha çocukluk yıllarından itibaren, başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendisi deneyimlemekte ısrarcı olan asi bir ruhu vardı. Bu durumu kendisi şöyle dile getirir:
'Çocukluğumdan hatırlayabildiğim kadarıyla yalnızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı... Pek az yetişkin bana tahammül edebiliyordu; beni anlamaları söz konusu bile değildi. Okula gitmek hiç ilgimi çekmiyordu. Orası olabilecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorlandım, ama elimden geldiğince direndim, çünkü orada yalnızca benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmeyen çocuklar vardı ve ben de onların ilgilendikleri şeylerle ilgilenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaldım.'
1990 yılına kadar süren yaşam yolculuğu süresince tüm dünyayı yerinden oynatacak söylemleri ve geliştirdiği meditasyonlar ile günümüzde hala güncelliğini koruyan sıradışı bir şahsiyet olan ve Bhagwan Shree Rajneesh adıyla da bilinen Osho, din, felsefe, psikoloji, politika ve insanı ilgilendiren birçok alanda her türlü geleneği temelden sarsan yorumlarıyla büyük ilgi ve de tepki toplamıştır.
Yirmi bir yaşında üniversite öğrenimini tamamlayan Osho, Jabalpur Üniversitesinde yıllarca felsefe dersleri verdi. Aynı zamanda da tüm Hindistan'ı dolaşıp konuşmalar yaptı, halka açık tartışmalarda tutucu dini liderlere meydan okudu, geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.
1960'ların sonlarına doğru artık kendi dinamik meditasyonlarını geliştirmeye başlayan Osho, meditasyonun o rahat ve düşüncelerden arınmış durumunun keşfedilebilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüz modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesi gerektiğini ileri sürer.
1970'lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho'dan haberdar olmaya başladılar. 1974'te Hindistan'ın Pune şehrinde onun çevresinde bir komün kuruldu ve başlangıçta Batı'dan tek tük gelen ziyaretçiler, sonradan gittikçe çoğaldı.1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltında olduğu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenir.
1975 yılı boyunca Osho, Doğulu meditasyon teknikleri ile Batılı terapi yöntemlerine devrim getiren programların ve atölyelerin genişlemesine rehberlik etti. Ağustos 1975'te ilk terapi grubu başladı. Grup süreçlerine günlük Dinamik ve Kundalini Meditasyonları, Osho'nun sabah söylevleri, gruptan önce veya sonra on günlük meditasyon kamplarına katılmak dahildi. Darşan'da, Osho yeni gelen gruplara önerilerde bulunuyor, grup liderlerine tavsiyeler veriyor, grubun katılımcıları ile görüşüyordu. 1977'nin sonunda elli farklı grup önerilebiliyordu ve Aşram, dünyadaki en büyük ve en yenilikçi büyüme merkezi olarak tanınıyordu.
Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve daha birçok alanın, insanın benliği ve varoluşu ile ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Köhneleşmiş, kalıplaşmış sistemlerin güçlü bir şekilde etkisi altında kalarak kendini sürekli bastıran ve böylece sürekli bir gerilim halinde olan çağdaş insan için mutluluğun, gevşemenin, yaşama sevincinin hedef alındığı meditasyon yöntemlerini geliştirmekle birlikte, bazen dinin karşısında, bazen yanında olmuş, ama bugünkü anlamda kabul edilen din görüşünün içerisinde olmamıştır. Bununla birlikte Doğu kültüründen ve mistisizminden de tamamen uzak değildir. Örneklerinde Buda'dan, Tao'dan bahsettiği kadar, Mevlana'dan, Nasreddin Hoca'dan, Hallac-ı Mansur'dan da bahseder. Ancak insanın cinsel hayatı, tatmini ve mutluluğu üzerine cesur terapi yöntemleri geliştirip onun rahatlamasını sağlamak amacıyla meditasyonlar geliştirmesinden dolayı dini çevrelerce oldukça eleştirilmiş ve tepki görmüştür. Bunun yanında, toplumsal konular hakkında da derin araştırmalar yapıp kendi fikirlerini insanlara sunan Osho'dan, birtakım politika, güç, rant ve nüfuz çevreleri rahatsız olmuştur. Belki de bu yüzden 1981 yılından itibaren ABD'den başlayarak ülke ülke dolaşıp kendine yer edinmeye çalışmış ama birçok ülke onu barındırmak istememiştir. Böylelikle de birçok sıkıntı yaşayan Osho, 1985 yılında Amerika'da tutuklanarak 12 gün boyunca hapiste kalmış ve ardından sınırdışı edilmiştir. Bu süre içerisinde yavaş yavaş zehirlendiği iddia edilen Osho, 1990 yılında da zehirlenme belirtileriyle ölmüştür.
Bugün onu eleştirenler kadar onun yolunda gidenlerin kabul ettiği bir gerçek vardır : O da Osho'nun olağanüstü sıra dışı ve hiçbir kalıba ya da düzene boyun eğmeyen, suyuna gitmeyen ve tamamen bireysel özgürlüğü savunan bir kişilik olduğudur. O, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından sayıları gün geçtikçe artmakta olan ruhani buhran içerisine düşmüş insanlar için bir nevi alternatif bir inanç sistemi kurmak yolunda doğu felsefelerine hücumun yol göstericilerindendir.
Bireysel olduğu kadar toplumsal arayışlara da en derin detayına kadar inen Osho, kendisi kitap yazmamıştır. Bununla birlikte otuz beş yıl boyunca dünya çapında yapmış olduğu konuşmaları kayda alınarak sayılarca kitap haline getirilmiştir. O, hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamış ve 'lütfen beni geçmiş ile bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez' diyerek seslenmiştir insanlığa- Öğrencilerine ve dünyanın her yerinden kendisini dinlemeye gelenlere yaptığı konuşmalar 30'dan fazla dile çevrilmiş ve 600'den fazla ciltler halinde yayımlanmıştır.
Temmuz 1974'ten 1981'e kadar söylevler vermeye devam eden Osho, Tao, Zen, Hıristiyanlık, Hassidizm, Sufizm, Baullar, Hindu gizemciler, Tibet Budizmi, Tantra, v.b. pek çok spiritüel gelenekteki aydınlanmış gizemcilerin öğretileri üzerine yorumlar yaptı. Değişik günlerde kendisini izleyenler tarafından sorulan sorulara yanıt verdi. O kendisini 'gerçek bir varoluşçu' olarak tanımlamıştır.
Beden ve zihnin birikmiş stresini atmak amacıyla kendine özgü olarak meditasyonlar geliştiren Osho , otobiyografisini de yazmamıştır . Yapmış olduğu çalışmalar ve konuşmalarından kendisinin tanınabileceğini söylemiştir.
Osho Kitapları - Eserleri
- Yakınlık
- Her Gün
- Martıları Seven Adam
- Tantra, Spiritüellik ve Cinsellik
- Meditasyon - İlk ve Son Özgürlük
- Provokatör Mistik
- Kanat Açmış Kuş
- İnsan Olma Yolculuğu
- Ruh Eczanesi
- Ben Kapıyım
- Mükemmel Ermiş
- Boş Kayık
- Çamların Kadim Müziği
- Aşk Özgürlük Tekbaşınalık
- Büyük Düşünürlerle Buluşmalar
- Tao - Hal ve Sanat
- Buddha - Hayatı ve Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
- Tantra - Kabullenme Yolu
- Zen - Tarihi, Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
- Ezoterik Psikoloji
- İnanç, Kuşku ve Fanatizm
- Kumların Bilgeliği
- Bilgelik Tohumları
- Farkındalık
- Sır
- Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon
- Kadın
- Ego
- Yaşam Sevgi Kahkaha
- Ahlaklı, Ahlaksız Ahlaküstü
- Bize Aşktan Söz Et
- Bir Sabun Köpüğüdür Hayat
- Beden ile Zihni Dengelemek
- Yaşam Aşkı
- Yaşama ve Ölme Sanatı
- Korku
- Aydınlanmanın Abc'si
- Zeka
- Sezgi
- Tanrı Komplosu
- Dikkat: Hakikat Çağı Geliyor
- Şöhret, Servet ve İhtiras
- Çocuk
- Yoga - Bireyin Doğuşu
- Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum
- Ayaksız Yürümek/Kanatsız Uçmak
- Meditasyon - Kutlama Sanatı
- Duygular
- Kendi Tercihlerinizle Yaşamak
- Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon
- Sırların Sırrı
- Astroloji: Hurafe mi Öze Açılan Kapı mı?
- Gizemli Psikoloji
- Masumiyet, Bilgi ve Merak
- Hiç
- Kendinle Başla
- Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık
- Yaratıcılık
- Duygusal İyileşme
- İnsan Kalbinde Bir Soru İşaretiyle Doğar
- Tehlikeli Yaşamak
- Seksten Süperbilince
- Altın Gelecek
- Coşku
- Kader, Özgürlük ve Ruh
- Kaz Dışarıda
- Tantra Deneyimi: Aşk Devrimi
- Erkek
- Sadece Kendin Ol
- Ölmeden Önce Ölünüz
- Yoga
- Tantra-Mutlak Anlayış
- Kendine Saygının Büyüsü
- Gizemli Sırlar
- İnsan Kendinin Aynasıdır
- Tantra - En Yüksek Bilgelik
- Olgunluk
- Devrim
- Hayata Aşk Mektupları
- Benim Yolum Beyaz Bulutların Yolu
- Zen Yolu Tasavvuf Yolu
- Özgürlük
- Sevgi
- Bilgelik Kitabı 1
- Bilgelik Kitabı 2
- Erkek ve Kadın Olmanın Ötesi
- Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon
- Yaşamak İnanmaktır
- Sessizliği Dinlemek
- Cesaret
- Aşık Olmak
- Dingin Ruh Gürültücü Zihin
- Gece Yatmadan
- Sabah Kalkınca
- Huzur Arayışı
- Değişim
- Özgür Zihin
- Sevginin Gücü
- Zihin Kapılarının Ardındaki Sessizlik
- Çakra Kitabı
- Uyanışa Üç Adım
- Anlayışın Kitabı
- İnsan Ruhunun Güzelliği
- Yeni Bir Yaşamın Anahtarları
- Zen Ruhunda Tarot
- Tohumdan Ağaca
- Kendini Bulmak
- Sessizlik
- Bilincin Ölümsüz Alevi
- Qızıl Külçələr
- Sırlar Kitabı 2 / Kendini Anlamanın Anahtarı
- Sevginin Yolu
- Mutluluk İçimizde
- Gizemi Yaşamak
- Güven
- Güç, Politika ve Değişim
- Boşluğun İçine Yolculuk
- Mükemmel Mürit
- Kendi Yolunu Bulmak İsteyenlere Kadın Olmak Erkek Olmak
- Tantra Öğretisi
- Yoğun Tempolu İnsanlar İçin Meditasyon
- Karanlığa Aşık Olmak
- Başkaldırmak - Yaşamsal Bir Nitelik
- Yeni Çocuklara Anne Baba Olmak
- Önce Kendini Tanı, Sonra İlişki İste
- İçsel Yolculuk
- Bir Meditasyon Kursu
- Ego
- Kanat Açmış Kuş
- Meditasyon En Büyük Macera
- Buddha'yı Keşfet
- Kadın & Dişilik Ruhunu Onurlandırmak
- The Book of Secrets: 112 Meditations to Discover the Mystery Within
- Eve, Kendine Geri Dönmek
- Duygusal Sağlık
- Tanrı, Din, Sevgi, Qadın, Həyat Və Ölüm Haqqında
- Cesaret Tehlikeli Yaşamanın Sevinci
- Erkek - Erilin Ruhunu Yeniden Keşfetmek
- Osho Zen Tarot Transandantal Zen Oyunu
- Meditasyon : Yegane İlaç
- Zihin-Gerçekle Aramızdaki Engel
- Dua/Sessizliğin Şarkısı
- Neşeli ve Canlı Ol
- Seks-Suçluluk ve Ötesi
- Akıl
- Güven
- Özgürlük - Kendin Olma Cesareti
- Stresli İnsanlar İçin Günlük Yaşama Uygun Meditasyonlar
- Ego
Osho Alıntıları - Sözleri
- Toplum seni yozlaştırmadan, kirletmeden, sana karışmadan, seni planlamadan ve senin doğanı katletmeden önce, gerçekte kim olduğunu bulmaya çalış. Budizm de buna; doğmadan önce sahip olduğun ve öldüğünde tekrar sahip olacağın gerçek yüzü, hakiki yüzü, toplum tarafından bozulmamış yüzü bulmak denir. O senin doğan, ruhun, varlığındır. (Yoga)
- Tantra der ki bölme, bölünmemiş ol, ancak o zaman muzaffer çıkabilirsin. Nasıl bölünmemiş olmalı? Kınama, "Bu iyi!", "Bu kötü!" deme. Saflık ve kirlilik konusundaki bütün kavramları geri çek. Dünyaya bak, ama ne olduğunu söyleme. Cahil ol, fazla bilge olma. Etiketleme, sessiz kal, kınama, haklı çıkarma. Dünya hakkında sessiz kalabilirsen, yavaş yavaş bu sessizlik içe işler. Ve eğer dışsal olarak bölünme yoksa, içsel bilinçteki bölünme de yok olur çünkü ikisi birlikte var olabilir. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
- Güvenmeyen insanlar, inanırlar. İnanç geçicidir; sahte pars gibi bir aldatmacadır. Güvenebilen insanların inanca ihtiyacı yoktur. Yaşam yeterlidir. Üzerine bir Tanrı veya nirvana yüklemen gerekmez. Gerek yoktur. Yaşam yeter de artar bile. Hayatı yaşarsın. (Martıları Seven Adam)
- Ve bilinçsiz birinin iyi niyeti bile zehirli olabilir. (Aşık Olmak)
- Konsantrasyon her zaman bilincin daralmasıdır. Bilinç daraldıkça güçlenir… Ama bu meditasyon değildir… Konsantrasyon sana müthiş güçler verir, ama bunlar zihin güçleridir. (Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık)
- Kadın sezgi demektir,şiir,hayal gücü demektir. Erkek irade,düzyazı,mantık demektir. (Çakra Kitabı)
- Ölüm tam bir akıl çelicidir; hayat aklını çeliyorsa bir de ölümü düşün. (Eve, Kendine Geri Dönmek)
- Akıl sağlığı merkeze yoğunlaşmadığını fark etmendir. Böylece ilk işin merkeze yoğunlaşmak olur; kendi içinde hayatını yönlendirebileceğin, disipline edebileceğin bir merkeze, içinde yönlendirebileceğin, hareket edebileceğin bir ustaya sahip olmak olurdu. Yapılacak ilk şey kristalleşmekse, ikinci adım da kendi acını yaratmamaktır. Acı yaratan her şeyi bırak- acıyı yaratan bütün gerekçeleri, arzuları, umutları. (Yoga - Bireyin Doğuşu)
- Aptal da senin içindedir, dâhi de. Elbette aptal çok daha güçlüdür, çünkü onun dada eskiye dayanan bir tarihi vardır, dâhi ise çok küçük bir sese sahiptir. (Akıl)
- Hepimiz büyük bir tımarhanenin parçasıyız. Orada doğuyor, büyüyor ve bütün hayatımızı orada geçiriyoruz. (Boşluğun İçine Yolculuk)
- Başka biriyle birlikte olmak istediğinde, bu kendinden bıktığını gösterir. Kendi başına kalmak istediğindeyse, diğer insandan bıktın demektir. Bu güzel bir uyum! Başka biriyle olmak, içinde derin bir yalnızlık arzusu yaratır. Sevgililere sorabilirsin, bütün sevgililer zaman zaman yalnız kalma isteği duyduğunu hisseder. Ancak yalnız olmaktan korkarlar, çünkü yalnızlığın sevgiye ters düştüğünü düşünürler. Hem sonra sevgilin ne der? Diğer kişi incinebilir. Bu yüzden rol yaparlar. Yalnız kalmak istemelerine, kendilerine ait bir alan yaratmak istemelerine rağmen, rol yaparlar ve birlikte olmaya devam ederler. Bu numara yanlıştır, sevgiyi yok eder. İlişkini sahteleştirir. (Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon)
- İnsanların sana doğru veya yanlış olarak söyledikleri her şeyi bırakmalısın. Onlar için doğru ve yanlış olmuş olabilir, bunun seninle bir ilgisi yok. (Tehlikeli Yaşamak)
- İnsan, ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyar. Bu insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kişi özen gösterilmezse ölmeye başlar. Kişi, en azından birisi için önemli olduğunu hissetmezse onun tüm yaşamı önemsiz hale gelir. Bu nedenle sevgi var olan en büyük terapidir. (Ego)
- Ego kullanışlı bir kurmacadır. Onu kullan fakat onun seni kandırmasına izin verme. (Ego)
- Ne kadar bastırılmış olursa olsun bir insanoğlu belirli bir zekâya sahiptir. (Özgürlük - Kendin Olma Cesareti)
- Ben insanın kendi bilinciyle işlev görmesi için politik olarak, dini olarak, her boyutta özgür olmasını istiyorum. O zaman bu güzel bir dünya, gerçek bir devrim olur. (Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum)
- Şüphecilikten, kuşkudan, mantıktan bu kadar çok bahsedenler bile asla kendi zihinlerinden şüphe etmezler. Ve zihnin seni içinde bulunduğun duruma getirmiştir. Cehennemdeysen, seni bu cehenneme zihnin getirmiştir ve sen bu rehberden asla şüphe etmezsin. Herhangi bir öğretmenden, ustadan şüphe edersin ama zihninden asla şüphe etmezsin. Hiç sarsılmayan bir inanç ile zihnini guru kabul ederek ilerlersin. Ve seni bu kargaşaya, içinde bulunduğun sefilliğe zihnin getirmiştir. Herhangi bir şeyden şüphe edeceksen, ilk önce zihninden şüphe et. Ve ne zaman zihnin bir şey söylerse, bir daha düşün. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
- En büyük felaket başka birisi olmayı kabul etmektir: Asla olgunlaşamazsın. (Kadın)
- Sevginin olmadığı her yer soğuktur. (Ruh Eczanesi)
- Kör olmayan bir inanç yoktur. Gözleri olan bir insan ışığa inanmaz, onu tanır. Bunun için inanmasına gerek yoktur. (Yaşam Aşkı)