diorex
life

Sırların Sırrı - Osho Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sırların Sırrı kimin eseri? Sırların Sırrı kitabının yazarı kimdir? Sırların Sırrı konusu ve anafikri nedir? Sırların Sırrı kitabı ne anlatıyor? Sırların Sırrı PDF indirme linki var mı? Sırların Sırrı kitabının yazarı Osho kimdir? İşte Sırların Sırrı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.05.2022 00:00
Sırların Sırrı - Osho Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Osho

Çevirmen: Nurdan Soysal

Orijinal Adı: The Secret of Secrets

Yayın Evi: Omega

İSBN: 9786050204421

Sayfa Sayısı: 600

Sırların Sırrı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yaşamın büyüsünün sırrı, eylemsizliğe erişmek için eylemi kullanmaya bağlıdır.

Sevgi seni çağırınca onu takip et, sonuna kadar takip et, tamamen kaybolduğun noktaya kadar takip et. Bir pervane ol. Evet, sevgi bir alevdir, seven ise pervane. Pervaneden çok şey öğren, sırra o sahip; nasıl ölüneceğini bilir. Sevgiyle, esrimeyle, dansla nasıl ölüneceğini bilmek, daha yüksek bir düzeyde yeniden doğmayı bilmektir. Ve ölünen her seferde daha yüksek bir düzeye ulaşılır.

Gerçek hayat, gizemlerin gizemidir. Bu gizemi açıklamak asla mümkün değildir. Kurgu insan zihninden doğar. Zihin bir aynadır, birkaç şeyi yansıtır. Eğer iyi bir aynan, yaratıcı bir aynan varsa bir şiir yaratabilirsin, müzik yaratabilirsin, kurgu yaratabilirsin, yazabilirsin, resim yapabilirsin. Ama tüm resmedeceklerin, tüm yaratacakların ve tüm yazacakların, gerçeğin çok ufak, atomik bir parçası -aslında bir parçası değil de, zihninde o parçanın yansıması olarak kalacaktır.

(Tanıtım Bülteninden)

Sırların Sırrı Alıntıları - Sözleri

  • Arzu gelince, bütün dünya içeri girer.
  • Nevroz, sonu olmayan bir şekilde çıkmazı deneyen, öğrenmeyen fareye benzer. Evet, öğrenmemek, nevrozdur, bu birinci tanımı. Çıkmazı denemeye devam edersin. Öfkelenmişsin, kaç kez öfkelendin? Ve kaç kez öfkeli olmaktan pişmanlık duydun? Hala bir uyaran olsa tepkin yine aynı olacak, bir şey öğrenmedin. Açgözlüydün ve açgözlülük daha çok mutsuzluk yarattı. bunu bilirsin - açgözlülük asla kimseye mutluluk vermemiş - ama hala açgözlüsün, açgözlü olmaya devam ediyorsun. Öğrenmiyorsun. öğrenmemek nevrozu yaratır, kendisi nevrozdur. Öğrenmek özümsemek demektir. İnsanlar giderek daha nevrotikleşiyorlar çünkü çıkmazı denemeye devam ediyorlar, işe yaramayanı denemeye devam ediyorlar. Bir deney yapıp işe yaramadığının görülmesi öğrenmedir; akıllı adam, bir seçeneği deneyip işe yaramadığını görünce ondan vazgeçer. Aptal olan ona yapışıp kalır. Aptal insan ona istikrar der. Aptal insan, “Bunu dün yaptım, bugün de yapacağım. Ve yarın da yapacağım,” der. İnatçıdır, dik kafalıdır. “Onu nasıl terk edebilirim? ona çok yatırım yaptım, değiştiremem,” der. Sonra o konuda ısrar etmeye devam eder ve bütün hayatı ziyan olur. Öğrenebilen insan asla nevrotikleşmez. Bir öğrenci asla nevrotikleşmez. Öğrenci öğrenebilen kişi demektir.
  • Aptalların elinde her şey, her ne olursa olsun, tehlikeli olabilir! Kur’an tehlikeli olur, İncil tehlikeli olur, Gita tehlikeli olur; bunu biliyorsun. Tarih bunun kanıtlarıyla dolu. Çok güzel ifadeler, hepsi de apaçık belli ama aptalların eline kalırsa bir şeyler ters gider; nektar zehir haline gelir. Ve bunun tersi de geçerli: zeki isen, akıllıysan zehir, ilaç haline gelir.
  • Bir enerji deposu haline gelmelisin. Bir depo haline gelip enerji ziyan edilmediği zaman seviyesi sürekli yükselir, üçüncü göze ulaşır. Işın tektir; bir prizmadan geçtiği anda yedi tane olur, yedi renge dağılır. Gökkuşağının meydana geliş şeklidir, bulutlarda asılı duran su damlacıklarından geçen güneş ışınları. Bu asılı duran su damlacıkları prizma görevi görürler ve içlerinden geçen güneş ışınları anında yedi renge ayrılır. Enerjin iki gözünün içinden gider ve tüm dünya ikili olur. O zaman gündüzde geceyi, yaşamla ölümü, sevgiyle nefreti, maddeyle bilinci zıt olarak görürsün. İki gözün her şeyi çift hale getirir ve kutuplaştırır ve bu iki göz nedeniyle varoluşun tekliğini göremezsin. İki gözün tekgöz haline gelmezse bölünemezi, evrensel’i asla göremezsin. Gökkuşağının yedi rengini bir olacak şekilde karıştırırsan beyaz olur, tek renk olur. Yöntem aynıdır. Geri dönen enerji iki gözün içinden geçip bir göze, üçüncü göze - ikisinin tam ortasındadır - doğru ilerler ve birden bire hepsi bir olur. Bu Samadhi’dir: Tanrıyla birsindir. İsa der ki, “ İki gözün bir olduğu zaman Tanrı’nın krallığına girmişsindir.” Eriştiğin anda ölümsüzlüğü öğrenirsin çünkü artık, yaşamla ölümün zıt olmadığını aynı kuşun iki kanadı olduğunu öğrenirsin. Ölüm, yaşamı yok etmez, kendini tekrar yenilemesine yardımcı olur. Ölüm düşman değil dosttur.
  • Gelecek, sürekli değişmeye hazır olanlara ait çünkü artık dünya o kadar hızlı değişiyor ki eskiye bağlı kalanlar çok ısdırap çekecekler. Geçmişte çok çekmediler. Aksine değişmeye hazır kişiler çok çektiler. Tarih büyük bir dönüşümde. Eskiye sadık kalıyorsan, o zaman mezarında yaşarsın çünkü geçmişte yaşarsın, ölüde yaşarsın, yaşamın sana ulaşmasına izin vermezsin.
  • Güneş’in eril enerjiyi, Ay’ın dişil enerjiyi temsil ettiğini hatırla. Yürek ne erkektir ne de dişi, işte yüreğin güzelliği budur; yürek ilahidir, ne erkektir ne de dişi ve yürek tam ikisinin ortasında bulunur. Eğer eril enerjiye doğru çok meylediyorsan çok aktifsindir, nasıl pasif olacağını bilmezsin. Bu, Batı’da olan şeydir: Batı Güneş’e yöneliktir, çok fazla faaliyet vardır. İnsanlar faaliyetleriyle kendilerini delirtirler. Nasıl pasif olunacağını, nasıl sabırlı olunacağını, nasıl bekleneceğini unutmuşlar. Batı’da pazar günleri diğer günlere göre daha çok kişi kalp krizi geçirir çünkü tatildir ve insanlar çok meşguldür. İnsanlar yaşamları boyunca, emekli olduklarında hayatın tadını çıkaracaklarlarını düşünürler. Ama çıkaramazlar, dinlenemezler. Emekli olunca çok çabuk ölürler. İnsanlar nereye gittiklerine bilmeden koşturuyorlar. Batı güneş’e yöneliktir, doğu ise ay’a yönelik. Doğu çok pasif, çok kaderci hale gelmiştir: “Yapılması gereken bir şey yok. Sadece bekle, Tanrı onu yapacak.” Bu da başka bir tür enayilik ve aptallık. Doğu fakir, tembel, rezil, insanlar hiçbir şeyden endişe duymuyor. Bu dişil zihindir. Altın çiçeğin sırrı, tam ortada olman gerektiğini -ne erkek ne dişi olmak, herhangi bir uca yönelmek yok- o zaman denge olacağını söyler. O zaman, kişi aktiftir ama içinin derinliklerinde eylemsizdir, o zaman eylemsizdir ama dışta aktif kalır. Dışta güneş’e yönelimli ol, içinde ise ay’a yönelimli. Bırak, ay’la güneş içinde buluşsun ve sen tam ortada ol. Orta aşmışlıktır.
  • Ruhu olan adam daima tehlikelidir çünkü ruhu olan bir adam özgür bir adamdır.
  • Psikanaliz, kabahatin olan şeylerle gurur duymanı sağlar ancak bu şekilde yardımcı olabilir. Din, insanlarda suçluluk yarattı. Psikanaliz ise, diğer aşırı uca taşıdı: psikanaliz, dinsel suçluluğa tepkidir, bu anlaşılmalı. İnsanlarda suçluluğu bir kez yarattın mı ağına yakalanırlar, onları kullanabilirsin. Suçluluk örümceğin ağıdır; insanların suçluluk duymasını sağla, artık senin elindedirler. O zaman onları kullanabilirsin, teslim olmaya zorlayabilirsin, senin için, - kilise için, rahip için - bir şeyler yapmaya zorlayabilirsin. Suçlular, korkarlar, ısdırap çekerler, bir çıkış yolu bulmak isterler. Her ikisi de yanlış. Ne suçluluk duyman gerekir ne de gayet iyi olduğunu düşünmen. Eğer kendini olduğun gibi kabul eder ve onunla uzlaşırsan bir tohum olarak kalırsın asla bir ağaç olamaz ve asla yıldızlarla diyalog kuramazsın. Bugün dünün bir tekrari olmamalı yoksa yaşamamış olursun. Suçluluk duymanı istemem, gurur duymanı da istemem. Her ikisini de bıraktığın zaman gerçek hayat başlar.
  • İnanç, kuşkudan korkar; korkar çünkü onu baskılamıştır. Her neyi baskıladıysan, ondan korkmaya devam edersin çünkü o, hep senin içinin derinliklerinde intikam almak için beklemektedir ve ne zaman bir fırsat doğsa içinde şiddetle patlayacaktır. Oysa güven, kuşkudan korkmaz çünkü güven, kuşkuya karşı değildir. Güven kuşkuyu kullanır, kuşkunun içerdiği enerjiyi nasıl kullanacağını bilir. Kuşku yolda gelmekte olan güvendir. Kuşku araştırmadır, güven ise araştırmanın tamamlanmasıdır. Kuşku sorudur, güven cevabıdır. Suçluluk bir stratejidir, insanları sömürmek için kullanılan bir strateji; insanların suçluluk duymasını sağlamak. Kendilerini suçlu hissetmelerini bir kez sağladın mı kölen olurlar. Suçluluk yüzünden herhangi bir şeye inanmaya hazır olurlar. Sadece suçluluktan kurtulmak için herhangi bir şeyi yaparlar. Sadece suçluluktan kurtulmak için herhangi bir saçmalık, saçma bir dinsel tören yaparlar. Kendine güvenemeyeceğini biliyorsun çünkü bölünmüşsün. Suçluluktan kurtulduğunda dindar bir insan olursun.
  • İki yaşlı adam bana geldiler; biri Hindu diğeri ise bir Caynaydı. Caynalar Tanrının varlığına inanmazlar. İkisi de yaşamları boyunca arkadaştılar, 75 civarında yaşları vardı ve Tanrı’nın varlığı ile alakalı ömürleri boyunca kavga etmişlerdi. Dediler ki:” Hayatımız bir çekişme. Biz arkadaşız, her şekilde dostuz ama bu Tanrı konusunda hemen tartışmaya başlıyoruz. Ömrümüz boyunca da tartıştık. Şimdi buradasınız, bize kesin bir cevap verin ki, bu tartışma sona erebilsin, en azından huzur içinde ölebilirim,” dediler. Eğer Tanrı’nın varlığı veya var olmadığı kesin olarak kanıtlanırsa bu hayatlarınızı ne şekilde değiştirecek? Dedim. Dediler ki, “hayatlarımızı hiç değiştirmeyecek çünkü ikimizde tamamen aynı hayatı yaşıyoruz. O tanrıya inanır, ben tanrıya inanmam ama hayatlarımız söz konusu olduğunda aynı tarza sahibiz onun tanrısı veya benim tanrısızlığım bir şey fark ettirmez. O zaman dedim ki,” bu boşuna bir soru.” Bütün farklar sadece sözlerde. Hiçbir sözlü fark, varlıklarında bir fark yaratmaz. Yararsız SORULAR üzerinde tartışıyorlardı.
  • Marks, çekmekte olduğun bütün dertlerden toplumun sorumlu olduğunu söyler. Sen sorumlu değilsin; sınıf ayrımı onun toplum sorumlu, ekonomik düzen sorumlu. Freud, ekonomik düzenin değil, ebeveynler, toplum, eğitim, rahip, kilise tarafından sana verilen şartlanmanın sorumlu olduğunu söyler. Şartlanma sorumlu, o yüzden çekiyorsun. Sen sorumlu değilsin. Bu, eski oyun. Geçmişte buna “kaderin oyunu” denirdi; kader sorumlu, sen değilsin. Bu, yeni isimlerle, yeni etiketlerle oynanan aynı oyun, sen sorumlu değilsin dalaveresi. Elbette insan biraz daha mutlu olur ama hiçbir şey değişmez. Ergeç bu mutluluk yok olur çünkü sebep olduğu yerde kalır, yara kalır; seni kimin yaralamış olduğu ne fark eder? sadece seni annenin veya babanın ya da toplum veya kilisenin yaralamış olduğunu bilmekle ne fark edecek? yara orada, irin dolu, büyüyor, her gün giderek büyüyor. Sen sadece bir kurbansın. Kendine sempati duyabilirsin, kendini acıyabilirsin ve diğerlerine seni incitenlere kızabilirsin. Ama bu dönüşümün yolu değildir. senin düşüncen o yara için fark etmez. Din tamamen farklı bir yaklaşım, senin sorumluluk duymanı sağlar. Egona karşıdır. Der ki, “o sensin! o belli bir yaşam tarzını seçmiş olmak senin sorumluluğun. Bütün tarzlar mevcuttu, hiçbir tarz sana dayatılmadı”. Sorumluluk ile özgürlük aynı madalyonun iki ayrı yüzüdür. Sorumluluk duymaya hazır değilsen asla özgür olamazsın. Esarette, başkalarının esaretinde kalırsın.
  • Friedrich Nietzsche demiş ki, “ Tanrı varsa ben nasıl olabilirim? o zaman nasıl var olabilir? onun için Tanrı’nın var olmadığına karar verdim; ben ancak o zaman var olabilirim.” Ve milyonlarca insan böyle karar verdi ve var olabilmek için Tanrı’yı inkar ettiler. Tanrı yoksa ego var olabilir. Tanrı varsa ego nasıl desteklenebilir? neyle desteklenecek? o zaman artık yoksun, o korku bundan. Tanrı egonun ölümüdür. Tao, birdir ama tecelli ettiği an, iki olmak zorunda kalır. Tecelli ikili olmalıdır, bir olamaz. İki olmak zorunda, ikiye ayrılmak zorunda. Madde ve bilinç haline gelmeli, erkek ve kadın olmalı, gündüz ve gece olmalı, yaşam ve ölüm olmalı.Bu iki özü her yerde bulacaksın. Bütün yaşam bu iki özden oluşur ve bu ikisinin gerisinde gizlenen Bir vardır. Bu iki İkiliğin ve kutupsal zıtların arasına katılmış olarak kalırsan dünyada kalırsın. Zeki isen, biraz daha uyanıksan ve daha derine, şeylerin derinliklerine bakmaya başlarsan şaşırırsın, bu zıtlar aslında zıt değil birbirlerinin tamamlayıcısıdır ve bu ikisinin arkasında tek bir enerji vardır: oda Tao’dur.
  • “Aptallık nedir?” diye soruyorsun. Kafada yaşamak aptallıktır. Kalpte yaşayıp gerektiğinde kafayı kullanmak zekadır. Merkez; efendi, varlığının tam özündedir; efendi kalptir, kafa ise sadece bir hizmetkar. Zeka budur. Kafa efendi olup kalbi unuttuğunda bu aptallıktır. Seçim sana bağlı. Unutma ki, kafa iyi bir köledir, çok kullanılışlıdır ama tehlikeli bir efendidir. Bütün hayatını mahveder, zehirler. Duygu olmayınca çiçek açmak imkansızdır.
  • Lisan, türlü anlam belirsizlikleri ile bilmeceye döndü. Biri Tanrı, Sevgi veya Özgürlük dese onu söylerken tam olarak ne kast ettiğini bilmen gerekir. Bunlar büyük laflar. Şimdi, bir Hindu bir şeyi kast eder, bir Müslüman başka bir şey, bir Hıristiyan ise daha başka bir şey. Dünyada 300 tane din var, dolayısıyla Tanrı kelimesinin 300 farklı anlamı var. Bu 300 anlam bile onu tüketemez çünkü her gün yeni dinler yaratılmakta ve yaratılmaya da devam edecek. Dünyadaki insan sayısı kadar din olabilir. Her bir kişi kendi dinine sahip olabilir. O zaman Tanrı kelimesinin anlamı nedir? Giderek belirsizleşir, belirsizleşir, belirsizleşir. Bir kargaşa haline gelir. Onun hakkında hiçbir şey saptayamazsın. Saptamaya kalkarsan güzelliğini yok edersin çünkü sınırsızlığını yok edersin. Onu sabitlersen onu öldürmüş olursun. Yaşam bir deneyim! kelimeler deneyimi taşıyamaz. Bir şey söyledigim zaman … söylenmez, kalbimde attığı zaman canlıdır. Dudaklarımdan çıktığı anda o artık aynı şey değildir; yaşam, kalbimin gerisinde kalmıştır, orada akmaya devam eder ve yalnızca kelime - ölü ceset gibi - havaya karışır. Sadece bir ses, bir dalgacık sana ulaşır. Söylenmemiş olduğu hali ile aynı şey değildir. Ses zihnine ulaştığı anda, senin kendi anlamını vermeye başlarsın; senin verdigin anlam, benim anlamımın tam zıttı olabilir çünkü o, senin deneyimine bağlı olacaktır.
  • Milyonlarca insan kiliselere, tapınaklara, camilere, gurudwaralara gidiyor ama bir teki bile dindar değil. Bu ne tür bir Nevroz? sadece formalite icabı gidiyorlar; gidiyorlar çünkü gitmeleri öğretilmiş, gidiyorlar çünkü gitme alışkanlığının bağımlısı olmuşlar. Bu sadece bir alışkanlık. Gitmezlerse suçluluk duyacaklar, gitmezlerse sanki ebeveynlerine, toplumlarına ihanet ediyormuş gibi hissedecekler. Giderlerse bundan bir mutluluk duymazlar, sadece kendilerini oraya sürüklerler. Orada sadece ayin bitene kadar, dua bitene kadar beklerler ki tapınaktan, kiliseden kaçabilsinler. Bu yapmacık bir din türüdür. Bunun nedeni ise, hayır demelerini asla izin verilmemiş olmasıdır. Gerçek bir teist olmak için önce ateizm sürecinden geçilmeli. Tanrı’ya gerçekten inanmak için önce kuşkunun karanlık gecesi yaşanmalı ancak ondan sonra şafak söker. Başka seçenek yoktur. Eğer bir çocuk sonuna kadar akıl yürütürse, mantığın son bulduğunu ama varoluşun devam edip gittiğini görebileceği bir noktaya gelecektir. Varoluş mantığın ötesinde bir şeydir ama bırak her çocuk onu kendi yüreğinde hissetsin. İnanç zihnin bir oyunudur, bilmediğin halde sana bildiğin hissini verir. Domuz halinden memnun, besbelli. Bu yüzden dediğim dedik ve kendilerini düşünen insanlara domuz gibi denir. Dediğim dedik insanlar aptal olmaya mahkûmdurlar. Canlı bir insan belirsizliklere girer, bilinmeyene girer. Kesinlik hiç kuşkulanmamışsın demektir.

Sırların Sırrı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ansiklobedi gibi olan kitabı bumuydu. canım çıktı okuyasıya kadar. o kadar para vermeseydim, hastanede yatıyor olmasaydım kesin yarıda bırakırdım. tavsiye etmem. hiç gerek yok .. (Cihat çelik)

Osho: Senin üstadın yok.Hiçbir budanın üstadı yok.Bazen bir üstad seçmenin insanın kendi aydınlanmasını engellediğini düşünüyorum.Kişinin kendi tarzını yönlendirmenin imkansızlığını kastediyorum.Lütfen bana senin anlamını açıkla (Enes Moral)

Unutma ki, dünyayı terk ettiğinde, ancak bu dünyayı biraz daha yaşamaya değer, biraz daha anlamlı, biraz daha danslı, kutlamalı kıldıysan memnuniyet içinde ölebilirsin. Eğer ona biraz şenlik, biraz kahkaha, biraz mizah duygusu katmışsan, küçük lambanın ışığını yakmışsan ve dünyada bir parça karanlığın dağılmasını sağlayabilmişsen mutlak bir sevinç duyarak ölürsün; potansiyelin tatminkâr biçimde kullanılmıştır, hayatın amacına ulaşmış ve çiçek açmıştır. Yoksa insanlar bedbaht ölürler." (Adnan Mete Darboğaz☆☆☆)

Sırların Sırrı PDF indirme linki var mı?

Osho - Sırların Sırrı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sırların Sırrı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osho Kimdir?

'Asi Ruh' ya da 'Provokatör Mistik' olarak da anılan Osho, 1931 yılında Hindistan'ın Madhya Pradesh eyaletindeki Kuchwada'da dünyaya gelmiştir. Daha çocukluk yıllarından itibaren, başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendisi deneyimlemekte ısrarcı olan asi bir ruhu vardı. Bu durumu kendisi şöyle dile getirir:

'Çocukluğumdan hatırlayabildiğim kadarıyla yalnızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı... Pek az yetişkin bana tahammül edebiliyordu; beni anlamaları söz konusu bile değildi. Okula gitmek hiç ilgimi çekmiyordu. Orası olabilecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorlandım, ama elimden geldiğince direndim, çünkü orada yalnızca benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmeyen çocuklar vardı ve ben de onların ilgilendikleri şeylerle ilgilenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaldım.'

1990 yılına kadar süren yaşam yolculuğu süresince tüm dünyayı yerinden oynatacak söylemleri ve geliştirdiği meditasyonlar ile günümüzde hala güncelliğini koruyan sıradışı bir şahsiyet olan ve Bhagwan Shree Rajneesh adıyla da bilinen Osho, din, felsefe, psikoloji, politika ve insanı ilgilendiren birçok alanda her türlü geleneği temelden sarsan yorumlarıyla büyük ilgi ve de tepki toplamıştır.

Yirmi bir yaşında üniversite öğrenimini tamamlayan Osho, Jabalpur Üniversitesinde yıllarca felsefe dersleri verdi. Aynı zamanda da tüm Hindistan'ı dolaşıp konuşmalar yaptı, halka açık tartışmalarda tutucu dini liderlere meydan okudu, geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.

1960'ların sonlarına doğru artık kendi dinamik meditasyonlarını geliştirmeye başlayan Osho, meditasyonun o rahat ve düşüncelerden arınmış durumunun keşfedilebilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüz modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesi gerektiğini ileri sürer.

1970'lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho'dan haberdar olmaya başladılar. 1974'te Hindistan'ın Pune şehrinde onun çevresinde bir komün kuruldu ve başlangıçta Batı'dan tek tük gelen ziyaretçiler, sonradan gittikçe çoğaldı.1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltında olduğu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenir.

1975 yılı boyunca Osho, Doğulu meditasyon teknikleri ile Batılı terapi yöntemlerine devrim getiren programların ve atölyelerin genişlemesine rehberlik etti. Ağustos 1975'te ilk terapi grubu başladı. Grup süreçlerine günlük Dinamik ve Kundalini Meditasyonları, Osho'nun sabah söylevleri, gruptan önce veya sonra on günlük meditasyon kamplarına katılmak dahildi. Darşan'da, Osho yeni gelen gruplara önerilerde bulunuyor, grup liderlerine tavsiyeler veriyor, grubun katılımcıları ile görüşüyordu. 1977'nin sonunda elli farklı grup önerilebiliyordu ve Aşram, dünyadaki en büyük ve en yenilikçi büyüme merkezi olarak tanınıyordu.

Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve daha birçok alanın, insanın benliği ve varoluşu ile ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Köhneleşmiş, kalıplaşmış sistemlerin güçlü bir şekilde etkisi altında kalarak kendini sürekli bastıran ve böylece sürekli bir gerilim halinde olan çağdaş insan için mutluluğun, gevşemenin, yaşama sevincinin hedef alındığı meditasyon yöntemlerini geliştirmekle birlikte, bazen dinin karşısında, bazen yanında olmuş, ama bugünkü anlamda kabul edilen din görüşünün içerisinde olmamıştır. Bununla birlikte Doğu kültüründen ve mistisizminden de tamamen uzak değildir. Örneklerinde Buda'dan, Tao'dan bahsettiği kadar, Mevlana'dan, Nasreddin Hoca'dan, Hallac-ı Mansur'dan da bahseder. Ancak insanın cinsel hayatı, tatmini ve mutluluğu üzerine cesur terapi yöntemleri geliştirip onun rahatlamasını sağlamak amacıyla meditasyonlar geliştirmesinden dolayı dini çevrelerce oldukça eleştirilmiş ve tepki görmüştür. Bunun yanında, toplumsal konular hakkında da derin araştırmalar yapıp kendi fikirlerini insanlara sunan Osho'dan, birtakım politika, güç, rant ve nüfuz çevreleri rahatsız olmuştur. Belki de bu yüzden 1981 yılından itibaren ABD'den başlayarak ülke ülke dolaşıp kendine yer edinmeye çalışmış ama birçok ülke onu barındırmak istememiştir. Böylelikle de birçok sıkıntı yaşayan Osho, 1985 yılında Amerika'da tutuklanarak 12 gün boyunca hapiste kalmış ve ardından sınırdışı edilmiştir. Bu süre içerisinde yavaş yavaş zehirlendiği iddia edilen Osho, 1990 yılında da zehirlenme belirtileriyle ölmüştür.

Bugün onu eleştirenler kadar onun yolunda gidenlerin kabul ettiği bir gerçek vardır : O da Osho'nun olağanüstü sıra dışı ve hiçbir kalıba ya da düzene boyun eğmeyen, suyuna gitmeyen ve tamamen bireysel özgürlüğü savunan bir kişilik olduğudur. O, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından sayıları gün geçtikçe artmakta olan ruhani buhran içerisine düşmüş insanlar için bir nevi alternatif bir inanç sistemi kurmak yolunda doğu felsefelerine hücumun yol göstericilerindendir.

Bireysel olduğu kadar toplumsal arayışlara da en derin detayına kadar inen Osho, kendisi kitap yazmamıştır. Bununla birlikte otuz beş yıl boyunca dünya çapında yapmış olduğu konuşmaları kayda alınarak sayılarca kitap haline getirilmiştir. O, hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamış ve 'lütfen beni geçmiş ile bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez' diyerek seslenmiştir insanlığa- Öğrencilerine ve dünyanın her yerinden kendisini dinlemeye gelenlere yaptığı konuşmalar 30'dan fazla dile çevrilmiş ve 600'den fazla ciltler halinde yayımlanmıştır.

Temmuz 1974'ten 1981'e kadar söylevler vermeye devam eden Osho, Tao, Zen, Hıristiyanlık, Hassidizm, Sufizm, Baullar, Hindu gizemciler, Tibet Budizmi, Tantra, v.b. pek çok spiritüel gelenekteki aydınlanmış gizemcilerin öğretileri üzerine yorumlar yaptı. Değişik günlerde kendisini izleyenler tarafından sorulan sorulara yanıt verdi. O kendisini 'gerçek bir varoluşçu' olarak tanımlamıştır.

Beden ve zihnin birikmiş stresini atmak amacıyla kendine özgü olarak meditasyonlar geliştiren Osho , otobiyografisini de yazmamıştır . Yapmış olduğu çalışmalar ve konuşmalarından kendisinin tanınabileceğini söylemiştir.

Osho Kitapları - Eserleri

  • Yakınlık
  • Her Gün
  • Martıları Seven Adam
  • Tantra, Spiritüellik ve Cinsellik
  • Meditasyon - İlk ve Son Özgürlük
  • Provokatör Mistik
  • Kanat Açmış Kuş
  • İnsan Olma Yolculuğu
  • Ruh Eczanesi
  • Ben Kapıyım
  • Mükemmel Ermiş
  • Boş Kayık
  • Çamların Kadim Müziği
  • Aşk Özgürlük Tekbaşınalık
  • Büyük Düşünürlerle Buluşmalar
  • Tao - Hal ve Sanat
  • Buddha - Hayatı ve Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
  • Tantra - Kabullenme Yolu
  • Zen - Tarihi, Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
  • Ezoterik Psikoloji
  • İnanç, Kuşku ve Fanatizm
  • Kumların Bilgeliği
  • Bilgelik Tohumları
  • Farkındalık
  • Sır
  • Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon
  • Kadın
  • Ego
  • Yaşam Sevgi Kahkaha
  • Ahlaklı, Ahlaksız Ahlaküstü
  • Bize Aşktan Söz Et
  • Bir Sabun Köpüğüdür Hayat
  • Beden ile Zihni Dengelemek
  • Yaşam Aşkı
  • Yaşama ve Ölme Sanatı
  • Korku
  • Aydınlanmanın Abc'si
  • Zeka
  • Sezgi
  • Tanrı Komplosu
  • Dikkat: Hakikat Çağı Geliyor
  • Şöhret, Servet ve İhtiras
  • Çocuk
  • Yoga - Bireyin Doğuşu
  • Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum
  • Ayaksız Yürümek/Kanatsız Uçmak
  • Meditasyon - Kutlama Sanatı
  • Duygular
  • Kendi Tercihlerinizle Yaşamak
  • Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon
  • Sırların Sırrı
  • Astroloji: Hurafe mi Öze Açılan Kapı mı?
  • Gizemli Psikoloji
  • Masumiyet, Bilgi ve Merak
  • Hiç
  • Kendinle Başla
  • Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık
  • Yaratıcılık
  • Duygusal İyileşme
  • İnsan Kalbinde Bir Soru İşaretiyle Doğar
  • Tehlikeli Yaşamak
  • Seksten Süperbilince
  • Altın Gelecek
  • Coşku
  • Kader, Özgürlük ve Ruh
  • Kaz Dışarıda
  • Tantra Deneyimi: Aşk Devrimi
  • Erkek
  • Sadece Kendin Ol
  • Ölmeden Önce Ölünüz
  • Yoga
  • Tantra-Mutlak Anlayış
  • Kendine Saygının Büyüsü
  • Gizemli Sırlar
  • İnsan Kendinin Aynasıdır
  • Tantra - En Yüksek Bilgelik
  • Olgunluk
  • Devrim
  • Hayata Aşk Mektupları
  • Benim Yolum Beyaz Bulutların Yolu
  • Zen Yolu Tasavvuf Yolu
  • Özgürlük
  • Sevgi
  • Bilgelik Kitabı 1
  • Bilgelik Kitabı 2
  • Erkek ve Kadın Olmanın Ötesi
  • Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon
  • Yaşamak İnanmaktır
  • Sessizliği Dinlemek
  • Cesaret
  • Aşık Olmak
  • Dingin Ruh Gürültücü Zihin
  • Gece Yatmadan
  • Sabah Kalkınca
  • Huzur Arayışı
  • Değişim
  • Özgür Zihin
  • Sevginin Gücü
  • Zihin Kapılarının Ardındaki Sessizlik
  • Çakra Kitabı
  • Uyanışa Üç Adım
  • Anlayışın Kitabı
  • İnsan Ruhunun Güzelliği
  • Yeni Bir Yaşamın Anahtarları
  • Zen Ruhunda Tarot
  • Tohumdan Ağaca
  • Kendini Bulmak
  • Sessizlik
  • Bilincin Ölümsüz Alevi
  • Qızıl Külçələr
  • Sırlar Kitabı 2 / Kendini Anlamanın Anahtarı
  • Sevginin Yolu
  • Mutluluk İçimizde
  • Gizemi Yaşamak
  • Güven
  • Güç, Politika ve Değişim
  • Boşluğun İçine Yolculuk
  • Mükemmel Mürit
  • Kendi Yolunu Bulmak İsteyenlere Kadın Olmak Erkek Olmak
  • Tantra Öğretisi
  • Yoğun Tempolu İnsanlar İçin Meditasyon
  • Karanlığa Aşık Olmak
  • Başkaldırmak - Yaşamsal Bir Nitelik
  • Yeni Çocuklara Anne Baba Olmak
  • Önce Kendini Tanı, Sonra İlişki İste
  • İçsel Yolculuk
  • Bir Meditasyon Kursu
  • Ego
  • Kanat Açmış Kuş
  • Meditasyon En Büyük Macera
  • Buddha'yı Keşfet
  • Kadın & Dişilik Ruhunu Onurlandırmak
  • The Book of Secrets: 112 Meditations to Discover the Mystery Within
  • Eve, Kendine Geri Dönmek
  • Duygusal Sağlık
  • Tanrı, Din, Sevgi, Qadın, Həyat Və Ölüm Haqqında
  • Cesaret Tehlikeli Yaşamanın Sevinci
  • Erkek - Erilin Ruhunu Yeniden Keşfetmek
  • Osho Zen Tarot Transandantal Zen Oyunu
  • Meditasyon : Yegane İlaç
  • Zihin-Gerçekle Aramızdaki Engel
  • Dua/Sessizliğin Şarkısı
  • Neşeli ve Canlı Ol
  • Seks-Suçluluk ve Ötesi
  • Akıl
  • Güven
  • Özgürlük - Kendin Olma Cesareti
  • Stresli İnsanlar İçin Günlük Yaşama Uygun Meditasyonlar
  • Ego

Osho Alıntıları - Sözleri

  • Toplum seni yozlaştırmadan, kirletmeden, sana karışmadan, seni planlamadan ve senin doğanı katletmeden önce, gerçekte kim olduğunu bulmaya çalış. Budizm de buna; doğmadan önce sahip olduğun ve öldüğünde tekrar sahip olacağın gerçek yüzü, hakiki yüzü, toplum tarafından bozulmamış yüzü bulmak denir. O senin doğan, ruhun, varlığındır. (Yoga)
  • Tantra der ki bölme, bölünmemiş ol, ancak o zaman muzaffer çıkabilirsin. Nasıl bölünmemiş olmalı? Kınama, "Bu iyi!", "Bu kötü!" deme. Saflık ve kirlilik konusundaki bütün kavramları geri çek. Dünyaya bak, ama ne olduğunu söyleme. Cahil ol, fazla bilge olma. Etiketleme, sessiz kal, kınama, haklı çıkarma. Dünya hakkında sessiz kalabilirsen, yavaş yavaş bu sessizlik içe işler. Ve eğer dışsal olarak bölünme yoksa, içsel bilinçteki bölünme de yok olur çünkü ikisi birlikte var olabilir. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
  • Güvenmeyen insanlar, inanırlar. İnanç geçicidir; sahte pars gibi bir aldatmacadır. Güvenebilen insanların inanca ihtiyacı yoktur. Yaşam yeterlidir. Üzerine bir Tanrı veya nirvana yüklemen gerekmez. Gerek yoktur. Yaşam yeter de artar bile. Hayatı yaşarsın. (Martıları Seven Adam)
  • Ve bilinçsiz birinin iyi niyeti bile zehirli olabilir. (Aşık Olmak)
  • Konsantrasyon her zaman bilincin daralmasıdır. Bilinç daraldıkça güçlenir… Ama bu meditasyon değildir… Konsantrasyon sana müthiş güçler verir, ama bunlar zihin güçleridir. (Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık)
  • Kadın sezgi demektir,şiir,hayal gücü demektir. Erkek irade,düzyazı,mantık demektir. (Çakra Kitabı)
  • Ölüm tam bir akıl çelicidir; hayat aklını çeliyorsa bir de ölümü düşün. (Eve, Kendine Geri Dönmek)
  • Akıl sağlığı merkeze yoğunlaşmadığını fark etmendir. Böylece ilk işin merkeze yoğunlaşmak olur; kendi içinde hayatını yönlendirebileceğin, disipline edebileceğin bir merkeze, içinde yönlendirebileceğin, hareket edebileceğin bir ustaya sahip olmak olurdu. Yapılacak ilk şey kristalleşmekse, ikinci adım da kendi acını yaratmamaktır. Acı yaratan her şeyi bırak- acıyı yaratan bütün gerekçeleri, arzuları, umutları. (Yoga - Bireyin Doğuşu)
  • Aptal da senin içindedir, dâhi de. Elbette aptal çok daha güçlüdür, çünkü onun dada eskiye dayanan bir tarihi vardır, dâhi ise çok küçük bir sese sahiptir. (Akıl)
  • Hepimiz büyük bir tımarhanenin parçasıyız. Orada doğuyor, büyüyor ve bütün hayatımızı orada geçiriyoruz. (Boşluğun İçine Yolculuk)
  • Başka biriyle birlikte olmak istediğinde, bu kendinden bıktığını gösterir. Kendi başına kalmak istediğindeyse, diğer insandan bıktın demektir. Bu güzel bir uyum! Başka biriyle olmak, içinde derin bir yalnızlık arzusu yaratır. Sevgililere sorabilirsin, bütün sevgililer zaman zaman yalnız kalma isteği duyduğunu hisseder. Ancak yalnız olmaktan korkarlar, çünkü yalnızlığın sevgiye ters düştüğünü düşünürler. Hem sonra sevgilin ne der? Diğer kişi incinebilir. Bu yüzden rol yaparlar. Yalnız kalmak istemelerine, kendilerine ait bir alan yaratmak istemelerine rağmen, rol yaparlar ve birlikte olmaya devam ederler. Bu numara yanlıştır, sevgiyi yok eder. İlişkini sahteleştirir. (Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon)
  • İnsanların sana doğru veya yanlış olarak söyledikleri her şeyi bırakmalısın. Onlar için doğru ve yanlış olmuş olabilir, bunun seninle bir ilgisi yok. (Tehlikeli Yaşamak)
  • İnsan, ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyar. Bu insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kişi özen gösterilmezse ölmeye başlar. Kişi, en azından birisi için önemli olduğunu hissetmezse onun tüm yaşamı önemsiz hale gelir. Bu nedenle sevgi var olan en büyük terapidir. (Ego)
  • Ego kullanışlı bir kurmacadır. Onu kullan fakat onun seni kandırmasına izin verme. (Ego)
  • Ne kadar bastırılmış olursa olsun bir insanoğlu belirli bir zekâya sahiptir. (Özgürlük - Kendin Olma Cesareti)
  • Ben insanın kendi bilinciyle işlev görmesi için politik olarak, dini olarak, her boyutta özgür olmasını istiyorum. O zaman bu güzel bir dünya, gerçek bir devrim olur. (Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum)
  • Şüphecilikten, kuşkudan, mantıktan bu kadar çok bahsedenler bile asla kendi zihinlerinden şüphe etmezler. Ve zihnin seni içinde bulunduğun duruma getirmiştir. Cehennemdeysen, seni bu cehenneme zihnin getirmiştir ve sen bu rehberden asla şüphe etmezsin. Herhangi bir öğretmenden, ustadan şüphe edersin ama zihninden asla şüphe etmezsin. Hiç sarsılmayan bir inanç ile zihnini guru kabul ederek ilerlersin. Ve seni bu kargaşaya, içinde bulunduğun sefilliğe zihnin getirmiştir. Herhangi bir şeyden şüphe edeceksen, ilk önce zihninden şüphe et. Ve ne zaman zihnin bir şey söylerse, bir daha düşün. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
  • En büyük felaket başka birisi olmayı kabul etmektir: Asla olgunlaşamazsın. (Kadın)
  • Sevginin olmadığı her yer soğuktur. (Ruh Eczanesi)
  • Kör olmayan bir inanç yoktur. Gözleri olan bir insan ışığa inanmaz, onu tanır. Bunun için inanmasına gerek yoktur. (Yaşam Aşkı)

Yorum Yaz