diorex

Sisle Gelen Yolcu - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sisle Gelen Yolcu kimin eseri? Sisle Gelen Yolcu kitabının yazarı kimdir? Sisle Gelen Yolcu konusu ve anafikri nedir? Sisle Gelen Yolcu kitabı ne anlatıyor? Sisle Gelen Yolcu kitabının yazarı Jean-Christophe Grangé kimdir? İşte Sisle Gelen Yolcu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 00:00
Sisle Gelen Yolcu - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jean-Christophe Grangé

Çevirmen: Tankut Gökçe

Orijinal Adı: Le Passager

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050907148

Sayfa Sayısı: 680

Sisle Gelen Yolcu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Polisiye gerilimin dünyaca ünlü ustası Jean-Christophe Grangéden yeni bir roman: Sisle Gelen Yolcu

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?

Sisle Gelen Yolcu Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan çocukluğunda yaşadıklarının sonucudur."
  • “İnsan bir hayvandı. İğrençliğin sınırlarını aşması için dizginlerini serbest bırakmak kafiydi.”
  • Dünyanın en tehlikeli silahı olarak geriye sadece insan beyni kaldı.
  • "İnsan gördüğüne güvenmemeli. Benim resmim pişmanlıktan başka bir şey değil."
  • Grup Saddam Hüseyin'e tonlarca gaz verdi. 28 Haziran 1987'de Irak bu stokları İran'ın Sardaşt kentine karşı kullandı. 17 Mart 1988'de bu kez de Kürt şehri Halepçe'de kimyasal ve biyolojik zehir kullanıldı. Toplamda yüz binlerce kurban konvansiyonel olmayan bu silahlara maruz kaldı.
  • “Deli gömleğini giymesi yakındır."
  • “Evsizler, modern toplumun son özgür insanlarıydı. Kredi kartları yoktu. Çek defterleri yoktu. Arabaları yoktu. Cep telefonları yoktu... Her bağlantının, her telefon görüşmesinin, her hareketin kayda alındığı bir dünyada, arkalarında iz bırakmayan tek grup onlardı.”
  • Psikiyatr olmak böyle bir şeydi. Batmakta olan bir kayığın suyunu yüksükle boşaltmaktan farksızdı.
  • Başkalarının deliliğine saklanmak istemişti. Kendi deliliğini unutabilmek için.
  • Unutmamak gibi kötü bir huyum var.
  • "siz Lewis Carroll'ın Alice'isiniz. Sizin için hedef, yeteneklerinize uygun bir dünya bulmak olmalıdır."
  • "Bu yüzlerdeki yapmacık gülümsemelere bakınca, hepsinin sessiz dudaklarından sadece tek bir kelime dökülüyormuş gibi geldi: Yalnızlık."
  • Dost olmak, açık sözlü olmaya engel değil.

Sisle Gelen Yolcu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

“Ben gölgeyim. Ben avım. Ben katilim. Ben hedefim.” Yazardan okumadığım iki üç kitaptan biriydi “Sisle Gelen Yolcu” külliyatını tamamlamak isteyince Nisan ayında okudum, paylaşmak için fırsat olmadı, sıra gelmedi vs. Belki de aynı yayınevinden iki yorucu eseri arka arkaya bitirince, sonuç bu oldu. Her kitap yürek sızlatmıyor, bazıları da Sisle Gelen Yolcu gibi, bilek sızlatıyor. 677 sayfanın arkasını 740 sayfalık Zemberek Kuşu’na bağlayınca, hem yüreğim hem bileğim hırpalandı. İki eserde de farklı sebeplerle zorlandım, tamamen kişisel. Mitolojik esinlenmelerin olduğu cinayetler ve suç mahaline yakın bir yerde bulunan hafızasını kaybetmiş bir adamla giriş yaptığımız dünya, çok katmanlı. Grangé okuru için alışılageldik bir durum. Bir yanda devam eden ölümler, öte yanda Fransa’nın eski sömürgeleri ve elbette Afrika menşeili askeri bağlantıları, insanlar üzerinde illegal deneyler yapan topluluklar vs yazar için hiçbiri ilk değil, bunlar onun kalem oynatmayı sevdiği coğrafyalar. Bu bağlamda Dan Brown ile çok da uzak değil aslında. Alt metni, psikoloji, felsefe, mitoloji, sanatın farklı dalları gibi birden fazla ayrıntıyla desteklerken bir de bunu jeopolitik unsurlarla parlattıklarından, usulen her iki yazarın hemen her kitaplarına benzer bir reçeteyle giriş yaptıklarını görebiliriz. Başkarakterlerimize gelince, işte orası biraz şenlikli Net olan tek başkarakterimiz var, adı “Mathias Freire, Victor Janusz, Narcisse, Nono, François Kubiela” ismi ve yaşam biçimi değişen, bölümden bölüme bize hayatının farklı bir kısmını aktaran karakteri, birkaç yan karakter besliyor elbette. Lakin psişik kaçış olarak adlandırılan bu durumun kurbanı, gerçekte kurban mı yoksa suçlu mu? Eser içinde ayrıntıların verildiği “bavulsuz yolcu” olarak nitelenen, psişik kaçış hastaları kurgunun omurgasını oluşturuyor. Bu kadar uzun bekletmesem ille söyleyeceğim unuttuğum şeyler vardır da, bu defa böyle olsun Saygılarımla (Kitapzede)

BEN GÖLGEYİM. BEN AVIM. BEN KATİLİM. BEN HEDEFİM. KURTULMAK İÇİN TEK ÇAREM VAR: DİĞERİNDEN KAÇMAK PEKİ YA DİĞERİ DE BENSEM? Kitabın kalınlığı sizi sakın yanıltmasın mutlaka okuyun. Özellikle 100. sayfadan sonra kitap akıp gidiyor. Nefesinizi tutarak okuyacağınız, bir sonraki adımda ne olacak heyecanla beklediğiniz bir gerilim romanı. Kısaca kitabın konusuna gelecek olursak “bavulsuz yolcu” olarak nitelenen, psişik kaçış hastaları kitabın omurgasını oluşturuyor. Mitolojik esinlenmelerin olduğu cinayetler ve suç mahaline yakın bir yerde bulunan hafızasını kaybetmiş bir adamla başlayan hikaye. Ben keyifle okudum. Kesinlikle tavsiye ederim. Keyifli okumalar. (Mehmet_Efe)

Bana göre dünyanın en iyi polisiye yazarıdır Grangé.Onun kurgusu, karakterleri betimlemesi,olayları okuyucuya bir solukta okunacak şekilde nakletmesi hiçbir polisiye yazarında olmayan,en azından benim göremediğim cinsten. Kitabın kalınlığı sizi ne kadar korkutsa da büyüsü size sürekli haydi başlayalım der. Eğer kitabın sözünü dinlerseniz asla başından kalkamazsınız. Kitap ne kadar uzun olsa da konuların dağılmaması yönüyle yazarın ne denli usta olduğunu size gösteriyor. (Dejavu)

Kitabın Yazarı Jean-Christophe Grangé Kimdir?

Fransız yazar Jean-Christophe Grangé 15 Temmuz 1961’de Paris’te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.

Leyleklerin Uçuşu adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz bölümlük bir TV dizisi haline getirildi.

Yazarın ikinci eseri Türkiye baskısını Şubat 2001'de yapan ve 20 dile çevrilen Kızıl Nehirler'di. Roman beyazperdeye taşındığında yönetmen koltuğunda Mathieu Kassovitz, başrollerde ise Jean Reno ve Vincent Cassel yer aldı.

Grangé'ın üçüncü romanı Taş Meclisi, Eylül 2000'de piyasaya çıktı ve Fransa'da kısa sürede 150.000 adet sattı.

Türkiye'de Ağustos 2001'de yayımlandı. 2006 yılında Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan kitap, Guillaume Nicloux yönetiminde sinemaya uyarlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Monica Bellucci, Catherine Deneuve, Moritz Bleibtreu, Sami Bouajila, Elsa Zylberstein, Nicolas Thau, Tubtchine Bayaertu, Laurent Grévillgibi güçlü isimler yer aldı.

2001 yılında vizyonda yer bulan Vidocq filminin senaryosunu Pitof ile birlikte yazdı.

2003 yılında Kurtlar İmparatorluğu'nu yayımladı. Eser 2005 yılında Chris Nohan'ın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı. Kurtlar İmparatorluğu'nda Jean Reno'nun yanı sıra Emre Kınay da yer aldı. Kitabın Türkiye baskısı Temmuz 2003'te yapıldı.

Grangé'ın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı Siyah Kan ise Mayıs 2005'te yaptığı ilk baskısı ile raflardaki yerini aldı.

Yazarın 2007 yılında yayımlanan eseri Şeytan Yemini Türkiye'de ilk baskısını Ağustos 2007'de yaptı.

Sonraki kitabı Koloni, Ağustos 2009'da Türkiye'de satışa çıktı.

Bir sonraki kitabı Ölü Ruhlar Ormanı, 2010 yılında Türk okuyucularıyla buluştu.

Yazarın 2011 yılında çıkan ve Türkiye'de de 2012 yazında satışa çıkmış olan romanı Le Passager (Sisle Gelen Yolcu) isimli eseridir.

Bunların yanı sıra yazarın Kaiken, Lontano, Ölüler Diyarı, Son Av, Kongo'ya Ağıt gibi romanları ve Zener'in Laneti isimli bir çizgi roman çalışması da bulunmaktadır.

Jean-Christophe Grangé Kitapları - Eserleri

  • Kızıl Nehirler
  • Siyah Kan
  • Leyleklerin Uçuşu
  • Kurtlar İmparatorluğu
  • Taş Meclisi
  • Ölü Ruhlar Ormanı

  • Şeytan Yemini
  • Koloni
  • Kaiken
  • Sisle Gelen Yolcu
  • Lontano
  • Ölüler Diyarı
  • Son Av

  • Kongo'ya Ağıt
  • Küllerin Günü
  • Zenerin Laneti 1
  • Zener'in Laneti 3
  • Zener'in Laneti 2

Jean-Christophe Grangé Alıntıları - Sözleri

  • Bir polisin beyni, bir kütüphane gibiydi. Isıyı ve nem oranını her zaman denetlemek gerekirdi (Küllerin Günü)
  • İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için. Bu evrimin kuralıydı. (Koloni)
  • İnsan bir başkasıyla dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünürdü. Ve sonra, bir başkası olmadan... gerçekten yalnız olduğunu fark ederdi. (Son Av)
  • ‘’İnsan, her şeyin ertelendiği bu dünyada her anın doya doya tadının çıkarıldığını düşünebilirdi.’’ (Kongo'ya Ağıt)
  • Freud "Kabus, bastırılmış, geri plana itilmiş bir isteğin gerçekleşmesi, görsel açıdan ön plana çıkmasıdır" diyordu. (Kaiken)
  • Gece her zaman rahatlatmaz. (Leyleklerin Uçuşu)

  • ...boş hayallere kapılmıyordu, ama inanmak, özellikle de denemek istiyordu. Başarısız olursa üzülmeyecekti. (Lontano)
  • “Beyin, hâlâ dünyadaki en tehlikeli silah.” (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Düşmanını hiç düşünmemek, onu yenmek demekti. (Lontano)
  • Küçük askeri oynuyorsun ama bir piyondan başka bir şey değilsin. (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Kendine bir vaftiz anası bile seçmişti: Kali, şehre göz kulak olan karanlık, ölümcül tanrıça. Kesik kollarla yapılmış bir etek giyiyordu, dışarı sarkmış kanlı bir dili vardı, hoşuna gitmeyen her şeyi yok ediyordu. (Lontano)
  • "Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider." (Kızıl Nehirler)
  • Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir. (Lontano)

  • - Çok cahilsiniz. - Şiddetten başka bir şey bilmiyorsunuz... (Koloni)
  • “O artık gri bir leke, hareket eden bir gölge, insan özelliğini ele vermeyen belirsiz bir şekildi.” (Son Av)
  • "İnsan sadece tanıdığı kişileri, yaşadıgı şeyleri özleyebilir.." (Kızıl Nehirler)
  • İşte sende sevdiğim şey bu. Tüm bu vaatler… (Koloni)
  • Tek bir fotoğraf, resmi çekilen kişinin ruhunu yansıtabilir. (Siyah Kan)
  • ''Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı .'' (Son Av)
  • ...sefalet her şeye izin verirdi. (Ölü Ruhlar Ormanı)

Yorum Yaz