Siyamend u Xece - Muhammed Said Ramazan el-Buti Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Siyamend u Xece kimin eseri? Siyamend u Xece kitabının yazarı kimdir? Siyamend u Xece konusu ve anafikri nedir? Siyamend u Xece kitabı ne anlatıyor? Siyamend u Xece PDF indirme linki var mı? Siyamend u Xece kitabının yazarı Muhammed Said Ramazan el-Buti kimdir? İşte Siyamend u Xece kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Muhammed Said Ramazan el-Buti
Çevirmen: Abdülhadi Timurtaş
Yayın Evi: Kent Işıkları Yayınları
İSBN: 9789944360043
Sayfa Sayısı: 157
Siyamend u Xece Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bazıları bu hikayenin, başkalarının faydalandığı saygın bir hayatı elde etmek ve haklarına kavuşmak için uzun zamandır mücadele veren bir halkın halini simgelediğini düşünebilir.
Onlar istedikleri gibi düşünebilirler. Ancak unutmasınlar ki benim de mensubu olduğum bu halk, kendisini parçalamakla ve kişiliğine karşı koymakla uyraşıyordu ve uğraşmaktadır.
Bu halk ne zaman kendisine merhamet etmeye ve kendi ayakları üzerinde durmaya başlarsa, kitlelerin kendisşne saygı duyduğunu ve kendilerine yardım etmek için çalıştığını görecektir.
Ayrıca bilinsin ki bu gerçek bir hayat hikayesidir. Kervanlar onu her yere yayarak ve meşhur şarkıcılar özellikle son bölümünü güzel sesleriyle seslendirerek günümüze taşımışlardır. Bu hikaye hakikaten ender halk hikayelerinden biri olma liyakatine sahiptir.
M. Said Ramazan el-Buti
Siyamend u Xece Alıntıları - Sözleri
- İşte ben vahşilerden ve yırtıcı hayvanlardan çok, kendisine insan denen o varlıktan korkuyorum!
- İki kalbin sevgiyle çarpması kötülük değildir.
- Keşke görmek istemediğimiz şeylere gözlerimizi yumduğumuz gibi, hatırlamamak için de duygularımızı yumabilseydik.
- Aslında zavallı olan sizlersiniz ey kindarlar!
- Beni bu hale getiren sadece yokluk ve mutsuzluktur.
- Şu zavallı vahşilere, o kadar masum oldukları halde, ne kadar haksızlık ediyoruz. Tüylerinin ve simalarının farklılığından hep zarar göreceğiz yanılgısındayız. Oysa onlar, insanın içindeki o gerçek olmayan incelik ve merhametten daha az zararlıdır.
- "_ Dinle oğlum ,insan eğitim ve güzel ahlaktan yoksun olduğu zaman tamamen vahşî hayvan suratına bürünür .
- Ne etkili bir büyüdür aşk ! Aşk insanın etrafindaki dünyayı başka bir dünyaya ve üzerinde yaşadığı yeryüzünü başka bir yeryüzüne dönüştürmektir...
- Ah! Keşke görmek istemediğimiz şeylere gözlerimizi yumduğumuz gibi, geçmişi hatırlamamak için de duygularımızı yumabilseydik.
- Dinle oğlum , insan eğitim ve güzel ahlaktan yoksun olduğu zaman tamamen vahşi hayvan suratına bürünür...
Siyamend u Xece İncelemesi - Şahsi Yorumlar
M. Said Ramazan el-Bûtî'nin okuduğum ilk kitabı. Dil sade yazılmış, duygu yüklü ve sevgi dolu bir eser. Öncelikle Siyamend'in yaşamı, küçük yaşta sevdiklerini kaybetmesi ve çektiği acılar ön planda. Karakterler kafamızda öyle yer ediniyor ki sanki kitapla iç içe oluyorsunuz. *Hayatımı bitirmek üzere miyim yoksa yaşamam gereken günler var mı bilemiyorum? Sonunun Xecê ile mutlu bitecek derken Siyamend'in Xece'ye olan sevgisinin ölüm ile bitmesi çok üzücü. *Ağlama... Ey gözlerimin takılıp kaldığı gökyüzüm! Ağlama, beni, senden alan kaderime bırak, içindeki anılarımı nisyan suyuyla yıka ve ara. Allah'ın şu geniş dünyasında Siyamend'in benzerleri çoktur. Okumanızı ve okutmanizi tavsiye ederim. İyi okumalar :) (Şehribankarayılan)
aşk , gökteki yıldızlara bakıp sevdiğinin yücelik ve arılığını görmektir. tabiatın vahşiliğini insanların zorbalığından kaçan insanın kalbin tozpembe hayaline düşmek yaşamak. masalcı annaler nineler uyumadan 5 dk önce anlatılan gözlerimizde canlandırdığımız hayal dünyamızın geliştiği o paha biçilmez yaz akşamları... damda anlatılan enfes hikayeler ama üzücü olan şu an pek yok. 'zaman' hayal dünyamızı da on ikiden vuruyor. annesinin özlemini memleket hasretini dindirmek yüreğini soğutmak amacıyla bize anlatttığını der . aynen şu alıntı : ''görünürde annem bu hikayeyi beni ve küçük kız kardeşimi eğlendirmek uslu durup kendisini rahatsız etmeyelim diye anlatırdı.gerçekte ise o bize bunu anlatmakla kendisini teselli etmeye çalışıyordu. çünkü bu hikaye anneme Botandaki doğum yerini hatırlatır, onu ailesinden ve vatanından uzaklaştıran gurbet çilesini ona unuttururdu. o yeşilimsi yüksek dağlarıyla nergis ve menekşe çiçekleriyle süslü tepelere ve su şırıldamasıyla yankılanan dibinde bülbül şarkılarının yankılanan dibinde bülbül şarkılarının yükseldiği vadilere gayet çekici vatanına götürüyordu . annesinin hatırasına yazıyorum diyor yazar sadece o dolunaylı gecelere buz gibi tahtlara imrenerek ... destansı bir masal siyamend u xece. sevmek nedir belki öğrenebiliriz. ama tarif mi zor. temiz bir duygu siyamend'inki ... hırs yaşamın bütün acımasızlığı kalbi öldürüyor. sadece vahşileştiriyor. siyamend insanlardan kaçıyor. hayvanlara sığınıyor .katı bir çevre acımasızlıktan peyda olan hayat siyamendin hikayesi .siyamend hayvanların vahşiliğini anlayabilir ama insanların asla anlamıyor. bir aşk hikayesi olması yönüyle eser masalsı ve dilden dile anlatılması ile efsane oluyor. efsane deildiğinde gerçek olmayan hayali akla gelebilir ama Ramazan El Buti bu hikayenin gerçek olduğunu söyler . bize de inanmak düşer:) değerlerimiz mi şehevi arzularımız mı baskın? bir yiğidin gururu onuru için verdiği savaş... hak ne idi çalınan ne idi ? kazanılan makamlara yükselmeye mi aşık olunur, yoksa kir ve pas içinde kalmış duygusu ile berrak bir yürege mi ? maddi ve etrafın şaşasına hiç yüz vermez siyamend bir yandan yüreğinin ateşi diger yanda katı kalbine manevi gülleri atan emir, onda etki oluşturmuş. aşkın menfi değil de müsbet olanı nedir ? örf adet gelenek neye göre izin verir. doğruluk nasıldır .bu tip soruları usulüne göre muhasebe eden Xecedir . siyamend dobradır sevdiği için herşeyde vazgeçmiş biri... bütün herşeyini zira karşısılık alıyor sevgide iletişim olduğu zaman dağlar delinir ... bunlar haz duyulan dünyevi duygulardan arındığı zaman değer ve ulvilik kazanır. eserde vahşiliği cahilliği giderdikten sonra aşık olması dikkate değerdir dikkat çeken bir durum şu dağlara sığınan siyamend insanlardan kaçması hayvanları kendisine yakın görmesi onlara karışmadığım eziyet etmediği sürece hayvanların ona zarar vermediğini insanlardan daha dost olduğunu söyler ama hiç bir gerekçe olmadan kendisinin sırf aşkı için hayvanı öldürmeye kalkması belki de kendi ile çelişmesi işte en can alıcı nokta burasıdır düşünülmesi gereken nokta budur. insan benciliiği ve nefsi için kötülük yapar. (mukavvadan adam)
Bir aşk hikayesidir. Siyabend sevdiğine kavuşmanın mutluğu ile Xecê ile beraber dağda günlerce yaşarlar birgün Xecê rüyasında bir ceylan görüp yediğini söyler ve keşke şuan olsaydım yeseydim der bunun üzerine Siyabend ona burda beklemesini ve biraz sonra geleceğini söyler ve dağ başında ceylan aramaya koyulur derken bir yerde ceylan sürüsü görür artlarından gidip birini yaralar, yaraladığı ceylan bir uçurumun kenarına gelir Siyabend gidip onu alırken Ceylan aniden ona tekme vurarak uçurumdan aşağı düşmesine neden olur, uçuruma düşen Siyabend bir ağaç dalının kalbine saplamasıyla orda yaralanır ve Siyabend’in aklına o rüyasına giren yaşlı dede gelir rüyasında ona “Sen o kadar çarpışıp kahramanlıklar yapmana rağmen seni tek bir insaoğlunu öldürmeyecek sen yabani bir hayvan ile öleceksin” dediğini hatırlar.. Siyabend burda kalırken Xecê karanlık çökmesine rağmen Siyabend’in gelmediğini görünce telaşlanır ve onu aramaya koyulur derken bir çukurumun altından inilti sesini duyar hemen oraya koşar bakar ki aşağıda Siyabend yaralı halde inliyor bu durumu gören Xecê çok üzülür onla Siyabend orada biraz şiirsel olarak konuşurlar ve Xecê Siyabendsiz bir dünyanın imkansız olduğunu bu dünyada tek yakının o olduğu söyleyerek oda kendisini aşağıya atar ve oda ağacın diğer dalının göğsüne saplanmasıyla ikisi beraber orada can verirler… Derler ki her yıl Siyabend ile Xecê’nin mezarında kan renginde iki gül biter. Bu güller birbirine sarılmak üzereyken bir deve dikeni de aralarına girer. Bu iki gülün kavuşmasını engeller. Deve dikeni geyiğin boynuzlarıdır. (Aşk Kırıntıları)
Siyamend u Xece PDF indirme linki var mı?
Muhammed Said Ramazan el-Buti - Siyamend u Xece kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Siyamend u Xece PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Muhammed Said Ramazan el-Buti Kimdir?
El Buti'nin; fıkıh, siyer, ve din usulü konularında 60'tan fazla eseri bulunuyor. El Buti'nin en önemli eseri Fıkıh El Sira. Buti'nin yazdığı kitaplar birçok İslam ülkesindeki üniversitelerde ders kitabı olarak okutuluyor. El Ezher Üniversitesi'nde doktora yapan El Buti, Şam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde fıkıh derslerine giriyordu. El Buti ayrıca Suriye'nin en eski camii Emeviye Camii'nde cuma hutbelerini veriyordu. El-Buti 21 Mart 2013'te cuma hutbesi verdiği camide suikast sonucu 84 yaşında vefat etmiştir.
Muhammed Said Ramazan el-Buti Kitapları - Eserleri
- Mem u Zin
- Fıkhu's Siyre
- Siyamend u Xece
- Mezhepsizlik Bid'attir
- Azgın Medeniyet
- Müslümanların Gerilemesinden Kimler Sorumlu?
- Gizli Günah
- Babam
- İslam Akaidi
- Kuran'da İnsan Ve Medeniyet
- İslam'a Davet Metodu
- Gençliğin Sorunları
- İslam Dinini Tehdit Eden En Korkunç Fitne MEZHEPSİZLİK
- Selefiye
- Allah'a İnanan Kızlara
- Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam
- Davabitül Maslaha
Muhammed Said Ramazan el-Buti Alıntıları - Sözleri
- Zikir esnasında bilerek kıvrılıp eğilmeyi cumhur-u ulemaya uyarak haram görürdü. Çoğu kez bunun bir Raks olduğunu söylerdi. (Babam)
- Kabe, yeryüzündeki bütün müslümanların birliğinin, tevhidin ve sadece Allah'a kulluğun şiarıdır. (Fıkhu's Siyre)
- Müslüman, bütün faziletleri kendisinde barındırıp çeşit çeşit ibadetleri ifa etse bile, kendisine bir uzlet zamanı belirleyip nefis muhasebesi yapmadan, Allah'ı anmadan, kâinatı ve ondaki ilahi azametin delillerini tefekkür etmeden İslâm'ı bütün yönleri ile yaşamış sayılmaz. (Fıkhu's Siyre)
- Şurası gerçekten üzücü bir şeydir ki biz aslında dalmamamız gereken konulara dalıyoruz. (Mezhepsizlik Bid'attir)
- ... Bugün Müslümanları rahatsız eden bela, fikir sapıklığı ve esastan uzaklaşmadır. (Mezhepsizlik Bid'attir)
- Her kim tevhidde taklid ederse, İmani laf gevelekmekten öteye geçmez! (Fıkhu's Siyre)
- Hubeyb bin Adiyy radıyallahu anh şehid edilmeden önce şu şiiri söyledi: “Musluman olarak öldürülecek olunca, Vurulup hangi yanım üzere düşersem düşeyim. Vallahi aldırmam artık hiçbir şeye, Çünkü bunların hepsi o İlahi Zat’ın uğrunadır. Şu dağılıp târumâr olan cismimi, Eğer dilerse O, kurtuluşa erdirir...” (Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam)
- "Allah'ı şartsız sev ki sevgin yok olmasın" (Babam)
- Fer’i meselelerde ihtilafı kaldırmaya teşebbüs, kanun koymada ilahi tedbir ve Rabbani hikmetlere karşı bir direnme, daha doğrusu batıl ve abes iştir. Çünkü, delil zannî oldugu müddetçe meseledeki ihtilafın giderilmesi söz konusu olmaz. Eğer bu mümkün olsa, daha başlangıç dönemi olan Rasulullah’ın çağında tamamlanırdı. Ve yine dinin ilk muhatabları olan sahabe ihtilaf etmezdi. Demek ki, mu’mine rahmettir bu. (Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam)
- Mem gözlerini Zin'in yüzüne dikti, kısık ve kesik bir sesle : _ "Benim için ne güzel bir rehbersin." dedi. Zin: _"Sen ne iyi bir sevgilisin." Mem: _"Sen Rabbime götüren ne güzel bir yol göstericisin." Zin: _"Sen ruhumun çırasısın." . (Mem u Zin)
- Sa’d bin Muaz radıyallahu anh: “Biz Sana iman ve Seni tasdik ettik. Bize getirdiğin şeyin de hak ve gerçek olduğuna şehadet ettik. Biz, bu hususta dinlemek ve itaat etmek üzere, Sana kesin söz verdik. Nasıl istersen öyle yap, biz Seninle beraberiz. Seni, Hak Din ve Kitab ile gönderene andolsun ki Sen bize şu denizi gösterip dalarsan, mutlaka biz de Seninle birlikte dalarız.” dedi (Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam)
- Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakîh; Sular karardı mı pek yosma bir edîb-i nezîh; Yarın müverrih; öbür gün siyasetin kurdu; Bakarsın: Ertesi gün ictihâda pey vurdu!.. Hülâsa bûkalemun fıtratinde züppelerin Elinde maskara olduk… Deyin de hükmü verin! Mehmed Akif Ersoy/Müctehit taslakları (Mezhepsizlik Bid'attir)
- Üstelik, Peygamber aleyhisselam’ı kendi memleketinden hicrete zorlayan, etrafında bulunan insanları şuraya buraya dağılmaya ve muhacir olarak Habeşistan’a kadar gitmeye mecbur eden, bizzat bu arap toplumunun olduğu görülmektedir. Bu durum ise, müsteşriklerin, arapların düşünce ve temayüllerinin şekillenmesinden ibaret olduğunu iddia ettikleri İslam davetine karşı, yine aynı arapların gösterdiği bir hoşnutsuzluk olduğuna göre müsteşrikin yalanı ortada kalır... (Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam)
- Zîn muma sesleniyor Bazen mumu ederdi kendine muhattap Ey sır ve dinginlik arkadaşım, baş yoldaşım Gerçi yanmak yönünden de benim gibisin sen Fakat sohbet yönünden benim gibi değilsin Eğer sen de benim gibi konuşsaydın Benim gönlüm de fazla yanmazdı. (Mem u Zin)
- Kendisinin mahrum olduğu ancak senin mutluluğuna sevinecek kadar kalbi geniş olan ve yaralı göğsünün arkasında mutluluğunu paylaşan dost ne kadar değerli bir dosttur! Dünya sana böyle bir dostu vermiş ise tüm dünyayı ona feda et. O senin için karanlıkta bir çıra ve kalbin için ümitsizlikte bir ümittir. (Mem u Zin)
- "_ Dinle oğlum ,insan eğitim ve güzel ahlaktan yoksun olduğu zaman tamamen vahşî hayvan suratına bürünür . (Siyamend u Xece)
- Söz konusu münker ve bidatlerin işlenmediği mevlüt meclislerini Rasulüllah'ın teşvik ettiği zikir meclislerinden adderdi. Müslimin sahih olarak rivayet ettiği şu hadisin mefhumu içine girdiğine inanıyordu: "Zikretmek üzere bir araya gelen topluluğu melekler ve rahmet kuşatır onlara huzur iner ve Allah onları yanındakilere anlatır." (Babam)
- Erkek, kadının güzelliğinin aynası olmadıkça kadının mükemmel bir güzelliğe sahip olduğu söylenemez. Erkekteki güzelliği kadın anlamlandırmadıkça, onun da bir güzelliğe sahip olduğu söylenemez. Mecnun olmasaydı, Leyla’nın güzellik ve cazibesinin bir manası olur muydu? (Mem u Zin)
- Gerçekten Allah’ın bütün Enbiya ve Rasul’lerle gönderdiği bu dinin hakikatı, yalnızca, insanları diğer zalim insanların sultasından kurtarıp, Allah’ın hakimiyet ve saltanatına sokmaktan ibarettir. O öyle bir hakikattir ki, tanrılık iddiasında bulunanların tanrılığını, despotların hakimiyetini, liderlik sevdasına düşenlerin ezici kuvvetlerini kökünden kazır. (Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam)
- "Bizim bugünkü Batı laik Hristiyan Medeniyeti i, daha önceki Hristiyan Grek Roma Medeniyetinin gereksiz bir tekrarı durumundadır. Daha kötüsü de, ruhsal gelişme yollarından hızla geriye doğru gitmesidir. Bugün batı dünyasında canavarlaşmaya tapınma, aşiretçiliğe, milliyetçiliğe tapınma hepimizin faturasını çok ağır ödeyeceğimiz bir din haline gelmiştir. Bu milliyetçi ve aşiretçidir, hiç şüphe yok ki, tam bir putperestliktir. " Arnold J. Toynbee (Azgın Medeniyet)