Siyasal Gövde - Jean-Jacques Rousseau Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Siyasal Gövde kimin eseri? Siyasal Gövde kitabının yazarı kimdir? Siyasal Gövde konusu ve anafikri nedir? Siyasal Gövde kitabı ne anlatıyor? Siyasal Gövde kitabının yazarı Jean-Jacques Rousseau kimdir? İşte Siyasal Gövde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jean-Jacques Rousseau
Çevirmen: Tülin Ural
Editör: Ayça Sezen
Tasarımcı: Dila Nil Kılıç
Orijinal Adı: Du Contrat Sociale
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750747854
Sayfa Sayısı: 96
Siyasal Gövde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Rousseau’nun dört bölümden oluşan Toplum Sözleşmesi adlı eseri 1762’de yayımlandığında halk egemenliği ve genel irade ilkelerini gündeme getirerek yeni bir çığır açtı. Filozof, insanın özgür ve akıllı bir varlık olarak varoluşunu güvence altına alacak koşulları, onu türdeşlerinin zorbalığından koruyacak, bireyin doğal özgürlük kaybını daha yüksek bir özgürlük türüyle telafi edecek tedbirleri ünlü toplum sözleşmesi ve genel irade teorisiyle ortaya koydu.
Siyasal Gövde yazarın bu ünlü eserinin, toplumun bir sözleşme yoluyla doğduğundan bahseden ilk bölümünü ve yürütme gücü olarak çeşitli yönetim biçimlerini ele alan üçüncü bölümünü kapsıyor. Rousseau’nun kuramı yazılmasının üzerinden iki yüz elli yıl geçmiş olmasına rağmen, güncel siyasal tartışmalarımıza ışık tutmaya devam ediyor.
Siyasal Gövde Alıntıları - Sözleri
- Katıksız arzuya kapılmak kölelikken, kendi kendinin koyduğu yasaya boyun eğmek özgürlüktür.
- İnsanın uyacağı ilk yasa kendi varlığını korumaktır, kendine özen göstermesi de yine kendine karşı yükümlülüğüdür.
- Gerçek demokrasi asla var olmamıştır ve asla var olmayacaktır.
- Grotius'a göre, bir halk ancak kendini bir krala vermeden önce bir halktır.
- Temkinli olmaya ağırlık verdikçe şans ıskalanır.
- Güç fiziki bir kuvvettir. Bunun sonuçlarından nasıl bir ahlak çıkabilir bilemiyorum. Güce teslim olmak, istediğimiz için değil zorunda kaldığımız için yaptığımız bir şeydir, en iyi ihtimalle tedbirli olmak için attığımız bir adımdır.
- Size gelince modern insanlar, köleleriniz yok ama sizler kölesiniz. Onların özgürlüğünün bedelini kendi özgürlüğünüzle ödüyorsunuz. Bu tercihle boşu boşuna övünmeyin. Ben bunda insanlıktan çok ödleklik görüyorum.
- ‟İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuştur. Falan kişi kendini başkalarının efendisi sanır; ama bu onlardan daha çok köle olmasına engel değildir. ⟮…⟯”
- Fethetmek, yönetmekten kolaydır
- ‟⟮…⟯ Romalılar kendi koydukları kuralları en az ihlal etmiş halktır ve bu derece ince kurallar koymuş tek ulustur.”
- ‟⟮…⟯ Savaşın ortasındayken dahi, adil bir hükümdar düşman bir ülkede ancak kamuya ait olan şeylere el koyar ama insanların mallarına ve canlarına, kendi haklarının da temeli olan bu haklara hürmet gösterir. Düşman devletin sonunu getiren savaşın bitiminde, sadece silahlı vatan savunucularını öldürme hakkına sahiptir; ancak silah bırakmış ve teslim olmuşlarsa, böylece düşman ya da düşmanın kullandığı bir araç olmaktan çıkmışlarsa artık onlar da sadece insandır ve kazanan taraf onların hayatları üzerinde hiçbir hakka sahip değildir. ⟮…⟯”
- Farklı türlerden şeyler arasında sabit bir ilişki kurulamayacağına göre, sonuçta devletlerin düşmanı da ancak başka devletler olabilir; insanlar değil.
- Tehlikeler içinde yaşanan özgürlüğü rahat içinde yaşanan köleliğe değişmem.
- Denecektir ki zorba, tebaasına toplumsal huzur sağlar. Peki öyle olsun ama ya bu zorbanın şan şeref hırsının başlarına bela ettiği savaşlar, doymak bilmez iştahı ve adamlarının çektirdiği eziyetler halkı kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan daha fazla bedbaht ediyorsa, halkın bu huzurdan kazancı ne olacaktır? Ya sayısız sefaletlerinden biri de bizzat bu huzur ise, ne kazanmış olurlar bundan? İnsan zindanlarda da sükûnet içinde yaşar, ama zindanda diye keyfi yerinde sayılır mi? Kyklops' un inine kapatılmış Yunanlar da yenilip yutulma sıralarını beklerken sükûnet içinde yaşamaktaydılar.
- Delilikten bir hak çıkmaz.
Siyasal Gövde İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Siyaset Bilimi ilgili bilgisi diğer birçok alanda olduğu gibi kısıtlı olan birisi olarak kitabın analizini, bu alanda yetkin kişilere bırakmak daha doğru olur diye düşünüyorum. Benim yazım daha çok kitabın bende bıraktığı izlenim üzerine bir şeyler karalamak istiyorum. Kitabı ilk elime aldığımda bir günde (hatta birkaç saat içinde) bitireceğimi düşünmüştüm. Ne büyük bir hataymış! Biraz tembellik, biraz özel ve iş hayatının çalkantılı geçmesi derken bir haftadan uzun bir sürede bitirebildim. Okuma deneyimimin bu kadar uzun sürmesinin bir diğer nedeni de 259 sene önce yazılmış bu metnin özellikle ikinci kısmında bahsi geçen durumlar ile 21. yüzyıl Türkiyesi'nde yaşananlar arasında paralellikler kurmuş olmam. Benzerlikler o kadar gerçekçi, bir o kadar da can yakıcıydı ki sadece okuyup geçemedim. İtiraf etmeliyim kitabı okurken hem kendi hem de ülkemin geleceği için daha bir karamsar oldum. Son olarak şu tavsiyeyi verip "incelemeyi" bitireyim: Yanınızda bir kurşun kalem veya kitabınızda satır altlarını çizmekten hoşlanmıyorsanız bir not defteri bulundurun çünkü bol bol not alacaksınız. (Anıl Akyol)
EGEMENLİK HALKA AİTTİR: Jean-Jacques Rousseau 1712 yılında Cenevre'de doğmuş olan filozof ve yazar, 1778 yılında hayatını kaybetmiştir. Yazarın hayatını belirtmemdeki amaç, bizim düşündüğümüz yönetim, devlet, hükümet, nasıl yönetilmesi gerektiği, yönetim biçimlerinin nasıl olacağı gibi soruların bundan yaklaşık 300 yıl öncede insanların düşünmüş ve bunun üzerine kitaplar yazmış olmasıdır. Siyasal Gövde eseri okunduğu zaman günümüz için hâlâ geçerliliğini korumaktadır. "Hükümetin kurulması bir sözleşmeye değil bir yasaya dayanır; yürütme gücünün emanet edildiği kişiler halkın efendileri değil hizmetindeki memurlardır; halk onları istediği gibi atayabilir ya da görevinden azledebilir; onların işi sözleşme yapmak değildir, itaat etmek dışında bir olasılıkları yoktur. Devletin onlara yüklediği görevi kabul ederek, koşullar üzerinde hiç bir tartışma hakları olmaksızın, basitçe, yurttaşlar olarak görevlerini yerine getirirler." mühim olanda budur. (Aydın kılıç)
Eserde yönetim biçimlerinden ve bu yönetim biçimlerinin uygulanmasına dair belirli şartlardan tutun, bunların birey gözünde hangi şekilde meşruiyet kazanabileceği gibi pek çok konuya dair somut örnekler vererek düşüncesinin paylaşmış yazar. Diğer yandan yasama ve yürütme güçlerinin nasıl ortaya konulması gerektiğini ve bu süreçte yönetenler ve yönetilenlerin nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğinden bahsetmiş. Milletvekili tanıdığınız varsa bir zahmet söyleyin de okusun. (Anıl)
Kitabın Yazarı Jean-Jacques Rousseau Kimdir?
İsviçre'nin Cenevre kentinde doğmuştur. Bir saatçinin oğludur. Babası Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yapmıştır. On yaşında eğitimine bir din adamının yanında başlayan Rousseau, daha sonra bir gravürcü ustasının yanında çalışmıştır. 1728-1738 yılları arasında, sekreterlik, müzik hocalığı ve tercümanlık yaparak, Fransa, İtalya ve İsviçre'de dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açıldığı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gitti. Daha sonra Batı İsviçre'de Neuchatel'e sığındı. Kalvenist olarak vaftiz olmuştu. Torino'da Katolikliğe geçti, daha sonra tekrar Kalvenist oldu. Bu sebeple doğduğu şehir olan Cenevre'de ateist suçlamalarına mâruz kaldı. 1749'da Ansiklopedinin müzik bölümünü kaleme almıştır.
Jean-Jacques Rousseau'nun yapıtlarındaki karmaşıklık onun; doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yadsıyan biri, aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri, demokrasinin inançlı savunucusu, demokrasiyi ayaklar altına alan biri, burjuva liberal devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzluklarını çok önceden gösteren, hatta reformculuğu bile benimseyen biriymiş gibi birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir.
Rousseau, doğru bir siyasal toplumun temellerini ortaya koyabilmek için olguların bir yana bırakılması gerektiğini belirtir. Çünkü ona göre salt olgulardan hareket edildiğinde, çıkarlar, yararlar ön plana yerleştirilmekte ve böylece adalet, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Rousseau, güçlünün haklı kabul edildiği, siyasal toplumun kökenine olguları yerleştiren, olgusal verileri ve kuramları eleştirmektedir. Yurttaşı, ortak benliği, halkı, devleti yaratan bir toplum sözleşmesini ve bu sözleşmeye toplumdaki her bireyin dahil olması gerektiğini savunur. Halk olmanın temelinde egemenliğin var olması gerektiğini düşünür. Yasaların olmadığı bir yerde devletten söz edilemeyeceğini savunmuştur. Yasaların, halkın tümü için geçerli olması gerektiğini düşünmektedir.
Halk sayısı arttıkça, yönetici sayısının azalması gerektiğini savunan Rousseau, demokrasi, aristokrasi, monarşi şeklindeki sınıflandırmayı benimsemiştir. Rousseau'ya göre demokrasi biçimindeki hükümette yönetici, halkın tamamı ya da büyük bir kısmıdır. Aristokrasi biçimiyse küçük bir azınlığın yönetimidir. Monarşik hükümette ise yönetme yetkisi tek bir kişidedir.
Rousseau'ya göre yurttaşlar olmadan erdem, erdem olmadan özgürlük, özgürlük olmadan devlet olamaz. Ayrıca devletin temelinde dinin de olması gerektiğini savunur. Rousseau; devletin iktidara değil, halka ait olduğunu savunmuş ve ulus-devlet anlayışını benimsemiştir.
Jean-Jacques Rousseau Kitapları - Eserleri
- İtiraflar 2.Cilt
- İtiraflar 1. Cilt
- Toplum Sözleşmesi
- İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı
- Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev
- Dillerin Kökeni Üstüne Deneme
- Yalnız Gezenin Düşleri
- Émile
- Siyasal Fragmanlar
- İçimizde Gezinen Sessizlik
- Yeni Heloise (2 Cilt Takım)
- Ekonomi Politik
- 6 Kitabile Rousseau
- Narsist
- Anayasa Projeleri
- Neden Mutsuzdur İnsan?
- Dağdan Yazılmış Mektuplar
- Siyasal Gövde
- Kırdan Mektuplar Dağdan Mektuplar
- Bir Yalnız Gezerin Düşleri
Jean-Jacques Rousseau Alıntıları - Sözleri
- senli benli konuşmalarını dinlemek zorunda kalmam, beni rahatsız etmeye başladı. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Tüm bilgeliğimiz kölece önyargılara bağlılıktan ibaret; tüm alışkılarımız yalnızca bağımlılık, sıkıntı ve baskı. Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Doğuşunda bir kundak içinde dirilir; öldüğünde bir tabutun içinde çivilenir; insan şeklini koruduğu sürece, kurumlarımız tarafından zincirlenir. -- (Émile)
- Soyluluğu dikkat çekmeyen güzel kadın yüzünü süslemekten hoşlanır. (Narsist)
- Tanrının bende gördüğü akıl ve hikmet üstünlüğü sadece benim bilmediğimi bilmediğimden emin oluşumdur.” (Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev)
- Ah, gerçek aşkı duymakta bu kadar geciktim ama gönlüm ve duyularım aşka bu gecikmenin cezasını bol bol ödediler. Paylaşılmayan bir sevgi bile insanı bu hale getirirse, ya bizi seven bir sevgilinin yanında duyacağımız heyecanlar ne olmalı acaba? (İtiraflar 2.Cilt)
- Nesnelerin resmedilmesi vahşi halklara, sözcüklerin ve önermelerin işaretlerle gösterilmesi barbar halklara, alfabe de uygarlaşmış halklara uygundur. (Dillerin Kökeni Üstüne Deneme)
- Ey hırslı önderler! Bir çoban da köpeklerini ve sürülerini pekala idare eder, ama yine de insanlar arasında en aşağıdadır. Buyruk vermek güzel şeyse de, ancak itaat edenler buyruk vereni onurlandırdığı takdirde öyledir: Öyleyse yurttaşlarınıza saygılı olun, siz de saygıdeğer olursunuz; özgürlüğe saygılı olun, gücünüz, iktidarınız, günden güne artacaktır; haklarınızı aşmayın, çok geçmeden sınırsız olduklarını göreceksiniz. (Ekonomi Politik)
- Temkinli olmaya ağırlık verdikçe şans ıskalanır. (Siyasal Gövde)
- Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar. (Toplum Sözleşmesi)
- ..kaba güç bir hak yaratmaz.. (Toplum Sözleşmesi)
- İlk köleleri köle yapan kaba güçse, onları kölelikte tutan korkaklıkları olmuştur. (Toplum Sözleşmesi)
- o, yüreğimde, her zaman güvenebileceğim saflığını korudu. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Kendimi sevmemek, yaşamımı daraltmak, sınırlamak olur. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Uzlaşımın dili sadece insana aittir. (Dillerin Kökeni Üstüne Deneme)
- Yeryüzünde benim için her şey bitti. Artık bana burada ne iyilik edebilirler, ne de kötülük. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Bitkiler tarımla, insanlar eğitimle yetiştirilir. (Émile)
- Sağlam yapılı bir devlette insanlar öyle eşittir ki ,kimse daha bilgili,hatta daha becerikli olduğu için ötekine yeğlenmez ,olsa olsa en iyisi olduğu için yeğlenir. (Narsist)
- Ne zaman ki ilkelerime göre davranmam, işte o zaman düşüncelerimden ve ilkelerimden dolayı beni suçlamak haksız olmaz (Narsist)
- Quaestor Cato'nun dürüstlüğün dikkatleri çekmesi ve bir imparatorun(Galba) da yetenekli bir şarkıcıyı bir kaç altınla ödüllendirirken bu paranın devlet hazinesinden değil kendi aile servetinden geldiğini belirtmek ihtiyacını duyması Roma için son derece onur kırıcı birer olaydır. Fakat Galba'lar bile nadirken Cato'ları nerede arayacağız? Kötü huy ve davranış onursuzluk nedeni olmaktan bir kez çıkınca, iyi niyetlerine emanet edilmiş kamu gelirlerine dokunmaktan kaçınacak ve çok geçmeden kendi boş ve rezil savurganlıkları ile devletin şanını yüceltmeyi ve kendi iktidarlarını yayma yollarıyla devletin gücünü arttırma çarelerini birbirine karıştırma görünümü içinde, bunları harcamayı adeta kendine görev saymayacak kadar ilkeli yöneticiler bulabilir miyiz acaba? (Ekonomi Politik)
- Hor görülen bilgisizliğin yerine tehlikeli bir inançsızlık gelecek. (Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev)