diorex
life

Siyasetname'den Seçmeler - Nizamülmülk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Siyasetname'den Seçmeler kimin eseri? Siyasetname'den Seçmeler kitabının yazarı kimdir? Siyasetname'den Seçmeler konusu ve anafikri nedir? Siyasetname'den Seçmeler kitabı ne anlatıyor? Siyasetname'den Seçmeler PDF indirme linki var mı? Siyasetname'den Seçmeler kitabının yazarı Nizamülmülk kimdir? İşte Siyasetname'den Seçmeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.04.2022 03:29
Siyasetname'den Seçmeler - Nizamülmülk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nizamülmülk

Derleyen: Ozan Yılmaz

Yayın Evi: Hasbahçe Yayınları

İSBN: 9786059964685

Sayfa Sayısı: 128

Siyasetname'den Seçmeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yusuf Peygamber (a.s.) niçin atası Hazret-i İbrahim'in (a.s.) yanına defnedilemedi? Halife Hazret-i Ömer (r.a.), iki çocuklu bir kadının kendisine beddua ettiğini duyunca ne yaptı? Halife Hazret-i Ali'ye (k.v.) göre en güçlü insan kimdir? Hazret-i Hüseyin (r.a.), hizmetçisi yanlışlıkla onun elbisesine yemek dökünce nasıl davrandı? Harun Reşid'i gördüğü hangi rüya korkuyla uyandırdı? Gazneli Mahmud'un Hindistan'a on yedi sefer yapabilmesinin sim neydi? Sasani hükümdan Nuşirevan niçin âdil sıfatıyla anılır? Azududdevle ve Gazneli Mahmud, hırsız kâdıların ipliğini nasıl pazara çıkardı? Sultan Mahmud, oğlu borcunu ödemeyip halkın malına göz dikince nasıl bir yol izledi? Büyük Selçuklu veziri Nizâmülmülk, geçmişteki hadiselerden ders alıp gelecekte ortaya çıkabilecek tehlikeler hususunda tedbirli olmak maksadıyla Sultan Melikşah'ı ikaz etmek için Siyâsetnâme adlı eserini kaleme almış, eserinde, yukarıdaki gibi birçok soruya cevap veren ibretlik hikâyeler anlatmıştır. Elinizdeki kitapta Siyâsetnâme'den seçilmiş örnek hikâyeler vardır. Genelde İslam ahlâkını ve Türk devlet yapısını yansıtan hikâyeleri okuyunca geçmişten günümüze hiçbir şeyin değişmediği, iyi ve kötü devlet adamlarının daima var olduğu bir kez daha görülecektir.

Siyasetname'den Seçmeler Alıntıları - Sözleri

  • Devlet adamı gösterişli binalar arkasında değil, halkla iç içe olmalıdır.
  • Şu kıssayı Zeyd bin Eslem (r.a.) anlatıyor: Müminlerin emiri Hazret-i Ömer bin el-Hattâb (r.a.) etrafı kollamak üzere gece vakti dışarı çıktı. Ben de yanındaydım. Medine'den dışarı çıktık. O civarda yıkık bir duvar vardı. Duvarın hemen yanı başında kuvvetsiz bir ateş yanıyordu. Hazret-i Ömer (r.a.) bana dedi ki: - Ey Zeyd! Gel şuraya gidip bakalım. Bu saatte kim ateş yakmaya çalışıyor acaba? Birlikte o tarafa doğru gittik. İyice yaklaşınca ihtiyar bir kadın gördük. Küçük bir kazanı ateşe koymuştu. Hemen yanında iki küçük çocuk da yerde uyuyordu. Kadın daimî olarak: - Ya Rabbi! Benim hakkımı Halife Ömer'den al! O tok uyurken biz açız, diyordu. Hazret-i Ömer (r.a.) bana dedi ki: - Ey Zeyd! Bu kadın bütün halkın yükünü bana yükledi. Sen burada bekle. Ben kadının yanına kadar gideyim de niye böyle diyor sorayım. Kadının yanına gitti ve: - Gecenin bu vaktinde, ne pişiriyorsun? diye sordu. Kadın dedi ki: Ben fakir bir kadınım. Medine'de evim barkım yok. Doğrusunu istersen hiçbir şeye sahip değilim. İki küçük çocuğum açlıktan ağlıyorlar. Benim de onları doyuracak hiçbir şeyim yok. Komşular, onların açlıktan ağladığını biliyorlar. Ben de âciz kaldım. Dünden beri buradan bir yere gidemedim. Onlar ne zaman açlıktan ağlayıp yemek isteseler, ben bu kazanı ateşe koyarım ve "Siz uyuyun yavrularım! Siz uyanana kadar bu yemek pişmiş olur." derim. Onlar buna kâni olunca uyurlar. Uyanıp da bir şey göremeyince, yine ağlarlar. Derhal yine aynı bahaneyle onları uyuturum. İki gündür bu böyle. İki gündür ağzımıza bir lokma girmedi. Kazanın içinde de sudan başka bir şey yok. Kadının sözlerini dinleyen Hazret-i Ömer'in (r.a.) gözleri doldu ve dedi ki: -Ömer'e ne kadar beddua etsen, onu ne kadar Allah'a havale etsen haklısın! Kadın, Hazret-i Ömer'i (r.a.) tanımamıştı. Hazret-i Ömer (r.a.): - Biraz sabret. Ben gelene kadar da buradan bir yere ayrılma , deyip oradan ayrıldı. Yanıma gelince işaret ederek eve kadar onunla gitmemi istedi. Evin kapısına varınca ben kapıda bekledim. O içeri girip biraz oyalandıktan sonra dışarı çıktı . Omzunda biraz yük vardı ve bana: - Şu ağzı kapalı sepetlerden iki tanesini sırtıma yükle, dediğinde ben: - Ey müminlerin emiri! Eğer başka çare yoksa, mecburen buradan oraya kadar gideceksek, bırak yükleri ben taşıyayım. Hazret-i Ömer (r.a.) itiraz ederek dedi ki: - Ey Zeyd! Eğer bu yükü sen sırtlarsan, Ömer'in günahlarınn yükünü kim yüklenecek? Böylece tekrar kadının yanına gittik. Hazret-i Ömer (r.a.), sırtından yükleri indirip kadının önüne koydu. Yüklerden birinde un, diğerinde ise pirinç, nohut ve yağ vardı. Ömer bana dedi ki: - Ey Zeyd! Sen şimdi git bu kırda çalı çırpı ne bulabilirsen bul getir. Acele et! Ben odun aramak üzere oradan ayrıldım. Hazret-i Ömer (r.a.) bir çanak aldı, şu getirdi. Pirinç ve nohudu yıkayıp kazana koydu. İçine bir miktar da yağ kattı. Ben odun getirdim. Hazret-i Ömer (r.a.) kendi eliyle yemek pişirdi. Pişen yemek, yenilecek kadar soğuyunca kadına: - Çocukları uyandır da yemek yesinler, dedi. Kadın, çocukları uyandırdı. Hazret-i Ömer (r.a.), yemeği onların önüne koydu. Kendisi biraz uzağa çekildi ve seccade serdi. Bir müddet namaz kıldı. Bir zaman sonra, kadın ve çocuklarının doymuş olduklarını, çocukların birbiriyle oynamaya başladığını gördü. Hazret-i Ömer (r.a.) kalkıp kadına: - Sen çocuklarını al, biz de bu yükleri alalım da seni eve götürelim, dedi. Dediğini yaptılar. Kadın, çocuklarıyla eve varınca, Hazret-i Ömer (r.a.) yükleri eve bıraktı. Dönmeye karar verdikten sonra kadına dedi ki: - Sen yine de insanlık edip Ömer'i Allah'a havale etme. Zira Ömer, Allahü Teâlâ'nın azabına dayanamaz. Ömer gaybı da bilmez ki kimin nerede nasıl ne halde olduğunu bilsin. Getirdiklerimi ye! Bitince de bana haber ver, tekrar getireyim.
  • "Koyunu kurttan koruyamıyorsan, sen neyin çobanısın?"
  • Devlet adamı, kendisine verilen nimetin değerini bilmeli, kıyamet günü yaptığı her hareketin hesabını vereceğini aklından çıkarmamalıdır.
  • "Memleket, menfaatperestlerin eline düştüğüne göre babam pek ileri görüşlü olmasa gerek. Biraz da saf olduğu için çabuk aldatılıyor olmalı. Düşmanlar ne isterse yapıyor, ülkenin hali içler acısı. Hazine tamtakır, para kimin elinde belli değil."
  • Devlet adamı, daima zayıfların hakkını gözetmeli, adaletli davranmalıdır. İki cihanda da mutlu olmak istiyorsa icraatlarında dikkatli olmalıdır. Devamlı olarak halkının durumundan haberdar olmalı, devleti kapı duvar arkasından idare etmeye kalkışmamalıdır.
  • "Ey iman edenler!Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin!Çünkü onlar birbirlerinin dostudurlar. İçimizden her kim onları dost edinirse muhakkak onlardandır.Şüphesiz Allah, zalimleri doğru yola çıkarmaz."
  • “-Hakkını ödeyemeyeceğin ya da koruyamayacağın yerleri ne diye fethedersin?”
  • Nizamülmülk, eseri hakkında şöyle der: “Bu bir öğüt kitabıdır. İçinde türlü hikâyeler, hikmetler, özdeyişler, kıssalar vardır. Geçmişten ibret almayı, geleceğe yön vermeyi hedefler. Bu kitabı okuyup muhtevasının icabıyla amel edenler dünya ve âhirette saâdet ve selâmete nail olacaktır.”
  • Dini bütün, Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister. Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur.
  • Kendisi son derece rahat yaşarken halkı yoksulluk çeken devlet adamını çetin bir hesabın beklediği çok açıktır.

Siyasetname'den Seçmeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

2 kişi 2 söz söylemiştir.Her ikisi de gayet makbuldür.Kıyamete dek de Arap ve Acem Müslümanları O sözleri darbı mesel olarak kullanacaklardır. Bunlardan birincisi Hz Ömer'in (r.a.)" Yahudi öldü."sözüdür. Bir işte uzman olan, ancak itikadı bozuk kimselerin vazifeden alınması söz konusu olduğunda hep bu söz kullanılmıştır. Sözlerden İkincisi de, Hz Ebu Bekir'in (r.a.)" Muhammed Mustafa öldü."sözüdür.Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) vefat edince,sahabeden hiçbirisi "Peygamberimiz öldü."demek istemedi.Hz Ebubekir Sıddık (Radıyallahu Anha) Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) makamına oturdu. Minberin başına geçip hutbeye başlayarak şöyle dedi: - Muhammed Mustafa öldü. Sonra devam etti: - Ey müslümanlar! Muhammed'e tapıyor idiyseniz Muhammed Mustafa öldü. Eğer onun Rabbine tapıyor idi iseniz, o Ezeli ve Ebedidir,asla ölmeyecektir. Bu söz Müslümanlar arasında darbımesel haline geldi. Ne zaman ki büyük bir musibet meydana gelse, kıymetli bir kimse ölse, musibetin çabucak geçmesini isteseler, musibet sırasında hep birlikte "Muhammed Mustafa öldü." diye bağırırlar.Yani "insanoğlunun içinden Ölmeyecek bir kişi çıksaydı o Muhammed Aleyhisselam olurdu." mânâsına gelir. (Şeyma Yılmaz)

Nizamülmülk, Eseri hakkında şöyle der: " Bu bir öğüt kitabıdır. İçinde türlü hikayeler, Hikmetler, özdeyişler, Kıssalar vardır. Geçmişten ibret almayı, geleceğe yön vermeyi hedefler. Bu kitabı okuyup muhtevası icabıyla amel edenler dünya ve ahirette Saadet ve selamete Nail olacaktır. " Ve bu söz kitabı özetler... (•~Seçkin Okur, Seçerek Okur~•)

Siyasetname'den Seçmeler PDF indirme linki var mı?

Nizamülmülk - Siyasetname'den Seçmeler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Siyasetname'den Seçmeler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nizamülmülk Kimdir?

Nizamülmülk, Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan ve oğluMelikşah’ın veziri olup büyük bir devlet adamıdır. Asıl adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğmuş ve 1092 yılında Nihavend’de, Hasan Sabbah’ın* fedâisi bir bâtinî tarafından şehit edilmiştir.

Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064’ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etmiştir. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç, bütün Selçuklu fetihlerinde bulunmuştur. Sultan Alparslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp, nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak olmuştur. Sultan Melikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmetleri geçmiştir. Sultan Melikşah, devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler vermiştir. Nizâmülmülk’ün akıllı, tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de, Melikşâh’ın saltanatı, aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.

Nizamülmülk alim, dindar, cömert, adil ve yumuşak huylu, suçluları çok bağışlayan, az konuşan bir kimse idi. Meclisi, alim ve salih insanlarla dolup taşardı. Alimlere çok saygı gösterirdi. Ebulkasım Kuşeyri ile İmam Ebulmeali Cüveyni gelince ayağa kalkar ve sonra tekrar oturur idi. Fakat Silsile-i Saadat*Ebu Ali Farimedi (k.s) gelince ayağa kalkar, onu kendi makamına oturtur, kendisi de onun önüne otururdu. Nizamiye Medresesi'ni* sırf İmam Gazali'nin (r.h) ilim öğretmesi için yaptırmıştı. Selçuklu sultanı Alparslan'ın oğlu Melikşah, bütün devlet işlerini Nizamülmülk'e havale edip ona Atabek* ünvanını vermişti.

Bir rivayete göre; fakir ve kimsesiz bir kadın, vezir Nizamülmülk'en bir müşkilinin halledilmesi için yardım istemiş. Nizamülmülk de durup onunla konuşmaya başlamış. Bunun üzerine vezirin mabeyncilerinden biri o kadını Nizamülmülk'ün yanından uzaklaştırmak istemiş. Vezir, mabeyncisinin bu hareketini çok çirkin görmüş ve "Muhakkak ki ben sana bu gibilere yardım edesin diye vazife verdim" diyerek onu haciblikten uzaklaştırmış.

Sultan Melikşah'ın etrafındaki bazı hasetçiler vezir Nizamülmülk hakkında ileri geri konuşmuş, hatta "Sizin mülkünüzde ortak olduğunu söyler" demişlerdir. Sultan da Nizamülmülk'e "Eğer benim saltanatta şerikim, mülkümde ortağım isen bunun da bir hükmü vardır. Eğer vekilim ve benim emrinde ise onun icablarını yerine getir" demiştir. Nizamülmülk ise Sultan'a şu cevabı vermiştir: "Başındaki o sultanlık tacı bendeki divite* bağlıdır. Bu ikisinin birlikte olması her şeyin dirliği ve saltanatının kıyamını temin eder. Bu divitin kapağını kapatırsam tacın kaybolur gider. Bir kapıyı kırmadan önce başına gelecekleri düşün".

Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden, devlet idâresinde kendi görüşlerini, icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisiolarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri, bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî, mâlî, siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası, İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi, Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme, birçok dillere tercüme edilerek, yayınlanmıştır.

Nizamülmülk Kitapları - Eserleri

  • Siyasetname
  • Siyasetname'den Bilgelik Hikayeleri
  • Siyasetname'den Seçmeler
  • Siyâset-nâme
  • Siyasetname
  • Siyasetname
  • Siyasetname

Nizamülmülk Alıntıları - Sözleri

  • "Herkese fazilet, kifayet ve liyakatince görev tevdi edilmelidir." (Siyasetname)
  • Devlet adamı, kendisine verilen nimetin değerini bilmeli, kıyamet günü yaptığı her hareketin hesabını vereceğini aklından çıkarmamalıdır. (Siyasetname'den Seçmeler)
  • Şu cihanda bana ilimden daha yakın bir dost bulunmaz. İlim hazineye bedeldir; zira hazineyi sen muhafaza edersin, ilim ise seni muhafaza eder. Lokman Hekim (Siyasetname)
  • ... Şahsiyetsiz, adaletsiz ve faziletsiz kişileri büyük işlere memur ettiğimiz zaman bilginleri, asilleri ve faziletli kişileri kenara sürüp, onları muattal etmiş oluruz... (Siyasetname)
  • Henüz yapılmamış bir şeyi yapmaya elde fırsat vardır, oysa yapılmışa çare bulunmaz. (Siyasetname)
  • Kadın aklına uyup ona itibar ettiği için nice meşakkat ve zahmete düçar olan ilk insan, Havva'nın emrini dinleyip buğdayı yiyerek cennetten çıkarılan Adem Aleyhisselam idi. Bir rivayete göre 200, başka bir rivayete göre ancak 300 sene gözyaşları içinde tövbeler ettikten sonra Tanrı azze ve celle tövbesini kabul edip onu bağışladı. (Siyasetname)
  • Nûşirevan:" Neylemem lazım?" dedi. Büzürcmihr : "İyi meziyetleri kendinde toplayıp,kötü hasletleri kendinden uzak kılarak işlere koyul." (Siyasetname)
  • Dini bütün, Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister. Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur. (Siyasetname'den Seçmeler)
  • "... padişah, hiçbir zaman memurlarının durumundan gafil olmamalı, devamlı onların hal ve durumlarını kontrol etmeli, onlardan zulüm ve hıyanet zuhur ederse, hiç yerlerinde tutmayıp, azletmelidir." (Siyasetname)
  • "Ey iman edenler!Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin!Çünkü onlar birbirlerinin dostudurlar. İçimizden her kim onları dost edinirse muhakkak onlardandır.Şüphesiz Allah, zalimleri doğru yola çıkarmaz." (Siyasetname'den Seçmeler)
  • İslam büyüklerinden Süfyan-ı Sevrî şöyle der: "Sultanların en iyisi ilim sahipleri ile oturup kalkan sultandır. Âlimlerin en kötüsü de sultanlar ile oturup kalkandır." (Siyasetname'den Bilgelik Hikayeleri)
  • Hakk Teala rızası halka yapılan ihsan ve onlar arasında yaygınlaştırılan lütuf ile sağlanır. Tebaanın hayır duası daimi olunca o memleket ayakta kalır ve her geçen gün gelişir. (Siyasetname)
  • Tahammül ve daha az incitmek vaktince yapılınca iyidir. Mutluluk şükürle olunca daha anlamlı, iyi baht Allah korkusuyla daha güzeldir. (Siyasetname)
  • Lokman Hekim şöyle der; “Şu cihanda bana ilimden daha yakın bir dost bulunmaz. İlim hâzineye bedeldir; zira hâzineyi sen muhafaza edersin, ilim ise seni muhafaza eder.” (Siyasetname)
  • Emirül-mü’mînin Ali radiyallahu anh’a sordular: “ En cengâver insan kimdir?” Dedi ki: “ Öfke anında kendini zapt eden ve harekete geçmeyen kimsedir. Çünkü öfke ve hiddet anı geçince pişmanlık duyar; lâkin bu pişmanlık fayda etmez.” (Siyasetname)
  • Nizamülmülk, eseri hakkında şöyle der: “Bu bir öğüt kitabıdır. İçinde türlü hikâyeler, hikmetler, özdeyişler, kıssalar vardır. Geçmişten ibret almayı, geleceğe yön vermeyi hedefler. Bu kitabı okuyup muhtevasının icabıyla amel edenler dünya ve âhirette saâdet ve selâmete nail olacaktır.” (Siyasetname'den Seçmeler)
  • Lokman Hekim , " Dünyada bana ilimden daha iyi yardımcı yoktur. İlim hazineden daha iyidir. Çünkü sen hazineyi korumak zorundasın ; ilim ise seni korur. " (Siyasetname)
  • Devlet adamı, daima zayıfların hakkını gözetmeli, adaletli davranmalıdır. İki cihanda da mutlu olmak istiyorsa icraatlarında dikkatli olmalıdır. Devamlı olarak halkının durumundan haberdar olmalı, devleti kapı duvar arkasından idare etmeye kalkışmamalıdır. (Siyasetname'den Seçmeler)
  • Meselelere dair istişare eylememek kişinin muhakemeden yoksunluk ve başına buyruk olmaklık alametidir. (Siyasetname)
  • Unvanlar alabildiğine artmış durumdadır. Bir şeyin sayısı arttıkça değeri düşer ve saygınlığı azalır. (Siyasetname)

Yorum Yaz