diorex
Dedas

Sokrat'ı Anma Gecesi - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sokrat'ı Anma Gecesi kimin eseri? Sokrat'ı Anma Gecesi kitabının yazarı kimdir? Sokrat'ı Anma Gecesi konusu ve anafikri nedir? Sokrat'ı Anma Gecesi kitabı ne anlatıyor? Sokrat'ı Anma Gecesi kitabının yazarı Cengiz Aytmatov kimdir? İşte Sokrat'ı Anma Gecesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.02.2022 10:00
Sokrat'ı Anma Gecesi - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Aytmatov

Yazar: Muhtar Şahanov

Çevirmen: Ali Abbas Çınar

Yayın Evi: Bilig Yayınları

İSBN: 9789756852149

Sayfa Sayısı: 88

Sokrat'ı Anma Gecesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk dünyasının yaşayan iki büyük yazarı Cengiz Aytmatov ve Muhtar Şahanov tarafından kaleme alınan bu iki perdelik dram, ibret alınmayan tarihin tekerrürden ibaret olduğu gerçeğini hatırlatıyor.

Hun, Cengiz Han, Sovyet ve Pazar ekonomisi dönemlerine yer verilen eserde, manevi değerlerin unutulmasının milli bünyede yapacağı tahribat, somut örnekleriyle anlatılıyor.

Sokrat'ı Anma Gecesi Alıntıları - Sözleri

  • Sevda hicrandır, sevda hicret, Aşka inanmayan bedbahtır, bedbaht.
  • Biz yirminci yüzyılın çocuklarıyız. Büyük bilginler halkın eğilimine göre bin yıllık sonuçlara vardılar. En yetenekli ordu komutanı Cengiz Han, en yetenekli yazar Shakspeare, en yetenekli zalim ise Hitler olmuştur. Ama bin yılın en temiz, en adil insanı konusunda ortak bir fikre henüz varılamadı.
  • En iyi, en hayırlı insanı bulmak zordur. Çünkü iyiliğin sınırı yok, kötülüğünse ölçüsü vardır.
  • Gerçek güzellikler çoğu zaman dikkatten kaçar, ama onu keşfetmek insana sonsuz zevk verir.
  • Biz yirminci yüzyılın çocuklarıyız. Büyük bilginler halkın eğilimine göre bin yıllık sonuçlara vardılar. En yetenekli ordu komutanı Cengiz Han, en yetenekli yazar Shakspeare, en yetenekli zalim ise Hitler olmuştur. Ama bin yılın en temiz, en adil insanı konusunda ortak bir fikre henüz varılamadı.
  • En iyi, en hayırlı insanı bulmak zordur. Çünkü iyiliğin sınırı yok, kötülüğünse ölçüsü vardır.
  • İnsanların maneviyatına önem vermeyen devlet yok olmaya mahkumdur.
  • Ah, mutluluk! Bıkıp usanmadan, ararım seni, Hiçbir yerde görmedim gölgeni.
  • Söyle, peki şimdi neden geldin? Bu dağda boşu boşuna gezmezsin.
  • 1986 yılının Aralık ayında Almatı'da baş gösteren olaylar hepinizin hatırındadır. Sessizlik içinde miting düzenleyen gençlere Sovyet silahlı kuvvetleri hücum ettiler. Kızları ve erkekleri sopayla dipçik ile dövdüler. Akkanat da bu mitingde idi, o da dipçikle sırtına vurulan darbeden yaralandı. İki öğrenci arkadaşı bir yolunu bulup onu kalabalığın arasından çıkarıp gizlediler. Ne yapmak lazımdı? O zamanlar doktor çağırmak sorgusuz sualsiz hapse girmek demekti. Bu sebeple onlar bize, Kırgızistan'a telefon ettiler. Ğaliye ile yola çıkıp Uzunağac'a gittik. Orada bir polis dostumuzun yardımı ile yaralı Akkanat'ı nöbetçilerden kaçırarak buraya getirdik. Üç ay hastanede yattı, yirmi beş yaşını doldurmasına iki gün kala öldü.
  • Şiir sözlerin padişahıdır. Abay böyle diyor.

Sokrat'ı Anma Gecesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Geçmiş De Geleceğe Benzer: Sokrat’ı Anma Gecesi yahut “Eşek Derisi Üzerinde Yargılama” adlı eser, iki iyi dost ve Türk dünyasının aksakalları olan, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov ile Kazak şair Muhtar Şahanov'un ortaklaşa yazdıkları bir tiyatro eseridir. Eser yer yer nesir özelliği de taşır. Şahanov’un epeydir, Aytmatov’un ise bağımsızlık sonrasında daha gür bir şekilde Türk dünyasından söz ettiklerini ve bu anlamda daha Türkçü bir seyir izlediklerini düşünüyorum. Nitekim bu eser bu anlamda tonları olan bir eserdir. Oyunda, Hunlar döneminden günümüze uzanan bir durumu anlatmışlar. Milli kültürün korunmaması, dilin kaybedilmesi, baştaki liderlerin duyarsızlaşması gibi temel sorunların anlatıldığı, 88 sayfalık, kısa ama iki büyük edebiyatçının Türk dünyasına güzel bir armağanı olmuş bu kitap; iki perdelik dram, ibret alınmayan tarihin tekerrürden ibaret olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Eserde dört farklı dönem işleniyor. Hunlar, Cengiz Han, Sovyet ve pazar ekonomisi dönemlerini görüyoruz. Hepsinde de “manevi değerlerin unutulmasının milli bünyede yapacağı tahribat” işleniyor. Hatta bir replikte, “İnsanların maneviyatına önem vermeyen devlet yok olmaya mahkumdur.” deniliyor. Orhun Kitabelerinde açık açık anlatılan bir Çinli prenses ve Çin’in ipeklerine kanan Türk yöneticileri konusu vardır. Şahanov ile Aytmatov burada konuyu daha da eskiye götürürler ve Hun devrine gelirler. Hun Hakanı Tanrıkut, Türk eşi Gövher Hatun’a rağmen Çinli bir prensesle evlenmiş ve bu durum ülkede iyice yaygınlaşmıştır. Böylece Türk töresi terk edilmeye başlanmış, tarih ve kültür önemsenmemiştir. Halk, eşek derisi üzerinde oturtmak suretiyle hakanı yargılar ve suçlu bulur. Ancak çok şey yitip gitmiştir. İkinci zaman diliminde bu kez Cengiz Han'ın yakıp yıktığı Otrar şehrine gelinir. Otrar’ın kapısı hain bir vezir tarafından açılmıştır. Ancak Cengiz Han, vatan haini diye onu da öldürtecektir. Şehri darmadağın ettirecektir. 1986 yılında Almatı'da meydana gelen ve benim de bizzat anıtını ziyaret ettiğim Jeltoksan olaylarına da değiniliyor. Bu olaylar her iki sanatçıyı da derinden etkileyip, üzmüştür. İşte bu, Jeltoksan / Aralık olayları olarak bilinen ve Kazakistan yakın tarihinde önemli bir yeri olan olaylar eserde şu şekilde yer buluyor kendine: “1986 yılının Aralık ayında Almatı'da baş gösteren olaylar hepinizin hatırındadır. Sessizlik içinde miting düzenleyen gençlere Sovyet silahlı kuvvetleri hücum ettiler. Kızları ve erkekleri sopayla dipçik ile dövdüler. Akkanat da bu mitingde idi, o da dipçikle sırtına vurulan darbeden yaralandı. İki öğrenci arkadaşı bir yolunu bulup onu kalabalığın arasından çıkarıp gizlediler. Ne yapmak lazımdı? O zamanlar doktor çağırmak sorgusuz sualsiz hapse girmek demekti. Bu sebeple onlar bize, Kırgızistan'a telefon ettiler. Ğaliye ile yola çıkıp Uzunağaç'a gittik. Orada bir polis dostumuzun yardımı ile yaralı Akkanat'ı nöbetçilerden kaçırarak buraya getirdik. Üç ay hastanede yattı, yirmi beş yaşını doldurmasına iki gün kala öldü.” Eserin son zaman dilimi ise bağımsızlık sonrası oluşan serbest Pazar ekonomisi dönemidir. Burada da kapitalizme körü körüne bağlanmış bir iş insanı/politikacı tipi üzerinden eleştiriler getirilir. Gerek Aytmatov, gerekse Şahanov, yerel değerlerine bağlı edebiyatçılardır. Zaten Kırgız-Kazak kültürü aynıdır. Hatta Kazak tabiri modern zamanlarda uydurulmuştur, yoksa bunlar aynı halktırlar ve tarihteki Kırgızlardır. Her iki yazar da, her türlü baskıcı sisteme, ihtiras düzenine, insanı ve insanlığı görmezden gelen uygulamalara karşıdırlar. Eser de bunu ortaya koyar. İbn-i Haldun’un dediği gibidir bazen, “Suyun suya benzemesi gibi, geçmiş de geleceğe benzer!” (Mehmet Y.)

Kırgız yazar Cengiz Aytmatov ve Kazak Şair Muhtar Şahanov'un birlikte yazdığı tiyatro eseri. Kitap hem nazım hem nesir şeklinde yazılmış. İki yazar birbirini çok güzel tamamlamış. Kitap kısa olmasına rağmen birkaç olay barındırıyor. Çin Hanlıklarından birini fetheden Hunların burda asimile olması, Hun hakanın Çinli bir kadınla evlenmesi sonucu ortaya çıkan sonuçları, başka bir olayda Cengiz Han'ın yakıp yıktığı Otrar şehrini ve Sovyet döneminde ki Aralık olaylarına değiniyor. Bu arada bu kitap 2000 yılında basılmış ve yeni baskısı yok birçok sahafta da aradım bulamadım en son KitapKeyfim diye bir sahaf sitesinde buldum. Gidip elden aldım siteni kurucusu olan sahafla tanışıp muhabbet ettim. Gerçekten kitap aşığı biri bu işide para için yapmıyor ki sitede kitaplar diğer sahaflara göre çok çok ucuz. 2 daire dolusu kitabı olduğunu hala kitap toplamaya devam ettiğini anlattı bana. Bu siteye bakmanızı da tavsiye ederim. https://kitapkeyfim.com.tr/default.aspx https://www.youtube.com/watch?v=wr-6gxH58PY (Salih)

Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Kimdir?

Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Kırgızistan - ö. 10 Haziran 2008, Almanya).

Ünlü Kırgız Türkü edebiyatçı, gazeteci, çevirmen ve siyasetçi. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanı'nda seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.

Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşının SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliği'ni ve Rusya Federasyonu'nu, sonra ise 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyeti'ni büyükelçi olarak temsil etti.

Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008'de rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.

Cengiz Aytmatov Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Gemi
  • Toprak Ana
  • Gün Olur Asra Bedel
  • Cemile
  • İlk Öğretmenim
  • Cemile - Sultanmurat

  • Elveda Gülsarı
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Dişi Kurdun Rüyaları
  • Çocukluğum
  • Ebedi Gelin
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu - Deve Gözü
  • Cengiz Han'a Küsen Bulut

  • Sultanmurat
  • Selvi Boylum Al Yazmalım
  • Kassandra Damgası
  • Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu
  • Şafak Sancısı
  • Sokrat'ı Anma Gecesi
  • Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

  • Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu
  • Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu
  • Fuji-Yama
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda
  • İlk Turnalar - Fuji Yama
  • Kader Ağı (Kıyamat)

  • Cemile - Deve Gözü - Selvi Boylum
  • Deve Gözü
  • Yüzyüze
  • Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Asker Çocuğu - Beyaz Yağmur
  • Cemile - Öğretmen Duyşen

  • Hekayələr
  • Kuz Başındaki Avcının Çığlığı
  • Bütün Eserleri: 2
  • Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri
  • Time to Speak
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüz Yüze - Oğulla Görüşme

  • Gülsarı / Yüz Yüze

Cengiz Aytmatov Alıntıları - Sözleri

  • Bir erkek, bir adam ol oğlum.Nerede olursan ol, erkek ol, mert bir erkek olarak kal! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu)
  • İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz. (Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu)
  • Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Gün gelir, ağacın kendisi değil, gövdesi bile işe yarar. (Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu)
  • Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu. (Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • “Yalnız çalışmak için mi yaşar insan?” (İlk Turnalar - Fuji Yama)

  • 20. yüzyıl insanlığın iki büyük dünya savaşına ve türlü kan döküşlere, nükleer felaket ve depremlere, uzayı ele geçirme ve bilimsel teknik uçuşlara tanıklık etmekle kalmadı. Bununla birlikte nice bin yılların, nesillerinin eleğinden geçip seçilmiş manevi zenginliğin, en önemlisi inanç değerlerinin düşmesine; hayatı çürümekten, bozulmaktan koruyangelen yüce sevgi duygusunun basitleşmesine, yok edici edep dışı davranışların mizahı haline gelip zayıf düşmesine yol açtı. Bence bu, insanlık için nükleer savaştan sonra en tehlikeli beladır. (Kuz Başındaki Avcının Çığlığı)
  • "Seviyordu ama özlemiyordu , yanındayım diyordu ama uzaktaydı ; sadece sözler vardı , kendisi yoktu." (Selvi Boylum Al Yazmalım)
  • Talih vardır güldürür, talih vardır öldürür. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • Hayatım boyunca hep seni özledim, seni düşündüm ben. Bu kadar çok beklettiğim için özür dilerim. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş. (Elveda Gülsarı)
  • İnsanoğlu ömründe bir kerecik olsun vicdanıyla baş başa kalmak, yaşamın hay-huyundan uzak durmak istiyor, … (Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin! (Cemile)

  • İnsan kalbi böyledir: Onu kolayca dondurabilirsiniz ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Sanki sevginden utanç duyuyor gibisin! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • İnsanın kahpeliği sınır tanımaz. (Ebedi Gelin)
  • Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir. (Ebedi Gelin)
  • İnsanlar ne diye böyle yaparlar, bilmem ki! İyiliğe karşılık hep kötülük, hep kötülük. Sonra yaptıklarından utansalar, pişman olsalar bari! O da yok.... (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • İnsanın sağlığı yerindeyse, eli kolu tutuyorsa çalışmaktan daha iyi ne var yeryüzünde? (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • “Öyle bir bakıyordu ki sanki hem acı çekiyor hem de hayranlık duyuyordu Cemile’ye ve mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu bakışlarında.” (Cemile - Öğretmen Duyşen)

Yorum Yaz