Sombrero Bir Japon Romanı - Richard Brautigan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sombrero Bir Japon Romanı kimin eseri? Sombrero Bir Japon Romanı kitabının yazarı kimdir? Sombrero Bir Japon Romanı konusu ve anafikri nedir? Sombrero Bir Japon Romanı kitabı ne anlatıyor? Sombrero Bir Japon Romanı PDF indirme linki var mı? Sombrero Bir Japon Romanı kitabının yazarı Richard Brautigan kimdir? İşte Sombrero Bir Japon Romanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Richard Brautigan
Çevirmen: Melis Oflas
Çevirmen: Zekeriya Şen
Orijinal Adı: Sombrero Fallout: A Japanese Novel
Yayın Evi: Altıkırkbeş Yayınları
İSBN: 9789752790599
Sayfa Sayısı: 168
Sombrero Bir Japon Romanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
San Francisco’da saat ondan biraz sonraydı. Yatağnın yanındaki pencereye Pasifik yağmur damlaları vuruyordu, fakat onları duymuyordu, çünkü derin bir uykudaydı. Her zaman çok iyi uyurdu ve bazen bu uyku uzun süreli olurdu: yaklaşık on iki saat ya da daha fazla. Yürüyüşe çıkmış veya güzel bir yemek yapmış gibi uykusunun tadını çıkarırdı. Aynı zamanda yemek yemeyi de severdi.
Yazar, gökyüzünden düşen bir Sombrero hakkında yazılmış olan kelimelerin bulunduğu kağıdı yırtarken, Japon kadın uyuyordu ve uzun siyah saçı da onunla birlikte yanı başında uyuyordu. (Kitap’tan)
Sombrero Bir Japon Romanı Alıntıları - Sözleri
- Bir daha aşık olunca çok dikkatli olacağım, dedi kendi kendine. Ayrıca, tutmaya gayret edeceği bir söz vermişti kendine. Hiç bir zaman başka bir yazarla çıkmayacaktı. Her ne kadar çok şeker, nazik, üretken veya eğlenceli olsa bile. Uzun vadede değmezlerdi. Duygusal olarak çok pahalı ve bakımları çok karşıktı. Sadece einstein'ın tamir edeceği sürekli bozulan bir elektirikli süpürge gibiydiler. Bir sonraki aşkının bir süpürge olmasını istiyordu.
- bir daha aşık olunca çok dikkatli olacağım, dedi kendi kendine. ayrıca, tutmaya gayret edeceği bir söz vermişti kendine. hiç bir zaman başka bir yazarla çıkmayacaktı: her ne kadar çok şeker, nazik, üretken veya eğlenceli olsa bile. uzan vadede değmezlerdi. duygusal olarak çok pahalı ve bakımları çok karışıktı. sadece einstein’ın tamir edebileceği sürekli bozulan bir elektrikli süpürge gibiydiler. bir sonraki aşkının bir süpürge olmasını istiyordu.
- Bir sonuca varmayan şeyleri düşünmekle çok fazla zaman harcardı.
- Ve evet: enteresan bir şey daha; insanlar onun yazdıklarını okuduklarında çok büyük bir komedi yazarı olduğunu düşünse de o asla yazdıklarına gülmezdi.
- Tabuttaki bir ölünün fermuarını çeken ölü kaldırıcı gibi daktiloya uzandı.
- Bir siyah kediydi ve kadının saçının arka sokağı olabilirdi.
- Sanki şehvet, nazik bir yaz rüzgarı gibi vücudunun üstünden süzülmüştü.
- Tarihteki değişikliklere ve insanoğlunun gürültüsüne meydan okurcasına , yüzyıllar boyunca bir fincanın tek bir parça halinde neden durabildiğini fark ettiren narin ancak bir o kadar da kuvvetli sesi vardı.
- ..., öyle ki uyumaya çalıştığında sanki aklı dikenli tellerle doluyordu.
- Eğer birisi ona çok yakınlaşacak şekilde uyuyan vücuduna eğilmiş olsaydı, rüyasında Kyoto’daki yağmurda yürüdüğünü hayal eden kadının vücudundan yukarı doğru süzülen sıcak , nemli, hassas, kadınsı kokuyu alırdı. Bunun sonucu o insan , elleriyle uzanıp, kadının saçında dostane elektriğin elmasları gibi ufak yağmur damlacıkların olup olmadığını öğrenmek için baştan çıkardı.
- “ O uzak bir diyardan. Benim ufak sevgilim Japonya’dan. Siyah gözleri doğunun gizemi Ve onların içine her baktığımda bayram.”
- Çok güzel bir gülüşü vardı, sanki gümüşten yapılmış bir nergisin üzerinde kayan yağmur damlaları gibi.
- Bir sonuca varmayan şeyleri düşünmekle çok fazla zaman harcardı. En ufak şeylerde kafası patlamış mısır makinesine dönerdi.
- Hiçbir zaman kıyafetlerini çıkartmakta becerikli olamamıştı zaten, aynı şekilde kıyafetlerini giymekte de. Aynı zamanda banyodan çıkıp kurulanmakta da problem yaşayanlardandı. Kendini kuruladıktan sonra vücudunun yüzde ellisi hâlâ ıslak kalırdı.
- Aşk, çılgınlığın bir biçimi.
Sombrero Bir Japon Romanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
şimdi size muhtemelen daha önce hiç okumadığınız tarz bi kitabı anlamak isterdim ama anlatılamaz bir kitap. açıkçası ben daha önce hiç Richard Brautigan okumamıştım ve anlatış stili o kadar hoşuma gitti ki nedensizce kitap aktı, bittiğini anlayamadım bile.tam bir yolculuk romanı. kitapla ilgili neredeyse hiç bi yerde herhangi bir yorum bulamadığım için bu kitabı okumalıyım dedim. öncelikle kitabın konusuna gelirsek; bir gün gökten bir sombrero düşer. bu sombreronun özellikleri şöyledir: -gökyüzünden düştü -büyüklüğü 7 ¼ -çok soğuk -sombrero siyah renkte (şu ana kadar bu gerçeğin belirtilmemesi çok ilginç) -sombrero'nun soğuk olduğu biliniyor, fakat şu ana kadar gerçek derecesi hiç belirtilmemişti. işte: sombrero'nun gerçek derecesi sıfırın altında 24 derecedir. bu soğuk bir sombrero. Brautigan bu şekilde anlatmış. ve herşey bu sombreronun gökyüzünden düşmesiyle başlıyor. o kadar ki tüm dünyaya yayılan bir olay oluyor. peki japon bunun neresinde mi? brautigan japon romanı diyorsa bi bildiği vardır diyelim. :) (Renksiz)
Tarzı farklı ve dili akıcı ancak bir kez daha okur muyum ? Kesinlikle hayır. Bana çok boş ve lüzumsuz geldi... sadece yazmaya calisan insanlar için değişik bir tarz görmeleri açısından iyi olabilir. Bide şöyle ki; bu kitap basildigina ve ülkemize kadar geldiğine göre neden benim de kitabın yayinlanmasin duygusuna giriyor insan... (Şennur YILDIRIM)
Yere bir sombrero (Meksika şapkası) düşer. Belediye başkanı ve kuzeni şapka hakkında konuşurlar. Başkanın şapkayı görmek istemesi üzerine kuzeni şapkaya yönelir ancak dokunduğu an irkilerek geri döner. Şapka havanın tüm sıcaklığına rağmen -24 derecedir. Yanlarındaki işsiz adam, şapkayı onlara getirince bir işe kavuşacağını düşünür. Kuzeni de bu sırada şapkayı getirerek gelecekteki başkan olabileceğini tasarlar kafasında. İki yetişkin adam şapka için kavga ederler. Belediye başkanı bağırıp çağırınca ağlamaya başlarlar. Bir türlü susmaları üzerine belediye başkanı çıldırır. Etrafa toplanan kalabalıkla tartışmalar onlara da sıçrar, kendi içlerinde çatışırlar ve durum daha büyük olaylara yol açar. Kelebek etkisinin bir örneği olan bu olay örgüsünün yanında başka bir olay daha var. Japon bir kadına aşık Amerikalı bir yazar. Kasabadaki kargaşayla yolu kesişsin diye kitap boyu bekledim ve aralarında hiçbir ilişki olmamasından muzdarip oldum.. Genel olarak baktığımda okunabilecek bir kitap. Şiddetle tavsiye eder miyim? Pek değil. "Ona bütün hayatını verebileceği kadar vermişti. Ona verebilecek başka hayatı kalmadı. Kendisine ait bir hayatı olmasını istiyordu." (Meryem Ağuş)
Sombrero Bir Japon Romanı PDF indirme linki var mı?
Richard Brautigan - Sombrero Bir Japon Romanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sombrero Bir Japon Romanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Richard Brautigan Kimdir?
Richard Gary Brautigan (d. 30 Ocak 1935 - ö. 1984), Amerikalı yazar.
Tacoma, Washington’da doğdu. Zor bir çocukluk geçiren Brautigan, bundan pek bahsetmezdi. Söylentiye göre, babasının kim olduğunu bilmiyordu. Babası ise, Brautigan’ın ölüm haberi duyulana kadar onun babası olduğunun farkında değildi. Başka bir söylentiye göre, Brautigan 20’li yaşlarında, bir polis karakolunun penceresine taş attığı için Oregon Eyalet Hastanesi’ne gönderildi. Burada kendisine paranoyak-şizofren teşhisi kondu ve şok terapisi uygulandı.
1955’te San Francisco'ya taşındı ve burada “beat” hareketinin bir parçası oldu. 8 Haziran 1957’de Reno, Nevada’da Virginia Dionne Adler ile evlendi. Bilinen ilk şiiri “The Second Kingdom” 1956’da yayımlandı. Bunu 1959’da, 24 şiirden oluşan ilk kitabı “Lay The Marble Tea” izledi. 1960’ların sonuna doğru Brautigan’ın işleri popülerlik kazanmaya başladı. En bilinen eserlerinden “Trout Fishing in America” (Amerika’da Alabalık Avı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Willard and his Bowling Trophies” (Willard ve Onun Bowling Kupaları/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Sombrero Fallout” (Sombrero: Bir Japon Romanı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen)ve “In Watermelon Sugar” (Karpuz Şekerinde/YKY) bu dönemde yayımlandı. Brautigan, 1972’de Yellowstone National Park’ın kuzeyindeki Pine Creek (Montana)’e taşındı ve iddiaya göre 8 yıl boyunca dinleti ve röportaj isteklerini geri çevirdi. 1961 yılında karısı ve çocuğuyla birlikte ikinci elden satın aldığı bir Plymouth'ın arkasına taktığı karavanla, Idaho nehirlerinin kıyılarında kurduğu kamplarda yazmaya başladı. Doğaya duyduğu derin saygı ve doğanın bağrında münzevi hayatı seçişi, onu Amerikan pastoral geleneğine bağlayacaktı. 60'larda yazdığı ve dönemin ruh halini yansıtan romanlarıyla karşı kültürün en popüler yazarlarından biri oldu. Beat Kuşağı'nınKuzeybatılılar diye adlandırılan kolu içerisinde değerlendirilen Brautigan'ın romanlarını diğerlerinden ayrımlı kılan, çok duyarlı ve kolay kırılan kahramanlarının dünyaya hükmeden kaos karşısında yalnızlığa çekilmeleridir.
1979 Aralık’ında, The Modern Language Association’ın San Francisco’daki bir toplantısında; Gary Snyder, Philip Whalen, Robert Bly ve Lucien Strykile birlikte “Zen ve Çağdaş Şiir” konulu bir panele katıldı. Son kitabı “So the Wind Won’t Blow It All Away” (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek/6.45)’i 1982’de yayımladı.
70'lerin sonlarında büyük ölçüde okur kaybına uğramış ve ruhsal bir bunalımla birlikte alkol dozunu artırmaya başlamıştı. O dönemde sadeceJaponya'da popülerliğini koruyordu ve sözü geçen yılların büyük bölümünü Tokyo'da ve Montana'daki çiftliğinde geçirecekti. 1984 yılında küçük bir balıkçı köyü olan Bolinas'a yerleşti. Evine kapandı, uyuyamıyor ve sınırsızca içiyordu. Duyarlılığı bu hayatı kaldıramayacak kadar keskinleşmişti. Dostlarıyla "ava çıkıyorum" diye vedalaştıktan üç hafta sonra 25 Ekim 1985 günü Brautigan’ın Bolinas, Kaliforniya’daki evine giren arkadaşları, bedenini 1 şişe alkol ve 44 kalibrelik bir tabancanın yanında buldular. Brautigan’ın intihar ettiği varsayıldı.
Richard Brautigan Kitapları - Eserleri
- Kürtaj
- Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek
- Karpuz Şekerinde
- Talihsiz Kadın
- Babili Düşlemek
- Willard ve Onun Bowling Kupaları
- Japonya Günlükleri
- Amerika'da Alabalık Avı
- Çimlerin İntikamı
- Sombrero Bir Japon Romanı
- Tokyo-Montana Ekspres
- Big Sur’un Güneyli Generali
- Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı
- Hawkline Canavarı
- Bana Bir Öykü Anlat
Richard Brautigan Alıntıları - Sözleri
- Dünya tımarhaneleri ve kiliseleri açıp kapıyordu tıpkı dalgın bir ihtiyarın pantolonun düğmesini açacağına kapaması gibi. Pantolonunun içindeki tuvaleti mi kullanacaksın ihtiyar? (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Ah, Marcia, senin uzun sarışın güzelliğin liselerde öğretilsin istiyorum, böylece çocuklar tanrının tende müzik gibi yaşadığını ve sesinin bir güneşığı klavseni gibi olduğunu öğrenirler. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Hilda, güzel enerjini yükseltmek adına bir şiir yazmak istiyorum çünkü hareketlerinden başak burcu erdemini seviyorum Harika bir şey: üzgünüm, beni affet, sanırım o şiir bu. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Çikolatalı kekin pişmesi on yedi yıl sürmüştü. (Çimlerin İntikamı)
- Yaşam yerine tatlı şarabı kullanıyordu çünkü kullanacak yaşamı kalmamıştı. (Çimlerin İntikamı)
- o öğretti bana onu sevmeyi ve çiçeğim dedi bana. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Belki de bir yere döndüğünüzde, aslında oradan hiç ayrılmamışsınızdır, çünkü geri dönmeyi beklerken bir parçanız hala oradadır. (Talihsiz Kadın)
- Toplumun akıl sağlığı yerinde, dengeli kesiminin yerleşilmemiş sınırlara yerleşmeye öncülük etmek isteyeceğini sanmıyorum. Yarı deli insanlar kimsenin yaşamadığı yerlerde yaşamlarını kurmaya giderler. Tuhaf bir tür. (Tokyo-Montana Ekspres)
- Aslında mezarlığa doğru yol alıyorsanız, gece her zaman daha karanlıktır. (Babili Düşlemek)
- Gerçekten de acıklı, hepsi de benim tasarımım ve yapıtım, yani aslında suçlanabilecek başka kimse yok. (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek)
- Ve evet: enteresan bir şey daha; insanlar onun yazdıklarını okuduklarında çok büyük bir komedi yazarı olduğunu düşünse de o asla yazdıklarına gülmezdi. (Sombrero Bir Japon Romanı)
- Savaştan bıkmıştık. Bazen elma ağacına tırmanır ve sessizce ağlardım... (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek)
- Yaşamın inişleri ve çıkışları vardır. Benim yaşamımsa şu anda sadece yukarı çıkabilirdi. (Babili Düşlemek)
- Gerçek derken yaptığım vurguyu fark ettiniz mi? Gerçek. Şiir bunun üstesinden gelemiyor. Gerçekle yüzleş, dedi adam şiire. (Çimlerin İntikamı)
- İnsanı onlarca yıllık ölüme taşıyan o eller yıllardır soğuktu. (Tokyo-Montana Ekspres)
- Gece onunla kalmak istiyordum. Uykusunda güzel olacağını ve benim dönüşümü bekleyeceğini biliyordum. Öyleydi. (Karpuz Şekerinde)
- Siyah, sessiz karpuzlardan saat yapan bir adam hatırlıyorum, yaptığı saatler hiç ses çıkarmazdı. (Karpuz Şekerinde)
- Gecenin yarısı bitti sayılır; Gençliğinde öyle: yalnızım. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Lee Mellon heybetli bir ateş yaktı, bizde sade kahve içerek ateşin etrafına oturduk. Kedilerde aramızdaydı, tüylü eğrelti otları gibi ateşin önüne kuruluşlardır. Herkes hoşnut ve rahattı. Kediler tarih öncesi anılarının derinliklerinden mırıldıyorlardı. (Big Sur’un Güneyli Generali)
- Bir sonuca varmayan şeyleri düşünmekle çok fazla zaman harcardı. En ufak şeylerde kafası patlamış mısır makinesine dönerdi. (Sombrero Bir Japon Romanı)