Son Evdeki Tehlike - Agatha Christie Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Son Evdeki Tehlike kimin eseri? Son Evdeki Tehlike kitabının yazarı kimdir? Son Evdeki Tehlike konusu ve anafikri nedir? Son Evdeki Tehlike kitabı ne anlatıyor? Son Evdeki Tehlike kitabının yazarı Agatha Christie kimdir? İşte Son Evdeki Tehlike kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Agatha Christie
Çevirmen: Çiğdem Öztekin
Orijinal Adı: Peril At End House
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789752117037
Sayfa Sayısı: 256
Son Evdeki Tehlike Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İngiltere'nin Cornwall sahillerinde emekliliğin tadını çıkaran Hercule Poirot güzeller güzeli Nick Buckley'nin başına gelen bir dizi kazadan kıl payı kurtulduğunu duyunca dedektifliğe tekrar soyunur. Genç kızın arabasının freni boşalmıştır, kayalık yamaçtan aşağı büyük bir kaya parçası tam da yürüdüğü patikaya yuvarlanmıştır, yatağının başucunda asılı ağır tablonun kordonu kopup yatağa düşmüştür.
Bunların üzerine bir de genç kızın şapkasındaki kurşun deliğini fark eden Poirot kıza yardım etmeye karar verir. Acaba olası katili ama- cına ulaşmadan bulabilecek midir, yoksa olayın gerisinde bambaşka gerçekler mi gizlidir?
Gizemin çözümü gerçekten olağanüstü, dâhice!
-Times Literary Supplement-
(Tanıtım Bülteninden)
Son Evdeki Tehlike Alıntıları - Sözleri
- Ah o güzel eski günler! Deneyimlerimin mutluluğunu yaşarken yaşlanmış olmanın hüznünü hissediyordum..
- "Hayat her şartta yaşanmaya değerdir."
- Şöhrətinizin pik nöqtəsində kürsüdən enirsiniz - bundan daha uğurlu bir gediş düşünə bilərsiniz mi?
- Ama sanki yorgun olan bedeni değil zihniydi,sanki yeryüzündeki her şeyi boş ve değersiz buluyordu.
- Genellikle en basit varsayımlar gerçeğe en yakın olan varsayımlardır..
- Sanki yorgun olan bedeni değil zihniydi, sanki yeryüzündeki her şeyi boş ve değersiz buluyordu..
- Bir kadının ne istediğini ancak Tanrı bilir..
- Tüm katiller deli midir?
- Bir kadının ne istediğini ancak Tanrı bilir.
- “Hayat her şartta yaşamaya değerdir.”
- "Artık cesaretim de dayanacak gücüm de kalmadı. "
- “… takdir tedbiri bozar …”
- "Sanki yorgun olan bedeni değil zihniydi, sanki yeryüzündeki her şeyi boş ve değersiz buluyordu..."
- “Bu yaşamda ölüm her zaman yanı başımızda.”
Son Evdeki Tehlike İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okuduğum ilk Agatha Christie kitabıydı. Üzülerek söylüyorum beğenmedim. Katili en başından tahmin ettim ve doğru çıktı. Çok gereksiz uzun konuşmalar ve Fransızca kelimeler vardı Türkçesi dipnot olarak düşülmüş ama o kelimenin anlamına bakarken okuduğunuz cümleyi unutuyorsunuz. Bir daha Agatha Christie okur muyum? Sanırım okumam.Size keyifli okumalar dilerim. (Şeyma Gülmez)
Hercule Poirot'nun 8. Macerası: Hercule Poirot’nun sekizinci macerası olan roman ilk olarak Şubat 1932’de yayımlanmış. Benim okuduğum ise Altın Kitaplar’ın 1984 tarihli basımıydı. Güneş, Ağustos ayında İngiltere'de pek sık rastlanmayan bir heves ve ateşle parlıyordu. Hercule Poirot ve Arthur Hastings İngiltere'nin güneyindeki Cornwall kıyılarında bulunan St. Loo'ya gidip bu küçük kasabadaki Majestic Otel’e yerleştiler. Hercule Poirot emekliye ayrılmış, katilsiz, cinayetsiz bir tatil hayali kuruyordu. Otelin terasında oturuyorlardı. Burası Denize doğru uzanan bir burunda, geniş bahçelerin ortasında yapılmıştı. Aşağıda otelin palmiyelerin süslediği bahçeleri uzanıyordu. Deniz güzel, koyu bir mavi, gökyüzü açıktı ancak… … Hercule Poirot ile Arthur Hastings, ‘Son Ev’in sahibi Magdala 'Nick' Buckley ile tanıştılar… ... Genç kız son günlerde başına gelen kazalardan dolayı üç dört kez ölüm tehlikesi atlattığın söyledi… ... Sohbet esnasında bir eşek arısı genç kızın kulağının dibinden hızla geçti… ... Sakin bir tatil geçirmeye çalışan Hercule Poirot’nun gri hücreleri tehlike kokusu aldı… ... Hercule Poirot ile Arthur Hastings akşam saat altıda ‘Son Evi’ ziyaret etti… ... Karşılarında eski bir bahçe kapısı vardı… ... Çoktandır boyanmamış olduğu belliydi bunun… ... İçeride, sağ tarafta küçük bir kapıcı kulübesi gözüküyordu… ... Bu küçük ev bahçe kapısı ve otlar bürümüş yollar hoş bir tezat teşkil ediyordu... ... Etraftaki ufak bahçe derli topluydu… ... Pencerelerin çerçeveleri yeni boyanmıştı… ... Parlak renkli temiz perdeler dalgalanıyordu camlarda…. … Freni bozulmuş bir araba… … Yatağın başucunda ipi kopmuş bir tablo… … Tepeden yuvarlanan bir kaya… … Kitap klasikleşmiş Agatha Christie kurgusuyla yazılmış; bir seyahat, İngiltere kırsalı, zeki bir düşman, adım adım planlanmış bir cinayet planı... Emeklilik hayali kuran Hercule Poirot yaşlandığını kabul etse de kendini beğenmişliği ve merakı hâlâ gencecik duruyor: “Yıllar geçtikçe küfleniyor insan. Ama en çok oyun bilenler de yaşlı köpeklerdir. Onlar çok kurnaz olurlar ve kokunun da peşini bırakmazlar. Dostum, ben her şeyi öğrenmeyi isterim. Hercule Poirot iyi bir av köpeğidir. İyi bir köpek kokuyu izler. Eğer hiçbir koku yoksa, burnunu oraya buraya sokar. Pek de hoş olmayan bir şeyler arar. Hercule Poirot da öyle. Ve ekseri... Ekseri bunları da bulur.” Bu kez Poirot bir cinayeti işlenmeden engellemeye çalışıyor ve kendi ağzından şöyle diyor: “Bir katili cinayet işlendikten sonra yakalamaya çalışmak... Bu çok kolaydır! Daha doğrusu benim gibi güçlü biri için kolaydır. Neticede katil, o cinayeti işleyerek olaya imzasını atmış sayılır. Ama şimdi, burada işlenmiş bir cinayet yok. Bir katili, o cinayet işlemeden önce ortaya çıkarmak... İşte hakikaten zor bir şey bu.” Aslında yaşadığı macera tam anlamıyla gözü kapalı yolunu bulmaya benziyor. Ancak onu aydınlığa çıkaran yine o dizginleyemediği şüpheciliği oluyor. Hastings: “Şen şüpheci bir iblissin!” dediğinde Poirot: “Çok haklısın, dostum. Ben herkesten ve her şeyden şüpheleniyorum.” cevabını veriyor ve o keskin zekasına yakışır bir sonla bitiriyor macerayı. Hiçbir polisiye severin bitirdikten sonra pişman olmayacağı bir kitap. (Onur Durudoğan)
Geç kalındığı için üzen bir roman desem acaba yanlış anlaşılma olur mu? Şimdi toplu bir ses geliyor: Neden? Hercule Poirot, Yüzbaşı Hastings ve Başmüfettiş Japp üçlüsü kitapta toplanıyor. Bir tek Miss Marple eksik ve gelecek diye de beklemedim değil hani o huysuz ihtiyarı da. Hikayenin konusunu iste Nick Buckley adında genç bir kız oluşturuyor. Nick erkek ismi değil mi ya desem acaba kutuplaşma mı oluştururum ki, bilemedim ama neyse bana öyle geldi diyelim. Bu Nick çok şanssız bir kız, burası da çoğumuza tanıdık geldi değil mi? Şanssızlık, bir tanıdığı olamama durumu vs. Neyse konumuzdan açılmayalım. Nick, sürekli tehlikeler atlatan bir kızdır ama bu ‘Kazalar’ oldukça dikkat çekicidir. Öyle ki bir seferinde Poirot bir kurşun bulur ve şapkada da bir delik. Hal böyle olunca da Poirot şüphelenir ve Nick’e de kuzeni Maggie ile beraber kalmasını söyler. Maggie ise bir eğlence esnasında öldürülür. Şenlik, eğlence, düğün işte kelimelere çok takılmamak gerek sanırım. Maggie öldüğü sırada boynunda Nick’in eşarbı vardır. Bunu fark eden Poirot ise asıl öldürülmek istenen kişinin Nick olduğunu düşünür ve bu şanssızlıkların aslında şanssızlık olmadığını düşünerek olayın üstüne gider. Kitabın sonunda gelen bir ölüm haberi ve ardından Poirot’un büyük oyunuyla beraber olay çözümlenir. Baya sürükleyici bir hikayeydi. Eski basım okumanın keyfi ise bir başka. Allah Razı Olsunlar, Maşallahlar, Allah’a Ismarladıklar derken çok eğleniyorum eski basımlarda, bilmem size de oluyor mu? Keyifli okumalar.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Agatha Christie Kimdir?
Agatha Christie dünyanın en tanınmış polisiye romanları yazarıdır. Eserleri 45 dile çevrilmiş olan yazarın kitap satışları milyarları bulmuştur. Kutsal kitaplar (Kuran ve İncil) ile Shakespeare'dan sonra en çok satan yazardır.
Agatha Miller, İngiltere'nin Torquay şehrinde 15 Eylül 1890'da doğmuştur. 1914 yılında Kraliyet Hava Kuvvetleri'nden Archibald Christie ile evlenmiştir. 1928 yılında boşanan çiftin Rosalind adında bir kızları vardır.
Yarım yüzyıla aşkın süren yazarlık hayatında, 79 roman ve kısa hikâyelerden oluşan kitap yazmıştır. Ayrıca 25 Kasım 1952'de Londra'da perdelerini açan ve bugüne kadarki en uzun süreyle oynanan tiyatro eseri olan Fare Kapanı'nın da yer aldığı bir düzineden fazla oyuna imza atmıştır.
Christie'nin 1920'de yayınlanan ilk kitabı "The Mysterious Affair Style (Ölüm Sessiz Geldi)", aynı zamanda meşhur kahramanı Belçikalı Dedektif Hercule Poirot'nun da yer aldığı ilk eseridir. Yazın dünyasının bilinen en ünlü karakterlerinden biri olan Hercule Poirot'yu yaratan Christie, bu kahramanını 33 romanı ve birçok kısa hikâyesinde kullanmıştır. Bir diğer kahramanı ise kadın karakter Miss Jane Marple'dır. Miss Marple'ı 1930 yılında yazdığı "The Murder at the Vicarage (Ölüm Çığlığı)" adlı romanıyla okurlarına tanıtmıştır. Her iki kahramanın da serüvenleri televizyon dizisi veya film olmuştur. 1974'de Doğu Ekspresinde Cinayet, 1957'de "Witness for the Prosecution (Beklenmeyen ?ahit)", 1978'de Nil'de Ölüm en başarılı olan filmlerindendir. Agatha Christie ayrıca Mary Westmacott takma adıyla altı adet duygusal roman da yazmıştır. Aynı zamanda ikinci eşi Sir Max Mallowanile katıldığı arkeolojik kazılarla ilgili kitaplar da yazmıştır.
1971 yılında İngiltere'nin en yüksek onur unvanı olan "Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı" nişanını almıştır. Agatha Christie 12 Ocak 1976'da ölmüştür.
Agatha Christie Kitapları - Eserleri
- Nil'de Ölüm
- Beklenmeyen Misafir
- Ölümle Randevu
- Kahverengi Elbiseli Adam
- Elmayı Yılan Isırdı
- On Küçük Zenci
- 16.50 Treni
- Sıfıra Doğru
- Mavi Trenin Esrarı
- Ölüm Diken Üstünde
- Acı Kahve
- Cinayet Alfabesi
- Cinayetler Oteli
- Dersimiz Cinayet
- Doğu Ekspresinde Cinayet
- Fare Kapanı
- Porsuk Ağacı Cinayeti
- Cinayet İlanı
- Güvercinler Arasında Bir Kedi
- Gül ve Porsukağacı
- Ve Ayna Kırıldı
- Sensiz Bir İlkbahar
- Neden Evans'a Sormadılar?
- Arka Sokaktaki Cinayet
- Hollow Malikanesi Cinayeti
- Ölüm Adası
- Sessiz Tanık
- Suç Ortakları
- Esrarengiz Sanık
- Annem ve Ben
- Köşkteki Esrar
- Üçüncü Kız
- Bayan McGinty'nin Ölümü
- Noel Kekinin Gizemi
- Kader Kapısı
- Ölüm Saatleri
- Sonuncu Kurban
- İskemlede Beş Ceset
- Cesetler Merdiveni
- Briç Masasında Cinayet
- Parker Pyne İz Üzerinde
- Şahidin Gözleri
- Bitmemiş Portre
- Hercule'ün On İki Görevi
- Işıklar Sönünce
- Çarpık Evdeki Cesetler
- Son Evdeki Tehlike
- Beş Küçük Domuz
- N veya M?
- Filler de Hatırlar
- Ölüm Sessiz Geldi
- Sittaford Malikânesi'nin Gizemi
- Miss Marple'ın Son Maceraları
- Uyuyan Ölüm
- Bilinmeyen Hedef
- Ölüm Büyüsü
- Üç Yanlış Üç Ceset
- Şampanyadaki Zehir
- Şeytan Dönemeci
- Sonunda Ölüm Geldi
- Ölüm Meleği
- Zehiri Kim Verdi
- Ölüm Çığlığı
- Noel'de Cinayet
- Roger Ackroyd Cinayeti
- Mezopotamya'da Cinayet
- Büyük Dörtler
- Cinayetler Kulübü
- Bağdat'a Geldiler
- Cenazeden Sonra
- Frankfurt Yolcusu
- Hayatım
- Kanatların Çağrısı
- Lord Edgware'i Kim Öldürdü
- Ölüm Oyunu
- Ölümün Tam Zamanı
- Şark Ekspresi'nde Cinayet - Gizli Düşman
- Üç Perdelik Cinayet
- Ve Perde İndi
- Zarif Bir Cinayet Gecesi
- Esrarengiz Parmaklar
- Sevimli Örümcek
- Hercule Poirot İz Üzerinde
- Karakolda Cinayet
- Poirot Araştırıyor
- Ölümün Sesi
- Marple Seçkisi
- Poirot Seçkisi
- Yedilerin Gizemi
- Gizli Düşman
- Sonsuz Gece
- Pembe Evdeki Ölü
- Ölüm Kapıda Bekliyordu
- Listerdale'in Gizemi
- Beklenmeyen Şahit ve Diğer Öyküler
- Tenis Kortunun Esrarı
- Sevginin Bağladıkları
- Bitmeyen Gece - Roger Ackroyd'un Katli
- Cinayet Randevusu
- Şatodaki Hayalet
- Örümcek Ağı
- Kanlı Anlaşma
- Viran Kule
- Seçilmiş Eserleri
- Poirot Seçkisi Set
- Come, Tell Me How You Live
- Le Crime Du Golf - Le Miroir Du Mort
- Star Over Bethlehem
- Düşman Dostlar
- The Complete Miss Marple
Agatha Christie Alıntıları - Sözleri
- - İnsan bazen kavgadan çekindiği, sıkıldığı için karşısındakinin sözlerine boyun eğer. Kavgalar hiç de hoş şeyler değillerdir. Fakat bence insan özgürlüğü için her zaman kavga etmeye hazır olmalıdır.- (Ölümle Randevu)
- "Yemek sipariş eder gibi cinayet sipariş edebilseydin, nasıl bir tercih yapardın?" (Cinayet Alfabesi)
- Hər kəs ən azı bir dəfə sevməlidir. Həyatı boyu heç olmasa bircə dəfə sevməyən adam, deməli, heç yaşamayıb. (Esrarengiz Sanık)
- Gerçeği yerinde kullanmak da yeri geldiğinde ustaca bir aldatma sanatı olabilir. (N veya M?)
- "Geçmişteki günahların gölgeleri uzun olur. Yaşımız ilerledikce bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlarız." (Elmayı Yılan Isırdı)
- Onu yaxşı anladığımı deyə bilmərəm. Mənə elə gəldi ki, sözlərində tərif az idi. (Lord Edgware'i Kim Öldürdü)
- Asla hayaleti kendi gözüyle görmüş birine rastlamazsınız. Gören daima birinin teyzesinin ikinci dereceden kuzeni, bir dost ya da dostun dostudur. (Ölüm Adası)
- "Artık cesaretim de dayanacak gücüm de kalmadı. " (Son Evdeki Tehlike)
- "İçimde sanki ölsem çok daha iyi olurmuş gibi bir his var." (Miss Marple'ın Son Maceraları)
- "Sanki yorgun olan bedeni değil zihniydi, sanki yeryüzündeki her şeyi boş ve değersiz buluyordu..." (Son Evdeki Tehlike)
- “Gelenek bir ölçüye kadar iyidir ama fazlası zarardır.” (Güvercinler Arasında Bir Kedi)
- İnsanları koruma, onları vazu şeylerden uzak tutmak her zaman olası değildir. İnsan er ya da geç olaylarla yüzleşmek zorundadır (Zarif Bir Cinayet Gecesi)
- "Her şey bambaşka olabilirdi." (Sensiz Bir İlkbahar)
- İnsan eşi benzeri olmadığını bilmeli. (Acı Kahve)
- Hepimiz bir bakıma acımasız ve önyargılıyız... Fakat değişik konularda... Başka başka alanlarda... (Çarpık Evdeki Cesetler)
- İnsan neler olacağını hiç bilemez (Bağdat'a Geldiler)
- Sizden kimse kuşkulanmadığı sürece istediğinizi öldürmek o kadar kolaydır ki. (Zehiri Kim Verdi)
- İnsan bir şeyler bildiğini sanır. (Şahidin Gözleri)
- Önümde güzel bir hayat varken niçin öleyim? Önemli olan yaşama iradesidir. (Kanatların Çağrısı)
- Bütün bədbəxtliklər ya puldan, ya da pulsuzluqdan törəyir. (Roger Ackroyd Cinayeti)