diorex
sampiyon

Son Söz Aşkın - Julia Quinn Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Söz Aşkın kimin eseri? Son Söz Aşkın kitabının yazarı kimdir? Son Söz Aşkın konusu ve anafikri nedir? Son Söz Aşkın kitabı ne anlatıyor? Son Söz Aşkın PDF indirme linki var mı? Son Söz Aşkın kitabının yazarı Julia Quinn kimdir? İşte Son Söz Aşkın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 17.04.2022 08:00
Son Söz Aşkın - Julia Quinn Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Julia Quinn

Çevirmen: Serap Işıkçıus

Orijinal Adı: An Offer From a Gentleman (Bridgertons #3)

Yayın Evi: Epsilon Yayınları

İSBN: 9789944822831

Sayfa Sayısı: 372

Son Söz Aşkın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sophie Beckett, aslında bir kontun kızı olmasına rağmen ne Leydi Bridgerton’un meşhur maskeli balosuna gideceğinin ne de Beyaz Atlı Prensi’nin onu orada beklediğinin hayalini kurmaya cesaret edebilir çünkü kibirli üvey annesi tarafından köşkün hizmetçisi olarak kullanılmaktadır. Ama daha sonra, gizlice içeri girmeyi başardığı baloda çekici ve yakışıklı Benedict Bridgerton’un güçlü kollarının arasında dans ederken kendini kraliyet ailesinden birisi gibi hisseder. Yalnız ortada bir sorun vardır, saat geceyarısını gösterdiğinde bu sihrin sona ermesi gerekmektedir.

Kimdi bu olağanüstü kadın? O büyülü geceden sonra, gümüş elbiseli kadının güzelliğiyle adeta kör olmuş Benedict’in gözü başkasını görmez, ta ki kendini, ona garip bir şekilde tanıdık gelen hizmetçi kıyafeti giymiş o alımlı kadını içine girdiği tatsız durumdan kurtarmak zorunda hissedene kadar... Gizemli aşkını bulup onunla evlenmeye yemin etmiş olan Benedict, hayatına giren bu hizmetçinin nefes kesici güzelliğine yenik düşer ve onunla birlikte olmak için, içinde inanılmaz bir istek duyar. Peki kalbini bu hizmetçi kadına sunmayı düşünen Benedict, bir peri masalını andıran ilk aşkını feda etmeyi göze alabilecek midir?

Son Söz Aşkın Alıntıları - Sözleri

  • ... hayatını kitap okumayan biriyle geçirmeyi hayal etmek zordu.
  • Gözlerinin derinliklerinde hiç kaybolmayan bir hüzün var.
  • Zorbalardan nefret ederim.
  • . hayatını kitap okumayan biriyle geçirmeyi hayal etmek zordu..
  • Zorbalardan nefret ederim.
  • Söyledikleriyle hissettikleri her zaman birbirini tutmuyordu.
  • Sanki kalbi hiç durmadan kırılmaya devam ediyordu. Her geçen gün daha çok parçalanıyordu.
  • Her zaman tercih ettiğimiz şeyleri yaşayamıyoruz...
  • Gözlerinin derinliklerinde hiç kaybolmayan bir hüzün var.
  • Gözlerinin derinliklerinde hiç kaybolmyan bir hüzün var.
  • Sessiz bir şapşal olmak, geveze bir şapşal olmaktan daha iyiydi.
  • Hayatından yok olsalar özleyeceği şeyler var mıydı?
  • Zaten bildiğimi bana bir daha söyleme...
  • Cevap vermenin bir anlamı olmadığına karar verdi...
  • Kendini çökmüş gibi hissediyordu.

Son Söz Aşkın İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ne zaman bu seriye devam etmeyeceğim desem kendimi bir sonraki kitabında buluyorum. Bu bir lanet galiba. Bu kadar da olmaz dediğim her şey oldu, hani daha ne kadar kötü olabilir diye okudum bitirdim. Bir daha okumayacağım bu seriden demeyeceğim çünkü biliyorum yapacağım yani. O yüzden sessiz kalacağım. Külkedisi masalını sevmem hiç. Bunun romantikleştirilmeye çalışması hoşuma gitmedi. Benedict tam bir zorba gibi davrandı, babaları ağlayacak artık mezarında ne oldu bunlara diye. Korkunçtu. (İlayda)

27.01.2021 Yorumu: Kitabı ilk kez 10 sene önce okuyup çok sevmiştim ama saçma salak dizisi çıkana kadar 2. kez okumak aklımda değildi. Sanırım daha o zamanlarda tekrardan okuyunca kitabın büyüsünü kaybeceğimi hissetmişim ve günümüzdeki durumum ne yazık ki tahminlerimi doğru çıkardı. Çok sevdiğim Benedict ne hatırladığım gibi tatlı ruhlu biriydi ne de aşık olunası. Çoğu okuyucunun dediği şekilde tatlı dilli ve sempatik tavırlı ama bir o kadar da zorba biridir Benedict gerçekte. Yine de Anthony gibi şımarık ve işe yaramaz ve o kadar mükemmel özellikleri olduğu söylenen fakat içinin aslında kof çıktığı Colin gibi olmadığı için şükredebiliriz. Aklımdaki büyünün bozulmadığı tek kişi Sophie idi. Öncesinde de kırılganlığına rağmen güçlü duruşunu seviyordum, şimdi de öyle. Ayrıca kitap, Bridgerton kardeşlerin annesi Violet'in varlığının işe yaradığı tek hikaye olma özelliğini de taşımaktadır. Hoş, Violet bu iyiliği oğlunu sevdiğinden değil, aksine başından def etmek için yapmıştır ama hayırlı bir sonuca evrilmiştir. Son olarak yokları oynuyor dediğiniz canımın için Francesca bu kitapta diğer Bridgerton kızları kadar yer kaplamaktadır yani o kadar da görünmez biri değil kendisi. Tabi milletin ağzına baktığı için yazar da kendisini unuttuğu için seriye yeni başlayanların bu söylentiden etkilenmeleri normal. Yaklaşık 10 sene öncenin yorumu: Bridgerton serisinin en güzel romanıdır bence. Hikayenin yarısı Külkedisi masalından alıntılarla gidiyor ama o bölümlerde bile bir özgünlük kendini belli ediyor. Külkedisi hikayesinden sonra hikaye daha da güzelleşiyor. Sophie'nin sakar halleri kadar göründüğü gibi saf olmaması, çektiği acılar, Benedict'e duyduğu büyük sevgi beni çok etkilemiştir. Ve Benedict Bridgerton... O nasıl bir adamdır! 3 sene boyunca sevdiği kadının peşinden koşan, sanatçı ruhuna sahip, çapkınlığı tamamen geride bırakan, erkek kardeşleri arasında en olgun olan aşık olunası,canımın içi!! En sevdiğim Bridgerton o oldu benim için. Sonlara doğru Benedict gerçeği tesadüf sonucu öğrenince Sophie'yle tartışmaları çok üzücüydü ama tatlıya bağlandı. Ah o Sophie'nin üvey annesi yok mu? İnanın Külkedisi üvey annesinden bu kadar çekmemiştir. Sonunda hak ettiğini buldu ama geberisice. (Maggie)

Alt metninde çok yanlış mesajlar olduğunu düşündüğümden Külkedisi masalını hiç sevmem. Gelin, ne demek istediğime kısaca bir bakalım: Sessiz, sakin, itaatkar, kendine ne denirse yapan, her türlü cefayı çeken Külkedisi'nin, berbat bir üvey annesi ve üvey kardeşleri vardır. (Üvey anneler ve üvey kardeşler kötüdür, mesajı.) Bu üvey anne ve üvey kardeşler, Külkedisi'ne her türlü eziyeti yapar ama Külkedisi'nin gıkı bile çıkmaz. Çünkü o, çok iyi kalpli bir kızdır ve bir gün birinin -yani bir erkeğin- gelip kendini bu hayattan kurtaracağı günü sabırla bekler. (Uysal ve sessiz olursanız bir gün mutluluğa ulaşırsınız, size de bu mutluluğu bir erkek sağlar, mesajı.) Bir gün gittiği bir baloda da sabrının karşılığını alır ve yakışıklı prens kendisine aşık oluverir. Neyine? Tabii ki güzelliğine! Sonuçta Külkedisi çok güzel bir kızdır, üvey kardeşlerinin aksine çirkin değildir. (Gerçek hayatta hiçbir geçerliliği ve doğruluğu olmayan; iyi kalpli insanlar güzeldir, kötü kalpli insanlar çirkindir, mesajı.) İki kelime bile etmeyen bu ikili birbirlerine deli divana aşık olurlar fakat o gece ayrılmak zorunda kalırlar. Ertesi gün prens, elinde kızın ayakkabısıyla kapı kapı dolaşıp bizim kızı aramaya başlar. Prens, aşık olduğu kızı yüzene bakarak değil, ancak giydiği ayakkabıya bakarak tanıyacak kadar aptal bir adamdır ama zengin ve yakışıklı olduktan sonra aptal olmasının ne önemi var? Önemli olan birbirlerini hiç tanımayan ama yine de birbirlerine çok aşık olan bu ikilinin, sonsuza dek mutlu yaşamasıdır, ki masalın finalinde de tam olarak bunlar olur. (Masalın finaliyle birlikte verdiği genel mesaj: Kızlar, çok zorlu bir hayat yaşıyor olabilirsiniz ama sessinizi çıkarmadan o hayatı yaşamaya devam edin. Bulunduğunuz sıkıntılı durumdan kurtulmak yahut hakkınızı aramak için de sakın ha, bir şey yapmayın. Bir gün, yakışıklı ve zengin olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir adam gelip, sizi o hayattan kurtaracak. Sabırla o günü bekleyin.) Çocukların en sevdiği masallardan biridir Külkedisi ama alt metnine baktığımızda verilen mesajlar çok sıkıntılı. İşin üzücü yanı, bu kadar popüler masalların çoğunda da aynı sıkıntıların mevcut olması. Bu konu beni çok rahatsız ettiğinden kitabın yorumuna geçmeden önce, özellikle bunları yazmak istedim. Şimdi gelelim kitabın yorumuna... Külkedisi uyarlaması olduğu için ve Anthony'nin kitabından sonra yazara karşı hiçbir güvenim kalmadığı için bu kitaba sıfır beklentiyle başladım. Fakat şaşırtıcı bir şekilde, kitabın Külkedisi uyarlaması kısmını sevdim. O meşhur balonun maskeli balo olması hem karakterlerin birbirlerinin dış görünüşlerinden değil de karakterlerinden etkilenmelerine olanak sağladı hem de Benedict'in, Sophie'yi hatırlayamaması için güzel bir çıkıp kapısı oldu. Ayrıca balonun olduğu bu kısmı okumak çok keyifliydi. Özellikle Benedict ve Sophie'nin terasta yaşadıkları çok hoştu. Külkedisi'nin temsilcisi Sophie'yi de sevdim. Evet, çok zor bir yaşamı vardı; evet, çok büyük eziyetler çekiyordu. Ama Sophie, ezik yahut güçsüz biri değildi. Birinin gelip, kendisini bu hayattan kurtarmasını bekliyor da değildi. Yaşadığı hayatı kabullenmek zorunda kalan ama asla karakterinden ödün vermeyen biriydi. Böyle bir hayata alışmasına rağmen tek başına kaldığında da ayaklarının üzerinden durabilen biriydi. Külkedisi gibi kötü bir masal karakterinden çıkabilecek en iyi uyarlama karakterdi. Benedict desem, başlarda onu da sevdim. Özellikle teras sahnesini okurken, inanılmaz duygusal ve içten bir karakter olduğunu düşündüm. Sophie ile ilk karşılaşmalarına ve sonrasında Sophie ile yaşadıklarına verdiği tepkiyi de severek okudum. Ta ki Sophie'ye ettiği teklife kadar... Benim kızdığım bu teklif değildi. Benedict'in teklifinin, o dönem için gayet normal olduğunun farkındaydım. Tutup da daha ciddi bir teklifte bulunsa zaten inandırıcı bulmazdım. Ben, devamında Benedict'in yaptıklarına kızdım. Benedict, Sophie'yi ve onun bu teklifi neden kabul etmediğini hiç anlamadı, bu konunun üstünde hiç düşünmedi. Benedict için varsa yoksa kendi hisleriydi varsa yoksa hizmetçilik gibi basit bir meslek yapan bir kadının, onun teklifini kabul etmemesinin onurunda bıraktığı yaraydı falan. Sophie'nin hisleri neymiş, o da acı çekiyor muymuş, hiç umursamadı. Bu kısımlarda Benedict, sadece kendini düşünen, bencil ve baskıcı bir karaktere döndü. Onun bu baskıcı tutumunu ve Sophie'yi ikna etmek için yaptıklarını okumak da beni çok rahatsız etti. Bu sebeplerden dolayı da ciddi ciddi kitaptan nefret etmeye başladım. Fakat yine şaşırtıcı bir şekilde, finale doğru yaşanan bazı sahneler ile bu hislerim değişti. Kitabın kurtarıcısı olarak gördüğüm o sahneler de şunlardı: 1) Sophie ile Benedict'in annesi Violet arasında geçen konuşma: Bu konuşmayı okurken çok duygulandım. Violet, diğer kitaplarda da hep iyi bir anne olarak anlatılmıştı fakat çocuklarını evlendirmekten başka hiçbir arzusu olmayan bir kadının iyi annelik vasfını nasıl kazandığını anlayamamıştım. İlk kez bu sahnede, Violet için iyi bir anne diyebildim. 2) Sophie'nin üvey kardeşi Posy'nin akıbeti: Üstüne söylenecek çok bir şey yok aslında. Posy'nin gösterdiği tavırdan ve devamında yaşananlardan memnun oldum. 3) Benedict'in, Sophie'ye olan baskıcı tutumunun yanlış olduğunu farketmesi: İtiraf edeyim, bu sahne olmasaydı, ilk iki madde bu kitabı kurtarmak konusunda yetersiz kalabilirdi. Ama bu sahne beni çok memnun etti. Benedict'in, yaptığının yanlış olduğunu anlaması ve bu konuda söyledikleri bence çok önemliydi. Böylece çok ilginç bir şekilde, nefret etmeye çok yakın olduğum bu kitabı, sevmeye daha yakın bir şekilde bitirdim. (Baştankara)

Son Söz Aşkın PDF indirme linki var mı?

Julia Quinn - Son Söz Aşkın kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Son Söz Aşkın PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julia Quinn Kimdir?

Julia Quinn 1970 doğumlu ABD'li Best Seller aşk romanı yazarıdır. Asıl adı Julie Cotler Pottinger olan yazar, kitaplarının başarılı yazar Amanda Quick ile aynı raflarda olmasını istediği için Julia Quinn takma adını kullanmıştır. Romanları 13 farklı dile çevrilen yazar New York Times çok satanlar listesine dokuz kez girdi.

Harvard ve Radcliffe Üniversitelerinde tarih ve sanat eğitimi almıştır.Önceleri hukuk sonra tıp eğitimi almaya karar veren Quinn, Ben & Jerry isimli romanı okuduktan sonra bir roman yazmaya karar verir.

Yale Üniversitesinde Eczacılık ya da Columbia Üniversitesinde Fizyoterapi okumak arasında kalmışken, yazdığı ilk iki roman olan Splendid ve Dancing at Midnightın yayın evi tarafından basılacağı haberini alır. Eczacılık ya da tıp eğitimi almayı kenara koyup kitap yazmaya devam eder.

Julia Quinn Kitapları - Eserleri

  • Yüreğe Söz Geçmiyor
  • En Çok Beni Sev
  • Son Söz Aşkın
  • Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü
  • Rüyalar Gerçek Olsa
  • Sonsuz Sevgilerimle
  • Sana Muhtacım
  • Öpüşünde Saklı
  • Bana Sevdiğini Söyle (Cep Boy)
  • Biz Evleniyoruz
  • Cennet Gibi
  • Kayıp Dük
  • Beni Öptüğün Gece
  • Hayal Etmediğin Kadar
  • Dudaklarımda Şarkısın
  • Aşkın On Kanunu
  • Yaşanacaksa Yaşanacak
  • Sana Kalbimi Açtım
  • İlk Öpücük
  • Sevgiliye 36 Mektup
  • To Catch an Heiress
  • The Bridgertons: Happily Ever After
  • Brighter Than the Sun

Julia Quinn Alıntıları - Sözleri

  • Kelimeler yeterli değil... (Sonsuz Sevgilerimle)
  • “Size hakaret ettiğim zamanda sesiniz çıkmıyor,” dedi Thomas, “ ama işin garibi, ben bunu çok eğlenceli bulmuyorum.” “Tahammül edilmez birisiniz,” diye inledi Amelia. “Ama gene de çıktılar,” diye göğüs geçirdi Thomas. “Sözcükler. Dudaklarından.” (Hayal Etmediğin Kadar)
  • “Eskiden gülerdin," dedi yumuşak bir sesle. "Eskiden gülerdin ve gözlerin parlardı." "Ya şimdi?" "Şimdi sadece soğuk ve donuksun.” (Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü)
  • Gülebildiğimiz her fırsatta gülmeliyiz. (Sana Muhtacım)
  • Her bir zerrenle, ait olduğun yerin, o insanın yanı olduğunu bilmek. (Sonsuz Sevgilerimle)
  • "Yakışıklıydı. (Yeğen, kont değil.) Çapkındı. (Yine yeğen.)" (Aşkın On Kanunu)
  • Cesaret, cesareti doğurur. (Rüyalar Gerçek Olsa)
  • "Tüm yapabildiğim mutlu sonlar yazmak," diye fısıl­dadı. "Başka bir şey yazmayı bilmiyorum." (Rüyalar Gerçek Olsa)
  • "Dünya kör erkeklerle mi doluydu, yoksa erkeklerin tamamı aptal mıydı?" (Rüyalar Gerçek Olsa)
  • "Öpmemesi gereken erkekler listesinde Kral, Lord Liverpol ve baca temizleyicisiyle birlikte en üst sırada olmalıydı. Ve açıkçası Annabel onun listede baca temizleyicisinden daha üstte yer alması gerektiğini bile düşünüyordu." (Aşkın On Kanunu)
  • Kelimelerle savaşıyordu sanki. (En Çok Beni Sev)
  • " Ölmeyi düşünmemiştim," dedi usulca Grace," ama nasıl yaşayacağımı da bilemiyordum." (Kayıp Dük)
  • "Bütün turtayı getirdim." Marcus gözlerinin fal taşı gibi açıldığını hissetti. Tatlı bir şekilde ürperiyordu. Gerçekten. Beklentiyle ürperiyordu. Bayan Butterworth ve çekirgeleri bununla kıyaslandığında bir hiçti. "Sen benim kahramanımsın." (Cennet Gibi)
  • "Genç kadının gözleri onunkilerle buluştu, derin ve özlem dolu bir buluşmaydı bu. Ve o da özlemle doldu. Genç kanının gözlerinde gördüğü şey de onun içine işledi, oldukça yumuşak ve tatlıydı. Hatta hüzünlüydü." (Aşkın On Kanunu)
  • Seninle gülmek istiyorum. (Öpüşünde Saklı)
  • Sonra saflığını yitirmesi vardı. Şimdi anımsamak zordu, ancak bir zamanlar, insanların iyi olduklarına inanırdı - onlara saygılı ve onurlu davranırsa, aynı şekilde karşılık vereceklerini sanırdı. (Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü)
  • Zavallı Bay Thompson! Zavallı Bay Thompsoncık! Her şey çığrından çıktı, değil mi? Leydi Whistledown’ın Cemiyet Notları, 17 Haziran 1816 (Sana Kalbimi Açtım)
  • Kendini sanki o daracık, küçücük kozasına tıkıştırılmış gibi hissederdi. (Biz Evleniyoruz)
  • Tanrım, bunu özlediğini düşünmüştü ama bu... Bu çok daha fazla bir şeydi. Bu ağrıydı, göğsünde gerçek, zonklayan bir sancıydı; boş bir delik; boğazına ebedi olarak takılmış bir hıçkırıktı. Bu yuvaydı. (Kayıp Dük)
  • Hayatıma devam etmek zorundayım. (Sana Muhtacım)

Yorum Yaz