diorex
life

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm - Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kimin eseri? Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kitabının yazarı kimdir? Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm konusu ve anafikri nedir? Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kitabı ne anlatıyor? Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm PDF indirme linki var mı? Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kitabının yazarı Henri Lefebvre kimdir? İşte Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.08.2022 09:00
Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm - Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Henri Lefebvre

Çevirmen: Doğan Görsev

Orijinal Adı: Le Marxisme

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9789944122139

Sayfa Sayısı: 144

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ünlü Fransız Marksisti Henri Lefebvre, bu eserinde, çok geniş ve karmaşık bir öğreti olan Marksizmin kısa ama doyurucu ve anlaşılır bir özetini sunuyor.

Marksist felsefe, Marksist ahlak, tarihsel maddecilik, Marksist ekonomi ve Marksist siyaset gibi başlıklar altında Marksizmin hayatın tüm alanlarını kucaklayan bütünlüklü bir dünya görüşü olduğunu sergiliyor. Marksizmin yüzeysel ve yanıltıcı yorumları hakkında uyarıcı bir işlev de gören eserde Marksizme yöneltilen suçlamalara Marksizmin yüksek kanıtlama gücüyle yanıt veriliyor. Eserin sonunda Marksizmin "aşıldığı" iddialarına da değinen Lefebvre, şu yargıyı ortaya koyuyor:

"Marksizmi aşma tasarısının galiba pek bir anlamı da yok, geleceği de; çünkü Marksizm kendi kendini aşan bir dünya görüşüdür.

Aşma teorisini de kendi içinde barındıran, hareketin/değişmenin teorisi olduğu için hareketli olmayı kararlılıkla isteyen ve eğer bir dönüşüm geçirecekse, kendi 'oluşum-süreci'nin iç yasallığına göre dönüşüme uğrayacak olan bir dünya görüşü nasıl aşılır?"

(Tanıtım Bülteninden)

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm Alıntıları - Sözleri

  • Marks, insanın yabancılaşmasının dinle, metafizikle ya da ahlâkla belirlenmediğini göstermiştir. Tersine, metafizikçiler, dinler ve ahlâklar insanın yabancılaşmasına, insanın kendi kendisinden kopmasına, insanı asıl (veritable) bilincinden, asıl meselelerinden çevirmeğe hizmet etmektedir. İnsanın yabancılaşması yalnız nazariye ve fikir alanında olmakla kalmaz, yani yalnız fikrî ve duygusal değildir, aynı zamanda ve özellikle uygulama alanında ortaya çıkar ve pratik yaşayışın bütün alanlarında kendini açığa vurur. İş (çalışma) yabancılaşmıştır: insanı bağımlı kılıcı, sömürücü, bezginlik verici, ezicidir. Sosyal yaşayış beşerî birlik (communaute humaine) sosyal sınıflar halinde parçalanmış, kendisinden kopmuş, biçimi çarpılmış, politika hayatı haline dönüşmüş, aldatılmış, devlet aracıyla kullanılır olmuştur. İnsanların tabiat üzerindeki gücü ve bu gücün meydana getirdiği metalar kapının elinde kalmış; tabiatın sosyal insan tarafından mülk edinilişi, üretim araçlarının özel mülkiyeti haline dönüşmüştür. Para, insan elinin yarattığı maddî metaların - yani falanca ya da filanca tüketim eşyasını üretmek için gerekli ortalama sosyal emek süresinin- o soyut sembolü, çalışan ve üretim yapan insanlara efendi gibi hükmetmektedir. Sermaye, sosyal zenginliğin bu biçimi, -bir bakımdan ve kendi başına ele alındığında banka ve ticaret evrakının bir oyunundan başka bir şey olmayan- bu soyut nesne: bütün toplumu, isteklerine göre zorlamakta, bu toplumun çelişik bir biçimde örgütlenmesini, bu toplumun daha büyük bir kısmının nisbî bağımlılaşmasını ve yoksullaşmasını tazammun etmektedir.
  • İnsan,ancak insanca bir dünya yaratarak insanlaşır..
  • "Her şey değişir, her şey gelip geçer, yalnızca bütün kalır.Dünya, durmadan başlar ve biter; her an başlangıcında ve sonundadır..."
  • Peki, yeni bilimin, Marx'ın yarattığı bilimsel sosyolojinin yöntemi ne olacaktır? Bu yöntem bir bütünlüğü, -falanca ülke gibi- somut bir bütünü ele alır. Bu somut bütünlük hemen -nüfusun kentlerde ve kırsal kesimde dağılımı, üretim ve tüketim, ithalat ve ihracat, vb. gibi- değişik birçok yanıyla ortaya çıkar. Basit bir betimleme, örneğin yaşam tarzının, ya da çalışma türlerinin, ya da insanlar coğrafyasının betimlenmesi, o ülke hakkında bazı sosyolojik bilgiler sağlar; ama daha öteye gitmez. Bu betimleme o ülkenin tarihini, nasıl oluştuğunu göstermez. Ekonomik-toplumsal yapıya, yani betimlenen fenomenlerin özüne uzanmaz. Derinleşrnek için analiz etmek gerekir.
  • Marx, insanda yabancılaşmanın dinsel, metafiziksel ya da ahlaksal yaklaşımlarla tanımlanmadığını göstermiştir. Tam tersine, metafiziksel, dinsel ve ahlaksal görüşler insanın yabancılaşmasına, onun kendisinden kopmasına, dikkatinin sahici bilincinden ve sahici problemlerinden sapmasına yardımcı olur. insanda yabancılaşma teorik ve zihinsel -yani, sırf fikirler ve duygular düzeyinde- değil, aynı zamanda ve özellikle pratik bir olgudur ve pratik yaşamın bütün alanlarında kendini açığa vurur. Çalışma/ iş yabancılaşmıştır: İnsanı bağımlı kılıcı, sömürücü, bezginlik verici, ezicidir. Toplumsal yaşam, insan topluluğu, sosyal sınıftarla ayrışıma uğratılmış, kendisinden koparılmış, çarpıtılmış, siyasal yaşama dönüştürülmüş, yanıltılmış, devlet araç edilerek kullanılır olmuştur. Gerek insanın doğa üzerindeki gücü, gerekse o gücün ürettiği ürünler kapanın elinde toplanmış ve doğa'nın toplumsal insan tarafından edinimi [appropriation], üretim araçlarının özel mülkiyeti [propriete] haline dönüşmüştür. Para, insan eliyle yaratılmış maddi eşyaların (yani, şu ya da bu tüketim eşyasının üretimi için gerekli ortalama toplumsal çalışma süresi'nin) o soyut simgesi, çalışan ve üreten insanlara hükmünü dayatmaktadır. Toplumsal zenginliğin sermaye denilen bu biçimi, (bir anlamda ve kendi başına ele alındığında, birtakım ticaret ve banka kayıtlarından başka bir şey olmayan) bu soyutlama, kendi gereklerini toplumun tümüne zorla kabul ettirmekte; bu toplumun çelişkili bir örgütlenişini, -toplumun büyük bölümünün görece kullaşıp yoksullaşmasını- zorunlu kılmaktadır.
  • Çelişkilere ve onların çözüme kavuşturulmasına ilişkin teori, eğer kaygıların başına yerleştirilmezse, bu modern dünya çaresizce saçmalığa gömülür.
  • “Ahlaksal büyüklük” deyimi yanıltıcıdır; çünkü ahlak hiçbir zaman, belli bir andaki ortalama toplumsal pratiği - bireyin içinde vicdan biçiminde, bireyin dışında ise öğüt ve yaptırım biçiminde - rasyonel olarak sistemleştirip meşrulaştırmaktan öteye gitmez.
  • Marksizm proletaryayla zayıf olduğu için değil, bir kuvvet olduğu için; cahil olduğu için değil, bilgiyi özümleyeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafından insani olmayan koşullara itildiği için değil, insanın geleceğini kendinde taşıdığı ve o kendini beğenmiş burjuvaziyi insana aykırı olarak reddettiği için ilgilenir.
  • ‪Bilgilenmenin ve eylemin görüş açıları, ancak durağan ve diyalektikçi olmayan bir öğreti için birbirinden ayrı durur.‬
  • Diyalektik maddecilik, arayışlarının merkezine insanı yerleştirir; ama söz konusu olan, “oluşum-süreci”ni yaşayan insandır, bilgilenme yoluyla biçimlenen ve biçimlenişi içinde kendini tanıyan insandır.
  • Din (Hıristiyanlık). insan erdemlerinin (örneğin, iyiliğin) ve ayıplarının aynı düzleme konulmasına razı gelmez. Ne var ki, ilahiyatçı esinlenişinden ötürü din, -insanın bu iki yanını aynı günahkarlık suçlaması içinde yine de birbirine karıştırır ve- kendi ahlakının başka yoldan saygınlık tanımak zorunda bulunduğu erdemleri de reddetmiş olur. İlahiyatçıların bir türlü çözüm bulamadığı derin bir çelişkidir bu. İnsani-olan ile insani-olmayan birbirinden ayırt edilmemekte; insani-olan ne varsa tümüyle, temelli bir lekeyle karalanmış olmaktadır.
  • Marksizm duygusal ve sulu gözlü bir hümanizm getirmez. Marx proletarya üzerine, bu sınıf tahakküm altında olduğu için, onun tahakküm altında bulunmasına vahlanmak için eğilmiş değildir. O, proletaryanın nasıl ve neden ötürü kendini tahakkümden kurtarabileceğini ve insani tüm olanaklara doğru kapı açabileceğini göstermiştir. Marksizm proletaryaya zayıf olduğu için değil, bir kuvvet olduğu için; cahil olduğu için değil, bilgiyi özümleyeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafından insani-olmayan koşullara itildiği için değil, insanın geleceğini kendinde taşıdığı ve o kendini beğenmiş burjuvaziyi insana-aykırı olarak reddettiği için ilgilenir.
  • İnsan, ancak insanca bir dünya yaratarak insanlaşır. Eseriyle aynılaşmadan ama yine de ondan ayrılmadan, kendi eserinde ve eseri aracılığıyla insan olur.
  • İşbölümünün kendine özgü birtakım sonuçları vardır. Bunlar özellikle maddi ve maddi olmayan emek arasındaki bölünmeden kendini gösterir.
  • İnsanca olan nasıl bir gerçekse insanlıkdışı olan da bir gerçektir.

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Merhaba kitap dostları iyi akşamlar dilerim.Bu akşam sizlere aslında herkese hitap etmeyeceğini düşündüğüm bir yazar ve kitaptan bahsetmek istiyorum.Henri Lefebvre’nin Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm isimli eseri.. Öncelikle biraz yazardan bahsetmem gerekirse; 20. yüzyılın fransız marksist filozoflarındandır ama bence kent sosyoloğu olarak anılmayı daha çok hakeder. mekân, zaman, gündelik hayat, kent, sömürü, meta, müzik, medya, siyasal denetim, ritim gibi bir çok konu üzerinden teorisini geliştirmiştir. nietzsche ve estetik hakkında ilginç yaklaşımları olan sıradışı bir marksisttir.. Marksist eleştirileri savuşturma biçimi gayet ikna edici bence.Şahsen benim de, gündelik hayat çalışmalarına karşı bir önyargım vardı.Tamam iyi, güzel, analiz ediyorsun, gündelik hayatın her anını aslında bilimle çarpıştırıyorsun.Evet, Marx'ın da meselesi iktisadi olanı, gündelik olanla birleştirmek vs. ama bir yandan da eleştirinin niceliği arttıkça etkisi azalıyor. günün her anında ve her eyleminde baskıyı, seksizmi, kapitalizmi ifşa ettiğinde karşısına her anı kapsayacak kadar direniş çıkarman gerek. yoksa durum çıkışsızlığa, umutsuzluğa, hayalciliğe vs. gidiyor. neyse, okudukça anladım ki Lefebvre zaten bunun farkında ve üstüne de gitmeye çalışmış. analizinin kendisini bir politika yapma biçimi olarak kurgulamış adam resmen. Kitapta geniş bir inceleme yerine kısa ama doyurucu bir marksizm tanımı yapmış, marksist ahlak, tarihsel maddecilik, marksist ekonomi ve siyaset gibi başlıklarda marksizmi incelemiştir.Bu türü okumaya seven dostlara önerebilirim. (Dark Reader)

Henri Lefebvre 1901 dogumlu fransiz sosyolog ve filozof. Yazar, üc dünya görüsünden (Tek tanrili dinler, bireycilik-burjuva ideolojisi- ve Marksizm) biri olan ve insan aklina en yatkin olmasi gereken Marksizm (diyalektik materyalizm)`in kapsamli bir özetini sunuyor. Dinlerde oldugu gibi teori ve pratigin metafizik düzeyde irrasyonel olarak birlestirilmesinden ziyade, teori ve pratik arasindaki somut ve rasyonel baglantilari ve dolayisi ile siyasal sonuclari ile birlikte Marksizm`in neden bilimsel bir sosyoloji oldugu acikliga kavusturuluyor. Daha sonra "diyalektik yöntem" ve bircoklarinca anlasilmasi belki de en güc kavram olan "yabancilasma" aciklaniyor. Devam eden bölümlerde ise Marksist ahlak, Marksist iktisat ve Marksist siyaset serimleniyor. "Marksizm, - ahlaksal degerlerin gerceklik disindan tasinmasini reddeden, dolayisiyla ahlaksal degerlendirmelerin temelini gerceklikte arayan, ahlaktaki yabancilasmadan da, ideolojik yanilsamadan da yakasini artik kurtarmis- yeni bir etik yaratmak gerektigini öne sürer." Son olarak da bugüne kadar hasimlarinca Marksizm`e yapilan elestirilere deginiliyor ve bu elestiriler kisa ve güclü argümanlarla cürütülüyor. Icinde yasadigi ekonomik-toplumsal kurulusu tanimak ve bu sürecin icsel celiskilerine dair farkindalik kazanip, bu celiskileri asmak niyetinde olan kisiler icin ögrenilmesi kacinilmaz olan Marksiszm`e dair aydinlatici bir giris kitabi olmus. Tavsiye edilir... (hypatia)

Lefevbre, özgünlük konusunu kafasına koymuş bir komünisttir. Tarihsel maddeciliğin gelişimi için tüm eksik noktaları kavramaya ve o noktaları kapatmaya çalışmıştır. Tarihsel maddeciliğe karşı bayağı saldırıları savurmakta başarılıdır. Marksizm üzerine kitabı da o mücadelesinin araçlarından yalnızca biridir. Bugün sağda solda "Marksizmi aştım" diyen kalpazanlara yıllar öncesinden cevap vermektedir ayrıca. (Özgür Gülsoy)

Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm PDF indirme linki var mı?

Henri Lefebvre - Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henri Lefebvre Kimdir?

Henri Lefebvre ( d. 16 Haziran 1901 – ö. 29 Haziran 1991) Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefecidir. Daha çok Neo-Marksist olarak bilinir.

Biyografi

Lefebvre, Hagetmau, Landes, Fransa'da doğdu. Paris Üniversitesi (Sorbonne)'nde felsefe okudu ve 1920 yılında mezun oldu.

1924 yılında beraber çalıştığı Paul Nizan, Norbert Guterman, Georges Friedmann, Georges Politzer ve Pierre Morhange ile "Philosophies" adlı felsefe grubunda bir "felsefi devrim" arayışındaydı. Bu çaba, Fransız Komünist Partisi (FKP)'ne doğru kaymadan önce, Gerçeküstücüler ve diğer gruplarla temasa geçmelerini sağladı. Lefebvre 1928'de FKP'ye katıldı.

1930 - 1940 yılları arasında Lefebvre, felsefe profesörü olarak çalıştı ve 1940'da Fransız Direnişine katıldı. 1944 - 1949 yıllarında Radiodiffusion Française'de yönetici oldu ve Toulouse'da Fransızca radyo yayıncılığı yaptı.

Gündelik hayat eleştirileri ilk olarak 1947 yılında basıldığında, COBRA ve Durumcular arasında entelektüel bir etki oluşturdu.

1958'de Lefebvre FKP'den ayrıldı. Daha sonraki yıllarda Arguments ve New Left dergisinde yayın kuruluna katıldı.

1965 yılında Nanterre'deki üniversiteye geçmeden önce, 1961 yılında başladığı Strasbourg Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Fransızca, İngilizce ve Almanca yazdı.

Lefebvre 1991 yılında öldü.

Henri Lefebvre Kitapları - Eserleri

  • Kentsel Devrim
  • Modern Dünyada Gündelik Hayat
  • Mekânın Üretimi
  • Şehir Hakkı
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 1
  • Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm
  • Ritimanaliz
  • Diyalektik Materyalizm
  • Marx'ın Sosyolojisi
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 2
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 3
  • Tarih ve Tarihçi
  • Vladimir İlyiç Lenin
  • Yaşamla Söyleşi
  • Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik
  • Marx'ın Sosyolojisi

Henri Lefebvre Alıntıları - Sözleri

  • "(...)İnkalar'da veya Aztekler'de, Yunanistan'da veya Roma'da, en ufak detayları; davranışları, sözleri, aletleri, alışılmış nesneleri, giysileri, vs. belirleyen bir üslup vardı. Kullanılagelen, alışılmış (gündelik) nesneler, henüz içlerindeki şiiri yitirmemişlerdi. Düzyazıda yansıyan hayat ile şiirsel hayat birbirinden ayrılmamıştı. Bizim gündelik hayatımız ise, üsluba karşı duyulan nostalji, üslupsuzluk ve inatla bir üslup aranması gibi özellikleriyle öne çıkar. Üslubu yoktur; eski üslupları kullanmaya veya bu üslupların kalıntıları, yıkıntıları ve anıları içine yerleşmeye yönelik çabalara rağmen kendine bir üslup yaratmakta başarısız kalır. O derece ki, üslup ve kültür, birer karşıtlık olarak tanımlanacak denli birbirinden ayırt edilebilir. Gündelik hayata ayrılan toplam, gündelik olanın ticaret ve para ekonomisinin genelleşmesinden, XIX. yüzyılda kapitalizmin kurulmasının ardından edindiği özgüllüğü açmayarak, kavramları muğlaklaştırır ve birbirine karıştırır. Böylece, dünyayı anlatmayı üstlenen düzyazı her şeyi, metinleri, yazılanları, yazıların yanında nesneleri istila eder; ta ki şiir bu yayılmanın önünde geri çekilene kadar(...)" (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Burjuva ekonomistlerin nesneler (emtia, para, sermaye) arasında ilişkiler gördükleri yerde, Marx insanlar arasında ilişkiler keşfetmiştir. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Yaratıcı kapasitenin(hayal gücünün) öncelikle varolanla hem kavramsal hem de gerçek, ideolojik ve pratik bir kopuş gerektirdiği bellidir. Bu kopuş nevroza, şizoide, paranoyaya kadar gidebilir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu'daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) kutsal danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir ettiği üzere, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır... (Ritimanaliz)
  • İkincisi, ahlâklar davranış ve düşüncelere, aslı-astarı olmayan değerler yakıştırdılar, onları allayıp pulladılar. Meselâ ferdi faaliyetin sınırlı oluşu karşısında ya da bir acı karşısında gösterilen sabır, bir erdem kılığına sokuldu: stoacıların ya da hıristiyanların tevekkülü gibi... Pek basit bir durum ya da başka türlüsü mümkün olmayan bir boyun-bükme (edilginlik) o zaman gerek ahlâkçı için, gerekse o ahlâkı benimseyen kimse için büyük bir önem, bir değer aldı. Bu durum ile ahlâkî büyüklüğü duymak için isteyerek acı çekmek ya da nefsin gemleyip sınırlandırmak durumu arasında, sık sık ve çarçabuk geçiliveren bir adımlık bir ara vardır. O zaman insan kendi zincirlerini doğru atılmış olur ve bunu yaparken özgürlüğe, kavuştuğunu sanır. İmkânlarının sınırına vardığı ve varlığının çemberli ve sınırlı olduğunu acı bir şekilde duyduğu zaman, ahlâkın sonsuzluğuyla yüz yüze geldiğini sanır. "Ahlâken büyüklük" deyimi aldatıcıdır, çünkü ahlâk hiçbir zaman, belirli bir andaki ortalama sosyal uygulama'yı -ferdin içinde vicdan biçiminde, ferdin dışında öğüt ve müeyyide biçiminde- onaylamaktan başka bir iş yapmaz. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • "(...)Felsefeci, felsefeci kimliği dolayımıyla tamamlanmış bir aklın vücut bulmuş hali olmayı istediği andan itibaren, bir hayal dünyasında yaşamaya başlar. İnsanın olanaklarını felsefi araçlarla gerçekleştirmek istediğinde, bu araçlara sahip olmadığını görür. Felsefe, felsefi olmayanı dışlayarak, kendisini tanımlanmış ve tamamlanmış bütünlük olarak ilan ettiğinde, ancak kendi çelişkisini gerçekleştirir ve kendi kendisini ortadan kaldırır(...)" (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Maraziliğin şiddetlenmesi, yaratıcının gündelik hayatın üstüne çıkmasını sağlayan tek şeydir. Fakat güçlü bir endüstri halini almış kültür üretimi bu maraziliği olumsuzlar ya da inkar eder. Bu yüzden yeni bir sanat tipi türer; Güvenlik içinde mutluluk sanatı. Oysa ki eser, hakim olunan ya da olunamayan kaygıdan meydana gelir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • gündelik hayat inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla birlikte, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle birlikte ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek bütün kuralların ihlali içinde 'uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme' ve gündelik hayatın dışına cıkma arayışıyla birlikte gelişmesi tesadüfmüdür?... (Ritimanaliz)
  • Formel mantık asla içeriksiz olamaz, yalnızca içeriğinin bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice "soyut" hale getirir ama ondan asla tamamen kurtulamaz. (Diyalektik Materyalizm)
  • Üretim sadece işgücü ve üretim araçlarının değil, toplumsal tahakküm ilişkilerinin de yeniden üretimini içerir ve kapsar. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Demek ki, toplumsal ilişkilere somut anlaşılabilirlik [kavranabilirlik] kazandıran şey devrimci praksis'tir. Devrimci praksis, tasarımlar ile gerçeklik; kurumlar (üstyapılar) ile üretici güçler (temel) ve formlar ile içerik arasında çakışmanın ortaya çıkmasını sağlar. Burada, temel bir kavramla; aşma (depassement) kavramıyla yeniden karşılaşıyoruz. Aşma, toplumsal-olanın akliliğini ve insan zihinlerinde canlı bir düşünce olarak anlaşılabilirliği yaratmaktadır. (Marx'ın Sosyolojisi)
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve yeniden başlayacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik hayatını anlamak için insanın gözlerini açması yeter. (Şehir Hakkı)
  • Paradigmanın büyülü gücü şudur : Karanlık olanı şeffaf olana dönüştürmek, karanlığın "nesnesini" şekilsizleştirmeden -yalnızca formülasyonu sayesinde- aydınlığa taşımak. Kısacası, deşifre etmek. Bilgi, direnişleri, gölgeleri ve "varlıklarını" ortadan kaldırarak, hayranlık verici bir bilinçdışıyla iktidarın hizmetine girer. (Mekânın Üretimi)
  • Marksçılık gerçeklerin dışından bir takım değerler koymayı reddederek, dolayısıyla ahlâkî değerlerin temellerini gerçeklerin içinde arayarak, ahlâkî yabancılaşmadan ve ideolojik yanılsamalardan sıyrılımış yeni bir törebilim(ethique) kurmak gerektiğini söyler. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • Marksçılık duygulu ve gözü yaşlı Blbir hümanizma getirmez. Marks proletaryayla, bu sınıf baskı altında ezildiği için, onun ezilişine acımak için ilgi duymamıştır. Marks, proletaryanın baskıdan nasıl ve niçin kurtulabileceğini, insanları bekleyen imkânlara varacak yolu proletaryanın nasıl ve niçin açabileceğini göstermiştir. Marksçılık proleteryayla, zayıf olduğu için değil, bir kuvvet olduğu için; cahil olduğu için değil, bilgiyi kendine mal edeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafından gayrî-beşerîlîğe itildiği için değil, insanın geleceğini proleterya kendinde taşıdığı ve o övüngen burjuvaziyi gayrî-beşerî bularak reddettiği için ilgilenir. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • İyi bir tarihçi, efsanelerin canavarına benzer: insanlık onurunun kokusunu aldığı yerin avlanacağı bölge olduğunu bilir. (Tarih ve Tarihçi)
  • Şehirciliği hem maske hem de araç olarak ifşa etmek gerekir: O, devletin ve politik eylemin maskesi, bir strateji ve sosyo-mantık içinde gizlenmiş çıkarların aracıdır. Şehircilik, mekanı bir sanat eseri olarak yahut öne sürdüğü teknik nedenlere göre biçimlendirmeye çalışmaz. Gerçekte bir politik mekanı biçimlendirmeye çalışır. (Kentsel Devrim)
  • Logos yalnızca bir iletişim aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlediği duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 2)
  • Birkaç günde eski Rejim sosyal, ahlaki ve psikolojik bütün sonuçlarıyla değilse de objektif te­melleri ve kurumlarıyla yok oldu: Serfliğin artık­ları, asillerin toprak mülkiyeti, yarı derebeyi kast­lar rejimi, erkekle kadının eşitsizliği, milli azın­lıkların ezikliği, Kilisenin resmi olan imtiyazlı du­rumu, vb. Ortaçağ geçmişinin dev bir arıtılması ile aynı zamanda bankaların, demiryollarının, ağır sanayinin millileştirilmesi sağlanıyor ve üretim ile dağıtım üzerinde işçi kontrolü kuruluyordu. Böy­lece iki devrim oluşmaktaydı: Fransada 1789-1793'­de yapılan, feodaliteye karşı yönelmiş ihtilale uyan demokratik burjuva devrimi, üstelik bu devrim son raddesine kadar güdülmekteydi ve üretim sosyal ilişikilerinin sosyalist dönüşümünün başlan­gıcı, objektif ön verisi, şartları ile, sosyalist dev­rim. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Fethedilmemiş iğrenç huzur göz ardı edilen ve küçümsenen tüm yoksunluklar, tüm çatışmalar, yetkin doğrulanmış çocukluk seni tanıyorum. Çocukluğumun iğrenç huzuru! Kurtulmak için, bu külü söndürmek için ne kadar sıkıntı çekmek gerekiyor. "Gerçek mümin çatışmasız değildir. İnanç kaygıdan doğar." böyle mi diyecekler. Hangi kaygı? Evet batak bir huzur içinde çürüten kaygı. Derin yoksunluklar mistik kesinliklerden ayrılmaz olduğu için huzurla karışmış kaygı. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 1)

Yorum Yaz