diorex
Dedas

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi - Tom Bottomore Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kimin eseri? Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kitabının yazarı kimdir? Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi konusu ve anafikri nedir? Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kitabı ne anlatıyor? Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi PDF indirme linki var mı? Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kitabının yazarı Tom Bottomore kimdir? İşte Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.07.2022 20:00
Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi - Tom Bottomore Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Tom Bottomore

Yazar: Robert Nisbet

Çevirmen: Mete Tunçay

Çevirmen: Aydın Uğur

Orijinal Adı: A History of Sociological Analysis

Yayın Evi: Kırmızı Yayınları

İSBN: 9786055411596

Sayfa Sayısı: 766

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sosyoloji tarihi hakkında yapılan incelemeler ve yayınlar gözden geçirildiğinde, belirli düşünürler ya da olaylar üstüne yapılmış, aydınlatıcı bir çok inceleme olmasına karşın; sosyolojinin düşünsel bir disiplin olarak biçimlendirildiği yolları, sosyolojik çözümlemenin nasıl geliştiğini, çeşitli kuramsal tasarımların nasıl oluşturulup değiştirildiğini, bunların birbirleriyle ilişkilerini, kuramsal tartışmaların nasıl ortaya çıktığını, nasıl yürütüldüğünü ve sonunda nasıl bir çözüme bağlandığını ya da bir yana bırakıldığını ayrıntılı bir zenginlikle gösterecek kapsamlı bir yapıt olmaması;- farklı okullardan olmalarına karşın- günümüzün önemli sosyologlarından ikisi Bottomore ve Nisbet'i, böyle bir yapıt hazırlamaya itmiş ve “Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi”ni ortaya koymuşlardır.

Tutuculuktan Pozitivizme, İşlevsellikten Fenomenolojiye, Marxizmden Yapısalcılığa değin çağdaş sosyolojinin belli başlı akımlarını kapsayan on yedi incelemeden oluşan yapıt; sosyoloji tarihi üzerine yayınlanmış en kapsamlı yapıtlardan biri olma niteliğindedir.

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • "Kleopatra'nın burnu bir parça küçük olsaydı dünyanın çehresi faklı olurdu."
  • Çağdaş dünya çoktanrılılığa dönüyor, ama artık o tanrılara Jüpiter, Apollo, Afrodit, Neptün denmiyor, daha kişilik-dışı biçimde, liberalizm, sosyalizm, cinsellik, kadın özgürlüğü vb. deniyor.
  • İnsanlar böylece birbirlerini incitmeye başladılar...
  • Eğer çok artmış olan nüfusun yeterli yiyecek bulamadığı bir dönem gelirse ve eğer aynı zamanda akıl, ahlâk kurallarını bozan saçma hurafeleri yenebilirse, o zaman insanlar henüz doğmamış olanlara karşı da görevleri bulunduğunu, onlara dünyaya gelmiş olanların yok olması pahasına var olabilme şansı tanımamaları gerektiğini anlayacaklardır.
  • "Bundan yoruldum artık. İnsan olmamız gerektiğini düşünüyorum, o kadar."
  • Tanrıtanımazlık, Robespierre'in açıkladığı gibi, hizmetçilerin önünde tartışılamayacak soylu bir şeydi.
  • Romalıların tarihinden öğrendiğimiz gibi, dünyayı yöneten kader değildir...
  • Montesquieu, son olarak, kölelik kurumunun, iklimin bir sonucu olduğu tezini ortaya atar. (...) Diğer taraftan Montesquieu, bu konuda o kadar emin değildir ve köleliğin doğal olmadığına ilişkin düşünceyi kabule hazırdır. (...) İzleyen bölümün sonunda, oldukça dokunaklı bir biçimde şunları yazmaktadır. "Bu yazıyı, aklımın mı yoksa yüreğimin mi yazdırdığını bilmiyorum. Olasıdır ki, en yararlı hizmetlerin özgür insanlara uygun bir şekilde teşvik edilmediği bir iklim dünya üzerinde yoktur. Kötü yasalar tembel adamları yaratmış, belki de onların tembelliği köleliklerine yol açmıştır." Bununla birlikte, bir bölümde, Montesquieu'nün zenci köleliğini doğal sayarak savunması üzüntü vericidir.
  • Bu dünyada her zaman aşçılar ve kardinaller olacaktır ve dolayısıyla eşitlik bir hayaldir.
  • Sonuç olarak onun hayata karşı olan genel tavrı bir tür melankoli idi: İnsanlara ölümlerinde değil, doğumlarında ağlanmalıydı ve hayat, herkesin kendi rızası olmadan yapılmış bir sözleşme olduğu için yine herkesin kendini öldürme hakkı olmalıydı.
  • Kim daha iyi şarkı söylüyor ya da en iyi dans ediyorsa, kim daha yakışıklı, daha güçlü, daha becerikli ya da daha güzel konuşuyorsa, en fazla itibarı o görüyordu. Ve bu, eşitsizliğe ve aynı zamanda kötülüğe doğru atılan ilk adımdı.
  • Sosyal bilimlerde kesin bir nedensellik yoktur: Bu, araştırmacının değerlendirmesine ve bilgisinin iyi ya da kötü belgelenmişliğine bağlıdır. Cahil bir kişiyle bir uzman farklı farklı nedensel ilişkiler kuracaklardır. Her ikisinin yanlış olması da imkânsız değildir, çünkü bilim evrensel yargıç değildir.
  • Alman kültürünün Fransız kültüründen üstün olduğu ya da bunun tersinin doğru olduğunu saptamak, “ Savaş meydanında bir sürü Tanrı bulunduğuna göre, hiçbir zaman” mümkün olamaz. Hıristiyanlığın heybetli inandırıcılığı yüzyıllar boyunca bu gerçeği gizleyebildi, ama zamanımızda, “eskinin sayısız çokluktaki tanrısı mezarlarından çıkıyor, kişilik-dışı (çünkü düş kırıklığına uğramışlerdir) güçlerle bezenmiş olarak ve sonsuz kavgalarını da yanlarına alarak yaşamlarımız üzerinde yeniden egemenlik kurmaya çalışıyorlar.” Çağdaş dünya çok tanrılılığa dönüyor, ama artık o tanrılara Jüpiter, Apollo, Afrodit, Neptün denmiyor, daha kişilik-dışı biçimde, liberalizm, sosyalizm, cinsellik, kadın özgürlüğü vb. deniyor.  Weber, düşüncesini şu kaydadeğer sözlerle özetliyor: “Bugün ilgisiz kalamayacağımız bir tek şey var, o da bir şeyin yalnızca güzel olmasına karşın kutsal olabileceği değil, tam da güzel olmadığı ölçüde kutsal olabileceğidir… Aynı şekilde herhangi bir şey yalnızca, iyi olmamasına rağmen güzel olabilir, ama bunun ötesinde, tam da iyi olmadığı için güzel olabilir. Sonuç olarak, halk bilgeliği, bir şeyin güzel kutsal ya da iyi olmadan da, ve özellikle de olmadığında, hakiki olduğunu öğretir bize.” Bilim dinle, sanat ahlâkla, siyaset ekonomi ile uyum içinde olmayabilir. Weber anlamıştı ki “ bilimsel gerçek yalnızca gerçeği isteyenler için geçerliliği iddia edilen” şey olduğuna göre, din bilim adına, bilim de ahlâk adına reddedilebilir. Öyleyse bilimsel gerçek reddedilebilir.

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi PDF indirme linki var mı?

Tom Bottomore - Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Tom Bottomore Kimdir?

1920- 1992 yılları arasında yaşayan Marxist sosyolog ve siyaset bilimci Tom Bottomore 1952'den 1964'e kadar London School of Economics'te ders verdi. 1965'ten 1967'ye kadar Simon Fraser Üniversitesi Siyaset Bilimi, Sosyoloji ve Antropoloji Bölüm Başkanlığını yürüten Bottomore, 1967 yılında akademik özgürlük konusundaki bir tartışma nedeniyle bu pozisyonu bıraktı. 1968 ve 1985 yılları arasında University of Sussex'te Sosyoloji Profesörü olarak çalışmalarını sürdürdü. Marxism, kapitalizm eleştrisi, siyaset teorisi gibi ilgi alanlarına sahip olan yazarın eserleri arasında Early Writings of Karl Marx (1964), Marx: Selected Writings in Sociology & Social Philosophy (1964), A Dictionary of Marxist Thought (1983), The Socialist Economy- Theory and Practice (1990), Between Marginalism and Marxism: The Economic Sociology of J. Schumpeter (1992) bulunmaktadır.

Tom Bottomore Kitapları - Eserleri

  • Frankfurt Okulu ve Eleştirisi
  • Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi
  • Seçkinler ve Toplum
  • Siyaset Sosyolojisi
  • Toplumbilim
  • Frankfurt Okulu
  • Marx'ın Sosyolojisi
  • Modern Toplumda Sosyal Sınıflar
  • Marxist Düşünce Sözlüğü
  • Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi
  • Avusturya Marksizmi
  • Avusturya Marksizmi

Tom Bottomore Alıntıları - Sözleri

  • Tahakkümün özel amaçları ve çıkarları teknolojiye sonradan ve dışardan yüklenmez, bunlar teknik aygıtların inşâsına girer. Marcuse göre : Teknoloji daima tarihsel-toplumsal bir tasarıdır; Onun içinde bir toplumun ve hakim çıkarlarının insanlarla ve şeylerle oluştuğunu belirtir. (Frankfurt Okulu ve Eleştirisi)
  • ...siyaset fiilen seçkinlerin ellerinde şekillenir; ama bu, toplumun demokratik olmadığı anlamına gelmez. Çünkü bireysel yurttaşlar, hükümette dolaysız bir rol oynamaktan hep alıkonsalar bile, en azından belli aralarla arzularını duyurma olanağına sahiptirler. (Seçkinler ve Toplum)
  • Bütün doğru değildir... -Adorno (Frankfurt Okulu ve Eleştirisi)
  • Eğer çok artmış olan nüfusun yeterli yiyecek bulamadığı bir dönem gelirse ve eğer aynı zamanda akıl, ahlâk kurallarını bozan saçma hurafeleri yenebilirse, o zaman insanlar henüz doğmamış olanlara karşı da görevleri bulunduğunu, onlara dünyaya gelmiş olanların yok olması pahasına var olabilme şansı tanımamaları gerektiğini anlayacaklardır. (Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi)
  • Bence Avrupa sosyolojisinin güçlü yanlarından biri de, toplumsal hayatı konu edinen bir toplumbilimin tek başına yetersiz olacağını; bu yetersizliğini gidermek için sorunlarını formüle etmekte başlangıç noktası olarak yararlanacağı; ayrıca yapacağı bilimsel araştırmalardan sonra ortaya çıkacak yeni yeni sorunları açıklığa kavuşturmakta başvurabileceği bir toplum felsefesiyle yakın ilişkiler içinde bulunması gerektiğini, gelişmesinin ilk yıllarından itibaren kabullenmiş bulunmasıdır. (Toplumbilim)
  • «Toplumbilim neye yaramaktadır?» sorusuna ben şu ya nıtı vermek istiyorum: Toplumbilimin yararlılığı, bildiğimiz, karşılaştığımız aksaklıklara çare bulmamızı kolaylaştırmasından çok, kendi zamanımızla, çevremizle ve toplumsal konumumuzla sınırlı kalmayacak kadar geniş bir çevredeki diğer insanlara karşı daha büyük bir anlayış ve kavrayış gücüne kavuşmamızı sağlamasından; yakınlık duygularımızı canlı tutmasından ve bizlere geniş bir düşünce ve tasarım yeteneği kazandırmasındandır. (Toplumbilim)
  • Mısır, Suriye ve Irak’ta devrimler esas olarak orta sınıfa ve alt orta sınıfa mensup genç subaylarca yönetilmiştir. (Seçkinler ve Toplum)
  • Kapitalist dünyada burjuvazi ve işçi sınıfı halen temel sınıflardır. (Frankfurt Okulu ve Eleştirisi)
  • Toplumsal yapılar, tipler ve tutumlar kolayca erimeyen madeni paralardır. Bir kez biçim verildikten sonra olasılıkla varlıklarını yüzlerce yıl sürdürürler. (Seçkinler ve Toplum)
  • Modern Avrupa toplumlarında, yönetici sınıf mertebeleri açık tutulmaktadır. Alt sınıflara mensup bireylerin üst sınıflara girmekten alıkoyan engeller, ya kaldırılmış, ya da azaltılmıştır ve eski mutlakiyetçi devletin gelişerek modern temsili devlete dönüşmesi hemen hemen tüm siyasal güçlerin, hemen hemen tüm toplumsal değerlerin toplumun yönetimine katılmasına olanaklı kılmıştır. (Seçkinler ve Toplum)
  • Her zaman bir egemen sınıf, dolayısıyla da sömürü olacaktır. (Seçkinler ve Toplum)
  • ...modern demokrasilerde küçük bir azınlığın servete ve üretim kaynaklarına sahipliği ile halk yığınının oy hakkı sayesinde siyasal iktidara sahip olması arasında potansiyel bir karşıtlık bulunmaktadır. (Seçkinler ve Toplum)
  • Pozitivizm, yalnızca verili olanı olduğu gibi kabul eden değil, ayni zamanda ona olumlu bakan bir tutumdur. (Frankfurt Okulu ve Eleştirisi)
  • Montesquieu, son olarak, kölelik kurumunun, iklimin bir sonucu olduğu tezini ortaya atar. (...) Diğer taraftan Montesquieu, bu konuda o kadar emin değildir ve köleliğin doğal olmadığına ilişkin düşünceyi kabule hazırdır. (...) İzleyen bölümün sonunda, oldukça dokunaklı bir biçimde şunları yazmaktadır. "Bu yazıyı, aklımın mı yoksa yüreğimin mi yazdırdığını bilmiyorum. Olasıdır ki, en yararlı hizmetlerin özgür insanlara uygun bir şekilde teşvik edilmediği bir iklim dünya üzerinde yoktur. Kötü yasalar tembel adamları yaratmış, belki de onların tembelliği köleliklerine yol açmıştır." Bununla birlikte, bir bölümde, Montesquieu'nün zenci köleliğini doğal sayarak savunması üzüntü vericidir. (Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi)
  • Ordular azgelişmiş ülkelerdeki en modern unsurlar arasında yer alır ve hızlı teknolojik değişime anlayışla bir modernleştirici etkide bulunurlar, çünkü mensuplarını modern tekniklerle eğitirler ve çalışmaya karşı yeni tutumlar aşılarlar. (Seçkinler ve Toplum)
  • Çalışmak, mücadele etmek ve kendilerine daha iyi bir yaşam kurmak için toplum içinde bir araya gelmiş dünyanın tüm insanlarını seyretmek, anlamak insana hiçbir şeyin veremeyeceği bir mutluluk veriyor. (Toplumbilim)
  • Kim daha iyi şarkı söylüyor ya da en iyi dans ediyorsa, kim daha yakışıklı, daha güçlü, daha becerikli ya da daha güzel konuşuyorsa, en fazla itibarı o görüyordu. Ve bu, eşitsizliğe ve aynı zamanda kötülüğe doğru atılan ilk adımdı. (Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi)
  • “Savaş devleti meydana getirir, devlet de savaşı.” (Siyaset Sosyolojisi)
  • Her şeyden önce, ilk dönem toplumbilimi ansiklopediktir; toplumsal hayatın ve tarihin tümünü birden kapsamaktadır. İkinci olarak, tarih felsefesinin etkisi ve daha sonraları evrim konusundaki biyolojik teorinin bu etkiyi pekiştirmesiyle toplumsal evrimin temel aşamalarını ve işleyişini açıklamaya çalıştığı için evrimcidir. Üçüncü olarak, karakter yönünden doğal bilimlere benzer biçimde, genellikle bir pozitif bilim sayılmaktadır. (Toplumbilim)
  • Bilimin olguları ve bilimin kendisi toplumun yaşam sürecinin bir parçasıdır. (Frankfurt Okulu ve Eleştirisi)

Yorum Yaz