Suları Islatamadım - Abdurrahim Karakoç Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Suları Islatamadım kimin eseri? Suları Islatamadım kitabının yazarı kimdir? Suları Islatamadım konusu ve anafikri nedir? Suları Islatamadım kitabı ne anlatıyor? Suları Islatamadım PDF indirme linki var mı? Suları Islatamadım kitabının yazarı Abdurrahim Karakoç kimdir? İşte Suları Islatamadım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Abdurrahim Karakoç
Yayın Evi: Kadim Yayınları
İSBN: 9789759000714
Sayfa Sayısı: 124
Suları Islatamadım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Suları Islatamadım
Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım, bu ne haldir
Bir gün silah çatamadım
Suları ıslatamadım.
Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan
Bir gün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım.
Ne payem oldu, ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem
Alan yoktur, satamadım
Suları ıslatamadım.
Suları Islatamadım Alıntıları - Sözleri
- " İçimiz dışımız bir garip oldu. "
- En büyük hasretim, bir ezan sesi..
- Dağıldık toplayan olmaz, Bizi sen kurtar Allah'ım
- “Beşerin zulmünden yüce Allah’ım Senin rahmetine sığınıyorum”
- Gafil sanmasınlar bizi Bilen bilir sabrımızı
- . "Konuşmak cinnettir, susmak intihar.." .
- Huzur içte gerek, kabukta değil Vuslat acelede, çabukta değil
- Selam umut, sabır ve geleceğe.
- Güneşin gölgesinde yatıp, serinleyenler Yitirse üzülmeyen,bulsa sevinmeyenler Buzdan ateş yakanlar, taş pişirip yiyenler Mide saltanatına boş verenler merhaha.
- Ağlaşıyor kitaplar, fotoğraflar Gülen yok!...
- Ben aşka koşarım, aşk beni vurur Yaklaştığım deniz içimde kurur
- Umutlar hayaldir, acılar gerçek Çileye mahkumsun, kim ne bilecek
- Ayrılık, beşerin dünya ölçüsü Muamma bedenle can arasında Aydınlık, gözlerin yalancı süsü Şaşırdım ilk ile, son arasında.
- Hak için başlatılan hareket,başarıya ulaşmasa da zafer sayılmalı.
Suları Islatamadım İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Küçük Cihattan Büyük Cihada: "Ülfetim olmadı iriler ile Ağıla girmedim sürüler ile Ölümden korkmayan diriler ile Selâmı, sabahı kestim gel de gör." *** Yollar yürümüşsün Beğim, ayağında taş yuvası, toprak karası, diken yarası, vuslat darası.. Çok pusu yemişsin Beğim, bakışında kan davası, can pahası, namus belası, tartak sahası.. Çok sabır tüketmişsin Beğim, dişlerinde Lahavle narası, siyaset levhası, komünist parkası.. Bir idealin ardında tam yarım asır dimdik yürüyüp de varamadığın o yol şimdi nereye çıkar? Halkın içinde Hak ile beraber olmakla emin beldeye iltica edişindeki endam büyüsüyle; vatanın makus talihinin yazılı olduğu sahifelere şiirler sıraladığın o gidiş ve gelemeyiş, hangi mükafat ile tanzim edecek şimdi süruru; apoletsiz omuzlarına? İstirahatini musalla taşlarına ötelemiş her kim varsa bu cihanda, fetih şuuruyla harman yeri olmuş yüreğin dudağındaki Fatiha kadar anlam katacak mısralarına. *** Karakoç Beğimiz sabrın son raddesindeki tahammülsüzlük oranınca sitemli. Kitapta yer alan birçok şiir, Beğimizin inzivaya çekilişine ve dünyadan el-etek çekişine hüccet. Hatta daha doğru bir tabirle, inzivaya çekilme çabasına bir hüccet... Çünkü yılların hıncı, kolay kolay terk etmiyor onu. Yine yer yer hesap soruyor, ihtar ediyor ve "adam olun!" diyor. "Ölüm, bizi çağıran, sessizliğin sesidir/Dünyadaki koşunun mezarda bitmesidir" diyerek bırakıyor kendisini ölüm rabıtasına. Belki de ölümü en çok bu kitapta işliyor Beğimiz. Ölümsüz bir ülküye işaret etmesiyle tanıdığımız o mutmain tavır, dili kalbe indiriyor. Son bir gayret ile savuruyor sitemini; "Savaştayım elli yıldır Ömrüm geçti boşalt, doldur Anlamadım, bu ne haldir Bir gün silah çatamadım Suları ıslatamadım. Ekin ektim başak yılan Kuşandığım kuşak yılan Yorgan akrep, döşek yılan Bir gün rahat yatamadım Suları ıslatamadım. Ne payem oldu, ne sayem En doğruya varmak gayem Düşüncemdir tek sermayem Alan yoktur, satamadım Suları ıslatamadım." *** Her sabah gözlerken kardan aydınlığı, sermayesi düşünmek olan nice çile hokkasını canından dolduran müşerref baş.. O'nun eyvahı ile teftiş ediyor kendisini. Üstad bir başka şiirinde ise ümidin ezilişini şu mısralarla ifade ediyor; "Dağ yolunda sarı güller açanda/Üveyikler kanat vurup uçanda/Harcadığım yıllar gelir aklıma " Kitabın bercestesi olarak gördüğüm, Merhum Beğimizin kati bir karara mütemayil oluşunun ve hatta sevk oluşunun vesikası diyebileceğim "Size Bıraktım" şiirini konuşmalıyız belki de. Mezkur şiirdeki küçük nüansların, büyük kararlara dair söylenmiş oluşunu düşünmek, beni tesiri altına almıştır. SİZE BIRAKTIM Bana Mevlana’yı, Yunus’u verin Mecnun’u, Leyla’yı size bıraktım Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin Irmağı, deryayı size bıraktım Talipli değilim şöhrete, şana, Makamı, rütbeyi yük etmem cana Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana, Dövüşü, kavgayı size bıraktım. Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme Ham topraktan haram mahsul dermeme Bir tek gönül kâfi gelir girmeme Konağı, sarayı size bıraktım. Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alınteri, göznuru Benliği, kibiri, iğrenç gururu Faizi, bankayı size bıraktım. Hiç biriniz telaş etmesin boşa Doyacak gözünüz toprağa, taşa.. Beni inancımla koyun başbaşa.. Topyekün dünyayı size bıraktım *** Şiirde birçok emare varken dikkate haiz olacak.. Yüzüme en samimi tebessümü bırakan mısra; "Bir tek gönül kâfi gelir girmeme" mısraı olmuştur. Zira "gönüle girmek" kavramı, tek bir literatürün lügatçesinde mevcuttur. Gayrısını tekellüme cehdetmekse lüzumsuzdur.. (Oğuzhan Âsım Güneş)
Suları Islatamadım/Abdurrahim KARAKOÇ ️ Abdurrahim Karakoç şiirleri; halkımızın vicdan sesi, gönül dünyamızın aşk hazinesi, irfanımızın bilge nefesi, zulme karşı kiyamın besmelesi... Hâk için başlatılan haraket, başarıya ulaşamazsa da zafer sayılmalı./Syf.9 Ya bir kuru selam, ya bir top çiçek Salmak istiyorsun, bırakmıyorlar/Syf.12 Sıcak bir yaz akşamında olabilir Sarı bir güz akşamında olabilir Kışın beyaz akşamında olabilir Ellerimde bir top mavi çiçekle - Gelirim, beni bekle/Syf.28 Ya bayramlar bayram olsun, kurtulsun Ya takvimler cayır cayır yırtılsın./Syf.40 "Geç kaldım" diye gam çekme Her varış ecele doğru./Syf.59 Çoğunun putlara secde ettiği Dünyayı dünya da boşadı gitti./Syf.112 Her çiçekte kurşun yiyor arılar Kovanlara sinek dolmuş bak hele./Syf.129 Karakoç okuyup da tavsiye edemeyecek olanın zannımca vicdanı kurur. Tabii ki #tavsiyeederim (Fethi)
Suları Islatamadım Abdürrahim Karakoç'un fikir çilelerini kalemine yansıttığı güzel eserlerinden biri.Toplumu ilgilendiren her konuda geleneksel halk şiirimizin hafızamızdaki izdüşümlerini duygulu, coşkulu bir söylemle dile getirmesi sanırım pek çok şiirinin bestelenmesinin ana sebebi.Halk şiirinin özellikleriyle yazmasına rağmen kalem şairidir Karakoç bağlama çalmayı bilmez bu nedenle kendinden ziyade başkaları tarafından bestelenen şiirleri bilinir çoğunlukla. Yaşamını tüm içtenliğiyle şiirlerine yansıtan Karakoç hayatı, yaşananları, toplumun çektiği sıkıntıları sürekli sorgulamış neticede bu denli güzel şiirler ortaya çıkmış. "Ekin ektim başak yılan Kuşandığım kuşak yılan Yorgan akrep, döşek yılan Bir gün rahat yatamadım Suları ıslatamadım." Dizeleri onun bu sürekli sorgulayan yönünü su imgesiyle dile getirdiği canım dizelerinden birkaçı sadece. Bazen kızmış isyan etmiş taşlamalarla meramını anlatmış. "Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden Her ocakta üç beş baykuş ötmeden Çabuk, devlet malı deniz bitmeden Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek" Dizeleri 1983 ' te yayımlandığı düşünülürse dönemimin toplumsal aksaklıklarını vermesi bakımından en az edebi değeri kadar mühimdir. Hiçbir sanatkar yaşadığı süreçten ayrı düşünülemez Abdürrahim Karakoç da dönemin sorunlarına dizeleriyle değinmiş kimi zaman karamsar kimi zaman iyimser toplumun nabzını tutmuştur. " Bölücülük dağıtan çay Kurur erinde gecinde Kardan köprü, buzdan saray Erir erinde gecinde Öfkeler hep direk direk Ellerinde kazma kürek Türk milleti tek bir yürek Vurur erinde gecinde." Zorlu yaşamını, hayat felsefesini, inancını, mücadeleci ruhunu hayranlık uyandıracak bir üslupla anlatıp " Hayat kilim çile nakış Dokuyoruz iniş yokuş Marifet manaya bakış Görene canımız kurban" dizelerinin unutulmayacak ustasını sadece "Mihriban" türküsünün şairi olarak yadetmek ona yapılacak en büyük haksızlık kanaatimce. 2012 'de Hakka yürüyen; bağlamasız, yürekleri bağlayan ustayı rahmetle anıyor, Okumanızı tavsiye ediyorum. Şiirlerle hayat daha da güzel... (Sabriye Yabancı)
Suları Islatamadım PDF indirme linki var mı?
Abdurrahim Karakoç - Suları Islatamadım kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Suları Islatamadım PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Abdurrahim Karakoç Kimdir?
1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş'ın, Ekinözü ilçesinde dünyaya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri iki kitap olacak hacimdeyken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında yayımlandı.
1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi. 1981 yılının mart ayında emekli oldu.
Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. Yaklaşık otuz defa mahkemeye verildi, bütün suçlamalardan beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı.
1985 yılında gazetecilik yapmaya başladı. Büyük Birlik Partisi'nin kuruluşunda yer aldı ve siyasete girdi. Sonra siyasetten ayrıldı.
İlk şiiri ilkokul sıralarında Elbistan'da çıkan Engizek gazetelerinde yayınlandı. Hece vezniyle aşk, gurbet ve sosyal temalı şiirler yazdı. Taşlamalarıyla ünlendi.
Şiirlerini Âşık Mahzuni, Musa Eroğlu gibi sanatçılar bestelemişlerdir. Mihriban türküsü Abdurrahim Karakoç'undur. Karakoç, şiirleri yanında, ironik yazılarıyla da tanınmıştır. Yazıları Akit, Yeni Düşünce, Yeni Hafta ve Gündüz gazetelerinde yayınlandı.
Karakoç, 7 Haziran 2012 tarihinde, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yoğun bakımdayken vefat etti. Ankara Keçiören'deki Bağlum semt kabristanına defnedildi
Şiirleri:
Hasan'a Mektuplar (1964),
Haberler Bülteni (1967),
Hasan'a Mektuplar ve Haberler Bülteni (1969),
El Kulakta (1969),
Bütün Şiirleri (1973),
Vur Emri (1972),
Kan Yazısı (1977),
Şiirler (1981),
Suları Islatamadım (1980),
Kar Sesi (1983),
Dosta Doğru (1984),
Beşinci Mevsim (1986),
Gökçekimi (1991),
Akıl Karaya Vurdu (1994).
Yazıları:
Düşünce Yazıları (1990),
Çobandan Mektuplar (1996).
Abdurrahim Karakoç Kitapları - Eserleri
- Çobandan Mektuplar
- Kan Yazısı
- Beşinci Mevsim
- Dosta Doğru
- Gökçekimi
- Vur Emri
- Suları Islatamadım
- Akıl Karaya Vurdu
- Yasaklı Rüyalar
- Parmak İzi
- Gerdanlık 1
- Gerdanlık 2
- Gerdanlık 3
- Bütün Şiirleri
- Düşünce Yazıları
- El Kulakta
- Gönül Bahçesinden Şiir ve Hikayeler
- Hasan'a Mektuplar
- Gerdanlık 5
- Gerdanlık 4
Abdurrahim Karakoç Alıntıları - Sözleri
- Zaaf, ruh kamburluğudur. (Çobandan Mektuplar)
- ¶¶ İnsanlar içinde ahmak tükenmez evlat ¶¶ (Gerdanlık 2)
- Uykular daraltılıp, düşler sansürlenmeli... (Gerdanlık 2)
- Şartlanmış bir kafanın kaynak yapılmış bir metalden farkı nedir? (Düşünce Yazıları)
- Semada yıldızların uykuya yatma vakti İster ay batarken gel, ister gün doğarken gel! (El Kulakta)
- Bizi nefsimize hadim etme ya Rab. (Gerdanlık 1)
- Hürriyeti çiğnenen gönül hatır dinlemez, Aşk ile serden geçen balta satır dinlemez. İsterse muhatabı beş fakülte bitirsin, Doktora yapmış diye eşek katır dinlemez... 25.08.2009 (Gerdanlık 5)
- Buz tutmuş saçaklarda kışı seyrediyoruz, Sokakta yem arayan kuşu seyrediyoruz. İçler kapalı mekân, çok uzaktır gözlere. Kolay geldiği için dışı seyrediyoruz... 16.01.2008 (Gerdanlık 5)
- Öyle bir devir ki, sakar mı sakar; Dışı da, içi de hep bizi yakar.. (El Kulakta)
- Hayatın boyunca kaç yokuş çıktın sen? Kaç defa susadın, kaç kez acıktın sen? Bayatlamış masal okuma sen bana, Kaç gönül kırdın, kaç Beytullah yıktın sen? 22.01.2008 (Gerdanlık 5)
- Her insan bir miktar hayal terzisi Ölçmektir, biçmektir, dikmektir işi Yeni yelken bekler, müsait rüzgar, Zaman denizinde umut gemisi... (Gerdanlık 3)
- Ne ayağım uydu, ne kafam uydu Belli... Ben bu çağın yabancısıyım. (Gökçekimi)
- Neredesin ey güzel aklım gel beni benden koru, Ötelere kaçma bahtım gel beni benden koru. İdrakimi düğümleme dost bildiğim kutlu gün, Yıkılsın sarayım tahtım gel beni benden koru... 30.10.2010 (Gerdanlık 5)
- Umudumuz uçtu gitti, çok yazık. (Parmak İzi)
- Yiğite servet yok yürekten gayri. (Hasan'a Mektuplar)
- İbret alacaksan sen kendinden al Bakkalda, pazarda satılmıyor ki, ibretin bedeli ne para, ne mal Teraziye konup tartılmıyor ki ... (Gerdanlık 1)
- Doğarsan üç günlük iş bulamazsın Acıkırsın, ekmek, aş bulamazsın Ucuz toprak, beleş taş bulumazsın Yaşamak rezillik, rüsvaylık demek (Bütün Şiirleri)
- Ey hanlar hanını halkeden Hancı! Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı. Ey fakir ekmeği, Mümin inancı! Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun (Dosta Doğru)
- Kim biliyor? Kim biliyor? Kim bilir? (Hasan'a Mektuplar)
- Ben çamura batmış vicdandan korkarım. (Gerdanlık 1)