diorex

Sumerkı Alacakaranlık - Dmitry Glukhovsky Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sumerkı Alacakaranlık kimin eseri? Sumerkı Alacakaranlık kitabının yazarı kimdir? Sumerkı Alacakaranlık konusu ve anafikri nedir? Sumerkı Alacakaranlık kitabı ne anlatıyor? Sumerkı Alacakaranlık PDF indirme linki var mı? Sumerkı Alacakaranlık kitabının yazarı Dmitry Glukhovsky kimdir? İşte Sumerkı Alacakaranlık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 31.05.2022 14:00
Sumerkı Alacakaranlık - Dmitry Glukhovsky Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Dmitry Glukhovsky

Çevirmen: Dilara Aslan

Yayın Evi: Panama Yayıncılık

İSBN: 9786052221532

Sayfa Sayısı: 416

Sumerkı Alacakaranlık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İsmini açıklamayan bir müşteri, çeviri bürosunda çalışan Dmitri Alekseyeviç’ten, Mayaların kutsal kitaplarını ele geçirmekle görevlendirilen İspanyol işgalcilerden birinin kaleme aldığı, 1562 tarihli bir metni İspanyolcadan Rusçaya çevirmesini ister.

Metnin sayfaları bir günlüğe aittir. Dmitri, her zamanki işlerden biri olduğunu düşünür ancak peyderpey eline geçen belgeleri okudukça, anlatılanlar ilgisini çeker. Çevrisini yaptığı her bölümün sonunda kendini daha fazla kaptırır. Günlükte yer alan olaylar, zamanla gerçeğin bir parçası hâline gelir. Jaguar çığlıkları duyar, evinin dış kapısında gizemli çizimler bulur ve etrafındaki insanlar ölmeye başlar. Moskova’da tuhaf şeyler yaşanmaktadır.

Bu esnada, dünyanın çeşitli bölgelerinde ürkütücü doğa olayları meydana gelir. Olayları radyodan ve gazete başlıklarından takip eden çevirmen, binlerce insanın hayatını yitirdiğini öğrenir.

Yaşananlar ve İspanyolca belgelerde anlatılanlar, birbiriyle bağlantılı mıdır? Aradaki ilişkiyi göremeyecek kadar kör değildir fakat aklındaki sorular cevapsız kalmaktadır. Acaba hayatı tehlikede olanlardan biri de kendisi midir? Dmitri, olayların girdabına kapılır.

Yavaş yavaş aklını mı yitirmektedir, yoksa çevirdiği metin dünyanın sonunun habercisi midir? Mayaların bu konudaki öngörüleri nelerdir? Gizemli günlükte yazılanlarla Moskova’da yaşananlar arasında nasıl bir ilişki vardır? Dmitri Alekseyeviç, zihnindeki soruların cevabını bulabilmek için zamana karşı yarışmak ve alacakaranlık çökmeden önce gizemi çözmek zorundadır…

Metaforlarla dolu bu romanda, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bir an önce son sayfaya ulaşmak isteyecek, kitabı bitirdikten sonra da okuduklarınızı asla unutmayacaksınız.

Sumerkı Alacakaranlık Alıntıları - Sözleri

  • Akşamın geç saatlerinde ,yarım saat daha "Usta ile Margarita "yı okudum ve sonunda iyi bir yorgan gibi hafif ve yumuşak bir Noel uykusuna daldım ...
  • her savaşın anısı ,en fazla üç nesil dayanır.
  • Melekler trombon çalmayacaktı, bir dünya mahkemesi yer almayacaktı,haklılar günahkarlar yoktu ,diriliş yoktu ,cennet cehennem yoktu ;hepimizi bekleyen tek şey ,varoluşumuzun sonuydu .
  • Sumerki eserinde Maya araştırmacısı Yuri Andreyeviç Knorozov kurgu karakter olup Yuri Valentinoviç Kronozov gerçekten yaşamıştır. 1922 yılında doğmuş ve ikinci dünya savaşı 'nın sonuna doğru Berline ilerleyen topçu birliğinde görev yapmış bir Sovyet askeridir . Berlin ulusal kütüphanesinden sokaklara saçılan kitaplarla bu şekilde karşılaşmıştır Içlerinden biri Diego de Landranın seyahatnamesi diğer üçü ise yok edilmekten kurtulmuş Maya yazıtları röprodüksiyonudur .
  • el altından "Kavgam"ın yasa dışı kopyalarını satıyordu .
  • "Maya Halklarının Tarihi Ve Yucatan ile Meksika'nın Fethi "
  • "EL CONOCIMIENTO ES UNA CONDENA"
  • Sonun kaçınılmaz olduğunu biliyorum. Kıyametin tüm belirtileri göründü ve onları doğru yorumladığıma eminim. Şimdi gökyüzünü yeryüzüne katacak ve tüm insanları, hatıraları dahil yarattıkları her şeyi, istisnasız yok edecek ve zamanı durduracak nihai darbeyi bekliyorum.
  • İnsan aklı, deniz dalgaları gibi hatıralarımızın keskin kenarlarını kemirir ve yontar. Renkler solar, ayrıntılar unutulur, düşen mozaik taşlarının yerini hayali anılar alır ki silinen hatıralardaki siyah lekeler resmin tamamını bozmasın.
  • Onlardan geriye kalan tek kanıt, raporları ve tüm bilinenleri hatırlamayı geçtim, kendisinin bile bilmediği, insanın baş döndürücü hayatının sıkıştırıldığı mezar taşlarıdır.
  • Yaşlılıkta, bugünden çok düne aitiz. .... Bu insanlar genelde yeni hayatlarını kabullenmez, şimdiki zamanı huysuz bir şekilde iterler çünkü geçmişlerinin mutlu suluboya tablolarına karışmaktadırlar. Titanikleri neredeyse dibe batmıştır ama onu henüz terk etmek istemezler. Paslanmış dümenin başında, kendilerini zorlayarak geriye, uzaklara bakarlar.
  • Her yeni ölümle evrenimiz giderek başka bir boyuta yerleşiyor -hayallerimizin, hatıralarımızın katmanına. Yavaşça geçmişe kayar, giderek daha az günümüzde yaşar, bilincimizde belirsiz, kaymış resimleri olan düne daha çok dalarız.
  • Kalın, kaliteli sayfalar yıllar içinde biraz sararmış fakat eskimemişti, daha çok mahzendeki pahalı şarap gibi yıllanmıştı. Cildi yüzüme yaklaştırdım, birkaç sayfaya göz gezdirdim ve tozlu, tatlı kütüphane kokusunu içime çektim. Bu eşsiz koku beni hemen uygun ruh haline soktu. Kitap, koltuğa uzanmamı ve acele etmeden, yeşil kumaşlı akşam lambasının rahat ışığında, yavaşça ve tadını çıkara çıkara pipetle içilen bir kokteyl gibi okumamı istiyordu.
  • Hayat. Bu muhteşem, inanılmaz kelime şu ana kadar olan zavallı varlığımı, tek gayem olarak su ile elektrik faturalarını ödemek ve beslenmek için işten işe koşup ot gibi yaşamamı betimlemek için kullanılabilir miydi?
  • Prensip gereği hiçbir zaman televizyonum olmadı - izleyicileri ne kadar aptallaştırdığını görmek için arkadaşlarımda buna kısa bir süre maruz kalmam yetiyor. Radyo ise bambaşka. Resimler göstermiyor, böylelikle de hayal gücünü harekete geçiriyor.

Sumerkı Alacakaranlık İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitap benim için ilk başlarda arka kapak yazısını okuyup çok beğendiğim ama okuyunca tüm beklentilerimi boşa çıkaran bir kitap oldu. Maalesef beğenemedim. Nedeni ise; konu her ne kadar kitabın sonuna kadar ilginçliğini korusada yazarın dili o kadar yavaşki konudan soğumaya başladım. Şöyle ki mesela karakterimiz olayın en heyecanlı yerinde durup kendine çay hazırlamaya veya yemek yapmaya başlıyor bir de yemeğin tarifini veriyor. Yazar olmayacak yerlerde karakteri o kadar detaylı anlatmış ki okuyucu esas kurgudan kopmaya başlıyor. İlk defa kadim medeniyetler hakkında bir kitap okudum ve sanırım bu kitap ile güzel bir giriş yapamadım. Sizin de kadim medeniyetler hakkında okuduğunuz kitap önerileriniz var mı ? (•İpek•)

Kitap çok hoşuma gitti. Zaten eski uygarlıkların konu edildiği kitapları pek severim. Mayaların kehanetleri, dünyanın sonu gibi hep duyduğumuz bilgiler değişik bir tarzda, oldukça akıcı ve heyecanlı bir şekilde ele alınmış. "Yazı, insanın fani, dünyanın da geçici olduğunu söylüyor. Yeryüzünde ilk ışığı gördüğümüz an, hepimiz ölüme mahkumuz. Tüm hayatınızı Maya araştırmalarına adamış olsanız da en büyük bilgeliklerini anlamamışsınız. O da bu halkın daima ölümü düşünüp ondan korkmaması. Biz ise varlığımızı bir gün de olsa uzatmak için ölümü reddediyor, ilaçlar, diyetler ve nefes egzersizleri uyduruyoruz, sanki bu zorluklarla kazandığımız günü bize verilen diğer günler gibi zavallı ve anlamsızca geçirmeyecekmişiz gibi. Fakat kendimizi ölümsüzlüğün hayalleriyle avuttuğumuzda, sonun değişmeyeceğinin belli olduğu günde acıyı ve kederi daha da arttırırız. Her Mayalı öleceğini ve tüm dünyanın bir gün geçeceğini biliyordu. Bu, önceden belirlenmişti. Kehanetlerinde, insan vücudunun her hücresinde ve dünyanın oluştuğu her bir tuğlada yazılıydı. Ölüm saatinin ne zaman olduğunun bir önemi var mı? Kızılderililere bu cesaret küçük yaşlarda aşılanmış ama içgüdülerine karşı koymanın onlara daha kolay geldiğini sanmıyorum. Öte yandan, huzurlu bir şekilde yaşamayı ve onurlu bir şekilde ölmeyi öğrenmişler." (Melek Ceylan)

“Bizi çevreleyen tüm dünya kafamızın içinden ibaret olduğunu varsayarsak, bir adım daha ileri gitmeye ortaya daha cesur bir hipotez atmaya engel ne? Ya bu kafa bizimki değil de bir başkasınınkiyse?” Mevzu tam bu noktada bağlanıyor, geri kalan tüm ayrıntılar konuyu süsleme. Son zamanlarda okuduğum en sıkı romanlardan, son satıra kadar soluk soluğa #dmitryglukhovsky #sumerki #alacakaranlık #metro (Fk)

Sumerkı Alacakaranlık PDF indirme linki var mı?

Dmitry Glukhovsky - Sumerkı Alacakaranlık kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sumerkı Alacakaranlık PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Dmitry Glukhovsky Kimdir?

Glukhovsky, Kudüs’teki Hebrew Üniversitesi’nde Gazetecilik ve Uluslar arası ilişkiler okudu. Genç yaşına rağmen oldukça etkileyici bir gazetecilik kariyerine sahip olan Glukhovsky, Fransız Euro News TV, Moskova’daki Russia Today TV ve Mayak Radyosu için çalıştı. Deutsche Welle Radyo, Sky News ve İsrail’in ulusal radyo kanalında muhabir olarak görev yaptı.

Gazeteci olarak Fas’tan Guatemala’ya, İzlanda’dan Japonya’ya kadar neredeyse bütün dünyayı dolaşan Glukhovsky, Çernobil faciası sırasında bozulan nükleer reaktörü filme almak için bölgedeydi. Baykonur’da Rus roketlerinin ateşlenmesini izledi. Kiryat-Shmona bölgesinde, İsrail ve Hizbullah arasındaki ilişkileri ateş hattından tüm dünyaya aktardı. Ayrıca Glukhovsky, “Kuzey Kutbu’ndan canlı yayın yapan ilk gazeteci” olma unvanını da taşımaktadır.

Glukhovsky, anadili Rusça’ya ek olarak İngilizce, Fransızca, Almanca, İbranice ve İspanyolca da bilmektedir. Bugün Moskova’da yaşayan yazar, “Metro 2033” kitabı ile 2007 yılında, Kopenhag EuroCon yarışmasında, Avrupa Bilim Kurgu Topluluğu (the Eurepean Science Fiction Society) tarafından Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.

Metro 2033 kitabı, fazla talep üzerine 25 farklı dile çevrildi. Kitabı sadece Rusya’da 1 milyon kişi okudu. Geçen yıl piyasaya çıkan “Metro 2034” isimli kitabın Rusça dışındaki dillere çevrilmesi beklenmektedir. Ayrıca Metro 2033 kitabından uyarlama aynı adlı bir video oyunu da bulunmaktadır.

Dmitry Glukhovsky Kitapları - Eserleri

  • Metro 2033
  • Metro 2034
  • Metro 2035
  • Sumerkı Alacakaranlık
  • Gelecek
  • Metro Triloji
  • Mesaj

Dmitry Glukhovsky Alıntıları - Sözleri

  • Samimi davranırlar ve empati kurarlar ama insanı sırtından vurmazlar mıydı? (Mesaj)
  • Bu, yarını olmayan bir dünya. Hayaller, planlar, umutlar... Bunlara burada artık yer yok. Duygular yerini içgüdülere bırakmış; en önemli içgüdü ise hayatta kalma arzusu. Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak (Metro 2034)
  • "Bak genç adam, bilgi ışıktır ve cehalet de karanlık." (Metro 2033)
  • İnsanlar, kendini kandırmanın verdiği konforlu alanın sınırlarını belirleyen bariyerlerin ötesine pek geçmezler. (Gelecek)
  • Bazı ölüler, hayattakilerden daha dinçtir. (Metro 2035)
  • "SAGLAM KAFA SAGLAM VÜCUTTA BULUNUR!" (Metro 2035)
  • Kaybettiklerimizin hatıralarının unutulmayacağını düşünüyordu. Çünkü dünyamız diğer insanların yaptıklarıyla ve düşünceleriyle, fikirleriyle oluşmuştu, tıpkı her birimizin binlerce yıl önce yaşamış atalarından miras aldığı sayısız mozaiklerden meydana geldiği gibi. (Metro Triloji)
  • "EL CONOCIMIENTO ES UNA CONDENA" (Sumerkı Alacakaranlık)
  • "Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir." (Metro 2033)
  • İşin ucundaki para o kadar büyük olacak ki,bununla baş edemeyeceğiz.Merdiven altı atölyelerde kendi plasebolarını hazırlayan tüm yasadışı farmakologlar ve diğer kimyagerler bu serseriler için satıcı olacak.Mafya onları koruyacak. Ve aşılanmış her bir birey onlara kölelik edecek çünkü aldıkları doz kadar yaşıyor olacaklar. (Gelecek)
  • Hayatında hiç yıldız görmemiş bir insan, sonsuzluk nedir hayal edebilir miydi? (Metro 2033)
  • Yaşlılıkta, bugünden çok düne aitiz. .... Bu insanlar genelde yeni hayatlarını kabullenmez, şimdiki zamanı huysuz bir şekilde iterler çünkü geçmişlerinin mutlu suluboya tablolarına karışmaktadırlar. Titanikleri neredeyse dibe batmıştır ama onu henüz terk etmek istemezler. Paslanmış dümenin başında, kendilerini zorlayarak geriye, uzaklara bakarlar. (Sumerkı Alacakaranlık)
  • Artık önünde gelecek diye bir şey yoktu, bu yüzden onun için önemli olan geçmişti ve kimse onu elinden alamazdı. (Metro Triloji)
  • "Kimse geleceğin ne getireceğini bilemez" (Metro 2034)
  • Sözüne güvenilecek biri varsa,o da gammazlayacağına yemin eden bir ispiyoncudur. (Gelecek)
  • “Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir.” (Metro 2033)
  • Günler birbirine benzerse o zaman öyle çabuk geçiyor ki, hayatının son günü sanki korkunç bir hızla yaklaşıyormuş gibi geliyor insana. (Metro Triloji)
  • Bir rejimi öldürmek mümkündür, imparatorluklar yaşlanır ve yok olurlar,fikirler ise veba mikrobu gibidir. Cesetlerde kuruyup kalırlar. Böylece 5 asır boyunca rahatça varlıklarını sürdürürler. Sonra birileri bir yerlerde tünel kazmaya kalkar ve vebalıların mezarlığına rastlar. Eski kemiklere dokunur...Artık hangi dili konuştuğu veya neye inandığı değildir önemli olan. Mikrop için hepsi birdir... (Metro 2035)
  • "Asıl delilik, bütün yeryüzünü kendine köle yapmayı istemek değil mi ya da doğayı arabaların kölesi yapıp onu acılar içinde bırakmak delilik değil de nedir? Kendine ve benzerlerine duyulan nefret yüzünden doğayla hesaplaşmak... Asıl delilik, çılgınlık bu değil mi?" (Metro 2033)
  • Herkes bir şeylerden korkuyor ama neden korktuğunu kimse bilmiyor... (Metro 2033)

Yorum Yaz