Sumerli Ludingirra - Muazzez İlmiye Çığ Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sumerli Ludingirra kimin eseri? Sumerli Ludingirra kitabının yazarı kimdir? Sumerli Ludingirra konusu ve anafikri nedir? Sumerli Ludingirra kitabı ne anlatıyor? Sumerli Ludingirra kitabının yazarı Muazzez İlmiye Çığ kimdir? İşte Sumerli Ludingirra kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Muazzez İlmiye Çığ
Yayın Evi: Kaynak Yayınları
İSBN: 9789753431224
Sayfa Sayısı: 192
Sumerli Ludingirra Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın bir ömür verdiği çalışmalarının İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan ve Sumer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 000 çiviyazılı belge üzerinde 33 yıl çalışan, araştırmalarını bugün de sürdüren Çığ bu kitabında Sumerli Şair Ludingirra'nın ağzından, Sumer kültürünü anlatıyor. Anlatılanların tümü, çiviyazılı belgelerdeki bilgilerdir. Eser, bir "kurgu" değil; konuya 56 yılını vermiş bir uzmanın ulaştığı bilimsel düzeyin ve olgunluğun ürünüdür.Sumerli şairler, üçü dışında, imzalarını kullanmamışlar. İşte Ludingirra, adı bugüne ulaşan üç Sumer şairinden biridir. Dört bin yıl önce yaşamış Ludingirra ile tarihin derinliklerine uzanan zevkli bir yolculuğa çıkacaksınız. Her sözcüğü 56 yıllık birikimin içinden süzülerek gelen bu çalışmayı, konuyla ilgili Sumer tabletleri, Nippur şehri haritası ve öteki belgelerin fotoğraflarıyla birlikte okura sunuyoruz.
Sumerli Ludingirra Alıntıları - Sözleri
- ben demeyip, ben daha büyüğüm, ben daha iyi bilirim yarışmasına girmeden birleşselerdi, bunların hiçbiri başımıza gelmez, güçlü bir devlet olup saygınlığımızı yitirmezdik. ... ~....
- Oradan ayrılırken kendi kendime, "Neden biz insanlar bu kadar fena, bu kadar acımasız, bu kadar vahşiyiz?" diye düşündüm. Hayvanlar bile yapmıyor bizim yaptıklarımızı.
- Bizim devletimizin ve halkımızın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Onları bir bir anlatmaya kalksam kitaplar almaz.
- İnsan hiçbir yaşta çocukluğunu bırakamıyor.
- “Bazen öyle kızıyorumki, kendilerinin yaptığı işleri Tanrı veya Tanrıçalarımızın üzerine atıp kurtuluyorlar.”
- İnancımıza göre her ailenin hatta bireylerin koruyucu bir Tanrısı vardır. O; dualarımızı, isteklerimizi büyük tanrılara ulaştırır.
- Köpeksiz köyde tilki bekçidir. Sümer Atasözü
- “Acaba niçin bu kızı bu kadar inceliyorum.” diye kendi kendime sordum ve “Acaba aşk böyle mi başlıyor.” Diyordum.
- Yanan kalbimle yazıyorum bunları
- • Çok yiyen uyuyamaz. • Açık ağza sinek girer. • Kalpte olan düşmanlık getirmez, dildir düşman eden. • Bir kez yalan söylersen doğruyu söylesen de inanılmaz. • Yürürken ayağını sıkı bas. • Arkadaşlık bir gün sürer, akrabalık sona dektir. • İyi giyinen kimsenin önünde herkes eğilir. • Köpeksiz köyde tilki bekçidir. • Zamanını boşa geçirdin, ne işe yaradı? • Mademki biliyorsun, neden öğretmiyorsun?
- Bizde evlilikler çok eski zamanlardan beri tanıklar önünde yazılı olarak yapılan bir sözleşme ile yasal olur. Sözleşmesi olmayan bir evlilik yasal sayılmadığı için, boşanma halinde tazminat alınmaz. Bir erkek yasal olarak tek kadınla evlenebilir. Ancak karısı kadınlık görevini yapamayacak kadar hasta ise veya çocuğu olmuyorsa, karısının izniyle başka kadınla evlenebilir. Fakat ilk karısına, ömrünün sonuna kadar bakmak zorunluluğundadır. Eğer kadın, kocasından boşanmak isterse, getirdiği çeyizi ve tazminatını alarak bir sözleşme ile boşanabilir.
- İnsan hiçbir yaşta çocukluğunu bırakamıyor.
- Fakat bazı insanlarımızda öyle ünlü olma isteği var ki, kendi soydaşları ile birleşip güçlenecekleri yerde onların ölüleri üzerine basıp yükselmeyi yeğliyorlar. Korkunç!
- Kentlerimiz el ele verip güçlerini birleştirseydi, bunlar başımıza gelmeyecekti. "Ben daha büyük olacağım, ben daha yükseleceğim" diyen şan ve şöhret düşkünü yöneticiler ülkemizi parçaladılar, düşmanlarımıza bizi yem yaptılar. Ne acı değil mi?
- Yıllarca o kadar insanı okuttuk, eğittik; bizim ödülümüz de onların bize teşekkür etmesi değil mi?
Sumerli Ludingirra İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dört bin yıl önce yaşamış Ludingirra ile kayda değer bir hasbihalim oldu. Çok memnunum kendisi ile tanıştığım için. Bana, 21. yüzyıl insanı olmanın çok da matah bir şey olmadığını gösterdi dört bin yıl öteden. Gördüm ki kaygılarımız, insanlık adına dertlerimiz, keder ve sevincimiz hiç değişmeden süregelmiş. Hatta itiraf edeyim Ludingirra benden(bizden) on adım ötede yaşamış. Gölgesi kıvansın! Bu kubbede baki kalan sedası kulaklarımıza ulaştığı için gerçekten şanslıyız. Es geçmeyin, okuyun, okutturun. (Emel)
SÜMERLER YA DA GENEL OLARAK TARİH..: Tarih : M.Ö. 2000 ler Yer : Mezopotamya Öncelikle kitaba ismini veren Ludingirra beyefendinin Sümerli bir şair, yazar olduğunu belirterek başlayalım. Ve elbette Muazzez İlmiye Çığ hanımefendiye emekleri için büyük bir teşekkür , kendisini zaten bir çoğumuz ismen de olsa tanırız. "Ben bir Sümerli öğretmen , şair ve yazarım. Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım çoktan. Fakat şair ve yazarlığım ölünceye kadar sürecektir herhalde" Kitap bu cümlelerle başlıyor. Tabi önsözde Muazzez hanımın verdiği kıymetli bilgilerin ardından. Sümerli şairler genellikle isim kullanmadan yazmışlar, bunun istisnası Ludingirra , Enheduanna ve Dingiraddamu isimli şairlermiş. Devir tablet devri, kil tabletlerle korunarak bugüne ulaşan ve başta Muazzez hanım olmak üzere kıymetli Sümerologlar tarafından çevrilen yazılar bize dönem hakkında çok önemli bilgiler sunuyor. Kitapta Ludingirra , çocukluğundan , öğretmenliğinden , evliliğinden , yaşadığı şehirden , kısaca kendi hayatı ve döneminden bahsediyor ve bunu 75 yaşından sonra bir çeşit hatırat olarak yazıyor. Amacının hem geleceğe bir eser bırakmak hem de kaybolmakta olan Sümer dilinin böylece unutulmaması olduğunu söylüyor. Dönemin bir diğer medeniyeti Akadlar, bir süredir Sümerleri kısmen de olsa işgal etmiş, yönetimi ele almış ve Akadca dili egemen olmaya başlamıştır. "Ülkemiz yavaş yavaş bölüşülüyor. Yabancılar aramızda özgürce yaşadıkları halde nedense rahat batıyor kendilerine. Ülkede karışıklıklar hep onlardan çıkıyor. Kendi insanlarımızın da birbirinden üstün olma tutkusu düşmanların eline iyi bir fırsat veriyor." Ne kadar tanıdık değil mi? Hem bizim ülkemiz hem de dünyanın pek çok yerinde karşımıza çıkan bu örnek ? Bugün için kısmen Suriye meselesi özelinde ele alabiliriz. Fakat bence mesele daha da derin bir şekilde yaşanmaktadır. Şu kadarını söylemek isterim, bugün malum bir AVM kültürü hayatımızın içinde büyük yer tutmaktadır, olmasın mı peki ? Olsun tabi. Lakin dilimiz bu konuda yara alıyor mu ve kendi kültürümüz , buna bir bakalım.. Bugün ağırlıklı olarak İngilizce isimli AVM'lerde , yine bu dilin ağırlıklı olduğu yemek katında yediğimiz yemeklerin türüne kadar, sinema katında izlediğimiz Hollywood ağırlıklı filmlerle , giyim ve diğer mağazaların yine başka bir modanın hakimiyetinde ve yoğun olarak aynı dille adlandırılması , bizim bir bakıma "işgal" altında olduğumuzu göstermeye yetmiyor mu? İşte kitabın da etkisiyle, zaten malum olan bu mesele hakkında bir kere daha düşündüm. Dillerini koruyamayan milletlerin tarihten nasıl silindiği , tek neden bu olmasa da gerilemeye nasıl katkıda bulunduğu meselesi sanırım her devirde önemini koruyor. Kitapta mitoloji unsurları , çok tanrılı inanışlar , kadın-erkek ilişkileri , yaşam tarzları çok bilgilendirici şekilde işlenmiş , Ludingirra bize büyük bir eser bırakmış. "Bizim ulusumuz arasında bir kadınla zorla beraber olmak çok fena sayılır. Kanunlarımızda böyle yapanlara ağır cezalar var." İnsan ilişkileri ve yaşam tarzı yönünden pek çok şeyin bugün de benzer olduğunu , hatta bazı açılardan bugünden ileri olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Tarih bir tekrardan ibaret dedirten pek çok kısım var kitapta. Sümerlerin Türklerle aynı soydan ya da Türk olduğu tezine katkıda bulunması açısından da meraklısı için bu ve başkaca eserler çeşitli bilgilerle dolu. "Biz ozan ruhlu bir milletiz herhalde ki , her konuyu şiir şeklinde yazmaktan çok hoşlanıyoruz." Yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Özellikle tarihe meraklı kişilere kesinlikle önereceğim bir kitap, büyük keyif aldım okurken. Herkese iyi okumalar.. (Osman Y.)
Kitabın Yazarı Muazzez İlmiye Çığ Kimdir?
Muazzez İlmiye Çığ, (20 Haziran 1914, Bursa), Türk sümerolog.
Biyografi
Ailesi köken olarak Kırımlı göçmenlerden olup babası Kırım'dan Amasya, Merzifon'a, annesi ise Kırım'dan Bursa'ya göçmüştür. Ailesi İzmir'de yaşamaktayken, 15 Mayıs 1919 tarihinde meydana gelen İzmir'in işgali ardından daha güvenli bir yer olan Çorum'a yerleşti.
Eğitim ve kariyer
İlkokula Çorum'da başladı. Daha sonra ailece Bursa'ya taşındılar. Bursa'da özel bir okul olan Bizim Mektep'te Fransızca ve keman dersleri aldı. 1926'da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi'ne (Bursa Kız Öğretmen Okulu) girdi. 1931 yılında mezun oldu ve babasının da öğretmenlik yapmakta olduğu Eskişehir'e tayin oldu. Eskişehir'de öğretmenlik mesleğini dört buçuk yıl yaptı.
15 Şubat 1936 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydoldu. Nazi Almanyası'ndan Türkiye'ye iltica etmiş olan ve Ankara Üniversitesi'nde dersler veren Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock'dan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger'den Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürü derslerini aldı. 1940 yılında Ankara Üniversitesinden mezun olduktan sonra İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivine uzman olarak atandı. Aynı yıl Kemal Çığ ile evlenmişti. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırdı, 74.000 tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu, 3.000 tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımladı.
1957'de Münih'teki Oryantalistler Kongresi'ne katıldı. 1960'da Heidelberg Üniversitesi'nde altı aylık bir çalışma yaptı. 1965'de Roma'da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra'ya götürdü. 1972'de emekliye ayrıldı.
Emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988'de Philadelphia'daki Asuroloji kongresine katıldı. Prof. Kramer'in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap 1990'da Tarih Sümerle Başlar adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı. Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993'te çocuklara yönelik Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk da dahil Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yazdı.
Muazzez İlmiye Çığ Kitapları - Eserleri
- Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni
- Gilgameş
- Sumerli Ludingirra
- İnanna'nın Aşkı
- İbrahim Peygamber
- Uygarlığın Kökeni Sumerliler - 1
- Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği
- Sumerlilerde Tufan Tufan'da Türkler
- Hititler ve Hattuşa
- Atatürk ve Sumerliler
- Uygarlığın Kökeni Sümerliler 2
- Zaman Tüneliyle Sümer'e Yolculuk
- Ortadoğu Uygarlık Mirası -1
- Sumerliler Türklerin Bir Koludur
- Ortadoğu Uygarlık Mirası -2
- Atatürk Düşünüyor
- Uyanın Artık!
- Vatandaşlık Tepkilerim
- Sümer Hayvan Masalları
- Atatürk Düşünüyor
- Çam Bayramı
- Sevgili Çocuklar
- Yandı İçim
Muazzez İlmiye Çığ Alıntıları - Sözleri
- "Babil kulesinin, Mezopotamya'nın ziguratları olduğuna kuşku yok. İbraniler onları yıkılmış halde gördüler. Bu yıkılmış ve harap olmuş kule kalıntılarının, insanların korumasızlığını, güce karşı duyulan isteğin insanlara verdiği üzüntüleri sembolize ettiğini söylüyor." (Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni)
- Ayrıca Türk gençliğini laikliğin dışında yetiştirmeye yeltenecek olanlar, bu devlete, bu ulusa en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır. (Atatürk Düşünüyor)
- El ele uyumak iyidir. Kalp kalbe uyumak daha tatlıdır (İnanna'nın Aşkı)
- Alım satım, borçlanma, kira, miras bölüştürme gibi her türlü hukuksal işlerin birer yazılı antlaşma ile yapılması ilk Sümerlilerde başlamıştır. Evlenme boşanmalar da, yasal sayılması için yazılı bir antlaşma ile kanıtlanmalıydı. Taşınmaz mallar ilk olarak bir kadastro yoluyla Sümer'de güvenceye alınmıştır. Vergi dengesizliğini, kırtasiyeciliği, zorbalığı, rüşveti önlemek, kadın ve erkeğin eşit işe eşit ücret almasını sağlamak amacıyla ilk reform yapan yine Sümerliler olmuştur. (Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni)
- "Evrenin yaratılışı hakkındaki bilgiler, çeşitli şiirlerin giriş kısımlarından alınmıştır. Bu yazılara göre ilk önce büyük bir karışıklık gerçekleşiyor ve her tarafı şu kaplıyor. Bu suyun Namma adlı bir tanrıçası vardı. Bu tanrıça bu sudan bir dağ çıkarıyor. Bu dağın üstü gök, altı yerdir. Bu ikisinin birleşmesinden Hava Tanrısı Enlil oluyor. Enlil bu dağı ikiye ayırıyor ve üstünü Gök Tanrısı An, altını da Yer Tanrıçası Ninki ile Enlil alıyorlar. Yer dişi olarak algılanıyor. Böylece yer, gök ve hava yaratılmış oluyor. Enlil adındaki lil hava, soluk ve ruh anlamına gelmektedir. Genişleyen hareket eden bir varlık olan lil bizim atmosferimizle özdeş. İlginç olanı, tanrının yazdırdığına inanılan hiçbir din kitabında, havadan söz edilmemesidir. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızların hemen hepsi aynı maddeden oluşmuşlar, fakat ayrıca çeşitli aydınlatma ile donatılmışlar. Gök ve yeri her taraftan kuşatan bir deniz vardı ki, hepsi bunun içinde sanki hareket etmeden duruyorlardı. Gök, kubbe şeklinde tek bir maddeyle örtülmüş olarak algılanmış. Bu maddenin ne olduğu bilinmiyor. Fakat Sumerliler kalaya gök madeni dediklerine göre belki göğü kalaydan oluşmuş gibi düşünmüşlerdir. Göğe büyük yüksek, deniyor. Burada gök ve yeryüzü tanrıları oturuyor. Yer de, yeryüzü ile onun altından oluşuyor ki, buna da büyük aşağı deniyor. Burada da yeraltı tanrıları bulunuyor." (Uygarlığın Kökeni Sumerliler - 1)
- Bütün bu görevlerin üstünde en önemli görev rahibelerin tapınak fahişeliği idi. Bu rahibeler tanrı namına seks yaptıkları için kutsal sayılıyordu. Bu yüzden onların diğer kadınlardan ayrılmaları için başlarını örtmeleri zorunlu idi. Bu baş örtmeyi İÖ 1600 yıllarında bir Asur kralı yaptığı kanunda evli ve dul kadınlara da uygulamaya başlamıştır ki, böylece onları da meşru seks yapan kutsal kadın sınıfına sokmuştur. Bu adet daha sonra Yahudi kadınlarına uygulanmış. Hıristiyanlıkta rahibelerin baş örtmesi şeklinde sürmüş. Müslümanlıkta ise erkekten kaçma haline dönüşmüştür. (Uygarlığın Kökeni Sümerliler 2)
- Bilmem biliyor musunuz, suyu ve sıcağı bol olan bizim ülkede hurma ağacı pek çoktur.En önemli meyvemizdir hurma .Üzüm bağlarımız da var ,fakat üzümü daha çok şarap yapmak için kullanıyorlar . (Zaman Tüneliyle Sümer'e Yolculuk)
- Dumuzi, bir elini İnanna'nın kalbine koyarak "El ele uyumak tatlıdır, kalp kalbe uyumak daha tatlıdır" diyor. (İnanna'nın Aşkı)
- Sumerliler gökyüzünü incelemişler; ayın hareketlerine göre seneyi otuzar günlük 12 aya bölmüşler. Güneş sistemine göre de her yıl artan 10 günleri toplayarak üç yılda bir seneyi 13 ay yapmışlar. (Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni)
- Kral Hammurabi ( biz hâlâ "kanun, kanun" diye uğraşaduralım) meşhur kanununda, kira ile ilgili maddeleri sıralayıvermiş bile. Kiradan sonra bina ile ilgili diğer hususları da ihmal etmemiş. Çamurdan yapıp pişirdiği ve çivi ile yazdırdığı kanun kitabında inşaatçıların hileye sapmalarını önlemek için için de demiş ki: "Eğer bir mimar, bir şahsa bir ev yapar da sağlam olmadığı için yıkılırsa ve bu suretle evin sahibinin ölümüne sebep olursa kendisi de öldürülecek, sahibinin oğlu ölürse mimarın da oğlu öldürülecek, kölesi ölürse yerine başka bir köle verilecek, eğer eşyalara zarar vermişse bütün eşyaları tazmin edecek ve evi sağlam yapmadığı için yıkıldığından tekrar onu yapacak ve ev sahibinden para istemeyecektir. " (Ortadoğu Uygarlık Mirası -2)
- "El ele uyumak tatlıdır,kalp kalbe uyumak daha tatlıdır." (İnanna'nın Aşkı)
- Bizim devletimizin ve halkımızın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Onları bir bir anlatmaya kalksam kitaplar almaz. (Sumerli Ludingirra)
- Zaman zaman Dada'ya "Ben öğrendiklerimi sana anlatıyorum. Acaba seni sıkıyor muyum?" diye sorardı. Arkasından "Atalarımız 'Biliyorsan neden öğretmiyorsun?' demiş, ben de bildiğimi birine anlatmazsam rahat edemiyorum." diye eklerdi. (Zaman Tüneliyle Sümer'e Yolculuk)
- Türkiye'de Atatürk Devrimi'yle birlikte tam üç devrim birden yaptık. 1- Rönesans, 2- Sanayi Devrimi, 3- Fransız Devrimi. (Atatürk ve Sumerliler)
- Benim için sevgi her şeyden üstün. Saygı sevgiyle olursa değeri var. Korkudan gelen saygının hiç önemi yok. (Atatürk Düşünüyor)
- Cinsel gücü sağlamak için, ister kadın, ister erkek olsun, ona siyahlar giydiriyor büyü yapan. Orasına burasına siyah yünler bağlıyor. Sonra onların hepsini çıkartıp nehre atıyor ve "Bunları bu kimsenin üzerinden aldığım gibi, o her ne günahtan bu hale geldiyse, onun günahı da böylece üzerinden alınsın!" diyor. (Hititler ve Hattuşa)
- Tanrı adına insanlari sömürmek. Tarih boyunca ya Tanrılar adına ya da yö- neticiler adına insanlar sömürülmüş, durmuş" dedi. (Hititler ve Hattuşa)
- Sümerlilerin 6000 yıl önce Asya topraklarından gelip yerleştikleri yer, bugünkü Bağdat şehrinin biraz kuzeyinden başlayarak Basra Körfezi'ne kadar uzanan Mezopotamya'nın alt yarısını kaplamaktadır. Burada iklim çok sıcak ve kurak. Toprağı kuru ve verimsiz. Nehirlerin geçtiği dümdüz bir arazi. Ne maden, ne de taş görünüyor etrafta. Bol kamışlık ve sazlıkla kaplı. İşte böyle bir yere gelip yerleşen Sümerliler, bir zaman sonra üstün yetenekleri ve çalışkanlıkları ile kanallar açarak kuru toprağı sulamışlar, bataklıkları kurutmuşlar, orasını her türlü ürünü elde edebilecekleri tarlalar ve bahçelerle donatmışlar. (Uygarlığın Kökeni Sümerliler 2)
- Cumhuriyet sonrası verilen Ekim, Kasım, Aralık, Ocak ay adları dışında diğer ay adları çeşitli kültürlerden gelmedir. Şubat-Akadca, Mart-Latince, Nisan/Nisag - Sumerce, Mayıs-Latince ( Hermes'in annesi Maya'dan geliyor), Haziran-Aramice, Temmuz/ Dumuzi- Sumerce, Ağustos- Latince, Eylül- Akadca. (Ortadoğu Uygarlık Mirası -2)
- Bizim annelerimiz ve babalarımız hep öğretmene saygılı olmamızı, okulu sevmemizi söylerler. Öğretmenler kutsal kimselerdir bizim için. Sizce de öyle değil mi? Bize okumayı yazmayı bütün bilgileri, büyük bir özveri ile öğreten onlar. Ama bazen onların bu değerini unutup arkalarından söylendiğimiz de olmuyor değil. (Zaman Tüneliyle Sümer'e Yolculuk)
Editör: Nasrettin Güneş