Sürgün - Metin Aktaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sürgün kimin eseri? Sürgün kitabının yazarı kimdir? Sürgün konusu ve anafikri nedir? Sürgün kitabı ne anlatıyor? Sürgün kitabının yazarı Metin Aktaş kimdir? İşte Sürgün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Metin Aktaş
Yayın Evi: Doz Yayıncılık
İSBN: 9789944227742
Sayfa Sayısı: 432
Sürgün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mustafa Kemal ve arkadaşları, “kurtuluş savaşı”nda çeşitli vaadlerle yanına aldıkları Kürtlerin imhasına cumhuriyeti kurup iktidar olduktan sonra karar vermişlerdi. İlk deneme “1921 Koçgiri”de, sonra “1925 Şeyh Said Ayaklanması”nda ve “1930 Ağrı İsyanı”nda çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapılmaksızın yüzbinlerce Kürt, öldürülerek gerçekleştirildi.
Sıra Dersim’e gelmişti. Öyle bir ders verilmeliydi ki Yavuz Sultan Selim’in yaptığı katliamı aratmalıydı. Dersim’de isyan yoktu. Başına buyruk aşiretlerin kontrol altına alınması bahanesi ile 1927 yılının baharında hareket başladı. Dersim coğrafyası dünyada ender görülen ikinci bir katliama sahne oldu. Çocuk, kadın, yaşlı demeden binlerce Dersimli sivil Kürt katledildi. Ormanlar, vadiler, mağaralar savunmasız insanların cesetleriyle doldu. Nehirler, ırmaklar yıllarca kan aktı. Katliam 1938’de bitti.
Katliamdan kurtulanları Elazığ’da toplama kamp-larında topladılar. Sağlıklı çocuklar ailelerinden koparılarak yetiştirme yurtlarına evlatlık verilmek üzere yerleştirildiler. Yetişkinler, trenlerin hayvan sevkiyatı için kullanılan vagonlarıyla, öylesine insanlık dışı yöntemlerle batı illerine sürgüne gönderildiler ki, çoğu yollarda öldü. Kalanlar tüyler ürperten bir şekilde yerleşim yerlerine tek tek dağıtıldılar. Yaşamları için hiçbir güvence olmadan oradaki insanların merhametine bırakıldılar. Bir çok sürgün yeni şartlara ayak uyduramadı ve öldü.
“Sürgün” romanı, okura bu trajediden bir kesit sunuyor.”
Sürgün Alıntıları - Sözleri
- Benim düşmanım içimdeydi.
- Yaşamak için diren!
- “Unutma oğul! Ölüler hesap soramaz.”
- Cesetleri yanan ölülerin ruhları da yanıyorsa, cennete kim gidecekti?
- Nasıl bir insandım ben? Bu kadar acıya nasıl katlanabiliyordum?
- Sizleri hep yanlış anlatmışlar bize; ne demeli bilmem ki… Sizin hakkınızda düşündüklerimden dolayı Allah beni bağışlasın.
- İsyan ettim Yaradan’a. Bütün bu dayanılmaz acıları yaşamak için ne yapmıştık ki biz?
- Tanımadığım ihtiyarın Seyit Rıza olduğunu öğrendiğimde tekrar sarılıp ellerini öpmek istedim izin vermedi gülümseyerek yanaklarından öptü hoş alçakgönüllü sempatik bir ihtiyardı bakışlarında derin bir ululuk ermişlik iyilik hüzün akıyordu
- Her şey vaktinde iyidir.
- Dışarıdan seyredenlerin duyduğu acı Alevlerin içinde yanmakta olan Kelebeğin çektiği acıların yanında hiç kalır
- Ölümü görmek istemiyordum.
- Ah zaman ah! Seni durdurmayı başarabilmek mümkün olsa geçmişe geri dönmek mümkün olsa!
Sürgün İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dersim (Alevi Kürtler); talan edilmiş toprak ve hakimiyetin mutlak acılarla önderlik olduğu bu yoğrulmuş coğrafyada sökülmüş; yurtlarından,tarihinden,kültüründen,inancından koparılarak dahası zorunlu iskana tabii tutularak köklerinden ve dillerinden saf dışı bırakılıp kimsesizliğe mahkum edilircesine yapılan lokal bir hedef ve soykırımı ezilen ve isyan eden meşru müdafaa bile hak safhası görülmeyen buram buram acı, sefalet, beşeriyet direncinin en ağır olduğu bir kitabı keza betimlenecek şekilde okurken tüm duyu organlarım tarafından hissedildi. Zira; zulmün hümanist bir insanı nasıl da ötekileştirdiği bir kitabın okuma evresine bırakıp bununla birlikte son olarak geçen bir alıntıyla sonlandırıyorum. “ Dışarıdan seyredenlerin duyduğu acı, alevlerin içinde yanmakta olan kelebeğin çektiği acıların yanında hiç kalır.” (Ateş Dağ ⠀ོ)
Bilmediğimiz ve yıllarca bir yalanın peşine sürüklendiğimizi bu kitabı okuduktan sonra anladım. Şeyh Sait isyanı ve buna bağlı Seyit Rıza ayaklanması dersimde öldürülen binlerce Alevi kürdünün dıramı okuru derinden etkiliyor. Askerler tarafından tecavüze uğrayan kadınlar işkence edildikten sonra yakılan masum insanların dramı. Kirli bir geçmişi gün yüzüne çıkaran yazar ince detayına kadar okurla bir araya getirmiş. Her kesin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. (Okur adam)
Sürgün: Yazarın 1994 köy boşaltmaları sırasında antalyaya göç eden uzun yıllardır görmediği hüseyin amca ile karşılaşması ile başlıyor ve 1937 de aşiretleri düzene sokmak adı altında başlatılan harekatın katliama dönüşüp dersim köylerinin nasıl yakılıp yıkıldığı insanların yaşadıkları ve hayatta kalanların hiç bilmedikleri yerlere sürgün edilip türkleştirilme politikalarını, ikinci dünya savaşının baş göstermesi ile devletin halka yüklediği ağır vergi politikalarını anlatıyor. Okurken Dersim köylerinde gezip o halkla semah dönüp munzurda yüzmüş gibi hissederken yer yer gözlerinizi silmekten kendinize alıkoyamayacağınız bir kitap (Rüstem Altun)
Kitabın Yazarı Metin Aktaş Kimdir?
Metin aktaş 1956 Tunceli ovacık ilçesi Çayüstü köyünde yoksul bir köylünün ilk çocuğu olarak doğdu. köyünde okul olmadığı için ilk okulu halasının desteğiyle Ovacık Ada Köyünde okudu. İlk okuldan sonra altı yıllık tunceli Yatılı Lisesini kazandı. Tunceli Lisesinde eğitime başladı. Oradanda Hakkari yatılı lisesine sürüldü. Hakkari lisesindende İzmir Urla Lisesine sürülünce liseyi bitirmeden eğitim hayatını sonlandırdı. Yazarın Köyü, evi devlet tarafından 1994 yılında yakılıp boşaltılarak zorunlu sürgüne gönderildi. romanlarında toplumun alt kesimini oluşturan yoksul insanların, azınlık inançlarda, kültürlerde, etnisiyelerde insanların yaşamlarını,yakın tarihimizde yaşanmış büyük,acılı trajedileri anlatan yazarın bu güne kadar yayınlanmış on romanı var.
Metin Aktaş Kitapları - Eserleri
- Nişancı
- Yezda
- Dicle
- Sürgün
- Cennetin Ölümü
- Harput'taki Hayalet
- Avesta
- Rüzgar Ateş Gibi Yakıyordu
- Son Derviş
- Cefr
- Harput'taki Hayalet
- Burseya Dağı
- Dilsiz
- Harput'taki Hayalet
- Uzun Yaz
- Sessizlik Kulesi
- Bozkır Gülü
- Hoz
Metin Aktaş Alıntıları - Sözleri
- İnsan insandır.Insan milletinden,ırkından,inançlarından dolayı kötü olamaz (Harput'taki Hayalet)
- "Koyunlar ömürlerini kurttan korkarak geçirirler, hâlbuki onları yiyen çobandir." (Burseya Dağı)
- ''Dinle bak Sato'' dedi idris.Fısıldayarak türküyü söylemeye başladı.Sesi yanıktı,içtendi. Dersim dört dağ içinde Gülü var bağ içinde Dersim'i halk saklasın Bir yarim var içinde Ne oldu ağama ne oldu Sarardı benzi soldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Harput'un altı ketek Dersim'e gidek gelek Elin elinde olsun (Harput'taki Hayalet)
- Korkan insan yaşamı sevmeyi öğrenir (Cefr)
- Benim oğlum için yapacağım bir şey kalmadı onu ben kendi ellerimle savaşa gönderdim vatan için o zaman Bulgaristan'da ne işimiz var diye kendimi sorgulayamıyordum Roc o zaman ben Osmanlı'nın girdiği her haksız savaşı destekliyordum (Harput'taki Hayalet)
- "Din, sıradan insanları sessiz tutmak için mükemmel bir şeydir." |Napoléon Bonaparte (Dilsiz)
- "Bazen insan bazı şeyleri anlayamıyor." (Yezda)
- Yenildi o. Bu büyük düş onu boğdu, delirtti. (Cennetin Ölümü)
- Beyaz Dağ'ın doruklarını göstererek, Ne kadar büyük. Yürüdükçe büyüyor, yaklaştıkça uzaklaşıyor. (Cennetin Ölümü)
- '' Neden karınca?'' '' Karıncalar ortak üretmeyi,ortak paylaşmayı,ortak yaşamayı başardıkları için.'' (Harput'taki Hayalet)
- "Ben diyarbekir surları önünde öldüm." (Nişancı)
- Hiç iyi yapmıyorsunuz teğmen! Biz Kürtler bin yıldır Efrinde yaşıyoruz.Siz şimdi kalkıp gelmiş bin yıldir bu topraklarda yaşayan Kürtleri kovup yerine radikal dinci Arapları yerleştirmek için ölüyürsunuz , öldürüyorsunuz.Nedeni ülkenizedeki Kürtler ! (Burseya Dağı)
- O dağı yeneceğim. (Cennetin Ölümü)
- Aslında tek kurşunla kartalı yere indirebilirdim ama bunu yapmak istemiyordum. Silahı bir kez bir bir canlıya karşı kullandığımda silahın tutsağı olacağımdan korkuyordum. (Nişancı)
- “Dostum beni çağırıyorsa gitmem lazım evladım, iki elim kanda olsa gitmem lazım! Dost bu, başka bir şey değil ki! Gitmemek mümkün mu? Dost bu, dost!..” (Son Derviş)
- Yaratıcı, bir insanı bir başka insana köle yapma, onun canını alma hakkı vermez. (Yezda)
- Dinler,öldürme ve fetihle geldi.Dinler birleştirici değil,dinler ayrıştırıcıdır. (Dilsiz)
- Bu esrarengiz hava, bu cevabı bilinmeyen sorular, onun merakını daha çok kamçılıyordu. (Cennetin Ölümü)
- Çünkü seni seninle yaşarsam sana olan sevgimin azalacağından korkuyorum. Bir ömür seni sevmek için senden kaçıyorum. Kerem Aslıya kavuşsaydı o büyük aşk olurmuydu? Maddeleşmiş aşk tükenmeye mahkumdur. (Uzun Yaz)
- Uçsuz bucaksız bir yokluk, hiçlik, karanlık uzanıp giderdi düşlerinde. (Cennetin Ölümü)