Sürgündeki Palto - Musa Yaşaroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sürgündeki Palto kimin eseri? Sürgündeki Palto kitabının yazarı kimdir? Sürgündeki Palto konusu ve anafikri nedir? Sürgündeki Palto kitabı ne anlatıyor? Sürgündeki Palto PDF indirme linki var mı? Sürgündeki Palto kitabının yazarı Musa Yaşaroğlu kimdir? İşte Sürgündeki Palto kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Musa Yaşaroğlu
Yayın Evi: Kahverengi Kitap
İSBN: 9786059810234
Sayfa Sayısı: 243
Sürgündeki Palto Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Şiir için edebiyat için süs, çerez diyenler var. Karnı tok, sırtı pek milletlere göre bu söz belki doğrudur. Libas hizmetini gıda vazifesini görmeyen edebiyat bize hiçbir şey söylemez. Hele, "Sanat sanat içindir" gibi yüksek nazariyeler bizim idrakimizin pek fevkindedir!.."
"Bu vatan bizim, biz bu toprağın harcıyız; lâkin hayat meşgalemiz için bize kapılar kapalı olduğundan, pek istemesek de açık kapıları zorlayacağız. Artık nasibimizi gönüllü sürgünümüzde arayacak ve hasrete dûçar olacağız. Mısır'a hicretimiz hayırlı olsun. Allah bize daha kötü günler göstermesin!"
Ne zaman bu asıldan ayrı düşmüşsek mutlaka eksik kalmışız."
Akif'in dilinden dökülen cümleler yazar Musa Yaşaroğlu'nun kaleminde yeniden hayat buluyor. Edebiyat ve sanatı Akifçe bir dille okuyucusu ile buluşturuyor.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap aşkın zirvelerinden bir makam olan VATAN için "Vatan aşkı vefâ istemez!" diyen Mehmet Akif Ersoy'u bizlerle yeniden tanıştırıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Sürgündeki Palto Alıntıları - Sözleri
- Dünle beraber gitti cancağzım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
- Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizârım.
- Yok yok, adın cidden güzel! Dünyada her şeyden güzel; Ay, gün nedir? Senden güzel; Hatta derim: Benden güzel! Zira 'yarın', 'dün'den güzel.
- Hepsi göçmüş, hani yoldaşlarımın hiç biri yok Sen mi kaldın yalnız, kafileden böyle uzak Postu sermekse meramın yola, serdirmezler Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak.
- Yalnız bir zaman sonra beni benden daha iyi bile Rabbimin, içimden geçirdiğim meramdan haberdar olduğunu "Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir." ayetini hatırlayarak yeisten kurtuluyorum
- Nasıl ki bağrı yanar gün kızınca sahranın, Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın.
- Ne bana yaradı cismim, ne yâre yâr oldu, İlahî ben bu bir avuç türâbı neyleyeyim?
- Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda Bugün bir hanumansız serseriyim öz diyarımda.
- Aramıza sokulan fitneleri, fesatları, fırkacılıkları, komitecilikleri, daha bin türlü ayrılık gayrılık sebeplerini ebediyen çiğneyerek el ele, baş başa vereceğiz. Birden çalışacağız. Çünkü bugün dünyanın, dünyadaki hayatın tarzları büsbütün değişmiştir.
- “Cihan alt üst olurken seyre baktın öyle durdun ya, Bugün bir serserisin, derbedersin kendi yurdunda!” Biliyorsunuz düşman aramıza asırlardan beri bölücülük, tefrika tohumlarını ekti ve meyvelerini de topladı. Çünkü analarımız, babalarımız, hocalarımız, siyasetçilerimiz, edebiyatçılarımız, şairlerimiz, yazarlarımız millete ümit ve çalışma isteği değil ümitsizlik aşıladılar. Ben büyüklerimden; “Biz yaşayamayız, Avrupa ilerledi. Siz çok kötü günler göreceksiniz” sözlerinden başka bir şey duymadım.
Sürgündeki Palto İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu semtte bir Akif gezerdi.: Ve yıl 1966… gazeteler Mehmet Akif’in oğlunun çöp bidonları arasında öldüğünün haberini verir. Mehmet Akif hakkında konuşmak koca bir yürek ister. El evvel şunu diyeyim: sevgili okuyucu, eğer bu zatı tanımak istiyorsan bu kitabı okuma, git Safahattan birkaç mısraıyla buluştur gönlünü, bir derin nefes al. (özellikle Safahat üzerine yazdığı şiiri tavsiye ederim) Çünkü o çok değerli dini ve fıkhi kitaplarımızdan sonra kütüphanemize en çok yakışan bu kitapta Akifle ilgili, dostlarıyla ilgili, yaşadığı dönemle ilgili ne arıyorsan, daha fazlasını en güzel üslupla bulursun. Ama ille de romanını okuyacağım diyorsan Musa Yaşaroğlu’nun Palto kitabından başlamanı tavsiye ederim. Ben de öyle yaptım. Aklımca dedim ki yav bu şiir dili ağırdır, önce adamı hakkıyla bir tanıyalım. Yanılmışım. Özellikle Safahati okuduktan sonra bana çok farklı geldi kitap. Daha çok dışarıdan, bir fikir adamının hayatının öyküleyici bir biçimde anlatıyormuş gibi gözüküyor. Dili çok sade ve Mehmet Akif Ersoy ismini daha yeni duymuş ya da bu ismin kendisine dışarıdan pek de bir şey çağrıştırmadığı ortaokul çağındaki çocukların hepsine ve birtakım liseli kardeşlerime hatta anne ve babama dahi önerimdir. Ama şunu da söylemek gerekirse kitabın anlatımını çok beğendim. Özellikle çocukluk dönemlerini anlatışını… Akif Bey, Türk Milleti’nin giyimini, ideolojisini ve ahlakını Batı’ya kaptırdığı ve kimin hangi tarafta olduğunun bilinemediği en keşmekeşli zamanlarda aklı başında, şuurlu, sayılı kimselerden biridir. Asıl mesleği baytar olup hafız-ul kurandır. Arnavut’tur. Baba adı Tahir anne adı Emine Şerife Hanımdır. Uzun bir süre Mısır’da ve kısa süreliğine Berlin, Paris, Arap Yarımadası’nda bulunmuş olup ülkesine temelli dönüş yaptığında kendisine iyi davranılmamıştır. Vefat ettiğinde ise üzerinde bir palto… Bu dünyada mal varlığım diyebildiği tek şey. (IايلكنورI)
Sürgündeki Palto PDF indirme linki var mı?
Musa Yaşaroğlu - Sürgündeki Palto kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sürgündeki Palto PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Musa Yaşaroğlu Kimdir?
1985 Bayburt doğumlu. İlköğretimini kasaba ilköğretim okulunda tamamladıktan sonra liseye Rekabet Kurumu Bayburt Anadolu Öğretmen Lisesi'nde devam etti ve Marmara Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Halen de Türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Musa Yaşaroğlu Kitapları - Eserleri
- Sürgündeki Palto
- Aşkın Kölesi
- Değer Dede
- Hüzün ve Eylül
- Mukaddes Yükün Hamalı
- Bir Tutam Hikaye - Küçük Harfler
- Eylül Şafağı
- Mum Misali
Musa Yaşaroğlu Alıntıları - Sözleri
- Hayat boş geçti. (Mukaddes Yükün Hamalı)
- Hayat da böyle değil miydi zaten? Yere, zamana ya da insanlara göre yeni yeni kimliklere bürünmenin, kâh ağlamanın, kâh gülmenin karşılığı değil miydi? Bir gün umudun heyecanıyla atan kalp, diğer gün kahır ve hüznün gölgesinde ezilmiyor muydu? (Mukaddes Yükün Hamalı)
- Yok yok, adın cidden güzel! Dünyada her şeyden güzel; Ay, gün nedir? Senden güzel; Hatta derim: Benden güzel! Zira 'yarın', 'dün'den güzel. (Sürgündeki Palto)
- Yalnız bir zaman sonra beni benden daha iyi bile Rabbimin, içimden geçirdiğim meramdan haberdar olduğunu "Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir." ayetini hatırlayarak yeisten kurtuluyorum (Sürgündeki Palto)
- “Cihan alt üst olurken seyre baktın öyle durdun ya, Bugün bir serserisin, derbedersin kendi yurdunda!” Biliyorsunuz düşman aramıza asırlardan beri bölücülük, tefrika tohumlarını ekti ve meyvelerini de topladı. Çünkü analarımız, babalarımız, hocalarımız, siyasetçilerimiz, edebiyatçılarımız, şairlerimiz, yazarlarımız millete ümit ve çalışma isteği değil ümitsizlik aşıladılar. Ben büyüklerimden; “Biz yaşayamayız, Avrupa ilerledi. Siz çok kötü günler göreceksiniz” sözlerinden başka bir şey duymadım. (Sürgündeki Palto)
- "Her yolculuk yüreğedir." (Aşkın Kölesi)
- Çok kısa sürede insanları bu kadar etkileyebilmesinin sırrı Macit'e göre onun ihlas ve samimiyetiydi. (Hüzün ve Eylül)
- Ona göre hiçbir kul kutsanma derecesiyle sevilmemeli ve insanlar şeyhlerin, hocaların veya âlimlerin kendi varlıklarından ziyade ortaya koydukları ilmi çalışmalara değer vermeliydiler. Allah'ın esmasının tecellisini idrak etme derdinde olan her kul, başka aracılara tevessül etmemeliydiler. İnsanlar kendileri için en iyi örnek olan Hz. Peygamber' in ardından yeni bir örnek arayışında değil, olsa olsa farklı görüşler ortaya koyan ilmi düşünceler peşinde yürümelidirler. Devrin âlimleri, şeyhleri ya da dini önderleri de insanların düşüncelerindeki kutsallık atfetme zafiyetine karşı dikkatli olarak ilmi birikimden yoksun kitleleri Hakk'a karşı yanlışa sürüklememeliydiler. (Aşkın Kölesi)
- Köy meydanında biraz soluklandıktan sonra yere bıraktığı tırpanı alıp omzuna attı ve eve doğru yöneldi. Haziran ortaları köyde ot toplama zamanı demekti. Herkes tırpanlarla biçtikleri yoncalari, korungaları ya da yabani otları kemlerle sıkı sıkıya bağlayıp sonra da öküz arabalarıyla mereklere taşırdı. (Hüzün ve Eylül)
- Nasıl ki bağrı yanar gün kızınca sahranın, Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın. (Sürgündeki Palto)
- Allah var gam yok! (Mukaddes Yükün Hamalı)
- Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizârım. (Sürgündeki Palto)
- "Kendi yazdığımızı oynuyoruz aslında." (Mukaddes Yükün Hamalı)
- Hepsi göçmüş, hani yoldaşlarımın hiç biri yok Sen mi kaldın yalnız, kafileden böyle uzak Postu sermekse meramın yola, serdirmezler Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak. (Sürgündeki Palto)
- Aramıza sokulan fitneleri, fesatları, fırkacılıkları, komitecilikleri, daha bin türlü ayrılık gayrılık sebeplerini ebediyen çiğneyerek el ele, baş başa vereceğiz. Birden çalışacağız. Çünkü bugün dünyanın, dünyadaki hayatın tarzları büsbütün değişmiştir. (Sürgündeki Palto)
- Çekilmez bir şelek vurdun arkama; Şaşırdım yollarda kaldım, akşama. Umudum her zaman bakidir amma, Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun. (Mukaddes Yükün Hamalı)
- Dünle beraber gitti cancağzım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım (Sürgündeki Palto)
- Beşer olarak uzun yıllardır yalnızım evet; ama kalabalıklar içindeki binlerce yalnız kişiye bakılınca ben hiç yalnız olmadım. (Aşkın Kölesi)
- Ne korkusu bu, derseniz: "Az bulunan insanları kaybetme korkusu" cevabını verebilirim. (Mukaddes Yükün Hamalı)
- "Kimse yok! İçerisi boş. Tıpkı dünya gibi..." (Mukaddes Yükün Hamalı)