Tanrı Adına Savaş - Karen Armstrong Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tanrı Adına Savaş kimin eseri? Tanrı Adına Savaş kitabının yazarı kimdir? Tanrı Adına Savaş konusu ve anafikri nedir? Tanrı Adına Savaş kitabı ne anlatıyor? Tanrı Adına Savaş PDF indirme linki var mı? Tanrı Adına Savaş kitabının yazarı Karen Armstrong kimdir? İşte Tanrı Adına Savaş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Karen Armstrong
Çevirmen: Murat Erdem
Yayın Evi: Alfa Yayıncılık
İSBN: 9786051714752
Sayfa Sayısı: 625
Tanrı Adına Savaş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu olağanüstü kitabın önemi geniş kapsamlı görüşleri kadar ayrıntılarında yatmakta… Köktendincilik zorla kontrol altına alınamaz. Eğer yenilgiye uğratılmak isteniyorsa öncelikle anlaşılmak zorunda.
-Philip Ziegler, Daily Telegraph-
Köktendinciliğin hayaleti dünyamıza musallat olmuş durumda ve çoğumuz sadece dehşete kapılmakla kalmadık, bundan şaşkınlığa da uğradık… Hasta rehberine ihtiyacımız var. Karen Armstrong işte bu rehber.
-A.N. Wilson, Daily Mail-
Armstrong bütün alışıldık yeteneklerini sergiliyor: Onun gözüyle on dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyılla ilgili her satır değerli ve her hikâye ilgi çekici.
-Felipe Fernandez-Armesto, Literary Review-
Olağanüstü bir kitap. Din ve politikayla çok az ilgisi olan bir okurun bile mutlaka alması gereken bir kitap.
-Tom Morton, Scotland on Sunday-
Karen Armstrong’un kitabı köktendinciliği korkutucu öğlerinden arındırılmış olarak görmemize, böylece de onu ciddiye almamıza ve onunla baş etmeye yönelik stratejiler geliştirmemize imkân sağlıyor. İnsancıl ve anlayışlı.
-Gabriel Josipovich, The Times-
Tanrı Adına Savaş Alıntıları - Sözleri
- Modern bilim İslama tehdit olamaz ; Avrupalılar aslında sahip oldukları bilimleri İspanya Müslümanlarından öğrendiler, bu nedenle Batı bilimlerini okuduklarında Araplar aslen kendilerine ait olanları geri alacaklardı.
- Reformcular da muhafazakarlar gibi, asıl kaynağa, İncile döndüklerini iddia ettiler. Fakat onlar Kitabı Mukaddes'i modern bir yolla okuyordu.
- Üç tek tanrılı dinin hepsinde geleneksel inancın ölümüne tehlikede olduğu şeklinde tekrarlanan uyarılar oldu. Dehşetli yok oluş en temel insan korkularından birisiydi ve modern dünyada ortaya çıkan dini hareketlerin birçoğu bu yok olma korkusundan doğmuştur. Seküler ruh yönetimi ele geçirince ve hüküm süren rasyonalizm inanca daha düşman hale gelince, dindar insanlar gittikçe savunmacı oldu ve dinsellikleri daha sıkışmış hale geldi. Modern dünyada birçok dindar insanın bu kaygıyı paylaştığını göreceğiz.
- 18. yüzyıl sonunda Müslümanlar entelektüel yönden Batının gerisine düştü ve İslami İmparatorluklar o tarihte politik olarak da zayıf olduklarından, dünya hegemonyası çabasında olan Avrupa devletlerine karşı savunmasız kalacaklardı.
- İncil bir babanın çocuklarını bu şekilde disiplin etme görevinin bulunduğunu açıkça gösterdiği halde, yasalar çocukların fiziksel olarak dövülerek cezalandırılmasını kısıtladı.
- Bir liberal için çok heyecan verici görünen modern dünya, bir köktendinci için Tanrısız, anlamsız, hatta şeytani görünür.
- Göreceğimiz gibi, en yaygın duygular, uç durumlarda, sert şekilde patlak veren acizlik ve yok olma korkusudur.
- Granada'nın işgaliyle tamamlanan İspanya'nın birleşmesi, etnik temizlikle başarıldı, Müslümanlar ve Yahudiler yurtlarını kaybettiler
- Eski Müslüman toprağı Endülüs'ün İspanyollar tarafından alınması reconquista, İberya Yahudileri için bir felaketti. İslami devlette, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam üç yüz yıl boyunca göreli bir ahenkle beraber yaşayabilmişlerdi.
- Dini inanışları anlamlı kılan sadece ayinsel bağlamlardı. İnsanlar bu tür dinsel aktivitelerden yoksun bırakıldıklarında, inançlarını kaybederlerdi. İber Yarımadasında kalan Yahudilerin başına gelen buydu.
- Büyük 1492 İhracından sonra İspanya'da Yahudiliği yaşayan kimse kalmamıştı, Marranolar eğer inançlarını gizlilik içinde yaşamak isteseler bile, Yahudi kanunları ve ritüel uygulamalarını öğrenebilecekleri hiçbir araca sahip değildiler.
- 1648'de Kazak lideri Boris Chmnielnicki, Polonya ve Yahudi toplumlarına beraber saldırdığı, Polonyalılara karşı bir isyan başlattı. Savaş 1667'de sona erdiğinde, kronikler bize 100.000 Yahudinin öldürüldüğünü ve 300 Yahudi topluluğunun yok edildiğini anlatıyor.
- Yahudilerin parçalara ayrıldığı, Yahudi kadın ve çocukların canlı canlı gömüldüğü toplu mezarların olduğu, Yahudilere tüfek verilerek birbirlerini vurmalarının emredildiği toplu katliamlardan bahsediliyordu.
- 28 Mayıs 1665'te Sabetay kendini Mesih olarak ilan etti ve Nathan derhal Mısır, Halep ve İzmir'e mektuplar yollayarak, Kurtarıcının çok yakında Osmanlı Sultanını bozguna uğratarak, Yahudilerin sürgününü sonlandıracağını ve onlara, Kutsal Topraklara dönmek için liderlik yapacağını ilan etti.
- Yahudiler Batıda yavaşça doğmakta olan yeni düzenin ilk zayiatlarından biri oldular. Bu çok önemli yılın diğer kurbanları, Avrupa'daki son tutunma noktalarını kaybeden, İspanya Müslümanları oldu. Fakat İslam hiçbir şekilde tükenmiş bir güç değildi. 16. yüzyıl boyunca halen en büyük küresel güçtü.
Tanrı Adına Savaş İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Vuran Allahu Ekber vurulan Allahu Ekber diye bağırıyordu.": Kitap 3 semavi dindeki köktendinciliğin nelere maşa olduğunu neden çıktığını ve nasıl beslendiğini anlatıyor. Ortak özellik savaşı kim çıkarırsa çıkarsın tanrı için olduğunu savunması. Radikal grupların çıkış noktalarını ve zaman içerisinde neler yaşadıklarından bahseden güzel bir kitap. Armstrongun bir kaç kitabını daha okumuştum. Bu da çok güzeldi. Katolik klisesinde yıllarca rahibelik eğitimi aldıktan sonra hristiyanlık hakkında bu kadar özeleştiri yapması takdire şayan. Müslümanlıkta, Musevilikte ve Hristiyanlıktaki mezheplerin çıkması ve dönem dönem devlet başkanlarının takındığı tavırdan da bahsetmiş. Seküler kelimesini çokça duyacaksınız. Kelime anlamı olarak laiklik kelimesinin anlamına yakın. Alfa yayınlarından çıkmasıysa ayrıca güzel olmuş bu yayından ne kadar kitap okuduysam teknik anlamda Hasan Ali Yücel Serisinde olduğum gibi memnun kaldım. Bundan sonra başka tür okuyup ardından Tanrı Savunusu kitabını okuyacağım. Ben çok beğendim umarım siz de beğenirsiniz. (1 Sade Arif)
"Bu olağanüstü kitabın önemi geniş kapsamlı görüşleri kadar ayrıntılarında yatmakta... Köktendincilik zorla kontrol altına alınamaz. Eğer yenilgiye uğratılmak isteniyorsa öncelik anlaşılmak zorunda." -Philip Ziegler, Daily Telegraph (Alfa Kitap)
Karen Armstrong'tan müthiş bilgiler içeren bir kitap daha. Armstrong bu kitabında, üç semavi din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlıkta ki mezhepler ve köktendincilik üzerine oldukça geniş bilgiler veriyor. İtiraf etmeliyim ki, bu kitabı okumadan önce Yahudilikte de mezheplerin olduğu konusunda hiç bir bilgim yoktu. Nedense sadece İslamiyet ve Hristiyanlıkta mezhepler var olarak biliyordum. Ayrıca köktendinciliğin ise çevremizde gelişen terör olaylarından esinlenerek veya hep İslami odaklı olduğu bize empoze edildiğinden dolayı, diğer dinlerde böyle bir aşırılığın olduğunu kesinlikle tahmin etmiyordum. Oysa her üç dinde de, birbirini can düşmanı olarak gören mezheplerin ve tarikatların mevcut olduğunu, ayrıca her üç dininde azımsanamayacak miktarda köktendinci cemaatlarının bulunduğunu ve bunların zaman zaman yaptıkları eylemlerle insanlara büyük zararlar verdiklerini bu kitap bize ayrıntılı olarak anlatıyor. Yüzyıllardır süren dinler arası veya aynı dinin mezhepleri arasındaki çatışmaların konu olarak anlatıldığı kitap oldukça akıcı bir dille yazılmış. Zaman zaman, özellikle öne çıkan mezhep ve tarikat önde gelenlerinin fikirlerinin açıklanması bölümlerinde, biraz karışıklıklar ve sıkıcılık olsa da , genelde gayet kolay okunan bir kitap özelliği taşımaktadır. Kitapta, tabii ki eleştirilecek bazı eksiklikler de mevcut. Uzak ve yakın tarih boyunca gelişen bu kadar çok olay anlatılırken, çok önem taşıyan iki büyük olayın anlatılmamış olmasını ben büyük eksiklik olarak değerlendiriyorum. Bunlardan birincisi Haçlı Seferleri. Bu konuda sadece arada bir kaç cümle edilerek geçiliyor. Bunu belki de yazar tamamen ayrı bir kitap halinde hazırlamayı düşünmüş olabilir diye tahmin ediyorum. Ama yine de bu kitapta biraz daha geniş olarak ele alabilirdi diye düşünüyorum. İkincisi ise, yazar Ortadoğudaki çatışmaları geniş bir şekilde anlatırken nedense 1982 yılı eylül ayının bir pazar sabahında, Yahudi komutanların izniyle, Hristiyan Falanjistlerin Sabra ve Şatilla kamplarına girerek burada yaşayan kadın,erkek,yaşlı ve çocuklarda dahil yaklaşık 3 bin Filistinli Müslümanı katletmelerinden hiç bahsetmiyor. Tarihin en büyük ve en acı katliamlarından biri olan bu olayın bu kitapta bahsedilmemesi bence kitabın en büyük eksikliği. Yukarıda bahsettiğim eksiklikler dışında kitap üç semavi din konusunda çok aydınlatıcı ansiklopedik bilgiler içeren muhteşem bir kitap. Ben kitabı, özellikle bu konulara eğilimli olan kişilerin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak değerlendiriyorum. (mehmet temiz)
Tanrı Adına Savaş PDF indirme linki var mı?
Karen Armstrong - Tanrı Adına Savaş kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tanrı Adına Savaş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Karen Armstrong Kimdir?
Katolik bir rahibe olarak yedi yıl geçirdikten sonra 1969'da ayrıldı ve Oxford Üniversitesi'nden edebiyat lisans diploması alıp Londra Üniversitesi'nde modern edebiyat dersleri vermeye başladı. Aynı zamanda bir kamu kız lisesinin de İngilizce bölüm başkanlığını yaptı. 1982'de serbest yazarlığa ve görsel yayıncılığa başladı ve 1983'te ortadoğuda St. Paul'ün eserleri ve hayatını konu alan altı bölümlük bir belgesel dizisi çekiminde görev aldı. Diğer televizyon çalışmaları Varieties of Religious Experience (Dini Tecrübenin Türleri, 1984) ve Tongues of Fire (Ateşten Diller, 1985) gibi yapıtları içermektedir ki ikinci yapıt dini ve şiirsel ifade ile ilgili aynı isimli bir antoloji oluşturması ile sonuçlanmıştır. 1988'de (ve 1991, 2001 sonraki baskılar) yayınladığı Holy War (Kutsal Çatışma) adlı eseri batıda sert eleştirilere hedef olmasına yol açmıştır.
Karen Armstrong Kitapları - Eserleri
- Tanrı'nın Tarihi
- Mitlerin Kısa Tarihi
- Hz. Muhammed: Bir Batılının Gözünden Son Peygamber'in Hayatı
- Tanrı Adına Savaş
- İncil
- Tanrı Savunusu
- Hz. Muhammed
- Büyük Dönüşüm
- İslam
- Buda
- Kan Tarlaları
- Kudüs Kutsal Şehir
- Kudüs’ün Tarihi
Karen Armstrong Alıntıları - Sözleri
- Kederler içindeki Orpheus,karısının kaybı yüzünden ömrü boyunca yaş tutmuş ve şiddet dolu,korkunç bir ölümle yüzleşmişti:Tekrar evlenmeyi reddederek Trakya kadınlarını öyle öfkelendirmişti ki kadınlar elleriyle onu parçalara ayırmışlardı. (Büyük Dönüşüm)
- Buda yüzünde canlı bir gülümsemeyle, insan zihnini ormanda dolaşan bir maymuna benzetiyordu: 'Bir dalı kavrıyor, sonra onu bırakıp bir diğerine yöneliyor.' (Buda)
- Herhangi bir mitin değerini ve doğruluğunu değerlendirmenin tek yolu ona uygun hareket etmekti. (Tanrı Savunusu)
- Yahweh İsraillilere birbirlerine karşı nazik olmayı öğütlemiş olabilirdi ama yabancılara merhamet göstermemeleri gerekiyordu. (Büyük Dönüşüm)
- "Hakikatın peşinde olan kişi, hiçbir bilimden kaçınmamalı, hiçbir kitabı küçümsememeli, tek bir inanca da daha fanatik biçimde bağlanmamalı." (Tanrı'nın Tarihi)
- Kendi yüreğinize baktığınızda, neyin doğru olduğunu bildiğinizi göreceksiniz. (Buda)
- “Allah’ım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet , degiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver.” (İslam)
- Kur'an, Medine'deki Müslümanları cihada hazırlama ya başladı. Savaş ve kan kaçınılmazdı ama cihat kelimesinin temeli, aslında "kutsal savaş"tan fazlasını ifade etmektedir. Fiziksel, ahlaki, ruhsal ve entelektüel bir çaba anlamına gelmektedir. Eğer Müslümanlar amaçlarını gerçekleştirmek için öncelikle savaş ve şiddeti kullanmayı düşünselerdi, silahlı çatışmaları ifade edebilecek çok farklı Arapça kelimeler de vardı; harb (savaş), sıra ' (çatışma), me 'rake (meydan savaşı) veya kital (öldürme) gibi. Ama bunun yerine daha belirsiz, geniş anlamlar ifade eden bir kelime seçmiştir. Öte yandan, cihat, İslam'ın beş şartından biri değildir ve Batı'da yaygın olan görüşe rağmen, dinin merkezinde yer almamaktadır. Ama Müslümanlar yoksul ve zayıfın sömürülmediği saygın ve adil bir toplum yaratabilmek için her alanda - ahlaki, ruhsal ve politik - mücadele etmeye hazır olmalıydılar. Bazen savaşmak kaçınılmaz olabilirdi ama bu, cihadın bütününün sadece bir parçasıydı. Hz. Muhammed'in bir meydan savaşından dönerken şöyle dediği bilinir: "Küçük cihattan daha büyük cihada dönüyoruz." Çünkü kişinin kendi içindeki ve günlük hayatın tüm detaylarındaki kötülüğü yenmesi çok daha zor ve esastı. (Hz. Muhammed: Bir Batılının Gözünden Son Peygamber'in Hayatı)
- İnancın bilgiye, bilime ve kesinliğe gereksinimi yoktur. (Tanrı'nın Tarihi)
- Granada'nın işgaliyle tamamlanan İspanya'nın birleşmesi, etnik temizlikle başarıldı, Müslümanlar ve Yahudiler yurtlarını kaybettiler (Tanrı Adına Savaş)
- Eski Müslüman toprağı Endülüs'ün İspanyollar tarafından alınması reconquista, İberya Yahudileri için bir felaketti. İslami devlette, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam üç yüz yıl boyunca göreli bir ahenkle beraber yaşayabilmişlerdi. (Tanrı Adına Savaş)
- Demeter kızına kavuşunca,dünya yine çiçeklere büründü fakat kış aylarında kızı yeraltına inince yeryüzü de ölüyordu. (Büyük Dönüşüm)
- Dionysos ilk asmayı Attikalı çiftçi İkarus'a vermiş ve üzümleri nasıl hasat edeceğini göstermişti.Çiftçinin arkadaşları şarabın tadına bakınca alkol doğrudan beyinlerine ulaşmış ve hepsi sarhoşlukla yere kapaklanmıştı.Daha önce hiç sarhoş olmadıkları için,köylüler İkarus'un onları öldürdüğünü sanmışlardı.Onu sopalarla ölümüne dövmüşler ve İkarus'un kanı şaraba bulaşmıştı.Trajik bir son olarak,çiftçinin kızı Erigone babasının kırıklar içindeki cesedini bulunca kendini asmıştı. (Büyük Dönüşüm)
- Göreceğimiz gibi, en yaygın duygular, uç durumlarda, sert şekilde patlak veren acizlik ve yok olma korkusudur. (Tanrı Adına Savaş)
- Mitoslarda Ana Tanrıça kurtarıcı değil, ölüm ve kederin sebebidir. (Mitlerin Kısa Tarihi)
- Bir hayvan ayın eşliğinde tanrılara verildiğinde onun ruhu yok olmaz,evcil hayvanı temsil eden Geush Urvan'a (Boğa'nın Ruhu) dönerdi.Aryanların sığırlarıyla bağları çok sıkıydı.Bu şekilde kutsanmamış bir hayvanın etini yemek günahtı çünkü saygısızca öldürme fiili onu sonsuza dek mahveder ve dolayısıyla tüm yaratıkları akraba kılan kutsal yaşamı kirletirdi. (Büyük Dönüşüm)
- Eğer bugün Müslüman kadınlar kendilerine sunduğumuz özgürlükleri reddediyor gibi görünüyorlarsa, bunun nedeni sapıklık değil, Batılıların kadınlar ve cinsiyetler arasındaki ilişki hakkındaki görüşünün bozulmuş olmasıdır. Eşitlik ve özgürlükten söz ediyoruz ama aynı zamanda reklamlarda, pornografide ve eğlence ortamlarında kadınları sömürüyor ve aşağılıyoruz; hem de Müslümanların son derece tuhaf ve sapıkça bulduğu bir şekilde. (Hz. Muhammed: Bir Batılının Gözünden Son Peygamber'in Hayatı)
- "Tanrı'yı gizem olarak görmek yerine, filozoflar onun aklın kendisi olduğuna inanmaktaydılar." (Tanrı'nın Tarihi)
- Kendi kendinizin adası, kendi kendinizin sığınağı olmalısınız ve bunları başka birinde aramamalısınız. (Buda)
- Benliğini seven bir kişi diğerlerinin benliğine de zarar vermemeli. (Buda)