diorex
Dedas

Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir kimin eseri? Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir kitabının yazarı kimdir? Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir konusu ve anafikri nedir? Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir kitabı ne anlatıyor? Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 08:10
Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Lev Tolstoy

Çevirmen: Dominik Pamir

Orijinal Adı: Tsarstvo Bojiye Vnutri Vas

Yayın Evi: Kaos Yayınevi

İSBN: 9789757005223

Sayfa Sayısı: 350

Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Lev Tolstoy'un tüm dünyada yankı bulan düşüncelerini en çarpıcı biçimde dile getirdiği bu eseri, yazılışının üzerinden 100 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra nihayet Türkçe'ye çevrildi.

1893'te tamamlanan kitap, Rusya'da ancak el yazması kopyalar şeklinde gizlice çoğaltılıp dağıtılırken aynı ayın sonunda ve 1894 başında Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere'de peş peşe basıldı. Kitabın yayımlanmasıyla birlikte din ve devlet otoritelerinden gelen yoğun tepkilerle karşılaşan Tolstoy, 1901 Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edildi.

Üzerindeki tüm sansür ve baskılara rağmen beklenenin ötesinde etkilere yol açan bu kitap, çok farklı eğilim ve inanca sahip birçok insanı derinden etkileyebilmiştir. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde yaygınlık kazanan ve vaktiyle Mahatma Gandi tarafından formüle edilen sivil itaatsizlik veya pasif direniş yöntemi, esas olarak Tolstoy'un bu kitapta dile getirdiği fikirlere dayanmaktadır.

Tolstoy, bu "eşsiz" eserinde devlet, mülkiyet, askerlik, savaş ve genel olarak şiddet karşıtlığını son derece tutarlı ve mantıklı bir temele oturtmaktadır.

Öte yandan, şiddeti ve savaşı meşrulaştıran ve öldürmeye onay veren Kiliseyi Hıristiyanlık karşıtı bir kurum olarak gören Tolstoy, Kilise Hıristiyanlık karşıtı bir kurum olarak gören Tolstoy, Kilise Hıristiyanlığını, "dünyanın en yozlaşmış dini" olarak niteler. Tolstoy'un karşı çıkışo, başta hıristiyanlık olmak üzere tüm dinlerin kurumsal temellerine yönelik bir reddiyedir. Dhası, şiddeti kanıksamış olan bugünün dünyasına açık ve doğrudan bir eleştiridir.

(Arka Kapak)

Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamın bütün ağırlığını bizzat hissediyoruz, bu yaşam düzeninin, eğer devam ederse kesin olarak bizi yok edeceğini görüyoruz.
  • Herhangi bir çağda, herhangi bir yerde insanlar bir şeylere inanırlar; ancak bu inanış, inanılan şeyin gerçekliğinin ölçütü olmak zorunda değildir.
  • “Sadece kitap okumak yetmez insana. Bazen meydan okumalı; kendine, hayata, dünyaya..”
  • gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak.
  • daima insanlığın iyiliği için çalışması gereken bilim ne yazık ki sürekli olarak en kısa zamanda en fazla insanı öldür­menin yeni yollarını icat ederek imha işine katkıda bulunuyor.
  • bir bedel karşılığı satın alındınız, insanlara köle olmayınız.
  • Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak. Tanrı ruhtur, onun için Tanrı'ya ruhta ve gerçekte ibadet etmek gerekir. (Yu 7, 32.46)
  • Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
  • Tüm tartışma dizilerinde ve metinlerde gösteriliyor ki insan yaralama ve öldürme anlamına gelen savaş insanlığa karşı iyi niyet ve barışı temel alan bir dinle bağdaşmaz.
  • Uluslararası hukuk profesörü Kont Komarovski anılarında "Her türlü çelişkinin bolca bulunduğu bir zamanda yaşı­yoruz," diyor, ''her ülkenin basını uluslar arasında barışın gerekliliğinden değişik tonlarda söz ediyor ve bunu hararetle arzuluyor. Ve şöyle devam ediyor: “Hükumet yetkilileri, resmi ve özel organlar bunu istedikleri­ni açıkça beyan ediyorlar; parlamentoda, diplomatik yazışmalar­ da, hatta devlet antlaşmalarında bundan söz ediyorlar. Barış herkesin ağzında, buna rağmen hükumetler her yıl daha çok si­lahlanıyorlar, yeni vergiler getiriyorlar, yeni borçlara giriyorlar, böylece akılsız politikalarımızın hatalannı düzeltmeyi gelecek kuşaklara bırakarak borçlarını büyük ölçüde arttırmış oluyor­lar. Söylenenler ile yapılanlar arasında ne keskin bir çelişki var böyle. Tabii, hükumetler silahlanmalarını ve bütçe açıklarını haklı çıkarmak için bütün bunların tamamen savunma amaçlı olduğunu iddia ediyorlar! Tarafsız bir insanın anlamadığı ve an­layamayacağı karanlık nokta şudur: Bütün büyük güçler, poli­tikalarında sırf savunmayı öngörüyorlarsa o zaman saldırı han­gi taraftan gelecek? Oysa şurası kesin ki bu güçlerin her biri her an ötekilerine saldırmaya hazır vaziyette. Genel güvensizliğin nedeni işte budur, her bir devlet askeri alanda öteki devletleri geçmek için olağanüstü bir çaba içindedir: Savaş meydanında en hatırı sayılır kitleyi kim oluşturacak. Böyle bir rekabetin kendisi savaş tehlikesini arttırmaya ye­terlidir. Uluslar bu durmadan artan silahlanmayı sonsuza dek sürdüremezler, eninde sonunda savaşı içinde bulunduklan geri­limli ortama ve sürekli savaş tehdidine tercih edeceklerdir. Öyle ki sudan bir bahane bütün Avrupa'yı bir uçtan öbür uca savaş ateşinin içine atmaya yetecektir. Böyle bir krizin, belimizi büken siyasi ve ekonomik musibetlerden bizi kurtaracağı düşüncesi yanlıştır. Son savaşların gösterdiği tecrübeler bize, her savaşın uluslar arasındaki nefreti daha da derinleştirdiğini, militariz­min yüklediği ağırlığın daha çekilmez olduğunu ve Avrupa'nın ekonomik ve siyasi durumunun daha üzücü ve içinden çıkılmaz hale geldiğini göstermiştir.”
  • Ben hükümetin konseylerinde yer alamam ve bu yüzden onun yaptığı kötülüklerden ben sorumlu değilim. Doğrusu, hepimiz kendi yaptığımız kötülüklerden sorumluyuz ancak eğer biz yöneticilerimizin yaptıklarının yanlış olduğunu bilerek onları bu işi yapmalarında yardımcı olursak, onların günahları bizim de günahımız haline gelir.
  • "İsa'nın öğretisi insanlara şiddet ve kılıç yoluyla değil an￾cak kôtülüğe karşı direnmeme, nezaket, yumuşak başlılık vebanşçıllık yoluyla ulaştırıldığında; takipçilerinin arasında barışın, uyurnun ve sevginin bir örneği olarak tüm dünyaya yayılabilir"
  • Bütün bilebileceğimiz şey, insanlığı oluşturan bizlerin, Tanrı'nın Egemenliği'nin gelmesi için neyi yapmamız ya da yapmamamız gerektiğidir. Her birimizin yapması gereken şeye başlaması ve yapmaması gereken şeyi bırakması yeter.
  • Kim olursam olayım, ister zengin baskıcı sınıfa mensup olayım, ister ezilen işçi sınıfına mensup olayım, her iki durumda da reddetmenin avantajları itaat etmekten daha büyük olacaktır.
  • İnsanlar İncil'deki en basit kavramlarla ifade edilmiş en basit kavramları bile dolaysız anlamlarıyla anlayamamaktadır.

Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İnsanlar olarak kendimizden önce maruz kaldığımız doğru olarak nitelendirilen bilgilere inanma eğilimindeyiz. Kimi doğrular vardır ki çok derine yerleşmiş ve bizim hareket, günlük yaşantı ve korkularımızda belirleyici olmuştur. Belirtilen doğruların üstüne düşünülmesi ve inançlarımızla oluşturduğu çelişkinin farkına varılması, bu doğruların kişi adına yerle bir edilemiyorsa bile gerçeğin kabulü ve insanın gerçek karşısındaki acizliğini kabul ederek sorumluluğu üstüne alması yazarın okurundan istediği şeydir. Farkındalık kazanan insan çelişkiyle yaşamını sürdüremeyecektir. Dolayısıyla bu dayanılmazlıkla gerçek doğrultusunda yol almaya başlayan insan zaman içinde güç kazanacak ve hakikati gerçeği kılacaktır. Tanrı'nın egemenliği kişinin içindedir. (Ayşegül AYDIN)

Fuarda bu kitabın satıldığı Kaos yayınlarının standında görevli hanım efendi (aynı zamanda çevirilerin yazım kontrollerini de yapmakta) bu kitap için "Tolstoy'un anarşist olduğunun kanıtıdır" demişti. Ancak ben aynı sonucu çıkaramadım. Bu kitapta Tolstoy şiddete, savaşa, zorunlu askerliğe, kiliseye ve devlete karşı olduğunu nedenleri ile birlikte çok detaylı olarak ifade ediyor. Haklı da... Ancak kiliseyi eleştirirken uygulama ile İsa'nın öğretisini ayırıyor. Uygulamadaki Hristiyanlığı yerden yere vuruyor. Kaldırdığı devletin yerine ise kendi anladığı şekliyle İsa'nın öğretisini koyuyor. Özellikle "dağdaki vaaz" üzerinden yeni bir dünya düzeni kuruyor. Bütün eleştirileri tutarlı ancak eleştirdiği devletin yerine yine Tanrı'yı koyması kendisinin anarşist olmadığını göstermektedir. (Levent)

Uzun bir süredir bu eser okuma listemdeydi. Fakat okuduğum bir inceleme yüzünden karamsarlığa kapılıp devamlı ertelemek zorunda kaldım. Kitabı okuyunca inceleyen arkadaşın üzülerek belirtiyorum ki Tolstoy'a haksızlık ettiği inancı taşıdım. Elimizde ki kitap Tolstoy'un, Proudhon'la tanıştıktan sonra onun fikirlerinden etkilenip, İsa'nın öğretileriyle harmanladığı bir eserdir. Militarizm, Kilise ve devlet sistemine getirdiği sert eleştiriler bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı, kitabın Rusya da basımı yasaklanır ve ileri de Tolstoy'un kilise tarafından afaroz edilmesine neden olur. Spoiler Yazar, kiliseyi Hristiyanlık karşıtı bir kurum olarak görür. Kilise baskı, şiddet ve savaşı meşrulaştırdığını ifade eder. Kilisenin bu hareketi, İsa'nın öğretileriyle hiçbir ilgisinin olmadığını, aksine İsa'nın her türlü şiddete karşı olduğunu savunduğunu belirtir. Ama kilise savaşı kutsar ve tanrı adına savaştığını belirtir. Bu da kilisenin yozlaştığının kanıtı olarak dile getirir. Militarizm konusunda ise askerlik için bütün bireylerin vicdanı redi prensip edinmeleri gerektiğini vurgular. Vicdanı redci olmadığımız zaman ordu tarafından yapılan baskı ve zulümler de bizim de sorumlu olduğumuzu belirtir. Bunu için militarist sisteme karşı pasif direniş uygulamamız gerektiği fikrini savunur. Devlete gelince ideolojik olarak ne olursa olsun, bütün devlet sistemlerinin ortadan kaldırılmasını savunur. Çünkü bütün devletler çıkarları uğruna dünya halklarına zarar verdiğini belirtir. Bütün devletler sözde ülke çıkarları adına savaşlar çıkarıp insanları sindirip, egemen olduğu toplulukları sömürürler. Aynı zamanda yoksul insanların zenginlere karşı en ufak bir hareketinde devlet kolluk kuvvetleri ile hiç acımadan kıyım yapabileceğini örneklerle verir. Burdan anlayacağımız gibi Tolstoy Anarşizm ve İsa'nın pasifist fikirlerini harmanlayıp Anarko Pasifist bir fikir yaratmıştır. (Mehmet Güven)

Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?

Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.

Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.

Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.

Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.

Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.

Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.

Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.

82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.

Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri

  • Hacı Murat
  • İnsan Neyle Yaşar?
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
  • Anna Karenina
  • Aile Mutluluğu

  • Aslan ile Köpek Yavrusu
  • Hazreti Muhammed
  • Çocukluk
  • Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
  • Sivastopol
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Kreutzer Sonat

  • Diriliş
  • Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
  • Efendi ile Uşağı
  • Erik Çekirdeği
  • İtiraflarım
  • Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
  • Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası

  • Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
  • Üç Ölüm
  • Şeytan
  • Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
  • Hayatın Anlamı
  • Masallar
  • Bir Gencin Dramı

  • Gençlik
  • Her Şeye Rağmen Sevgi
  • Sanat Nedir?
  • Din Nedir?
  • Vahşi Zevkler
  • Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
  • Kafkas Tutsağı

  • İçimizdeki Şeytan
  • Hayat Üzerine Düşünceler
  • İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
  • Hayatı Sorgulamak
  • Bilgelik Kitabı
  • Hikayeler
  • Günlükler

  • Tipi
  • Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
  • Fil ile Tilkiler
  • Baskın
  • Halk İçin Hikayeler
  • Öyküler
  • Ölüm Manifestosu

  • Karanlığın Kudreti
  • Canlı Ceset
  • Yaşlı Kavak
  • İlkgençlik
  • İhtiyar Adam ve Torunu
  • Tanrı Her Şeyi Bilir
  • Zamanımızın Köleliği

  • Dekabristler
  • İncil'in Kısa Bir Özeti
  • Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
  • Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
  • Davulun Sesi
  • Katya
  • Yunan Öğretmen Sokrates

  • Çocuk Gibi Olun
  • Şahin İle Horoz
  • Küçük Şeytan
  • Sahte Kupon
  • Savaş ve Askerlik Üzerine
  • Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
  • Kralın Hediyesi

  • İnancım Neden İbarettir?
  • Dua
  • Savaşa Karşı Yazılar
  • Çömlek Alyoşa
  • Anna Karenina - 3. Cilt
  • Tolstoy'dan Seçme Öyküler
  • Yaşayan Ölü

  • Anna Karenina - 2. Cilt
  • Hikmetli Sözler
  • Savaş ve Barış - 2. Cilt
  • Savaş ve Barış - 3. Cilt
  • Savaş ve Barış - 4. Cilt
  • Hiddet
  • Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları

  • Ruh
  • Bethink Yourselves
  • Polikuşka
  • Tolstoy Bütün Eserleri 3
  • Balodan Sonra
  • Gri Tavşan
  • Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt

  • Ruh ve Ölüm
  • Gençlik - 2. Cilt
  • Vatanseverliğe Karşı
  • Anna Karenina - 4. Cilt
  • Felsefe-i Hayat
  • İman ve İtikad
  • Aşk ve Öfke

  • Корней Васильев (Korney Vasiliev)
  • Gizli Notlar
  • Bütün Eserleri 10
  • Bütün Eserleri 11
  • Bütün Eserleri 12
  • Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
  • Çilekler

  • Tövbe Edin
  • Kuğular
  • İki Qusar
  • İman Vicdan Ve Dua
  • Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt

  • Ainsi Meurt L'amour
  • Budala İvan
  • Yaban Çilekleri
  • Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
  • Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
  • Aforizmalar
  • Yolcu ve Köylü

  • Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
  • Muhabbet
  • Kelam
  • Masallar
  • Basübadelmevt
  • Father Sergius
  • Söz ve Eşitsizlik

  • Bir İzdivacın Romanı
  • Çocukluk ve Gençlik Yılları
  • Susa Bilmirəm

Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri

  • Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
  • İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
  • "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
  • "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
  • Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam öl­meli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)

  • Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
  • ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
  • Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
  • Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
  • Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)

  • Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüre­ğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte arama­lıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
  • İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
  • 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da me­zarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
  • Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
  • Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
  • erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)

Yorum Yaz