Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte - Mehmet Ali Bulut Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kimin eseri? Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kitabının yazarı kimdir? Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte konusu ve anafikri nedir? Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kitabı ne anlatıyor? Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte PDF indirme linki var mı? Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kitabının yazarı Mehmet Ali Bulut kimdir? İşte Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mehmet Ali Bulut
Yayın Evi: Hayat Yayıncılık
İSBN: 9786051512983
Sayfa Sayısı: 472
Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İsrailoğulları; "Biz Tanrının halkıyız!" diye inanmalarını sağlayacak birçok zahiri ve halî mucize, insanı yürekten etkileyen, iman etmeye zorlayan hadiseler yaşamışlar. Günah işlemişler, bağışlanmışlar, ilahî azameti açık seçik görmüşlerdir (üstü kapalı da değil).
1948’de kurulmuş olan İsrail devleti toplam zamanı 76 yıl olacak şu iktidar dönemlerini de birincide olduğu gibi fesat ile sürdürürlerse, tahmini olarak 2023-2024 tarihlerinden itibaren İsrail’in içi kaynamaya başlayacak. Çünkü 76 yıl sürmüş ilk iktidarları döneminde de daha Hz. Süleyman (a.s.) hayatta iken birbirlerine girmişler ve Hz. Süleyman’ın (a.s.) cenazesi kalkmadan ülkede isyanlar ve başkaldırılar alıp başını gitmişti. Sonra da parçalanıp birbirlerini yemişler, ardından da Asur, Babil ve Selefkos ve Romalılara yem olmuşlardı.
İsra suresinin ilk sekiz ayeti İsrailoğullarının macerasını anlatır. İsrailoğulları, şimdiki iktidar dönemlerinde de ilkindeki gibi bozgunculuk yapmayı sürdürürlerse başlarına gelecek olan bellidir.
Cenab-ı Hakk’ın, İsra suresinin 8. ayetinde geçen “ve in uddum udna” ifadesiyle bize ihsas ettirmek istediği de budur: “Ben size ikinci kere devletinizi kurma hakkı vereceğim. Eğer siz yasaya uygun yaşar ve adaletle hükmederseniz, ben de size takdir ettiğim sürede sizi orada huzur içinde yaşatırım. Yok, eğer siz bundan döner ve yeniden zulüm etme yolunu seçerseniz, ben de dönerim ve size takdir ettiğim bela ve musibeti başınıza getiririm.” diyor.
Bu kitap; 30 yılı aşkın bir zaman diliminde İsra suresinin ilk sekiz ayetinde işaret edilen hakikatleri, nazil olduğu devre bakan yönüyle olduğu kadar bugünlere bakan yönüyle de tefsir edebilmek, yorumlayabilmek; ayrıca ayetleri ele alırken aynı konuların geçtiği Tevrat metinlerine de mercek tutabilmek amacıyla yazıldı.
Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte Alıntıları - Sözleri
- Peygamberimizden (s.a.v.) nakledilen bir rivayette: "Hz. Âdem'e bir gün zürriyetinden gelen peygamberler gösterilir. Bir peygamber yakışıklılığı ile Hz. Adem'in (a.s.) çok dikkatini çeker ve 'Kim bu?' diye sorar. 'Davut!' denir. Ne kadar yaşadığını merak eder. "Kırk yıl" cevabını alınca çok üzülür: Benim ömrümden birazını ona katın.' sözü üzerine kalan 60 yılını alıp Davut'a aktarırlar. O anda ölüm meleği gelir: Ya Adem, ruhunu kabzetmeye geldim, ömrün bitti.' deyince Hz. Âdem (a.s.) 'Şaka yaptım! der ve kalan ömrünü vermekten vazgeçer. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu kıssayı anlattıktan sonra 'Eğer Adem babamız caymasaydı, Allah caymayı insan tabiatına yazmayacaktı.' buyurmuştur."
- Şu ana kadar Müslüman oldukları için haklı olduklarını kabul eden Filistinliler ile "dedelerinin vatanını savunduklarını iddia eden İsrail devleti" çarpışıp duruyorlar. Müslümanların lehine bir gıdım gelişme ve ilerleme yok. Bunu sorgulamamız gerekmiyor mu? Bizim mağlubiyetimizden daha ziyade onların bize galip gelmesinin sebeplerini aramak gerekiyor.
- Hz. İdris, bir peygamber ismi olmakla birlikte insanlığın artık kâinatın verilerinden, sebep-sonuç ilişkilerinden yararlanıp kendisine aletler yapmaya başladığı çağın da adıdır. İnsanlığın nesneleri kavradığı, kavramları birbiriyle ilintilendirip manaları kelimeler kalıbına dökebildiği ve dikebildiği dönemin adıdır. Hz. İdris (a.s.) terzilerin de piridir. Terzi kelimesi "de-re-se" kökünden "ifal" kalıbından türemiştir. Yani ders ile terzi aynı kökten gelirler ve anlamca çok yakın akrabadırlar. Nitekim terzilik, kumaşlardan anlamlı bir bütün var etmektir. Tedris ise kelimelerden, anlaşılır manalar ve cümleler üretebilmektir; yani mana kumaşı dokumaktır.
- 1958'de İsrail Başbakanı Ankara'yı ziyaret etmek ister. Ama Türkiye bunun aleni yapılmasını istemez. Sonunda şöyle bir çare bulunur: Güya Avrupa'ya giden bir İsrail uçağı, yolculardan birinin ağır hastalanması sebebiyle Ankara'dan acil iniş izni ister. İzin verilir. Bir hasta ambulansla uçaktan alınır ve doğruca Başbakanlığa götürülür. Ambulans ile alınan hasta yolcu İsrail Başbakanı David Ben Gurion'dur! Onu başbakanlıkta bekleyen ise Adnan Menderes...
- 1190 yılında İngiltere'de York'ta Yahudiler kitle halinde katledildi. Yahudilere karşı ağır yaptırımlar içeren fermanlar yayınlandı. Avrupa coğrafyasında Yahudilere ilk katliamları yapanlar Ingilizlerdi. (O yüzden de Siyonistler, Batı'da ilk olarak İngiltere'yi ellerine geçirip kendi emellerine hizmet ettirdiler; hala da en önemli hizmetkârları İngilteredir!) 1242 de Fransa'da Yahudilere karşı yaygın zulüm başlatıldı ve Paris'te Talmut yakıldı. Yahudiler için hayat burada çekilmez hale geldi. (Şimdi Fransızlar da onların hizmetinde.) 1285'te Münih'te nerede ise tek Yahudi kalmayacak şekilde Yahudiler katliama uğradı. (Bugün Alman devletinin dimağı tamemen ele geçirilmiş durumda. Dünya siyasetindeki büyük görevi, İsral'in amaçlarına hizmet etmek olmuş. Tıpkı Amerika gibi.) 1290'da Yahudiler bir kere daha İngiltere'den kovuldu. Hristiyanlığı kabul edenlerin kalmasına müsade edildi. 1299 Tüm Almanya'da Yahudilere karşı baskılar arttı ve hayat çekilmez hale geldi. Çoğu Yahudi Hristiyan olduğunu açıkladı. 1306-1322'de Yahudiler Fransa'dan kovuldu. 1367'de Yahudiler Macaristan'dan kovuldu. 1389'da Prag'da Yahudiler kitle halinde katliama maruz kaldı. Prag'daki katliamdan iki sene sonra İspanya Yahudileri din değiştirmeye zorlandı. Dinini değiştirmek istemeyen Yahudiler insafsızca katledildi. 1421'de Avusturya da Yahudileri kovma geleneğine uyarak Yahudileri sınırların dışına çıkmaya mecbur etti. Kovulan Yahudiler İsrail'e geçmek için çare ararken Papalık, İtalya ve Venedik sahillerinden Yahudilerin taşınmasını yasakladı. Türklerin İstanbul'u fethettiği 1453'te Barselona'da Yahudiler kitle halinde diri diri yakıldılar. Fatih Sultan Mehmed, Yahudileri himaye etti ve onlara ticarette ve zanaatte ayncalıklar tanıdı. 1492'de Osmanlı, Kastilya ve Aragon'dan kovulan Yahudileri alıp topraklarına yerleştirdi. 16. yüzyıl boyunca Avrupa'nın her bölgesinde Yahudilere karşı yıldırma, kovma ve katletme operasyonları peyderpey sürdü.
- ... Hristiyan cemaatinin önde gelenleri, Hz. Ömer'in (r.a.) kendi kiliselerinde de namaz kılmasını istediler. Ama Hz. Ömer (r.a.) bunu reddetti. Hristiyan ileri gelenleri, bundan incindiler. Hz. Ömer (r.a.) neden orada namaz kılmadığını izahını; "Eğer ben burada namaz kılarsam, ardından gelecek Müslümanlar burayı elinizden alıp namazgâh yaparlar. Bunu yap masınlar diye teklifinizi geri çevirdim." sözleriyle yapacaktı. İşte bugün üç dinin merkezi Kudüs'e Müslümanların gösterdiği saygı.
- Yıldızlar kadar çoğalma fikri, tüm zamanlarda Yahudilerin en temel amacı olmuştur. Ancak, hilecilik ve fırsatçılık yüzünden ve fırsatı ele geçirdiklerinde insafsızlığa yönelmeleri; peygamberlerini bile merhametsizce öldürmeleri yüzünden Allah onların üzerine zillet ve meskenet damgası vurdu. Kur'an bu hususta şöyle der: "Hani (Ey Yahudiler) siz bir vakit de demiştiniz ki: Ya Musa! Biz tek tür taama elbette sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan bizim için de çıkarsın.' (Musa da) Demişti ki: 'Siz bayağı olan şeyi hayırlı olana tercih mi ediyorsunuz? Öyle ise bir kasabaya (kasabadan murat vaadedilmiş topraklardır) ininiz, sizin için istediğiniz şeyler (orada) vardır.' Bu zillet ve meskenetin bir boyutu da kadınlarının doğurganlıklarını yitirmesidir. Bugün her üç Yahudi kadından biri "hubur"dur. Hubur doğuramayan kadına verilen addır onlarda. Tarımda kullanılan "hibrit" kelimesi de ondan türetilmiştir. Tıpkı doğuramayan kadın gibi rüşeymi öldürülmüş tohumlar üreterek doğurgan toplumları kısırlaştırmaya çalışıyorlar. Ürettikleri her gıdanın içine üremeyi azaltacak veya kısırlaştıracak unsurlar koyuyorlar. Kendileri, nasıl olsa koşer dedikleri tamamen doğal gıdalardan başkasını yemedikleri için emniyetteler. Ama diğer toplumlar ahmaklıkları yüzünden tuzağa düşmekteler. Çünkü çoğu toplumun -bugün birçok Müslüman da o duruma gelmiştir- yeme içmede bir hassasiyeti yoktur. Yeni yeni oluşan bir helal gıda arayışı var. O noktada da en çok biz bizi kandırılıyoruz. Diğer insanlardan intikam alma cihetine gidiyorlar. Çünkü temel amaçları çoğalmak çoğalmak ve sonunda dünya krallığını kurmaktır. Ama bunu başaramadılar. Önce Hristiyan ümmeti onlara fırsat vermedi, sonra Müslümanlar. Onlar da şimdi her iki ümmetten intikam alıyorlar. Hem de gıda ve tohum üzerinden. Tipkı Kur'an'ın haber verdiği gibi... Siz onlara sorsanız, biz gıda yetmiyor, diye verimli tohumlar yapıyoruz, diyorlar ve inandırıyorlar da insanlığı. Halbuki onlar yaman birer insanlık düşmanıdırlar ki o tohumlar ve tabiatı değiştirilmiş sebzelerle, yani tabiatını bozdukları 'hars' ile dönüp nesli (ırkları ) bozuyorlar. Doğurganlığı yok ediyorlar.
Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ufuk açıcı bir kitap ama gereksiz uzatılmış. Aynı cümleler tekrar tekrar kurulmuş gibi hissettim okuyunca. Geleceği geçmişe bakarak tahmin etmek mümkünse eğer bu kitap bu konuda fikirler veriyor. Mehmet Ali Bulut ufku açık bir yazar. Farklı bakış açıları kazandırıyor. (hilhan)
Çok güzel hazırlanmış bir kitap. Davası tüm ümmet coğrafyası ve özünde Beytulmakdis olan herkes okumalı. Türk yazarlar içerisinde konuyu en güzel en anlaşılır ve en erken ele alan mehmet ali bulut olmuştur. Hacimli ve kaynakçasindan yeni kitaplar okumak isteyeceginiz bir kitap. (Sümeyye Nur Oğlakçı)
Uzun bir aradan sonra yeniden merhabalar! Size bugün anlatmak istediğim kitap sadece meraklılarına hitap ediyor.O nedenle bu inceleme yazısından sonra bu kitabı çok az kişi okuma programına ekleyecek.Başlıyoruz ; Kitabımız dünyanın en kadim plan ve siyasi/dini hedefini konu alıyor.Haddizatında bu plan, 3 dinin de dünyanın sonu ile öngörüler ve işaretlerinin kesişim kümesi içinde.Arz-ı Mev'ud'dan bahsediyorum. 'Ya kardeşim bıkmadınız bu komplolardan' denildiğini duyar gibiyim ama yazar Kur'an ve Risale-i Nurlar ile sıkı ilişkisi nedeniyle meseleyi 'komplolardan' kurtarıp tarihi-siyasi ve daha ötesinde Kur'ani işaretlere dayandırmış.İsra suresinin ilk ayetlerini 'işari' anlamda inceleyen yazar kendilerini Tanrı'nın halkı olarak seçkin gören Siyonist odağın Allah'ın tokadını yiyeceğini işaret ediyor. 'E bu zaten bizzat ayette söylüyor' diyorsanız bu kitap dikkatinizi çeksin. 'Kitabın ve yazarın hiç eksik yanı yok mu?' diyecek olursanız bendeniz bir kaç hususta farklı görüş taşıyorum.Fakat tali konuları kenara bıraksak da bence de fazla sürmez çarşı karışır! Saygılar (Ardıç Ağacı)
Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte PDF indirme linki var mı?
Mehmet Ali Bulut - Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mehmet Ali Bulut Kimdir?
1954’te Gaziantep’in İslayihe ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi.
1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu.
Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı.
1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı.
Bir çok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu...
Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı...
1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı.
1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi.
1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı.
2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mentalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu.
Bugun Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir.
Eserleri:
Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri Gazete yazılarından derlenmiş bir eser), Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar gibi yayınlanmış eserleri, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır.
Roman ve Hikaye:
Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamlanma aşamasındadır.
Diğer çalışmaları:
Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını sonsaniye.net ve haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.
Mehmet Ali Bulut Kitapları - Eserleri
- Can Boğazdan Çıkar
- Ruhun Deşifresi
- Elfabe
- Fardipli Sinha
- Ahirette 45 Gün
- Derviş ve Sinha
- Gizemli Sorular
- Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte
- Ey Rabbim Dualarımı Kabul Eyle
- Ahkamsız Hükümler
- Sofra Başı Sağlık Sohbetleri
- Asya'nın Ayak Sesleri
- İsrail Nereye Koşuyor?
- Doğu Medeniyetinin Yeniden Yükselişi
- Astroloji Ansiklopedisi
Mehmet Ali Bulut Alıntıları - Sözleri
- Yıldızlar kadar çoğalma fikri, tüm zamanlarda Yahudilerin en temel amacı olmuştur. Ancak, hilecilik ve fırsatçılık yüzünden ve fırsatı ele geçirdiklerinde insafsızlığa yönelmeleri; peygamberlerini bile merhametsizce öldürmeleri yüzünden Allah onların üzerine zillet ve meskenet damgası vurdu. Kur'an bu hususta şöyle der: "Hani (Ey Yahudiler) siz bir vakit de demiştiniz ki: Ya Musa! Biz tek tür taama elbette sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan bizim için de çıkarsın.' (Musa da) Demişti ki: 'Siz bayağı olan şeyi hayırlı olana tercih mi ediyorsunuz? Öyle ise bir kasabaya (kasabadan murat vaadedilmiş topraklardır) ininiz, sizin için istediğiniz şeyler (orada) vardır.' Bu zillet ve meskenetin bir boyutu da kadınlarının doğurganlıklarını yitirmesidir. Bugün her üç Yahudi kadından biri "hubur"dur. Hubur doğuramayan kadına verilen addır onlarda. Tarımda kullanılan "hibrit" kelimesi de ondan türetilmiştir. Tıpkı doğuramayan kadın gibi rüşeymi öldürülmüş tohumlar üreterek doğurgan toplumları kısırlaştırmaya çalışıyorlar. Ürettikleri her gıdanın içine üremeyi azaltacak veya kısırlaştıracak unsurlar koyuyorlar. Kendileri, nasıl olsa koşer dedikleri tamamen doğal gıdalardan başkasını yemedikleri için emniyetteler. Ama diğer toplumlar ahmaklıkları yüzünden tuzağa düşmekteler. Çünkü çoğu toplumun -bugün birçok Müslüman da o duruma gelmiştir- yeme içmede bir hassasiyeti yoktur. Yeni yeni oluşan bir helal gıda arayışı var. O noktada da en çok biz bizi kandırılıyoruz. Diğer insanlardan intikam alma cihetine gidiyorlar. Çünkü temel amaçları çoğalmak çoğalmak ve sonunda dünya krallığını kurmaktır. Ama bunu başaramadılar. Önce Hristiyan ümmeti onlara fırsat vermedi, sonra Müslümanlar. Onlar da şimdi her iki ümmetten intikam alıyorlar. Hem de gıda ve tohum üzerinden. Tipkı Kur'an'ın haber verdiği gibi... Siz onlara sorsanız, biz gıda yetmiyor, diye verimli tohumlar yapıyoruz, diyorlar ve inandırıyorlar da insanlığı. Halbuki onlar yaman birer insanlık düşmanıdırlar ki o tohumlar ve tabiatı değiştirilmiş sebzelerle, yani tabiatını bozdukları 'hars' ile dönüp nesli (ırkları ) bozuyorlar. Doğurganlığı yok ediyorlar. (Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte)
- Yaşadığı hayatın geçici (fani) olduğunu hissettiği an, gerçeği (Hakk'ı) aramaya koyulur insan. (Derviş ve Sinha)
- Bir Türk atasözünde de "Çok yeme ağacı diken adam, hastalık meyvesi toplar." denilmiş. (Can Boğazdan Çıkar)
- Bugün çoğunuzun dinî bilgisi kulaktan dolma bilgiler, fakat herkes kendisini hüküm verecek kadar yetkin sanıyor. (Gizemli Sorular)
- İnsan vücudu hastalanmamak üzere tasarlanmıştır. Ama fıtrata uygun biçimde yiyip içme alışkanlığını kaybeden insan , adeta onu kendi tercihleriyle zorla hasta eder . Böylece hastalık bir kader değil tercih olur. (Can Boğazdan Çıkar)
- Bu çağ, insanlığın hiçbir döneminde görülmemiş fitneler ve cazibelerle dolu. Oysa iman ve inanç davası saflık gerektirir. (Gizemli Sorular)
- Kur'an çok açık bir meydan okuyuşla İslam'ın tüm dinlerin üzerine hakim olacağını, tüm inananların Kur'an çatısı altında bir araya geleceğini zımnen haber vermiş. (Asya'nın Ayak Sesleri)
- Ve sen, ey bekleyip duran; birileri gelip ortalığı düzeltsin de ben de düzeleyim diye bekleyen, daha çoook beklersin! Kalkıp önce sen kendinden başlasan düzeltmeye elin mi tutulur! (Ahkamsız Hükümler)
- ... Umutla baktığınız ve umudunuzu kaybetmeden kurguladığınız bir gelecek de bir gün gerçekten sizin yaşadığınız bir gerçeğe dönüşür. (Ruhun Deşifresi)
- El ve parmak yapılarımız ile yüz hatlarımız davranışlarımızı belirleyen genetik kodlar içerir... (Elfabe)
- Kendine acıyana, giden sevgililer bile dönmez. Yeryüzünde kendine acıyan kadar zavallı bir kimse yoktur. (Ahirette 45 Gün)
- Bizim ağacımızın meyvesi farklıydı. Tadı hâlâ damaklarda! Hatıraları hâlâ dillerde... Bizim toprağımızm son ağacı Osmanlı... (Gizemli Sorular)
- Nice sabahı olamayan gecelere yatmış,nice akşamlarını görmeme ihtimali bulunan gündüzler geçirmişti. (Derviş ve Sinha)
- Her işimizi Allah'a havale ettiğimiz için(!) başımız dertten kurtulmuyor. (Asya'nın Ayak Sesleri)
- İyi bir el çizgisi yorumu için her iki elin de bütün ayrıntılarına dikkat edilmesi gerekir. Bazen bir elde görülen çizgi veya işaret, diğer elde görüleni geçersiz kılabilir.Sol el, yaratıcının insana bahşettiği bütün imkan ve yeteneklerin deposudur.Sağ el ise bu hazineden ne kadarını kullanabildiğiniz ve kullanabileceğimizi gösterir. (Tabi bu günlük yaşantısında sağ elini kullananlar içindir solak olanlar için ise durum tam tersi) (Elfabe)
- Bilmek yetmiyor, hakkıyla inanmak gerekiyor! (Ahirette 45 Gün)
- "Yetinme duygusu" yok olacak. Kişi ne kadar çok kazanırsa kazansın hep "daha çok, daha çok" diyecek. Bu açgözlülük, sizi acımasız canavarlara dönüştürecek. Böylece güçlünün çaresize sevgisi ve şefkati, çaresizin de güçlüye karşı saygısı yok olacak... (Gizemli Sorular)
- Ben eski barbar, mutassıp ve vahşi batıyım. Bana işin düşerse benden merhamet bekleme (Asya'nın Ayak Sesleri)
- ... Hristiyan cemaatinin önde gelenleri, Hz. Ömer'in (r.a.) kendi kiliselerinde de namaz kılmasını istediler. Ama Hz. Ömer (r.a.) bunu reddetti. Hristiyan ileri gelenleri, bundan incindiler. Hz. Ömer (r.a.) neden orada namaz kılmadığını izahını; "Eğer ben burada namaz kılarsam, ardından gelecek Müslümanlar burayı elinizden alıp namazgâh yaparlar. Bunu yap masınlar diye teklifinizi geri çevirdim." sözleriyle yapacaktı. İşte bugün üç dinin merkezi Kudüs'e Müslümanların gösterdiği saygı. (Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte)
- Bir Allah'a itaatten kaçan Çağdaş (!) insan, sayısız mabudlar ve tanrılar icat etmiş.Tarihin hiçbir döneminde bu kadar alçaltılmamış olan kadın, aynı zamanda medeniyetin Tanrısı haline gelmiş, hayatın bütün felsefesi kadın cazibesi etrafında halkalanmış . Bunların hangisi baldırı çıplak Arap'ın cahillik eseri taptığı taşlardan daha az günahlıdır ? (Doğu Medeniyetinin Yeniden Yükselişi)