diorex
Dedas

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak - Soren Kierkegaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kimin eseri? Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kitabının yazarı kimdir? Tanrı'ya İhtiyaç Duymak konusu ve anafikri nedir? Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kitabı ne anlatıyor? Tanrı'ya İhtiyaç Duymak PDF indirme linki var mı? Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kitabının yazarı Soren Kierkegaard kimdir? İşte Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 23.05.2022 22:00
Tanrı'ya İhtiyaç Duymak - Soren Kierkegaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Soren Kierkegaard

Çevirmen: Zeynep Yeter

Yayın Evi: Fabula Yayınları

İSBN: 9786059691086

Sayfa Sayısı: 254

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Varoluşçuluğun babası olarak anılan Kierkegaard felsefesini inanç ve bilgi, düşünce ve gerçek üzerine kurmuştur. Tanrı'ya İhtiyaç Duymak adlı bu derlemede, Kierkegaard felsefesinin özünü oluşturan bütün kavramlara dair parçalar bulacak, büyük filozofun ölüm, din, korku gibi konulardaki düşüncelerini okuyacaksınız. Tanrı'ya İhtiyaç Duymak, Kierkegaard'un bütün kitaplarından yapılmış bir derleme olması açısından, Søren Kierkegaard'un felsefesine giriş niteliğinde bir eserdir.

(Tanıtım Bülteninden)

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak Alıntıları - Sözleri

  • "Sabit fikirler ayağa girmiş krampa benzer;en iyi ilaç üzerinde tepinmektir."
  • Sabit fikirler ayağa girmiş krampa benzer: En iyi ilaç üzerlerinde tepinmektir.
  • "İçtenlikle seven, bir kereliğine ve sonuna dek sever..."
  • "Korkaklığın en korktuğu şey karardır, zira karar, bir anlığına olsun, sisleri daima dağıtır. Bu yüzden korkaklık en sevdiği düşüncenin ardına saklanır: Zamanın koltuk değneği. Korkaklık ve zaman acele etmemek için "Bugün değil yarın " demeye daima bir neden bulur. Oysa göklerdeki Tanrı ve ebediyet der ki : "Bugün yap. Kurtuluş günü şimdidir."
  • İnsan, esasen ruhtur. Peki ama ruh nedir? Ruh, ben olmaktır. Ben nedir peki? Fazla uzatmadan, ben, sonsuz olan ile sonlu olanın, fani olan ile ebedi olanın, özgürlük ile gereksemenin sentezidir. Ben, bu etmenlerin kendisiyle ilişki kuran bilinçli birliğidir ve görevi kendisi olmaktır.
  • İçtenlikle seven, bir kereliğine ve sonuna dek sever.
  • Hiç kimse sahici ben olmaya cesaret edemiyor. Herkes bir tür "beraberlik" içerisinde gizleniyor. Duyarlı organların bedenden korunduğu ve nesnelerde doğrudan temas içinde olmayışı gibi biz sıradan insanlar da ebedi olana kişisel, dolaysız bir temasa girmeye korkuyoruz. Bunun yerine geleneklere ve başkalarının sesine bel bağlıyoruz. Hakikatin önünde bireysel sorumluluktan korunan bir yaşam süren bir numune ya da nüsha olmaktan memnunuz..

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kierkegaard'ın hangi eserini okuduysam (yanılmıyorsam bu on birinci kitabı oldu), onda Spinoza ve Nietzsche devamlılığı görüyorum. Bu eserinde de durum pek değişmedi. Kaygı, ölüm ve din olgularını inanç, düşünce, doğru bilgi ve gerçek ilkeleriyle ele alarak insan-tanrı ilişkisini bir çok ezberden çıkararak gerçekçi şekilde ortaya koymuş. Kierkegaard felsefesinin özünü her tecrübenin öznel olduğu oluşturmaktadır. Bu da tragedyanın kendisidir. Dolayısıyla insan kendi trajedisini her ne kadar anlatabilse de bunu karşısındakine olduğu şekliyle aktaramaz. Din de böylesi bir şahsına münhasır noktada insanın kendisine özel olarak kalmakta ve bu sayede riya, gösteriş gibi etkilerden de korunmuş olmaktaydı. Keza öznellikten çıkmış bir din her alanda anti tez söylemle karşılaşmakta ve bunun sorumluları da dindar insanlar olmaktaydı. Kierkegaard bu noktada dini öznelliğe hapsederek aklın ve anti tezlerin yoğun saldırından dini izole etmiştir. Akıl ve dini birbirinden net şekilde ayıran bir düşünce pratiği edinmiştir. Bu eserinde bu izolasyonu görüyoruz. Aksi durumda dini akıl yürüterek anlama ve anlatmaya kalktığımızda bilimsel bilgiye dönüştürdüğümüzü ve her bilimsel bilginin yanlışlığı kanıtlanabilir olduğundan bunun dini yozlaştırma olacağını ortaya atmaktadır. Bu noktada iman olgusu önemli bir yer teşkil ediyor Kierkegaard'da ve imanın en önemli özelliği olarak kişinin kendi iradesiyle eylemini gerçekleştirmiş olmasını görüyor. Sorumluluğu üzerine alan insanın asıl iman sahibi, toplumun içine saklanmadan kendi yanlışlarıyla ve acılarıyla yüzleşen insan ideal insan noktasına ermektedir. Bu anlamda yoğun bir Nietzsche tadı almamak mümkün değil. Tabi din konusunda Nietzsche'den oldukça uzak bir yaklaşıma sahip olsa da imanı trajediyi yaşamakla özdeşleştirmesi noktasında sımsıkı bir bağ var. En büyük yükü aradın, kendini buldun! Keyifli okumalar. (Uğur De Molinari)

Tanrı'ya ihtiyaç duymak "Hem iman hem de akıl sahibi olmak isteyen biri mi var? O zaman komedi başlasın..." Bu kitabı, yıllar önce okumuştum ilk defa. Kierkegaard'ın yazdığı kısa metinlerden derlenmiş olan, adından da anlaşılacağı üzere, Tanrı ve din ile ilgili metinlerin yer aldığı bir kitap. Doğrusu, Kierkegaard'ın felsefî karakterini bilmeyen bir kişinin bu kitabı okursa, 'Ee nolmuş yani, bu mu büyük felsefeci?' demesi beklenebilir. Tanrı, Mesih, İncil... Kitap, neredeyse tamamen bunlar üzerine kurulmuş ve sıkıcı bir din kitabı görünümünde. "Hakikat, en tutkulu içe dönüklük ile kişisel temellük aracılığıyla sıkı sıkı tutunulan nesnel bir belirsizliktir." Arada bölüm bölüm de olsa, böyle felsefeye dair cümleler geçiyor işte. Hakikat ve varoluş, Kierkegaard felsefesinde önemli yer tutmaktadır, bunun için 'dinsel küre' çok önemlidir. "hakikaten var olmakta olan insan için varoluş, bir düşünce değil tutkudur" (arifsahin)

Varoluş felsefesinin babası olarak bilinen Soren... Yazarla bu sene tanıştım, zekasini, kalemini, bütünlüğünü , çok sevdim. Ama bu kitabı tamamıyla dini içerik taşıyan, mitlerden/hikayelerden oluşan, sorgulamayacaksin diyen, Hristiyanlık dinini yücelten, (tabii ki diğer tek tanrılı dinlere ve öğretilerine yakınlıgi da gözlenen) bir kitap olmuş. İyi bir incelemeye almadan ve daha önce okuduğum iki kitabı kendime referans alarak aldığım bu kitap haliyle yarım kaldi. Din felsefesi bile degil, bilinen tüm dinlerin - ortalama - aynı hikayesi olmuş. Hayal kırıklığı diyebilirim miyim? Benim için öyle... (Gulan)

Tanrı'ya İhtiyaç Duymak PDF indirme linki var mı?

Soren Kierkegaard - Tanrı'ya İhtiyaç Duymak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tanrı'ya İhtiyaç Duymak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Soren Kierkegaard Kimdir?

Soren Aabye Kierkegaard (1813-1855), Danimarkalı filozof ve teolog.

Kierkegaard dindar babasının etkisiyle din eğitimi alarak ve katı bir dini atmosfer içinde yetişti.Tüm yaşamında bu çocukluğun etkisi görülür.Kendisi de dinsel düşünceleri olan birisi olmakla birlikte sürekli din adamlarıyla, kurumlarıyla ve düşünceleriyle çatışma halinde oldu. Mevcut Hıristiyanlığın yozlaşmış olduğunu ileri sürdü ve Hıristiyan inancinin tamamen yenilenmesine yönelik eleştiriler geliştirdi. Kierkegaard, din ve Tanrıyı tamamen bireysel bir konu olarak değerlendirdi. Bu yönde giderek sistematik felsefenin bireyi göz ardı eden bütüncüllüğünü de reddetti. Felsefesinde bireyi merkeze aldı.

Felsefesi

Kierkegaard, varoluşçuluğun öncülerinden sayılır.Varoluşçu felsefe bir bakıma her varoluşçu filozofta kendine özgü bir nitelik kazanarak ayrıca tanımlanır, ancak bilinen genel nitelikleri ve felsefi özgürlüğü açısından varoluşçuluğun kurucu isimlerinin başında Kierkegaard sayılmaktadır. Kierkegaard'ın belli bir felsefî sistematik geliştirmediği doğru olmakla birlikte (Kierkegaard bu anlamda Nietzsche gibi bağımsız ve dizgesiz filozoflardandır), kullandığı kavramlar ve felsefe yapma tarzı sonradan varoluşçu felsefelerde görülen nitelikleri barındırır. Kierkegaard'ın itiraz ettiği ve sürekli eleştirdiği filozof Hegel'dir. Hegel'in rasyonalist ve sistematik felsefesi Kierkegaard için kabul edilemezdir.Varoluşçu felsefelerde görülen kavramların çoğunluğu öncül olarak Kierkegaard'da görülür: saçma, bunaltı, korku ve kaygı.Kierkegaard'ın felsefî sorunsalı bir bakıma mevcut Hıristiyanlık içinde ve hatta karşısında nasıl iyi bir Hıristiyan olunacağı noktasına da bağlıdır. Kierkegaard, felsefe tarihinin soyut mantıksal kurgularla geliştiğini ve bu nedenle bireyi, bireyin gerçek yaşamını gözden kaçırdığını düşünür.Ona göre varoluş, somut ve öznel insanın yaşamıdır.Bu nedenle felsefe somut düşünmeye, yani varoluşa yönelmelidir.

Soren Kierkegaard Kitapları - Eserleri

  • Baştan Çıkarıcının Günlüğü
  • Korku ve Titreme
  • Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
  • Kahkaha Benden Yana
  • Kaygı Kavramı
  • Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe
  • Kendinizi Sevmeyi Unutmayın
  • Hakikat Şaraptadır
  • Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş
  • Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir
  • Aforizmalar
  • Meseller
  • Tanrı'ya İhtiyaç Duymak
  • Tekerrür
  • Evliliğin Estetik Geçerliliği
  • Ya / Ya Da
  • Etik-Estetik Dengesi
  • İroni Kavramı
  • Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine
  • Müzikal Erotik
  • Sevginin İşleri
  • Günlüklerden ve Makalelerden Seçmeler
  • Ölüme Götüren Hastalık
  • Evliliğin Estetik Geçerliği / Korku ve Titreme
  • Toplu Eserler 1
  • İtirazlara Cevaben Evlilik Üzerine Muhtelif Gözlemler-Bir Kocanın Kaleminden
  • Dolayımsız Erotik veya Müzikal Erotik Evreler
  • Kierkegaard Yazılarından Seçmeler
  • Fear and Trembling and The Sickness Unto Death
  • For Self-Examination
  • Suçlu mu? Suçsuz mu?
  • The Difference Between a Genius and an Apostle
  • Aşk Eserleri

Soren Kierkegaard Alıntıları - Sözleri

  • Benim için önemli olan, uğrunda yaşayıp uğrunda ölmek istediğim fikri bulmaktır. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • "Her insanda, kendisine karşı tamamen şeffaf olmaktan bir derece alıkoyan bir şeyler var. Bu şeffaflıktan uzak olma, kişinin kendi dışında yer alan yaşam şartları yumağına açıklanamaz bir şekilde dâhil olması ve bu yüzden neredeyse kendisini açıklayamaz hale gelmesi ölçüsünde gerçekleşmektedir. Kendisini açıklayamayan kişi sevemez ve sevemeyen kişi tüm insanların en mutsuzudur. Ve sen aynı serkeşlikle kendini herkese karşı bir bilmece olma sanatında eğitiyorsun. Genç dostum! Peki ya hiç kimse senin bilmeceni çözme zahmetine katlanmazsa O zaman yaptığının ne zevki kalacak? Ama her şeyden önce kendin için, kendi kurtuluşun için bu vahşi kaçışı, içinde kabaran bu imha etme hırsını durdur. Senin yapmak istediğin bu; sen her şeyi yok etmek yaşama dair kuşku açlığını doyurmak istiyorsun. Kendini bu amaca göre yetiştiriyorsun. Zihnini buna göre eğitiyorsun. Memnuniyetle kabul edeceğin gibi, başka hiçbir şeyde iyi olmasan da bunda iyisin. Sana zevk veren her şey yaşamın etrafını yedi kez dolanıyor ve borusunu üflüyor ve böylece her şeyin tepe taklak oluyor ki senin ruhun huzur bulabilsin. Evet ne üzücü ki yankı yapıyorsun ve yankı ancak boşlukta işitilebilir." (Toplu Eserler 1)
  • Asıl mesele kendimi anlamak, Tanrının gerçekten benden ne yapmamı istediğini görmek; asıl mesele, benim için doğru olan bir hakikati bulmak, uğrunda yaşayıp öleceğim fikri bulmak. (Kahkaha Benden Yana)
  • Evlenirsen pişman olursun; evlenmezsen yine pişman olursun. Evlen ya da evlenme, ikisinden de pişman olursun. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Deliler ve gençler insan için her şeyin mümkün olduğunu düşünürler. Yanlış! (Korku ve Titreme)
  • "Korkaklığın en korktuğu şey karardır, zira karar, bir anlığına olsun, sisleri daima dağıtır. Bu yüzden korkaklık en sevdiği düşüncenin ardına saklanır: Zamanın koltuk değneği. Korkaklık ve zaman acele etmemek için "Bugün değil yarın " demeye daima bir neden bulur. Oysa göklerdeki Tanrı ve ebediyet der ki : "Bugün yap. Kurtuluş günü şimdidir." (Tanrı'ya İhtiyaç Duymak)
  • Kendi olmayı istememek, kendi ben 'inden kurtulmayı istemek, ve bu da şu anlama gelmektedir; kendi olmanın umutsuz istenci. (Ölümcül Hastalık Umutsuzluk)
  • . Aslında artık her şey için elkitapları var, yakın zamanda eğitim, tüm dünya çapında, az ya da çok sayıda ezbere yorumun öğrenilmesinden oluşacaktır. Baskı makinesinin mektupları tek elden çıkarması gibi, insanlar da muhtelif olguların arasından uygun olanı seçip çıkarma kapasitelerine bağlı olarak başarı gösterecekler, bu arada hiçbir şeyin anlamından haberleri olmayacak. . (Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine)
  • Benim için önemli olan, uğrunda yaşayıp uğrunda ölmek istediğim fikri bulmaktır. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Hayat nasıl da boş ve anlamsız. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Aşk en üstün neşe olsa bile ondan vazgeçiyorum, birini gocundurmayı ya da kıskandırmayı istemeden; ve eğer aşk hayal edilebilecek en büyük faydayı bağışlama hali olsa bile bana onun için verilen fırsatı reddediyorum -fakat düşüncelerimi fahişeliğe sunmadım. (Kierkegaard Yazılarından Seçmeler)
  • “Ben kendim için acı çekerken tutunacak bir şeyim olabilsin diye ızdırabın yoluna işaretler yerleştiririm, ama başkası için acı çektiğim vakit, yolumu kaybederim, zira başkasının aslında nerede olduğunu haliyle bilemem ve her an sil baştan başlamam, bir sonraki an herhangi bir şeyi es geçmemek için kabusuna dayanmak zorunda olduğum daha da korkunç bir ihtimali düşünebilmeye hazırlıklı olmam gerekir.” (Suçlu mu? Suçsuz mu?)
  • “Oğul, babanın kendi yansımasını gördüğü bir ayna ve baba ise, oğulun kendisinin gelecekte ne olacağını gördüğü bir aynadır.” (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • İnsan konuşabiliyor diye, tam da bunun içindir ki susabilmek bir hünerdir. (Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş)
  • “sevgi her şeye inanır - ve yine de hiçbir zaman aldanmaz..” (Sevginin İşleri)
  • Hiç kimse sahici ben olmaya cesaret edemiyor. Herkes bir tür "beraberlik" içerisinde gizleniyor. Duyarlı organların bedenden korunduğu ve nesnelerde doğrudan temas içinde olmayışı gibi biz sıradan insanlar da ebedi olana kişisel, dolaysız bir temasa girmeye korkuyoruz. Bunun yerine geleneklere ve başkalarının sesine bel bağlıyoruz. Hakikatin önünde bireysel sorumluluktan korunan bir yaşam süren bir numune ya da nüsha olmaktan memnunuz.. (Tanrı'ya İhtiyaç Duymak)
  • “Hayata bakışım tek kelimeyle anlamdan yoksun. Kötü bir ruh burnumun üzerine bir gözlük yerleştirdi herhalde, gözlüğün bir camı dev gibi büyütüyor, öbür camı aynı ölçüde küçültüyor.” (Ya / Ya Da)
  • . Kendini kaybetmişleri veya her anlamda bütünüyle yoldan çıkmış olanları anmayacağım bile: Onlar para için köpek rolünü oynayanlardır... . (Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine)
  • Belki de sana karşı aşırı derecede yumuşak sözlerle konuşuyorum. Belki de sana çok fazla katlanıyorum. Belki de tüm gururuna karşı üzerinde kullandığım otoriteyi artırmalıydım. Ya da belki seni bu konuya hiç katmamalıydım, zîra sen bir çok yönüyle tehlikeli bir kişisin ve bir kimse seninle ne kadar birlikte olursa, o kadar kötüleşir... (Evliliğin Estetik Geçerliği / Korku ve Titreme)
  • Herkes kendisi tarafından kandırılır. (Kaygı Kavramı)

Yorum Yaz