diorex
life

Tarih Şuuru - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih Şuuru kimin eseri? Tarih Şuuru kitabının yazarı kimdir? Tarih Şuuru konusu ve anafikri nedir? Tarih Şuuru kitabı ne anlatıyor? Tarih Şuuru kitabının yazarı İhsan Süreyya Sırma kimdir? İşte Tarih Şuuru kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.02.2022 02:53
Tarih Şuuru - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İhsan Süreyya Sırma

Yayın Evi: Beyan Yayıncılık

İSBN: 9789754732368

Sayfa Sayısı: 184

Tarih Şuuru Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Geçmişin, ya da içinde yaşadığımız zamanın bilgilerini, olayların cereyan tarzı ve yorumlarını, ibret olsun diye aktarılmasına vasıta olan ilme tarih diyorsak; tarihçinin ve özellikle İslam tarihçisinin takınacağı tavır ve takip edeceği usul konusunda, Kur'an çok açık ve kesin hükmünü koymuştur. Başka bir deyişle, Allah, genel manada alimin, özel manada da -bu görevi yüklendiğinden dolayı- tarihçinin, ilahi mesajın getirdiği sorumlulukla hareket etmesini emrediyor.

Tarih Şuuru Alıntıları - Sözleri

  • Hicret, Allah'ın istemediği hayatı terk; istediği hayatı yaşama arayışıdır.
  • İslam, şunun veya bunun arzuladığı şekilde olma mecburiyetinde değil; O Allah'ın dilediği şekilde olma durumundadır.
  • İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. (Maide-2)
  • Lâ demesini bilmeyenler illâ diyemezler!
  • İnsanların kurtuluşları, sadece şahsiyet sahibi olmalarıyla mümkündür. Şahsiyeti olmayan bir insan için kurtuluştan sözedilemediği gibi, bu insan ölünceye dek köle kalmaya mahkumdur! Bu yüce ülkü, ancak tevhid 'le elde edilir!
  • "Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." (26/ Şu'ara, 227)
  • Tevhid, kulluk mekânı olan dünyadan, sömürüyü kaldırıp, yerine ilahi nizamı, yani insanlar arasında adaleti temin etmeyi hedefler.
  • Hicret, Allah'ın istemediği hayatı terk, istediği hayatı yaşama arayışıdır.
  • Bazı kimseleri memnun etmek için tarihi gerçekleri tahrif etmeye hakkımız yoktur.
  • Beni en çok şaşırtan şey, bir kimsenin Allah'ı bilip O'na isyan etmesi; şeytanı bilip ona itaat etmesi ve dünyayı bilip ona meyletmesidir. (Ömer b. Abdülaziz)
  • Hicret, Allah’ın istemediği hayatı terk, istediği hayatı yaşama arayışıdır.
  • Mekke devleti, rejimini tehlikeye düşürecek; rejimi, dini oldugu kadar sosyal ve siyasal olarak değiştirecek olan bu yeni dini istemiyorlardi. Çünkü bu yeni din onları sadece "putlaştırdığınız insanlara ve heykellerine kulluk yapmayın!" demiyor, "siyah insanla beyaz insan, efendi ile köle, devlet başkanı ile sıradan insan Allah katında eşittir! " diyerek onların sosyal nizamlarinin temeline dinamit koyuyordu.
  • Enes b.Mâlik (r.a) şöylededi: Rasullullah(ص) şöyle buyurdu: “Her kim, samimi olarak Allah’dan şehid olmak isterse, döşeği üzerinde bilr ölse, Allah o şahsı şehidler mertebesine ulaştırır.” (Müslim, Sahih, İmâre-157;Nesai , Sünen Cihad-36)
  • Ne mutlu O'nun ümmetindenim diyene!..

Tarih Şuuru İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İhsan Hoca kitabında ilk önce tarih ilmine değinmiş ardından Kulluk bilincine, Peygamberimizin hayatına, Mekke-Medine dönemi olaylarına ve savaşlarına, Halifeler dönemini kısaca anlatmış. İslam Tarihi'nin özeti niteliğinde bir kitap olup yer yer tevhid'e de değinmiştir. Tavsiye ederim şuuru verici bir kitap (: (Ayfer Akdeniz)

İhsan hocanın kaleminden adeta islam tarihine tutulan bir fener işlevi görüyor Tarih Şuuru. Bilgiden ziyade bilinç ve şuur aşısı yapma gayretinde bir yazar olan İhsan hoca bu eserindende farklı bakış açıları geliştirmiş, olayları analiz etmiş, bilinçli bir Müslüm nasıl olmalıdır sorusunun cevabınada yer verdiği bir eser olmuş. Harika olmuş. Emeklerine sağlık diyor ve herkese öneriyorum. (Fatma Nur İLGÜN)

Tarihi hadiseleri, olayları yeniden, tekrar tekrar okumak insan ve toplum hafızasının yeniden canlanması için önemlidir. Tarih, ait olduğu toplumun hafızasıdır. Tarihten doğru sonuçlar çıkarmak için tarihi doğru okumak gerekir. Günümüzde tarihi bir mesele tartışılırken, ilgili konu o meseleyi ele alan kişinin veya tarihçinin ideolojisinden, inancından, beklentilerinden, öznel bakış açısından şüphesiz etkileniyor. Tarih bilimi bir laboratuar bilimi olmadığı için kimi zaman öznel bir hikâyeye dönebiliyor. Yanı olayı farklı milletler, farklı ülkeler veya gruplar farklı değerlendirebiliyor. Görüyoruz ki yazar dinimizi ısrarla “savaş dini” Peygamber Efendimizi de “Savaşçı” olarak anlatmaya gayret ediyor. Ben bu konuda yazara katılmıyorum. Savaş olgusu insan doğasında vardır. Barış zamanında barış savaş zamanında savaş yapılır. Bazılarının söylediği gibi Savaş üzerine kurulu bir ne din ne de ideoloji vardır. Ama her zaman savaşa hazır, dik ve güçlü durulur. Dosta güven düşmana korku verilir ama fiili bir savaş yoksa bizim dinimiz savaş dinidir deyip savaşacak cephe aranmaz. Bugün İslami terör örgütleri evet belki sahte örgütler temelde İslami değiller ama üyelerinin arasında gerçekten İslam adına savaştığını zannedenler var. Bu kişiler işte hayallerinde hiç son bulmamış olan cihad adına savaş veriyorlar. Halbuki gerçek savaş gerçek cihad Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde söylediği gibi; “Gerçek mücahit nefsiyle cihat edendir”(Tirmizî, Fedâiu'l-Cihad, buyurarak, cihadın en büyük ve en geniş alanının nefisle yapılan bölüm olduğunu ifade ediyor. Bu hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi cihadın onda dokuzu Allah'ın (cc) dinini yaşamak ve insanlara tebliğ etmektir İslamiyet, barış dinidir. "Silm, selamet, selam..." gibi barış, güvenlik bildiren kelimeler, "İslam" kelimesiyle, aynı kökten gelmiştir. Allah'ın isimlerinden biri "Es-Selam dır". Müslümanlar, birbirleriyle karşılaştıklarında "selamün aleyküm" derler. Mescid-i Haram'ın kapılarından biri, Babu's-Selam, Cennetin isimlerinden biri, "Daru's-Selam" dır.İslamiyet'te asıl olan savaş değil, barıştır. Savaş, ya saldırgan düşmana, ya da İslam'ın tebliğine engel olanlara karşı yapılır. Gayri müslim ülkeler, Müslümanlara saldırmadığı ve ülkelerinde İslamın tebliğe izin verdikleri ve İslamı yaşamak isteyenlere engel olmadıkları müddetçe, kendileriyle savaşılmaz. Resulullah (asm)'ın şu sözü, İslam'da barışın asıl olduğunu ifade eder: "Ey insanlar ! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaştığınızda ise, sabredin. Biliniz ki, Cennet kılıçların gölgesi altındadır."(2) İslamiyet, hayatı mukaddes tanır. Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi kabul eder. Bir hayata vesile olmayı da, bütün insanların hayatına vesile olmak gibi sayar. (Maide, 5/32) İslamiyet, öldürmek için değil, yaşatmak için gelmiştir. İslamiyette Savaş Hukuku Meşru savunma -İslam davetini güvence altına almak -İnsan hakları ve din hürriyetini güvence altına almak - Antlaşmaları bozanları ve hainlik yapanları cezalandırmak -İslam topraklarını yabancıların saldırılarından korumak Kitapta önce Peygamber Efendimizden bahsedilmiş. Devlet yapısından ve Peygamber/Savaş ilişkisinden bahsedilmiş. Ardından Bedir ve Uhud Savaşları anlatılmış. Sonra Hudeybiye’de Ölüm Biatını anlatmış. Sonra Münafıklar Camisi, Ümmü Süleym, Örnek Şehid, Asrı-Saadet Döneminde Basın, ardından Son Hutbe ve sonra Bizans’dan bahsedilmiş. Bakıyoruz daha sonra da Hz. Ömer ve Hz. Ali anlatılmış. Konular arasında ciddi bir bağlantı ve bütünlük göremiyoruz. Ayrıca kitabın adı, ön sözü, kitabın başı, ortası ve sonu ele alındığında kitabın ne maksatla yazıldığı kime neden hitap ettiği açıkça anlaşılmıyor. Yazar burada İslam tarihine yapılan eleştirilere muhalif mi olmuş? Yoksa İslam tarihini ben böyle biliyorum böyle anlattım mı diyor? ( Ama konu tümüyle İslam tarihi değil) Ya da bize tarih anlayışımızdaki yanlışlardan mı bahsediyor? Bir okuyucu olarak yazarın maksadını tayin edemedim. (M. C.)

Kitabın Yazarı İhsan Süreyya Sırma Kimdir?

Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, 10 Temmuz 1944 yılında, Siirt’in Pervari ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Pervari’de yaptıktan sonra; Orta ve lise öğrenimini Siirt’te tamamladı. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni, 1966 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimi sırasında, bir müddet Batman’da, Türk Petrollerinde işçi, bir müddet de Diyanet İşleri Başkanlığı’nda memur olarak çalıştı.

Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesi’ne öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransa’ya gitti. Aslında o, İngilizce’den sınavı kazanıp İngiltere’de doktora yapması gerekirken, yetkililer, bilinmez bir sebepten dolayı onu Fransa’ya gönderdiler. Bundan dolayı bir senesini Fransızca öğrenimine harcadı. Paris’te, College de France’da Prof. Dr. Jacques Berque’le başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunus’ta bulundu; ve Zeytuna Üniversitesi’nde, Arapça’nın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşur’un derslerine devam etti.

1973 mayısında, “İslâmî İlimler” dalında doktor olarak Türkiye’ye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti; ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı; ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi. 1995-1997 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.

İslam Tarihi dalında 30 kitabı, ve 200’ü aşkın ilmî makalesi yayınlandı. Ulusal, ve uluslar arası bir çok konferansa katılarak tebliğler sundu; Zaman, Yeni Devir, Milli Gazete, Yeni Şafak gibi gazete; ve İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi, Tarih ve Toplum gibi değişik dergilerde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Kanal 7’de dört seneyi aşkın bir süreyle “Seyahatnâme” adı altında tarih programları yaptı. Kendi alanındaki araştırmalarını takip edip sürdürecek derecede Fransızca, İngilizce, Arapça, ve Farsça bilmektedir. İhsan Süreyya Sırma evli olup, üç çocuk babasıdır.

İhsan Süreyya Sırma Kitapları - Eserleri

  • İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
  • İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed
  • İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad
  • Emeviler Dönemi
  • İslami Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi
  • Nehirlerin Dili

  • Abbasiler Dönemi
  • Nasıl Sömürüldük
  • Peygamberler Tarihi
  • Ah Endülüs
  • Müslümanların Tarihi (1. Cilt)
  • Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
  • Pakia Mektupları

  • 2. Abdülhamid`in İslam Birliği Siyaseti
  • İşte Önderimiz Hz. Muhammed
  • Tarih Şuuru
  • Tanzimat'ın Götürdükleri
  • Müslümanların Tarihi (2. Cilt)
  • Dağların Sırrı
  • Müslümanların Tarihi (3. Cilt)

  • Müslümanlarda Yanlış Din Anlayışları
  • İslam ve Tarih
  • Haçlı Seferleri
  • Müslümanların Tarihi (4. Cilt)
  • Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
  • Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım)
  • Bir Garip Tarih

  • Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı
  • Müslümanların Tarihi 5. Cilt
  • Neler Sordular
  • Yalan Dünyayı Adımlarken
  • Sömürü Ajanı Amerikan Misyonerleri
  • Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
  • Selahaddin Eyyûbî

  • Hz.Muhammed
  • Halname
  • Çin Müslümanları ve Çin'e Seyahat
  • Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik
  • Seyahatname-i Süreyya
  • Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
  • Sen Geldin

  • Ano Yemen'dir
  • Müslümanların Tarihi'ne Giriş
  • Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı
  • II. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
  • Viyana Günleri

İhsan Süreyya Sırma Alıntıları - Sözleri

  • Allah, Tûr'a çağırdığı Peygamberi Mûsâ'ya "ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin!" buyurmuştu... (Seyahatname-i Süreyya)
  • Fransızca'da bir atasözü var: Öğretmek ikinci defa öğrenmektir. (Neler Sordular)
  • Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. (Hz.Muhammed)
  • Ne yazık ki Müslümanlar onun içtihadını unutup davranışını gözardı ettiler ve hayatlarını sultanları alkışlamakla geçirdiler. Bir dönem “Padişahım çok yaşa!" dediler, bir başka dönem de “Bizi kim, nasıl ve hangi rejimle yönetirse yönetsin; bize düşen itaat etmektir!” zihniyetinin öncüleri oldular. Böylece Müslümanları zalim yöneticelere ve Batı uşaklarına kul ettiler. Sonuçta da Müslümanlar, asırlar boyu kul oldukları sultanlar ve yöneticiler tarafından sömürüldüler, sömürüldüler... (Müslümanların Tarihi (4. Cilt))
  • Hira üniversiten, Sevr dağı akademin, Hicret menzillerine, ilim ile sen geldin (Sen Geldin)
  • Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu.. (Pakia Mektupları)

  • "Evet, gerçekten ortakların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanan ve sâlih ameller yapanlar bunların dışındadır. Ama onlar da ne kadar azdır!" dedi. Dâvûd, kendisini imtihân ettiğimizi sanarak Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı; tövbe etti. (Peygamberler Tarihi)
  • insanların değil, insanları yaratanın emirlerine bağlanmayı kendimize ilke edindiğimiz gün, adımımızı kurtuluş dünyasının kapısından içeri atmış sayılırız. (Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı)
  • Müslümanların tarihinde öylesi dönemler var ki, İslam ile ilgisi bulunmamaktadır, ihanet dolu olaylar olduğu gibi, bizlere kahraman olarak tanıtılan mücrimler ve hainler de mevcut bu tarihte. (Neler Sordular)
  • İnsan kendisini zenginleşmiş (bir makama gelmiş, imza yetkisine sahip olmuş, saltanatı eline geçirmiş) görünce sapıtır. Alak suresi 6-7 (Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım))
  • Yoktur bu vücudun i'tibârı, Hakk âyinedir cihan ğubâri. (Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri)
  • Adem'in şahsında Allah'a secde etmeyip isyan et­tiğinden, melekler arasında olmasına rağmen şeytanlaşıvermiştir. O halde melek ve şeyta n olmak; insan olmak veya olmamak, Allah'a karşı takınılan tavra bağlıdır. (İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed)
  • Urbain’in iddialarına göre Müslümanlar hen Hristiyan Hacılarına, hem de Kudüs’teki mukim olan Hristiyanlara zulmediyorlardı ki bu, Hristiyan yazarlarının da kabul ettikleri gibi bir iftiraydı (Haçlı Seferleri)

  • İslâm ordusunun içinde münafıklar da vardı. Dilleriyle imân ettiklerini söyleyip, İslâm düşmanlığı yapanlar... İslâm toplumunun kanser kaynağı tipler!... Bunlar, namaz da kılarlar, hatta kıldırırlar, oruç da tutarlar, Hacc'a giderler; hatta ve hatta cihada bile katılırlar. Kur'an okurlar!.. Ne var ki bunlar, İslâm'a savaş açmış devletlerin emrinde olan Allah düşmanlarıdırlar... (İşte Önderimiz Hz. Muhammed)
  • "Dünya insanları üzdüğü kadar sevindirmez. Yani az sevindirir, çok üzer." (Emeviler Dönemi)
  • Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir. (Abbasiler Dönemi)
  • "La" sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. (Nasıl Sömürüldük)
  • Haydi Filistin'de çocuk katleden Siyonist'e hesap sormaya! Haydi Eba Gurayb hapishanesinde masum kadınların ırzına geçen işgalci Amerikalının igrenç ihtirasını durdurmaya! (Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı)
  • Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır . (Tanzimat'ın Götürdükleri)
  • Dünya da bir gün yaşayacaksak, şahsiyetli yaşayalım o günü! (Pakia Mektupları)

Yorum Yaz