Tarihimizde Garip Vakalar - Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarihimizde Garip Vakalar kimin eseri? Tarihimizde Garip Vakalar kitabının yazarı kimdir? Tarihimizde Garip Vakalar konusu ve anafikri nedir? Tarihimizde Garip Vakalar kitabı ne anlatıyor? Tarihimizde Garip Vakalar PDF indirme linki var mı? Tarihimizde Garip Vakalar kitabının yazarı Reşad Ekrem Koçu kimdir? İşte Tarihimizde Garip Vakalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Reşad Ekrem Koçu
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050925654
Sayfa Sayısı: 120
Tarihimizde Garip Vakalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Reşad Ekrem'in dilinde tarih gerçek hayattan daha canlı, daha güzel, daha büyülü... Osmanlı tarihi kimi eğlenceli, kimi dokunaklı nice garip vakalarla dolu: Dalkavukların hayli ayrıntılı fiyat tarifesinden "Maymun fuhşa alet olur" diye biçare hayvanları astırarak idam ettiren "Maymunkeş" Abdülkerim Efendi'ye, Kaşıkçı Elması'ndan bahriyelilerin maaşlarının gemi enkazı olarak ödenmesine, başına içi saman, talaş, hasır parçaları veya ziftli paçavra dolu bir kap koyup tutuşturarak padişaha "ateş istidası" veren dertlilerden devlet memurlarının yazlık evlerine gidiş tarihlerini düzenleyen "yalıya çıkma nizamı"na, mezarında başı kesilen şehzadeye varıncaya kadar pek çok garip vaka. Reşad Ekrem Koçu'nun bilgilendirirken eğlendirmeyi de ihmal etmeyen usta kaleminden.
Tarihimizde Garip Vakalar Alıntıları - Sözleri
- Bu padişahın ölüm haberi yayılır yayılmaz, imparatorluğun her tarafından kahvehaneler derhal açılmış, tütün keseleri derhal meydana çıkarak çabucak tellendirilmiş, yalnızİstanbul'da korku bir müddet daha devam etmişti..
- 3. Muradın muhtelif kadınlardan, oğlan ve kız 102 çocuğu olmuştu. Ölümünde bunlardan yirmi erkek evladı hayatta idi. En büyük Şehzade Mehmed, padişah oldu ve padişah olur olmaz, öbür on dokuz kardeşini idam ettirdi.
- Mükeyfiyata karşı şiddetli yasaklar koyan Dördüncü Murad'ın kendisi, mahrem yaranıyla gece gündüz içer bir ayyaştı, ölümü de içki yüzünden olmuştu ve Bağdat seferinde döner dönmez ölüm döşeğinde yatmıştı.
- Fatih Sultan Mehmed cülus ettiği zaman bir kuyrukluyıldız görünmüştü; papa o zaman yıldızı Türk ve Müslüman dostu zındık yıldız olarak aforoz etmişti. Bu kuyruklu yıldızın, sonra Halley kuyrukluyıldızı olduğu öğrenildi. Balkan Harbi’nde Bulgarlar Çatalca’ya kadar ilerlerken Halley kuyrukluyıldızı yine görünmüştü. O zaman kilise adamları, “Türklerin uğur yıldızı göründü, Bulgarlar gene mağlup olacaklar!” demişti ve hadiseler de böyle oldu.
- Padişahlar, kadın cenazesinde namazda durmazdı.
- Türkiye'ye kahve 15. asırda, Kanuni Sultan Süleyman zamanında girdi.
- İçe çekilecek bir kaç nefes için ölüm tehlikesini göze almış fedai ve kahramanlar hemen her zsman her yerde bulunmuştu...
- Dalkavuklar, rical huzuruna girdiklerinde etek öperler, vazifeleri hane sahibinin mizacına uygun konuşmak, meclise neşe vermek, keder verici sozlerden kaçınmaktır...
- Hemen her sabah sokaklarda 40-50 ceset görülüyordu, celladlar tütün içerken yakalananların başlarıni vurup kellelerini koltuklarının altina koyuyor ve tütün çubugunuda kesik başın agzına bırakıyorlardı...
- Bahcekapısında bir sokak vardı ki burası en meşhur batakhane idi. Halk arasinda melek girmez sokağı denilen bu sokaktakilerden çogunun istanbuldaki veba salgınında ölmesiyle 2.mahmut burada bir cami yaptırmış ve adını hidayet camii koymuştu.
Tarihimizde Garip Vakalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İlginç Vakaların Derlemesi: Osmanlı tarihini hem sıkılmadan okuyup hem de öğrenme imkanı veren bir eser. Hem eğlenceli hem şaşırtıcı vakaların bazılarının tarihi kayıtlarını ben daha evvel okumuştum. Fakat çoğu yeni öğrendiğim şeyler olduğu için iyi ki okumuşum diyorum. Tarihi sıkılmadan okumak ve bir şeyler öğrenmek isteyenler için başarılı. (İbrahim Yalçın Şeker)
*Reşad Ekrem Koçu’nun bilgilendirirken eğlendirmeyi de ihmal etmeyen usta kaleminden “Tarihimizde Garip Vakalar” adlı kitabını okudum. Koçu, eğlendirirken bilgilendiren, bilgilendirirken eğlendiren, mutlaka okunması gereken yazarlardan, tarih gibi fazla seveni olmayan bir konuyu kaleminin gücüyle keyifli hale getirerek okutuyor. Reşad Ekrem Koçu, Türk tarihçi ve yazar. Tarihi konularda yazdığı fıkra, roman, hikaye ve incelemeleriyle ve en önemli yapıtı İstanbul Ansiklopedisi ile tanınmaktadır. *Bu kitabında Koçu, Osmanlı tarihimizden derlediği garip vakaları gayet sürükleyici bir üslupla okuruna aktarmış. Masalsı tarzıyla anlattığı birbirine geçmiş hikayeler, entrikalar, bugün garip gelen olaylar, Osmanlı zamanında bir şekilde sivrilmiş ve bu sivriliği daha sonra kendi lehine kullanmaya başlamış karizmatik kişiler ile ne sivrilmiş ne de karizmatik olup, tek suçu yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak olan zavallıların trajikomik hikayeleri. * Kitap Koçu’nun biyografisi ile başlıyor, anlatılan olaylardan sonra ‘Küçük Notlar’ başlığı ile kısa bilgiler verilmiş ve Osmanlıca- Türkçe sözlük ile bitiyor. ‘Küçük Notlar’ bölümü oldukça bilgilendirici bir bölüm. Arka sayfalarında Osmanlıca-Türkçe sözlüğü olması kitaplarının okunmasını hem kolaylaştırıyor, hem de zevkli olduğu kadar pek çok yönden faydalı hale getiriyor. Gene de yeni nesil için itici olabilir o yüzden biraz daha sadeleştirilebilir. Koçu eserleri biraz daha sadeleştirilerek yayınlansa daha çok okur bulabilir mi? *Osmanlı tarihi kimi eğlenceli, kimi dokunaklı nice garip vakalarla dolu: Dalkavukların hayli ayrıntılı fiyat tarifesinden “Maymun fuhşa alet olur” diye biçare hayvanları astırarak idam ettiren “Maymunkeş” Abdülkerim Efendi’ye, Kaşıkçı Elmasından bahriyelilerin maaşlarının gemi enkazı olarak ödenmesine, başına içi saman, talaş, hasır parçaları veya ziftli paçavra dolu bir kap koyup tutuşturarak padişaha “ateş istidası” veren dertliler den devlet memurlarının yazlık evlerine gidiş tarihlerini düzenleyen “yalıya çıkma nizamı”na, esnaf cezalarından mezarında başı kesilen şehzadeye varıncaya kadar pek çok garip vaka. *Bahriyelilerin maaşlarının gemi enkazı olarak ödenmesi ilginç gelebilir ama daha önce tarihle, vakıflarla ilgilenenler bunu garipsemezler. Çünkü Kara ordusunda da yüksek rütbeli subayların maaşı, üstün hizmet dolayısıyla aldıkları ikramiyeler vakıf arazilerinden tapu verilerek yani arsa, tarla ile ödeniyordu. *İnce ama dopdolu bir kitap " Tarihimizdeki Garip Vakalar". Reşad Ekrem Koçu ile tanışmak için ideal bir kitap ( tabii hala tanışmamışsanız). Sadece tarih sevenler değil herkes için Reşad Ekrem KOÇU mutlaka okunmalı bence. (Özgün Onat)
Vakalar ilginç olmasına rağmen reşad ekrem koçunun sıkıcı anlatımıyla kitaptan almak istediğinizi alamıyorsunuz. Bazı anlatıcılar vardır tarihimizden bir hikaye anlattıklarında yıllar boyu aklınızda kalır. Kitabı okuyup bitirdikten sonra 1 ay içerisinde muhtemelen aklınızda 1-2 vaka dışında birşey kalmayacak. Vakaların enterasanlığına rağmen ki bunda kitabın bir etkisi yok birçoğu kadıların yazdıklarından alınmış zaten ben oldukça başarısız buldum. Umarım daha iyi bir yazar tarihimizdeki vakalar için daha iyi bir kitap yazar. (onur erdal)
Tarihimizde Garip Vakalar PDF indirme linki var mı?
Reşad Ekrem Koçu - Tarihimizde Garip Vakalar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tarihimizde Garip Vakalar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Reşad Ekrem Koçu Kimdir?
Tarihi konularda yazdığı fıkra, roman, hikâye ve incelemeleriyle ve en önemli yapıtı İstanbul Ansiklopedisi'yle tanınmaktadır. 1905'te İstanbul'da doğan Koçu, Bursa Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nü 1931 tarihinde bitirdi. Aynı fakültede asistan oldu, ancak, 1933 Üniversite Reformunda hocası Ahmet Refik Altınay'la beraber üniversiteden ayrıldı. Alman, Kuleli, Pertevniyal ve Vefa liselerinde tarih öğretmenliği yaptı. Reşad Ekrem Koçu 6 Temmuz 1975'te İstanbul'da öldü.
Öğretmenliği sırasında Tarihten Sesler gibi çeşitli dergi ve gazetelerde şiir, hikâye ve çocuk romanları, Osmanlı döneminin ilginç olaylarını ve kişilerini öyküleştirdiği Forsa Halil (1962), Patrona Halil (1967), Erkek Kızlar (1962) ve Haşmetli Yosmalar (1962) gibi kitaplar yazdı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinin (1943-1967, 6 cilt) bazı bölümlerini bugünkü dile aktardı. Türk Giyim, Kuşam ve Süsleme Sözlüğü (1967) ise alanında yapılmış ilk önemli çalışmadır. Reşad Ekrem Koçu'nun en önemli ve büyük yapıtı, İstanbul'u her yönüyle ayrıntılı biçimde anlatan İstanbul Ansiklopedisi olarak kabul edilir. Bu ansiklopedinin ilk baskısı 1944-1951 Aba-Bahadir Sokağı maddeleri ve ikinci baskısı 1958-1971 yayımlandı ve 11'inci ciltte 7076 sayfaya ulaşarak "Gökçınar" makalesinde yarım kaldı. Koçu'nun diğer kitapları arasında Osmanlı Padişahları (1960) ile Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri (1947) ve 2 ciltlik Kösem Sultan sayılabilir.
Reşad Ekrem Koçu Kitapları - Eserleri
- Tarihimizde Garip Vakalar
- Yeniçeriler
- Kızlarağasının Piçi
- Kösem Sultan
- Fatih Sultan Mehmed
- Osmanlı Padişahları
- Aşk Yolunda İstanbul'da Neler Olmuş
- Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri
- Tarihimizde Kahramanlar
- Topkapı Sarayı
- Patrona Halil
- Kabakçı Mustafa
- Forsa Halil
- Erkek Kızlar
- Osmanlı Tarihinin Panoraması
- Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar
- Esircibaşı
- Kafes Arkası Günahkarları
- Cevahirli Hanım Sultan
- Aşık Şair ve Padişahlar
- Tarihte İstanbul Esnafı
- Dağ Padişahları
- Hatice Sultan ile Ressam Melling
- Haydut Aşkları
- Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü
- Türk Zaferleri
- İstanbul Tulumbacıları
- Taçlı Fahişeler
- Selçuk Tarihi
- Ahmed Rasim - Ahmed Refik
Reşad Ekrem Koçu Alıntıları - Sözleri
- Bir kere bir akıl çelindi mi üst yanı kolaydır. (Kafes Arkası Günahkarları)
- Alemdar Mustafa Paşa'nın İstanbul'a girdikten sonra yaptığı işler Vaka-yi Selimiye denilen 1807 Mayıs İhtilali'ne kuvvetle bağlıdır. (Kabakçı Mustafa)
- Bir gün yeni harp hazırlığının nereye karşı olduğunu soran bir ordu kadısına; "Efendi! Eğer sakalımın tellerinden bir tanesi tasavvurlarımı bilseydi onu koparır ve yakardır!" demişti.. (Fatih Sultan Mehmed)
- Mayaları aynı çamurdan insanlar çabuk anlaşırlar, ilk tanıştıkları gün kırk yıllık dost kadar yaklaşırlar. (Cevahirli Hanım Sultan)
- Bütün tebaasının malı ve canı iki dudağı arasında çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde öyle bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir. (Topkapı Sarayı)
- Abdülaziz'in horoz ve koç dövüştürme merakı ve galip gelen hayvanların boyunlarına elmas nişanlar taktığı rivayetleri saltanatının bu sonuncu devrine yakıştırılan şeylerdir. (Osmanlı Padişahları)
- Gidenler devlet hazinesini soymuştu, gelenler hazinede bir şey bulamadıkları için gidenlerin terekesini yağmaladılar. (Yeniçeriler)
- Eski berberler aynı zamanda sünnetçi, dişçi ve hacamatçıydı;kellik, uyuz, sıraca, egzama gibi cilt hastalıklarına da ilaçlar, merhemler yapardı,çeşitli ihtisas sahibi mütetabbiptiler. (Tarihte İstanbul Esnafı)
- “Bir yeniçeriye de bir gün, - Nizamıcedid olur musun? diye sormuşlar. - Vallah billah Moskof olurum, Nizamıcedid olmam!.. demiş.” (Yeniçeriler)
- "Şimâlden, cenuptan, şarktan ve garptan, İstanbul'a esen bütün rüzgârlar, fitne ve fesat tohumları saçıyordu." (Esircibaşı)
- Sarayın odun ambarı 16. asırda bir cinayete sahne olmuştu. 17. asır ortasında ise tarihi bir idam fermanının tatbik edildiği yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef'î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. ... Şairin cesedi Saray-ı Hümayun'un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı. (Topkapı Sarayı)
- Bütün bu suları, merhemleri, tozları hazırlamak için bazen 14 yaşında bir erkek çocuğu beyni, bir küçük kızcağızın kalbi lazım geliyordu. Evinin fırınında ve bahçesinin muhtelif yerlerinde, 2.000'den fazla yakılarak öldürülmüş çocuk iskeleti buldular!.. (Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar)
- Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis de (1846-1908) İstanbul Seyahatnamesi'nde İstanbul esnafından bahsederken şunları yazıyor : Türklerle pazarlık etmeyin "Rum, müşteriyi seslenip çağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak davet eder ;Ermeni, biraz daha temkinlidir;Yahudi, malının fiyatını kulağa fısıldayarak arz eder;Türk'e gelince, sessiz, müşterisini sadece bakışlarıyla çağırır. Bir Türk'e söylediği fiyat için, sakın, 'Biraz aşağı olmaz mı?' diye pazarlığa girişmeyin, bunu kendisine bir hakaret sayar ve 'Ben hırsız mıyım ki önce sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonra pazarlığa girişeyim!..' der. " (Tarihte İstanbul Esnafı)
- Halk denilen esrarengiz kitlenin içinde kulakların asla duyamayacağı ve gözlerin hiç göremeyeceği kim bilir ne garip ve acayip şeyler oluyordu? (Erkek Kızlar)
- Sultan İbrahim'in devrinde hakikat olan yolsuzluk, makam temini için rüşvet toplama, hısım ve akrabayı bir mansıpa kaydırmada dalkavuk kadınların devlet işlerine karışmasıdır; sancakbeyleri, valiler ve kadılar dama taşları gibi durmadan değiştirilmiş, herkes makamından emin olmadığı için verdiği rüşveti gittiği yerde halktan fazlasıyla çıkarmaya çalışmış, bu suretle memleketi zulüm kaplamıştır. (Osmanlı Padişahları)
- "Şu dünyada garip kaldım. " (Kafes Arkası Günahkarları)
- "Bencillik gütme, *müstebit olma. Adalet tarlasını bilgi sapanı ile sür ve **meşveret tohumunu ek. Bir an evvel bitip yeşermesi içinde durmadan gözyaşlarınla sula" *zorba, baskıcı **danışma, istişare, görüş paylaşımı (Dağ Padişahları)
- Abbasi halifelerinden Filozof Memun, "İnsan üç çeşittir" diyor, "Bir kısmı gıda gibi her zaman ve her yerde lazımdır. Bir kısmı deva gibidir, yerinde ve zamamnda lazımdır, bir kısmı da illet gibidir, Allah bizi onlardan korusun!.." (Patrona Halil)
- Bu hezele guruhunun (Patrona Halil ve peşinden giden ayaktaşlar) kıyamını, Lale Devri'nde İbrahim Paşa ve yâranının sefahat ve lüksüne karşı toplum ıstırabından doğmuş bir hareket gibi göstermek, bizce çok hatalıdır. Patrona ile ayaktaşlarının acı hayat hikâyesini yazar ve onların hakiki simalarını göstermeye çalışırken yukarıdaki satırları, işte bunun için yazdık Halkın ve esnafın bin türlü şikâyeti, vergiler, para ayarsızlığı, toplumu kızdıran himayeler de, lale merakı ve helva sohbeti gibi, Lale Devri'nden evvel de vardı, sonra da devam etti. Kaldı ki, karşısında hırslı muhalifleri ve düşmanları bulunamayan bir iktidar, Türkiye tarihinde değil, cihan tarihinde görülmez. (Patrona Halil)
- Oğullar ataya yürek yağıdır. Oğulun iyisi gamı dağıtır, Oğlu kim atanın hemsazı olsa Safalı bağı, bostan bağıdır. Oğlu kim dua alup makbul olsa Atanın devleti, yüzü akıdır. (Fatih Sultan Mehmed)