Tarihimizle Yüzleşmek - Emre Kongar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarihimizle Yüzleşmek kimin eseri? Tarihimizle Yüzleşmek kitabının yazarı kimdir? Tarihimizle Yüzleşmek konusu ve anafikri nedir? Tarihimizle Yüzleşmek kitabı ne anlatıyor? Tarihimizle Yüzleşmek kitabının yazarı Emre Kongar kimdir? İşte Tarihimizle Yüzleşmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Emre Kongar
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751411198
Sayfa Sayısı: 246
Tarihimizle Yüzleşmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarihe bakarken genellikle hangi yanlışlar yapılır' Türkler isteyerek mi Müslüman oldular' İslama laikliği kimler getirdi' Osmanlı'da inançları yüzünden kimler yakıldı' Osmanlı İmparatorluğu Müslüman olduğu için mi çöktü' Ermeni trajedisi bir soykırım mıdır' Niçin' Abdülhamit: Kızıl Sultan mı, Ulu Hakan mı' Vahdettin hain miydi' Amerika hangi Lozan'ı kabul etmedi' Atatürk niçin yalnız bir liderdi' Menderes bir Demokrasi Şehidi midir' Askerler siyasette ne tür tarihi roller oynamıştır' Atatürkçü aydınlar niçin öldürüldü' Prof. Emre Kongar, bu ve benzeri ilginç soruların yanıtlarını, hem resmi, hem de gayri resmi tarihi eleştirerek veriyor
Tarihimizle Yüzleşmek Alıntıları - Sözleri
- Her savaş kendi oyunlarını, efsanelerini ve rivayetletlerini de birlikte getirmektedir.
- Hangi ülkede soykırıma uğradığını öne süren bir azınlık, düzenli ordularla içinde yaşadığı devlete karşı bir savaş sürdürebilmiştir?
- "Tarih acımasızdır..."
- İktidar günceli etkilemek ve geleceği belirlemek için de geçmişi değiştirmenin peşine düştü.
- 12 Eylül darbesi Turgut Özal'ı ve Anavatan Partisi'ni yarattı. Turgut Özal askerlerin ürünüydü ve askeri yönetimin ekono mik ve siyasal politikalarının 1991'e kadar devamını sağladı. 24 Ocak kararlarını kurumlaştırdı, yeni zenginler oluşturdu,yoksulları daha da yoksullaştırdı, ekonomiyi tümüyle dışa bağımli hale getirdi, ülkeyi büyük bir borç yükünün altına soktu, bu arada dinci ögelerin devlet içinde yuvalanmasını sağladı ve bütün bunların karşısındaki tek olumlu iş olarak telekomünikasyon yatırımları yaptı. 12 Eylül yönetiminin ürünü olan Özal'ın en büyük, en kalıcı ve en tahripkâr işi, ahlaksızlığı ve yolsuzluğu kurumlaştırmak oldu. Bunun için hem Hukuk Devleti'nin temellerini yıktı, hem de siyaset-ticaret-medya-mafya ilişkilerini kurdu ve güçlendirdi. Bu tahribatın sonuçları, 1990'lı yılların sonunda ve 2000'li yılların başlarında ortaya çıkan orta sağ partilerin tasfiyesine, ekonomiye 40 milyar dolar maliyeti olan bankacılık skandallarına ve pek çok medya patronunun hapse girmesine yol açtı.
- Kurtuluş Savaşı’nın öteki komutanlarının Hilafetçi olmaları, onların kahramanlıklarını azaltmaz, sadece siyasal bilinç bakımında Mustafa Kemal’in gerisinde kaldıklarını ve onun devrimci liderlikteki yalnızlığını gösterir.
- Halk yorgun, bezgin, aç, hasta ve güçsüz; tarım çökmüş, endüstriyel üretim zaten yok, para yok, ordular yenile yenile küçülmüş ve bezgin...
- "Ama ne yazık ki, eğitimi, ufku, geleceğe bakışı, onu bu kısıldığı kapandan çıkarmaya yetecek düzeyde değildir."
- Türkiye’nin eski deyimle “İstiklal Harbi” yeni söyleyişle “Bağımsızlık Savaşı” gerçek bir destandır.
- Oysa bütün dinlerin gelişmesinde olduğu gibi, Türklerin de büyük ölçüde yenilgiler sonunda Müslümanlığı kabul ettikleri tarihsel bir gerçektir. Bu gerçek ne Türkleri ne de İslamı küçültür.
- İnsanlar tarihi, genelde sahip oldukları ideolojilere göre saptırırlar.
- Bireyler, hem Müslüman hem laik olabilir.
- SON "Laiklik, devletin bütün inançları korumasını öngördüğü için, dinsizlik değil, tam tersine din ve mezhep koruyuculuğudur."
- Tarih, toplumsal bilimlerin laboratuvarıdır. Bana kalsa, her türlü toplumsal bilimler eğitimi için önce tarih okunmasını zorunlu kılardım.
- " Bu eğitimin sonunda, yakın bir tarihte dünyayı yönetecek kişilerin beyinleri bu konuda yıkanmış olacak, tarihin çok tartışmalı bir konusu dogmatik bir inanç olarak tüm dünyaya egemen kılınacaktır."
Tarihimizle Yüzleşmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Doğru bildiğimiz Yanlışlar: Öncelikle kitap bana kitap/bunu-herkes-bilir--198456’i anımsattı.Tabi tarihimizle yüzleşmek daha eski bir kitap ama sanırım önce onu okuduğum için hatırlatmış olsa gerek. Tarihe bakan her iki anlayışında(Resmî ve gayri resmî tarih) noksanlarını gösteren ve kanımca objektif bir kitap olduğunu düşünüyorum.Ele aldığı konuları okurken aynı fikirde olduğumu farkettim. Doğru bildiğimiz yanlışlar üzerine farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak bir kitap.Sonlara doğru biraz siyaset ve uçlara kaysa da genel itibariyle ele aldığı konulardaki tarafsız ve bilimsel gözlemleri yönünden okunacak bir eser olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim :) (Ahmet)
Tarih hiç bu kadar keyifli ve akıcı anlatılmamıştı. Değindiği her konuda kaynakça veren, olaylara karşı kendi yorumunu kattığı zaman bunu belirten, hayal ettiğim dünyada ders kitabı olarak okutulması gereken bir kitap. Ve sanırım okurken ağladığım tek tarih kitabı.^.^ Yanlış bildiğimiz veya kasten yanlış öğretilen hatta halk arasında yanlışa dönüşen bir çok gerçeğe ışık tutuyor. Özellikle gençlere tavsiye ederim çünkü içinde geçen olayların bir kısmına şahit olduğum hatta bizzat içinde yer aldığım tarihi gerçekleri malesef genellikle hepimiz kendi bilgimiz ve inancımız doğrultusunda çarpıtıyoruz. Ailemin konuştuklarına mı inanayım, okulda verilen yönlendirmeli eğitime mi yoksa satılmış medyadan okuduklarıma mı diye düşünüyorsanız ve bilgi sahibi olmak istiyorsanız bu kitabı tercih etmenizi öneririm. Yüzlerce yıl önce benimle aynı karamsarlıkları, inançsızlıkları yaşayanlara kızarken, bugün aynı ruh hali içinde olduğumu şaşkınlıkla gözlemledim. Günümüz dünyasında genellikle düştüğüm karamsar ruh haline ilaç gibi geldi. (Yeşim Gökdoğan)
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yer alan belli başlı olayları “resmi tarih” ve “gayri resmi tarih” başlıklarıyla, çeşitli kaynaklara dayandırarak kaleme alan Emre Kongar’ın Tarihimizle Yüzleşmek adlı eserini herkese tavsiye ederiz. Sade, anlaşılır, akıcı bir dil ve tarafsız bakış açısıyla okurlarını karşılayan bu eser, günümüz siyasi olaylarına ayna tutmakta. (bukitaptanevar)
Kitabın Yazarı Emre Kongar Kimdir?
Prof. Reşit Emre Kongar (d. 13 Ekim 1941, İstanbul), Türk toplum bilimci.
Babası, Şişli Terakki ve Pertevniyal Liseleri felsefe öğretmenlerinden İhsan Kongar, annesi ise yine Şişli Terakki Lisesi'nde bir süre felsefe öğretmenliği yapan, Zapyon Kız Lisesi felsefe öğretmeni Mesude Kongar'dır.
İlk, orta ve lise eğitimini Şişli Terakki Lisesi'nde gören Kongar, 1958-1959 öğretim yılında fen şubesinden mezun oldu. 1963 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü, 1966 yılında da Michigan Üniversitesi Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'nu, M.S.W derecesiyle bitirdi. 1968 yılında Hacettepe Üniversitesi'nde Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'nu kurdu ve buraya müdür olarak atandı.1981 yılı Temmuz ayında "Atatürk ve Devrim Kuramlar" adlı takdim teziyle Hacettepe Üniversitesi Senatosu'nca profesörlüğe yükseltildi.
15 Şubat 1983 tarihinde, askerî rejimin üniversite konusundaki uygulamalarını protesto etmek için üniversiteden istifa etti. 1983-1987 yılları arasında Hürriyet gazetesinde danışmanlık, 1987-1991 yılları arasında ise KAMAR Kamuoyu Araştırma Şirketi'nde yöneticilik yaptı. 17 Nisan 1992 yılında Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı'na atandı. Kasım 1995'de bu görevini bırakıp Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeliğine geri döndü. 2001 yılında Cumhuriyet gazetesi yayın danışmanlığına atandı. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat bölümünde sosyoloji ile Türkiye'nin Toplumsal Yapısı dersi vermekte ve Mehmet Barlas'la birlikte NTV'de Yorum Farkı programını sunmaktadır.
Emre Kongar Kitapları - Eserleri
- Kızlarıma Mektuplar
- Tarihimizle Yüzleşmek
- Abd'nin Siyasal İslam'la Dansı
- Konsantremi Bozma! Medya ve Medyatik Türkçe Notları
- Hocaefendi'nin Sandukası
- Ben Müsteşarken
- İçimizdeki Zalim
- Demokrasimizle Yüzleşmek
- Babam, Oğlum, Torunum
- Yaşamın Anlamı
- Gezi Direnişi
- 21. Yüzyılda Türkiye
- Atatürk
- 28 Şubat ve Demokrasi
- Herkesten Bir Şey Öğrendim
- Türk Toplumbilimcileri
- 12 Eylül Kültürü
- Atatürk Üzerine
- Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği
- Yozlaşan Medya ve Yozlaşan Türkçe
- Küresel Terör ve Türkiye
- Yamyamlara Oy Yok!
- Trajikomik
- Demokrasi ve Vampirler
- Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk
- Yazarlar, Eleştiriler, Anılar
- Diren!
- İzmir’de Kentsel Aile
- Türkiye Üzerine Araştırmalar
- İmparatorluktan Günümüze Türkiye'nin Toplumsal Yapısı Cilt 1 - 2
- Kültür Üzerine
- Demokrasi ve Kültür
- Atatürk Ve Devrim Kuramları
- Demokrasi ve Lâiklik
- İstanbul
- Cavit Orhan Tütengil
- Kültür ve İletişim
- 12 Eylül ve Sonrası
- Demokrasi İşçinin Ekmeğidir
- Üniversite Üzerine
Emre Kongar Alıntıları - Sözleri
- Unutmayın, sıradışı olmanın sırrı, insanları rahatsız eden çarpıcı kişilik özelliklerinde değil, günlük yaşamın küçük ayrıntılarında saklıdır. (Kızlarıma Mektuplar)
- Çünkü ancak bireyin hak ve özgürlükleri güvence altında ise, iktidara ters düşen düşünceler savunulabilir. (Demokrasi ve Kültür)
- Pek doğal olarak bütün toplumlarda paylaşma iktidarlarla doğrudan ilgilidir, çünkü kim iktidarda ise, üretimden kimin, ne pay alacağına da o karar verir. (28 Şubat ve Demokrasi)
- Bana kalsa hayatında hiç aşık olmamış insanlara kesinlikle politikayı yasaklarım: Çünkü aşkın ateşiyle yanmamış bir insana ülke yönetimini emanet edemem. Çünkü tek bir insanı tutkuyla sevmeyi bilmeyen, bu duyguyu yaşamayan birinin, ülkesini, ülkesindeki insanları gerçekten sevebileceğine inanmam. (İstanbul)
- Saltanat hanedanı hala milletten gaspedilmiş malları muhafaza için avukatlar tutarak mahkemelerde uğraşırken Atatürk'ün bu teberru ne kadar manalıdır. (Atatürk)
- İçte sömürü, dışta kan ve savaş, ve bütün bunların gerekçesi olarak kullanılan tek tanrılı dinler ve onların mezhepleri, Birinci Küreselleşme'nin dünyaya armağanlarıydı. (Diren!)
- Türkiye’nin eski deyimle “İstiklal Harbi” yeni söyleyişle “Bağımsızlık Savaşı” gerçek bir destandır. (Tarihimizle Yüzleşmek)
- Sovyetler ve Yugoslavya deneyimleri, bize; * Bireysel özgürlüklerin güvencede olmadığı sistemlerde, farklı kültürel kimliklerin korunmasının ve geliştirilmesinin, ister üniter ister federal devlet yapıları çerçevesinde olsun, olanaklı olmadığını göstermiştir. (Diren!)
- "Ben yazılarımı , bütün yaşamımla bile bu dünyada hiçbir şeyi etkileyemeyeceğimi bilerek umutsuzca , ama tek bir makale ile tüm dünyayı değiştirebilecekmiş gibi bir sorumlulukla yazıyorum." (Herkesten Bir Şey Öğrendim)
- İlkel insan dünyaya ben ve düşmanlarım olarak bakar. (28 Şubat ve Demokrasi)
- Büyük medyadan öğrendiğimize göre anlışanlı klüplerimiz kendi futbol sahalarına ve kalelerine büyü yaptırıyorlarmış. Böylece karşı takımın "kısmeti bağlanıyor'', kendi şansları ise açılıyormuş. Bu büyüleri yapanlar da Afrika büyüsü gibi evrensel yöntemler kullanıyorlarmış. İşte size müthiş bir mizah: Anadolumuz'un, etkisi ispatlanmış muska ve büyüleri dururken, büyük klüplerimizin Afrika kökenli büyüler kullanması kadar gülünç ve mizahi bir olay olabilir mi? Doğrusu ben haberleri okuyunca çok güldüm ve "Ne kadar komik bir durum," diye düşündüm: Sen, büyü tarihine geçecek her türlü dua ve muskayla tüm bir kültür ve gelenek oluştur, kısır kadınlardan kocalarını eve bağlamak isteyenlere, koca arayan genç kızlardan rakibinin zürriyetini engellemek isteyenlere kadar her derde deva ol, ondan sonra senin futbol takımların gitsinler Afrika büyüsü yaptırsınlar! Olacak iş değil. Gerçek hayatın gülünçlükleri, her türlü kurmaca mizahı ve hicivi aşıyor Türkiye' de! (Trajikomik)
- "HER HALK LAYIK OLDUĞU İKTİDAR TARAFINDAN YÖNETİLİR." (Diren!)
- Kitap düşmanlığı, kâğıt zamları, kısacası, okumaya karşı ekonomik, hukuksal ve siyasal engeller, hep toplumumuza, kendimize, kendi fikirlerimize yeterince güvenmememizden geliyor. (Yaşamın Anlamı)
- Teknolojik değişikliklerin ve ilerlemenin insanlar arasında barışı, dostluğu, sevgiyi geliştireceğini düşünenler yanılıyorlar. İnsan hep aynı insan olarak kalacak: Yine uyuşmazlık, yine şiddet ve yine huzursuzluk sürecek. Genetik çalışmalarla insanların saldırganlık dürtüleri yok edilse bile, bunları yok edenler, yani yöneticiler bu duyguları sürdürecekleri için insanlığın yazgısı değişmeyecek. Bazı yazarlar, istedikleri kadar gelişen ve ilerleyen teknolojinin toplumsal sorunları çözeceğini öne sürsünler, teknolojik gelişme asla bunu getirmeyecek. Tam tersine, elindeki yok edici araçlarla çok gelişmiş insanoğlu, daha etkin bir biçimde çevresini ve düşman bellediklerini tahrip etmeye yönelecek. Belki daha başka boyutlarda ve başka görüntüler altında, ama savaş devam edecek. Uzayda karşılaşacağımız öteki canlı türlerinin "Vay haline!" (Trajikomik)
- "Kimleri "kafir" ilan edip kelle isteyeceğine ise o sırada iktidarda kimlerin olduğuna, kendi çıkarlarına hangi grubun en iyi hizmet edeceğine bakarak karar verirdi. Önce iktidardaki gruba karşı "düşmanlar" üretir, sonra bunları "kafir" ilan eder, en sonunda da kellelerini isteyerek, egemen grubun ne denli sadık bir hizmetkarı olduğunu kanıtlardı." (Hocaefendi'nin Sandukası)
- 12 Eylül darbesini yapan askerler üniversiteyi bütünüyle susturmak için, yeni bir yasa çıkarmışlardı. Bu yasaya YÖK deniyordu. (Yaşamın Anlamı)
- Atatürkçülüğün en kolay tanımı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşam döneminde yapılabilirdi: Mustafa Kemal Paşa’nın ya da Gazi’nin yanındaysanız, Atatürkçü idiniz. Onun yaptıklarının karşısında iseniz de Atatürkçü değildiniz. (Atatürk Üzerine)
- İktidara gelen Demokrat Parti, hükümet programında da işçilere grev hakkını tanıyacağını belirtiyordu. Fakat, Demokrat Parti, sendikalara grev hakkı vermek bir yana, siyaseti yasaklayan ünlü beşinci maddeyi son derece dar yorumlamaya başladı ve sendikaların nefes alması bile zorlaştı. (Demokrasi İşçinin Ekmeğidir)
- Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'ni hem laik diye nitelemekte, hem de din derslerini ilk ve ortaöğretimde zorunlu kılmaktadır. (28 Şubat ve Demokrasi)
- Bakın nasihatnamede Keykavus ne diyor: teklik yalnız Allah’ta vardır. Allah’tan başkası çifttir. Yani her şey ikişerdir. Ve bu iki birbirine düşmandır. Nitekim cisim ve can; ölmek ve dirilmek; ve suret ve sıfat; ve akıl ve nefis; ve asıl ve feri; ve zaman ve mekan; ve sezgi ve işaret; ve kuşku ve kesinlik hep ikilik alametidir. (Hocaefendi'nin Sandukası)