Tarihte Usul - Zeki Velidi Togan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarihte Usul kimin eseri? Tarihte Usul kitabının yazarı kimdir? Tarihte Usul konusu ve anafikri nedir? Tarihte Usul kitabı ne anlatıyor? Tarihte Usul PDF indirme linki var mı? Tarihte Usul kitabının yazarı Zeki Velidi Togan kimdir? İşte Tarihte Usul kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Zeki Velidi Togan
Yayın Evi: Enderun Kitabevi
İSBN:
Sayfa Sayısı: 350
Tarihte Usul Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarihte usul bizde Tanzimattan önce İbn Haldunvari düşüncelerden ibaretti, daha sonra ise o, (Akçaoğlu ve Köprülü Fuad'ın eserleriyle) Avrupa'nın tenkidi fikrini, tarih ve edebiyat tarihi başta olmak üzere hümaniter ilimlere tatbik etmenin usulü olarak ele alınmıştır. İranlı Prof. Reşid Yasimi de, s. 181'de zikri geçen eserinde onu böyle anlamıştır. Biz bu kitapta tarih metododlojisinin Garb fikir sistemini kavrama yollarını gösteren kılavuzların başında geldiğini sırası gelince anlattık.
Tarihte Usul Alıntıları - Sözleri
- Zamanımızda mücadele halinde bulunan ideolojiler, beşeriyetin hayatını alt üst etmektedir. Bunlardan her birinin arkasında siyasi ve iktisadi menfaatler gizlenmektedir. Toplu olarak bakılırsa iktisadiyata ide karışıyor. ideler de iktisadi menfaatleri, ihtirasları gizleyen bir maske rolünü oynuyorlar. Tarihte müessir olan büyük amiller nedir? Bu sualin cevabını, bilhassa son iki cihan harbinden öğrenmek mümkündür.
- İnsan kendi tarihini artık, eskiden olduğu gibi tarihçilerin yazdıkları kroniklerden öğrenmekle iktifa etmeyip, bilakis menbalık işini görecek olan her şeyi bir araya toplamak ve tarihi o esastan öğrenerek ihata eylemek yoluna girmiş ve dolayısile Kaynaklar Bilgisi husule gelmiştir.
- Fakat tarih yazmanın asıl müşkül ciheti vak'aların izah ve tahlilidir. Tarihi bu tarzda yazabilmek eski zamanlarda çok müşkildi; zamanımızda ise bu nevi mesaiyi kolaylaştıran birçok vesait vardır.
- Hadiselerin seyrinden, hatta madde ve eşyanın mazi ve halinden bahseden her yazı ve her hikaye tarihtir.
- Filhakika tarihçi kendisini namuslu bir hakim telakki etmekte sebat gösterirse ve karşısına çıkan davacıların ve maznunların bir müslüman, bir hıristiyan, bir katolik yahut protestan, bir sünni yahut Şi'i, bir idealist felsefeci, bir materyalist ve saire gibi ve din fikir cereyanlarına mensup şahıslar olacağını göz önünde bulundurmak icabettiğini müdrik ise, onda sempati ve ruhi temayülleri epeyce dizginlemiş olur. Avrupa için olduğu gibi Şark için de bu kaide kabili taibiktir.
- 18. ve 19. asır Avrupasında, tarih yazısında tarafgirlikten kurtulmak büyük bir mesele olmuştur. Milliyet, din ve mezhep taassubu bağlılıkları ile beraber bir tarihçi için ne derece bitaraf olmak mümkün olduğu tesbit edilmiş, fakat bunun tatbiki kolay olmamıştır.
- Akil ve mütekamil bir insan ancak ebedi kıymetlerden ve maneviyattan haz duyar, gabiler ise şehvetlerinin ve hislerinin esiridir. Medeniyet işte insanın bu gibi zayıflara karşı kendini koruması, iradesini tahdid etmesi ile kaimdir.
- Herhalde tarih, ilim olmakla beraber, kendisiyle meşgul olan zevatın temayüllerine pek fazla maruz kalabilen bir ilimdir.
- Bununla beraber tarih metodu, ilim ve fikir hayatındaki terakkilerin, insanlarda görüş ufkunun genişlemesinin bir mikyası olarak inkişaf etmiştir. Tarih metodunun tatbiki insaniyetin ve ayrı milletlerin fikri inkişaflarında kazandığı ehemmiyet itibarile mikroskob, teleskop ve röntgenin tatbikiyle kıyas kabul etmeyecek derecede büyük olmuştur.
Tarihte Usul İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bence kitap ömrünü tamamlamıştır. 1950 lerin turkiyedeki tarih usulleri ile 2020 bin usulleri çok değişti. Kaynaklar arttı. Eleştirdiği konularda muazzam değişikler oldu. Bu yüzden okunması tavsiye olunmaz (Müverrih_tyfn)
Tarihte Usul PDF indirme linki var mı?
Zeki Velidi Togan - Tarihte Usul kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tarihte Usul PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Zeki Velidi Togan Kimdir?
Zeki Velidi Togan (Başkurtça: Әхмәтзәки Вәлиди, bazen Validi; 10 Aralık 1890 – 26 Temmuz 1970), Türk tarihçi, Türkolog, Başkurt devrimi ve bağımsızlık hareketi önderi. Asıl adı Ahmet Zeki'dir. Rusya'da iken Validov soyadını kullanmış, Türkiye'ye geldikten sonra Togan soyadını almıştır. "Togan" sözcüğü "doğan" sözcüğünün Kıpçak Türkçesi alanındaki karşılığı, Başkurt Türkçesindeki şeklidir.
Zeki Velidi Togan Kitapları - Eserleri
- Umumi Türk Tarihine Giriş
- Tarihte Usul
- Oğuz Destanı
- Hatıralar
- Türklüğün Mukadderatı Üzerine
- Çengiz Han
- Asya Tarihi
- Başkurtların Tarihi
- Türk Türkistan
- Zeki Velidi Togan'a Armağan
- Bugünkü Türkili Türkistan Ve Yakın Tarihi
- Türkili Haritası ve Ona Ait İzahlar
- On Yedi Kumaltı Şehri ve Sadri Maksudi Bey
- Oğuz Destanı - Reşideddin Oğuznamesi, Tercüme ve Tahlili
Zeki Velidi Togan Alıntıları - Sözleri
- 18. ve 19. asır Avrupasında, tarih yazısında tarafgirlikten kurtulmak büyük bir mesele olmuştur. Milliyet, din ve mezhep taassubu bağlılıkları ile beraber bir tarihçi için ne derece bitaraf olmak mümkün olduğu tesbit edilmiş, fakat bunun tatbiki kolay olmamıştır. (Tarihte Usul)
- Finlandiyalı Mongolist ve Türkolog G.J. Ramstedt, Çin ve Kore dillerinin bugün konuşulan lehçeleri üzerinde tetkikatta bulunarak, Türk dilinin yalnız eski Çin dili üzerindeki tesirini tespit etmekle kalmamış Türk dilinin en eski inkişaf sahasının, Kuzey Çin ve Kore mıntıkası olduğunu dahi ileri sürmüş ve Kore dilinde bu en eski Türk dili unsurunun, daha iyi muhafaza edildiğini ve bu dilin en eski bir Türk şivesinden türemiş olduğunu iddia etmiştir. (Umumi Türk Tarihine Giriş)
- Ön Asya tarihinin büyük âlimi Fr. Hommel, eserlerinin birinde, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi sayarak, ''Türk kavimlerinin en eski cedlerinden bir şube MÖ 5000 senelerinde Orta Asya'daki anayurtlarından ayrılarak Ön Asya'ya gelmiş ve Sümerleri teşkil etmiştir. Bu Sümerlerin dilinden kalan eserler Türkçenin o eski zamanlarda ne gibi bir şekil arz ettiğini bize gösteriyor'' demiş; diğer bir eserinde de, 350 kelimeyi Türkçe ile izah ederek, Sümerce diye kendisinden bir Türkçe cümle bile terkip eylemiştir. (Umumi Türk Tarihine Giriş)
- Keşke 1917-1918 Ortaasyası'na bugün Türkiye'ye gösterilmekte olan yardımların milyonda biri yapılmış olsaydı, dünya bambaşka olurdu. Kızıl Emperyalistler ne Afganistan'da nüfuz kazanır, ne Tibet'i ele geçirir ve ne de Güney Asya'da söz sahibi olurlardı. Bugün Türkiye kendisinin ve komşu Müslüman devletlerin bizzat istemeleri veya istememelerine rağmen tekmil Önasya'nın istikbalinin bekçisidir. (Türklüğün Mukadderatı Üzerine)
- . Milletimiz asırlardan beri Rus plânlarının kendi mukadderatı bakımından ne demek olduğunu pek iyi bildiğinden ve yapılan savaşlarda şehit vermemiş aileleri nâdir bulunan Türk köylüsü, Ortaasya’da da gördüğümüz gibi çok siyasî bir unsur olduğundan vatanının hürriyeti için ölüm - dirim mücadelesinde asla tereddüt etmiyecektir. Zaten fakir olmasına rağmen milletimizin boğazından kesip bu kadar ordu beslemesinin mânâsı budur. Bütün ordu erkânımız asırlardanberi bu yolda terbiye görmüştür. (Türklüğün Mukadderatı Üzerine)
- Öte yandan Arap devletleri ve Iran ile asırlarca süren büyük kültür bağlarımız olmuştur. Islamiyet, tabii olarak bizi , bu müşterek kültür sistemine bağlamıştır. (Asya Tarihi)
- Türklerin, Orta Amerika medeniyetini yaşatmış olan kavimlerle temasları da ispat edilebilir bir davadır. Amerika'nın Asya'ya bakan sahillerinde yaşamakta yahut önce orada yaşamış olan yerli kabilelerin dillerinde Türkçeye benzeyen ve aynı manayı ifade eden kelimeler vardır. (Umumi Türk Tarihine Giriş)
- "Enver Paşa, Türkistan toprağında şehadetiyle , bu ülkede ve Türk Tarihindeki en büyük görevini yapmıştır.” (Türklüğün Mukadderatı Üzerine)
- Filhakika Göktürk hakanları hakiki Şamanistlerdi. (Umumi Türk Tarihine Giriş)
- Kırlangıç kuşu yuvasında bulunuyor, yuvası da türlü renklerde boyanmış bulunuyor. Bu fani dünya kimlerden geri kalmamıştır. Gidenlerden kiminin malı, kiminin sevdiği yarı kalmıştır. (Hatıralar)
- İnsan kendi tarihini artık, eskiden olduğu gibi tarihçilerin yazdıkları kroniklerden öğrenmekle iktifa etmeyip, bilakis menbalık işini görecek olan her şeyi bir araya toplamak ve tarihi o esastan öğrenerek ihata eylemek yoluna girmiş ve dolayısile Kaynaklar Bilgisi husule gelmiştir. (Tarihte Usul)
- Çengiz'in yani Timuçin’in Hakan olduktan sonra aldığı "Çengiz” deniz demektir ve değişik bir şekildir. Çengiz'in ecdadında Deniz isimli şahıslar çoktur. Ancak Çengiz'in zuhuru devirlerinde Moğolca galib geldiği için kelimenin Türkçe aslı pek bilinmemiş Çengiz diye değişik biçimde söylenmiş. Çengiz'in maiyetinin büyük kabilelerinden Kongratlar vardır ki, Kongrat, Kangr'dan geliyor. Kongr ismi daha Ptolomaios'un eserinde vardır. Dede Korkut'un Bamsı Beyrek hikâyesinin asıl hamilleri ve kahramanları da Kongratlardır. (Çengiz Han)
- Ogeday Kaan zamanında, sonradan Orhun kitabelerinin bulunduğu Karakurum-koşu Tsaidam sahrasındaki bir kuyudan kitabelerle dolu taşlar bulunmuş. Bunları kimse okuyamamış. Fakat Kidenlerden birisi bu yazıyı okumaya muvaffak olmuş. Burada Uygurların menşeine dair meşhur rivayetler tefsilatıyla anlatılmış imiş. Bunu Cüveynî kitabının 1. cildinde s. 40-43 de anlatmıştır. Burada Orhun nehrinde -iki ağacın-arasında bir dağ zuhur edip, bu 9 ay 10 gün içerisinde şişerek nihayet içinden 5 prensin doğduğu anlatılmıştır. Bunların en küçüğü olan Buku Han umumî hükümdar olmuş, kardeşlerinden Sungur Tekini 100.000 askerle Moğollar ve Kırgızlar tarafına göndermiştir. Korm, yahud Kutur Tekin Tangut tarafına, Tüngek Tekin'i Tibet tarafına yine o kadar askerle gönderdiği, kendisinin işe 300.000 askerle -Hıtay memleketine gittiğini, yerine dördüncü kardeşi Ortekin'i bıraktığı anlatılmış. Demek'ki Sungur Tekini batıya Moğollara karşı gönderirken bu Moğollar Kırgızlarla beraber, Tekin’i batıya, Moğollara karşı gönderirken bu Moğollar Kırgızlarla beraber, yani Yenisey havzasında yaşamışlar. Bu hikayeler Oğuz Destanında Oğuz'un fütuhatına iştirak etmeyip ona karşı savaşan üç amcasının, sonraları Moğolistan tesmiye olunan Orhun taraflarına kaçmak mecburiyetinde kaldıklarına dair olan rivayetle bağdaşır. (Çengiz Han)
- Yavgu evlâdı kalmayıp nesli kesilince Kara Han oğlu Buqra Han'ı padişahlığa getirdiler. Doksan yıldan sonra üç oğlu oldu. En büyüğü İl-Tekin, ortancası Qori-Tekin, en küçükleri de Bek-Tekin. 'Tekin'in manası güzel yüzlü demektir. 'Bugra Han Aşı' denilen yemek ona nisbet edilir. Rivayete göre şöyle bir olay geçmiş: Bir gün asker aç kalmış ve 'ne aşı pişirelim' diye sormuşlar. O da acele olarak bir miktar hamur alıp yassılttıktan sonra kazana attı. O tarihten bugüne kadar bu aş onun adıyla anılmaktadır. (Oğuz Destanı)
- Bununla beraber tarih metodu, ilim ve fikir hayatındaki terakkilerin, insanlarda görüş ufkunun genişlemesinin bir mikyası olarak inkişaf etmiştir. Tarih metodunun tatbiki insaniyetin ve ayrı milletlerin fikri inkişaflarında kazandığı ehemmiyet itibarile mikroskob, teleskop ve röntgenin tatbikiyle kıyas kabul etmeyecek derecede büyük olmuştur. (Tarihte Usul)
- Türkçülüğün mânevi rehberi Ziya Gökalp olarak kalmalıdır. ... Ziya Gökalp’in yanlışları varsa onları öğrene öğrene, nazariyatını işleyerek kendisini mânevi rehber ittihaz edelim. Fakat o peygamber değildi ve Türk milliyetçi aydınları ona ihtiram ede ede kendisini geçeceklerdir. (Türklüğün Mukadderatı Üzerine)
- Nasıl ki, Fatih Sultan Mehmet "Biz bu ülkeyi küffarın ciğer kanıyla aldık; bu prensiple yaşayacağız, gevşeklik bizi yok eder" demişti. Halbuki Toğan Temür, orduya aldığı Çinlilerin yükselmesine müsaade etti. (Asya Tarihi)
- Moğolistan'dan göç eden Uygurlar 'Türkistan' hududuna girdikten sonra Çu boyundaki Balasagun'a geliyorlar. (Türk Türkistan)
- İranlılar gibi Yahudiler de bütün milletleri kendi nesillerinden türemiş göstermek için muhtelif kavimlerin isimlerini kendi ananelerince malum isimlerle birleştirmişlerdir. Bu efsanelerde Türklerin ceddi olarak gösterilen Yafes ve diğer şahıs ve kabile isimleri böyledir. (Umumi Türk Tarihine Giriş)
- Japonlar , her zaman milli hisleriyle hareket ederek iş görmüşlerdir. Bunu içtimai kuruluşlara tatbik etmişler, servete hiçbir zaman önem vermemişler ve ananelerine daima bağlı kalmışlardır. (Asya Tarihi)