Tek Adam - Cilt 2 - Şevket Süreyya Aydemir Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tek Adam - Cilt 2 kimin eseri? Tek Adam - Cilt 2 kitabının yazarı kimdir? Tek Adam - Cilt 2 konusu ve anafikri nedir? Tek Adam - Cilt 2 kitabı ne anlatıyor? Tek Adam - Cilt 2 PDF indirme linki var mı? Tek Adam - Cilt 2 kitabının yazarı Şevket Süreyya Aydemir kimdir? İşte Tek Adam - Cilt 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şevket Süreyya Aydemir
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751406712
Sayfa Sayısı: 560
Tek Adam - Cilt 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam`da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel - geleneksel imparatorluktan ve Sevr`i imzalanmış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor. Tek Adam, sadece Türk Devrimi`ni değil, aynı zamanında, Mustafa Kemal Atatürk`ün kişiliğinde, bir devrimciyi de çok iyi çözümleyen veokuyucuya aktaran bir başyapıt...
EMRE KONGAR
Tek Adam - Cilt 2 Alıntıları - Sözleri
- Meclis, mahalle kahvesi değildir.
- Parola tekti: Ya ölüm, ya muvaffakiyet ve zafer...
- Bu yorgun topraklar, bir Kahramana gebeydi...
- "Emrinizdeyim Paşam! Ben, subaylarım, erlerim, Kolordum, hepimiz erinizdeyiz!.." Kazım Karabekir
- 530 esir Yılanlı Ovasına indirilir. Görürler ki kendilerini esir alanlar bir avuç köylülerdir. Muhteşem ya
- Kumandan muharebeyi, harp meydanında değil, kafasında kaybederse, bu yenilgi, tam yenilgi olur. Savaş, kumandanın kafasında kaybolmadıkça, yenilgi tamamlanmış ve savaş sona ermiş değildir. Milli Mücadele'de biz savaşı, hiçbir zaman kafamızda kaybetmiş duruma düşmedik...
- "Meclis, mahalle kahvesi değildir."
- Ama bugün bile oraları dolaşanlar, bu çorak dağların havasında, binlerce ve binlerce şehitlerin son nefesleri hâlâ duyuluyormuş gibi gelir. Ve geceleri dağlarda dolaşan çobanlarla, dağ yollarından geçen yolcular, meselâ nur yağdığını anlatırlar. İnanırsınız. Çünkü her bastığınız toprak parçası bir şehit mezarıdır.
- Kısacası bu dumanlı havada, herkes kendi tezgâhında, kendi metaını örmeye çalışıyordu.
- Evet İzmir görünüyordu. İzmir görünmüştü. Gazi Mustafa Kemal Paşayla Fevzi Paşa ve İsmet Paşa otomobillerinden indiler. Akdeniz, İzmir Körfezi, Kadifekale, İzmir ayaklarına serilmişti.
- Mustafa Kemal, hiç şüphe yok ki, ne komünist, ne de sosyalistti. Sosyalizm ve onun en son ve ihtilâlci şekli, yani toplum yapısının ihtilâl yoluyla topyekûn ve yeniden inşası demek olan komünizm, ona yabancıydı. Kaldı ki Mustafa Kemal, sınıf kavgası değil, Millî Kurtuluş Mücadelesi yapıyordu. Bu mücadele, Batı mânâsında sınıfların teşekkülüne karşı özlemler, yani gelecekteki sınıf kavgalarını önleyici hedefler güder ve organlar getirebilirdi, ama, aslında bir sınıf mücadelesi değildi.
- "Lloyd George'u bir daha kalkmamak üzere Mustafa Kemal devirmiştir."
- Gerçek şudur ki, Mustafa Kemal, şu atalar sözü gereğince: "Ya devlet başa ya kuzgun leşe!" diyerek evvelâ Erzurum'da kelleyi koltuğuna almıştır.
- 530 esir, Yılanlı Ovası'na indirilir. Görürler ki kendilerini esir alanlar bir avuç köylülerdir. Ama Menil'in başka bir derdi daha vardır: Genç ve güzel karısı Bilemedik'te çalışıyordu, acaba ne oldu? Düğüm çabuk çözülür: Bilemedik'te de Fransızlar yenilmiş ve Bayan Menil esir edilmiştir. Esir Bayan hiçbir hakeret görmemiştir. Türk çetelerinden gördüğü üstün insanlık muamelesini heyecanla kocasına anlatırken, Çukurova'da Fransızlarla Ermenilerin yaptıklarını çok iyi bilen Menil'in başını utanarak önüne eğdiğini etrafındakiler görürler. Tarih 28 Mayıs 1920'dir.
- Bazen öyle olur ki, her şey bitmiş gibi görünür. Hatta Mustafa Kemal bile ümitsiz anlar yaşar. Halide Edip'in eşi Adnan Bey isyancılar elinde boğazlanmaktansa kendi eliyle hayatına son vermek için cebinde bir zehir parçası taşır.
Tek Adam - Cilt 2 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam'ın ikinci cildinde, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı ile başlayan ve 9 Eylül 1922 tarihinde Yunan kuvvetlerinin denize dökülüşü ile biten, yaklaşık 3 yıllık zaman dilimini anlatıyor. Tabi "3 yıl" demek dile kolay... Bu millet için o 3 yıl, 1000 sene gibiydi... Samsun'a çıkması ile Millî Mücadele'nin ilk kıvılcımlarını atmaya çalışan Mustafa Kemal Paşa, birtakım genelgeler yayınlayarak, kongreler yaparak, halkı yabancı boyunduruğuna girmemeye davet ediyordu. Halkın öncüleri, bu kongrelere katıldı. Fakat, hepsinin de içinde bir endişe vardı. "Ya olmazsa" diye düşünüyorlardı. Böyle düşünmeyen tek adam Mustafa Kemal Paşa idi. Tüm bu hazırlıkların ardına, Ankara yolu gözüktü. Millî Mücadele'nin merkezine gidiyordu. Ankara, yaklaşık 2 yıl boyunca sıkıntılı günler yaşadı. Anzavurla, isyanlarla, en kötüsü de yoklukla mücadele etti. Fakat, Mustafa Kemal Paşa'nın pes etmeye niyeti yoktu. Nitekim, savaşlar başladı ve bu savaşlar boyunca, nice yokluğa rağmen büyük bir başarı kazanıldı. Bu başarı, sadece Mustafa Kemal'e ait değildi elbet. Ama onun azim, kararlılık ve sabrı ile bu milletin kefenini yırtışını tüm dünya seyretti. İşte bu kitap, Şevket Süreyya Aydemir'in eşsiz anlatımıyla, bu birkaç paragrafta anlatmaya çalıştıklarımı geniş bir açıdan ele alıyor. Okudukça, bu milleti ve Mustafa Kemal Atatürk'ü daha çok seviyorum. O dönemleri okudukça, bugün daha güçlü olmamız gerektiğini anlıyorum. Ve bu kitap, o dönemi, geniş bir kaynak hazinesi ile, olabildiğince objektif bir şekilde aktarıyor. Ayrıca, bu kitabı okurken bir şey dikkatimi çekti. Kitapta, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ile ilgili bölümde, Albay Nâzım Bey'in şehit oluşundan bahsediliyor. Nâzım Bey, önemli bir kumandan ve tam 100 yıl önce şehit oldu. Şehit olduğu yerde, bugün bir tren istasyonu bulunmakta. İstasyonun adı "Çöğürler". Birkaç haftadır, bu tren istasyonun adına Şehit Nâzım Bey'in adının verilmesi için ricalarda bulunuldu, imzalar toplatıldı. Fakat TCDD yönetimi, ismin çok uzun olacağını söyleyerek bu teklifi reddetti. Bugün bizler, özgür bir şekilde yurdumuzda ayak basabiliyorsak, bu şehitler ve gaziler sayesindedir. Onların adını yaşatmak boynumuzun borcudur. Umarım bu yanlıştan en kısa sürede dönülür... Başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onun silah arkadaşları ve vatanımızın bağımsızlığı için gözünü kırpmadan ateşlerin üzerine koşan şehit ve gazilerimize, sağlık çalışanlarımıza, cephe gerisinde canla başla çalışan her bir ferdimize ne kadar minnet duysak azdır. Hepsinin ruhları şad olsun! (Bilal Dursun)
Şevket Süreyya Aydemir'in kaleme aldığı 'Tek Adam' üçlemesi şimdiye kadar sunulmuş en kapsamlı ve detaylı Atatürk Biyografisidir. Biyografi kitabı olmasının yanı sıra içerdiği konular ile tarihi bir inceleme kitabı olarak da kabul edilmektedir. Ayrıca kitap başlı başına kendinden sonra yazılan hemen hemen bütün Atatürk konulu kitaplara kaynaklık etmiştir. Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam'da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel--geleneksel imparatorluktan ve Sevr'i imzalamış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, bir devletin doğuşunu anlatıyor. Akıcı, sade ve anlaşılır. (Betül Memiş)
* Şevket Süreyya Aydemir'in Atatürk'ün biyografisini ele aldığı Tek Adam kitabının ikinci cildinde Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 yılında Samsun'a çıkmasıyla başlayan milli mücadele sürecinin 9 Eylül 1922 yılında nihayetlenmesine kadar olan süreç anlatılıyor. * Mustafa Kemal Paşa'nın hayatının en kritik dönemini oluşturan bu süreçte ülkenin her yanı düşman işgali altındadır. Padişah ve halifelik makamı sembolik hale gelip önemini yitirmiş millet başsız kalmıştır. * Anadolu'da düşman işgaline baş kaldırmaya başlayan halk milis kuvvetlerini kurmaya başlayıp kuvay-ı miliyenin çekirdeğini oluşturmaya başlamıştır. Ama bu direnişe bir baş gerekir aynı zamanda sağlam bir plan ve teşkilatlanma gücü gerekir. Bunları gerçekleştirecek ileri görüşlü tek komutan Mustafa Kemal Paşadır kuşkusuz. * Kongrelerle halkla buluşup halkın desteğini alan Mustafa Kemal, Türk'ün haklı mücadelesini ülkeye ve dünyaya duyurarak mücadeleyi alevlendirmiştir. Bu mücadele uğrunda çok sevdiği askerlik mesleğinden vazgeçmiştir. Sineyi millet yoluna başvurarak Türk milletiyle bu milletin bağımsızlığını sağlamak için beraber mücadele etmiştir. * Mustafa Kemal Paşa bu süreçte hem itilaf devlerinin işgal kuvvetleriyle hem İngiltere'nin Anadolu'da hamiliğini yapan Yunan kuvvetleriyle hem de padişah olan halifenin satılmış şeyhülislamlara yazdırdığı fetvalarla mücadele etmiştir. * Bütün bu mücadelelerin sonunda Mustafa Kemal dahili ve harici bütün düşmanlarını yenerek muzaffer olmuştur. Mustafa Kemal ve ülke için en kritik bu süreç sağlam bir kurgu gücü ve üslupla kaleme alınmıştır. * İyi okumalar dilerim. (Şeref Namalır)
Tek Adam - Cilt 2 PDF indirme linki var mı?
Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam - Cilt 2 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tek Adam - Cilt 2 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şevket Süreyya Aydemir Kimdir?
1897'de Edirne'de Balkan göçmeni, topraksız bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası Mehmet Ağa, Bulgaristan'ın Deliorman yöresinde toprak sahibi varlıklı bir kişi iken servetini kaybetmiş biriydi, Edirne'de bahçıvan olarak çalışmaktaydı. Annesi aydın bir kişi olan Şaziye Hanım idi. Okuma yazmayı annesinden öğrendi. Mahalle Mektebi'nden sonra askeri rüştiyeye devam etti. Küçük yaşlardan itibaren siyasetle ilgilendi. Henüz on bir yaşında iken İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu. Balkan Savaşları öncesinde annesini ve bir ağabeyini kaybetti. Edirne işgale uğrayınca katliamdan kurtulmaları için İstanbul'a gönderilen çocuklar arasında yer aldı. Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydoldu ancak Edirne'nin geri alınması ve bir oğlunun daha asker olmasını istemeyen babasının çağırması üzerine geri döndü; Edirne Rüştiyesi ve Öğretmen Okulu'nda (bugünkü Edirne Lisesi) öğrenim gördü. Bu yıllarda Turancı görüşleri benimsedi. Diğer ağabeyinin Sarıkamış'ta hayatını yitirmesi üzerine I. Dünya Savaşı'nda gönüllü olarak savaşa katıldı; ağabeyin şehit edildiği Kafkasya Cephesi'nde çarpıştı, yaralandı. Cephedeyken okuduğu Müfide Ferit'in Aydemir adlı romanı onu çok etkiledi. İleride Soyadı Kanunu çıktığında Aydemir soyadını seçmesi bu romanın etkisiyledir.
Geri çekilme emri üzerine Edirne'ye dönen Şevket Süreyya, öğretmenlik eğitimini tamamladı. Edirne'nin Yunanlar tarafından işgali üzerine bir süre yerel direniş hareketlerine katıldı. Azerbaycan'da kurulan hükümetin İstanbul hükümetinden öğretmen istemesi üzerinde Nuha kentine (bugünkü adıyla Şeki) öğretmen olarak atandı ve 1919–1920 yılları arasında Azerbaycan'a geçti. Ermeniler'e karşı kurulan gönüllü birliğin kumandanı oldu ve bir halk kahramanı haline geldi. Ancak Kafkasya'nın çok etnikli yapısını görünce eski Turancı fikirlerinin doğruluğunu sorgulamaya başladı. Bakü'de toplanan Doğu Halkları Kurultayı'na Nuha Delegesi olarak katıldı. Bu kongreye katılması onun komünizme merakını arttırdı. Kurtultay'dan 10 gün sonra yine Bakü'de gerçekleşen Türkiye Komünist Fırkası'nın toplantısına da katılan Şevket Süreyya, merak ettiği ideolojiyi öğrenmek isteiği ağır basınca Milli Mücadele'ye katılmak yerine Nuha'ya dönmeyi tercih etti. Bir süre amaçsızca gezen Şevket Süreyya, Batum'a gittiğinde Komünist Parti'ye girdi. Yine Batum'da bir öğretmen arkadaşının kızkardeşi ile evlendi ve bu evliliği ömrünün sonuna kadar sürdürdü. Batum'dan sonra Moskova'ya giderek bir çok Türk öğrenicinin de öğrenim gördüğü Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) kaydoldu. İktisadi ve Sosyal Bilimler Okulu 'nda ekonomi eğitimi aldı. 1923 yılında Türkiye'ye geri döndü.
Şevket Süreyya, Türkiye'ye döndükten sonra Aydınlık Dergisi'nde komünist fikirleri yaymaya çalışan yazılar yazdı. 1924 yılında Sadrettin Celal Antel ile beraber hazırladığı Lenin ve Leninizm adlı kitabı yayımladı. 1925'te TKP'nin üçüncü kongresinde yedi kişilik Merkez Komite'nin üyesi oldu. Türkiye İşçi ve Çiftçi Fırkası'nın 1 Mayıs'ta "Dünyanın Bütün İşçileri Birleşiniz" yazılı broşür dağıtması nedeniyle gerçekleşen "1925 tevkifatı" sonucu dergi kapatıldı ve Aydemir de Ankara İstiklal Mahkemesi'nde devrin bir çok ünlü komünistiyle beraber yargılanarak 10 yıl hapse mahkum oldu. Muasır Türkiye'nin İktisadi İnkişaf İstikametleri adlı kitabını mahkumiyeti sırasında yazdı fakat bu eser yayımlatamadı. Afyon Cezaevi'nde geçirdiği bir buçuk yıldan sonra 29 Ekim 1927'da ilan edilen genel aftan yararlanarak hapisten çıktı. 1927 Tevkifatı sırasında yeniden tutuklanıp yargılandı fakat beraat etti. Bundan sonra komünizm çizgisinden ayrılıp bir nevi milliyetçi komünizm anlayışını savunmaya başladıysa da Türkiye için geçerli düşüncenin Kemalizm olduğu görüşüne döndü. Vedat Nedim Tör'le birlikte TKP'den ayrıldı. Partiyi polise ihbar etmekle suçlandı.
1928'de Bürokrat olarak Ankara'da çalışmaya başladı. 1951 yılında kadar eğitimci ve iktisatçı olarak çeşitli devlet görevlerinde bulundu. Yüksek Teknik Öğretim Umum Müdür Yardımcılığı, Ankara Belediyesi İktisat Müdürlüğü, Ankara Ticaret Mektebi Kurucu Müdürlüğü, İktisat Vekaleti Sanayi Tetkik Heyeti Reisliği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Üyeliği yaptı.
1932 yılında Atatürk'ün isteği üzerine Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile birlikte Kadro Dergisi'ni çıkarttı. Dergi kapatıldığında Ankara Ticaret Mektebi'nde müdür olan Aydemir, bu görevi 1936'ya kadar sürdürdü. İki yıl Ankara Belediyesi İktisisat Müdürlüğü yaptıktan sonra İktisat Bakanlığı'nda çalışmaya başladı ve İsmet İnönü'nün güvenini kazandı. Komünist geçmişi nedeniyle çok eleştirilse de başarıları nedeniyle yükseldi. Bir dönem Ekonomi Bakanlığı'nca İsmail Hüsrev Tökin'le birlikte bir kalkınma planı hazırlamakla görevlendirildi. Fakat İsmet Paşa bu planı kabul etmedi.
1951'de Vekiller Heyeti kararıyla emekli edildikten sonra kendisini yazarlığa verdi. Hayatı boyunca çok sayıda eser veren Aydemir, Tek Adam adlı eserinde Atatürk; İkinci Adam adlı eserinde İsmet İnönü 'yü yazdı. Bunun dışında Menderes'in Dramı, Enver Paşa (kitap) gibi biyografiler ve Suyu Arayan Adam gibi otobiyografik denemeler dışında Toprak Uyanırsa ve Kahramanlar Doğmalıydı adlı romanları yazdı. 27 Mayıstan sonra oluşan yeni düşünce ortamında kurulan sosyalist eğilimli Devrim ve Yön gibi dergilerde yazıları yayınladı. 12 Mart Muhtırası sonrası Yön Dergisi kapatılınca yazılarına Cumhuriyet Gazetesi'nde devam etti. 25 Mart 1976'da Ankara'daki evinde hayatını kaybetti. Ankara Belediye Başkanı'nın emriyle tabutu, Türk bayrağına sarılı olarak defnedilmiştir. Adı, Ankara'da yıllarca oturduğu sokağa verildi.
Şevket Süreyya Aydemir Kitapları - Eserleri
- Suyu Arayan Adam
- Tek Adam - Cilt 1
- Tek Adam - Cilt 2
- Tek Adam - Cilt 3
- İkinci Adam Cilt: 1
- Menderes'in Dramı
- İkinci Adam - Cilt 2
- Toprak Uyanırsa
- İkinci Adam Cilt: 3
- Enver Paşa - Cilt 1
- Enver Paşa - Cilt 2
- Enver Paşa - Cilt 3
- Tek Adam Mustafa Kemal
- İhtilalin Mantığı
- İnkılap ve Kadro
- Kırmızı Mektuplar ve Son Yazılar
- Lider ve Demagog
- Kahramanlar Doğmalıydı
Şevket Süreyya Aydemir Alıntıları - Sözleri
- 530 esir, Yılanlı Ovası'na indirilir. Görürler ki kendilerini esir alanlar bir avuç köylülerdir. Ama Menil'in başka bir derdi daha vardır: Genç ve güzel karısı Bilemedik'te çalışıyordu, acaba ne oldu? Düğüm çabuk çözülür: Bilemedik'te de Fransızlar yenilmiş ve Bayan Menil esir edilmiştir. Esir Bayan hiçbir hakeret görmemiştir. Türk çetelerinden gördüğü üstün insanlık muamelesini heyecanla kocasına anlatırken, Çukurova'da Fransızlarla Ermenilerin yaptıklarını çok iyi bilen Menil'in başını utanarak önüne eğdiğini etrafındakiler görürler. Tarih 28 Mayıs 1920'dir. (Tek Adam - Cilt 2)
- ...Biz Anadolu köylüsünü dindar , mutaassıp bilirdik.Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler. (Suyu Arayan Adam)
- ''Eğer takdir seslerini, dostlarımızın alkış sadalarından değil de, düşmanlarımızın kin ve garaz dalgalarından duyabilirsek, yolumuz çetin, fakat yolculuğumuz yaşanmaya değer olacaktır...'' (İkinci Adam - Cilt 2)
- Kumandan muharebeyi, harp meydanında değil, kafasında kaybederse, bu yenilgi, tam yenilgi olur. Savaş, kumandanın kafasında kaybolmadıkça, yenilgi tamamlanmış ve savaş sona ermiş değildir. Milli Mücadele'de biz savaşı, hiçbir zaman kafamızda kaybetmiş duruma düşmedik... (Tek Adam - Cilt 2)
- Mustafa Kemal’in cevabı kısa ve kesindir: “Bir gün de, geldikleri gibi giderler”. (Enver Paşa - Cilt 3)
- Bize göre ise, bu büyük tezadın halli için her şeyden önce, sanayici memleketlerle sanayiden yoksun memleketler arasındaki ekonomik bağımlılığın kalkması lazımdır. Yani, dünya üzerine bugün kurulmuş olan iktisadi iş bölümünün değişmesi şarttır. Büyük üretim vasıtalarının, yani sanayinin ve ulaştırma vasıtalarının dünya üzerinde yeniden ve daha rasyonel bir şekilde dağılışı şarttır. Bu tasfiye ve dağılış, elbette ki, sanayici ülkelerin sanayisiz ve geri kalmış milletler ve halklar tarafından yağması suretiyle değil, fakat haysiyetli bir milli bağımsızlık savaşı ile, kurucu inşacı ve planlı bir milletler ve halklar kalkınması, yani kısacası Milli kurtuluş yolu ile olacaktır. (İnkılap ve Kadro)
- Asırlar boyunca Şarktaki (Doğu memleketlerindeki) bütün sokak ayaklanmaları, din bayrağı altına sığınmıştır. Dinin değil ama geriliğin davalarını gütmüştür. (Enver Paşa - Cilt 2)
- Polatlı, Anadolu' nun önemli bir ilçesidir. (Toprak Uyanırsa)
- yolumuzu biz mi tayin ederiz? yoksa birtakım eller , çıktığımız yolculukta bizi kendi şartlarına ve kanunlarına göre , bu şartların çezildiği istikametlere doğru mu iterler? bu , bütün çağlar boyunca insanoğlunun serüveninde bir problemdir ki , bu problemi ne bizden öncekiler çözebilmişlerdir , ne bizden sonrakiler çözebilecekler .. && uyumak ve unutmak? bazen uyku ve unutuş , ne kadar da kurtarıcıdır önümüzde ise aşılacak daha nice yollar var .. && kendine dön , kendine inan ve yalnız kendinde olanı ara .. (Suyu Arayan Adam)
- İkinci Meşrutiyet için mücadele eden İttihat ve Terakki, aydın öncülerin çalışmalarında, meşrutiyet genel mefhumundan başka, doktriner bir anlayış bulmak mümkün değildir. (Enver Paşa - Cilt 1)
- Sovyetler Birliği, devletler arasında bir ahlak siyaseti değil, bir rejim ve doktrin mücadelesi yürüten bir ülkeydi. (İkinci Adam - Cilt 2)
- Atatürk'e ve hatırasına bağlılık, elbette ki Atatürk'ü putlaştırmak değildir. Kahraman putlaştırıldığı zaman ölür. (İhtilalin Mantığı)
- "Sizin gibi ruh temizliğine ve değerlerine inandığım beş on kişimiz daha olsa, bu talihsiz vatan, elbette kurtulur." (Enver Paşa - Cilt 2)
- "Monarşi , bir kimsenin, herhangi bir sorumluluk veya denetim olmaksızın dilediğini yapabilmesi demektir.Böyle olunca da sağlam bir ahlak sisteminin içine nasıl yerleştirilebilir ? Böyle bir mevkiye yükseltilen insanların en iyisi bile kötüleşir." (İhtilalin Mantığı)
- Devrim; Halkın faydasına olanları, halka rağmen, fakat halk için, halka getirme işidir. (İnkılap ve Kadro)
- Şarki Buhara’ya geçiyorum. Kazanırsak Gazi, kazanamazsak Şehit olacağız. Yol gösterecek Türkmenler, artık bizi beklemesinler… (Enver Paşa - Cilt 3)
- Namık Kemal bir bayrak adamdır. Ve bayrak adamlar tarihte pek fazla yetişmezler... (Enver Paşa - Cilt 1)
- Tarihte öyle zaman olur ki, milletin iradesini, hatta tek bir kişi bile şahsında temsil edebilir. Mesela Tek Adam, yani Mustafa Kemal böyle bir temsilciydi. (Menderes'in Dramı)
- Gerçek şudur ki, Mustafa Kemal, şu atalar sözü gereğince: "Ya devlet başa ya kuzgun leşe!" diyerek evvelâ Erzurum'da kelleyi koltuğuna almıştır. (Tek Adam - Cilt 2)
- Pazara inmeyen erkeğin, ev halkının gözünde hiçbir kıymeti yoktur. (Toprak Uyanırsa)