Topraktan Dönenler - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Topraktan Dönenler kimin eseri? Topraktan Dönenler kitabının yazarı kimdir? Topraktan Dönenler konusu ve anafikri nedir? Topraktan Dönenler kitabı ne anlatıyor? Topraktan Dönenler kitabının yazarı Ray Bradbury kimdir? İşte Topraktan Dönenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Doğa Özışık
Orijinal Adı: From the Dust Returned
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786258475128
Sayfa Sayısı: 144
Topraktan Dönenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bram Stoker En İyi Roman Ödülü Adayı
Dünya Fantazi En İyi Roman Ödülü Adayı
“Ray Bradbury olmasaydı Stephen King de olmazdı.” –Stephen King
Fahrenheit 451, Mars Yıllıkları ve Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana gibi kitaplarıyla spekülatif kurgunun her alanında ölümsüz klasiklere imza atan Ray Bradbury’nin 2001’de yayımlanan eseri Topraktan Dönenler, kısa öykülerin bir araya getirilmesiyle inşa edilmiş bir korku romanı. Bradbury, Sonbahar Ülkesi’yle de akraba metinlere ev sahipliği yapan bu kitabında, ruhumuzu donduran öyküleri kendine has sıcaklığıyla kaleme almaya devam ediyor.
Önce “Ev” vardı, ardından asil kedi Anuba geldi. Onu, başka zihinlere, başka bedenlere yolculuk yapabilen Cecy izledi. Sonra bir örümcek ve bir fare. Ve elbette, o evdeki Aile üyelerine hiç benzemeyen, ölüm soluyan hortlak ahalisinin ortasına yaşam dolu bir aziz gibi düşen Timothy... Ardından anlaşıldı ki dünya değişiyordu, ölüm ve korkularla kurulan ilişkiler sarsılıyordu. Ölümsüz varlıkların bu hayattaki yeri neresi olmalıydı?
Topraktan geldi insan, peki toprağa döndü mü?
Topraktan Dönenler Alıntıları - Sözleri
- Kaçımız güneşin, kaçımız ayın aydınlattığı yollarda ilerliyoruz?"
- "Yaşam iki uyku arasındaki bir ziyarettir."
- Bahar günlerinde yağmurun çatıyı hafif hafif okşadığı ve aralık gecelerinde dışarıyı kaplayan kar tabakasını birkaç karış ötenizde hissedebildiğiniz tavan arasında, Bin Kere Büyük Büyükanne vardı. Ne yaşıyordu ne de ebediyen ölmüştü, sadece... vardı.
- Ve derinlere gömülmüş bir kalbin tek bir atışını duyar gibi oldu.
- Müstakbel bir çiçeğin tohumunu rüzgarlara eken biri olacağım.
- Biz neyiz, neyiz, neyiz? Sen ve ben ve yaşayan ölü feryatlarıyla etrafımızı saranlar kimiz?
- Hayatın en iyi davrandığı kişiler aslında en az yaşayanlardır, verdiğinin karşılığını misliyle alırsın.
- Bir ihmal dalgası daha kıyıya vurursa, hiçbir yerden gelen bir hiçlik yağmuru daha yağarsa, yaklaşmakta olan kıyamet savsak bir esintiyle mumlarımızı söndürecek.
- "Bana kim olduğumu söylemeyin. Bilmek istemiyorum"
- Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur.
- "Seni ne öldürüyor söyleyeyim" diye fısıldadı. "Senin hastalığın insanlar!"
- "Ev kendisine musallat olursun diye can atan bir hayalet mahaliydi."
- En azından maskeyi görmen gerekir ki darben ardındaki yüze ulaşsın.
- Vadi, deniz, birkaç araba, veranda, sallanan sandalye, ben ve sessizlik.
- "Sıkıntı şu ki, insanların bize sadece bir noktaya kadar inanmasını sağlamalıyız! Eğer bize haddinden fazla inanırlarsa; çekiçlerini dövmeye, kazıklarını bilemeye, çarmıhlarını kurmaya ve aynalarını asmaya başlarlar. İki ucu boklu değnek. Savaştığımızı belli etmeden nasıl savaşacağız? Fazla net olmadan nasıl aşikâr olacağız? Gereğince gömüldüğümüzü fakat ölü olmadığımızı mı söyleyeceğiz?"
Topraktan Dönenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ray Bradbury'in 1945'te başlayıp 2000 yılında biten serüveni "Topraktan Dönenler". Hikaye hikaye ilerleyen ve taslak olarak roman olan, bir ailenin ve cadılar bayramının ruhunu taşıyan bir kitaptı. Hikayemiz Elliot ailesi ve nereden geldiğini bilmediğimiz bir ev üzerinden gidiyor. Asil kedi Anuba, örümcek Arach, başka zihinlere, bedenlere yolculuk yapabilen aynı zamanda her şekle girebilen Cecy, kanatları olan Einar Amca, Nef, fare, bu aileye sonradan dahil olan (sepetin içinde evin kapısına bırakılan) Timothy gibi karakterlerin olduğu bir kadro. Evde 30 oda var. Timothy'in bu evde bir sürü kuzeni, halası, amcası, dayısı ve teyzeleri vardır. Geceleri gezen, gündüzleri daha pasif olan bir aile. Evin nereden ve nasıl geldiği ise meçhul tıpkı evin sahipleri gibi. Onlar topraktan dönenler. Hikayedeki kişiler Ray'in hayatından da esinlenme. Ekim ve cadılar bayramı zamanı yaşamış olduğu o atmosferi yaşatmak adına yazmış. Gerçekten çok beğendim. 'Uğursuz bir şey geliyor bu yana' kitabı gibi soyut bir anlatım mevcut. Mitoloji, dini motifleri bolca içeriyor. Poe, Shakespeare gibi yazarlara ve birçok esere atıf bulunuyor. Felsefi bir boyutunun da olduğunu söylemek istiyorum. Manzum tadında bir eser. Tadı damağımda kaldı. İlerde tekrar okumak istediğim kitapların arasına girdi. (Ged)
Bu korku romanın eşsiz yanı karakterlerin hepsinin gerçek olması. En azından isimleri. Her biri Ray Bradbury'nin amcasının, teyzesinin, kuzenlerinin isimleri. Topraktan Dönenler her bir karakterin meydana gelişini ve nasıl doruk noktasına çıktıklarını ardından birer birer tükendiklerini anlatıyor. İnanılmaz akıcı, sayfaları çevirme ihtiyacını her yeni sayfada yükselten bir kurgu. Antik Mısır'da hepimizin en az bir kez duyduğu Anubis, Nefertiti, Tutankamon gibi fazlasıyla ünlü kişilere de değiniyor. Harmanladığı hortlaklar ve sonu başı birbirine girmiş karakterleriyle Bradbury'nin sadece bilimkurgu değil korku edebiyatında da harika iş çıkardığını söyleyebilirim. Cecy gibi bir hortlakın aşık olma arzusu ile Büyükanne'nin hayaletvari fısıltılarına herhalde en güzel Charles Dickens'ın Bir Noel Şarkısı ve Shakespeare'in Romeo ve Juliet'ine dokunan satırları yardımcı olurdu. Her minik öykünün içinde tertemiz bir aziz gibi olan Timothy'nin bazı düşünceleri beni çok etkiledi. Öğrenilebilecek sınırsız bilgi ve okunabilecek sonsuz kitap olan bu evrende yine de sonsuza dek yaşama arzusu çok da mantıklı değil. Bir sürü ölümü görmek, aynı şeyleri yapmaya başlamak ve artık yaşamaktan mutlu olmamak sonsuza dek sürebilecek her şeyin sıradanlaşacağını gösteriyor. Bunun farkına ilk varan Timothy oluyor ve dopraktan gelenler toprağa dönüyorlar. Defalarca okunsa bile aynı heyecanla başlanabilecek seviyede bir kitap. Bradbury'nin diğer korku romanlarını okumak için sabırsızlanıyorum. (Eylül Gündüz)
Kısa hikayelerden oluşan bir korku romanı türü.Bu tarz kitapları sevmesemde tereddütle okumaya başlamama rağmen oldukça sürükleyici anlatımıyla kitabi bitirdim tavsiyemdir.Hatta biraz yazar hakkında araştırma yaptığımda stephen king’ in bıle o olmasaydı stephen kıng olmazdı ibaresi oldukça ilginçti… (gokhan was here)
Kitabın Yazarı Ray Bradbury Kimdir?
Raymond Douglas Bradbury, 22 Ağustos 1920 tarihinde, Waukegan, Illinois, ABD.’de dünyaya geldi. İsveç göçmeni bir anne ve telefon hatları çekerek geçimini sağlayan bir babanın oğlu olan Bradbury, gençlik yıllarının çoğunu Waukegan’da bulunan Carnegie Kütüphanesi’nde geçirdi.
Kütüphaneleri çok seven yazar, her gün saatlerini orada geçirirken, bir yandan da ileriki yıllarda yazacağı romanların temellerini atıyordu. 1934 yılında, henüz 13 yaşındayken, ailesinin Los Angeles’a taşınması nedeniyle Waukegan’dan kopan Bradbury, Los Angeles Lisesi’ne kayıt oldu ve 1938 yılında bu okulu başarıyla bitirdi. Çok iyi bir öğrenci olmasına rağmen üniversiteye kayıt olmayan Bradbury, bunun yerine gazete satmayı tercih etti.
..."Beni kütüphane yetiştirdi. Kolej ya da üniversite gibi kavramlara inanmıyorum. Kütüphaneleri seviyorum çünkü çoğu öğrenci üniversiteleri karşılayacak maddi olanaklara sahip değil. Liseden mezun olduğumda depresyonun kenarındaydım ve hiç param yoktu; ben de 10 yıl boyunca haftanın 3 günü kütüphaneye giderek kendimi geliştirdim."...
Flash Gordon ve Buck Rogers gibi erken dönem bilimkurgu kahramanlarından büyük oranda etkilenen Bradbury, 1938 yılından itibaren yazdığı öyküleri fanzinlere satarak para kazanmaya başlamıştı. Los Angeles Bilimkurgu Cemiyeti’ne katılan yazar, Robert A. Heinlein, Fredric Brown ve Jack Williamson gibi ustalarda orada tanıştı.
1938 yılında Imagination! Adlı fan dergisinde Hollerbochen’s Dilemma adını taşıyan ilk öyküsünü yayınlamayı başaran Bradbury, 1939 yılında ise Futuria Fantasia adını taşına bir dergiyi yayınlamaya başladı. Sadece 4 sayı çıkan ve her biri 100’er kopya olarak hazırlanan Futuria Fantasia kısa ömürlü olduysa da, yazarın önünü açması açısından faydası tartışılmazdı.
Bradbury 1941 yılında Pendulum adlı kısa hikayesini Super Science Stories dergisine 15 dolar karşılığında satmayı başardı; bu yazarın edebi yeteneği sayesinde kazandığı ilk paraydı. İki yıl içerisinde tam zamanlı bir yazarak olarak çalışmaya başlayıp bütün diğer işlerini bırakan Bradbury, 1947 yılında ise kısa hikayelerin toplamından oluşan ilk romanı olan Dark Carnival’ı piyacasa çıkarttı.
400’ün üzerinde kısa hikaye ve novella yazan, 50’nin üzerinde antoloji kitabında öyküleri yayınlanan, 20’den fazla tiyatro oyunu, onlarca çocuk edebiyatı, kurgu-dışı hikaye ve t.v. senaryosu kaleme almış olan Bradbury, çağımızın en üretken yazarlarından birisidir. Hayranları tarafından bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlansa da bu tanımlamaya katılmayan Bradbury, bu konuda şu açıklamayı yapmıştır;
..."Öncelikle, ben bilimkurgu yazmıyorum. Yazdığım tek bilimkurgu kitabı var; o da Fahrenheit 451. Çünkü o kitap gerçeğe dayanılarak yazıldı. Bilimkurgu gerçeğin tasviridir, fantazi ise değildir. Fahrenheit 451 dışında bilimkurgu alanında verdiğim eser yoktur."...
1947 yılında Marguerite McClure ile evlenen Bradbury, bu evlilikten 4 kız çocuğu sahibi oldu. Los Angelas’da yaşayan yazar, hikayelerini kaleme almaya devam etti. Onlarca eseri çizgiroman, tv dizisi ve sinema filmi olarak uyarlanmış olan yazarın üzerine bir de belgesel çalışması yapılmıştır; Ray Bradbury; Story of a Writer.
Ray Bradbury, 5 Haziran 2012 tarihinde 92 yaşında Los Angeles, Kaliforniya, ABD'de ölmüştür.
Ray Bradbury Kitapları - Eserleri
- Fahrenheit 451
- Eve Dönüş
- Şimdi ve Daima
- Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
- Deliler Mezarlığı
- Sonbahar Ülkesi
- Yakma Zevki
- Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık
- Karahindiba Şarabı
- Ateş ve Buz
- Fahrenheit 451
- Güneşin Altın Elmaları
- Son Yaya
- Cadılar Bayramı Ağacı
- Ertelenen Aşk
- Resimli Adam
- Mars Yıllıkları
- Dünyalıların Gelişi
- The Velt
- A Medicine for Melancholy and Other Stories
- Gök Gürültüsünün Sesi
- Papa ile Papağan
- Death Is a Lonely Business
- Topraktan Dönenler
Ray Bradbury Alıntıları - Sözleri
- "Sıkıntı şu ki, insanların bize sadece bir noktaya kadar inanmasını sağlamalıyız! Eğer bize haddinden fazla inanırlarsa; çekiçlerini dövmeye, kazıklarını bilemeye, çarmıhlarını kurmaya ve aynalarını asmaya başlarlar. İki ucu boklu değnek. Savaştığımızı belli etmeden nasıl savaşacağız? Fazla net olmadan nasıl aşikâr olacağız? Gereğince gömüldüğümüzü fakat ölü olmadığımızı mı söyleyeceğiz?" (Topraktan Dönenler)
- ”Neşelen, yeğenim. Aslında senin için her şey çok daha renkli. Bizim dünyamız ölü bir dünya. Her yer mezar taşı grisi. Hayat yaşayanlara güzeldir, her bir anı altın kadar değerli!” (Eve Dönüş)
- İnce buzda paten yapmak en iyisidir, hafifçe. Durursaniz, dikkatinizin ağırlığı kabuğu kirabilir. Kabuğun içine batarsiniz, öylesine derin, öylesine uzak derinliklerde bogulursunuz ki, bütün geçmiş orada mezar taşı mermerlerine kazılı durmaktadır. Buzlu su damarlarınıza şırınga edilecektir. Aynanın kenarında mıhlanmışsanız, orada, bakışlarınızı Zaman'ın duzeltmelerinden ayıramadan, sonsuza dek orada kalırsınız. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- Bu gece neredesin? Tuzlu bir denizin kenarında, çamur çukurlarının,buharın ve sessizliğin yanında. Güneş batıyor burada. (Eve Dönüş)
- Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur. (Topraktan Dönenler)
- Kurtları kovabilirlerdi ama anıları hayır, hayaletleri hayır. (Cadılar Bayramı Ağacı)
- "Hayvan koleksiyonu ile hayvanat bahçesi arasındaki fark ne?" (Deliler Mezarlığı)
- "Güneşin doğmasına çok uzun bir yol vardır, şafak da epey uzaktır, o yüzden hayatının bütün aptalca şeylerini toplarsın, o denli iyi tanıdığın ve şimdi o denli ölü olan kişilerle yapılmış olan aptal hoş şeyleri." (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- Onlar sadece kendilerine göre alışıldık olan bir akıl hastalığına tahammül gösteriyorlardı... (Mars Yıllıkları)
- "Bir ses bir defa çıkarıldı mı bir daha asla kaybolmaz," diye açıkladı Small. "Hepsi elektrik bulutları halinde saklanmıştır, yerlerini tespit edebilirsek, unutulup gitmiş savaşların gürültüsüne, uzun yaz mevsimlerinin insana miskinlik veren tınısına, tabiatın sonbaharın geldiğini haber veren o hüzünlü sesine bir dokunuşla yeniden erişebiliriz." (Şimdi ve Daima)
- “Çünkü sen onları gerçekten bir kez bile okumadan, Bay Poe'nun bütün kitaplarını yaktın. Onları yakmak ihtiyacında olan insanların sözü üzerine tümünü yaktın. Eğer onları okumuş olsaydın, biraz önce bu kata indiğimizde ne yapmayı planladığımı hemen anlardın. Cahillik öldürücüdür Bay Garrett.” (Mars Yıllıkları)
- Ve bu şekilde koştular. Yıldız ışığında üç hayvan gibi. Siyah bir su samuru. Bir kedi. Bir tavşan. Ben, diye düşündü Will, ben tavşanım. Ve rengi beyazdı ve çok korkuyordu. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- "Büyüyünce ne olacaksın Bob?" "Yazar..." "Kararlısın demek... Ama, unutma ki yazar olmak kolay iş değil... Çok uğraşmak gerek..." "Biliyorum. Ama şansımı deneyeceğim. Çok okuyorum." (Ertelenen Aşk)
- "Ne yapabilirim? Berbat ve boş bir hayatı telafi etmek için yapabileceğim bir şey var mı şimdi?" (Resimli Adam)
- Temmuz sıcağına yürek ferahlatan bir serinlik, kış soğuna insanların iliklerini ısıtan bir sıcaklı veriyordu sanki... (Ertelenen Aşk)
- "Şunu açıkca söyleyeyim. İnsanlar her gün psikolojik açıdan ölüyor. Bazı parçaları yoruluyor. Ve bu yorgun parça tüm kişiyi öldürmeye çalışıyor". (Sonbahar Ülkesi)
- Bütün bunlar kocaman bir yanlışlık (Ertelenen Aşk)
- "İnsanlar hep yarın yaşamaktan söz ediyordu, yarın ölmekten değil." (Ateş ve Buz)
- En azından maskeyi görmen gerekir ki darben ardındaki yüze ulaşsın. (Topraktan Dönenler)
- Eğer şevk, zevk, sevgi, eğlence olmadan yazıyorsan yarım bir yazarsındır. Yani bir gözün piyasada, bir kulağın avangart zümrelerdeyken kendin olamıyorsun demektir. Hatta kendini bile tanımıyorsun. Çünkü bir yazarın hissetmesi gereken en önemli şey heyecandır. Duygu ve heves dolu olmalıdır. Böyle bir enerjisi yoksa gitsin şeftali toplasın ya da çukur kazsın daha iyi. Allah bilir sağlığı için daha iyi olacaktır. (Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık)