diorex
life

Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler - Voltaire Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler kimin eseri? Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler kitabının yazarı kimdir? Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler konusu ve anafikri nedir? Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler kitabı ne anlatıyor? Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler kitabının yazarı Voltaire kimdir? İşte Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.03.2022 10:00
Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler - Voltaire Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Voltaire

Çevirmen: Egenur Ay

Yayın Evi: Zepros Kitap

İSBN: 9786055075347

Sayfa Sayısı: 192

Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır: Gaddar olmalarının yanı sıra merhametlidirler. Açgözlüdürler, fakat hırsızlıkları neredeyse hiç yoktur. Boş vakitlerini kötüye kullanmazlar. İçlerinden pek azı birden fazla kadınla evlenir. Avrupa'daki büyük merkezlerin içinde en az genelev kadını bulunan şehir İstanbul'dur. Dinlerine sıkıca bağlı olan Türkler, Hıristiyanlardan tiksinirler; onlara kâfir gözüyle bakarlar. Bununla beraber, onları ülkelerinin her yerinde, hatta devlet merkezlerinde bile hoş görür ve korurlar. İstanbul'daki Hıristiyan mahallesinin sokaklarında, paskalya yortusunda yapılan ayinlere izin verildiği gibi, muhafızlık etmeleri için de törenlerin başında dört yeniçeri bulundurulurdu."

Eserlerinden derlenen bu kitapta Voltaire, Osmanlı zaman dilimini kapsayan Türk/Müslüman tanımında, Fransız Devrimi'nin temelini atan görüşlerindeki ahlaki tutumu Türklerden esirgemeyerek Türkleri de İslamiyeti de bir ansiklopediste yaraşır şekilde kaleme almış, Türklerin çağdaş ve evrensel düzeyini araçları ile ifade etmiştir. Bu yansızlığıyla ansiklopedist kişiliğini ve mürekkebini kirletmeyen edip, nam-ı diğer Voltaire, ne tesadüf ki Türklere karşı olduğu kadar devrime de karşıdır. 

Dünya fikir tarihine şerh düştüğü, "Tanrı olmasaydı, onu icat etmemiz gerekecekti." önermesi insanlık tarihi açısından, öznenin hem icadı hem de iktidarı olmuştur.

Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler Alıntıları - Sözleri

  • Türkler hür ve bağımsızdırlar. Aralarında hiçbir sınıf farkı yoktur. Yalnız devletteki görevleri dolayısıyla birer rüt­beleri olabilir. Karakterleri hem sert ve dikbaşlı hem de yu­muşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunanistan ve Asya'dan almışlardır. Gururları çok yüksektir. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar.
  • Muhammed'in dostları tecrübeyle bilirlerdi ki; aşağı halkın mantığı hurafe ve keramettir.Akılları erenler inanmadıklarını gizlice belirtilerse de çoğunluk onları susturur.
  • Çar, yalnız bu sonuncu isteğe karşı diretti. Şafirof'a yaz­dığı mesajda: 'Türklere, Kursk'a kadar uzayan topraklarımın hepsini bırakabilirim; çünkü onları bir gün geri alabilmek umudu bende kalır. Fakat haysiyetimi kaybedersem, bir da­ha bulamam. Tek gerçek varlığımız şerefimizdir. Ondan vazgeçtiğim gün, çarlığa veda etmeliyim." dedi.
  • Türklerin sırtına yüklediğimiz iftiralarla koskoca bir kitap olur. Onlar, dünyanın en güzel ve en büyük kesimine hakimdirler. Küfürler savurmaktansa, o yerleri geri almaya çalışmak daha şık olmaz mıydı?
  • İnsan zekasına üçşey etki eder; "iklim(coğrafya), hükümet ve din".
  • İyi ama diyeceksiniz,onlar , hem bu dünyada dört kadın alabiliyorlar,hemde öldüklerinde hurilere kavuşuyorlar.Bu konuda Grotius aynen şöyle diyor:"Bu gibi kaba ve pis hayallere kapılmak için geniş ölçüde sersem olmak lazım."
  • Hiçbir Hristiyan devleti, kendi topraklarında Türklerin bir cami bulunmasına müsade etmez.Oysa, Türkler bütün Rumların kliseleri olmasını hoşgörürler.
  • Giderek oluşan hoşgörü, sonunda insanların huylarını inceltir ve kötülük salgılarını önler; böyle ruhsal vebalara karşı din yasaları da yetersiz kalır.Çünkü yobazlık mikrobuna tutulan beyinler üzerinde din, iyileştirici bir gıda olacak yerde zehir etkisi yapar.
  • Türkler gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar; yiğittirler fakat düello etmezler; çünkü ancak harbe giderken kılıç taşırlar.
  • Hiçbir Hristiyan devleti, kendi topraklarında Türklerin bir camisi bulunmasına müsaade etmez. Oysa, Türkler bü­ tün Rumların kiliseleri olmasını hoşgörürler.
  • Çünkü yalan söz, gerçeği ne kadar iyi taklit etse yine de sırıtır.
  • Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır: Hem kıyıcı hem de merhametlidirler. Açgözlüdürler fakat hırsı­zlıkları hemen hemen hiç yoktur; boş vakitlerini kötüye kul­lanmazlar; içlerinden pek azı birden fazla kadınla evlenir. Avrupa'daki büyük merkezler arasında en az genelev kadını olan şehir İstanbul' dur. Dinlerine pek sıkı bağlı olan Türkler, Hristiyanlardan tiksinirler; onlara kafir gözüyle bakarlar. Bununla beraber, onları bütün ülkeleri içinde, hatta devlet merkezinde hoş görür ve korurlar. İstanbul'daki Hristiyan mahallesinin sokaklarında, paskalya yortusunda, ağır yürü­yüşle yapılan ayinlere izin verildiği gibi, bu törenlerin başın­da dört yeniçerinin muhafızlık ettiği de görünür. Türkler gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar; yiğit­tirler fakat düello etmezler; çünkü ancak harbe giderken kılıç taşırlar. Eski Yunanlılar ve Romalılarda da adet öyleydi, Bunun tam aksine, barbarlık ve şövalyelik çağlarından beri Avrupalılarda, yaya giderken bile topuğuna mahmuz tak­mak, belinde kocaman bir kılıçla yemek masasına oturmak, veya Allah'a dua etmek, bir vazife hatta bir onur meselesi olmuştur!
  • Piramitleri ile övünüp dururlar.Fakat bunlar köle bir milletin anıtlarıdır.Ve bütün bir halkın bu işte çalıştırıldığı besbelli, başka türlü bu çirkin yığınlar ortaya çıkmazdı.Acaba ne işe yarıyorlar? Küçük bir odada, herhangi bir kralın bin yıl sonra tekrar ruhuna kavuşacağı umulan cesedin mumyasını saklamaya! Peki ama vücudun bir gün tekrar dirileceğine inanıyorlarsa , onları mumyalarken ne diye beyinlerini çıkarıyorlardı? Yoksa Mısırlılar beyinsiz mi dirileceklerdi?
  • Müslümanlığı kuran o güçlü ve yaman adam, doktrinini cesaret ve silahlarıyla yaydıktan sonra ortaya, acıması ve bağışlaması bol bir din çıkıverdi. Oysa, Hristiyanlığın ilahi kurucusu İsa, sade ve sakin ömrü boyunca kötülüğe karşı hoşgörüyü öğütlediği halde, onun aziz ve tatlı dini, birtakım gayretkeşlerin çalışmalarıyla din­lerin en merhametsizi ve en barbarı olmuştur.
  • Rus Çarına Büyük Petro denilmesine sebep, öncekilerden hiçbirinin aklına gelmemiş olan çok önemli işlere başarıyla girişmiş olmasıdır. Ondan önce Ruslar, ancak ihtiyacın öğ­rettiği bayağı sanatlarla yetinirlerdi. Alışkanlık, insanlar üz­erinde öyle etkilidir ki, bilmedikleri şeylere kolayca ısınmaz­lar; yetenek ve zeka pek zor gelişmekle kalmayıp, engeller karşısında çabucak sönüverir. Bütün ulusların binlerce yüz­yıl kaba saba kalışları, başlarına Çar Petro gibi adamların gerekli vakitte yetişmemesi yüzünden olsa gerek. Timurlenk devrinde Rusya, Kazan Tatarlarının çizmesi altında, üstünkörü Hristiyanlaşmış vahşi bir ülkeydi. Mos­kova dükü her yıl Tatarlara para, av derileri ve büyük baş evcil hayvanları haraç olarak verirdi. Bu haracı kendi aya­ğıyla Tatar elçisine getirir, onun önünde yerlere kapanır ve ona, içmek üzere bir kupa süt uzatırdı. Eğer, Tatar atının yelesine birkaç damla süt dökülecek olursa, Rus Dükü onu yalamaya mecbur olurdu. Rusların bütün varlıkları soygunla, yağmayla edindikleri küçük bir miktar para ve erzaktan ibaretti ki; onu da çok defa Tatarlara kaptırırlardı.

Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tesadüfen karşılaştığım ve aynı gün içerisinde bitirdiğim öğretici ve güzel bir kitap. Voltaire tarafından yazılmış olması ilgi çekici. Bizim batı dünyasında ki imajımızın nasıl olduğu hakkında epey bir bilgi sahibi oluyorsunuz. Öncelikle voltaire objektif ve dürüst bir şekilde bizi anlatmış. Yüz yıllardır bizim ulusumuzla birlikte olan; onur, şeref, vefa, mertlik, cesaret, misafirperverlik, bağımsızlık ve savaşçılık gibi unsurları yazmış ayrıca batı dünyasının bizlere attığı iftiralarıda onların yüzüne vurmaktan çekinmemiş. Geçmiş hakkında bilgi sahibi olmak için okumanızı tavsiye ediyorum. (cenk)

Kitaba başlarken Valtaire’nin Müslüman olduğundan neredeyse emin olmaya başlamıştım. Hristiyanları sürekli yerlediği bu kitabı bitirdikten sonra şöyle bir araştırdım kendisinin hayatını... tam bir kuyruk acısı olduğunu anladım. Tarihçi arkadaşlarla bunun tartışmasını da yaptık. Düşüncelerine katılıyorum: Sürekli siyasi yazılarından ötürü sürülmüş ve hapis cezaları almış biri. Peki neden bu kadar Arap sevici? Üstelik Türkleri de çok seviyor. Ancak anlamadığı şey; Türklerle Arapları yan yana koyuyor. Tarihi hızlı geçerek anlatmış bu kitapta. Ama Araplar ve Türkler konusunda yanılıyor. Ayrıca ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ düşüncesinden yola çıkarak Müslümanları sevdiği çok açık. Kitabı sadece Türklerin tarihi açısından okumanızı tavsiye edebilirim. Fikirlerini ise çok samimi bulmadım. (Ayşe)

Çok çeşitli türlerde 2000 civarında kitabı, 20 binin üzerinde mektupları bulunan 18. yüzyılın en önemli karakterlerinden biri Voltaire. Kıvrak zekasını, çok boyutlu ve geniş düşünme melekesine her eserinde özellikle hicivlerinde şahit olabilirsiniz. Kitabı okumayı planlarken beklentim pek yüksek sayılmazdı. Sonuçta batı temelinden gelmiş, oranın değerlerinin üstünlüğüne inanan, Fransız İhtilali ile eski Avrupa geleneklerini, düşünme tarzını Aydınlanma çağının radikalizmiyle topyekün yıkıma uğratan, yepyeni kavramlarla Avrupa'da ekonomik, sosyolojik, dinsel, toplumsal dönüşümler gerçekleştiren bir neslin en önemli temsilcilerinden birinin; kendi kıtasındaki yeni düşünce doğumlarının arasında Müslümanlar, Türkler, Ruslar hakkında bu kadar derin bilgiler ve çoğunlukla objektif gözüken tespitlerde bulunabilmesini tahmin etmek zor sayılırdı. Bir tarihsever olarak birçok kitapta rastlamadığım çok ince ayrıntılara bu anlatımda rastladım. Her zaman misafirperverliğimizle övünürüz ve İsveç kralı XII. Karl'ın ( Demirbaş Şarl) Rus Çarı 1. Petro'ya mağlubiyetinden sonra 5 yıl süreyle imparatorluğumuzdaki misafirliği sırasında sabırları zorlayan tutum ve davranışlarına karşı sergilenen tutumu okuduğunuzda daha fazla inanabiliyorsunuz. I. Petro döneminde Rusya'daki dönüşümün ilginç ayrıntıları, Baltacı Mehmet'in Prut seferi ile ilgili anektodlarıda ilgi çekici. Keyifli okumalar... (ercanscgn.)

Kitabın Yazarı Voltaire Kimdir?

François Marie Arouet (21 Kasım 1694 - 30 Mayıs 1778), Voltaire takma adıyla tanınan Fransız yazar ve filozof. Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketine büyük katkısı olmuştur.

Din ve ifade özgürlüklerinin yanı sıra, insan hakları konusundaki düşünceleri ve felsefi yazıları ile ünlenmiştir. Eserlerinde Kilise dogmaları ve döneminin Fransız müesseselerini yoğun olarak hicvetmiştir. Zamanın en etkili isimlerinden biri olarak tanınır.

Voltaire Paris'te, 1694'te doğmuştur. Sekiz yıl boyunca sanat eğitiminin başladığı Collège Louis-le-Grand'da okumuştur. Fakat orada "Latince ve aptallıklar" dışında bir şey öğrenmediğini iddia etmiştir.

Mezun olduktan sonra Voltaire edebiyatta kariyer yapmaya başladı. Babası ise oğlunun hukuk eğitimi almasını istiyordu. Bu nedenle Voltaire, Paris'te bir avukatın asistanı olarak çalışıyormuş gibi gözüküp, zamanının büyük bir kısmını hicivsel şiirler yazmaya adamıştır. Babası bunu öğrendiğinde Voltaire'i yine hukuk okumaya göndermiştir; yine de Voltaire yazmayı sürdürmüştür. Sivri dili ile aristokratik ailelerin beğenisini toplamıştır. Kral XV. Louis'nin naibi, Orléans Dükü, II. Philippe'i konu alan bir yazısı nedeniyle Bastille'de hapsedilmiştir. Oradayken çıkış yaptığı piyesi Oedipe'yi kaleme almış ve Voltaire ismini almıştır. Oedipe'nin başarısı Voltaire'i etkili bir isim yapmakla beraber onu Fransız Aydınlanmasına dahil etmiştir.

İngiltere'ye sürgün

Voltaire'in hazır cevaplılığı ve sivri dili başına bela olmayı sürdürdü. Genç bir asilzadeyi gücendirmesi onun mahkeme dahi olmadan sürgün edilmesine yol açtı. Voltaire'in İngiltere'ye sürgünü, İngiltere'deki düşünsel durum ve yaşadıkları düşüncelerini büyük oranda etkilemiştir. İngiliz monarşisinden ve ülkenin din ve ifade özgürlüğüne verdiği değerden etkilenen genç yazar, ülkenin yazar ve düşünürlerinden de etkilenmiştir, Shakespeare gibi. Gençlik yıllarından Shakespeare'i Fransız yazarlarına bir örnek olarak görse de, daha sonraları kendini ondan daha büyük bir yazar olarak görmüştür.

3 yıllık sürgünden sonra Paris'e dönmüş ve fikirlerini İngiliz hükümetini konu alan kurgusal bir metinde toplayarak bastırmıştır; Lettres philosophiques sur les Anglais ("İngiliz(ler) hakkında felsefi mektuplar"). İngiliz monarşisini daha gelişmiş ve insan haklarına daha saygılı görmesi nedeniyle yazınları Fransa'da büyük bir tartışmaya yol açmış ve sonunda öyle bir noktaya gelinmiştir ki evrakın kopyaları yakılmış Voltaire ise Paris'i terk etmeye zorlanmıştır.

Château de Cirey ve sonrası

Bundan sonra sınırdaki Château de Cirey'e yerleşen Voltaire burada Marquise (Markiz) du Châtelet, Gabrielle Émilie le Tonnelier de Breteuil ile de bir ilişkiye başladı. Voltaire ile Marquise 21.000'den fazla kitap toplamışlardır. Kuşkusuz Voltaire'in 15 yıl süren bu ilişkisi entelektüel gelişimine yardımcı olmuştur. Yazmaya devam eden Voltaire Mérope gibi oyunları ve bazı kısa öyküleri yayımlamıştır. İngiltere'de geçirdiği zamanda onu en çok etkileyen şeylerden birisi Isaac Newton'un çalışmalarıdır. Eser ve düşüncelerinde bunun etkileri görülebilir.

Marquise'in ölümünden sonra Voltaire Berlin'e, yakın arkadaşı ve hayranı olan Büyük Friedrich'e gitmiştir. Kral zaten onu daha önce ısrarla saraya davet etmişti. Her ne kadar ilk zamanlarda buradaki yaşamı iyi gitse de, zamanla çeşitli zorluklarla karşılaşmaya başlamıştır. Sivri dili ile burada da haksız bulduğu durumları eleştirmiştir. Sonunda kızdırdığı Friedrich, Voltaire'in tüm evrakının kopyalarını yakmış, Voltaire'i de tutuklatmıştır. Voltaire Paris'e doğru yola çıkmış fakat XV. Louis onun kente girmesini yasaklayınca, Cenevre'ye gitmiştir. Her ne kadar iyi karşılansa da tiyatral performansları yasaklayan Cenevre yasaları Voltaire'in Candide, ou l'Optimisme ("Candide, veya İyimserlik") isimli eserini yazmasına ve kenti terk etmesine neden olmuştur. Bu eser Gottfried Leibniz'in felsefesinin hicvidir. Bugün Voltaire'in en tanınmış eseri Candide'dir. Ferney'de malikâne almış ve 1778'deki ölümüne kadar burada yaşamıştır.

Çalışmaları

Çok üretken bir yazar olan Voltaire neredeyse tüm edebi şekillerde eser vermiştir. Başlıca eserleri şunlardır:

Oedipe (1718)

Zaire (1732)

Lettres philosophiques sur les Anglais (1733)

Le Mondain (1736)

Sept Discours en Vers sur l'Homme (1738)

Zadig (1747)

Micromegas (1752)

Candide (1759)

Dictionnaire philosophique (1764)

Épître à l'Auteur du Livre des Trois Imposteurs (1770)

Oyunlar

Voltaire, tamamlanamamışlar dahil, 50-60 arası oyun kaleme almıştır. Bunlardan bazıları:

Ecossaise

Eriphile

Mahomet

Mérope

Nanine

Zaire

Şiir

Voltaire'in ilk basılan çalışması şiirdir. İki uzun şiir kaleme almıştır: Henriade ve Pucelle. Bunların yanında birçok kısa şiir de yazmış ve genellikle kısa şiirleri bu iki uzun şiirinden daha fazla beğeni toplamıştır.

Mektup

2. Katerina ile yapmış olduğu 26 mektuplaşması vardır. Bu mektuplardan 30 Ekim 1768 tarihlisinde Volter (Voltaire) "İmparator Majesteleri, Türkleri öldürerek beni hayata döndürüyor. [...] Yani haklıydım, ben Muhammed'den daha peygamberim: Ben şarkı söylediğimde Tanrı ve yengili birlikleriniz duymuştu." [...]

Felsefe

Voltaire'in en tanınmış ve büyük felsefi eseri Dictionnaire philosophique yani "Felsefe Sözlüğü"dür. Dönemin Fransız siyasi müesseselerine yoğun eleştiri içeren yazınlar içeren sözlük, aynı zamanda o dönemlerde popülerleşmiş düşünceler ve Voltaire'in rakip ve düşmanları hakkında da yazınlar içerir. Bunun dışında eserde din eleştirisi de bulunmaktadır.

Diğer çalışmaları

Voltaire bunların dışında tarihi ve düzyazı eserler kaleme almıştır. Düzyazı eserlerine şunlar örnek verilebilir: L'Homme aux quarante ecus, Zadig, dini ve felsefi optimizme saldıran ünlü Candide. Ayrıca yaşamı boyunca yaklaşık 20.000'den fazla mektup yazmıştır ve bu mektuplar gerek kişiliği gerekse düşünce tarzı açısından büyük önem taşır. 1740 yılında basılan Anti-Machiavel isimli eseri Prusya kralı II. Friedrich için Niccolò Machiavelli'nin Prens adlı başyapıtına yanıt olarak kaleme almıştır.

Düşüncesi

Her ne kadar ömrü boyunca yurttaşlık hakları ve din özgürlüğü gibi kavramları savunmuş olsa ve var olan Fransız rejimini eleştirse de Voltaire demokrasiden yana değildi. Onun gözünde en iyi yönetim biçimi 'aydın' bir monarşi veya 'aydınlanmacı mutlakiyet'ti. Nitekim hayatının sonuna kadar "aydınlanmış bir monark'ın yönetimini ideal bir yönetim tarzı olarak savundu."

Bunun dışında sınıfların varlığını da bir zorunluluk olarak görmüş ve ne teorik ne de pratik açıdan bunu eleştirmiştir. Din açısından ise Voltaire'in tutumları biraz karışıktır. Philosophes'den olan Voltaire genelde, diğerleri gibi, bir deist olarak tanımlanmıştır. Fakat çeşitli söylemleri nedeniyle ateist olduğu da düşünülmüştür. Ünlü felsefi eseri Felsefe Sözlüğü'nde (Dictionnaire philosophique) Voltaire ateizmi ve ateistleri eleştirir. Ortaya koyduğu dini fikir ve söylemler deist çerçevededir. Bazı araştırmacılara göre Voltaire'in deist çizgide kalmasının, kişisel nedenler bir yana, fikri nedeni onun yönetim biçimi konusundaki fikirleridir. Voltaire'e göre din halkın uygun biçimde yönetimi için neredeyse şarttır. Nitekim Voltaire'in tanınmış aforizmalarından birisi Si Dieu n'existait pas, il faudrait l'inventer yani "Eğer tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi" onun dini fikirlerini anlamak açısından önemlidir. Bunların dışında Voltaire, var olan dinî inanç ve yapıyı eleştirmiştir. Her açıdan Voltaire'in dini dogmatizme karşı olduğu aşikardır. Özellikle dini bağnazlığa sert biçimde karşı çıkmış, Hristiyanlığı ve Musevileri yermiştir. Bu tutumları da yine "Felsefe Sözlüğü"nde görülebilir.

Voltaire'in düşünce tarihi açısından önemli biri sayılır. Zaten tarihsel planda çok büyük önem taşıyan Fransız Devrimi'nin de babası sayılmıştır.

2020 yılındaki George Floyd eylemleri sırasında; servetinin bir kısmını sömürge ticaretine borçlu olduğu iddia edilen Voltaire'in Paris'te bulunan heykeline protestocular tarafından kırmızı boya döküldü.

Masonluğu

Voltaire, ölümünden kısa bir süre önce 4 Nisan 1778 tarihinde, Paris'te bulunan Dokuz Kız Kardeş Locası'nda (Les Neuf Sœurs Locası) Masonluğa alınmıştır. Yaşamı boyunca Masonlarla yakın temas içinde bulunan ve Fransız aydınlanma düşüncesini birlikte oluşturdukları Masonların geç davetine icabet etmiş, tekris töreni büyük bir ihtişam içinde gerçekleşmiştir. Benjamin Franklin gibi birçok isim, ABD'den sadece Voltaire'in tekrisinde bulunmak için Paris'e gelmiştir. Kendisine gösterilen bir saygı ve ihtimamın örneği olarak, Voltaire'e farklı bir tekris prosedürü uygulanmış, mabet kapısına gerilen siyah bir örtünün arkasından gerçekleştirilmiştir. Gözleri bağlanmamış ve Masonların kabulü esnasında uygulanan testler yaptırılmamıştır. Her üç derece de aynı gün içerisinde kendisine tevcih edilmiş, tekrisin ardından Loca başkanı tarafından yanına davet edilmiş ve orada oturmuştur.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Voltaire

Voltaire Kitapları - Eserleri

  • Candide
  • Sadık veya Kader
  • Cahil Filozof
  • Micromegas
  • Safdil
  • Babil Prensesi

  • Sadık ve Safdil
  • Vejetaryen Düşünceler
  • Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler
  • Ateizm
  • İnsan Yalnızca Anlamadığı Şeye İnanabilir
  • Melekler ve Tanrıtanımazlar
  • Felsefe Sözlüğü 1

  • Öyküler
  • Felsefe Sözlüğü 2
  • Anti Makyavel
  • Candide ya da İyimserlik
  • Hoşgörü Üzerine İnceleme
  • Voltaire'den Yeğenine Aşk Mektupları
  • Devlet

  • Hikayeler 1
  • Volter Əsərləri I Cild
  • Cep Felsefe Sözlüğü
  • Hikayeler 2
  • Alzıre
  • XIV. Louis Asrı II
  • XIV. Louis Asrı III

  • XIV. Louis Asrı I
  • Volter Əsərləri II Cild
  • Le Fanatisme, ou Mahomet le prophète
  • Feylesofça Konuşmalar ve Fıkralar Cilt: II
  • Feylesofça Konuşmalar ve Fıkralar Cilt: I

Voltaire Alıntıları - Sözleri

  • Doğmakta olan ve karşı konulmaya çalışılan bir tutku kendini ele verir. Tatmin edilmiş bir aşk gizlenmesini bilir. (Öyküler)
  • Oburluk, oyun ve tembellik bütün erdemleri dünyadan kovdu. (Vejetaryen Düşünceler)
  • Gerçek gereksinimler olmadan gerçek hazlar alınamaz. (Öyküler)
  • Diktatör olmak hırsıyla yanıp tutuşan adam avaz avaz yurdunu sevdiğini haykırır,ama yalnız kendini sever.Herkes,bir başkası kendisini,git dışarıda yat,diye kapı dışarı etmek hakkına sahip olmaksızın,kendi evinde rahat rahat yatabileceğinden emin olmak ister;herkes varlığını,canını güven altında görmek ister.Böylece herkes aynı şeyi dileyince özel çıkar,genel çıkar halini alır;kendimiz için iyi dileklerde bulunurken cumhuriyet için iyi şeyler dilemiş oluruz. (Cep Felsefe Sözlüğü)
  • Thales'ten tutun da üniversitelerimizdeki profesörlere, en hayalperest akıl yürütücülere ve onlardan intihal yapanlara kadar hiçbir filozof oturduğu sokağın terbiyesini dahi etki­leyememiştir. Niçin? Çünkü insanlar metafiziğe göre değil, adetlere göre hareket eder. (Cahil Filozof)
  • Mantık, insanları daima bir an için kendilerine getirir. (Safdil)

  • Dünya üzerinde aşkın aşıkları birer şaire dönüştürmediği hiçbir ülke yoktur... (Safdil)
  • "Ah ! Şu sorumsuz insanlar acımasız bir cinayet suçunu, / temizleyecek zannederler nehir suyu." (Melekler ve Tanrıtanımazlar)
  • John Locke; Her gün okşadığımız, bize benzeyen varlıkların eti ve kanıyla beslenmenin barbarca adetine kerhen boyun eğiyordu. Üstelik kendi evinde, yemeği daha lezzetli kılmak uğruna onların yavaş ve özenli ölümlerle katledilmesine asla izin vermiyordu. (Vejetaryen Düşünceler)
  • Sırf talihsizliğin en korkunç uçurumuna yuvarlanmak için azametin zirvesine yükseltildim. Şayet diğer pek çok insan gibi kötü biri olmuş olsaydım, ben de onlar gibi mutlu olurdum. (Sadık veya Kader)
  • Düzünə qalsa, deyəsən elə son vaxtlar oxuduğum ən dəyərli yazı sağlam ömür sürməklə bağlı özüm üçün yazdığım gündəliklərim olub, bu yazıların köməyi ilə çalışıram ki, bədənimdə maye çatışmazlığı olmasın, yediyim canıma sinsin, dərin yuxuya gedə bilim. Mənim sözümə qulaq asın: soyuqda qaynar, istidə sərin içkilər için; hər şeydə ölçü gözləyin; yediyinizi yaxşı həzm etməyə çalışın, yuxusuz qalmayın, doyunca yatıb dincəlin, könlünüzü açacaq əyləncələr tapmağa çalışın, yerdə qalan nə varsa, hamısına tüpürün getsin. (Volter Əsərləri I Cild)
  • Ne diye ondan daha uzağa gitmek, budalaca bir böbürlenmeyle o zayıf aklınızı Spinoza'nın bile İnmeye cesaret edemediği bir uçuruma yuvarlamak istiyorsunuz? (Ateizm)
  • Günahlarınızı birbirinize itiraf edin. (Safdil)

  • Za­man adına güzel bir heykel yaptırıp üzerine şöy­le yazdırdılar: AVUTANA (Micromegas)
  • İş-güc bizim yaxamızı üç böyük yamanlıqdan qurtarır: darıxmaqdan, asılılıqdan, bir də korluq çəkməkdən. (Volter Əsərləri I Cild)
  • . Sağduyu çok yaygın değildir. ... (Felsefe Sözlüğü 1)
  • Doğamıza ickin bu derin ve sonsuz cehalet içinde durmadan kavga ediyor, boynuzlarının neden ve nasıl yapıldığını bilmeden çarpışan boğalar gibi birbirimize işkence ediyoruz. (Vejetaryen Düşünceler)
  • Aşağılık soyumuz öyle yaratılmış ki yürünmüş yoldan yürüyenler yeni bir yol gösteren olduğu mu taşa tutarlar. (Felsefe Sözlüğü 2)
  • "Gizli acılar, genel felaketlerden daha acıdır." (Candide)
  • zayıflar güçsüzlerden boş dileklerle öç alır, güçlülerse bununla eğlenir. (Vejetaryen Düşünceler)

Yorum Yaz