diorex
life

Tutsak Güneş - Ayşe Kulin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tutsak Güneş kimin eseri? Tutsak Güneş kitabının yazarı kimdir? Tutsak Güneş konusu ve anafikri nedir? Tutsak Güneş kitabı ne anlatıyor? Tutsak Güneş kitabının yazarı Ayşe Kulin kimdir? İşte Tutsak Güneş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 06:00
Tutsak Güneş - Ayşe Kulin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ayşe Kulin

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051419336

Sayfa Sayısı: 440

Tutsak Güneş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Güneşimizle aramızda kara kedi gibi duran o Gökcisim, bir gün çekip gidecekti elbette. Belki çok yakındı çözüm. Kapıdaydı. O an gelene kadar bize düşen, sanki güneş gökte parlıyormuşçasına yaşamayı sürdürmekti. Hayata tutunmaktı.

"

Yakın gelecekte, yeryüzünde bir ülke… Tiran ölmüş ve oğlu başa geçmiştir. Ülke, din ulemaları ve polisler ordusundan oluşan bir demir yumrukla yönetilmektedir. Katı yasalarla sınıflara ayrılan halksa, yoğun denetim ve gözetim altında yaşamaktadır. Güneşse, kimselerin nasıl, neden olduğunu hatırlamadığı bir dönemden bu yana, "Gökcisim" denilen dev bir kütlenin ardındadır. Her yer buz tutmuş, yaşam sevinci tüm canlılardan el ayak çekmiştir. Gelgelelim yıpratıcı uykusuzluğuna çare arayan bilim kadını Yuna, geçmişine, kaderine ve en önemlisi de, bir kadın olarak tutkularına sahip çıkarak, beklenmedik bir şekilde gerçekleri sorgulamaya başlar. Topluma dayatılan kuralların, değişmez varsayılan yasaların, sonu gelmez sansürün mutlak olmadığını fark eden Yuna, sorumluluğunu üstlenip, deyim yerindeyse, güneşe açılan kapıyı aralamayı göze alacaktır.

Geçmişle hesaplaşmalar, düzenle çatışan tutkular ve insanı dönüştüren aşklar… Ayşe Kulin, okurlarını sarsıcı bir gelecek hayal etmeye davet ettiği Tutsak Güneş'te, genç bir kadının unutulmaz uyanış hikâyesini anlatıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Tutsak Güneş Alıntıları - Sözleri

  • Kin zehirler insanı.
  • Doğrudur, ben abartırım kafama taktığım şeyleri..
  • "Bir kerecik olsun , beni özlediğin için arasan..."
  • Bazen hayaller kurup, o hayalleri de merak ediyorsun. Seni, bu merak öldürecek !
  • "Bukadar baskıcı bir ortamda isyan etmeden nasıl yaşıyorsunuz, hayret ediyorum,"dedi. "Alıştık,insan her şeye alışıyor."
  • Doğrudur , ben abartırım kafama taktığım şeyleri...
  • Ben yürümeyi yeni öğrenen çocuk gibi, ancak emekliyorum...
  • Robottan farksızlar.Ne kadar az şey biliyorlar ve nasıl her söylenene inanıyorlar.
  • Belleğimde hayatın bir zamanlar daha keyifli olduğuna dair bir bilgi kırıntısı var.
  • ...kendine acımaya vaktin yok, yürü git, önemli işlerinin peşinden...
  • Bana kim söylemişse bu sözü, haklıydı; hayat akıyordu… Önüne kattığı taşı, toprağı, yaprakları, olayları, anıları beraberinde sürükleyerek, durmaksızın akıyordu… Yeni maceralara doğru.
  • Tedavinin bitmesini hem istiyor hem istemiyorum...
  • Çünkü insanlar kendilerine çok acı veren olayları hatırlamak istemezler..

Tutsak Güneş İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bilinçlenmeyin! Yine yangınlar yine ben!: Selamlar... Yeni tip incelemelerime uyguladığım teknik burada da geçerli olduğu için kitabı merak eden okurlar adına ufak bir konu bilgilendirmesi, tamamıyla öğrenmek isteyenler için alıntı olarak paylaştığım cümlelerin yorumlarını, kendi ,kitap hakkındaki, görüşlerimi ve konuyu detaylı bir şekilde ele almak istiyorum çünkü günümüzle bağlantı kurabilmek için ya da o dünyayı siz okurlara daha iyi anlatabilmek için bir sürü not çıkardım. Bu cümle uzun oldu, bir daha okumayın. :D 1.TİP OKUR NOTU: Profesör Yuna Otis oğluyla ve annesiye birlikte yaşamaktadır. Gezegeni ve Güneşleri arsaına giren Gökcisim onun D vitamini eksikliğinden unutkanlık derecesini etkileyip psikoloğa yönlendirirken, Yuna geçmişine dair birçok sır keşfeder. Ailedeki muhalifler bir olup -aynı evin içinde 3 kişi de muhalif ama haberleri yok :d – hükümete karşı ayaklanma çıkarır. Bu ayaklanma öyle basit bir protesto değildir. Ölümcüldür, yaralayıcıdır. Yuna'nın bir yandan işi, ailesi, muhalifliği, aşkı... Her şeyle başa çıkmak onun için zordur ve kitap bu süreci işler. Merak ettiğiniz bir şey varsa yorumlara değil de mesaj yoluyla iletebilirsiniz çünkü okuyacak olanlar spoiler yemesinler. ;) 2.TİP OKUR NOTLARIM: Prof. Yuna Otis, oğlu Regan 7-8 aylık bir bebek iken boşanmıştır. Çünkü o dünyada ailede olması gereken çocuk sayısı bu değildir. Herkesin 5-6 oğlu/kızı olmalıdır. Böyle kalabalık ailelerde babanın maaşı kat kat arttırılarak verilir. Hükümete çok fazla birey vermek adına. Son olarak çocuğu olmayan kadınları, eşleri boşayabilir. Bu hukuk için çok güçlü bir göstergedir. 1984'te de hükümet için casuslar yetiştiriliyordu. Birkaç benzer detayda her ana başlığı paylaşacağım. Bu gezegen Dünya değildir. Gezegenle Güneş'in arasına “GÖKCİSİM” girmiştir. gonderi/115422791 Ayşe KULİN bunun hakkında çok iyi değerlendirmeler yapmış. İnsanlar ışık görmediği için vitaminsizlikten kolayca hastalanıp ölüyorlar. Bu günlerde biz de eve kapanıp oturduğumuz iyi bir mesaj oldu bana da. Buna benzer bir detay yani bununla bağlantılı: Haliyle Güneş olmayınca herkesin gözlerinin feri gitmiş, ışığı yani. Teni solmuş. Saç dökülmesi gibi birçok şikayet var. Güneş ışınlarının D vitamini yaydığı, çıkıp güneşli ülkelerde tatil yapmak gerektiği söylenmiş. Hoca demişti, başka ülkelerden ,güneş göremeyen ülklerlerin insanları, bizim ülkeye güneşlenmeye geliyor diye. Bu da öyle çarpıcı bir nokta. Şimdiki madde herkes için geçerli. Paketlenmiş gıdacılar, pizzacılar, hamburgerciler, dürümcüler... Fast food dediğimiz hazır, market yiyeceklerinden kendini alamayanlar. Hoparlörle anons yapıyormuş gibi hissettim kendimi. :D Bu gezegende de uzayda astronotların bizden farklı tüketimleri gibi toz yiyecekler tüketiliyor. Kâh suyla karıştırıp, kâh diledikleri gibi. Ailenin diğer üyeleri sebze ağırlıklı yemek tüketirken ünlü bir profesör olduğu için vakit bulamayarak bunlarla aldanarak unutkanlık yaşıyor. Bunun için gittiği psikologda başına gelmeyen kalmıyor geçmişi ile ilgili. Arkadaşı uyarıyor onu. Bol bol sebze, et ye diye. Bu gezegende bir atkı, bir çorap, bir çizme, bir pantolon var. Her şeyden bir tane. Üzerindeki düğmeyi istediğimiz gibi ayarlayınca kıyafet istediğimiz rengi alıyor. Bu gerçekte de olmalı... Eşler/kızlar evin erkeğinden dayak yiyebiliyor ve bu zavallılar herhangi bir resmi kuruma başvurduğu zaman “eş/baba oldukları için” yaralama, öldürme gibi -tabi nadiren ceza veriliyor bunlara- olaylarda hafifletilmiş ceza alıyorlar. Muhalifler suyun elektromanyetik güç ile sinyalleri etkilediğini bulmuşlar. Böyle bir şey gerçekte var mı, bilgilendirirseniz sevinirim. Bu dünyayı tanıdığımıza göre başlayalım. Buraya geldiyseniz 1. notu da okumuşsunuzdur. Yuna arkadaşı Arike sayesinde Tamur adında biriyle tanışır. Tamur onun gözlerini açar. Tamur'un arkadaşı Kutkar gezegenin arasında duran bu gökcismin tam olarak hangi ülkeleri karartıyorsa, patlayıp bu ülkelere zarar verceğini keşfeder. Kutkar kaçırılır vs. olaylar. Bir de Yuna eşinden boşandığı için Zogar bir daha evlenmiştir yani Yuna'nın eşi. Regan baba bağı ile birçok kardeşe sahip olmuştur. Ona en yakın kardeşi Dina'dır. Dina da muhalif... Regan ise hükümetin yanında gibi ama o baş muhalif çıktı ya şok oldum. Ya da BİM =) Yuna'nın annesi Samira yaşlıdır, bugüne kadar hep bunaklık numarası yapmıştır ve eşinin arkadaşı yani Yuna'nın babasının arkadaşı tarafından tecavüze uğramıştır. 1 puan kırmamın sebeplerinden biri çok gereksiz, sadece sayfa doldurmak adına oluşturulmuş bir karakter Malek. Güya o olaydan sonra vicdan azabı çekip Regan'ın önünü açmıştır. Neyse boş verin bunları. Protesto, onların tabiriyle dayanışma günlerinden bahsedelim biraz. Robotlar bu eylemci insanları hükümet karşıtı olduğu için eziyor, ateş edip öldürüyor. Bir diğer ayrıntı ise bu robotlar aşırı sevimli. Gülüyorlar ama kendilerine kodlanan işi yapıyorlar. Çok korkunçtu o sahneler. En sonunda muhalif Anneanne ölüyor ama ezildiği için değil... Burada Regan ile nişanlanacak olan Ayserin ve doktor babası tespit ediyor ve kadın söylemeyin dediği için kimseye söylemiyorlar. Şimdi sayfa 384'te geçen, bizim Samira'nın hastalığını ele alalım: “ Masona'nın bir adı da 'Sinsi Hastalık'. Hiçbir belirti göstermeden son evreye kadar ilerleyebiliyor. Tıp, kanseri yıllar önce halletti, şimdi de bu çıktı başımıza. Dünya yirmi yıldır Masona'nın sırrını çözmeye çalışıyor.” Bu hastalığa yakalandı anlayacağınız üzere ve son 20 sayfa kala öldü ama ülkenin kötü yönetimden kurtulduğunu gördü. Daha çarpıcı bir bitiş olabilirdi ama: Tamur ile Yuna tatile çıktı ve kitap bitti. Şaka gibiydi bu son. Önemli nokta, Oğulhan'ın emriyle, Ramanis Cumhuriyeti, Faraday Krallığı'na savaş açtı. Böyle bir son. “Ne okudum ya ben” diyebileceğiniz distopik bir eser. Biraz da eleşiri yapalım ama değil mi? İlk başta Ayşe Kulin'in dilini hiç sevmedim. “O ne öyle devrik devrik bir sürü cümle...” dediğim oldu. Aslında ben kendimi eleştiriyormuşum fark etmeden. Birkaç yazımı okuyunca fark ettim. Yani devrik cümle çok ve ben devrik cümle kurmaya bayılıyorum, tam anlamıyla! Bir de çok özgün gelmediği için bazı bölümleri atladım. Televizyonlar, saatler dinleniyor. 1 puanı o yüzden kırdım. 1984 sonra yazılsaydı ondan da kırardım zaten. :) Yayınevi çok gereksiz virgül kullanmış ya da yazar, artık her kimse işte.Benim inclemem bu kadardı ancak şöyle bir ricam olacak. Ne kadarını okudunuz, nasıl buldunuz, fikir sahibi oldunuz mu yorumdan ya da DM'den litfen yazın. Kitapla, Güneş'le (:D) kalın. Sevgiler... (: :) (elif)

Çok iyi kurgusu olan bir Distopya. Okurken sürekli acaba bizlerde mi böyle olacağız diye sürekli yaşadığın toplumu sorguluyorsun ki! Ne yazık ki o kadar ilerlemesek te öyle. Teknolojinin ve baskının altında ezilen bir toplum. Ramanis Cumhuriyeti'nin teknolojik açıdan çok gelişmiş bir ülke ama insanlardaki mutsuzluğu, umutsuzluğu ve kadınların toplumdaki yerini açığa vurmuş. Hayatı kolaylaştıran sağlıksız GDO'lu paketlenmiş hazır gıdalar,robotlar,makinalar vs. Bir kadın çocuk doğuramıyorsa kusurlu ve yetersiz sayılıyor ve kocalarına boşanma hakkı tanınıyor. Kadına uygulanan şiddette görevini yerine getirememişsin diye hep kadınlar suçlu gösteriliyor "baba hakkı" ya da "koca hakkı" denilen bir indirim uygulanıyor... Yazarımız biraz gereksiz uzatma yapmış bazı kısımlar yalın gereksiz geliyor sanki bir kopma hissi uyandırdı bende gerçekten güzel bir kitap sorgulamak uyanmak için okumak isteyenlere tavsiyemdir. (İpek)

Uyanış...: Ayşe Kulin' nin okuduğum ilk kitabıydı. çok sade ve akıcı bir anlatımı olduğundan okuyucuyu hiç sıkmadan saatlerce kitaba hapsedebiliyor. Tutsak Güneş, bana 1984 ü hatırlattı bunu bilerek okudum. kitap genel anlamda çok güzel. söylemek istediğim çok şey var fakat sözcüklere dökmek de zorlanıyorum :) harika bir kitaptı okumanızı öneririm. (Emine)

Kitabın Yazarı Ayşe Kulin Kimdir?

Kaleme aldığı biyografik eserleri ve romanlarıyla çok okunan yazarlardan biri olmuş ve birçok ödül kazanmıştır. Üslubundaki akıcılık ve yalınlıkla büyük övgü alan yazarın öykü ve kitapları senaryolaştırılıp beyazperdeye aktarıldı. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat bölümünü bitirdi. Çeşitli gazete ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalıştı. Uzun yıllar televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve senarist olarak görev yaptı.

Öykülerden oluşan ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü 1984 yılında yayımlandı. Bu kitaptaki Gülizar adlı öyküyü, Kırık Bebek adıyla senaryolaştırdı ve bu filmi 1986 yılında Kültür Bakanlığı Ödülü'nü kazandı. Kulin, 1986'da sahne yapımcılığını ve sanat yönetmenliğini üstlendiği Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki çalışmasıyla Tiyatro Yazarları Derneği'nin En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü'nü kazandı, 1996 yılında Münir Nureddin Selçuk'un yaşam öyküsünün anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı kitabı yayınlandı. Aynı yıl, Foto Sabah Resimleri adlı öyküsü Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, bir yıl sonra aynı kitabı Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazandı.

1997'de yayınlanan ve Aylin Devrimel'in hayatını konu alan Adı: Aylin adlı kitabı ile, İstanbul İletişim Fakültesi tarafından yılın yazarı seçildi. Bu kitap yazarın çok geniş kitleler tarafından tanınmasını sağladı. 1998 yılında Geniş Zamanlar adlı öykü kitabı, 1999'da İletişim Fakültesi tarafından yılın romanı seçilmiş olan Sevdalinka ve 2000'de yine bir biyografik roman olan ve Füreya Koral'ın hayatını aktardığı Füreya yayınlandı.

Ayşe Kulin, 2001 yılında yayımlanan Köprü isimli romanı ile Türkiye'nin doğu illerinde yaşanan dramın kökenleri ve cumhuriyet tarihi içindeki nedenlerini ele aldı. Bu romanı, 2006 ve 2008 yılları arasında Star TV'de aynı isimle dizi olarak yayınlandı. Yine 2002 yılında yayınlanan Nefes Nefese isimli romanı ile İkinci Dünya Savaşı sırasında yüzlerce Yahudi'yi soykırımdan kurtaran Türk diplomatlarının kahramanlıklarını bir aşk öyküsü ile birlikte işliyor. Nefes Nefese romanı toplamda 34 ülkede yayınlandı. Ayrıca Ayşe Kulin bu romanıyla İtalya'da verilen Premio Roma Ödülleri'nde finale kalan beş yazardan biri oldu. Geniş Zamanlar adlı öykü kitabı, 2007 yılında Star TV'de aynı adla dizi olarak yayınlandı.

2004 yılında yazdığı Gece Sesleri romanı, aynı adla televizyona uyarlanarak 2008 ve 2009 yılları arasında Show TV'de yayınlandı. Yine 2009 yılında yazdığı Tek ve Tek Başına Türkan adlı Biyografik romanı, aynı adla televizyona uyarlanarak 2010 ve 2011 yılında arasında Kanal D'de yayınlandı.

2007 yılının Kasım ayında UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi oldu. 2008 yılında yazdığı Veda romanı, aynı adla televizyona uyarlanarak 2012 yılında Kanal D'de yayınlandı.

İtalyancaya çevrilen Nefes Nefese adlı romanı, 2016'da İtalya'nın en prestijli roman ödüllerinden Premio Roma'da en iyi yabancı roman dalında ödüle layık görüldü.

Ayşe Kulin Kitapları - Eserleri

  • Köprü
  • Türkan
  • Bora'nın Kitabı
  • Gizli Anların Yolcusu
  • Adı: Aylin
  • Sevdalinka

  • Füreya
  • Güneşe Dön Yüzünü
  • Nefes Nefese
  • Umut
  • Gece Sesleri
  • İçimde Kızıl Bir Gül Gibi
  • Veda

  • Sit Nene'nin Masalları
  • Bir Tatlı Huzur
  • Foto Sabah Resimleri
  • Hayat - Dürbünümde Kırk Sene (1941-1964)
  • Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983)
  • Geniş Zamanlar
  • Bir Gün

  • Bir Varmış Bir Yokmuş
  • Dönüş
  • Kardelenler: Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızları
  • Hayal
  • Babama
  • Sessiz Öyküler
  • Handan

  • Tutsak Güneş
  • Taş Duvar Açık Pencere
  • Saklı Şiirler
  • Kanadı Kırık Kuşlar
  • Kördüğüm
  • Son
  • Her Yerde Kan Var

  • Dönüş
  • Hayat
  • Hazan
  • Taksiii

Ayşe Kulin Alıntıları - Sözleri

  • "Kimi değiştirmemişti ki zaman?" (Sevdalinka)
  • Yalan giderek büyüyen bir canavara dönüşür, dallanır budaklanır, içinden taşar... Sakın yalan söyleme. (Sessiz Öyküler)
  • Kin zehirler insanı. (Tutsak Güneş)
  • "Neredeydi adalet?.." "Bu insanlar nasıl serbest kalmıştı?.." (Bir Varmış Bir Yokmuş)
  • Sen nereden bilebilirsin ki benim ruh halimi! Ben bu hale gelene kadar nerelerden geçtim, ne bilirsin sen? (Geniş Zamanlar)
  • Yeter ki isteyelim, eğitim alalım ve çok çalışalım. Bir yerlere, hatta istediğimiz yere varmamamız için hiçbir neden yok! (Kardelenler: Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızları)

  • Savaş insana her şeyi öğretir. Bir de barış içinde yaşamayı öğretse, keşke. (Sevdalinka)
  • Biz anlaşabiliriz. Biz anlaşmaya mecburuz. (Bir Gün)
  • ...kendine acımaya vaktin yok, yürü git, önemli işlerinin peşinden... (Tutsak Güneş)
  • Yaşam buydu. Gerçekleşmeyen beklentilerdi. (Foto Sabah Resimleri)
  • Demek içimdeki fırtınayı yüzüme aksettirmiyorum, çok iyi! (Her Yerde Kan Var)
  • Para icat edildiği andan itibaren yeryüzünde inançla, ahlakla, adaletle kısacası iyi ve güzel her şeyle sıkı bir rekabet halindeydi ve çoğu zaman da yarışı kazanan para oluyordu, ne yazık ki! (Taksiii)
  • ... bence "üstün insan," ezen öldüren kumandan değil, yücelten, kurtaran, yaşatan hekimdir! (Türkan)

  • "İnsanlar kaldıramayacakları acıları hatırlamak istemedikleri zaman bilinçaltına itiyorlar,hiç olmamış gibi yapabiliyorlar." (Dönüş)
  • "Ayıp bir şey değil ki, meme herkeste var." (Hayal)
  • Tuhaf bir ülkeydi benim memleketim. Birilerinin başı mutlaka dertte oluyordu. Memleketin tüm insanlarının dertsiz tasasız yaşayabilecekleri bir günün güneşi henüz doğmamıştı bu topraklarda! (Hayat)
  • "...aşktan da üstün olan şefkat ve milli hisler vardır,'' diye yazmışım. Son nefesime yakınken dahi aynı şekilde düşündüğüme göre, hak etmemişim aşkı ben! Ee, ben hak etmeyince, Allah da vermemiş elbette! (Türkan)
  • Ben yanlış zamanda yanlış yerde doğmuşum. (Bir Gün)
  • "Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam memleket gibi esir ve yoksuldur odam." (İçimde Kızıl Bir Gül Gibi)
  • "Beraber gülebildiğim insanlara içim hemen ısınır." (Kördüğüm)

Yorum Yaz