Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra - Alexandre Dumas Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra kimin eseri? Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra kitabının yazarı kimdir? Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra konusu ve anafikri nedir? Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra kitabı ne anlatıyor? Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra kitabının yazarı Alexandre Dumas kimdir? İşte Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Alexandre Dumas
Çevirmen: İsmail Yerguz
Orijinal Adı: Les Trois Mousquetaires
Yayın Evi: Oğlak Yayıncılık
İSBN: 9799753293128
Sayfa Sayısı: 1050
Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Fransa zayıflamış, Kral'ın otoritesi sarsılmaya yüz tutmuş, gitgide güçlenmekte olan senyörler ortalığı karıştırmaya başlamış, düşmanlar sınıra dayanmıştı. Gerçekten zordu durum. Richelieu'dan sonra Kardinal olan Mazarin, halkı ağır vergilerle eziyor, elinde ruhundan başka bir şey kalmayan, ruhunu haraç-mezat satamayacağı için zafer öyküleriyle uyutulup, sabırlı olmaya davet edilen, zafer taçlarının karın doyuracak et ve ekmek olmadığını bilen halk da uzun süredir homurdanıyordu.
Bütün zamanların en becerikli silahşörleri Athos, Porthos, Aramis ve d'Artgnan yirmi yıl sonra tekrar bir araya geldiklerinde Fransa'nın durumu böyleydi. Artık o kadar genç değildiler ama şövalyeliğin bütün üstün özelliklerine ve tabii romantizmin maharetlerine hala sahiptiler. Zaman her birini bambaşka yerlere ve yaşam tarzına savurmuştu ama hiçbir zama yokedilemeyen "silahşörlük ruhu" yollarını yine kesiştirmişti. Düşmanlarının onları alt edebilmesi için yine imkansızın sınırlarını zorlamaları gerekiyordu.
Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra Alıntıları - Sözleri
- "Nedense insan, gerçekleşmesini istediği şeylere kolayca inanır."
- "Benim yolum, gerçek asilzadelerin yoludur. Bir ikinci yol da bilmiyorum" diye konuştu Athos kibirli bir tavırla.
- "Biliyorsunuz, insanın huylarını değiştirmesi olanaksız" dedi.
- "Savaşın hemen öncesinde insan, o ana kadar hiç düşünmediği binlerce şeyi düşünebilir. En uzak oldukları sanılan kimseler dost, dostlar da kardeş kabul edilir."
- - "Evet ama bir insanın sadakati nasıl kanıtlanır?" - "Eylemleriyle" diye karşılık verdi Rochefort.
- "Acıma nedir bilmeyene acınmaz."
- "Geçmişi bilmek, gelecekten haber vermekten kötüdür."
- "Halkı karşınıza alarak savaşmak tehlikelidir."
- "Hiç kimse kaderinden kurtulamaz."
- "Kim bilir, korkulan biri olmak, sevilen biri olmaktan daha önemlidir belki de."
- "Yalan söylediği çok açıktı ama öylesine kesin inançla yalan söylüyordu ki, dönebileceğini sanmak boşunaydı."
- "Arkadaşlık, onurlu yüreklerde derin kökler oluşturur d'Artagnan. Şuna inanmanızı isterim ki, arkadaşlığı reddedenler kötü kalplilerdir!"
- "Dante'nin cehennemindeki lanetlilere benziyor: Şeytanın boyunlarını kırdığı ve topuklarına bakan tuhaf yaratıklara..."
- "Bakanlar, prensler, krallar gelip geçicidir. İç savaş parlayıp sönecek ama biz, biz kalacak mıyız peki?"
- "Söz konusu olan geçmiş değil, bugündür." dedi Kraliçe.
Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Merhaba canlar @okuyan_kadinlar_kulubu nün #heraybiryayınevi etkinliğinde malumunuz Alfa kitap vardı. Daha önce yine kulüp etkinliğinde okuduğumuz Üç Silahşörler kitabının devamı olan Üç Silahşörler Yirmi Yıl Sonra'yı da okunanlar arasına ekledik. 'Biz toplandık sadece D'Artagnan yok' dediler, kılıcımı kuşanıp aralarına katıldım haliyle :) Üç Silahşörler kitabında Kral XIII. Louis döneminde, kralın muhafız Birliği başında olan Mösyö Treville'nin emrindeki şövalyeleri ve Kardinal'in adamlarını tanımıştık. Athos, Porthos, Aramis ve D'Artagnan muhteşem dörtlü olarak yer etmişti hafızama. Şimdi ise aradan yirmi yıl geçti. Ama hala kişilerin şahsi çıkarları, koskoca bir toplumu savaşa sürükleyebiliyor. Ezilmeye başlayan halk, silkelenip hesap sormaya çalışınca iç savaş kaçınılmaz oluyor. Tıpkı anlatılan 1648-49 yılları arasında Fransa'da yaşanan ayaklanma gibi. Fransa ve İngiltere'nin yönetim politikaları, parlementoyla olan anlaşmazlıkları, saflarını belirlemek için çarpışmaları, direniş hareketleri... Sebep olan bütün çalkantı, ülkelerden çok kişilerin çıkar ilişkilerine bağlı. İzlenmesi gereken tarafsız siyaset, çıkarlara çatıştığından mümkün olmuyor. Artık, askere gösterilen saygı, hoşgörü yok. Yöneticilere duyulan güven yok. İmtiyaz yok. Aksine saldırganlaşan, görmeden inanmayan, kendine ait olana sahip çıkan bir topluluk var. Artık sahneye çıkması gereken muhteşem dörtlünün yirmi yıl sonra tekrar birlikte yaşadıklarına, birlikte nefret ettiklerine, birlikte sevdiklerine, birlikte kan akıttıklarına, kanlarını karıştırdıklarına bir kez daha şahit oluyoruz. Elde ettikleyle yetinmeyen ve sürekli ulaşamadıklarını isteyen insan ruhunun ne kadar sefil olduğunu yine onlarla birlikte görüyoruz. Halkın gürültüsünün, bazen gök gürültüsüne ne kadar benzediğini, ne kadar yakıcı ve yıkıcı olabileceğini onlarla birlikte duyuyoruz. Bu kadar ciddi yazdığıma bakmayın ve sayfa sayısına aldanmayın. İnce zekaları, espri anlayışları, birbirleriyle konuşmadan dahi anlaşabilmeleri, birbirine olan babağları çok rahat okutacak kendini. Son olarak size bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber, muhtemelen haziran ayında devamını okuma şansımız olacak. Çünkü basımı yetiştirmeye çalıştıklarını duyurdular. Kötü haberse, sizi rahatsız edecek boyutta basım hataları mevcut maalesef. Umarım bir sonraki basımda düzeltilir. Keyifli okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın... (İlknur Hellaçoğlu)
Üç Silahşör ile bu yılın başında tanışmış ve Dumas’a yine hayran kalmıştım. Ve devam kitabının yorumuyla sizlerleyim. 1648 yıllarında Fransa’da yaşanan halk ayaklanmaları ve iç savaş tehdidi XIV. Louis’in tahtını sallarken, İngiltere’de de Kral I. Charles tehlikededir. Her iki krallıkta da ortalık karışıkken dört arkadaş bazı nedenlerden dolayı birbirlerinden ayrı düşmüşlerdir. Korkusuz Milady ve kurnaz Kardinal Richelieu’ye karşı kazandıkları zaferden sonra yirmi yıl geçmiş ama bu dört arkadaş bir araya gelmemişler bu süre zarfında. Haliyle eskisi gibi gençte değiller ama siyasetteki önemli olaylar onların yine yeni maceralara atılmasını sağlayacak. D’Artagnan ve Porthos, Kardinal Mazarin’i koruyup hizmet ederken; Athos ve Aramis tutsak edilmiş bir Prensi’i desteklerler. Hizmetlerinde kendi çıkarları yok mu peki? Yirmi yıl boyunca istediklerini elde edememenin verdiği sıkıntıların artık gün yüzüne çıkışını da görüyoruz. Birlikte birçok kötülükten kılıçlarıyla ve zekalarıyla kurtulan silahşörler şimdi karşı karşıya gelmenin şaşkınlığını yaşarken kader onlara bir oyun oynayacak ve kimi desteklediklerinin de bir önemi de kalmayacak. Çünkü dostluk bazen her şeyden önemlidir. Üstüne Milady’nin intikamını almak isteyen bir şeytan ortaya çıkar ve silahşörler bu zor durum karşısında zorlu bir savaşa girerler. Yoğun ve mizah dolu diyaloglar, heyecan ve intikam, sürükleyici kurgu ve kurguya bağlı olarak ilerleyen çizimler, siyasi entrikalar ile soluksuz bir macera klasiği okudum. Dostlukla beraber parıldayan kılıçlar, patlayan silahlar ve heybetli atlarla kaçış senaryoları sayfaların hızlıca akmasına neden oldu okurken. Fransız edebiyatının en heyecan seven yazarlarından biri bence Dumas. 900 sayfayı okumak bu nedenle hiç ağır olmadı aksine bitmesi beni üzdü. Üçüncü kitap da yeni basılmış ve onu da en yakın zamanda alıp okumayı düşünüyorum. Toplam beş cillten oluşuyormuş Üç Silahşörler. Ben iki cildini geride bıraktım ve çok sevdim. Bakalım önümüzdeki kitaplarda bizleri nasıl olaylar karşılayacak? BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN! (Sultan)
İlk kitap ile harika bağlantıları olan, müthiş kurguya seviye atlatan bir eser olmuş. Neden ilk kitap kadar bilinmediğini aklım almıyor, herkese tavsiye ederim. İlk kitaptan sonra çok arayı açmayın okumak için. (Bilal Aydın)
Kitabın Yazarı Alexandre Dumas Kimdir?
Alexandre Dumas Pére... Fransız yazar. Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler, Siyah Lale ve Demir Maske gibi tarihi romanlarıyla tanınır. Üçyüze yakın macera romanı yazmıştır. 19. yüzyılın en verimli ve en sevilen Fransız yazarlarındandır. Önce oyunları daha sonra da tarihsel romanlarıyla büyük ün kazanmıştır. Özellikle, Kardinal Richeliey dönemindeki gözüpek kahramanı anlattığı romantik tarzda yazdığı Üç Silahşörler (1844) ve Monte Kristo Kontu (1845) en tanınmış yapıtlarındandır. Dumas'nın renki, açık yürekli, kimi zaman pek inandırıcı olmayan bir üslupla kendi olağanüstü yaşamındaki olayları aktardığı Anılar (1852-54) adlı yapıtı romantik dönem Fransız edebiyat yaşamına ışık tutar. Dumas, geçimini sağlamak amacıyla genç yaşta Paris'e gitmiştir. Avukat olmayı planlamış ama geleceğin Fransa Kralı Orléans dükü Louis-Phlippe'nin hizmetine girmiştir. Sonra da şansını tiyatroda denemeye karar vermiştir. Yazdığı oyunlar döneminde olduça ilgi görmüştür. III. Henry ve Sarayı (1829) adlı oyununda Dumas, Fransız Rönesansının gösterişli bir tablosunu çizmiştir. Napoléon Bonaparte (1831) yeni ölen imparatorun efsaneleşmesini sağlamıştır. Dumas, oyun yazarken tarihsel romanla da ilgilenmeye başlamış ve renkli bir tarihsel fonla, genellikle 16. ve 17. yüzyılda geçen heyecanlı öyküler yazmayı hedeflemiştir. Kalıcılığını da oyunlarıyla değil, bu tarihsel romanlarıyla sağlamıştır. Romanlarındaki kahramanlarında iyi-kötü ayrımı oldukça belirgindir. Victor Hugo gibi romantik akımın başlıca yazarlarındandır. Dumas başarı kazandıkça kendini pahalı zevklere vermiş ve borçlarını ödeyebilmek için daha fazla yazmaya başlamıştır. Aynı zamanda gazeteciliğe de başlamış, gezi kitapları yazarak para kazanmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır. Alexandre Dumas'nın eserlerini, özellikle de "Üç Silahşörler"'i yazarken tarihi oldukça saptırdığı, olaylara fazlasıyla hayâl gücünü kattığı söylenir. Bu söylentiler kulağına kadar gelince Dumas, "Tarihe tecavüz ettiğimi söylediler ama çok güzel çocuklar doğdu" demişti. Alexandre Dumas 1870'te, Dieppe yakınlarında ölmüştür.
Alexandre Dumas Kitapları - Eserleri
- Monte Cristo Kontu
- Üç Silahşor
- Siyah Lale
- Demir Maske
- Binbir Hayalet
- Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra
- Üç Silahşörler (Çizgi Roman)
- Kafkaslar
- Sainte - Hermine Şövalyesi
- Üç Silahşörler - Kraliçenin Hizmetinde
- Monte Kristo Kontu - Çalınan Taç
- Pauline
- Mısır ve Sina'da On Beş Gün
- La Reine Margot
- Mutfak Sözlüğüm
- Tepedelenli Ali Paşa
- Üç Silahşörler - Kralın Hizmetinde
- Metres / Milady
- Kraliçenin Elmasları
- Robin Hood
- The Nutcracker
- Üç Silahşörler 3
- Kaçış ve Yaşanmış Hikayeler
- Üç Silahşörler 4
- Üç Silahşörler 5
- Kamelyalı Kadın
Alexandre Dumas Alıntıları - Sözleri
- “Bekleme bir tür çılgınlık, çılgınlık da çok fazla umut değilse nedir?..” (Üç Silahşörler 3)
- "Sana,hatıranda benim için hiçbir yer kalmayacak kadar sakin,mesut ve huzurlu bir hayat dilerim. “ (Monte Kristo Kontu - Çalınan Taç)
- "Geçmişi bilmek, gelecekten haber vermekten kötüdür." (Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra)
- "Ben insanlardan çok fikirleri merak ediyorum." (Üç Silahşörler 3)
- Ayrılık da ölüm kadar etkilidir… (Monte Cristo Kontu)
- “Eskisi gibi değilim artık..” (Üç Silahşörler 3)
- Sizi her gördüğümde, yüreğimdeki mücevher kutusuna bir elmas daha koyuyorum. (Üç Silahşörler (Çizgi Roman))
- Güvendiğiniz kim var? Hiç kimse. (Demir Maske)
- "Talihin büyük dönemeçleri umutsuz durumlarda birdenbire ortaya çıkmıştır." (Üç Silahşörler 3)
- ... Ben basit bir kurala inanıyorum: Tanrı iyinin ne olduğunu eğitimle öğrenmemiş bir kadını hep iki yoldan oraya götürür: Bunlar aşk ve acıdır; zorlu yollardır. Bu yollara düşenlerin ayakları yara bere içinde kalır, elleri dilim dilim yarılır ama aynı zamanda yolun iki yanındaki böğürtlen dikenlerinin üzerinde kötülüğün yakut damlalarını bırakırlar. Tanrı huzurunda utanmayacak ve çıplaklıkla gayelerine ulaşırlar... (Kamelyalı Kadın)
- ... Çünkü ölüm yanımda duruyor. Sense benden o kadar çok uzaktasın ki... (Kamelyalı Kadın)
- Bu kadar çabuk ayrılacaktık madem, karşılaşmamıza hiç değmezdi. (Binbir Hayalet)
- İnsanlar bilhassa kötü davrandıklarında sözcüklerin değeri hususunda yanılırlar ve tam da yüceltilmeyi hak edenleri alçaltmak için onlara hakaret ederler. (Sainte - Hermine Şövalyesi)
- Ama içgüdülerden gelen nefret acımasızdır, hiçbir biçimde sönmez; kimi zaman küllenir gibi olur, ama bu küllerin altında daha fazla şiddetlenir. (Üç Silahşörler 4)
- “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” (Üç Silahşörler 5)
- Hırslı bir insan erişemeyeceği şeyleri arzular. (Demir Maske)
- "Ölümden çekinenin sevgisi az olur!" (Sainte - Hermine Şövalyesi)
- -Kedilerden ve farelerden daha tehlikeli bir hayvan var! -Hangisi? -İnsan! (Siyah Lale)
- Bildiğiniz gibi en tehlikeli mermiler düşmandan gelmiyor. (Üç Silahşörler (Çizgi Roman))
- "...bir başkası için ömrü boyunca yas tutacak birini tanımıyorum..." (Üç Silahşor)