diorex

Unutma Dersleri - Nermin Yıldırım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Unutma Dersleri kimin eseri? Unutma Dersleri kitabının yazarı kimdir? Unutma Dersleri konusu ve anafikri nedir? Unutma Dersleri kitabı ne anlatıyor? Unutma Dersleri PDF indirme linki var mı? Unutma Dersleri kitabının yazarı Nermin Yıldırım kimdir? İşte Unutma Dersleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.03.2022 20:00
Unutma Dersleri - Nermin Yıldırım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nermin Yıldırım

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050925364

Sayfa Sayısı: 312

Unutma Dersleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nermin Yıldırım’dan aşka, hayallere, aklın ve kalbin cilvelerine dair, çok acıklı, pek neşeli, rengarenk bir serüven…

“İnsan kalbini kaptırsa bile hiç değilse aklını korumalı!”

Size öyle bir hikaye anlatacağım ki, anlatacaklarım bitti­ğinde, öğrendiklerinizin bir kısmını unutmak isteyeceksiniz. Heyhat, hepimiz unutmayı becerecek kadar şanslı değiliz. Bazen hayatınızda tüm taşların yerli yerine oturduğunu, ömrünüzün kalanını birbirine geçmiş Lego parçaları arasın­da sessiz sedasız tamamlayacağınızı düşünürsünüz. Bu, ev­vela güven ve huzur duymanızı sağlar, sonra da sıkıntı. Ben sıkıntı safhasındaydım.

Aşk acısıyla boğuşan Feribe, acı veren tatlı hatıralarından kurtulmak için soluğu Mazi İmha Merkezi’nde alır. Ne var ki burada verilen unutma dersleri ve her hafta yapmak zorunda kaldığı ödevler, hayatını büsbütün allak bullak edecek, kahramanımız bir yandan sabık sevgilisini unutma yolunda ilerlerken bir yandan da aklının köşesinden bile geçmeyecek maceralara sürüklenecektir.

Kişisel ve toplumsal bellek ekseninde yazdığı romanlarla tanıdığımız Nermin Yıldırım’dan bu defa aşka, hayallere, aklın ve kalbin cilvelerine dair, çok acıklı, pek neşeli, rengarenk bir serüven…

Unutma Dersleri Alıntıları - Sözleri

  • “Ben, herhalde kendim pek sı­radan ve düz biri olduğumdan, karmaşık şeyleri daima sev­mişimdir. Onu da sevdim.”
  • “Bilirsiniz, aptallığın ilk şartı, öyle olma­dığınıza inanmanızdır.”
  • “Boynu bükük heveslerin yarım kalmışlığı... Ve yarım kalan her şey sonsuzluğa uzardı.”
  • “Mutluluk muhakkak ki budalaların işi!”
  • O zamanlar böyle değildim. Ayrıldıktan sonra saçımın rengini üç, şeklini iki kez değiştirdim. Bu işleri bilirsiniz; aşkın posası saçlardan çıkar.
  • “Bir yanlışı, sırf güzel olduğu için sevebilir insan.”
  • İnsan kandırılmaz, kanmak istediği için kanar.
  • Ne yaparsanız yapın ne yaşarsanız yaşayın, çocukluk hayallerinizi kaybetmediyseniz hala masum sayılırsınız.
  • Çokları gitmenin zor olduğunu sanır. Halbuki asıl zor olan dönmekti. Şimdi ben nasıl dönecektim ki eskiden olduğum kişiye? Ve de hangisine?
  • "Bir yanlışı, sırf güzel olduğu için sevebilir insan."
  • Aramızdaki her şey o kadar kırılgan ve korunaksızdı ki her anı son anmış gibi yaşamaktan yorgundum.
  • Aşk kazanmayı planladığınız değil, kaybetmeyi göze aldığınız şeylerin toplamıdır.
  • ...insan ne isterse onu görürdü.Sadece gelecekte değil,geçmişte de.Hakikat tekti,değişmezdi.Şans,kader,kısmet,bizim elimizde değildi.Ama yine de her şeye rağmen,karar verdiği duyguyu yaşamaya muktedirdi insan.Büyük yıkımlardan güçlenerek çıkanlar da,ufacık talihsizliklerde yok olup gidenler de buna örnekti.İnsan evvela ne istediğine karar vermeliydi.Hayat nasılsa geçiyordu.Onu kahrederek mi tüketecekti,yoksa zevk ederek mi?Çünkü mutsuz olmaya karar vereni,başına değil talih,ebabil kuşu bile konsa,yolundan çeviremezdi.Hayata kahretmeyi tarikat edinmiş olan,her türlü güzellikte bir çirkinlik,her türlü sevinçte bir mahzunluk bulmayı,sadece ve sadece onu solumayı becerirdi....Yaşıyorsak,acı hep olacak.Ama altında ezilmemeyi öğrenebilir insan.Acısında kaybolmadığı günler dileyebilir gelecekten.Yani kimisi mesela,mutlu olmak için özel bir sebep de aramaz.Mutsuz olmadığını fark etmek yeter mutlu hissetmesine.
  • Herkes en çok kendininkini beğendiğinden bir tek akla nazar değmez derler.

Unutma Dersleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir yazarı ilk kez okumuşsunuzdur. Buna rağmen sadece kalbinize dokunmakla kalmaz, neşterle içini açar, yaralarınızı kanırtır ve boğazınızda bir yumru bırakır ya... İşte Nermin Yıldırım o yumrunun sahibi, kanayan yaralarımı hem açanım hem saranım oldu bu eseriyle. Bir aşk macerasını unutmak için Mazi İmha Merkezi diye bir yere giden Feribe'nin hikayesidir kitap esasen. Yazar pek çok şeyi Feribe fark edemezken bize farkettirir. Feribe'yi de öyle düşündürür ve konuşturur ki... Hayatı anlatmaz kanırtır. Geriye Feribe değil, insanlığımıza ve çoğu zaman kabul etmekten imtina ettiğimiz hayat gerçeklerine bir selam, bir dokunuş, bir iz bırakır. Ben bu izi tekrar okumak isterim nispeten kasvetli olan hikayeye dayanabilirsem. Nermin Yıldırım dostumdur bundan böyle ve dost acı söylemiştir ne gam! (Fulya)

İlk ders: Unutulacak olanı hatırla…: “Acı veriyorsa geçmiş, demek ki daha geçmemiş…” https://i.hizliresim.com/jyh876e.jpg Nermin Yıldırım’a göre insanlar üçe ayrılır: Geçmişte yaşayanlar, bugünde yaşayanlar ve gelecekte yaşayanlar… Geçmişte yaşayanlar hep maziyi kurcalar, ‘keşke’lere, pişmanlıklara saplanmış yaşar. Gelecekte yaşayanlar yarının kaygılarından kafasını kaldıramaz. Bugünü yaşayanlarsa, çocuklardan ve delilerden mürekkep şanslı bir azınlıktır… Nermin Yıldırım ise kendini bildi bileli ilk kategoriden paçayı kurtaramaz. Sürekli “Neden?” diye sormak ve cevabı bulmak için geriye doğru bakmak gibi fena bir huyu vardır, bu sebeple yazarken de ekseriyetle hep bunu yapar. Unutma Dersleri romanı da, yasak bir aşkın kurbanı olan ve geçmişe saplanıp kalmış Feribe’nin önce kendi ağzından mizahi bir dille anlatılan trajikomik hikâyesinin girizgahıyla başlıyor; sonrasında namını duyduğu “Mazi İmha Merkezi”ne, “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” filmindeki gibi hafızasını sildirebileceği umuduyla gitmesiyle birlikte birbirinden ilginç ve beklenmedik olaylar ardı ardına patlak veriyor… (Yazar ayrıca MİM denen bu acayip kurum vasıtasıyla en sevdiği yazarlardan biri olan yazar/ahmet-hamdi-tanpinar‘ın kitap/saatleri-ayarlama-enstitusu--1196’ne de göndermede bulunmayı ihmal etmiyor.) Nermin Yıldırım’ın romanlarındaki karakterlerinin hepsinin de özel bir anlamı var. Zaten yazara göre insan ismiyle yaşar ve isminin önemi de anlamında gizlidir. Unutma Dersleri'nin Feribe’si de “aldatılan” demek… Kalbini kaptırmış olsa bile, aklını korumak derdindedir, Feribe… https://www.youtube.com/watch?v=NWcMIJLVFKQ Acı veren tatlı hatıralardan külliyen kurtulmak ister, nihayetinde… https://www.youtube.com/watch?v=gJAqEIeSlM8 Ancak, MİM’de fiziksel bir işlem söz konusu olmadığı için Feribe sadece uzmanlardan dersler alıp verilen ödevleri yerine getirmekle yetiniyor. MİM’in vaadi hatıraları unutturmak, duygusal tahribatı ortadan kaldırmak ya da hiç değilse sahiplerinin hayatında kapladıkları yeri azaltmaktan ibaret… Neticede bir şeyi unutmaya gerek duymak, o şeye hayatını zindan etmesine müsaade edecek kadar önem atfetmekle ilgili olduğundan, MİM de işte o muzır şeyi önemsizleştirmeyi vaat ediyor. Özellikle bu durumu “Zeigarnik Etkisi” üzerinden şöyle açıklamak mümkün: Bluma Zeigarnik’in keşfettiği ve psikolojide yarım kalmışlığı açıklayan bir kavram olan bu etkiye göre sonlandırılmamış işler yahut ilişkiler ve tamamlanmamış ‘keşke’ler zihni meşgul ediyor, ancak iş bitince ya da ilişki miadını doldurup nihayetlenince zihnin meşguliyeti de bitiyor ve zihin rahatlıyor. yazar/Viktor-e-frankl bu durumu kitap/insanin-anlam-arayisi--13273’nda şöyle izah etmiş: “İnsanlar geçmişlerinden kalan mevzuları eğer bir anlama bağlamazlarsa, nedensellik ilkesini çalıştırmazlarsa ve hiçbir neticeye ulaştırıp sonlandırmazlarsa, asla unutamazlar…” Bir şeyi düşünmemeye çalışmak, o şeyin hatırlanma şiddetini arttırır. Zaten aşk zihne tebelleş olan görüntülerden oluşur ve kaçmaya çalıştıkça daha da beter onun ağına düşme riski çoğalır. ”Ruminasyon sendromu” ile de ilintili olarak bundan kurtulmanın tek yolu vardır: Bir nehir misali sürekli akan düşünceyi zihnin süzgecinden geçirip onu anlamaya çalışmak, sorgulamak ve çözümleyerek en kısa yoldan bir neticeye ulaştırdıktan sonra, menfi etkilerinden sıyrılmak… Geçmişte yaşananları, olup biten trajik olayları hiç yaşanmamış saymayı tercih edenler genellikle, aynı acıları, benzerlerini defalarca baştan yaşarlar. Çünkü, bir ayıpla, günahla, acıyla, sorunla baş etmenin yolu başını kuma gömüp onu yok saymak değildir. Yüzleşmek, anlamak, anlaşmak, özür dilenecekse dilemek, affedilecekse etmek gerekir. Yok saymak insanı çıldırtır. Nermin Yıldırım, Unutma Dersleri’nde yazar/marc-chagall tabloları gibi bir roman yazmaya çalıştığını ifade ediyor. Mutluluk ve iyimserliği çok canlı renkler kullanarak afişe eden Chagall, tablolarında damlarda keman çalan ihtiyarlar, el ele tutuşup uçan âşıklar gibi her türlü olumsuzluğa inat çocukça, haşarı, muzip, insana iyi gelen, yaşama kudreti ihtiva eden bir ‘neşe’yi resmeder: https://i.hizliresim.com/ltxkl6w.jpg https://i.hizliresim.com/3c2v9me.jpg Nermin Yıldırım’ın Feribe’yi gülerek, eğlenerek yazdığını söylemesi de bundan… “Yaşadığımız acılara biraz uzaktan bakmak, onlarla eğlenmek iyidir. Gülerek direnmek diye bir şey de var!” diyen yazar, ‘dantelli lafta müseccel marka’ olarak tanımladığı karakterine adeta; “Her ne kadar tahammül sınırlarını zorlasa da, envai çeşit acı, Sen yine de tebessümü yüzünden eksik etme, Feribe bacı…” diyerek, onun hayata karşı her daim mütebessim bir direniş sergilemesini telkin ediyor… Hem, "Tevekkülle belâ yüzünde gül, ta o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül." diye kitap/lemalar--1204'da meşhur bir söz var… Unutma Dersleri, her anlamda sağ gösterip sol vuran, ters köşeye yatıran bir roman olmakla birlikte, Nermin Yıldırım roman boyunca sağa sola serpiştirdiği bütün soruları finale kadar muhakkak cevaplayan bir yazardır; zira sorulara cevap bulma onda obsesyon derecesinde güçlü bir eğilim olduğundan metnin vaadini gerçekleştirmesi ya da verdiği sözleri tutması mutlak surette tecelli ediyor. Bilhassa finale gelirken, romanın hakikatini parçalayıp prizmalar içinde servis etmeyi yeğliyor. Unutma Dersleri, yazarın kendi ifadesiyle; “Bir kişisel gelişim kitabı değil, unutturma vaadi yok, edebi lezzetten başka hiçbir vaadi yok. Hatta bu tür vaatlerle eğlenen, modern dünyada MİM’in muadili olabilecek kurumları eleştiren bir romandır. Öte yandan bir psikolog danışmanlığında yazıldı. Sonuçta edebiyat bu; unuttursun diye yazılmadı. Hatta, tam da böyle işlere meyledenlere başka bir şey söylemek için yazıldı.” ‘Yazma eylemi’ verilen onca emeğin, uykusuz gecelerin ve insanın psikolojisine dair aktarılan envai çeşit düşüncelerin ve de eksantrik hislerin çok daha ötesinde bir iştir; zaten yazar bir “meselesi” olduğu için yazar… Bir derde binaen yazdığını her fırsatta dile getiren yazar/Nermin-Yildirim da bir yazar programıyla gidip koca kışı geçirdiği hangar gibi bir stüdyoda, saçı başı dağılmış, yaban ellerde zayıflayıp iyice kuşa dönmüş bir durumda kitap/unutma-dersleri--31733 romanını yazarken bakın ne hale gelmiş: https://i.hizliresim.com/jpz1jce.jpg Kendisini edebiyata böylesine adayan bir yazarı okumak size çok şey katacaktır, hiç kuşkunuz olmasın… (M A X I M U S)

-Unutma Dersleri- Feribe… Ah Feribe, seni ne çok sevdim ben. Ana karakterimiz Feribe aşk acısını unutmak için Mazi İmha Merkezi, kısaca MİM denilen bir merkeze giderek Unutma Dersleri almaya başlar. Yasak aşk kurbanıdır Feribe. Yazarın ilk okuduğum kitabı, dilini bilmiyorum ama bu kitapta mizah oldukça ön planda. Feribe’nin çektiği acıyla ağlamak isterken bir anda güldürüyor bizi, ve çok dengeli bir şekilde kullanılmış. Mizah bence çok güçlü bir silah, ve hayatta kalmak için çok iyi bir yöntem. İyi ki Feribe bizi ağlatırken aynı zamanda güldürmüş dedim okurken. Sadece bir aşk romanı değil, içinde bana katan çok şey oldu. Birinci ders; Unutulacak olanı hatırlamak. Unutmak için neyi unutacağımızdan emin olmamız gerektiğini söylüyor, çünkü zihin bazen bize oyun oynayabiliyor. İkinci derste yasımızı tutuyoruz, çünkü yası tutmazsak, o duyguyu yaşamadan geçersek sonradan karşımıza başka şekillerde çıkıyor. Hastalık gibi… Okumak isteyenler olabileceği diğer dersler ve kitapla ilgili çok detaya girmek istemiyorum. Ama elimden kalemi düşüremeden okuduğum bir kitaptı. Ve kitabın sonunu tahmin ediyorum derken ters köşe yaptığını söyleyebilirim. Nermin Yıldırımın başka kitaplarını da mutlaka okuyacağım. (Burcu)

Unutma Dersleri PDF indirme linki var mı?

Nermin Yıldırım - Unutma Dersleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Unutma Dersleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nermin Yıldırım Kimdir?

1980 yılında Bursa'da doğdu. Yalova, İstanbul, Ankara ve İzmit hattında büyüdü. 1987 yılında yazar olmaya karar verdi. İki sene sonra, ilk yazılarından ve şiirlerinden oluşan defteri "Yarını Bekliyorum" amcası tarafından daktiloya çekilip fotokopiyle çoğaltıldıktan sonra ciltlenerek kitap haline getirildi. Bu çalışma, kısa sürede ailenin en çok okunanlar listesinin üst sıralarına yerleştiyse de edebiyat dünyasında pek ses getirmedi.

1997 yılında gazeteci olmaya karar verdi; beş sene sonra da Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü'nden mezun olarak İstanbul'a yerleşti. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazdı, reklam ajanslarında metin yazarlığı yaptı. 2010 yılında Barselona'ya yerleşti.

İlk romanı Unutma Beni Apartmanı 2011, ikinci romanı Rüyalar Anlatılmaz ise 2012 yılında Doğan Kitap tarafından yayımlandı.

Sosyal Medya: https://www.instagram.com/nnerminyildirim

Nermin Yıldırım Kitapları - Eserleri

  • Rüyalar Anlatılmaz
  • Saklı Bahçeler Haritası
  • Unutma Dersleri
  • Dokunmadan
  • Unutma Beni Apartmanı
  • Misafir
  • Ev

Nermin Yıldırım Alıntıları - Sözleri

  • Sahi, ben hâlâ aynı kişi miyim ? (Unutma Beni Apartmanı)
  • Hakikat yaşandığı an kadar, hatıra ömür boyunca. (Misafir)
  • Ama tabii yine uyandım, çünkü topraklanmamış bütün uykular biter. Yine hatırladım, çünkü acı veren her şey hatırlanmayı seçer. (Misafir)
  • Hayat bizden öncekilerin çıkardığı bir hırkadan başka bir şey değildi. Biz giyecektik, bizden sonrakiler giyecekti. Birbirimizin terini kokacaktık. Birbirimizin ayıbını, günahını ve sevabını taşıyacaktık. Hepimiz bir olacaktık. (Saklı Bahçeler Haritası)
  • Çocuklar bulunmak için saklanır, yakalanmak için kaçarlar. (Ev)
  • "İnsan en çok sevdiklerinden korkar, onları yitirmekten." (Misafir)
  • Sakın üzülme. Üzülme ve bil ki dünya dediğin lüzumsuz bahçe, bazen her yer, bazen tek bir yer, bazen de hiçbir yerdir. İnsan dediğin kötü tohum, bazen her şey, bazen tek bir şey, bazen de hiçbir şeydir. Ama tuhaf olan bu değildir Behiye. Bu işteki asıl acayiplik, öyle ya da böyle oluşunun aslında hiç fark etmeyişidir. Ve işte tam da fark etmediğini fark ettiğin o nefti anda, alemin ritmi bozulur, içi boşalır, bir güvercinin karda bıraktığı ayak izlerine dönersin. Sonra azıcık kar yağar, silinirsin. Böyledir. Yani bütün uzun hikayeler bu kadarcıktır aslında. Ne kadar uzun başlarsan başla, sonunda hep kısacık bitersin. Bir rüyadan öbürüne devrilirken birdenbire nefesin kesiliverir. Ne bahçe kalır geriye, ne çiçek ne de tohum. Bitersin. (Saklı Bahçeler Haritası)
  • Sakın üzülme. Üzülme ve bil ki dünya dediğin lüzumsuz bahçe, bazen her yer, bazen tek bir yer, bazen de hiçbir yerdir. İnsan dediğin kötü tohum, bazen her şey, bazen tek bir şey, bazen de hiçbir şeydir. Ama tuhaf olan bu değildir Behiye. Bu işteki asıl acayiplik, öyle ya da böyle oluşunun aslında hiç fark etmeyişidir. (Saklı Bahçeler Haritası)
  • “ Masumiyet çoktan terk ettiğimiz bir şehir, sadece çocukların bildi­ği eski bir şiir ... “ (Saklı Bahçeler Haritası)
  • Evrendeki en hacimli kalabalığı, yalnızlıktan gebermek üzere olan insanlar oluşturuyor. (Dokunmadan)
  • ...bu gemideki herkesin kıyameti kendi içinde. (Misafir)
  • Hiçbir ateş sonsuza dek yakmıyor. (Dokunmadan)
  • Herkes neden her şeyi bilmek istiyor ki? Halbuki bildiğinin ağırlığıyla ezilir insan. Bildiğine ya teslim olur ya kurban. (Rüyalar Anlatılmaz)
  • Kaçmak istediği neyse daima ona yakalanıyordu insan. (Ev)
  • ...insan ne isterse onu görürdü.Sadece gelecekte değil,geçmişte de.Hakikat tekti,değişmezdi.Şans,kader,kısmet,bizim elimizde değildi.Ama yine de her şeye rağmen,karar verdiği duyguyu yaşamaya muktedirdi insan.Büyük yıkımlardan güçlenerek çıkanlar da,ufacık talihsizliklerde yok olup gidenler de buna örnekti.İnsan evvela ne istediğine karar vermeliydi.Hayat nasılsa geçiyordu.Onu kahrederek mi tüketecekti,yoksa zevk ederek mi?Çünkü mutsuz olmaya karar vereni,başına değil talih,ebabil kuşu bile konsa,yolundan çeviremezdi.Hayata kahretmeyi tarikat edinmiş olan,her türlü güzellikte bir çirkinlik,her türlü sevinçte bir mahzunluk bulmayı,sadece ve sadece onu solumayı becerirdi....Yaşıyorsak,acı hep olacak.Ama altında ezilmemeyi öğrenebilir insan.Acısında kaybolmadığı günler dileyebilir gelecekten.Yani kimisi mesela,mutlu olmak için özel bir sebep de aramaz.Mutsuz olmadığını fark etmek yeter mutlu hissetmesine. (Unutma Dersleri)
  • Demek bir şarkıyı mırıldanamamak, onca sene bir ukde gibi büyüyebiliyor insanın kalbinde. Okunmamış şiirlere benziyordur belki söylenmemiş şarkılar da. Bir şeylerin eksik kaldığını bilmenin kederi, neyi kaçırdığını bilememenin merakına karışıyordur ömür boyunca. (Misafir)
  • Hayat hızla değişiyordu ve çevremdeki herkes geçmişi saklamaya değil, bir an evvel unutmaya çabalıyordu. (Saklı Bahçeler Haritası)
  • Ne gidebildi, ne dönebildi... (Unutma Beni Apartmanı)
  • Yastığın üzerinde uykusuzluk lekesi, kalpte kimliği meçhul ağrı, kursakta bekleyen taş gibi kalır. BENDE DE KALDI... (Dokunmadan)
  • Kendi payına düşene razı gelmeye alışkın bir sabırla devam ediyordu yaşamaya. (Rüyalar Anlatılmaz)

Yorum Yaz