diorex
Dedas

Uzak - Oruç Aruoba Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uzak kimin eseri? Uzak kitabının yazarı kimdir? Uzak konusu ve anafikri nedir? Uzak kitabı ne anlatıyor? Uzak kitabının yazarı Oruç Aruoba kimdir? İşte Uzak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.02.2022 00:00
Uzak - Oruç Aruoba Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Oruç Aruoba

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753420914

Sayfa Sayısı: 134

Uzak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"uzak", bir cilt içinde bir araya getirilmiş iki kitaptan oluşuyor: "Tavşan Besleyene Kılavuz" ve "Özlem Çekene Kılavuz". Bu iki kitap, 1997'de yayınlayacağımız "yakın" adlı cilt içinde bir araya getirilecek "Ateş Yakana Kılavuz" ve "Kut Arayana Kılavuz" adlı iki kitapla, ikili / dörtlü bir bütünlük oluşturmaktadır.

Kitaptan:

"Yaşamı, kişinin, eylemlerinden oluşur - bunların da, kişiye şu ya da bu ölçüde de yakın olanları vardır. Yaşamı, kişinin, ilişkilerinden oluşur - bunların da, kişiye şu ya da bu ölçüde yakın gelen; şu ya da bu ölçüde uzak kalanları vardır.

Yaşamı, demek ki, kişinin başka kişilerle ilişki içindeyken bulunduğu eylemlerden; böylece de, başka kişilere yakınlaşmaları ve başka kişilerden uzaklaşmalarından oluşur - bunların (henüz bitmemiş) toplamıdır.

* * * 

Böylesine bitmemiş toplamlar; ya da, toplanmış bitmemişlikler, nasıl, toparlanıp bitirilebilir; ya da, bitirilip toparlanabilir - burada bu, deneniyor.

Uzak Alıntıları - Sözleri

  • Özlem, özlediğini sonsuzca özler - özlemenin sonu da yoktur - ya kendi sonudur özlem; ya da, hiç... Ya, hep, zaten, vardır - ya da, hiç, zaten, olmamıştır.
  • İnsanın insana verebileceği en değerli şey Yalnızlıktır.
  • Özlem, görememenin yoğunluğudur.
  • "Seni bekleyen birisi varsa, gerçekte yalnız değilsindir.".
  • Yaşama sanki hiç gelmeyecek, erişmeyecek bir bayram gibi, ... Bir bayrama nasıl hazırlık yapılırsa, nasıl yaşamın bütün kaygıları, işleri, oruçları bayrama yönelirse, o kaygılar, o işler, o oruçlar nasıl o bayramda gereklik- lerinin doğrulanışını bulursa Ama bayram gelirse Burada duruyor, Bayram gelirse Ama bütün bir ömür bayram hazırlığıyla geçer de o bayram gelmezse ... Bayramın geldiğini kaç kez düşündü hayatı boyunca, kaç kez "işte geldi artık" dedi, kaç kez artık gelen bu bayramla... Bugün, bu bayramı gelmiş sayacak mı ki? ... on sayfa sonra da belirtir ki, bayramın en büyüğü, ölüm'dür.
  • Ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti.
  • Her ölüm dünyada bir çatlak açar – bir boşluk bırakıp öyle gider her kişi: öteki kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini.” ..
  • O, şimdi uyumuyor mu : uyumuyorsa, beni düşünüyor olsa
  • Özlem, güzel acıdır: Özlem , acılı güzelliktir: Özlem, güzelliğin acılılığıdır.
  • Ne güzeldin giderken kanım can parçam benim İçimdeki kuş tünek değiştirdi Yüreği durmadan dönecek misin?
  • Ne çok şey yaşadığımı düşündüm -ne çok ... Sen - ne çok.
  • Özlem, dünyaya rengini veren griliktir.
  • Özlem, istemenin en temel biçimlerinden biri olduğu halde, kendisi, istenmeyen bir duygudur
  • Özlem, batmış, ama aydınlığı hala süren güneş gibidir - bu yüzden akşamüstü saatleri, hüzün saatleridir.

Uzak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabın sonunda bir ben kaldım bir de yanmış beynim. Felsefe insanı olmadım hiç. Felsefik lafları da algılayamıyorum sanırım. Tabi bu oruç aruoba’nın kendiyle alakalı değil tamamen benimle alakalı bir dert. Azimle açar okurum ara ara… iyi hissettiriyo. (Figen özen)

Bir şair bir filozof. Bugün onun gibi onu anlatmak onun baktığı gözle ona bakmak istiyorum. Oruç Aruoba her okuduğumda bir kez daha beni büyüleyen bir şair, bir filozof. Onu anlatmak için kelimelere sığınmak zorunda kalmak değil Onun anlattığını anlamak için onunla yaşamak gerek. Özlem duygusunu bir beden atfeder gibi kimi zaman överek kimi zamana ondan nefret ederek anlatan özlem gibi bir duyguya can vermeyi başaran olağanüstü bir eser. Fazla sözle kirletmeye gerek yok. (Furkan dolgun)

Uzak-ları yakın etmek bazen o kadar imkansız ki..: Çok güzel bir kitap. Özellikle ölümle yakından tanışmış insanların hep kendinden bir şeyler bulacağı bir eser. Özlemi ve uzaklığı en derin ayrıntısına kadar anlatmıştır. Türk edebiyatını çok okumadığım halde, genellikle uzun zamandır kitap okumayı ertelediğim halde, yavaş yavaş beni tekrar kitap okumaya teşfik etti. (Gulzar Sharifova)

Kitabın Yazarı Oruç Aruoba Kimdir?

Ortaöğrenimini Ankara TED Kolejinde tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesine devam eden Aruoba, psikoloji bölümünden lisans ve yüksek lisansını aldı. Yine aynı üniversitede felsefe bilim uzmanı oldu. 1972 ve 1983 yılları arasında öğretim üyesi olarak görev yapan yazar, felsefe bölümünde doktorasını da tamamladı.

Aruoaba, 1976 yılında başlamak üzere bir yıl süreyle Almanyadaki Tübingen Üniversitesinde felsefe semineri üyeliği yaptı. Ayrıca 1981de Yeni Zelandaya giden yazar, Victoria Üniversitesinde konuk öğrenim üyeliğinde bulundu. 1983 yılında akademisyen olarak çalışmayı bırakıp üniversiteyle ilişiğini kesti. Bu dönemde İstanbul'a yerleşti ve çeşitli basın organlarında yayın yönetmenliği, yayın kurulu üyeliği ve yayın danışmanlığı yaptı. Ağırlıklı olarak yazı ve çeviri işleriyle uğraşan Aruoba'nın çalışmaları saygın edebiyat dergilerinde yer aldı.

Akademisyen olarak başladığı kariyerine yazar ve çevirmen olarak devam etmiş, edebiyata ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biridir. Hume, Rilke, Wittgenstein, Nietzsche, Von Hentig, Başo ve Celanın eserlerini Türkçeye çevirerek literatüre kazandırmıştır. Özgün ve yalın bir stille yazdığı haiku tarzındaki şiirleri yediden yetmişe bir çok okuyucuya ulaşmış ve sevilmiştir. Aruoba, aforizmalara dayalı felsefi metinleri oldukça başarılı bir biçimde kaleme almış ve Türkiye'nin Nietzschesi olarak anılmıştır.

Epistemoloji, etik, Hume, Kant, Kierkegaard, Nietzsche, Marx, Heidegger ve Wittgenstein konuları üzerine çalışmalar gerçekleştiren Aruoba, bu çalışmalarına günümüzde devam etmekteydi. Özellikle şiir sanatına yönelmiş ve Heidegger’in şiire yaklaşımını; “Ona göre insanın temel sözü şiirdir. Çünkü insan yaşayan, dünyanın içinde olan, diğer insanlarla ilişkisini dil aracılığıyla kuran varlıktır. İnsanın bütün etkinliklerinde yer alan, içinde yaşadığı dil ile (tarihsel olarak da) içinde yaşadığı varoluş arasında kurduğu temel anlam ilişkisi, şiirde ortaya çıkar. İnsanın bilinen bütün tarihi boyunca çeşitli biçimlerde görülen “şiir” adı verilen dilsel kuruluşlar, bu temel ilişkiyi ortaya koymaya (dile getirmeye) çalışan insan yöneliminin ürünleridir. Heidegger de buna ulaşmaya, (anlamlandırmaya, yorumlamaya) insanın dünya ile ve diğer insarlarla olan ilişkisini ilk biçimiyle yeniden kavramaya çalışır.” sözleriyle açıklamıştır.

Aruoba, Hume, Nietzsche, Kant, Wittgenstein, Rainer Maria Rilke, Von Hentig, Paul Celan ve Matsuo Bashō gibi düşünür, yazar ve şairlerin eserlerini de Türkçeye kazandırmıştır. Bir dönem Açık Radyoda Filozof Dedikoduları isimli programı da hazırlayıp sunan Aruoba, Wittengstein'ın eserlerini Türkçeye ilk çeviren kişi olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda Aruoba, Japon edebiyatı kökenli bir şiir türü olan haiku’nun, Türk edebiyatındaki temsilcilerinden de biridir. Yazar, Nietzsche’nin “Antichrist” eserini de Almanca’dan Türkçe’ye kazandırmıştır

Felsefe Sanat Bilim Derneği’nin her yıl düzenlediği “Assos’ta Felsefe” etkinliklerine konuşmacı olarak katılan yazar, “Felsefenin Hayvanına Ne Oldu?”, “Bilim ve Din” gibi birçok başlıkta sunumlar gerçekleştirmektedir. Ayrıca, Füsun Akatlı Kültür ve Sanat Ödülü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen sempozyuma da konuşmacı olarak katılmıştır.

Oruç Aruoba, 2006 ve 2011 yıllarında Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü yarışmasında Füsun Akatlı, Ahmet Cemâl, Doğan Hızlan, Nüket Esen, Orhan Koçak, Nilüfer Kuyaş ve Emin Özdemir ile birlikte seçici kurulda yer almıştır.

Aruoba’nın şiirlerinde kullandığı üslup ve noktalama işaretlerinin edebiyat kurallarının dışında olmasına rağmen bu durum akademik çevrelerce sanatçının üslubu olarak değerlendirmiştir.

ESERLERİ

Tümceler, Bir Yerlerden Bir Zamanlar, 1990, Metis Yayınları

De ki İşte, 1990, Metis Yayınları

Yürüme, 1992, Metis Yayınları

Hani, 1993, Metis Yayınları

Ol/An, 1994, şiir, Metis Yayınları

Kesik Esin/tiler, 1994, şiir, Metis Yayınları

Geç Gelen Ağıtlar, 1994, şiir, Metis Yayınları

Sayıklamalar, 1994, şiir, Metis Yayınları

Uzak, 1995, Metis Yayınları

Yakın, 1997,Metis Yayınları

Ne Ki Hiç, 1997, haikular, Varlık Yayınları

İle, 1998, Metis Yayınları

Çengelköy Defteri, 2001, Metis Yayınları

Zilif, 2002, Sel Yayınları

Doğançay’ın Çınarları, 2004, şiir, Metis Yayınları

Benlik, 2005, Metis Yayınları

Meşe Fısıltıları 2007, Metis Yayınları

David Hume’un Bilgi Görüşünde Kesinlik, 1974

Nesnenin Bağlantısallığı (Hume – Kant- Wittgenstein), 1979

A Short Note on the Selby-Bigge Hume, Tebliğ, Edinburgh, 1976

The Hume Kant Read, Tebliğ, Marburg, 1988

Oruç Aruoba Kitapları - Eserleri

  • Yürüme
  • De ki İşte
  • Yakın
  • İle
  • Uzak
  • Sayıklamalar

  • Ol / An
  • Hani
  • Benlik
  • Meşe Fısıltıları
  • Kesik Esin/tiler
  • Geç Gelen Ağıtlar
  • Tümceler

  • Çengelköy Defteri
  • Zilif
  • Olmayalı
  • Doğançay'ın Çınarları
  • Ne ki Hiç
  • Ne
  • 101 Soruda Nutuk

Oruç Aruoba Alıntıları - Sözleri

  • - Tersi : ateşini ne kadar kolaylıkla yakmışsan, o kadar geçici olur o da; seni de o kadar az ısıtır ... Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş, temelden, gerçekten, yanar- ve ısıtır ... Ateşinin kolayına kaçamazsın.. (Yakın)
  • Yorgunuz artık Göremeseniz de Yapraklarımız ağır Dallarımız bezgin (Doğançay'ın Çınarları)
  • "Aşk Ney in göl ge si?" (Geç Gelen Ağıtlar)
  • Yabancı bir ülkenin güdümüne girmeyi istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü, uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. (101 Soruda Nutuk)
  • O, şimdi uyumuyor mu : uyumuyorsa, beni düşünüyor olsa (Uzak)
  • "Bitirmek istemiyorum; ama, belki, sürdürdüğüm, bitmiş birşeydir" diye düşünmüştüm. (İle)

  • Ben, çünkü, yaşamamam gereken bir yaşam yaşamışım, demek ki. Aykırı yaşamışım. (Benlik)
  • İlişki,bağlılık olmalıdır;bağımlılık değil... (İle)
  • Toprağı sorun bize Karanlığı, acıyı, hiçi İsterseniz ölümü de Hepsini çekinmeyiz Ya da kendinizi sorun. Kimiz biz, neyiz diye Nereden geldik buraya Niye buradayız, diye Yanıt veririz size Niçin, neden, niye Tam bize uygundur Uzun soruya uzun yanıt Yeter ki sorun Ama sormuyorsunuz Susuyoruz biz de Susarız sorulmayınca (Doğançay'ın Çınarları)
  • Yaşamı düğümlemeden çözemezsin. (De ki İşte)
  • Ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. (Uzak)
  • Benim umutsuz yolum bittiği yerde başlar (Sayıklamalar)
  • "Hey koca şehir- uzaktan ne güzelsin; yakındansa,..." (Çengelköy Defteri)

  • Son satır: O yok – onun gelmeyişinde de ne karlar var. (Ne ki Hiç)
  • Her günümüz son günümüzdür. (Yürüme)
  • Sözlerimiz seni aradı ama duvarda bir yazı vardı. Güneşten düştü bir ışın karardı. Bir kapı çarpıldı karanlıkta, kapandı (Geç Gelen Ağıtlar)
  • Yitsinler artık – kafanda boşluklar içinde hiçlikler. (Ne ki Hiç)
  • Sevişerek batırdık Güneş'i – Ay karşıladı bizi. (Ne ki Hiç)
  • YOK UŞTAN İN ERKEN Yavaş inersin yokuştan Kar taneleri irileşirken Kimler bakmış uzaktan Yolunda hızla gelişirken Hep ileri yürürken Gözü kapalı güvenirken Boyuna düştüğün tuzaktan Sürünüp çıkmağa çalışırken Adımların kısalmış Işığını gece almış Zamanın geçişirken Artık anısı kalmış. (Geç Gelen Ağıtlar)
  • İnsan yeryüzünün döküntüsüdür. (Sayıklamalar)

Yorum Yaz