diorex
life
Dedas

Vahşi - Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Vahşi kimin eseri? Vahşi kitabının yazarı kimdir? Vahşi konusu ve anafikri nedir? Vahşi kitabı ne anlatıyor? Vahşi PDF indirme linki var mı? Vahşi kitabının yazarı Selvi Atıcı kimdir? İşte Vahşi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 23.08.2022 18:00
Vahşi - Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Selvi Atıcı

Yayın Evi: Nemesis Kitap

İSBN: 9786057649355

Sayfa Sayısı: 416

Vahşi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kitap Açıklaması

Kazananı ihanetin belirlediği bir krallık…

Trion Krallığı’nın yakışıklı prensi Ros Dillon, bir liderde olması gereken her özelliğe sahiptir. Cesareti ve zekâsıyla hem savaş alanında, hem de güç oyunlarının döndüğü krallığında her zaman bir adım önde olmayı başarır. Ancak kaderin onun için başka planları vardır: Genç adam hiç beklemediği bir ihanete uğradıktan sonra kendi krallığından bir suçlu gibi kaçmak zorunda kalır. Ölümün soğuk nefesi ensesinde olsa bile, bir gün mutlaka geri dönüp intikamını alacağına dair ant içer. Tehlikelerle dolu bir intikam savaşı…

Ros’un sığınabileceği tek yer vahşi bölge adındaki tehlikeli topraklardır. Her adımda yeni bir zorlukla karşı karşıya kalır: yırtıcı hayvanlar, zehirli su kaynakları, vahşi insanlar ve güçlü kadın savaşçılar…

Ros hayatında gördüğü en yetenekli savaşçılardan biri olan Val’la burada tanışır. Genç kadın, bu vahşi topraklarda hayatta kalabilmesi için Ros’a yardım teklifinde bulunur. Ancak her yardımın bir karşılığı vardır. İntikam ateşiyle yanan Ros, bu uğurda nelerden vazgeçecek, ne kadar ileri gidebilecektir?

(Tanıtım Bülteninden)

Vahşi Alıntıları - Sözleri

  • "Her çocuk çocuk gibi yaşamalı VAL." Val alayla güldü. Ancak sadece sinirli bir gülüştü. "Buralarda çocuğun sadece adı çocuk, Ros. Diğer türlüsü olsaydı... Çocuğun adı ölü olurdu."
  • Ros gülmek istedi. Gürleye gürleyen içindekileri dışarı atmak istedi. Kendini bildi bileli kibirden önünü göremeyen bir adam olmuştu. Yenilmez, kanmaz, akıllı, mükemmel bir lider... Ona kimse karşı duramazdı. Onu kimse yenemezdi. İstediğini almasına kimse engel olamazdı. Bir kale, bir şehir, bir kadın! Ve kibri onu yok etmişti. En çok kendisini suçluyordu. Bu kadar kibirli olmasaydı, kendisinin de zavallı bir ölümlü olduğunu fark edecek, Nola'yı daha iyi koruyacak ve etrafında dönen oyunlara daha çok önem verecekti.
  • Val ağlamak nedir bilmiyordu. Ancak tam o anda ağlamaya yakın bir şey yaşıyordu. Gözleri zorlayan yaşlar yüzünden sızlıyor, burnu akıyordu. Sertçe burnunu çekerken, hafifçe doğrulmaya çalıştı.
  • Zek de ayağa kalktı. Bu, bambaşka bir başarının zaferiydi. Gerçek bir özgürlüğün, insan olmanın zaferiydi. Kendi zaferleri için de onları sarsılmaz bir umuda boğuyordu. Gidecekleri yolu şimdiden görebiliyordu. Ros asla boş durmayacaktı. Kadına karşı olan hisleri bir şeydi, uğrunda her şeyini ortaya koyduğu intikamı başka bir şey! Ros o gün iki zaferi birden yaşıyordu ve Zek, o günü görmeyi iple çekiyordu.
  • "Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve herkesin tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, kadın, çocuk... Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, uygar topluluklar gibi bir krallık yaratıyorsun. Belki sen farkında değilsin, ama bir gün olacaksın. O zaman da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve vahşi krallığını bir demir gibi kuşatsınlar!"
  • Tuhaf bir kadındı. Nerede, ne zaman, ne düşüneceği hiç belli olmuyordu. Kav'ın tamamen hata olarak görebişeceği durumlara cesurca atılıyor ve sonra bu durumun altından sağlam bir şekilde kalkıyordu. Ancak fazlasıyla zekiydi. Sanki birinin gözlerinin içine baktığında kafasının, kalbinin ve ruhunun derinliklerini anında görüyormuş gibiydi. Ve bu tamamen ürpertici bir durumdu.
  • Son zamanlarda kadınlar konusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu kadın, koca bir orduyu yıllarca eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda ismi efsane olan Zek'i resmen azarlıyordu.
  • Asi kız dizlerinin üzerine sertçe çarptı. Ardından bacakları titreyerek ayağa kalkıp korku dolu bakışlarını onlara çevirdi. Yine de... Duruşuyla bu korkuyu gizlemeye çalışması Ros'un takdirini kazandı. Düşmanının dahi yürekli olmasını isterdi. Herkes korkardı. Korkusuz kimse yoktu. Ancak çok az kişi bu korkusunun üzerine yürürdü. Cesaret bu değil miydi zaten?
  • "Nehre git ve yıkan! Terlemiş aygır gibi kokuyorsun." "Sen yıllardır at pisliği gibi kokuyorsun, ancak ben nezaketimden bunu dile getiriyor muyum?"
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. "Gördüğüm kadarıyla... İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!"
  • Ros, tamamen bilinçsizce ona uzandı. Ensesinin arkasına yapışıp kadını kendine çekti. Bir eli yanağını usulca kavrarken gözleri gözlerinden ayrılmıyordu. "Her çocuk, çocuk gibi yaşamalı, Val!" Val alayla güldü. Ancak tamamen sinirli bir gülüştü. "Buralarda çocuğun sadece adı çocuk, Ros! Diğer türlüsü olsaydı... Çocuğun adı ölü olurdu."
  • Nola'yı gördüğünde, "Belki de bazı şeylerden kaçmak, bazen boşuna bir çabanın ötesine geçmiyordur. Ne dersin, asi kız?" demişti. Sesi o kadar alçaktı ki sözleri sanki dudaklarının arasında kalmak istiyormuş gibiydi. Ama Nola duymuştu. Ve o da vermemesi gereken bir cevap vermişti. "Belki de!" "Sen çok cesur bir kızsın, Nola!"
  • Bakışları eğlenen insanların üzerinde dolandı. Onları bir arada ve güvende tutan tek bir şey vardı: Val! Sanki tüm bu insanların bel kemiği gibiydi. Saygının ne demek olduğunu bilmeyen insanlar, bu kadına karşı hem saygı hem de korku besliyorlardı. Bu ikisinin karışımı da Val'i gerçekten güçlü bir lider yapıyordu.
  • Bir an kadına gerçekten baktı. Eğer hayatı farklı şekilde ilerlemiş olsaydı onun nasıl biri olabileceğini düşündü. Gülmek istedi. Oldukça süslü bir kadın olacağına şüphe yoktu. Elinde kılıç yerine güller tutan... Ya da kendi çocuklarını tutan narin, güzel ve zeki bir kadın!
  • Ros dişlerini sıktı. "Ben buradayım, Val." Kadının aniden vahsilesen gözleri adamı buldu."Iyi! Söylediklerimi aklına kazı o zaman! Ben ne kraliçe olacağım ne de sandığın gibi bir birliğim olacak! Eğer bir birlik yönetmek istiyorsan... Git o birliği kendin kur. Çünkü inan artık sana ihtiyacım kalmadı."

Vahşi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Vahşi ~ Selvi Atıcı . Daha önce yazarımızdan birkaç kitap okumuştum ve kalemini çok severim. Şimdi farklı bir türde kitabıyla geldim ve yine çok sevdim. Oluşturulan vahşi bölgeyi çok sevdim. Gözümde canlanması oldukça kolay oldu ve bu beni kitaba daha çok bağladı. Zeki, cesaretli bir prens ve vahşi bölgedeki yırtıcı hayvanlar, vahşi insanlar ve birçok tehlikeyi barındıran kadın savaşçı Val. Lider ve güçlü bir kadın mı? Pek severiz ve Val tam bu kısımda yer alıyor. Aşırı sevdim hatta başlarken bir karakteri bu kadar seveceğimi düşünmezdim. Bir prens yolu aşkla kesişince konumunu tehlikeye sokan bir ihanete uğrayıp vahşi bölgeye gitmek zorunda kalıyor. İntikam planları ve yolu tahmin edemeyeceği kadar faklı bir liderle Val ile karşılaşıyor. Ros, Val, Zek, Nola ve gölge hepsini öyle sevdim ki sembolleşen tavırları ve özellikleri vardı. Çok sevdimmm. Oluşturulan dünyanın keskin sınırları, karakterlerin duyguları bize hissettirilişi çok hoşuma gitti. Okuduğum kitaplarda karakterin yaşadığı duyguyu yaşayamadığımda eksik hissediyorum ama bu kitapta her şey tamdı. Yaşanan şeylerin detayına girmek istemiyorum tadını kaçırmamak gerek ama okumalısınız! Ben de hızla ikinci kitap Uygar kitabını okumalıyımmm Geçtiğimiz hafta okuryazarannecik ile şahane bir Selvi Atıcı maratonu yaptık ve benim seçimim bu güzellik oldu. Yazarın şimdiye kadar okuduğum tüm kitaplarında akıcılık, sürükleyicilik ve karakterlerinin yoğunluğu çok iyiydi. Bu yüzden düşünmeden kitaplarını alıp okuduğum bir yazarHızla serinin diğer kitabını alıp okumak istiyorum ve size de şiddetle tavsiye ediyorum! (Zeynep Şimşek)

Selvi Atıcı severek okuduğum bir yazar. Bütün kitaplarını okudum, okumadığım bir bu serisi kalmıştı, zaten son serisi. Serinin ilk kitabı Vahşi aşırı akıcı ve sürükleyiciydi. Gerçekten elinden bırakamıyor insan. Krallıkların ceza için insanları sürdüğü Vahşi bölgede yaşananları okuyoruz. Başlarda Prens Ros'un yaşadığı kısa ve acı aşkı ve uğradığı ihanet yüzünden ülkesinden Vahşi bölgeye kaçmak zorunda kalışını okuduk. Daha sonra Vahşi bölgede kendisi kadar güçlü kadın savaşçı Val ile karşılaştı ve ikili güç birliği yaptılar. Ros'un ilk aşkı Nola yerine direk Val ile karşılaşmasını isterdim, Nola detayı bana gereksiz geldi açıkçası. Onun dışında herşey çok iyi işlenmişti. Savaşlar, vahşiler, Val, Ros. Özellikle bu kadar güçlü kadın karakter yazdığı için tebrik etmeli yazarı. Val'a bayıldım. En kısa sürede devam kitabını alıp okuyacağım (Elif ÖZCAN)

"Eğer yaşamayı başarabilirsek... Birlikte olacağız, Val! Beni yanında istediğin sürece her zaman birlikte olacağız! Bu ne sana duyduğum minnet yüzünden olacak ne de beni tehdit ediyorsun diye olacak. Bu, sadece senin yanında olmak istediğim için olacak. Ta ki... Sen beni istemeyene kadar!" ... İnsanların krallık ve beyliklerden oluştuğu dönemi düşünün. Bir de o dönemde bir orman hayal edin. İçinde vahşi hayvanların ve suçluların, kaçakların bulunduğu bir orman... Bu ormanda yaşayanlardan ne kadar uygar olmasını beklersiniz? İnsanlıklarını nereye kadar koruyabilirler ya da yaşamak için ne kadar insan kalabilirler? Vahşiler ve Uygarlar olarak ikiye ayrılan tarih öncesi insan topluluklarının hikayesi Vahşi. Val, Vahşi toplumda yetişmiş, en kötüleri görmüş bir kadın. Utanması, çekinmesi ya da korkusu yok. Azıcık da deli ama okurken 'vay be' dedirten bir kadın. Prens Ros, ülkesi için her şeyi yapmaya razı bir kral adayı. Halkının mutluluğunu önemseyen bir savaşçı. Asla olmaz denilen bir anda Ros, Vahşilerin arasına dahil oluyor ve intikamını almak için Val ile birlikte çalışıyor. ... Okurken yer yer eğlendiğim, çokca yazarın hayal gücü ve kalemine hayran kaldığım bir kitap oldu Vahşi. Her karakterin özelliklerini, Vahşiler ve Uygarların yaşamının nasıl ayrıldığını o kadar güzel anlatmış ki bambaşka bir dünyayı yaşatmıştı okurken. H Kalabalık bir kurgu olmasına rağmen sıkılmadan okudum kitabı. Gerçi başlarda özellikle Nola'nın olduğu bölümler biraz durağan gelmedi desem yalan olur. Bunun sebebi hem Nola'yı sevmemem hem de kitabın asıl giriş kısımları olması olabilir. Vahşiler ve Val kitaba dahil olduktan sonra okumak çok daha keyifliydi. Val ve Gölge arasındaki bağı özellikle çok sevdim. Val'e zaten hayran kaldım. Kitaptaki en sevdiğim karakter net Val. Espri anlayışından tutunda savaşçı özelliklerine kadar bambaşka bir karakterdi Val. Mutlaka tanışmanız gereken türden. Uygar için biraz bekleyecek olmam üzse de Vahşi'yi okumaktan çok keyif aldım. (Ümmühan)

Vahşi PDF indirme linki var mı?

Selvi Atıcı - Vahşi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Vahşi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Selvi Atıcı Kimdir?

Evli, iki kız annesi otuz yaşında bir ev hanımıyım Asıl ben buyum Her ev hanımı gibi günlük işimi, yemeğimi yapar, kızlarımla ilgilenirim.Sessiz biriyim, tüm canlıları acayip şekilde severim, dostluk ve arkadaşlığa çok önem veririm. İnsanlar için çok fazla kredim vardır, ama bittiğinde de kesin bir bitişi olur. Yazmak dışında yine ortaya bir şeyler çıkaracak ufak şeylerden hoşlanıyorum. Kalemlikler, çöp kovaları, örgü... Bunun gibi şeylerle uğraşıyorum. Favori kitap deyince benim için biraz zor oluyor Ben okuduğum her kitabı severim aslında. İçinde mutlaka alacağım bir şeyler olur. Sıkıldığım kitaplar da vardır elbette, ama genel olarak çok kısa süre içinde tırnaklarımı yiyerek okuduğum bir Milenyum serisi vardır Bunun dışında Tess Gerritsen, Jean Christophe Grange, Lisa Valdez, Judith Mcnaught, Ayşe Kulin gibi yazarları favorilerim olarak sıralayabilirim. Daha da çok var aslında Film ve dizi kültürüm çok yeni bunun için heyecanla beklediğim üç diziyi söyleyebilirim; Walking Dead, Game of Thrones ve bir de Yabancı Amma uzatmışım

Selvi Atıcı Kitapları - Eserleri

  • Kimliksiz
  • Gitme
  • Pinokyo'nun Rüyası
  • Sen
  • Yarasa
  • Kalbim Sende Kalmış
  • Biz
  • Ben İyi Bir Kızdım
  • Vahşi
  • Uygar

Selvi Atıcı Alıntıları - Sözleri

  • Demir Bey'in bir eli pantolonunun cebine doğru usulca yol alırken, diğer elinin parmakları dalgınca burnunun ucunu kaşıdı. "Bağışlayın, ama sözlerinizden hiçbir anlam çıkaramadım." Dudakları titredi ve gözlerinde çılgın bir parıltı oldu. Süheyla başını yana eğdi. "Sözlerimin anlamını kavrayacağınız gibi boş bir umuda hiç kapılmamıştım." Demir Bey, genç kadını şaşırtarak güldü. "Sanırım benimle ciddi ciddi alay ediyorsunuz." (Sen)
  • "Anlamlarını kavramadan dinlediğinde bir şarkı, aslında hiç bir şeymiş." (Kimliksiz)
  • Üç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen çipurayı çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye... Dünyanın en güzel meralarına sahipken, ineği de taaa Uruguay 'dan getirmeyi başardı. Karkas etten sonra, canlı hayvan ithalatı başlamıştı. Türkiye'nin nüfusu 72 milyon, inek sayısı 10 milyondu. Uruguay'ın nüfusu alt tarafı 3 milyon, inek sayısı 13 milyondu... Çünkü üç cocuk değil, 3 inek yapmaktı maharet! (Biz)
  • "Tatlım, hiç bu derece dobra oluşunun yanlış bir davranış olduğunu düşünmedin mi?" "Hayır." "Annen çok naif, kibar ve düşünceli bir kadın-" "Belki de ben dobra, yakışıklı ve gayet çekici olan babama benzemişimdir." (Sen)
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. "Gördüğüm kadarıyla... İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!" (Vahşi)
  • Val hafifçe gülümsedi. “Biliyor musun, Ale? Seni seviyorum!” Ros gürültüyle öksürürken Ale çenesini kaldırıp Ros’a kibirle baktı. “Sonuçta ikinci tercihi bendim!” Val kahkaha attı. “Hayır, Ale! Son tercihim bile olmazdın.” Ale, Val’a öfkeyle baktı. “Tanrım! Şurada gururumu kurtarmaya çalışıyorum. Biraz yardımcı olabilirdin.” (Uygar)
  • İnsan,her şeyden kaçıyordu ama kendinden kaçabilmesi mümkün değildi. (Biz)
  • "Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve herkesin tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, kadın, çocuk... Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, uygar topluluklar gibi bir krallık yaratıyorsun. Belki sen farkında değilsin, ama bir gün olacaksın. O zaman da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve vahşi krallığını bir demir gibi kuşatsınlar!" (Vahşi)
  • Son zamanlarda kadınlar konusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu kadın, koca bir orduyu yıllarca eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda ismi efsane olan Zek'i resmen azarlıyordu. (Vahşi)
  • İnsanlar hep birbirinden uzaktı. Şüpheli ve kayıtsızlardı. Yanlarından bir çocuğu zorla götüren biri olduğunda 'Aman babasıdır!’ deyip geçebiliyorlardı. Sonra da o çocuk haberlerde tecavüze uğramış, ardından da öldürülmüş olarak görülüyordu. (Yarasa)
  • …..Öyle çok seviyordu ki, o anda kendi benliğinden tamamen vazgeçti.Ruhundan,amaçlarından, intikamından… Kendi kanından vazgeçti. (Uygar)
  • “Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?” “Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz. “Gayet iyi biliyorum.” Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. “Sen,ben ve egon...Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!” Adama sevimli bir gülücük attı. “Ben taksiyle geleyim mi?” (Biz)
  • "Seni sevmekten nasıl vazgeçebilirim ki? Ben geçsem bile kalbim vazgeçmez..." (Kimliksiz)
  • “Kalabalıktan nefret ederim!” “Yarın aktivitemizi birlikte belirleriz!” “Yarına hasta olmayı planlıyorum!” Çiğdem, hafifçe gülmeye başladı. Adam da gülümsüyordu. “O zaman ben de çorba yaparım!” “İstediğini her zaman alıyorsun, değil mi?” “Her zaman…” (Biz)
  • Her insan,yaptığı seçimlerin sonuçlarına tek başına katlanmalıdır. (Biz)
  • O ,bir uygar değil, artık bir vahşiydi! (Uygar)
  • “Sana ne zaman aşık olduğumu bilmek isterdim ama sanırım öyle hızlı çarptın ki beni, fark edemedim..” (Gitme)
  • Durup biraz nefes almak için bir saniyesi bile yoktu. O saniyenin adı olsa olsa Ölüm olurdu. (Pinokyo'nun Rüyası)
  • Ve Ali, gözlerinde yüzen yoğun duyguları tek tek okuduğunda kurşun yemiş gibi irkildi. "İçime işlemişsin, hücrelerime, iliklerime…" Yutkundu. "Gitmek bir işe yaramadı. Bedenimi senden kaçırırken, unuttuğum bir şey varmış; seninle dolan kalbim, sende kalmış!" (Kalbim Sende Kalmış)
  • "Neden hep ben bir şeyler veriyorum. Hem de her seferinde bir zorlamayla. Neden kimse bana bir şey vermiyor? Ben kimseyi ilgilendirmiyorken neden ben birilerini umursamak zorundayım? Neden ben bir hiçim?’’ (Ben İyi Bir Kızdım)

Yorum Yaz