diorex
Dedas

Vajina Monologları - Eve Ensler Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Vajina Monologları kimin eseri? Vajina Monologları kitabının yazarı kimdir? Vajina Monologları konusu ve anafikri nedir? Vajina Monologları kitabı ne anlatıyor? Vajina Monologları PDF indirme linki var mı? Vajina Monologları kitabının yazarı Eve Ensler kimdir? İşte Vajina Monologları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.05.2022 14:00
Vajina Monologları - Eve Ensler Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Eve Ensler

Çevirmen: Almula Merter

Orijinal Adı: The Vagina Monologues

Yayın Evi: Artshop Yayıncılık

İSBN: 9789944249515

Sayfa Sayısı: 96

Vajina Monologları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Almula Merter'in Sahnelediği Olay Yaratan Oyun, Vajina Monologları Yayınlandı....

Vajina Devrimini Kadınlar Ne İçin İstiyor?

 

Bütün ülkelerde parklarda saldırıya uğrayacağız korkusundan uzak yürüyüşe çıkabilmelerini. Seksten zevk almalarını, vücutlarını sevme şansına sahip olmalarını. Ülke yönetimine katılım fırsatının tanınmasını

ABD, Doğu ve Batı Avrupa'da oyuncakla oynayacak yaştayken seks için satılmamalarını

Swaziland'da pantolon giymelerini

Ürdün'de rahat rahat flört edebilmelerini

Afrika ve Asya'da sünnete zorlanmamalarını

Suudi Arabistan'da araba kullanabilmelerini

Afganistan'da dondurma yemelerini

İran'da denize girebilmelerini

Çin, Hindistan ve Kore'de doğmalarına müsaade edilmesini

ABD, Avrupa ve Asya'da yatakta güvenle yatmalarını...

Dünyada Vajina Monologlarını Oynayan İlk Müslüman Ülke Türkiye'dir...

(Tanıtım Yazısından)

Vajina Monologları Alıntıları - Sözleri

  • Kadınlara tecavüz edildikçe, dayak atıldıkça, onlar, sakat bırakıldık­ça, sünnet edildikçe, yakıldıkça, gömüldükçe ve kor­kutuldukça dünyadaki temel yaşam enerjisinin zarar gördüğüne inanıyorum.
  • Tamam biliyorum: Vajinalar güzeldir. Kendimize yönelik nef­retimiz aslında erkek egemen kültüre duyduğumuz nefretin bastırılması ile oluşmuştur. Gerçek değildir.
  • Bir kadının zevk almasına dayanamazlar, hele bu cinsel zevkse!
  • Ben uygunu ve uygunsuzu sorgulamam gerekti­ğini düşünüyordum. Bu kelimelerin hangi anlama geldiğini bile bilmiyorum. Kim karar veriyor buna.
  • Kadınların aslında ne kadar yalnız ol­duklarını ve bu yalnızlıkları içinde ne kadar baskı altında ya­şadıklarını görüyorum. Acılarını ve karmaşalarını aktarabildikleri ne kadar az insan bulabildiklerini öğreniyorum. Onları çevreleyen utanç duvarını aşamadıklarına üzülüyorum. Oysa kadınların hikayelerini başkalarına aktarmaları, onları paylaşabilmeleri ne kadar önemli. Kadınlığımızı yaşatabilmek için bu diyaloglar ne kadar önemli.
  • Biliyor musun, aslında sen bugüne kadar bu ko­nuyu konuşabildiğim ilk insansın. Ve ben galiba biraz rahatladım.
  • ...genelde kapısı kilitlidir. Orayı unutursun. Yani evin bir parçasıdır ama orayı görmezsin, düşünmezsin. Ama orası olmadan da olmaz.
  • Kadınları sevmek, vajinaları sevmek, onları tanı­mak, onlara dokunmak, kendimizi ve ihtiyaçlarımızı tanımak. Kendimizi tatmin etmek, sevgililerimize bizi nasıl tatmin edebileceklerini ögretmek. Vajinalarımızın içinde var olmak, çekinmeden onların içinden konuşa­bilmek, onların açlığını, acılarını, yalnızlığını ve coşku­sunu açığa çıkarmak. Karanlıklar içinde yok edilmelerine karşı çık­mak. Merkezimizin, odağımızın, motorumuzun, ha­yalimizin koparılmaması, kesilmemesi, sakatlanmama­sı, kırılmaması, silinmemesi ve utanmaması için bunla­rın hepsini yapmalıyız.
  • İnsanlığın devam edebilmesi için kadınların güçlü ve güvende olması gerekiyor. Bu sıradan bir düşün­ce. Ama tıpkı vajina gibi, hayata geçebilmesi için olağanüstü ilgiye ve sevgiye ihtiyaç duyuyor.
  • Hayatımı yönlendirecek, beni yönetecek, bana orgazm yaşatacak birisini bekleyerek yaşamak beni rahatlatıyordu.
  • Kendimize yönelik nefretimiz aslında erkek egemen kültüre duyduğumuz nefretin bastırılması ile oluşmuştur. Gerçek değildir.
  • "Öyle güzelsin ki," dedi. "Sen zarif ve derin ve masum ve vahşisin." "Oraya bakınca mı gördün bunları?" dedim. Sanki el falıma bakıyordu. "Bunları ve çok daha fazlasını gördüm" dedi.

Vajina Monologları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Artık şaşırmak istiyorum!: İlk defa bir inceleme için bu kadar derin bir istek, daha doğrusu ihtiyaç duydum. Öncelikle belirtmek isterim ki maalesef incelememin geneli kitap hakkında değil, bu platformda aldığım kınayıcı tepkiler, anlamlandıramadığım sözde ahlaksal(!) normlar hakkında olacak. Buna, kitap hakkındaki yorumlarımdan daha fazla ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Yakın zamanda okumuş olduğum "Kardeşini Doğurmak" kitabı ile ortak konuları bulunan ve hemen sonrasında okuduğum "Vajina Monologları" kitabı cinsellik, toplum vb. Konular hakkında geniş bir gözlem yapabilmem için iyi bir fırsat oluşturdu. Bu kitapları okuduktan sonra ahlak bekçileri tarafından mesaj tacizlerine fazlasıyla maruz kalmam, bu tarz kitapları okuyup paylaşmamın toplum ahlakına ters olduğu ve bu yüzden düşüncesizlik ve ahlaksızlıkla itham edilmem, bazı spesifik alıntıları paylaşmam sonrasında takipçi sayımdaki bariz azalmalar(ki umrumda değil), alıntılarımın diğer bazı alıntılar kadar beğenilmemesi (ki çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki ensest konulu alıntılarımın rağbet görmemesi toplumsal ahlakımız açısından çok rahat bir şekilde fikir sahibi olabilmemizi sağlıyor fikrimce), ve en önemlisi bu kötü ithamlarda bulunan insanlardan bazılarının sayfalarında gördüğüm kadarıyla eğitimci olmaları( şaşırdım mı, asla! Ama artık şaşırmak istiyorum) meslektaşlarım ve gelecek nesil adına üzülmeme ve endişelenmeme sebep oldu. Sanırsam bu kitaplar bazı insanlara gerçek yüzlerini hatırlattığı için canlarını sıktı. Yakın gelecekte "Yıkanmak İstiyorum" kitabını okuduktan sonra da bu tür davranışlara tekrardan maruz kalacağım ne yazık ki kesindir. Umarım yanılırım. Ve belirtmem gerekir ki bazı istisnalar elbet vardır. Bu tür kitapları okumamın ve paylaşmamın toplum bilinclenmesi açısından çok iyi olduğunu söyleyip güzel dileklerinde bulunan insanlara da teşekkürlerimi ayrıca iletmek isterim. Bu incelemeyi daha fazla uzatmamak adına son birkaç cümlem olacaktır. Kadınlığına küsmüş kadınların "Vajina Monologları"nı okumalarını canı gönülden tavsiye ediyorum, inanın çok şey keşfedeceksiniz kendi hakkınızda.Hem erkek hem kadın gözünden göreceksiniz kendinizi. Ve ne olursa olsun herkesin, özellikle de ebeveynlerin "Kardeşini Doğurmak" adlı kitabı okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Nice olmazların nasıl olduğunu dehşetle gerçek hayatlardan örneklerle göreceksiniz. Bu iki kitabı aynı anda tavsiye etmemin nedeni bana olduğu gibi sizlere de daha faydalı olacağını düşünmemdendir. Cahil insanlardan uzak, kitap dolu günler ve iyi okumalar diliyorum. (Berna)

Vajina. Dişi organı. Tarifsiz bir acıyla sabırsız bizleri dünyaya getirmek için açılan, hepimizin ortak vatanı. Bazılarının hayattaki tek amacı oraya tekrar girmek olurken, vajina sahipleri olan biz kadınlar oramız yokmuş gibi yetiştiriliriz. Oraya dokunulmaz, keşfedilemez. Küçükken bakmaya bile utanırız; sanki bizim bir parçamız değilmiş, ayrı bir dünyaymış gibi. Bazı yörelerde bisiklete bile bindirilmeyiz, bozulmamak(!) için. Bazen çocuklukta bir kaza sonucu parçalanır zarımız -varlığımız bir zardan ibaretmişcesine- ölü sayılırız. Yıllar ilerler, o gün gelir çatar. Vajina kanamaya başlar, kadın oluruz -olur muyuz? Bir tokatla kendimize getiriliriz bazen. İçimizde fırtınalar koparken oraya dokunamayız; ne vajina, ne klitoris. Erkekler 31’e kadar sayarken; biz soyunurken bile bakamayız, inceleyemeyiz -ayıp çünkü- Evleniriz. Vücudumuzun her milimi sinir uçlarıyla doluyken, utanırız. Kadınlığımızla barışamayız..Seks bir görev olur, aldatılmamak için. Vajinamızı hala sevemeyiz, daha da çok nefret ederiz acıttığı için. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım ışıkları kapattırırız sevişirken..Saklarız vajinamızı, indirmeyiz hiçbir yüzü oraya. Kendimiz bile bakmayız. Tiksiniriz. Pornolardaki bembeyaz, pürüzsüz, yapay vajinalara özeniriz, hiçbir zaman sahip olamayacaklarımıza. Bu kitapta kendinizden çok şey bulacaksınız. Her şey gerçek, yaşanmış. Regl olup ne yapacağını bilemeyen -üstüne tokat yiyen- kızlar, sünnet edilen kızlar, ömrü boyunca orgazm olamamış kadınlar, tecavüze uğrayan kadınlar, kadınlığıyla barışamamış kadınlar… İnternetteki kadın forumlarına, istatistiklere bir bakın. Kaç kadın orgazm olamıyor, kocasından soğuyor, kadınlığından nefret ediyor, erkeklerden nefret ediyor? Bir kadın mutlu bir cinsellik yaşayamıyorsa huzursuz, agresif, sinirli oluyor. Mutsuz kadınlar da mutsuz erkekler, mutsuz çocuklar, mutsuz toplumlar demek. Kitapta 70 küsür yaşında klitorisini yeni keşfetmiş bir kadın da var. Kaç yaşına kadar kocamızın/sevgilimizin altına(!) plastik bebek gibi yatacağız? Kadınlığıyla küskün, vajinasıyla küskün kadınlar bu kitabı okumakla işe başlayabilirler… (marie sklodowska)

İNSAN BEDENİ, HAZLAR VE TABULARLA İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME: Yirminci yılını dolduran Vajina Monologları’nın sıkı bir takipçisi olarak biz erkekler bu kitaptan çok şey öğrendik diye düşünürken, bu öğrendiklerimizin içinde herhalde en ilginç olanı kadınların kendi bedenlerini tanımıyor olmalarını öğrenmemizdi. Örneğin bir kadın: Ben kırk yaşımda olmama rağmen Vajina Monologlarını izleyene kadar, orgazmın sadece erkeklere özgü bir durum olduğunu sanırdım” diyor. Bir erkekle öpüşen genç kızın hamile kalma korkusu aybaşı olana kadar sürüyor. Batılı kadınların da bizim kadınlarımızdan çok da farklı olmadıklarını öğrenmek ürkütücüydü. 1000Kitapta okuyanların değerlendirmelerini görünce, sadece izlediğim ve takip ettiğim oyunun, yazılı metnini okuyunca birçok konuyu atladığımı gördüm. Bunlardan ilki: Monologlarının tiyatro seyircileri ve kitap okuyucuları ekseriyetle kadınlar. Oysa kadınlar vajinayı neden bir kadından öğrenme ihtiyacı hissederler? Bunu anlamış değilim. Öyle ya, aynı organdan onlarda da var. Erkek, bir kadının penis hakkında ne düşündüğünü ilginç bulur ama bir erkeğe bir başka erkekten “Penis Monologları” dinlemek itici gelecektir. Kadınların, kendi organlarını bir kadından öğrenmesi sizce de biraz tuhaf değil mi! Fark ettiğim ikinci konu ise beni çok tedirgin etti: Zira monologlarda, vajinasını ayna da gören bir genç kıza, kendi organı iğrenç, korkunç, itici görünüyor ve ondan utanıyordu. Bunu okuyunca, erkeklerin hiç yaşamadığı orgazm sorununun kadınlarda sıkça görülmesinin ana nedenlerinde biri de bu olmalı diye düşündüm? Fakat yine de bir kadının vajinasını çirkin ve iğrenç bulma konusu yetiştirilme tarzıyla ilgili olsa gerek ve tüm kadınlara özgü değildir herhalde. Zira çocukluğumun geçtiği Türkmen, Yörük obalarında buluğa erene kadar kızlarla erkekler birlikte oynar, birlikte eğlenir, dere, göl ve ırmaklarda birlikte ve çıplak çimerdik ve kimsenin her hangi bir uzvunu iğrenç, çirkin bulduğunu hissetmezdik. Fakat daha küçük yaşlarımızda, erkek çocuklar kadar olmasa da kız çocuklarının da cinsel organları her zaman örtülü olmayabilirdi. Ve şayet misafir varsa, aileden biri “çok ayıp kızım/oğlum, ört orayı derse misafir hemen, “Çocuğu utandırma, severim onun ayıbını” der, başımızı okşarlardı. Galiba bu sayede bizim yaşadığımız obalarda hiç kimse, hiçbir organını çirkin ve iğrenç bulmazdı. Üçüncü olarak da, onca bakım ve özen isteyen, üstelikte karşı cinsin çok önem verdiği bir organını, sahibinin doğrudan değil, ayna yardımı ile görebilmesi, çok tedirgin edici geldi bana. Vajina Monologlarından önce adeta tabu olan ve kadınlar arasında bile konuşulmayan pek çok konunun artık rahatlıkla dile getirilebiliyor olması, sadece kadınlar için değil, tüm insanlık için önemli elbette. Zira mutsuz bir kadın mutsuz erkekler, mutsuz aile, mutsuz toplum demek olsa gerek. Burada bir parantez açıp, başta kadınlar olmak üzere herkese bir soru sormak istiyorum: Neden kadın için kötü olan sünnet erkek için iyi olsun? Hiç düşündünüz mü? Oysa erkek, sünnet olmakla penis ucunda gereksiz bir deri parçasını kaybetmiş olmuyor. Tam aksine, “sünnet” denen o vahşi ve ilkel uygulama, pensin en hassas ve en hayati kısmını savunmasız bırakmakla birlikte aynı zamanda, küçük yaştaki çocuğa zincirleme etkileri bir ömür sürecek bir incinme, korku ve yakınlarına karşı bir güvensizlik de yaşatmaktadır. Kadında klitoris neyse, pens başının görevi de aynı olmakla birlikte, göz için, göz kapakları ne kadar önemliyse ‘sünnet derisi’de penis için aynı öneme haizdir. Söz konusu deri öncelikle, vajina benzeri kaygan ama birazda yağlı, kendine has kokusu ve antiseptik özelliği olan bir sıvıyı sürekli salgılamakta, öte yandan da bu deri, penis başına vajina sıcaklığına yakın bir ısı, kayganlık ve nem temin etmektedir. Sünnetten sonra bu kadar önemli özelliklerinden mahrum kalan erkek, her ilişkide vajina içine ilk girişte karşılaştığı bu ani ısı, nem, kayganlık değişiminden ötürü, çok kısa sürede uyarılmakta, tabi çoğu zaman eşini de orgazma ulaştırmadan ve kontrolsüz şekilde boşalmaktadır. Anatomik araştırmalar göstermiştir ki, sünnet bir metreden fazla damar, arter ve kılcal damarları, 80 metreye yakın sinir uzunluğunu ve 20,000’den fazla sinir ucunu yok eder. Üst-derinin adaleleri, bezleri, mukoz tabakası yok olmuştur. Sünnet esnasında kesilen deri ve geride kalan derinin de büzülmesiyle sünnetten sonra penis boy ve hacim kaybına uğramıştır. Bir yaratıcının varlığına inan ve düşünen gerçek bir müminin: “Gereksiz olsa, yaratıcı ne diye insana zararlı, gereksiz bir cilt parçasıyla yaratır insanı?” diye düşünmesi ve sünnet denen bu ilkel, ilkel olduğu kadar da vahşi olan bu geleneğe kaşı durması gerekmez mi? Bu monologlardan sonra bütün dünyada kadın sünnetinde ciddi bir azalma olurken, Firavun kavminden Yahudilere, oradan Araplara, onlardan da tüm İslam âlemine geçen ama Kur-an’da yeri olmadığı halde dini bir kimliğe büründürülen bu ilkel geleneği, Bilim insanları da dâhil, Müslüman toplumunda hiç kimse soğrulmaya dahi cesaret edemiyor. Tıbbın gelişmediği eski çağlarda bazı mikrobik hastalıkları önlemede sünnetin bazı küçük faydaları görülmüştür belki de fakat sünnetin günümüzde hiçbir haklı gerekçesi olamaz ve olmamalı. Kaldı ki, erkek sünneti hakkında ileri sürülen gerekçelerin haklı bir tarafı olmadığının en büyük delili de, kadın sünneti olsa gerek. Zira kadın sünnetini yapan ve savunanların da mutlaka kendilerince haklı sebepleri vardı mutlaka ama bunu artık hiç kimse savunamıyor. Son yüzyılda bedenleri üzerinde birçok tabuyu yıkan kadınların gösterdiği cesareti, erkeklerin de sünnete tepki göstermesi halinde, buna en büyük desteği, yine kadınların vereceği açıktır. http://www.bilimislam.com/sunnetin-zararlari/ Orgazm konusunda ise kadınların kendilerini değil de erkekleri suçlamaları ve sorgulamaları, öncelikle faydasız ve maksada hizmet etmemektedir. Ereksiyon varsa erkek orgazm sorunu yaşamazken kadınlar neden yaygın olarak bu sıkıntıyı yaşarlar? Bu sorunun cevabını doğada aradığımızda, örneğin keçi, koyun, inek, kedi, köpek, at, eşek, tavuk ve benzeri canlıların hiçbir ön hazırlık, sevişme vs olmadan çiftleşirken, bir aşımda ve birkaç saniye içinde zevkin doruklarına ulaştıklarına şahit oluruz. Bu salt üreme içgüdüsü de değildir, zira ortada inkârı mümkün olmayan bir haz alma gözlenebilmektedir. Bu öyle bir haz ki, kızışan keçi, inek, tavuk, kedi gibi hayvanlar şayet çifteleşecek bir eş bulamazlarsa saldırgan, hırçın davranışlar sergiler, çığlık çığlığa eş arayışına girerler. Dişi katırlar ise, hiç doğurmazlar ve onlar doyumsuzdurlar. Türkmen Yörük obalarında bu konular tabu olmadığı için, ilişkiye girme fırsatı yakalayan kadının, sevişme vs ihtiyaç duymadan, birden fazla orgazm yaşayabildiğini, pek çok kadın, bayağılığa kaçmadan, uygun lisanla anlatırdı. Birkaç örnek vermek gerekirse, gece komşu çadırda: “Beni memnun etmeden “yorgunum” diyerek ilk akşamdan uyumana izin veremem!.. diyerek bağırıyordu kadın ki, kocası onu susturmak için de olsa, kendisiyle ilişkiye girsin. Bir başka kadın “Geceki birleşme beni kandırmadı, birde şimdi istiyorum” diye kocasını ahırlıkta sıkıştırıyor, eşinin “Hanım öyle surat asma, bir umut olsa seni üzer miyim” dedi bana. Rahmetlinin çok üstüne varırdım, adam benimle başa çıkamazdı, acep hakkını nasıl öderim” diyerek anlatıyordu. Burada görülen nokta: Doğadaki canlıların tümünde cinsel ilişkide belirleyici olan istisnasız dişilerdir. İlişkinin süresini de can güvenliği belirlemektedir. Şöyle ki: Bir canlının av olma ihtimali ne kadar yüksekse, ilişkinin süresi de o kadar kısadır. Örneğin köpek, yılan, sırtlan, gergedan, fillerde, oldukça uzun olan ilişki süresi, daha kolay av olabilen kanatlılar ve çift tırnaklılarda bir aşım, at, eşek gibi tek tırnaklılarda ise birkaç aşımdan ibarettir ve hiç birinde de orgazm zorluğu gözlemlenmez. Doğadaki canlılar gibi veya onlara yakın bir hayat süren kadınların da, doğanın kendilerine bahşettiği bu hazdan mahurum kalma gibi bir lüksleri yoktur. Zira kalabalık bir ailenin bütün fertleri aynı ev, çoğunlukla da aynı odada kaldıklarından, cinsel ilişki fırsatı kolay oluşmuyor ve ilişki de kısa tutulmalıdır. Zira fırsat kaçarsa bir daha ne zaman cinsel temas fırsatı doğacağı belli değildir. Ayrıca bu kadınların sosyal medya hesapları, akşama kadar seyredebilecekleri magazin programları, saatlerce oyun oynayabilecekleri, dedikodu edebilecekleri, video izleyebilecekleri akıllı telefonları da yoktur. Doğadaki türler gibi, ilişkinin zamanı ve zeminine de bu kadınlar karar verdiklerinden, çok önceden hazır duruma geliyor, ilişki öncesi ön sevişmeye de ihtiyaç duymuyorlardı. Partnerimizin her ilişkide bizi bir kral veya kraliçe gibi hissettirmesi galiba biraz da bizim tutumumuza bağlıdır herhalde. Zira “Eşim gelsin, beni öpsün, sevsin, okşasın da, gönlümü edebilirse bir de ilişkiye girerim” düşüncesiyle bir şişme seks oyuncağı gibi davranarak bu isteğimize ulaşmamız biraz zor gibi. Çünkü her şeyde olduğu gibi, sekste de verdiğimizden fazlasını almak pek mümkün olmuyor. Cinsel ilişki doğanın bize hediye ettiği hayati önemde bir haz kaynadığıdır ama neticede 161-180 yılları arasında Roma imparatoru olan Marcus Aurelius’un: “Derinin deriye sürtünmesinden başka nedir ki, iyisi mi kendinize cinsellik dışında doğada farklı hazlar bulun” diyor. Unutmamalı ki neticede seks her şey değildir. Beklentilerimiz aşırı yüksek tutup, hayal kırıklıkları yaşamanın da fazlaca bir anlamı olmasa gerek. (Halil Korkmaz)

Vajina Monologları PDF indirme linki var mı?

Eve Ensler - Vajina Monologları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Vajina Monologları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Eve Ensler Kimdir?

Eve Ensler Kitapları - Eserleri

  • Vajina Monologları
  • Genç Kızların Gizli Yaşamı
  • Necessary Targets

Eve Ensler Alıntıları - Sözleri

  • Kadınların aslında ne kadar yalnız ol­duklarını ve bu yalnızlıkları içinde ne kadar baskı altında ya­şadıklarını görüyorum. Acılarını ve karmaşalarını aktarabildikleri ne kadar az insan bulabildiklerini öğreniyorum. Onları çevreleyen utanç duvarını aşamadıklarına üzülüyorum. Oysa kadınların hikayelerini başkalarına aktarmaları, onları paylaşabilmeleri ne kadar önemli. Kadınlığımızı yaşatabilmek için bu diyaloglar ne kadar önemli. (Vajina Monologları)
  • "Öyle güzelsin ki," dedi. "Sen zarif ve derin ve masum ve vahşisin." "Oraya bakınca mı gördün bunları?" dedim. Sanki el falıma bakıyordu. "Bunları ve çok daha fazlasını gördüm" dedi. (Vajina Monologları)
  • Ben uygunu ve uygunsuzu sorgulamam gerekti­ğini düşünüyordum. Bu kelimelerin hangi anlama geldiğini bile bilmiyorum. Kim karar veriyor buna. (Vajina Monologları)
  • Hayatımı yönlendirecek, beni yönetecek, bana orgazm yaşatacak birisini bekleyerek yaşamak beni rahatlatıyordu. (Vajina Monologları)
  • Kadınlara tecavüz edildikçe, dayak atıldıkça, onlar, sakat bırakıldık­ça, sünnet edildikçe, yakıldıkça, gömüldükçe ve kor­kutuldukça dünyadaki temel yaşam enerjisinin zarar gördüğüne inanıyorum. (Vajina Monologları)
  • Tamam biliyorum: Vajinalar güzeldir. Kendimize yönelik nef­retimiz aslında erkek egemen kültüre duyduğumuz nefretin bastırılması ile oluşmuştur. Gerçek değildir. (Vajina Monologları)
  • ...genelde kapısı kilitlidir. Orayı unutursun. Yani evin bir parçasıdır ama orayı görmezsin, düşünmezsin. Ama orası olmadan da olmaz. (Vajina Monologları)
  • Kadınları sevmek, vajinaları sevmek, onları tanı­mak, onlara dokunmak, kendimizi ve ihtiyaçlarımızı tanımak. Kendimizi tatmin etmek, sevgililerimize bizi nasıl tatmin edebileceklerini ögretmek. Vajinalarımızın içinde var olmak, çekinmeden onların içinden konuşa­bilmek, onların açlığını, acılarını, yalnızlığını ve coşku­sunu açığa çıkarmak. Karanlıklar içinde yok edilmelerine karşı çık­mak. Merkezimizin, odağımızın, motorumuzun, ha­yalimizin koparılmaması, kesilmemesi, sakatlanmama­sı, kırılmaması, silinmemesi ve utanmaması için bunla­rın hepsini yapmalıyız. (Vajina Monologları)
  • Bir kadının zevk almasına dayanamazlar, hele bu cinsel zevkse! (Vajina Monologları)
  • Biliyor musun, aslında sen bugüne kadar bu ko­nuyu konuşabildiğim ilk insansın. Ve ben galiba biraz rahatladım. (Vajina Monologları)
  • İnsanlığın devam edebilmesi için kadınların güçlü ve güvende olması gerekiyor. Bu sıradan bir düşün­ce. Ama tıpkı vajina gibi, hayata geçebilmesi için olağanüstü ilgiye ve sevgiye ihtiyaç duyuyor. (Vajina Monologları)
  • Kendimize yönelik nefretimiz aslında erkek egemen kültüre duyduğumuz nefretin bastırılması ile oluşmuştur. Gerçek değildir. (Vajina Monologları)

Yorum Yaz