diorex
Dedas

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra - Ferit Edgü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kimin eseri? Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kitabının yazarı kimdir? Van Gogh - Yüz Yıl Sonra konusu ve anafikri nedir? Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kitabı ne anlatıyor? Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kitabının yazarı Ferit Edgü kimdir? İşte Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.03.2022 06:00
Van Gogh - Yüz Yıl Sonra - Ferit Edgü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ferit Edgü

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755703411

Sayfa Sayısı: 95

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Van Gogh,1990'da 100.Ölüm Yıldönümü dolayısıyla,Hollanda'da iki büyük sergiyle anıldı. Ferit Edgü,bu sergilerden esinlenerek Van Gogh'a çeşitli açılardan baktı.Resim tarihinin.bu en dramatik sanatçısının yaşamının ve sanatının izdüşümleri var bu kitapta.

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra Alıntıları - Sözleri

  • İşte, der Van Gogh. İşte benim sözcüklerim der gibi, resimleri gösterir tek tek. İnsanlar arası iletişimin yalnızca sözcüklerle sınırlı olmadığını, daha o günlerde bilen biridir Van Gogh. Resimleriyle konuşur.
  • Renkler... Tüm dünyası renklerdir. Doğada, yeşilimsi bir gri mi görmüştür? Hemen bunun çözümlemesini yapar: Sarı, siyah ve maviden oluşmuştur. Ressam gözü. Ama her ressamın gözü, her griyi, her yeşili, her moru, her sarıyı aynı gözle görmez. Hiç değilse bu renkleri, aynı duyguyu, aynı coşkuyu, aynı düşünceyi, aynı aynıyı dile getirir gibi görmez. Picasso'da mavi başkadır. Van Gogh'da başka. Cézanne'da yeşil başkadır, Matisse'de başka. Anlam değil, çünkü resmin kendi dışında anlamı yoktur. Söz konusu olan değişik dünyalardır. Picasso'nun dünyası, Matisse'in dünyası, Van Gogh'un ya da Cézanne'ın dünyası.
  • "Kendinden kaçmak da (belki?) kolaydı. Ama ya seni bırakmayan biri, birileri varsa içinde?"
  • "...Elimden nasıl geliyorsa öyle yaşadım, iyi kötü, gelişigüzel..."
  • "İçimde öylesi bir ateş duyuyorum ki sönmesine izin veremiyorum" diyordu.
  • "Hiçbir zaman, hiçbir şeyi başaramayacağım." Ama gene de devam eder. Ressam olmaya karar verdikten sonra, yalnızca resim yapacaktır. Oysa, karar çoktan verilmiştir. Tüm başarısızlığı, bu içinde patlamayı bekleyen ressamlığından kaynaklanıyordur da, ne o, ne başkaları biliyordur. Çılgınlığı? Evet, çılgındır. Sevdiği genç kıza aşkını göstermek için elini mumun alevinde yakacak kadar. Kulağını kesip bir orospuya armağan edecek kadar. Ama resimleri "ressam olmaya karar verdikten sonra" aklı başında resimlerdir. Yalnız buradaki aklı başındalık başkalarının aklı başındalığı değildir, o kadar.
  • Resmini satmak, sergi açmak, üne kavuşmak değildir derdi Van Gogh'un. Anlaşılmaktır. Kendinden duyduğu kuşkuyu dengeleyecek, ona güven verecek bir ilgi. Yalnızca bu.
  • Yaşamdan her zaman korktuğum kesin.
  • ... her dehâda, unutmayın ki, biraz da alçakgönüllülük yatar.
  • Selâm sana bu dünyanın içinde binlerce dünya olduğunu sezen ve bunu bize duyuran ve her fırça vuruşunu yaşamının bir ânıyla ödeyen ressam!...
  • "İçimde öylesi bir ateş duyuyorum ki sönmesine izin veremiyorum" diyordu. İçinde duyduğu o ateşi fırçalarıyla ve yağlıboya ile söndürmeye çalışıyordu.(..) Söndürmek eyleminin bir yangına dönüştüğünü görerek ya da görmeyerek. Bilerek ya da bilmeyerek. Çaresiz.
  • Yalnızlığın avuntusu. Mektup. Kendini dışa vurmanın, bir "insan kardeşiyle" iletişim kurmanın yoludur. Van Gogh için de, Kafka için de. Bu her iki yalnızın da kısa yaşamları boyunca binlerce mektup yazmış olmalarına bir de bu açıdan bakmak gerekir.
  • Hiç kuşkum yok, ağaçlarla, yosun tutmuş duvarlarla, bağlarla, bahçelerle, çiçeklerle; hekimlerle konuştuğundan daha iyi konuşuyor, daha iyi derdini anlatıyordu. Çünkü doğaya ve nesnelere derdini anlattığında, onlardan bir yanıt, bir anlaşılma beklemiyordu. Çizgilerle, renklerle konuşuyordu. Açıkçası, onların dilinden. İnsanlarla ise sözcüklerle.

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitapta hangisi daha ağır bastı, hangisi daha çok dokundu yüreğime, hangisine daha çok ısındım acaba? Van Gogh'un sanata dönüştürdüğü kendi hayatı mı (elbette tablolarındaki canlı renklerin yüzümüzü aydınlattığı bir sanat değil bu) yoksa Ferit Edgü'nün eşsiz kaleminden dökülen kelimelerin şiirsel anlatımı mı? Türk edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan Ferit Edgü'nün o duru, berrak anlatımı, şiir/düzyazı diyebileceğimiz kendisine has biçiminde insana sonsuz bir rahatlık ve eşsiz bir okuma zevki sunarken; anlatılan konunun trajik yönü, sanata olan yaklaşım ve resim sanatına dair araya serpiştirilmiş dipnotlar (onlar dahi şiirsel bir üslupla kitabın içinde eritilmiş durumda) insanın ilgisini ayakta tutmayı başarıyor. Sonuç olarak 90 küsür sayfa boyunca kah merakla kah şiirden aldığınız haz duygusuyla kendinizi Van Gogh gibi bir Deli/Dahi'ye eşlik ediyor halde buluyorsunuz. Kah zihnine giriyorsunuz, kah ona acıyor, ona üzülüyorsunuz. Kitap bittiğinde yüzümde hem bir tebessüm vardı hem de yüreğimde derin bir burukluk. Bu hissi daha önce bir defa daha yaşamıştım. Yine Ferit Edgü'nün Hakkari'de Bir Mevsim kitabında... İki kitap da okunması gereken kitaplardan. Çünkü hissedilmesi gereken duyguları çok derinden yaşatıyorlar... (Arman)

Resim yaşamın kendisidir Aynası değil: İyi geceler 1k ahalisi . Öncelikle Van Gogh böyle bir kalemden okumak hakikaten çok güzeldi .. Anlatım yalın ve çok güzel işlenmiş. Nedir sanat nedir yaşam (s.21) Yanıtı sezgileriyle aramış Vincent. Vincent Hollandaca Zafer anlamına geliyor. Adı Zafer olan tüm yaşamı yenilgileriyle geçmiş bir insan.(S.31) Van Gogh papaz bir babanın oğlu . Sürekli kendi içerisinde , bağdaşamayan kendi varoluşu içinde kaybolan , ressam , çağdaşlarından farklı , bir düzensizlik , kuramsizlik içinde idi . Varolmanın bunaltısı içinde sürekli Hiç bir işe yaramadığını inandığında kendini lanetleyecektir o da.(S.42) Bu onun özgün olmasını sağlıyordu . Durmadan soran, sorgulayan, cevap verdiğinde bile cevabı bir soru olan. Ve hiç bir zaman günün şartların da para kolay kazanılabilen resimler çizmedi. Toplum tarafından en yakını kardeşi tarafından bile resimleri delice bulundu . Hayatını kardesinin yardımı ile idame ettiriyordu. Sanırım yanlış bilmiyorsan kendi hayattayken sadece 1 tablosu satıldı . Bugün, yüzyıl sonra , bir günde yaptığı bir resim milyarlar ediyorsa , hangi hayat utanacak?(s.34) Satılan bazı tablo ve fiyatları: Dr. Gachet’nin Portesi adlı eseri 1990 yılında 82,54 milyon $, Sakalsız otoportresi 1998 yılında 71,5 milyon $, İrisler adlı tablosu 1987 yılında 53,9 milyon $ bedelle satılmıştır. Hayatında kendi isteğiyle tımarhane de kalan bir ressam , ve aksine en fazla tablo çizdiği zaman da bu zamanlar . Yaklaşık 10 yılda 800 tablo ve hiç azımsanmayacak bir rakam . O zamanlar hayatında sadece bunu istiyordu: Bir tımarhaneye ressam ve emekçi olarak kabul edilmek(S.69) Gecenin gündüze dönüşmesi istemektedir . Belki bu istekle Yıldızlı Gecelerin resmini yapma cesareti göstermiştir(S.18) Onunla ilgili bir gizem çözülmüş çok ilginç geldi paylaşmak istedim . https://onedio.com/haber/van-gogh-un-yildizli-gece-tablosundaki-inanilmaz-bilimsel-gizem-cozuldu--723394 Van Gogh bir mektubunda kardeşi Theo'ya söyle demektedir: Herkesin kendi düğümünü kendinin çözmesi gerek .(s.88) Ve evet Van Gogh kendi yaşamanı 37 yaşında karnına bir kurşun sıkarak son vermek istemiştir . Ama bunu bile başamarayıp kendine lanet etmistir. Kurtarilabilme ihtimali olmasına rağmen iyilesmek istemez ve şu sözlere dile getirir. Bir cehennemde yaşadım . Gittiğim yerde daha kötü bir cehennem olamaz(s.93) Kendi döneminde hic anlaşılmayan , her şeyden önce resim , kendi deliliğin ögesi bile resim olan bir insan böylece yitip gitti . Kitap Van Gogh olan merakımı daha da artırdı. Okuyun okucaklara şimdiden keyifli okumalar . Şu güzel alıntı ile bitirmek istiyorum : Selam sana bu dünyanın içinde binlerce dünya olduğunu sezen ve bunu bize duyuran ve her fırça vuruşunu yaşamının bir anıyla ödeyen ressam!..(S.95) (Gökhan)

Akşam okuyup, sabaha tadı kalsın diye beklenti içine girdigimiz eserler olur, sanırım onlardan birisini kaleme almış Edgü. Karşılıklı sohbet edermişcesine, öğrendiği şeyleri karşısındakine anlatır tarzda, kanıtlama amacı gütmeden bunu da makalelere dayandırmadan, hoş ve leziz bir üslupla okuyucuyla buluşturmuş, 100. Ölüm yıldönümü sebebiyle düzenlenen serginin kendinde bıraktığı izleri, dile getirecek bir hayatı sözcüklere kavuşturarak... Kitapta steril psikolojili (tımarhane görmüş dehâ deli), anlaşılma kaygısını maddi kaygıdan üstün tutan, öykünen, yılmayan, karamsarlığa düşüp bundan tekrar tekrar farklı bir imge ile doğmayı bilen, renklerin büyülü dünyasına ömrünü adayan, bir Van Gogh inşa etmiş, Vincent'in hayatından kesitler sunarak resmettiklerinden, etkilendiği ressamlara, üzerinde durduğu konulardan, kaleme aldığı mektuplara, yaşamını idame şeklinden daha birçok noktaya duru anlatımıyla sadelik ve içtenlik katmıştır. Şiir tadında, derinlikten muaf kalarak işlenmiş olsa da, imgenin sözcükte beden bulmuş hali kadar lezzetliydi. Tavsiye edebilirim. Keyifli okumalar. (Eurdiyce)

Van Gogh - Yüz Yıl Sonra PDF indirme linki var mı?

Ferit Edgü - Van Gogh - Yüz Yıl Sonra kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Van Gogh - Yüz Yıl Sonra PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ferit Edgü Kimdir?

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başladığı eğitimini Paris'te sürdürdü (1959- 1964). Acedemie du Feu'de seramik öğrenimi gördü. Sorbonne'da felsefe, Louvre'da sanat tarihi kurslarına katıldı.

Yedek subay öğretmen olarak Hakkari ve Beypazarı'nda askerlikten sonra (1967), bir yıl daha Paris'te kalıp İstanbul'a yerleşti (1968). Man Ajans'ta reklam yazarlığı yaptı. Buradan ayrılıp kendi reklam şirketini kurdu.

Öykü yazarlığının yanı sıra, resim eleştirileri ve denemeleriyle ün yaptı. 1977 'den beri Ada Yayınları'nı yönetiyor. Kaynak dergisinde edebiyata adım attı. 1952-1953 yıllarında şiirler yazdı. Ama ilk öyküsü ocak 1954'te Yeni Ufuklar dergisinde çıktı . Aynı yıllarda Şairler Yaprağı (1954), Mavi'de de şiirleri yayımlandı (1954). Daha sonraları Yeni Ufuklar, Vatan Sanat Eki, Mavi, Pazar Postası, Dost'taki öyküleriyle (1954-1959); Ataç, Yeni Dergi, Eylem, Papirüs, Ant, Soyut, Milliyet Sanat, Hürriyet Gösteri dergilerindeki deneme ve incelemeleriyle tanındı.

Bir Gemide kitabıyla 1979 Sait Faik Hikaye Armağanı, Ders Notları'yla 1979 TDK Deneme Ödülü, Eylül'ün Gölgesinde Bir Yazdı adlı??seriyle Sedat Simavi 1988 Edebiya Ödülü'nü aldı. Ayrıca O adlı romanı Hakkari'de Bir Mevsim adıyla ve Onat Kutlar'ın senaryosuyla sinemaya uyarlandı. 33. Berlin Film Festivali'nde (1983) ve 2. Akdeniz Kültürleri Film Festivali'nde ödüller aldı (1984).

Ferit Edgü Eserleri

Roman

Kimse (1976)

O/Hakkari'de Bir Mevsim (1977)

Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı (1988)

Öykü

Kaçkınlar (1959)

Bozgun (1962)

Av (1968)

Bir Gemide (1978)

Çığlık (1982)

Binbir Hece (1991)

Doğu Öyküleri (1995)

İşte Deniz, Maria (1999)

Do Sesi (2002)

Avara Kasnak (2005)

Nijinski Öyküleri (2007)

Senaryo

Hakkâri'de Bir Mevsim (O adlı romanından senaryo, Onat Kutlar ile birlikte)

Deneme

Tüm Ders Notları (1978)

Yazmak Eylemi (1980)

Şimdi Saat Kaç? (1986)

Yeni Ders Notları (1991)

Seyir Sözcükleri (1996)

Devam (2001)

Sözlü/ Yazılı (2003)

İnsanlık Halleri (2003)

Şiir

Ah Minel Aşk (1978)

Dağ Şiirleri (1999)

Anı

Görsel Yolculuklar (2003)

Biyografi

Abidin (2003)

Avni Arbaş (2001)

Osman Hamdi-Bilinmeyen Resimleri (1986)

Çocuk Kitabı

Doğa Dostları (2004)

Çeviri

Düşüş (Albert Camus, 1961),

Godot'yu Beklerken (Samuel Beckett, 1963),

Bugünün Dünyasında Felsefe (Jean Wahl, 1965), A

Aydınlar ve Toplum, (Antonio Gramsci, V. Günyol , B. Onaran'la, 1967),

Amerika: Şiirler (Allen Ginsberg, Lawrence Ferlinghetti, 1976).

Monografi

Bunların dışında Abidin Dino, Yüksel Arslan, Van Gogh, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Füreya, Aliye Berger, Ergin İnan, Fikret Mualla, Avni Arbaş üzerine yayımlanmış monografileri var.

Ödülleri

Sait Faik Hikâye Armağanı 1979 (Bir Gemide)

Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü 1979 (Tüm Ders Notları)

Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü 1988 (Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı)

Ferit Edgü Kitapları - Eserleri

  • Hakkari'de Bir Mevsim
  • Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı
  • Yazmak Eylemi
  • Selma Gürbüz İçin Üç Yazı
  • Çığlık
  • Her Şeyin Sonundayım
  • Yaralı Zaman
  • İşte Deniz, Maria
  • Do Sesi
  • Buluşmalar
  • Av
  • Tüm Ders Notları
  • Bir Gemide
  • Kaçkınlar
  • Şimdi Saat Kaç
  • Doğu Öyküleri
  • Leş
  • Kimse
  • Nijinski Öyküleri
  • Giden Bir Kedinin Ardından
  • Cahil
  • Van Gogh - Yüz Yıl Sonra
  • Biçimler, Renkler, Sözcükler
  • Yüksel Arslan: İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü'den Arture'lere
  • Avara Kasnak
  • İlk Öyküler Kaçkınlar / Bozgun / Devam
  • Yeni Ders Notları
  • Özyurdunda Yabancı Olmak
  • Korkuyorum
  • Ah Min-el Aşk
  • Binbir Hece
  • Abidin
  • Seyir Sözcükleri
  • İnsanlık Halleri
  • Paraboller
  • Kaza Sözleri ve Öteki Metinler
  • Devam
  • Görsel Yolculuklar
  • Sözlü - Yazılı
  • Kültür Emperyalizmi
  • Batı Kültürü Önünde Hiçbir Saplantım Yok - Mektuplar
  • Ergin İnan
  • Dengê Doyê
  • Duo
  • Osman Hamdi Bilinmeyen Resimleri
  • Yolun Gittiği Yer
  • Orhan Duru Ölmeden Önce - Öldükten Sonra
  • Fikret Muallâ - Albastı Defterleri
  • Bozgun

Ferit Edgü Alıntıları - Sözleri

  • ... bir insanın ne kadar gizi varsa, o kadar. (Biçimler, Renkler, Sözcükler)
  • Başkalarının değil, kendi sözcüklerinle konuşmasını öğren. (Leş)
  • "Gelmiş geçmiş hiçbir yazar Kafka kadar kendi çöplüğünde eşelenmedi." (Tüm Ders Notları)
  • Her zaman aramak gerek. Her zaman. Bulduğunda bile. Yeniden aramaya koyulmak gerek. Başka nasıl yol alınabilir? (Devam)
  • Cahil hukuk tanımaz. (Cahil)
  • Çaresizlik, dedim, çaresizlik, çaresizlik, çaresizlik. Ağlama dedi Canan. Sus, ağlama, çaresizliğe bir çare bulunur elbet. O da biliyordu bizim çaresizliğimizin çaresi yoktur. Biz bu yaşamın içinde bir başka yaşamın yolcusuyuz ve bu yolculuk çok uzun sürmez. (Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı)

  • Ateşle çevrili -ya da boşlukla- bir yalnızlık içindeyiz. (Özyurdunda Yabancı Olmak)
  • Jiyan, nexweşîyekê rih e. Novalis (Yaşamak, ruhsal bir hastalıktır) (Dengê Doyê)
  • Dünyadan dargın ayrıldım. (Orhan Duru Ölmeden Önce - Öldükten Sonra)
  • Her zaman aramak gerek. Her zaman. Bulduğunda bile. Yeniden aramaya koyulmak gerek. Başka nasıl yol alınabilir? (Devam)
  • "- Bana unuttuğun bir öykünü anlatsana? - Hangi öykümü? - Yaşadığın ve unuttuğun bir öykünü. - Tüm öykülerimi mi demek istiyorsun?" (İşte Deniz, Maria)
  • Yaşamak, yaşamayı sürdürebilmek için kişiliğini bulmak zorundasın. (Hakkari'de Bir Mevsim)
  • O sıralar bir sözcük arıyordum. Bir sözcük. Bir tek sözcük. Bilmiyorum neydi? Hiçbir şey anlatmayacak olan? (Bozgun)

  • Hep aynı... Dün de bugün de.... (Av)
  • Bir beraberliğin, anlaşmanın kıvancından çok, bir acının, yan yanayken bile aralarında bir uzaklığın bulunduğunu biliyordu. (Av)
  • Bu karanlığın en yoğun noktasından kopmuş ben ben bu muyum? (Paraboller)
  • ''Ben bir insan müsveddesiyim" diyor Kierkegaard " (Tüm Ders Notları)
  • Gün geçtikçe uzaklaşıyoruz birbirimizden ve kendimizden... (Av)
  • Yaz boz tahtası yaşam. Sen ne kadar ölürsen öl. (Kaza Sözleri ve Öteki Metinler)
  • Umutsuzluk insanı her yere götürür. Evet, tabii, intihara bile. (Yazmak Eylemi)

Yorum Yaz