diorex
life

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği - Milan Kundera Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kimin eseri? Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabının yazarı kimdir? Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği konusu ve anafikri nedir? Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabı ne anlatıyor? Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabının yazarı Milan Kundera kimdir? İşte Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.02.2022 10:00
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği - Milan Kundera Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Milan Kundera

Çevirmen: Fatih Özgüven

Orijinal Adı: Nesnesitelná lehkost bytí

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750726170

Sayfa Sayısı: 336

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Cumartesi ve pazar günleri, varolmanın tatlı hafifliğinin geleceğin derinliklerinden yükselip yanına vardığı duygusu içindeydi. Pazartesi, benzerini bundan önce hiç tanımadığı bir ağırlıkla çarpıldı. Rus tanklarının tonlarca çeliği bunun yanında hiç kalırdı. Çünkü sevecenlikten daha ağır bir şey yoktur dünyada.

Milan Kundera’nın en bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, yayımlanır yayımlanmaz çağdaş klasikler arasına girmiş, geçen yüzyılın en güçlü anlatılarından biri. Kundera, tepkiye karşı tepkisizliği, kararlılığa karşı kararsızlığın tutarlı ve erdemli yanlarını araştırdığı romanının başkişisi Tomas’la alışılmış, arkasında güçlü düşünce ve yaşam kurallarını taşıyan roman karakterlerini sorgular. Sovyetler’in Çekoslovakya’yı işgal günlerini de arka planda anlatır. Tıpkı kişiler gibi toplumsal önyargılar da eninde sonunda kararsızlığa ve “varolmanın dayanılmaz hafifliği”ne mahkûmdur ne de olsa.

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Alıntıları - Sözleri

  • İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.
  • "Gücünü neden hiç benim üzerinde kullanmıyorsun?"dedi. "Sevgi insanın gücünden vazgeçmesi demektir de ondan"dedi.
  • "Düşünceler de hayat kurtarabilir."
  • Gözü "daha yükseklerde bir yerde" olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır.
  • İnsanlar genellikle dertlerinden kurtulmak için gelecege kaçar , zamanın yoluna düşsel bir çizgi çeker , bu çizginin ötesin de o anki dert ve sıkıntılarının sona erecegini sanırlar..
  • "Gözü 'daha yükseklerde bir yerde' olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır.." #Edebiyat
  • Aşk bir meydan savaşıdır..
  • Günün birinde, birinin çıkıp da, 'Sen ne yapıyorsun burada? Ait olduğun yere dön!' demesini bekler gibiydi adeta.
  • Bir caddede dilenciler çoğaldıkça, onları tek tek görmezden gelme refleksimiz güçlenir... dünya da bize böyle davranır,.”
  • Birisine merhamet duyarak sevmek gerçekten sevmek degildir.
  • .aşklar da imparatorluklar gibidir; üzerine dayandırıldıkları düşünceler un ufak olduğunda, onlar da silinir gider.
  • 'Bilmiyordum! Ben inananlardandım.' sözlerinin ta kendisi değil midir onarılması imkansız suçunu temelinde yatan..
  • “içinde yaşadıgı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.”
  • ‘’ İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir. ‘’
  • İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Es Muss Sein! (+18): Arkadaşlar öncelikle kitabı inceleme yapmaya kesinlikle yaş sınırı muhabbeti ile başlamak istiyorum.(+18) veya (+21) yaş sınırı arasında gittim geldim.Yani (+18) olduğu kitabın garanti ama (+21) de olabilir.İncelememi de bu yaş altındaki arkadaşlar okumasın.Biliyorum bu tarz uyarılar o yaşlarda daha bir çekici geliyor ama bunu söylemem lazım.Çünkü yanlış zamanlarda yanlış kitaplar size hiçbir şey katmayacaktır.Hatta belki bazı şeyleri de sizden alıp götürecektir.Bu uyarımı lütfen ciddiye alın ve bu kitabı da, bu incelemeyi de okumayın! Şimdi incelememe rahat bir biçimde geçebilirim sanırım.Öncelikle yazar/milan-kundera ile başlayacağım.Fransız bi yazar demek sanırım daha doğru onun için.Çek Cumhuriyeti vatandaşı olarak doğmuş ama uzun süreler hem topraklarına uzak, hemde elinden alınan vatandaşlığı sayesinde vatandaşlığına uzak bir hayat sürmüştür.Aklınıza yazar/nazim-hikmet-ran geldi biliyorum.Nazım dan tek farkı onun hayatta iken, Nazım ise öldükten sonra vatandaşlığına tekrar kavuşması.Milan, ilk başlarda sadece Çekce yazdığı kitaplarını günümüzde sadece Fransızca dilini kullanarak devam etmektedir.2022 yılı itibari ile hala hayattadır.1929 doğumlu olduğunu düşünürsek, 93 yaşındadır günümüzde.Çek Komunist partisi üyesidir.Aynı zamanda 20 den fazla uluslararası ödül sahibidir kendileri.Nobel ödülünde ise adı defaatle geçmiş olmasına rağmen alamamıştır.Eserleri 40 dan fazla dile çevrilmiş bir kalemdir kendileri. Babası müzik eğitmeni olduğu için ona pianoyu çok küçük bir yaşta öğretmiştir.Buradan da Beethoven hikayesini nereden bildiği ve kitap/varolmanin-dayanilmaz-hafifligi--3209 kitabının ana sloganın nereden geldiğini daha iyi anlıyoruz.Milan sonrasında, Edebiyat eğitimi alır ve sağlam bir komunist olarak hayatına erken dönemlerde devam eder.22 senenin 14 senesi ağır olmak üzere hapis cezası alır.Nedeni ise devletle ilgili paylaşılmaması gereken belgelerin paylaşılımıdır.İkinci bir konu daha böylece gözümüze geldi.O da kitap/varolmanin-dayanilmaz-hafifligi--3209 kitabının baş kahramanının gazetede yazdığı yazıdan dolayı devleti karşısına alması ve imzaya zorlatılması hadisesi.O da ne yazık ki Milan için kötü bir tecrübesinin neticesi ortaya çıkmıştır.Aldığı cezaya itiraz edenlerin bir tanesi tanıdıktır.Evet o kişi Nobel ödüllü yazarımız yazar/orhan-pamuk un ta kendisidir.Diğer önemli isimler ise yazar/j-m-coetzee-1 , yazar/gabriel-garcia-marquez , yazar/nadine-gordimer dir.Prag Baharı hadisesinin içinde aktif bir rol almıştır Milan.Sovyet işgali nedeni ile komunist düşünce Çekoslovakya da bitmiş ve kitaplarının satışı yasaklanmıştır.İşsiz kalmamak için farklı isimle gençler için hikayeler yazmış ve eski yeteneği müziğe geri dönmüştür.Bu dönemde eşi ile birlikte bir İtalyanın sayesiyle universitede iş bulur ve yazar/julio-cortazar ile birlikte Fransız vatandaşı olurlar.İşte kitabımız kitap/varolmanin-dayanilmaz-hafifligi--3209 böyle bir dönemde yazılmıştır.1985 den beri konuşmaz.Açıklamalarını ise sadece yazılı olarak yapar sadece Milan. Peki kitaba gelelim o halde. yazar/friedrich-nietzsche malumunuz Varoluşçuluk savunucularından en önemlilerinden biridir ve bize şunu der:"Bir kere geldin dünyaya,hayatın tektir, değiştirilmezdir, geriye döndürülmezdir ve bu nedenle tekrarlanmaz ve düzeltimez.Mutlak sorumluluk ile onu hafif yaşayıp risk ve hata ihtimalini minimalize edersin."der.Kitapta "das schwerste Gewicht" diye geçer bu konu. Tomas,eşinden yeni ayrılmış ve bir erkek çocuğu olan, çapkın bir cerrahtır.Sabina diye ressam bi sevgilisi vardır.Teresa diye bir barda çalışan kızla tanışır.Onunla daha sonradan aynı evde yaşamaya başlar ve onu kıskanmaya başladığı için evlenirler.Ama çapkınları da devam eder.Bir gazetede yazdığı yazıdan dolayı başı belaya girer. Kitap, 1982 de yazılmaya başlamış ve 1984 de ise basılmıştır.Çekcedir.Tomas, tutkulu ve çapkın aşık, Teresa ve Franz saf aşık, Sabina ise hafifi arayan aşıktır.Kitapta hafif olumlu, ağır ise olumsuz çizilmiştir.Tomas,sürekli birileri ile birlikte olsa da bu onun en sonunda Teresa ya tekrar geri gelmesini sağlar.Doyumsuz bir kişidir.Kitaptaki hiçbir karakter sevimli değildir.Hepsinin olumsuz tarafı ağır değil, çok ağır basmaktadır.Teresa, Tomas ı aldatır, Tomas hergün farklı bir kadınla Teresa yı, Franz kendi eşini aldatır, Sabina da herkesi aldatır.Kısaca al birini vur ötekine bir durum.Erotik betimlemeler hat safhadadır.Bazen argo ve çirkin sözcüklerde kitapta yerini alır.Kitaptaki hiçbir karakter doğru bi adım atamaz.Hepsi yanlıştır.Mesela Tomas ın yıllardır görmediği oğlu gelir ama oğlunu da aldatır.Yaa arkadaş! Kitabın adı neden Aldatmanın Dayanılmaz Ağırlığı yapmadın demeden kendimi alamadım. Şimdi diyeceksiniz ki adam bu kadar sevimsiz karakterleri bir kitaba doldurabildiyse bu da bir başarı değil mi diye.Kesinlikle haklısınız.Ama ben kitaptan bir şey almam lazım.Tek aldığım şu idi:"Devleti kendine düşman edersen, işin bir gün biter."mesajı olabilir.Bu da saçma bi mesaj olur. Aklınca kaderin ağırsa, hayatın hafif gidişatının,verdiğin hafif yanıtların bir anlamı yoktur mesajı vermek istemiş.Ama arkadaş bu böyle mi verilir? Hay Allah ım. Kitsch in bi bok muhabbeti var.Aşırı rahatsiz etti.Kötü olan şey reddedilmeli kafası.Ama burada da Tanrı kelimesi sürekli cümlenin içinde geçiyor.Sinirim bozuldu. Müzik kavramı a bakışı hoşuma gitti.Herkes kendinden bir şey bulur, dinlenen aynı ama netice farklı diyor.Yaş büyüdükçe bu zevk değişir, çünkü beklentiler,istenilenler de değişmiştir diyor. Kitabın sloganına da gelecek olursak : Muss es sein? Es muss sein! (Bu kavramı Beethoven dan duymuş olan yazar olmalı mı?olmalı şeklinde zor bir karar verecekken öyle olmalı şeklinde kullanıyor.) Kitapta, Anna Karenina ve Kral oidipus kitap isimleri sık sık karşımıza çıkıyor.Köpeklerinin ismi Karenin mesela. Kitapta aşk yok,sevgi yok,duygularda netlik yok,sevimli bi karakter yok,tam tersi üzüldüğün biri de yok,Franz a üzüleyim bari dedim,sonra karısını aldatana ben niye üzülüyom yaa dedim,hakettiğini buldu dedim,bi mesaj yok.Cinsellik harici elle tutulacak hiçbir şey yok.Kadın gene edebiyatın büyük sorunu metalaşmış,saygı,sevgi yok.Erkek aldatıyor,ama aldatılan kadın erkek öğrenmesin diye aldatırken 50 takla atıyor.Bir kitapta cinsellik sadece dozunda ve kitapla alakalı olmalı.Ama burada o da yok.Adam çapkın tamam anladık.Daha neden uzatıyorsunuz ki yani?Birde şöyle çapkın.Bir de böyle çapkın.Ha bi de böyle çapkın.Şunu söylemiş miydim şu şekilde çapkın.Tamam anladık yaa yeter.Tomas çapkın! 3 Oscar lı oyuncu Daniel Day-Lewis ve Juliette Binoche,Lena Olin in olduğu 1988 yapımı filmi de mevcuttur.Filmi sansürlü izledim yine de sevmedim.Oyunculuklar iyi ama senaryo kötü olunca yapacak bir şey yok. İlk kez bi kitaba 5 altı veriyorum.Kitaba puanım 3. (Emre Bulut)

Vaktiniz kısıtlıysa size kitabı birkaç madde ile şöyle açıklayabilirim. - Kitapta 4 ana karakterimiz var Tomas, Tereza, Sabina, Franz. Hepsi yaşını almış bireyler ve yaptıkları her davranışın çocukluklarıyla, travmalarıyla, birbirlerine olan korkuları veya sevgileriyle bağlantısı var. - Kitapta 4 ana karakterin dışında siyasi problemler, halka yönelik eleştiriler, yeni öğrenebileceğiniz eşsiz kelimeler yer alıyor. -Kitap fazlasıyla akıcı ve yazar düşüncelerinize dokunmayı başarıyor. Rus işgalinin olduğu dönemlerde yaşayan 4 karakterimizin hayat hikayelerini çok kısa ve öz bir şekilde yansıtıyor kitap. Bende size bu karakterlerimiz hakkında bilgi vereceğim. 1- Tomas, boşandığı eşinden bir çocuğu olan bir baba. Ama maalesef babalık yapmak onun için çok zahmetli ve gereksiz. Sabina'nın en yakın arkadaşı(ama kendisiyle birlikte bir ilişkileri vardır. Garip.) Ve Tereza ile de 7 yıllık evli. Ama Tereza ile evliyken birçok kadınla beraber oluyor ve bundan hiç utanç duymuyor. Tereza  ile evlenmesinin nedeni ise onunla birlikte olduğu gecenin sabahı Tereza'ın onun elini sıkıca tutması ve bırakmaması. Çok garip bir karakter ve şahsen onu hiç sevmiyorum. 2- Tereza, Tomas'ın karısı olur kendisi ve Sabina'nın da arkadaşı olur. Tereza daha küçük yaşlarından itibaren anne ve baba sevgisinden mahrum büyüdü. Annesinin hiç hoş olmayan davranışları bulunmakta bir örnek verecek olursam kızı duş alırken babasının banyoya girmesine izin veriyor ve Tereza bu duruma karşı çıkınca ona tepki gösteriyor. Ve yıllar sonra rüyalarında çıplak insanlar görmeye başlıyor tabiki bunun üvey babası ve annesi yüzünden olduğu aşikar. Her zaman evinden kaçmak isteyen bir kızdı Tomasla evlenmesinin tek sebebi buydu annesinden uzak kalmak istiyordu. Zavallı Tereza; tüm ilişkilerini, tüm davranışlarını, korktuğu ve sevindiği durumları, gördüğü kabuslarını hatta okuduğu kitapları bile annesine göre şekillendirmişti hepsi annesinin ona gösterdiği davranışların bir sonucuydu. Okurken şunu hissettim anneler kızlarının kaderini ya çok güzel ya da çok korkunç bir şekilde şekillendiriyor. 3- Franz, Sabina'nın sevgilisidir ve ona karşı pek bir sevgisi yoktur. Ama ondaki kadına her zaman saygı duyar. Çünkü annesi zamanında çok acı çekmişti. on iki yaşındayken babası tarafından terk edilen annesi birden tek başına kaldı. Oğlan ciddi bir şeylerin olup bittiğini seziyordu, ama annesi o bunalıma düşmesin diye üzücü olayı yumuşak, anlamsız sözlerle geçiştirdi. Babasının evi terk ettiği gün, Franz’la annesi birlikte kente indiler ve evden çıkarlarken Franz annesinin bir ayağına başka öteki ayağına başka pabuç giymiş olduğunu fark etti. Ne yapacağını şaşırmıştı; yaptığı yanlışlığa dikkatini çekmek istiyor, ama bir yandan da annesini incitmekten korkuyordu. İşte bu yüzden, kentte birlikte yürüdükleri süre boyunca gözlerini annesinin ayaklarından ayıramadı: Acı çekmenin ne demek olduğunu ucundan kenarından ilk sezişi böyle oldu. Bence sorun çıkaran erkekler Franz'ın hatırladığı şeyi unutuyorlar. Annesi yönünden bakmak yerine annesine yapılanları kendi kadınına yapıyor. Bunu çocukluk travması olarak değerlendirmek yerinde değil ve acı verici. -Sabina, Franz'ın sevgilisi, Tereza ve Tomasın arkadaşı. Ve o da Franz gibi babasından yaralıydı daha 13 yaşında birinden hoşlandığı için 1 yıl eve kapatılmıştı ve bu yüzden babasından nefret ediyordu. Sadece bu yüzden de değil babası şuan ressam olan kızına o zamanlar resim yapmayı yasaklamıştı ve bu Sabina'nın en sevdiği aktiviteydi ondan bir parçaydı. Bu yüzden ona ihanet etmek zevk veriyordu. Ama bence ihaneti yanlış anlamıştı çünkü ihanet sadece başını alıp gitmek değildi ki. İleriki yaşamında Resimle uğraştı. Karakterlerimizi böyle açıklayabilirim. Kitapta bir çok kavrama yer veriliyor ağırlık, hafiflik, karanlık, aydınlık, ihanet...bunları çok güzel bir şekilde açıklıyor ve karakterlerle bağlantılarını anlatıyor. Aynı zamanda kitabın anlattığı dönem Rus işgalinin olduğu dönem siyasetle ilgili durumları, halkın bakış açılarını, yapıp yapmamamız gereken davranışları çok güzel bir şekilde eleştiriyor. Daha bir çok konu ele alınıyor. Okunması gereken bir kitap tavsiye ederim. Umarım incelemem faydalı olmuştur Canım kendim ya ne güzel yazdım böyle (Dicle)

Kitabın Yazarı Milan Kundera Kimdir?

Milan Kundera, Çek-Fransız asıllı yazar. Kundera, 1 Nisan 1929'da Çekoslovakya'nın Brno şehrinde doğmuştur. 15 kitap yazmış, sayısız ödül almış, yazarlık mesleği yanında uzun yıllar müzik ve sinemayla profesyonel olarak uğraşmıştır. Yaşamını Paris'te, eşiyle birlikte sürdürmektedir.

Yaşamı

1929 yılında, orta halli Kundera ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Ludvik Kundera (1891-1971), 1948-1961 yılları arasında Brno Müzik Akademisi müdürlüğü yapmış olan, ünlü müzikolojist ve piyanist Leoš Janaček'in öğrencisiydi. İlk piyano derslerini babasından aldı ve ilerleyen yıllarda kendisi de müzikoloji üzerine çalışmalar yaptı.

Lise eğitimini 1948 yılında Brünn'de bitirdikten sonra, Charles Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, edebiyat ve estetik üzerine eğitim gördü. İki dönem sonra Film Akademisi'ne geçti ve yönetmenlik konusunda ilk makalelerini yazdı fakat daha sonra çalışmalarını politik baskı yüzünden durdurmak zorunda kaldı.

II. Dünya Savaşı'nın sonunda Komünist Parti'ye üye oldu. Ancak 1948'in şubat ayında partiden çıkarıldı. 1950 yılında da bir diğer Çek yazar Jan Trefulka Komünist Parti'ye karşı faaliyetlerde bulunmaktan, partiden uzaklaştırıldı. Trefulka o günlerde gerçekleşen olayları 1962 yılında yazdığı Pršelo jim štěstí (Onlardan Yükselen Mutluluk) romanında anlattı. Kundera'ysa o günlerde başına gelenleri bir şaka olarak görmüş olacak ki, partiden çıkarılma sürecinde başına gelenleri anlattığı kitabının ismini Žert (Şaka) koydu. 1956 yılında Komünist Parti'ye tekrar giren Milan Kundera, 1976 yılında ikinci kez, Vaclav Havel gibi ünlü yazarlar ve sanatçılarla birlikte partiden ihraç edildi.

1968'deki Rus istilasından sonra, Prag Müzik ve Sanatlar Akademisindeki görevinden uzaklaştırılan Kundera, politik baskılara dayanamayarak Fransa'ya göç etti ve 1981 yılında Fransa vatandaşı oldu. 1979 yılında yazdığı "Gülüşün ve Unutuşun" kitabının yayınlanmasının ardından Çekoslovak hükümeti Kundera'yı vatandaşlıktan çıkardı.

1980 yılında Gabriel Garcia Marquez'in aldığı Commonwealth Ödülü'nü, 1981 yılında Tennessee Williams'la paylaştı. En bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği 1988 yılında Philip Kaufman tarafından sinemaya uyarlandı. 1983 yılında Michigan Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verilen Kundera 1985 yılında da Kudüs Ödülü'ne layık görüldü.

Çağımızın en başarılı düşünsel roman yazarı ve varoluşçuların sonuncusu olarak nitelendirilen Kundera'nın son kitabı "Bir Buluşma" 2009 yılında yayınlanıp 2010 yılında ise Türkçeye çevrilmiştir.

Ödülleri

Medicis Ödülü (Yaşam Başka Yerde)

Mondello Ödülü (Jacques İle Efendisi)

Commonwealth Ödülü

Europa Literatura Ödülü

Kudüs Ödülü

Milan Kundera Kitapları - Eserleri

  • Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
  • Kimlik
  • Bilmemek
  • Yavaşlık
  • Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
  • Gülünesi Aşklar

  • Kayıtsızlık Şenliği
  • Ölümsüzlük
  • Ayrılık Valsi
  • Yaşam Başka Yerde
  • Şaka
  • Roman Sanatı
  • Bir Buluşma

  • Jacques ile Efendisi
  • Perde
  • Saptırılmış Vasiyetler
  • Anahtar Sahipleri
  • Varlığın Dözülməz Yüngüllüyü

Milan Kundera Alıntıları - Sözleri

  • “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.” (Bilmemek)
  • “İnsanoğlu anlamdan yoksun bir varlık, bir tesadüf olduğunu, oyunun sonuna kadar nedensiz oynamak zorunda olduğunu kavramaktadır şimdi.” Bacon (Bir Buluşma)
  • “Şairler icat etmez şiirleri Gerilerde bir yerdedir şiir Çok, çok uzun zamandır oradadır Şairin tek yaptığı onu keşfetmektir.” Jan Skácel (Roman Sanatı)
  • İnsanın gücü tükenir ve üzerine elini kolunu bağlayan bir yorgunluk çöker. Yorgunluk: hayatın kıyısından ölümün kıyısına uzanan sessiz bir köprü. (Ölümsüzlük)
  • Birkaç gündür ben de saat gibiyim, durup dinlenmeden koşuyorum.Bazen zamanın benim dışımda akıp gittiğini duyuyorum... Tıpkı bir ırmak gibi... Çok yorgunum, bir bardak su verebilir mısın? (Anahtar Sahipleri)
  • “İnsan dünyaya bir defa gelir ve bir daha asla önceki bir hayatın deneyimleriyle başka bir hayata başlanamaz. Gençlik nedir bilmeden çocukluktan çıkılır, evli olmak nedir bilmeden evlenilir ve yaşlılığa girerken dahi insan nereye gideceğini bilmez. Yaşlılar, yaşlılıklarının masum çocuklarıdır. Bu anlamda, insanlığın dünyası acemiliğin gezegenidir.” (Roman Sanatı)

  • İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir. (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
  • Yavrucuğum hiçbir zaman anlayamayacağın bir keder var içimde. (Yaşam Başka Yerde)
  • Sevgi kırılgan, narin bir şey midir peki? (Yavaşlık)
  • "Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız. Olaylar çabucak olup bittiği zaman, kimse hiçbir şeyden emin olamaz, hiçbir şeyden, hatta kendisinden." (Yavaşlık)
  • "Gözü 'daha yükseklerde bir yerde' olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır.." #Edebiyat (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
  • Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Gözümüzün önüne en sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şey anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda, kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. (Yavaşlık)
  • 'En güzel intikam, 'başarıdır.' Seni sevmeyen herkesi üzer.' (Jacques ile Efendisi)

  • Tek özgürlüğümüz, acı ile zevk arasında seçim yapmak­tı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu an­lamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkar­mayı bilmek gerekirdi. (Kimlik)
  • Her şey düzenlenmiş, ayarlanmış, yapay, her şey bir oyun, hiçbir şey içten değil. (Yavaşlık)
  • İnsan, yaptığı bir hareket, söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yaşadığı bir duygu yüzünden kızamaz, çünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur. (Kimlik)
  • İnsanın hayatta geri çekilmek zorunda kaldığı anlar vardır: Yaşamsal konumları korumak için en az önemli konumları terk etmenin gerektiği anlar. (Gülünesi Aşklar)
  • Eğlenir, başkalarını eğlendirir ve düzenden yana olmanın ortaya koyduğu olur olmaz vaatlerle dünyayı tek ve koca bir şakaya çevirir. (Roman Sanatı)
  • Ben annemi hep gökyüzünde diye düşünürüm. (Şaka)
  • Ölüm ülkesine ulaşmak için, insanın kısacık bir süre kendisinin dışına çıkması yeterlidir. (Saptırılmış Vasiyetler)

Yorum Yaz