Varoluşçular Kahvesi - Sarah Bakewell Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Varoluşçular Kahvesi kimin eseri? Varoluşçular Kahvesi kitabının yazarı kimdir? Varoluşçular Kahvesi konusu ve anafikri nedir? Varoluşçular Kahvesi kitabı ne anlatıyor? Varoluşçular Kahvesi PDF indirme linki var mı? Varoluşçular Kahvesi kitabının yazarı Sarah Bakewell kimdir? İşte Varoluşçular Kahvesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sarah Bakewell
Çevirmen: Emre Gözgü
Yayın Evi: Domingo Yayınevi
İSBN: 9786051980195
Sayfa Sayısı: 440
Varoluşçular Kahvesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü’nü kazanan, “Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı”nın yazarındanParis, 1933. Üç genç arkadaş, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Raymond Aron, Montparnasse’ta bir barda kayısı kokteyllerini yudumlarken, Aron içkisini göstererek, “Bu kokteyl üzerinden felsefe yapabilirsin!” der.
Sartre, bu ilham verici andan yola çıkarak, yaşam –aşk ve tutku, özgürlük ve varoluş, kafeler ve garsonlar, dostluk ve devrim ateşi– hakkındaki kendi sıra dışı felsefesini yaratacaktır. Bu felsefe, Paris’te büyük bir heyecan dalgası yaratıp dünyayı kasıp kavuracak, 1968 öğrenci ayaklanmalarından sivil haklar mücadelesine kadar birçok toplumsal harekete damgasını vuracaktır.
Varoluşçular Kahvesiçağdaş varoluşçuluğun hikâyesini insanlar, zihinler ve fikirler arasında kurulan tutkulu bir ilişki olarak anlatıyor. Sarah Bakewell hayat hikâyeleri ile düşünceleri harmanlayarak, bizleri yaşama dair olduğu kadar yaşamları değiştiren, neyiz ve nasıl yaşamalıyız gibi önemli soruları ele alan bir felsefenin kalbine götürüyor.
“Şahane... Titizlikle kaleme alınmış ve zihin açıcı. “Düşünen” herkese öneriyorum.”
- Library Journal -
Varoluşçular Kahvesi Alıntıları - Sözleri
- Tüm bu teknolojiyle iç içe yaşamak gerçekten mümkün müydü? Bu durum insanı nasıl etkiliyordu? Sartre, Chaplinesk bir endüstriyel makinenin dişlileri olmaları ve patronları tarafından sürekli daha hızlı olmaya sevk edilmelerine rağmen ABD'li işçilerin neşeli göründüklerini şaşkınlıkla gözlemlemişti. Amerika büyük bir makineyi andırıyordu ve Sartre durumun bu şekilde devam edip edemeyeceğini merak ediyordu.
- Hayatımı belirli doğrultularda yaşamaya karar vermiş olabilirim ancak bunlardan sapmayacağımın garantisi yoktur.
- .. Hitler'in ideolojisine karşı çıkanların birçoğu kısa süre içinde görüşlerini kendilerine saklamayı öğrendi. Sokakta bir Nazi yürüyüşüne denk gelirlerse ya gözden kayboluyor ya da herkes gibi mecburi Nazi selamını veriyor ve kendi kendilerini inanmadıkları bu el hareketini yapmanın hiçbir anlam ifade etmediği konusunda teskin ediyorlardı. Psikolog Bruno Bettelheim'in sonradan bu dönem üzerine yazdığı gibi, kol kaldırmak gibi önemsiz bir detay yüzünden çok az insan hayatını riske atacaktır. Oysa bireyin direnç gösterme gücü bu şekilde aşınır ve en sonunda onunla birlikte sorumluluk bilinci ve ahlaki bütünlüğünü de yitirir.
- Levinas insana ağırlık hissi veren, göğsüne bir yumru gibi oturan anonim varlığa "il y a" (vardır) adını vermiştir. İnsanın üstüne bir karabasan gibi çöken, düşünceye hiç yer bırakmayan boğucu bir kabus hissidir bu.
- Varoluşçulukta, mazeretlere yer yoktur. Özgürlük, beraberinde mutlak sorumluluk getirir.
- "Makineleşme"yi her şeyin bir-makineye-dönüştürülmesi anla mında kullandı: .. Bu yaklaşımla küçük çiftçiler ya da zanaatkârlar gibi sabır, itina ve alın teriyle ürünleri şekillendirmek yerine, istediğimizi vermesi için doğayı arsızca zorlarız. Ürünleri kaynaklarından zorbalıkla alırız. .. Dahası, aldığımız şeyi nadiren anında kullanıp tüketiriz. .. "Her şeye hep el önünde bulunacak ve yeni bir emre kadar göreve hazır bir şekilde bekleyecek şekilde hazır olda durması emredilmiştir.”
- Göründüğümüzden farklıyız... Belki daha kötü, belki daha iyiyiz ama kesinlikle farklıyız... Hepimiz kendimize yabancıyız.
- hiçbir şey deneyimlemeyen, hiçbir şey hayal etmeyen ya da hiçbir şey hakkında fikir yürütmeyen bir zihin için zihin demek çok zordur.
- En beklenmedik zamanlarda, yaşamınızda yeri doldurulamaz boşluklarla karşılaşabilirdiniz.
- Aslına bakılırsa müzik hakkındaki tüm konuşmalar fenomenolojiktir. Bir nota dizisini "yükseliyor" ya da “alçalıyor” diye tarif etsem bile bu, ses dalgalarının frekanslarındaki ya da boylarındaki değişimlerden çok, müziğin zihnimde nasıl tınladığıyla alakalıdır. Notaların görünmez bir merdivende yukarı tırmandığını işitirim. Ralph Vaughan Williams'tan "The Lark Ascending" parçasını dinlerken ben de neredeyse fiziksel olarak sandalyemden kalkıp yükselirim; ruhum yükselişe geçer. Bu sadece bana olmaz: müzik böyle bir şeydir.
Varoluşçular Kahvesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Varoluşçular Kahvesi, benim okumaya başlamadan önceki beklentimin aksine varoluşçu fikir ve kavramlardan ziyade varoluşçuların kendilerine odaklanan bir kitap. Varoluşçuluğu öğretme gayesinde değil, daha çok varoluşçuluğun geliştiği dönemin "zeitgeist"ını ortaya koyuyor. Yazar, bir yandan iki büyük dünya savaşı ve büyük bir dinamizm içindeki siyasi iklim gibi toplumsal ve küresel olaylara ışık tutarken bir yandan da bahsi geçen düşünürlerin bireysel yaşantılarını içinde bulundukları bu bağlamla birlikte aktarıyor. Kitap biraz da varoluşçuluk şemsiyesi altındaki filozofların birbirleriyle olan ilişki ağlarının haritası şeklinde planlanmış gibi geldi bana. Çoğu aynı dönemlerde ve sınırlı bir coğrafyada yaşadığından yolları bir şekilde kesişmiş olan bu varoluşçu düşünürlerin birbirleriyle yalnızca entelektüel olarak ilişkilenmiş olmadıklarını, aynı zamanda aralarında inişli çıkışlı dostlukların da olduğunu görmek beni şaşırttı. Filozoflar arasındaki ihanetler, kavgalar, fikir uyuşmazlıkları gibi magazinsel unsurlara yer verilmesinin kitap boyunca kurgusal bir metin okuyormuşçasına merakı canlı tuttuğunu düşünüyorum. Ama bunun dışında da zaten yazarın dili gayet akıcı, anlatımı okuyucuyu yormuyor. Kilit varoluşçu fikirlere yer verilmiş olsa da bu kitap teorik altyapı oluşturabilecek bir ders kitabı niteliğinde değil. Ancak, dönemin zihniyetini kavramak ve fikirlerin arkasındaki insanları tanımak için çok iyi bir kaynak. Bu nedenle bence varoluşçuluğu gerçekten anlayabilmek için iyi bir başlangıç. (Zeynep)
Varoluşçuluğa dair okuduğum en keyifli kitaplardan bir tanesiydi . Varoluşçuların yaşamları , birbirleriyle ilişkileri , düşüncelerindeki kırılma noktaları , dönemin sorunlarına verdikleri tepkiler çok güzel işleniyor... “Hayatlardan ziyade felsefelerine , fikirlerine eğilseydi keşke” dediğim yazar kitabın son cümlelerinde bana yanıt veriyor ve diyor ki :”Evet , fikirler ilgi çekicidir ama asıl ilgi çekici olan bizzat insanlardır.” Bu da beni kitabın olduğu şekilde olması gerektiğine ikna ediyor . Sartre ve Beauvoir ‘in merkezinde olduğu bir anlatımla güzel bir yolculuğa çıkıyor ve bu aykırı ikilinin aşkları , tercihleri , öğrenme hırsları , yazma aşkları , dolambaçlı ilişkileri, arkadaşlıkları , görüş ayrılıkları önünüze seriliyor ...Bu yaşanmışlıkların yoğunluğu “Varoluşçu oldukları için mi böyle yaşadılar yoksa böyle yaşadıkları için mi varoluşçu oldular ? “ sorusunu sormanıza yol açıyor.İnsanın koşulsuz şartsız istediğini yapma ve istemediğini yapmama özgürlüğünün (aileyi , toplumu , tanrıyı ve diğer bütün otoritelerden bağımsız) getirdiği sorumluluğa katlanma kararlılığını , kısaca varoluşçuluğu , varoluşçuların hayatlarından öğreniyoruz. Hepsine yakınlık duymakla birlikte içlerinden en çok Sartre’a sevgi duydum sanırım .Bunda elbette kendimle benzer yönler bulmamın etkisi vardı . Buna rağmen, bir kadın olarak Beauvoir ‘dan alacağım ilham elbette diğerlerinden daha fazla olacaktır. “Bir gün annemin bulaşıklarına yardım ediyordum. Annem tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum. Mutfağın penceresinden, başka evlerin mutfakları görünüyordu. Bu mutfaklarda da başka kadınlar, tava ovuyor, tencere parlatıyor, tabak yıkıyor, sebze ayıklıyordu. Her gün öğle yemeği; akşam yemeği; her gün bulaşık; her gün temizlik; saatler boyu uzayan bir hiçlik; hiçlikten öte bir yere ulaşmayan bir sonsuzluk. Ben böyle yaşayabilecek miydim? Bir yandan tabakları dolaba yerleştirirken, ‘hayır’ dedim kendi kendime. Benim yaşantım, bir yerlere ulaşacak mutlaka” (S.)
Varoluşçuluğun Sıkıcı Tarihi: Bazı kitaplar uzun bazılarıysa kısa incelemeleri hak eder. Okurken varoluşçuluk felsefesinden ziyade varoluşçuların sıkıcı ve çalkantılı hayatlarını öğrenmek benim için büyük hayal kırıklığı oldu. Varoluşçuluk fikrinin gelişimi ve bunun tarihi değeri bazı insanlar için hayati öneme sahip olabilir ancak bir kitap ben onu okuduğum zaman benim perspektifimi geliştirmiyor veya beni bir dünyanın içine çekemiyorsa onu beğenemiyorum. (Cem)
Varoluşçular Kahvesi PDF indirme linki var mı?
Sarah Bakewell - Varoluşçular Kahvesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Varoluşçular Kahvesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sarah Bakewell Kimdir?
Sarah Bakewell Kitapları - Eserleri
- Varoluşçular Kahvesi
- Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı
Sarah Bakewell Alıntıları - Sözleri
- " Kesin olan bir tek şey vardır; o da hiçbir şeyin kesin olmadığı...( Plinius) (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Aslına bakılırsa müzik hakkındaki tüm konuşmalar fenomenolojiktir. Bir nota dizisini "yükseliyor" ya da “alçalıyor” diye tarif etsem bile bu, ses dalgalarının frekanslarındaki ya da boylarındaki değişimlerden çok, müziğin zihnimde nasıl tınladığıyla alakalıdır. Notaların görünmez bir merdivende yukarı tırmandığını işitirim. Ralph Vaughan Williams'tan "The Lark Ascending" parçasını dinlerken ben de neredeyse fiziksel olarak sandalyemden kalkıp yükselirim; ruhum yükselişe geçer. Bu sadece bana olmaz: müzik böyle bir şeydir. (Varoluşçular Kahvesi)
- Hayatımı belirli doğrultularda yaşamaya karar vermiş olabilirim ancak bunlardan sapmayacağımın garantisi yoktur. (Varoluşçular Kahvesi)
- Cinsel münasebet derseniz; dokuların birbirine sürtünmesi ve bir parça sümüğün dışarı fırlamasından başka nedir ki? (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Böyle yaparak beni çok hoşnut edeceksiniz, aksi takdirde büyük bir memnuniyetsizlik duyacağımı bilmelisiniz. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Her şeyin istediğiniz gibi olmasını dilemeyin, dileyin ki, her şey gerçekte olması gerektiği gibi olsun; o zaman hayatınız huzurlu olacaktır. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Ve işler daha da kötüleşmek üzereydi. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Varoluşçulukta, mazeretlere yer yoktur. Özgürlük, beraberinde mutlak sorumluluk getirir. (Varoluşçular Kahvesi)
- Evlilikte doğru olan asgari ölçüde, hazsız bir cinsel ilişkiydi. Neredeyse tamamı cinsellik üzerine olan bir denemede Montaigne, Aristotales'in bilgeliğinden alıntı yapar: "Kadına sakınımlı ve ciddi bir şekilde dokunmalıyız, çünkü cinsel istekle okşadığımız zaman, zevk onun aklını başından alabilir." Doktorlar da aşırı hazzın, spermlerin kadının bedeninde pıhtılaşmasına yol açarak, kadının gebe kalmasına engel olabileceği konusunda uyarıyordu. Kocanın zevkini daha başka, vereceği hasarın önemli olmadığı bir yerden alması daha iyiydi. "Pers kralları," diye anlatır Montaigne, "kendi eşlerini çayırda yaptıkları gezintilere çağırıyorlardı; ama şarap onları iyice ateşleyince, cinsel isteğin dizginlerini elden bırakıyorlardı; ölçüsüz isteklerine eşlerini karıştırmamak için onları evlerine gönderiyorlardı." Sonra da, daha uygun bir grup kadın getirtiyorlardı. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- En beklenmedik zamanlarda, yaşamınızda yeri doldurulamaz boşluklarla karşılaşabilirdiniz. (Varoluşçular Kahvesi)
- Her insan kendi önüne bakar; ben kendi içime bakıyorum. Benim yalnız kendimle işim var, durmadan kendimi düşünüyorum, kendimi denetliyorum, kendi kendimin zevkini çıkarıyorum. . . Ben kendi başıma yuvarlanıyorum. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- Tüm bu teknolojiyle iç içe yaşamak gerçekten mümkün müydü? Bu durum insanı nasıl etkiliyordu? Sartre, Chaplinesk bir endüstriyel makinenin dişlileri olmaları ve patronları tarafından sürekli daha hızlı olmaya sevk edilmelerine rağmen ABD'li işçilerin neşeli göründüklerini şaşkınlıkla gözlemlemişti. Amerika büyük bir makineyi andırıyordu ve Sartre durumun bu şekilde devam edip edemeyeceğini merak ediyordu. (Varoluşçular Kahvesi)
- Levinas insana ağırlık hissi veren, göğsüne bir yumru gibi oturan anonim varlığa "il y a" (vardır) adını vermiştir. İnsanın üstüne bir karabasan gibi çöken, düşünceye hiç yer bırakmayan boğucu bir kabus hissidir bu. (Varoluşçular Kahvesi)
- Kimse, ayrılırken derimizi kaldırıp bizden parça koparacak kadar bize bitişmesin, yapışmasın. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- .. Hitler'in ideolojisine karşı çıkanların birçoğu kısa süre içinde görüşlerini kendilerine saklamayı öğrendi. Sokakta bir Nazi yürüyüşüne denk gelirlerse ya gözden kayboluyor ya da herkes gibi mecburi Nazi selamını veriyor ve kendi kendilerini inanmadıkları bu el hareketini yapmanın hiçbir anlam ifade etmediği konusunda teskin ediyorlardı. Psikolog Bruno Bettelheim'in sonradan bu dönem üzerine yazdığı gibi, kol kaldırmak gibi önemsiz bir detay yüzünden çok az insan hayatını riske atacaktır. Oysa bireyin direnç gösterme gücü bu şekilde aşınır ve en sonunda onunla birlikte sorumluluk bilinci ve ahlaki bütünlüğünü de yitirir. (Varoluşçular Kahvesi)
- hiçbir şey deneyimlemeyen, hiçbir şey hayal etmeyen ya da hiçbir şey hakkında fikir yürütmeyen bir zihin için zihin demek çok zordur. (Varoluşçular Kahvesi)
- Göründüğümüzden farklıyız... Belki daha kötü, belki daha iyiyiz ama kesinlikle farklıyız... Hepimiz kendimize yabancıyız. (Varoluşçular Kahvesi)
- Bu kitap yeterince yorumlandı, artık diyecek bir şey yok. (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)
- "Makineleşme"yi her şeyin bir-makineye-dönüştürülmesi anla mında kullandı: .. Bu yaklaşımla küçük çiftçiler ya da zanaatkârlar gibi sabır, itina ve alın teriyle ürünleri şekillendirmek yerine, istediğimizi vermesi için doğayı arsızca zorlarız. Ürünleri kaynaklarından zorbalıkla alırız. .. Dahası, aldığımız şeyi nadiren anında kullanıp tüketiriz. .. "Her şeye hep el önünde bulunacak ve yeni bir emre kadar göreve hazır bir şekilde bekleyecek şekilde hazır olda durması emredilmiştir.” (Varoluşçular Kahvesi)
- Büyük meseleleri küçük zekâlara göre ele alamazsınız. . . (Nasıl Yaşanır ya da Bir Soruda Montaigne'in Hayatı)