Vidalar - Sulhi Dölek Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Vidalar kimin eseri? Vidalar kitabının yazarı kimdir? Vidalar konusu ve anafikri nedir? Vidalar kitabı ne anlatıyor? Vidalar PDF indirme linki var mı? Vidalar kitabının yazarı Sulhi Dölek kimdir? İşte Vidalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sulhi Dölek
Yayın Evi: Dünya Yayıncılık
İSBN: 9789754340797
Sayfa Sayısı: 112
Vidalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yazarın '1983 Sabahattin Ali Öykü Ödülü'nü kazanmış olan bu yapıtı, bir çarpıklığı, acı bir gerçeği vurgulayıp ortaya sererken, kara mizah yaklaşımıyla düzeyli bir toplumsal eleştiriyi dile getiriyor.
Vidalar Alıntıları - Sözleri
- Talihimin bana güldüğü günlerin sayısı, sağ elimin parmaklarından daha azdır. Sağ elimin üç parmağını bir kavgada yitirdiğimi söylersem, bunun anlamını daha iyi vurgulamış olurum...
- "Öykücülük kolay iş değildir. Hele bir de konu beğenmiyorsanız, kendinizi gebeliğin on birinci ayında bir kadına benzettiğiniz olur."
- Talihimin bana güldüğü günlerin sayısı, sağ elimin parmaklarından daha azdır. Sağ elimin üç parmağını bir kavgada yitirdiğimi söylersem, bunun anlamını daha iyi vurgulamış olurum.
- Bir gün, yalnız ve dalgın yürüyordum yol kenarında. Islak, kurşun renkli, kaygılı ve binlerce esinle yüklü bir hava vardı. Bir otomobilin kaldırıma çok yakın ve hızla geçtiğini, sıçrayan çamurlu sularla paltomun omuzundan, pantolonumun paçasına değin beneklendiğimi fark eder gibi oldum. Aldıracak durumda değildim. Kafamda kurduğum öykü çatısını not etmek için defterimi çıkardım cebimden. Araba köşede durdu. Sürücüsü kapıyı çarpıp bana doğru gelmeye başladı. İnsanlık ölmemiş demek ki, diye düşünüyordum. "Adam üstümü çamurladığı için özür dileyecek. Belki de giysilerimi temlzletmeyi önerecek." Yanıma geldi. İncelikten çok uzak bir sesle "Ne yazdın o deftere?" diye homurdandı. Hoppala! "Hiç." dedim, "Küçük bir not aldım." "Küçük bir not, öyle mi? Senin beynin küçük kardeşim. Plaka numarasını yazdın da ne oldu yani? Cicilerini çamurladığım için beni mahkemeye mi vereceksin? Ben adamı ne yaparım, biliyor musun?" Bilip bilmediğimi söylememe fırsat vermedi. Adamı bir yumrukta yere devirirmiş, onu öğrendim böylece. Çamurların içinde otururken bile tek düşündüğüm, bir an önce eve gidip tuttuğum nottan bir öykü çıkarmaktı.
Vidalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
sulhi dölek in ilk kitabını okudum, ilginç bir konu olmuş tavsiye edermisiniz derseniz fena sayılmaz derim, çok boş vaktiniz varsa???? okuyabilirsiniz (s.yavuz)
Vidaların Gevşemesiyle Başladı Her Şey!: 1983 Sabahattin Ali Öykü Ödülü'nü kazanmış olan kitap toplam yirmi bir kısa öyküden oluşuyor. Adından da anlaşılacağı gibi vidaları gevşemiş bir toplumun ve dolayısıyla insanın nasıl sorunlar yaşıyor olabileceği kara mizah yoluyla kah güldürerek kah hüzünlendirip düşündürerek harika bir şekilde aktarılıyor okura. Kitaptaki tüm öykülerin ortak noktası; toplumsal bir sorunun etkilerine maruz kalan ama çaresiz bireyin bu sorunlarla başa çıkarken zaman zaman fantastik, zaman zaman delice yollarla bu sorunları yenmeye çalışması. Eleştirinin dozu ve biçimi öyle bir kıvamında ayarlanmış ki can yakmıyor ama insanın yüreğinde isyan kıvılcımlarını ateşliyor bozulan toplumsal düzene dair. Gözlemleri öyle keskin ki çevremizde gördüğümüz, tanıdığımız kişileri okuyormuşuz hissine kapılıveriyoruz. Basit, halktan, bizden yaşamlar...Yaşadığı toplumun nabzını iyi tutan bir yazarın kaleminden çıktığını hissettiriyor kitap. Öyküler o kadar kısa geliyor ki devam etse keşke diye düşündürüyor ki kısa öykü kavramının hakkını tam olarak verdiğinin göstergesidir bu durum. Tadında bırakılacak kadar kısalıkta ama zihinde müthiş bir iz bırakan cinsten... Dil özellikleri açısından yalın, duru ve aynı zamanda inceden inceye alaycı bir dil kullanılmış. Türkiye'nin bir zamanlar en büyük mizah dergisi kabul edilen "Akbaba"nın verdiği ödülünü sonuna kadar hak etmiş kesinlikle. Böyle bir yazarı yıllar sonra okumuş olmak benim adıma büyük bir utanç sayılası. 1000kitapta da dikkat çekmemiş olması üzücü. Bundan sonra diğer eserlerini de okuyacağım mutlaka. Öğrencilerimle paylaştığım öyküleri onları da etkiledi ve bu da her yaşa her dönemde hitap edebildiğinin kanıtı sayılabilir. Dönem dönem yeniden dönüp dönüp okunası... (Özlem)
Vidalar PDF indirme linki var mı?
Sulhi Dölek - Vidalar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Vidalar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sulhi Dölek Kimdir?
20 Eylül 1948'de İstanbul'da doğan Dölek, ilk ve ortaokulu İstanbul Rami'de okudu. Deniz Harp Okulu'ndan sonra Michigan Üniversitesi'ni bitirdi. 1989'a kadar, gemi inşa yüksek mühendisi olarak Deniz Kuvvetleri'nde çeşitli görevlerde bulundu, daha sonra senaristliğe adım attı.
İlk öykülerinden biri 1969 Varlık Yıllığı'nda yayımlandı. Aynı yıl, "Dünya Dönmüyor Artık" adlı tek perdelik bir oyunla Yusuf Ziya Ortaç Armağanı'nı kazanarak Akbaba yazarları arasına katıldı. Sonraki yıllarda öykü ve roman çalışmalarının yanı sıra, dönem dönem, Milliyet, Cumhuriyet gibi gazetelerle Çivi, Nokta, Tempo ve Diyojen gibi haftalık dergilerde, Varlık'ta ve diğer edebiyat dergilerinde mizahi bakışlı yazılar yazdı.
1979'da "Yeşil Bayır" romanıyla Kültür Bakanlığı Çocuk Romanları Yarışması'nda birinci olan Dölek'in başlıca eserleri arasında "Korugan", "Geç Başlayan Yargılama", "Vidalar", "Kiracı", "Teslim Ol Küçük", "Truva Katırı", "Aynalar", "Kirpi" ve "Habis'in Serüvenleri" sayılabilir.
Dölek'in ayrıca "İçimizdeki Yasakçı" adıyla kitaplaşan bir incelemesi, "Üçüncü Kattaki At", "Yeşil Bayır", "Arkadaşım Dede", "Kestane Şekeri", "Her Şeyi Bilen Çocuk', "Küçük Çalgıcılar", "Kahkaha Tarlası" ve "Hayvanlar Alfabesi" adlı çocuk kitapları bulunuyor.
Çok sayıda tiyatro, radyo ve televizyon oyunu bulunan Dölek, Ambrose Bierce'in "Fantastic Fables" adlı kitabını "Karanlığın Kahkahası" adıyla dilimize kazandırdı. "Kiracı" adlı romanı 1987'de sinemaya uyarlandı.
Süper Baba, Külyutmaz, İkinci Bahar, Unutma Beni, Yabancı Damat gibi televizyon dizilerinin yanı sıra, "Truva Katırı" romanından televizyona uyarladığı "Koltuk Sevdası" adlı politik hiciv dizisinin de senaryosunu yazdı.
Sulhi Dölek, geçirdiği beyin kanaması nedeniyle tedavi gördüğü GATA Haydarpaşa Hastanesi'nde 7 Kasım 2005 tarihinde vefat etti.
Sulhi Dölek Kitapları - Eserleri
- Kirpi
- Vidalar
- Korugan
- Küçük Günahlar Sokağı
- Kiracı
- Yeşil Bayır
- Gülyüzlü Tarlalar
- Teslim Ol Küçük
- Habis'in Serüvenleri
- Aynalar
- Kahkaha Tarlası
- Truva Katırı
- Kestane Şekeri
- Her Şeyi Bilen Çocuk
- Geç Başlayan Yargılama
- Küçük Çalgıcılar
- Arkadaşım Dede
Sulhi Dölek Alıntıları - Sözleri
- Genel Sekreter sözümü keserek kampanyanın ne sonuç vereceğinin umrunda bile olmadığını söylemişti.Ona göre Alaattin'in cini bile ülkemizdeki trafik kazalarını azaltamazdı.Önemli olan, kampanyanın gösterişli bir basın toplantısıyla başlamasıydı.Trafik kampanyasından umduğumuz tek yarar, Genel Müdürümüzün adının bütün gazetelerde çıkmasıdır, demişti Genel Sekreter.Bunu unutmayalım. (Truva Katırı)
- Siz üstünüze almayın dedi Cevdet Bey.Henüz genel müdür benim. Sadece kağıt üzerinde sizsiniz dedi Faruk Bey. Asıl genel müdür benim. Bana bunu yapamazlar diye söylendi Ali Rıza Bey. "Sana mı?"dedi Cevdet Bey. "Sen de kim oluyorsun?" Genel müdürlük hepinizden çok benim hakkım dedi Ali Rıza Bey. Son gülen iyi güler. Dairemiz gitgide ilginç bir yer oluyordu.Düzineyi aşkın genel müdür yardımcısının varlığından doğan karışıklık yetmezmiş gibi,şimdi de genel müdürlerin sayısı çoğalmaya başlamıştı. (Truva Katırı)
- «Öldürecek babam beni,» diye ağlamaya başladı tahta perdedeki delikten girer girmez. «Ne yaptın ki?» Rakıyı kırdım.» (Korugan)
- Sözü sonsuzlaştıran kitaptır. Doç. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (Yeşil Bayır)
- Kimi insanlar, anlamlı bir tablo olabilecek hayatımızı bir karikatüre çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. (Kirpi)
- Kızgınken karar vermek fırtınalı havada yelken açmaya benzer. (Kirpi)
- Konuşamadığı için sürekli olarak düşünüyordu. Düşündükçe de, ne çok yıldır ne çok kişiye ne çok şeyi söylemeyi beceremediğinin ayırdına vuruyordu. (Aynalar)
- Ya siz?.. Bencillik dalgalarıyla kabaran bir yalanlar ırmağında yıkandığımızı siz yadsıyabilir misiniz?.. Kimsiniz?.. Nesiniz?.. (Aynalar)
- Yeryüzündeki uzun yolculuk boyunca; beden, benlik, tutkular ve kızgınlıklar gibi, kişinin gereksinimleri de acımasızca inip kalkan zaman çekicinin altında dövüle dövüle biçim değiştiriyordu. Belli bir durağa yaklaşırken, tüm gereksinimler keskin ağızlı tek bir isteğe, kendini anlatma isteğine dönüşüyordu. (Aynalar)
- Marifet nedir peki? Marifet, dost olmaktır! Her marifet sözcüğünde asayı yeniden vurup ortalığı toza boğarak sürdürdü konuşmasını. Marifet, sevgili olmaktır! Marifet, başkalarının acılarına anlayışlı ve duyarlı olmaktır! İşte bunlar gerçek niteliklerdir! Bunları günün birinde çıkarmak üzere üstümüze giymez, benliğimize temelli katarız. Asasını vura vura arşivin derinliklerine doğru uzaklaştı. Marifet, tokken açları hatırlamaktır! Marifet, vermeyi bilmektir! Marifet, hayatın müziğini yürekte duymaktır!... (Truva Katırı)
- Onun en büyük ayak bağı ve en büyük talihsizliği, doğrudan doğruya kendisiydi. (Truva Katırı)
- Hepimizin asıl düşmanı, düşmanlık duygusunun ta kendisi değil midir dostlarım? (Habis'in Serüvenleri)
- Kimi insanlar, anlamlı bir tablo olabilecek hayatımızı bir karikatüre çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. (Kirpi)
- 'Hepimiz figüranlarız,' diye açıkladı Habis. 'Kimbilir kimlerin çiçek dürbününün içinde duran ve her an kayıp yer değiştirmeyi bekleyen renkli ama önemsiz kağıt parçacıklarıyız.' (Habis'in Serüvenleri)
- Bize etiket yapıştırmaya kalkan o çok bilmişler; içinde yaşadığımız gerçek olamayacak denli acımasız, çirkin, pis, gürültülü dünyanın, kötülük iplerinden örülmüş yakıcı bir kazak gibi beni boğduğunu söylediğimde, hiçbir kitapta tanımlanmayan olağan dışı bir çılgınlığa kapılmış umutsuz bir hastaymışım gibi ürkekçe ve umarsızca bakıyorlardı yüzüme. Besbelli kendilerini yalnızca olağan çılgınlıklarla sıradan aptallıklar karşısında güvende hissediyorlardı. (Aynalar)
- İnsan güzel yerlere kaçmak yerine kendi çevresini güzelleştirmeye çalışmalı. (Yeşil Bayır)
- Bir başka aday, epeyce mürekkep yalamışa benzeyen gözlüklü bir aptaldı. "Biz aptal değiliz efendim," deyip duruyordu. "Sadece yoğun medya bombardımanı ile aptallaştırılıyoruz. Zaten her şeyden önce aptallığın tanımını yapmak gerek. Nedir aptallığın gerçeğe en yakın tanımı? Ne istediğini bilmemek mi? Bindiği dalı kesmek mi?.... (Habis'in Serüvenleri)
- Eve giderken, bürokrasinin aksayan yönlerinin asıl sorumlusunun politikacılar olduğunu düşündüm.Her şeyden önce kadroyu şişiren onlardı. (Truva Katırı)
- Utanılacak davranışlar, insanın sırtına yüklenen gereksiz ağırlıklar gibidir. Gücünü bu yükü taşımaya verirsin, başkaları da bundan yararlanmaya kalkar. (Yeşil Bayır)
- ''İyi ya,'' dedi Bilgi. ''Güneye gidelim öyleyse.'' ''Yoksa batıya mı gitsek?'' ''Benim için tümü bir,'' dedi Bilgi. ''Babamı bulalım da, hangi yön olursa olsun... Önemli olan yönler değil, babamı bulmamız.'' ''Kafasız!'' dedi Suna kardeşine. Ancak çok kızgın olduğu zamanlar böyle kötü sözler çıkardı ağzından. ''Yönlerden rastgele biri değil, yalnızca doğru olanı bizi babama götürür. Bunu bilmiyor musun?'' (Gülyüzlü Tarlalar)