diorex
life

Wittgenstein'ın Yeğeni - Thomas Bernhard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Wittgenstein'ın Yeğeni kimin eseri? Wittgenstein'ın Yeğeni kitabının yazarı kimdir? Wittgenstein'ın Yeğeni konusu ve anafikri nedir? Wittgenstein'ın Yeğeni kitabı ne anlatıyor? Wittgenstein'ın Yeğeni PDF indirme linki var mı? Wittgenstein'ın Yeğeni kitabının yazarı Thomas Bernhard kimdir? İşte Wittgenstein'ın Yeğeni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.06.2022 23:00
Wittgenstein'ın Yeğeni - Thomas Bernhard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Thomas Bernhard

Çevirmen: Fatih Özgüven

Orijinal Adı: Wittgensteins Neffe Eine Freundschaft

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753425445

Sayfa Sayısı: 120

Wittgenstein'ın Yeğeni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Yazdığım her kitapta, seçtiğim konuya duyduğum sevgi ve nefret arasında gidip gelirim. Ne zaman ikinci duygu ağır bassa, zihinsel işleri tamamıyla bir kenara bırakıp, kendimi bedensel işlere adamaya karar veririm... Ama bir süre sonra gene kendimden nefret etmeye başlarım; çareyi yeniden zihne sığınmakta bulurum. Bazen bu dengesizliğin ailemde her türlü insan, çiftçiler, düşünürler, işçiler, yazarlar, dahiler, geri zekalılar, orta karar burjuvalar ve hatta katiller olmasından mı ileri geliyor diye düşünürüm. Bütün bu insanlar aynı anda varolurlar içimde; didişir dururlar. Bazen birinin, bazen ötekinin kanatları altına sığınmak isterim. Seçim yapmak zorunda olmak, çıldırmanın eşiğine getirir beni. Aynanın karşısında traş olurken bir sabah boğazımı usturayla kesivermedimse henüz, tek sebebi korkaklığımdır."

Kavgacı, kışkırtıcı, başta kendisi herkese ve her şeye karşı olan "huysuz" bir yazar. Wittgenstein'ın Yeğeni, sevilmeyi umursamayan ama sevgiyi umursayan çağdaş bir sesin, kendi kendisiyle konuşur gibi sürdürdüğü benzersiz bir anlatı.

-Thomas Bernhard-

(Arka Kapak)

Wittgenstein'ın Yeğeni Alıntıları - Sözleri

  • Acı həyat təcrübəmiz sayəsində hələ yaşayan ,sağ olan, çətin vaxtlarımızda yanımızda olan və bizə yol göstərən, bizi səhv hərəkətlərə yol verib gülməli vəziyyətə düşməkdən çəkindirən adamları layiqincə qiymətləndirə bilmirik.
  • O vaxtlar hamı məni tərk etmişdi, çünki onlardan qabaq mən özüm hamını tərk etmişdim.
  • Dünyadakı adamların doxsan faizi kimi mən də olmadığım yerdə, bir az əvvəl tərk edib gəldiyim yerdə olmaq istəyirəm.
  • Hər ikisi tamamilə qeyri-adi adam və tamamilə qeyri-adi müdrik idi, amma onlardan biri öz ağlını ictimaiyyətin ixtiyarına verdi, o birisi isə yox. Mən hətta deyərdim ki, onlardan biri öz ağlını tirajlayırdı, o birisi isə işlədirdi.
  • Birdən görüşüb istənilən mövzuda , hətta ən çətin mövzularda rahatlıqla danışa biləcəyim bu yeganə kişi üçün darıxmağa başladım. Çoxdan idi ki , onunla söhbət etmirdim, onunla söhbət etmək üçün darıxdım.
  • İndi fikirləşirəm ki, bəlkə də o səhnəni bütün görməkdən qaçırdı, özünüqoruma instiktinin təsiri ilə ancaq zahiri tərəfi görməklə kifayətlənirdi. Mən isə məhz həmin hissin təsiri ilə heç vaxt bu və buna oxşar sahələrin zahiri tərəfini görməklə kifayətlənməmişəm.
  • "...düşünüyorum da, hayatımızda gerçekten önemi olmuş kişilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez, kaldı ki çoğu kez bu bir tek el bile bu insanları onun üzerinde sayabileceğimize inanma sapkınlığımıza karşı koyar, çünkü açık konuşmak gerekirse büyük olasılıkla tek parmak bile yetecektir bu iş için. Ama çok iyi bildiğimiz gibi, bu tür hastalıklı saçmalıklar olmadan da dayanma noktası zaten epeyce zorlanmış beyinlerimizin, yaş ilerledikçe daha da güçleşen olmadık cambazlıklarıyla, kendimize katlanılabilir bir durum yaratıyoruz ve zaman zaman her şeyden tamamıyla vazgeçmemek için üç ya da dört kişide karar kılıyoruz."
  • "Önceleri sadece deli olup da sonunda cinnetlik denen bu kişilerin ortak özelliğidir, ruh zenginliklerini dur durak bilmeden (kafalarından) kapı dışarı ederler ama eşzamanlı olarak kafalarındaki ruh zenginliği onların bunu (kafalarından) kapı dışarı ettikleri hızla çoğalır. Gitgide daha fazla ruh zenginliğini (kafalarından) kapı dışarı ederler, eşzamanlı olarak bu zenginlik çoğalır da çoğalır, tabii daha da göz korkutucu olup çıkar, sonunda ruh zenginliklerini (kafalarından) kapı dışarı etmekle başa çıkamaz olurlar ve kafa, içinde durmadan çoğalan, istiflenen bu ruh zenginliğini taşıyamaz olur ve patlar."
  • "..çoktandır, içinde süslenecek tek bir şey kalmayan ama her şeyin sürekli olarak üstelik de en iğrendirici biçimde süslendiği bir dünyada kendi kendime yalan söylemek ve bir şeyleri süslemek niyetinde değilim.."
  • Önümüze çıkan ne olursa olsun tar­taklanırdı. Saatlerce Sacher'in taraçasında oturur, bela yağdı­rırdık. Önümüzde bir fincan kahve, bütün dünyayı suçlar, hem de elle tutar yeri kalmayıncaya kadar sıvar geçerdik.
  • Mən bədbəxt qonağam ki, getdiyim hər yerə çatan kimi kefim pozulur. Mən o adamlardanam ki, dünyanın heç yerində xoşbəxt ola bilmir, ancaq haradansa harayasa gedən yolda xoşbəxt olur.

Wittgenstein'ın Yeğeni İncelemesi - Şahsi Yorumlar

✍DİPÇE : Bir Dostluk anlatısı bu kitap. Dostunu anlatırken kendini anlamlandıran, onunla yaşamı ve ölümü kucaklayan Bernhard, okuruna  yarı biyografik bir vefa yapıtı sunuyor. Hem Bernhard hem Paul Wittgenstein;  yaşadıkları ülkeye bürokrasiye, sahte sanat çevrelerine ve yaşama öfke duyan iki arkadaş. Bernhard evlilik dışı bir ilişkinin çocuğu. Toplum baskısı nedeniyle annesi,  ülkesinde değil de Hollanda'da bir manastırda dünyaya getiriyor onu. Bernhard'ın ülkesine öfkesini de bu duruma bağlıyorum o da ülkesini benliğinde zihninde dışlıyor. Paul ise ünlü filozof Ludwig Wittgenstein'in yeğeni. Varlıklı bir Yahudi ailesinin istenmeyen her fırsatta akıl hastanesine kapatılan oğlu. Aslında o çok ünlü dahi bir piyanist. Bu sıra dışı iki insan 12 yıl boyunca çok içten içsel bir dostluğu paylaşıyor. Bernhard akciğer hastası ,Paul ise bir deli ; zamanlarının çoğu hastanelerde geçiyor bir araya geldiklerinde ise entelektüelliğin zirvesine taşınıyorlar. Kitapta bu dostluğun pekiştireci acı tatlı anılar ve Bernhard'ın yaşadığı olaylara tespitleri yer alıyor.   Bohem bir anlayış var ikisinde de ve kimse tarafından  anlaşılmayacaklarını biliyorlar, esasen ikisinin de hayatında çok değerli iki kadın var. İkisi de eşlerini , eşlerinin tüm olumsuzluklarını sevgiyle anlayışla taşımayı başarmış kadınlar. Bunun yanı sıra ikisinin ayrıştığı durumları anlatıyor Bernhard.Örneğin;  Paul çok duygusal biri,  parasını ihtiyacı olanlara hesapsız dağıtıyor. Dilenen bir çocuğu örnek veriyor.Paul'u göz yaşlarına boğan bu çocuk Bernhard'dan para kopartamıyor.Çünkü diyor Bernhard; ben bu tablonun bütününü görüyordum , annesinin onu bu acizliğe ittiğini, oysa Paul oradaki çocuğun çaresizliğini görüyordu ve ben düşüncemle onun dünyasını dağıtmıyordum. Böyle zarif bir çizgi de ilerlemiş bir dostluk. Ayrıca beni en çok etkileyen şey, Birinci Dünya Savaşı esnasında  elini  kaybeden ve sanatına bu kayıpla devam eden Paul'ün  durumundan bahsetmiyor. Onu dile getirmeye bile gerek görmüyor. Söylediklerinden ziyade bu detaylarda olduğu gibi söylemediklerinde incelikler yakalayacağım inancı yaratıyor bu bende. Bu nedenle öfkesinden çok suskunluğunun izini süreceğim bir yazar algısıyla okuyacağım sanırım. Berhard'ın kendine özgü bir tarzı var.Dikkati ilkin tekrarlara yer vermesi çekiyor. (Öğretmenvari bir anlatım yakaladım bu tarzda,  bir de şu şekilde anlatayım iyice kavransın anlayışında.) Bu yakıştırmam nedeniyle belki bana hiç yabancı ve itici gelmedi tekrarlar. Ayrıca uzun, soluksuz, paragrafsız anlatıyor. Bu da bir bütünlük hissi aktarıyor okura. Tabii ki kendisiyle özdeşleşen sert öfkeli çıkışlara da değinmeliyim. Okuru ikna eden bir öfke bu. Paul Wittgenstein'e ve onunla geçirdiği zaman diliminde Bernhard'a,açılan bu küçük pencereden bakmak benim için keyifli oldu. Merak edenlere kesinlikle tavsiye ederim. Esen kalın. (Gncokuyor)

Kitap bittikten sonra ve daha sonra ve neredeyse hergün Ravel'in Paul için bestelediği sol el konçertosunu dinlemenizi tavsiye ederim.Kitaptaki ilginç bir ayrıntıysa aslında doğrusu kitapta olmayan bir ayrıntıysa Paul'un sağ elinin olmamasından hiç bahsedilmemesi.Bu kitabı birazda bahsetmediği şeyler nedeniyle seviyorum. (Fırat Özbey)

Wittgenstein'in Yeğeni'nde Bernhard, Avusturyalı filozof olan Ludwig Wittgenstein'in yeğeni olan Paul'le dostluğunu anlatıyor. Bu dostluk yaklaşık on beş sene kadar sürmüş fakat entelektüel paylaşıma, sanata, eleştiriye doymuş bi' dostluk. Kitabın girişi hastane binalarında başlıyor. Bu bize aslında ölümün sürüncemesinde, gölgesinde bir hikaye okuyacağımıza dair ufak bir ipucu. Çünkü biz Bernhard'la doyumsuz, öfke dolu, kıpkırmızı bir tufan yaşıyoruz bu kitapta. Nelerden bahsetmiyor ki Bernhard... Kitabın minvali Paul'le yaşananlar, çünkü Paul "samimiyetsizliğe karşı alerjisi" olan Bernhard için bir kurtuluş yolu. Onunla ne çok ortak noktası, kesişen yönü var, farklılıklardan beslenen dostluk nasıl olur, kişi neler yaşar onunla...Tüm bunları irili ufaklı anılarla bir akış halinde anlatıyor Bernhard elbette fütursuzca kullandığı öfkesiyle... Benhard'ın dili çok ilginç; başsız sonsuz paragraflar, rezil mi vezir mi edeceği belirsiz nice cümleler var kitapta. Düşünmek eylemini yazarken an be an hissettiğim bir yazar Benhard. Resmen fikir, yazarken aklına geliyormuş gibi oluyor kişi. Bitik Adam'da da rastladığım bir durumdu bu; tekrarlama. İnanılmaz bir şey! Ben bu kadar çok tekrara rastlamadım. Düşüncenin belirli kelimelere indirgenerek akış halinde ısrarla tekrarlanması... Paragraf, sayfa bittiğinde o kelimelerin gölgesinin üzerine sindiğini hissediyor kişi. Karakalem çalışmaya benzettim ben bunu. Çizim yapanlar bilirler, çokçizgili çalışmalarda aynı sayfaya üçüncü, dördüncü çizişte artık belli belirsiz bir iz oluşur, bazı hatlar belirsizce netleşir orada. Bernhard'ın çokçizgili hali, her fikirde her diretide ısrarla tekrarlanan bazı kelimelerle ortaya çıkıyor. Bu direngen dilde, böylesi çokçizgili bir yazın bana özgün geldi. Okumalısınız. Ayrıca kitabın son kısmında Orhan Pamuk'un "Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine" isimli bir yazısı yer alıyor. Yazı kesinlikle çok iyi analizlerle dolu ve Bernhard üzerine kapsamlı ifadelerle oluşturulmuş, bu açıdan merak edenlere okumalarını tavsiye ederim. Not: Orhan Pamuk, yazısında Benhard okumaya başlamak için nispeten daha az çetrefilli ve daha az tutarsız bir dili olması sebebiyle Wittgenstein'in Yeğeni'ni yazara başlangıç kitabı olarak tavsiye ediyor. İlgililere duyrulur. (meltem şen)

Wittgenstein'ın Yeğeni PDF indirme linki var mı?

Thomas Bernhard - Wittgenstein'ın Yeğeni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Wittgenstein'ın Yeğeni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas Bernhard Kimdir?

9 Şubat 1931'de Avusturyalı bir annebabanın evlilikdışı oğlu olarak Hollanda'da doğdu. Büyükannesiyle büyükbabasının yanında geçen çocukluk yılları sırasında (1932-42) Avusturya'nın çeşitli yerlerini dolaştı. İlk ve orta öğrenimini Salzburg'da yaptı. Ardından müzikoloji ve ticaret öğrenimi gördü. İlk yazısını 1950'de yayımladı. 1952-55 yılları arasında, Salzburg'daki Mozarteum'da müzik öğrenimine kaldığı yerden devam ederken Demokratisches Volksblatt gazetesinin adliye muhabirliğini yaptı. İtalya, Yugoslavya, İngiltere ve Polonya'da dolaştıktan sonra 1965'te Yukarı Avusturya'ya yerleşti. Aldığı birçok önemli ödül arasında 1970'teki Georg Büchner ödülü, 1971'deki Grillparzer ödülü, 1988'deki Prix de Medicis sayılabilir. Çok sayıda anlatı ve tiyatro eseri yazmış olan Thomas Bernhard'ın ilk anlatısı 1963'te çıkan Frost (Kırağı), son anlatısı ise 1988 tarihini taşıyan Auslöschung'dur (Sönüş). Türkçede yayımlanmış yapıtları arasında Odun Kesmek (YKY, 1999); Tiyatrocu (Mitos Boyut, 1999); Bir Çocuk (Mitos, 1997); Soluk Bir Karar (Mitos, 1997); Mahzen (Mitos Boyut, 1994); Neden (Mitos Boyut, 1993) ve Kahramanlar Alanı (Can, 1992) sayılabilir.

Thomas Bernhard Kitapları - Eserleri

  • Bitik Adam
  • Beton
  • Sarsıntı
  • Neden
  • Eski Ustalar
  • Kiler
  • Goethe Öleyazıyor
  • Nefes
  • Ucuzayiyenler
  • Odun Kesmek
  • Soğuk
  • Ungenach
  • Çocuk
  • Kireç Ocağı
  • Wittgenstein'ın Yeğeni
  • Yürümek - Evet
  • Ses Taklitçisi
  • Don
  • Yok Etme
  • Düzelti
  • Amras - Watten
  • Ayın Demiri Altında
  • Hakikatin İzinde
  • Ödüllerim
  • Dünya Düzelticisi
  • Kahramanlar Alanı
  • In Hora Mortis
  • Immanuel Kant
  • Olaylar
  • Ritter Dene Voss
  • Tiyatrocu
  • On Earth and in Hell

Thomas Bernhard Alıntıları - Sözleri

  • Çoğunlukla, sıkıca yapıştığımız noktadan, varolmayı sürdürmek için bütün gücümüzle bir anda başka bir noktaya kopmamız gerektiğinin farkına varmıyoruz. (Beton)
  • Huzur yaşam değildir , diye yazmış Roithamer. (Düzelti)
  • bazen deli olduğumu düşünüyorum (Immanuel Kant)
  • Ich bin unwürdig dieser Berge und Kirchtürme, unwürdig einer einzigen Sternnacht und unwürdig eines jeden Bettlers Fußpfad, der in Traurigkeit endet. - I am unworthy of these mountains and church spires, unworthy of a single starry night and unworthy of any beggar’s footpath that ends in sadness. (On Earth and in Hell)
  • Yıllar boyu süren kırılganlık ve yaralanmadan sonra artık neredeyse hissiz ve yaralanmaz olduk. (Kiler)
  • Yaşamak; kendi istediğim hayatı yaşamak, kendi yolumdan, istediğim yere kadar gitmek. (Nefes)
  • Was werde ich tun, wenn der Wald nur in meiner Phantasie wächst, wenn die Bäche nur mehr leere, ausgewaschene Adern sind? Was werde ich tun, wenn keine Botschaft mehr kommt aus den Gräsern? Was werde ich tun, wenn ich vergessen bin von allen, von allen . . . ? - What will I do when the forest grows only in my imagination, when the streams are but empty, washed-out veins? What will I do when no more messages come from the grasses? What will I do when I’ve been forgotten by all, by all . . . ? (On Earth and in Hell)
  • Sahip olmanız gereken, sağlık sigortaları ve burslar, ödüller ve teşvik ikramiyeleri değildir, ruhunuzun ve bedeninizin vatansızlığıdır, her gün yaşayacağınız umutsuzluktur, terk edilmişliktir, soğuktan titremenizdir, her gün geri dönmenizdir... (Hakikatin İzinde)
  • Ihr sagt nichts, weil ihr zu krank seid, zu sagen, wie groß die Qual ist, die meine Seele durchfurchen mußte vom Abend zum Morgen und durch die Mitternächte, - You all say nothing, because you are too sick to say how great the torment is which my soul had to furrow, from evening to morning, through midnights (On Earth and in Hell)
  • "Rüyalar bile soğuktan telef oluyor. Her şey soğuk oluyor. Hayal gücü, her şey." (Don)
  • İç geçirmelerle geçti gün, yıl duvara asılı kaldı karamsı, çağımın endişeleriyle huzursuz. Sanki daha gençtim. (Ayın Demiri Altında)
  • Geceler en korkunç olanlardı… Sanki her şey beni mahvetmek istiyormuşçasına vardı. (Düzelti)
  • Ich möchte hinausgehen nach der Nacht, und meine Hände und meine Lippen reinigen, ich möchte mich reinigen an der Sonne und an den Gräsern – Aber es regnet, und meine Gräser sind braun und alt – - I should like to go out to the night, and clean my hands and my lips, I should like to clean myself with the sun and with the grass— But it’s raining, and my grass is brown and old— (On Earth and in Hell)
  • Gerçeği bildiğimizi düşünüyorsak, yanılıyoruz demektir, aynı şekilde hata ettiğimizi düşünüyorsak da yanılıyoruz. Anlamsızlık, önümüzdeki tek olası yol, sonunun bir yere çıktığını bildiğim tek yol bu. (Soğuk)
  • "Günümüz dünyası yok olmuş bir dünya değil mi? Dayanılmaz çirkinlikte bir dünya. Nereye giderseniz gidin suratsız, köküne kadar ahmak bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Nereye bakarsanız bakın yıkıntı ve sefalet karşınızda. En iyisi bir sabah hiç uyanmamak. Son elli yıl içinde bizleri yönetenler her şeyi mahvetmiştir. Yaptıkları bir daha düzeltilemez. Mimarlar mahvetmiştir budalalıkları ile. Aydınlar mahvetmiştir budalalıkları ile. Toplum mahvetmiştir budalalığı ile. Partiler ve kilise mahvetmiştir her şeyi budalalıkları ile." (Kahramanlar Alanı)
  • Her şeyi denedik Ve sonunda Hep yalnız bırakıldık (Ritter Dene Voss)
  • "Bir taslaktır dünyaya aradığımız - Biz kendimiz o taslağız." Novalis (Ucuzayiyenler)
  • ...Kiler Reichenhaller caddesindeki değişimi anlatır, 1sabah benim liseye gitmek yerine işçi bulma kurumuna, kendime çıraklık işi bulmak için gidişim ve sonrasında yaşananlar... (Ödüllerim)
  • ... günlük gazeteleri her gün düzenli şekilde okumak - okudukça da onlardan iğrenmek. (Nefes)
  • Trenle üç durak ileride mutluluğu yakalayan insanların işi kolaydır. (Dünya Düzelticisi)

Yorum Yaz