matesis
dedas

Yağmur - Nurullah Genç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yağmur kimin eseri? Yağmur kitabının yazarı kimdir? Yağmur konusu ve anafikri nedir? Yağmur kitabı ne anlatıyor? Yağmur PDF indirme linki var mı? Yağmur kitabının yazarı Nurullah Genç kimdir? İşte Yağmur kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 19.06.2022 14:00
Yağmur - Nurullah Genç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nurullah Genç

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789753621861

Sayfa Sayısı: 224

Yağmur Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nurullah Genç, Yağmur'la Gelen Adam... Ona bu sıfatı kazandıran 1990 yılında yazdığı ve birincilik ödülü aldığı Yağmur isimli şiirdi. YAĞMUR' Nurullah Genç'e 1990 Türkiye Diyanet Vakfı N'at-ı Şerif Büyük Ödülü'nü kazandıran 'Yağmur' şiiriyle birlikte şairin diğer seçme şiirlerinin yer aldığı bir eserdir.

Yağmur Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü…

Yağmur Alıntıları - Sözleri

  • Bileydim layık olmadığını Yürür müydüm yollarında.
  • " Gittin, Kirpiklerimde çürüdü papatyalar. "
  • Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü.
  • Gittin; kirpiklerimde çürüdü papatyalar.
  • Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, Şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir...
  • "Allah'a teslim olmayanı, eşya teslim alır."
  • Yıkıldı yolunu bekleyen şehir Şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir
  • Fast food kültüründen sevdalarımız da alır nasibini. Birden âşık olunanlar, birden silinir.
  • "Gittin; kirpiklerimde çürüdü papatyalar."
  • Yıkıldı yolunu bekleyen şehir Şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir
  • Neyleyim visalini, ben artık divaneyim...
  • "Neden ötemde çoksun, böyle azsın yanımda"
  • Uzanıp öpesim geliyor bulutları Bulutların ötesinde gözlerin...

Yağmur İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yağmur Nurullah Genç’ten okuduğum ilk kitap… Yağmur; ilk 131 sayfasında şiir, son 89 sayfasında ise Yağmur adlı şiirin uzunca bir incelemesinin yer aldığı 220 sayfalık bir kitaptır. Kitabın son sayfasında bir de nazire yer alıyor. Nurullah Genç’i, Yağmur’dan ziyade Söyle Bana Hindiba şiiriyle tanıyordum. Kitap, adını aldığı ve içindeki en uzun şiir olan Yağmur ile başlıyor. Nurullah Genç, şiirlerinde yer yer ölçüye uymasa da kafiyeyi ihmal etmiyor. Çok sayıda söz sanatının olduğu şiirlerde alışılmamış bağdaştırmalar görmek de mümkün. Küflü bir manzara’dan bahsediyor şair, sonra dudağı çatlayan gönül’e değiniyor. Her şiirde bir miktar hüzün var. Genç’in bu kitaptaki şiirlerini hüzün üzerine inşa ettiğini söylemek yanlış olmaz. Yağmur’u farklı kılan bir husus da kitap içerisinde farklı aralıklara yerleştirilmiş tebrik kartları… Özenle seçilmiş görüntüler barındıran bu kartlar, kitap içerisinden kolayca koparılabiliyor. Mektubun ve tebrik kartlarının tarihe karıştığı bir zamanda güzel bir hareket diye düşünüyorum. Kitaptan bazı ifadeler; “Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım” (s. 11). “Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü” (s. 14). “Bileydim layık olmadığını Yürür müydüm yollarında” (s. 44). “Gittin; kirpiklerimde çürüdü papatyalar” (s. 77). “Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, Şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir” (s. 89). “Fast food kültüründen sevdalarımız da alır nasibini. Birden âşık olunanlar, birden silinir” (s. 158). Şiir seviyorsanız okuyabilirsiniz. Ancak 90 sayfalık bir şiir incelemesi sıkıcı gelebilir. Kitapla kalın (Mahir)

Nurullah Genç hocamızın alıntılarını ilk olarak bu uygulamada gördüğüm ve okunması gereken güzel, naif yazarlardan olduğunu düşündüğüm zamanlarda Nurullah genç hocamızın kitaplarıyla tanışmak tevafuk oldu. DilhunbirOkurr arkadaşımızın Nurullah Genç hocamıza ve kitaplarına olan hayranlığı, sevgisi, kendisinin paylaştığı alıntılar benim yazar/Nurullah-Genc hocamızı görmeme vesile oldu. Yine kitap/yagmur--10546 kitabını almam da leylâ arkadaşımızın vesilesiyle oldu :) Kitabı almadan önce "yağmur" şiirinin kime yazılmış olduğunu duymak, bu kitabı almamı kesinleştirdi. Yoksa yine Nurullah Genç hocamızın başka kitabını alabilirdim... Kitaba ismini veren "Yağmur" şiiri Peygamber Efendimiz'e yazılmış naat türünde bir şiir. Şiiri okurken, yazana, yazdırana, şiirin yazıldığı kişiye hayran kaldım ve her satırını içime sindirerek hayranlıkla okudum. Çok güzel bir şiir çok hoş. Yazar'ı, kendi anlatımıyla, kendi yaşam öyküsünün bir kısmını anlatırken daha iyi tanımış oldum ve ne kadar hoş bir insan olduğunu bildim. Kitap elime ulaşmadan yazarla ilgili videolarla tevafuk eseri karşılaştım her videoda da yazar kendi yaşam öyküsünden bahsederken yazarın hem hayatından, hem de üslûbundan etkilendim. Yazarın çok iyi bir babası varmış gerçekten... Kitapta, yağmur şiiri dışında "kopardın" , "sitem" , "serap", "paylaşabilir misin" şiirleri en beğendiğim şiirler oldu. Ayrıca kitabın ara yerlerine, doğa ve çiçek manzaralı kartpostllar yerleştirilmesi çok latif durmuş. Kartpostalların hiçbirini koparmayarak onlara çok iyi baktığım söylenebilir ya da paylaşacak birini bulamayıp sayfalar arasında çürüyeceği de söylenebilir :) Kitabın sonunda naat tarzında yazılmış "yağmur" şiiriyle ilgili 100 sayfalık bir inceleme yazısı var. Şiirin her benti ayrı ayrı incelenmiş. (32 bentlik şiir..) Paylaştığı alıntılarla yazar/Nurullah-Genc hocamızı tanımama ve bu kitabı almama vesile olduğu için ve ayrıca güzel muhabbeti ve üslûbu için DilhunbirOkurr arkadaşımıza tekrar teşekkür ederim. :) Selametle... (Furkan AYKOL)

Yağmur PDF indirme linki var mı?

Nurullah Genç - Yağmur kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yağmur PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nurullah Genç Kimdir?

09.09.1960 yılında Erzurum'un Horasan ilçesinde doğdu. İlkokulu, köyünde okul olmadığı için, akrabalarının yanında iki ayrı köyde iki yıl üç ay okuyarak bitirdi. Ortaokul birinci sınıf için Kars'a gitti; teyzesinin yanında Merkez Ortaokuluna devam etti. Amcası köyden Horasan'a evini taşıyınca, ortaokul 2 ve 3. sınıfları onun yanında okudu ve Horasan Ortaokulundan diploma aldı. Ortaokul 2. Sınıftan itibaren çalışmaya başladı. Boyacılık, garsonluk, bulaşıkçılık yaptı. Ayakkabı boya fiyatını 50 kuruştan 25 kuruşa düşürdüğü ve kaliteyi de üst düzeyde tuttuğu için Horasandaki kahvehanelerin aranan boyacısı oldu. Ayakkabısının rengine, oturduğu kahvehaneye gidiş saatine ve hangi sıklıkta boya istediğine göre müşteri arşivi oluşturdu. Bu durumdan rahatsız olan diğer boyacılar sonunda dayanamadılar ve piyasalarını bozan bu yeni boyacıyı bir kenarda kıstırıp darp ettiler. Boya sandığını kırıp dağıttılar. Boyacılık yapmaktan mecburen vazgeçti. 3. Sınıfta gece fırında çalıştı, gündüz okula gitti. Yakınları sınıfta kalacağını düşünürken, okul birincisi oldu; fırıncılığı öğrendi ve daha sonra üniversiteyi bitirene kadar her yaz fırında çalıştı.

Parasız yatılı sınavlarına girdi. Sonuç belgesi gelmediği için kazanıp kazanamadığını bilemedi. Babası, ahırındaki 10 koyundan sekizini satarak onu paralı yatılıya kaydettirdi ve böylece Erzurum İmam - Hatip lisesindeki okul yılları başlamış oldu. İki ay paralı yatılı da kaldı. Sonra parasız yatılıyı kazanmış olduğunu öğrenince, Lisenin hemen bitişiğindeki yurt binasına yerleşti. Babası, paralı yatılıdan ayrılırken yatırdığı ücreti geri almadı ve ihtiyaç sahibi çocuklar için harcanmasını istedi. Babasının bu davranışı karşısında çok duygulandı ve bir süre sonra yeni bir boya sandığı yaptırarak ders çıkışlarında yurt kantininde boyacılık yapmaya başladı. Ödev yapma zamanı olmayan öğrenciler için para karşılığı ödevler yaptı. Dört yıl böyle devam etti.

Lise yılları boyunca derslerin dışında çok sayıda kitap okudu. Gözlük takmaya başladı. Şiir çalışmaları yaptı ve ödüller aldı. Tarım ve Orman Bakanlığının şiir yarışmasında Türkiye ikincisi oldu. Milli Türk Talebe Birliği Hicri 1400 konulu şiir yarışmasında Hicret isimli şiiriyle Türkiye birincisi oldu ve bu şiir Nesil dergisinde yayınlandı. Tiyatroya ilgi duydu. Her yıl takdirname aldı ve 1978-1979 eğitim-öğretim yılı sonunda Erzurum İmam – Hatip Lisesini birinci olarak bitirdi. Boyacılıktan kazandığı paralarla 10 tane koyun alıp köyüne, babasının ahırına götürdü ve lise süreci böylece tamamlanmış oldu.

O yıl yapılan üniversite sınavları sonucunda Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ni kazandı ve okul hayatına orada devam etti. Üniversite yurtlarında kalmaya başladı. İlk yıl yurt kantininde boyacılık yapmayı sürdürdü. Siyasi bir kavganın ortasında kalıp boya sandığı kırılıp dağıtılınca, bunu yapmaktan vazgeçti. İnşaatlarda ve fırınlarda çalıştı. İşten geç çıkıp yetişemediği için kapısı kapanan yurtlara giremediği zamanlar, daha sonra Siyah Gözlerine beni de Götür şiirinin yazılacağı Erzurum tren garında, bankların üzerinde uyudu. Üniversite yıllarında şiirleri edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başladı. Aylık derginin daimi kadrosunda yer aldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Genç Kuşak dergisini çıkardı ve orada şiirleri yayınlandı. Yeni Devir Gazetesi Genç Kalemler Makale yarışmasında Yaşar Garip Koyuncu mahlasıyla Türkiye ikincisi oldu.

İlk stratejik planını üniversitenin birinci sınıfında yaptı. Vizyonunu ve misyonunu belirleyerek dolabının kapağına, "20 yıl sonra yönetim ve organizasyon profesörü ve Türkiye'nin tanıdığı bir şair olacağım" diye yazdı. Bu durum arkadaşları tarafından garip karşılansa da, düşüncesinden ve kararından vazgeçmedi. Çalışmalarını, gelecek için oluşturduğu bu zihni tasarıma göre yürüttü.

Üniversite yıllarında edebi çalışmalarının yanında tiyatro ve satranç çalışmaları da yaptı. Yurt-Kur Bölge tiyatrosu adına Moliere'in Cimri isimli oyununu sergiledi. Harpagon adlı cimri karakterini oynayıp büyük beğeni kazandı. Erzurumda bulunan ve oyunu izleyen devlet tiyatroları yönetmeni, kendisine profesyonel tiyatro yapma teklifinde bulundu. Fakat şartlar dolayısıyla kabul edemedi. Yine aynı yıllarda satranç oynamaya başladı. Ve daha sonra Erzurum satranç şampiyonu olarak Türkiye Satranç liginde yer aldı.

1983 yılında fakülteyi bitirdi. 1984 yılında aynı fakülteye araştırma görevlisi olarak girdi. Yönetim ve Organizasyon alanında yüksek lisans yaptı. İki yıl doktora programı açılmasını bekledi. 1990'da doktor, 1995'te doçent, 2001 yılında profesör oldu. 2003 yılında Kocaeli Üniversitesine geçti ve orada yedi yıl çalıştı.

1994-2013 yılları arasında kamu ve özel sektör kuruluşlarına danışmanlık hizmetlerinde bulundu. Çok sayıda işletmenin reorganizasyonunu gerçekleştirdi ve stratejik planını yaptı. Aile işletmelerine ortaklık bilinci ve yapısı hususunda hizmet verdi, aile anayasaları hazırladı. Kocaeli Üniversitesinin stratejik planlama çalışmalarında bulundu. Bologna Eşgüdüm Komisyonunda yer aldı. 2010 yılında emekli oldu ve İstanbul Ticaret Üniversitesinde çalışmaya başladı. Bölüm başkanlığı ve dekanlık görevlerinde bulundu. İstanbul Ticaret Üniversitesinin 2012-2017 Stratejik Planı'nı hazırlama kuruluna başkanlık etti.

31 Aralık 2012 de Sermaye Piyasası Kurulu'na Üye olarak atandı. 10 Şubat 2015 tarihine kadar Sermaye Piyasası Kurulu üyesi ve Başkan vekili olarak görev yaptı. 1 Mayıs 2015 tarihinde Merkez Bankası Meclis Üyesi olarak göreve başladı. Halen bu görevini sürdürmektedir.

1990 Türkiye Diyanet Vakfı N'at-ı Şerif Büyük Ödülü Sahibi (Yağmur şiiri ile).

1987 Kültür ve Turizm Bakanlığı Roman Teşvik Ödülü sahibi (Tutkular Keder Oldu romanı ile).

1996 Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Kültür Hizmet Ödülü sahibi.

1998 Tuzla Belediyesi Gül Şiirleri Armağanı Ödülü sahibi(Gül ve Ben isimli eseri ile ile).

1999 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi Ödülü sahibi(Hüznün Lalesidir Dünya eseriyle).

Yıllardır işletme yönetimi kapsamında pek çok işletmeye danışmanlık yapan ve eğitimler gerçekleştiren Genç, proje uygulama ve stratejik planlama alanlarında da hizmet vermektedir.

 

Nurullah Genç Kitapları - Eserleri

  • Rüveyda
  • Yağmur
  • İntizar
  • Söyle Bana Hindiba
  • Siyah Beyaz Tabletler
  • Omuzlarımda Dünya
  • Çiçekler Üşümesin
  • Hüznün Lalesidir Dünya
  • Mahrem ve Münzevi
  • Harflerin Simyası
  • Siyah Gözlerine Beni de Götür
  • Nuyageva
  • Aşkım İsyandır Benim
  • Yankı ve Hüzün
  • Gül ve Ben
  • Bilardo Telmihleri
  • Aşk Ölümcül Bir Hülyadır
  • Çanakkale - Her Şey Yanıp Gül Oldu
  • Bahar Buselik
  • Tutkular Keder Oldu
  • Denizin Son Martıları
  • Yürüyelim Seninle İstanbul'da
  • Yollar Dönüşe Gider
  • Ateş Semazenleri
  • Müpteladır Gemiler Benim Denizlerime
  • Yanılgı Saatleri
  • Sensiz Kalan Bu Şehri Yakmayı Çok İstedim
  • Birkaç Deli Güvercin
  • Zirveye Götüren Yol: Yönetim
  • Omuzlarımda Dünya
  • Başarı Bedel ister
  • Hüznün Lalesidir Dünya
  • Çiçekler Üşümesin
  • Birkaç Deli Güvercin

Nurullah Genç Alıntıları - Sözleri

  • “Hep aynı kelime dalgalanır sessizce Tahammül” (Nuyageva)
  • Nasıl gülümsüyor gözlerin bilsen (Harflerin Simyası)
  • Neye yanıyorum, biliyor musun Birleştiremedik kalplerimizi... (Denizin Son Martıları)
  • Bir ben varım dünyada Sanki bir de yalnızlık (Aşkım İsyandır Benim)
  • Simsiyah bir dünya ortasındayım.. (Yankı ve Hüzün)
  • Her defasında şunu öğrendim: Bir hayale, bir hedefe doğru gidiyorsan asla pes etmeyeceksin. Engel çıktığında vazgeçmek yok, devam edeceksin. Bütün kapıları zorlayacaksın. Bütün kapıları zorladın, açılmadı mı? "Benden bu kadar Rabbim," diyeceksin ve yakarışta bulunacaksın. "Gideceğim başka kapı yok; senin ikramın ve lütfun tek kapımdır benim. Çünkü ben, verdiğin irade ile vazifemi yaptım. İrademin dışında kalanlar sana ait. Hayrı da şerri de sen bilirsin. Hayırlı olanı ver Rabbim." (Omuzlarımda Dünya)
  • “Alaca bir at koşar içimde Zamansız mekansız nefese doğru...” (Omuzlarımda Dünya)
  • Sabır dedikleri, her başa gelene katlanmak mıdır? O zaman bir taş par­çasıyla ne farkımız olur? O da, her şeye ağızsız, dilsiz katlanır. (Tutkular Keder Oldu)
  • Gülümsedin; kalmadı kederim, burukluğum (Müpteladır Gemiler Benim Denizlerime)
  • Neden hep gidenleri gösteriyor yalnızlık Bu kadar mı çaresiz yeryüzünde aynalar (Bahar Buselik)
  • Bir de, bana geldiğin hayaller kuruyorum (Hüznün Lalesidir Dünya)
  • iyiki kitaplar var... (Siyah Beyaz Tabletler)
  • “Tarçın koksun saçların ki, şâd olam Göğü sarsın hayalin, âbâd olam...” (Söyle Bana Hindiba)
  • “Bir gün insanlar bizi taşlar kadar anlasa” (Nuyageva)
  • Bilemezsin, içimde bir denizdir yaşamak… (Denizin Son Martıları)
  • . Çalışacaksınız ve okuyacaksınız. Dua edeceksiniz ve kendinizi yetiştireceksiniz. . (Omuzlarımda Dünya)
  • . Allah’ım onu bir gül gibi baharımda tut. . (İntizar)
  • Unutulursa şair, sen de unutulursun (Hüznün Lalesidir Dünya)
  • insanlığı arıyorum her sabah başım dönüyor (Siyah Beyaz Tabletler)
  • Her kuş bir tüy bırakıp giderken kanadından Avcı hep yüreğime savururdu kendini Sen yokken ne ay vardı göğümde ne yıldızlar. (Müpteladır Gemiler Benim Denizlerime)

Yorum Yaz