diorex
Dedas

Yakma Zevki - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yakma Zevki kimin eseri? Yakma Zevki kitabının yazarı kimdir? Yakma Zevki konusu ve anafikri nedir? Yakma Zevki kitabı ne anlatıyor? Yakma Zevki kitabının yazarı Ray Bradbury kimdir? İşte Yakma Zevki kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.02.2022 18:00
Yakma Zevki - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ray Bradbury

Çevirmen: Murat Özbank

Orijinal Adı: A Pleasure to Burn: Fahrenheit 451 Stories

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786053758198

Sayfa Sayısı: 408

Yakma Zevki Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Amerikan Ulusal Kitap Ödülü

Pulitzer Onur Ödülü

“Kitaplar Gibi İnsanları da Yakmayacağım Ne Malum?”

Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Bradbury’nin ölümünden sadece iki sene önce derlenen ve klasik eseri Fahrenheit 451’in geçtiği yolları haritalandıran Yakma Zevki ise bir yazarın edebi süreci içinde çıkılan hayret verici bir yolculuk.

Kültürün homojenleşmesi, teknolojinin beraberinde duyarsız bir dünya getirmesi, insanların geçmişleriyle olan bağlarının kopması… Fahrenheit 451’de olduğu gibi, Yakma Zevki’ni oluşturan öyküler de bu konuları işliyor.

Ray Bradbury’nin kariyerinin farklı dönemlerinden 14 öykünün yanı sıra Fahrenheit 451’in öncül versiyonları olan “Geceyarısından Epey Sonra” ve “İtfaiyeci” öykülerini de bu derlemede bulabilirsiniz.

Kültür, teknolojiyle birlikte yok olmaya mahkûm mudur? Yoksa teknoloji, kültürün evriminin bir sonraki basamağı mıdır?

Yakma Zevki, bir klasiğin kıvılcımı.

Yakma Zevki Alıntıları - Sözleri

  • Bir süre sonra aşağılık kompleksinin üstesinden geleceksin. Belki. Bu konuda yapabileceğin bir şey yok.
  • "Ben," dedi, "bir kronolojik hatayım."
  • Off,kafası yanlış cevaplarla doluydu.
  • Güçlü olmak ne kadar güç gerektirir,kim bilebilir ki ?
  • Ben anlaşılmazım,imkânsızım,dolayısıyla da yokum.
  • Bir işe yaramayan ne varsa,bir kibrit gibi yok oluyor bu dünyada.
  • Tanrım,Millie,bir kitap bir beyin demek.
  • "...Seni devirip mahveden her ne varsa ondan nefret edersin. İnsanın doğası bu. Salakça belki ama insan doğası böyle bir şey işte."
  • "Savaş savaş doğurur. Yıkım yıkım doğurur."
  • Ve insanoğlunun buraya ulaşması milyonlarca yıl sürdü. Şimdi yüksek mevkilerdeki birkaç adamın, şak diye her şeyi rahatça silip atabilmesi... sinirimi bozuyor.
  • "Rüya, kırağı ile kaplanmış bir kar taneciği kadar mükemmeldi.."
  • • ... günün birinde biri gelecek, hayal gücü olan biri ve işleri yoluna koyacak. Görürsünüz bak. Kalbi olan biri... •
  • Gerçekten de yalnızdı; bir insanın olup olabileceğinden bile yalnızdı. Yalnızlığının soğukluğunun göğsünde yükseldiğini ve onu sessizce boğduğunu hissetti.
  • Otuz yıldır radyoyla beynin yıkanmış, tek bir fikre, tek bir güzelliğe maruz kalmamişsın.
  • Ve hepimiz,bir milyondan fazla insan,geçmişte saklanıyoruz ama birbirimizi tanımıyoruz.

Yakma Zevki İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Daha önce yazarın fahreneit 451 kitabını okumuştum gerçekten çok beğenmiştim. Bu nedenle bu kitabını da almak istedim ama dikkat etmemişim içerisinde öyküler varmış. Bu durum canımı sıktı çünkü 4,5 sayfada biten öyküler vardı ya daha olaya yeni ısınmışken bitiyordu. Ben galiba öykü okumayı sevmiyorum. Belki başkaları çok beğenmiştir ama açıkçası ben o kadar da beğenemedim bu kitabı ya . Fahrenheit 451 daha iyiydi :) (Ela)

İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 48. kitap oldu. Amerikalı bilimkurgu üstadı Ray Bradbury'nin ise okuduğum 4. kitabıydı. Ray Bradbury denilince aklımıza ilk olarak elbette efsane eseri kitap/fahrenheit-451--1687 geliyor. Fahrenheit 451 hem dünyada hem de ülkemizde en çok okunan eserlerden biridir. Bu kadar başarılı bir eserin okurlar tarafından değer görerek okunması ve hatta efsaneleştirilmesi gayet normaldir. Zira bilindiği üzere dünyanın en iyi 4 distopya eserinden (kara dörtleme) biri kabul edilir. (Diğerleri için bkz: kitap/1984--100, kitap/cesur-yeni-dunya--1057 ve kitap/biz--175770) Fakat sanılanın aksine, daha önceki incelemelerimde de belirttiğim gibi, Bradbury'nin en başarılı yönü yazdığı bilimkurgu öyküleridir. Zaten eserlerinin büyük çoğunluğu da öykülerden oluşmaktadır. Hatta bana göre Fahrenheit 451 için "roman" demektense, "uzun öykü" tabirini kullanmamız daha doğrudur. Fahrenheit 451'den neden bu kadar çok bahsettim? Çünkü Yakma Zevki isimli bu eser Fahrenheit 451'in yazım aşamasındaki taslak öykülerden başka bir şey değildir. Zaten dikkat ederseniz kitabın ismi de Yakma Zevki (Fahrenheit 451 Öyküleri)' dir. Fahrenheit 451'in yazım aşamasında Ray Bradbury, bir bodrumda daktilonun başına oturur ve kafasındaki planları sürekli yazarak kağıda döker. Yazdıklarının bir kısmını beğenir, bir kısmını beğenmez; ama sürekli yazmaya ve efsane eserine taslak oluşturmaya devam eder. İşte Yakma Zevki isimli bu eser, o taslakların kitap haline getirilmiş şeklidir. Okuduğumuz her öyküde Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451'in taşlarını nasıl yerleştirdiğini görebiliyoruz. Bu sebeple iki eserin peş peşe okunmasında, doğru analizler ve tespitler yapmak açısından fayda vardır. Yakma Zevki'nde birbirinden bağımsız 16 öykünün bulunduğunu söyleyebiliriz. Fakat bağımsızlıktan kastımız, elbette öyküler arasında bir takım bağlantıların bulunduğunu inkar etmek değildir. Zira Ray Bradbury, kafayı modern yaşamın olumsuz yönlerine, sanat eserlerinin ve kitapların günümüzde değer görmemesine, gençliğin televizyonlar karşısında çürüyüp gitmesine, insanlığın düşünmeyi bir kenara bırakmasına ve biat etmesine, sorgulamamasına vs. takmış olduğu için öykülerde işlenen konular da çoğunlukla bu çerçeve içerisindedir. Fahrenheit 451'e hayran bir okur olarak, Fahrenheit 451'e giden yolların alevli taşları üzerinde yeniden gezinmek benim için harikaydı. Bir kez daha o yangınlara şahit olmak ve dumanlı havayı solumak çok hoşuma gitti. Fakat daha önceki kitap/resimli-adam--119244 incelememde eleştirdiğim bir hususu bu eserde de tekrar gördüğümü üzülerek belirtmek istiyorum: Yakma Zevki, yukarıda da bahsettiğim üzere, 16 öyküden oluşmakta. Bu öykülerden "Mars'ın Çılgın Büyücüleri" isimli öyküyü okurken, öykünün bana çok tanıdık geldiğini fark ettim. Hemen Bradbury'nin okuduğum diğer eserlerine baktım ve kitap/resimli-adam--119244 kitabının içerisindeki "Sürgünler" isimli öyküyle aynı olduğunu fark ettim. Öykülerin ismi farklı; ama içeriği tamamen aynı. Yine aynı şekilde "Çılgınlık Karnavalı" isimli öykünün ise kitap/mars-yilliklari--120631 kitabının içerisindeki "Usher II" isimli öyküyle aynı olduğunu gördüm... Rasimli Adam kitabındaki "Ateş Balonları" isimli öykünün Mars Yıllıkları kitabındaki "Kasım 2033 Ateş Balonları" isimli öyküsü ile aynı olduğunu da Resimli Adam'ı okurken fark etmiştim. Hatta o incelemede şöyle bir yorum yapmıştım: "Şimdi burada şunu düşünebilirsiniz: 'Tamam da zaten bu kitaplar öykü kitabı. Dolayısıyla yazarın aynı öyküsünün farklı iki kitabında bulunması doğaldır.' Bu görüşe normalde katılırım. Fakat hem Mars Yıllıkları hem de Resimli Adam belirli bir konu bütünlüğü içerisinde birbirinden bağımsız öyküleri önümüze getiren eserler. Resimli Adam'daki öyküler, Resimli Adam'ın vücudunda ortaya çıkan görüntülerdeki öyküler iken; Mars Yıllıkları'ndaki öyküler, Mars'a giden insanlarla ilgili tutulan yıllıklardır. Dolayısıyla, aynı öyküyü, konuları birbirinden farklı iki eserde kullanmak bana aldatılmışlık hissi verdi. Burada bizi aldatan, hatta bana göre aptal yerine koyan, Ray Bradbury'nin kendisi midir, yoksa editörler midir, bilemiyorum. Fakat yapılan okura bir saygısızlıktır." Demek ki Ray Brabury'nin okuduğumuz öyküleri farklı farklı kitaplarda yeniden karşımıza çıkabilir. Beni fazlasıyla rahatsız ediyor bu durum. Sonuçta para vererek bu eserleri alıyoruz... Daha önce okuduğumuz öyküleri farklı isimlerle önümüze servis eden her kim ise, tüm eleştirilerimin hedefi de odur. Yoksa eserler, "on numara beş yıldız" minvalinde. (Semih Doğan)

Fahrenheit 451 Öyküleri: Yakma Zevki: “İnsanlar düşünmek istemiyorlar artık. Hayatlarından memnunlar, eğleniyor, hoşça vakit geçiriyorlar.” 22 Ağustos 1922’de ABD’de doğan yazar/ray-bradbury, bilimkurgu türünü yaşatan ve yücelten yazarların başında geliyor. Kısa öyküleriyle ayrı, romanlarıyla ayrı başarılara imza atan Bradbury’nin şüphesiz dünya genelinde en bilindik eseri kitap/fahrenheit-451--1687’dir. Başyapıtı olarak görülen bu kitaba ek olarak kitap/resimli-adam--119244, kitap/mars-yilliklari--120631, kitap/ugursuz-bir-sey-geliyor-bu-yana--14732, kitap/sonbahar-ulkesi--182524 gibi eserleriyle de popülaritesini iyiden iyiye arttıran yazar, edebiyat dünyasının sevilen simalarından biri haline geldi. 5 Haziran 2012’de aramızdan ayrılan Bradbury, arkasında farklı türlerde kaleme alınmış yüzlerce öykü ve onlarca roman ile birlikte, bir dolu deneme ve makale bıraktı. Yalnızca bilimkurgu değil, aynı zamanda korku ve fantezi başta olmak üzere farklı türlerde kalem oynatan Bradbury’nin birçok yapıtı Türkçeye kazandırıldı. İthaki Yayınları‘nın birçok kitabını okurlara armağan ettiği bu büyük yazarın bilmkurgu sınırları içine giren kitapları ise yayınevinin büyük bir ilgiyle takip edilen “Bilimkurgu Klasikleri” isimli dizinin içine dahil ediliyor. Resimli Adam ve Fahrenheit 451‘in ardından seri içine eklenen 3. Bradbury kitabı olan Yakma Zevki: Fahrenheit 451 Öyküleri, aynı zamanda dizinin 34. kitabı olma unvanını taşıyor. yazar/murat-ozbank çevirisiyle çıkan kitabın kapak resmi ise kısa bir süre önce yayımlanan Fahrenheit 451’le benzerlik gösteriyor. “İnsanlar huzurlu olmalı, Montag. Kitaplar onları huzursuz ediyor.” Ray Bradbury’nin, Fahrenheit 451 evreninde geçen ve bu büyük romanın ortaya çıkmasını sağlayan öykülerinin derlendiği “Yakma Zevki” isimli kitabı ilk olarak 2010 yılında yerli okurla buluştu. İçinde 16 öykü barındıran kitapta, Fahrenheit 451’in ortaya çıkmasını sağlayan ve “taslak” olarak adlandırılabilecek “Geceyarısından Epey Sonra” ve “İtfaiyeci” isimli 2 öykünün yanı sıra, zamanda yolculuk temasına sahip kısa öyküler de bulunuyor. 2. Dünya Savaşı’nı görmüş bir yazar olarak birçok öyküye savaşın acı yüzünü de serpiştirmeyi ihmal etmeyen Bradbury, okuduktan sonra unutulmayacak öykülerden oluşan iyi bir derleme ortaya çıkarmayı başarıyor. Fahrenheit 451’i okuyan ve seven her okurun mutlaka okuması gereken bir kitap olan Yakma Zevki’nin ilk öyküsü “Öldükten Sonra Doğmak”, adından da anlaşılacağı üzere öldükten sonra doğmanın nasıl bir şey olacağını gözler önüne seriyor. Tür ve anlatım olarak kendinden sonraki öykülerden biraz farklı gözüken bu öyküyü “Ateş Sütunu” isimli öykü izliyor. Mezardan çıkarak kendini 2349 senesinde bulan William Lantry isimli bir adam geleceğin dünyasını tanımaya çalışır. Geçmişte birçok yazarın kitaplarının yakıldığını fark eden Lantry, ‘Yakma Fırınları’ ile mücadele etmeye karar verir. “Bugün birine hakaret etmek istersen, söyleyebileceğin en ağır şey ona ‘profesör’ ya da ‘entelektüel’ demek. Küfür sayılıyor bu sözcükler.” Kitabın en kısa öyküsü olan “Kütüphane”de, dünyada kalan son kitapların yakılmaması için itfaiyecilere ve diğer kamu görevlilerine direnen Bay A.’nin yakarışlarına kulak verirken, “Parlak Anka Kuşu” isimli hikayede kütüphaneyi basan ve küreklerle kitapları meydana atarak yakmayı planlayanlara karşı verilen mücadeleye tanıklık ediyoruz. Kitap alıntılarıyla süslenen bu öyküyü “Mars’ın Çılgın Büyücüleri” takip ediyor. Dünya’dan Mars’a giden bir uzay aracı içindeki insanların yaşanan esrarengiz ölümlere çare bulma çabalarına tanıklık ederken, kimi ünlü yazalar da karakter olarak karşımıza çıkıyor. “Çılgınlık Karnavalı” isimli öykü, yazar/edgar-allan-poe’nun meşhur öyküsü kitap/usher-evinin-cokusu--247255’nü temel alıyor ve öyküdeki Usher Evi’nin inşa edilmesine tanıklık ediyoruz. “Şenlik Ateşi”nde, Willim Peterson isimli karakterin gözünden geleceğin politikacılarının tam olarak neye benzeyebileceklerine dair bir fikir ediniyoruz. Dünya’nın yok olacağına karar verilmiştir ve William, bu durumu telefonda Mary ile konuşarak istişare etmektedir. “Ocaktaki Çekirge”, gözetim ve denetimin devlet nezdinde ne kadar ileri götürülebileceğini evli bir çift ekseninde çarpıcı bir dille anlatıyor. “Yaya”da, yaptığı tek şey yürümek olan bir insanın kolluk güçleri tarafından sorguya çekilmesi gibi sıra dışı bir hikayeyle karşılaşırken, “Çöpçü”de ise mesleği çöp toplamak olan birinin getirilen ilginç bir kararla bundan böyle görevinin değiştiğini ve artık ceset toplamakla yükümlü olduğunu öğrenmesini okuyoruz. Bilindik öykülerinden biri olan “Tebessüm”de gelecekte insanların bütün sanat eserlerine bir kin beslediği ve tek amaçlarının onları paramparça etmek olduğunu görüyoruz. “Geceyarısından Epey Sonra” ve “İtfaiyeci” isimli öyküler kitapta yer alan en uzun iki öykü olmalarının yanı sıra, Fahrenheit 451’e giden yolda 2 ayrı durak olarak okunabilir. Romanın bir nevi taslakları konumundaki birbirine çok benzeyen bu öykülerde karakterlerin ve olayların taslak öykülerde biraz farklılık gösterdiklerini seziyoruz. Bu da bize bir yazarın romanını ortaya çıkarmadan önce karaladığı taslak kağıtlarına göz atmak gibi bir şans tanıyor. Kitabın “Diğer Öyküler” kısmında yer alan 3 öyküsü, “Kendi Kuyruğunu Yiyen Ejderha”, “Şafak Vaktinden Az Önce”, ve “Geleceğe” isimli öyküler ise savaş ve despot yönetimler ile birlikte zamanda yolculuk temalarına yoğunlaşıyor. Hatta kitabın son öyküsü olan Geleceğe isimli hikaye aynı zamanda Resimli Adam’da karşımızda çıkan “Tilki ve Orman” isimli öyküyle bire bir aynı. Muhtemelen Bradbury sonradan öykünün ismini değiştirmeye karar vermiş ve Resimli Adam kitabına eklemiş. Bilimkurgu okurlarının yanı sıra, distopik kurgulardan hoşlanan, öykü okumayı seven ve tabii ki Fahrenheit 451’i beğenen her okurun kesinlikle okuması gereken, Bradbury’nin yine geleceğe dair çok şey söylediği enfes bir öykü antolojisi Yakma Zevki. “İnsanın yaşamdaki tüm iyiliklere ve güzelliklere bakıp düşüncelerinin küçük bir kısmını kağıda dökmesi bir ömür sürüyor. Sonra biz gidiyoruz ve onları fırına atıp beş dakikada cayır cayır yakıyoruz.” (Bahri Doğukan Şahin)

Kitabın Yazarı Ray Bradbury Kimdir?

Raymond Douglas Bradbury, 22 Ağustos 1920 tarihinde, Waukegan, Illinois, ABD.’de dünyaya geldi. İsveç göçmeni bir anne ve telefon hatları çekerek geçimini sağlayan bir babanın oğlu olan Bradbury, gençlik yıllarının çoğunu Waukegan’da bulunan Carnegie Kütüphanesi’nde geçirdi.

Kütüphaneleri çok seven yazar, her gün saatlerini orada geçirirken, bir yandan da ileriki yıllarda yazacağı romanların temellerini atıyordu. 1934 yılında, henüz 13 yaşındayken, ailesinin Los Angeles’a taşınması nedeniyle Waukegan’dan kopan Bradbury, Los Angeles Lisesi’ne kayıt oldu ve 1938 yılında bu okulu başarıyla bitirdi. Çok iyi bir öğrenci olmasına rağmen üniversiteye kayıt olmayan Bradbury, bunun yerine gazete satmayı tercih etti.

..."Beni kütüphane yetiştirdi. Kolej ya da üniversite gibi kavramlara inanmıyorum. Kütüphaneleri seviyorum çünkü çoğu öğrenci üniversiteleri karşılayacak maddi olanaklara sahip değil. Liseden mezun olduğumda depresyonun kenarındaydım ve hiç param yoktu; ben de 10 yıl boyunca haftanın 3 günü kütüphaneye giderek kendimi geliştirdim."...

Flash Gordon ve Buck Rogers gibi erken dönem bilimkurgu kahramanlarından büyük oranda etkilenen Bradbury, 1938 yılından itibaren yazdığı öyküleri fanzinlere satarak para kazanmaya başlamıştı. Los Angeles Bilimkurgu Cemiyeti’ne katılan yazar, Robert A. Heinlein, Fredric Brown ve Jack Williamson gibi ustalarda orada tanıştı.

1938 yılında Imagination! Adlı fan dergisinde Hollerbochen’s Dilemma adını taşıyan ilk öyküsünü yayınlamayı başaran Bradbury, 1939 yılında ise Futuria Fantasia adını taşına bir dergiyi yayınlamaya başladı. Sadece 4 sayı çıkan ve her biri 100’er kopya olarak hazırlanan Futuria Fantasia kısa ömürlü olduysa da, yazarın önünü açması açısından faydası tartışılmazdı.

Bradbury 1941 yılında Pendulum adlı kısa hikayesini Super Science Stories dergisine 15 dolar karşılığında satmayı başardı; bu yazarın edebi yeteneği sayesinde kazandığı ilk paraydı. İki yıl içerisinde tam zamanlı bir yazarak olarak çalışmaya başlayıp bütün diğer işlerini bırakan Bradbury, 1947 yılında ise kısa hikayelerin toplamından oluşan ilk romanı olan Dark Carnival’ı piyacasa çıkarttı.

400’ün üzerinde kısa hikaye ve novella yazan, 50’nin üzerinde antoloji kitabında öyküleri yayınlanan, 20’den fazla tiyatro oyunu, onlarca çocuk edebiyatı, kurgu-dışı hikaye ve t.v. senaryosu kaleme almış olan Bradbury, çağımızın en üretken yazarlarından birisidir. Hayranları tarafından bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlansa da bu tanımlamaya katılmayan Bradbury, bu konuda şu açıklamayı yapmıştır;

..."Öncelikle, ben bilimkurgu yazmıyorum. Yazdığım tek bilimkurgu kitabı var; o da Fahrenheit 451. Çünkü o kitap gerçeğe dayanılarak yazıldı. Bilimkurgu gerçeğin tasviridir, fantazi ise değildir. Fahrenheit 451 dışında bilimkurgu alanında verdiğim eser yoktur."...

1947 yılında Marguerite McClure ile evlenen Bradbury, bu evlilikten 4 kız çocuğu sahibi oldu. Los Angelas’da yaşayan yazar, hikayelerini kaleme almaya devam etti. Onlarca eseri çizgiroman, tv dizisi ve sinema filmi olarak uyarlanmış olan yazarın üzerine bir de belgesel çalışması yapılmıştır; Ray Bradbury; Story of a Writer.

Ray Bradbury, 5 Haziran 2012 tarihinde 92 yaşında Los Angeles, Kaliforniya, ABD'de ölmüştür.

Ray Bradbury Kitapları - Eserleri

  • Fahrenheit 451
  • Eve Dönüş
  • Şimdi ve Daima
  • Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
  • Deliler Mezarlığı
  • Sonbahar Ülkesi

  • Yakma Zevki
  • Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık
  • Karahindiba Şarabı
  • Ateş ve Buz
  • Fahrenheit 451
  • Güneşin Altın Elmaları
  • Son Yaya

  • Cadılar Bayramı Ağacı
  • Ertelenen Aşk
  • Resimli Adam
  • Mars Yıllıkları
  • Dünyalıların Gelişi
  • The Velt
  • A Medicine for Melancholy and Other Stories

  • Gök Gürültüsünün Sesi
  • Papa ile Papağan
  • Death Is a Lonely Business
  • Topraktan Dönenler

Ray Bradbury Alıntıları - Sözleri

  • "Sıkıntı şu ki, insanların bize sadece bir noktaya kadar inanmasını sağlamalıyız! Eğer bize haddinden fazla inanırlarsa; çekiçlerini dövmeye, kazıklarını bilemeye, çarmıhlarını kurmaya ve aynalarını asmaya başlarlar. İki ucu boklu değnek. Savaştığımızı belli etmeden nasıl savaşacağız? Fazla net olmadan nasıl aşikâr olacağız? Gereğince gömüldüğümüzü fakat ölü olmadığımızı mı söyleyeceğiz?" (Topraktan Dönenler)
  • ”Neşelen, yeğenim. Aslında senin için her şey çok daha renkli. Bizim dünyamız ölü bir dünya. Her yer mezar taşı grisi. Hayat yaşayanlara güzeldir, her bir anı altın kadar değerli!” (Eve Dönüş)
  • İnce buzda paten yapmak en iyisidir, hafifçe. Durursaniz, dikkatinizin ağırlığı kabuğu kirabilir. Kabuğun içine batarsiniz, öylesine derin, öylesine uzak derinliklerde bogulursunuz ki, bütün geçmiş orada mezar taşı mermerlerine kazılı durmaktadır. Buzlu su damarlarınıza şırınga edilecektir. Aynanın kenarında mıhlanmışsanız, orada, bakışlarınızı Zaman'ın duzeltmelerinden ayıramadan, sonsuza dek orada kalırsınız. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • Bu gece neredesin? Tuzlu bir denizin kenarında, çamur çukurlarının,buharın ve sessizliğin yanında. Güneş batıyor burada. (Eve Dönüş)
  • Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur. (Topraktan Dönenler)
  • Kurtları kovabilirlerdi ama anıları hayır, hayaletleri hayır. (Cadılar Bayramı Ağacı)

  • "Hayvan koleksiyonu ile hayvanat bahçesi arasındaki fark ne?" (Deliler Mezarlığı)
  • "Güneşin doğmasına çok uzun bir yol vardır, şafak da epey uzaktır, o yüzden hayatının bütün aptalca şeylerini toplarsın, o denli iyi tanıdığın ve şimdi o denli ölü olan kişilerle yapılmış olan aptal hoş şeyleri." (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • Onlar sadece kendilerine göre alışıldık olan bir akıl hastalığına tahammül gösteriyorlardı... (Mars Yıllıkları)
  • "Bir ses bir defa çıkarıldı mı bir daha asla kaybolmaz," diye açıkladı Small. "Hepsi elektrik bulutları halinde saklanmıştır, yerlerini tespit edebilirsek, unutulup gitmiş savaşların gürültüsüne, uzun yaz mevsimlerinin insana miskinlik veren tınısına, tabiatın sonbaharın geldiğini haber veren o hüzünlü sesine bir dokunuşla yeniden erişebiliriz." (Şimdi ve Daima)
  • “Çünkü sen onları gerçekten bir kez bile okumadan, Bay Poe'nun bütün kitaplarını yaktın. Onları yakmak ihtiyacında olan insanların sözü üzerine tümünü yaktın. Eğer onları okumuş olsaydın, biraz önce bu kata indiğimizde ne yapmayı planladığımı hemen anlardın. Cahillik öldürücüdür Bay Garrett.” (Mars Yıllıkları)
  • Ve bu şekilde koştular. Yıldız ışığında üç hayvan gibi. Siyah bir su samuru. Bir kedi. Bir tavşan. Ben, diye düşündü Will, ben tavşanım. Ve rengi beyazdı ve çok korkuyordu. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • "Büyüyünce ne olacaksın Bob?" "Yazar..." "Kararlısın demek... Ama, unutma ki yazar olmak kolay iş değil... Çok uğraşmak gerek..." "Biliyorum. Ama şansımı deneyeceğim. Çok okuyorum." (Ertelenen Aşk)

  • "Ne yapabilirim? Berbat ve boş bir hayatı telafi etmek için yapabileceğim bir şey var mı şimdi?" (Resimli Adam)
  • Temmuz sıcağına yürek ferahlatan bir serinlik, kış soğuna insanların iliklerini ısıtan bir sıcaklı veriyordu sanki... (Ertelenen Aşk)
  • "Şunu açıkca söyleyeyim. İnsanlar her gün psikolojik açıdan ölüyor. Bazı parçaları yoruluyor. Ve bu yorgun parça tüm kişiyi öldürmeye çalışıyor". (Sonbahar Ülkesi)
  • Bütün bunlar kocaman bir yanlışlık (Ertelenen Aşk)
  • "İnsanlar hep yarın yaşamaktan söz ediyordu, yarın ölmekten değil." (Ateş ve Buz)
  • En azından maskeyi görmen gerekir ki darben ardındaki yüze ulaşsın. (Topraktan Dönenler)
  • Eğer şevk, zevk, sevgi, eğlence olmadan yazıyorsan yarım bir yazarsındır. Yani bir gözün piyasada, bir kulağın avangart zümrelerdeyken kendin olamıyorsun demektir. Hatta kendini bile tanımıyorsun. Çünkü bir yazarın hissetmesi gereken en önemli şey heyecandır. Duygu ve heves dolu olmalıdır. Böyle bir enerjisi yoksa gitsin şeftali toplasın ya da çukur kazsın daha iyi. Allah bilir sağlığı için daha iyi olacaktır. (Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık)

Yorum Yaz