Yan Değiniler - Ludwig Wittgenstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yan Değiniler kimin eseri? Yan Değiniler kitabının yazarı kimdir? Yan Değiniler konusu ve anafikri nedir? Yan Değiniler kitabı ne anlatıyor? Yan Değiniler PDF indirme linki var mı? Yan Değiniler kitabının yazarı Ludwig Wittgenstein kimdir? İşte Yan Değiniler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ludwig Wittgenstein
Çevirmen: Oruç Aruoba
Yayın Evi: Altıkırkbeş Basın Yayın
İSBN:
Sayfa Sayısı: 112
Yan Değiniler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Zengin bir ailenin çocuğuydu. Issız bir fiyord yamacına yaptırdığı kulübede inzivaya çekildi. Toplum yaşamına dönesinin ardından babasından kalan serveti dağıttı. Çok mutsuz oldu, sık sık intiharı düşündü. Akademiz felsefe düşüncesine karşıydı. 1950'de kanser olduğunu öğrendi. Ona göre felsefede çözülecek bir problem, kanıtlanacak bir teorem, sınanacak bir varsayım yoktu ve dedi ki: "İnsanlar iyiye doğru götürülemezler; ancak şuraya buraya götürülebilirler. İyi , olgu uzamının dışında yatar...
Tohumu topraktan çekip alamazsın, Yapabileceğin, yalnızca, ona ısı, nem, ışık sağlamaktır; kendi kendine yetişmek zorundadır...
Çocuk kötüdür, ama kimse ona başka türlü olmayı öğretmez ki; anası-babası da gösterdikleri budalaca yakınlıkla daha da beter ederler onu...
Bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir...
Ancak çok mutsuz bir insanın başka bir insan için üzülmeye hakkı vardır...
Kişi yalnızca en korkunç acılar içindeyken yazmalı- o zaman bambaşka bir anlamı olur yazdıklarının. Ama, bu yüzden, bu yazılanı da kimse bir doğrudur diye alıntılayamamalı; meğer ki bu söylerken kendisi de acı çekiyor ola."
Yan Değiniler Alıntıları - Sözleri
- Ancak kendinde devrim yapabilen devrimci olabilir.
- Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü kişi kendisine dışardan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. Kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben biz başkası için ne derdim, diye sorabilir. Ama yanıt şu: Bilemezdim. Bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda birşey söylemiş olmazdı. Kişinin kendi üzerine sığ bir yargıda bulunması, kendisini ucuz bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkası için yapması kadar iğrenç bir şey. Düşün ki, başına ne gibi bir mutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bu sen kendin hakettin.
- Ancak kendinde devrim yapabilen devrimci olabilir.
- Yaşamın üstünde, beygir üstündeki kötü binici gibi oturuyorum. Hemen şimdi yere çalınmamamı da yalnızca atın iyi huyluluğuna borçluyum.
- Başkasının derinlikleriyle oynama
- "Kendine bak- kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içerisinde görüyorsun ve sonra da dağılıp gidiyor hepsi."
- Temele gitmek unutuluyor hep. Soru imi yeterince derine konmuyor.
- Kendini aldatmamaktan daha zor bir şey yok.
- Işığa doğru çabalayan düşünce.
- Düşünceler de bazen olgunlaşmadan düşer ağaçtan.
- Şu insanlara bak: Biri öbürünün ağusu. Ana oğulun, ve tersi, v.b., v.b. Ama ana kör, oğul da öyle. Belki vicdanları sızlar, ama neye yarar ki bu? Çocuk kötüdür, ama kimse ona başka türlü olmayı öğretmez ki; anası-babası da gösterdikleri budalaca yakınlıkla daha da beter ederler onu; nasıl anlasınlar ki, çocuk nasıl anlasın ki? Sanki hep birlikte kötüler, hep birlikte de masum.
- Yaşamın üstünde, beygir üstündeki kötü binici gibi oturuyorum. Hemen şimdi yere çalınmamamı da yalnızca atın iyi huyluluğuna borçluyorum.
- Kişi mantıkta bir dümen çevirse, kendinden başka kimi aldatabilir ki?
- Yaşamın sorunsal olması, yaşamının, biçimine uymaması demektir. Öyleyse, yaşamını değiştirmelisin; yaşamın biçimine uyduğunda, sorunsal olan da yok olacaktır.
- " Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü kişi kendisine dışardan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. Kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben biz başkası için ne derdim, diye sorabilir. Ama yanıt şu: Bilemezdim. Bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda bir şey söylemiş olmazdı. Kişinin kendi üzerine sığ bir yargıda bulunması, kendisini ucuz bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkası için yapması kadar iğrenç bir şey. Düşün ki, başına ne gibi bir mutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bunu sen kendin hakettin." 1946
Yan Değiniler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Modern zamanların çileci, kavgacı ve doğrucu dervişi: Ludwig Wittgenstein... Avusturya Viyana'da doğmuş filozof, matematikçi. Avusturya'nın bereketine bakın: Stefan Zweig, Sigmund Freud, Rilke, Thomas Bernhard, Elias Canetti, Robert Musil... Coğrafyanın kadere olan etkisinin en çekici hali. Peki kimdir bu adam? Onu felsefe dünyasında önemli kılan ne? Neyi savunur, neyi destekler? Öncelikle hayatından başlar isek, varlıklı bir ailenin içinde doğan sekiz çocuğun en küçüğü. (Çok çocuklu ailelerin içinde yetişmek daima zor olmuştur. İlgisizlik, yalnızlık ya da tam tersi kalabalıklık hissi ruhu yormakla kalmıyor, boğulmaya da itiyor. Bu bazen intihara - ki üç kardeşi ediyor - bazen de dehaya sürüklüyor insanı) Çetin ceviz bir insan. Çoğu özyaşam öyküsünde gördüğümüz zorlukları çekmiş ancak zekası ve kimliğiyle bu zorlukların üstesinden gelmiştir. İki dünya savaşı görmüş birisi olarak Wittgenstein, insan ilişkilerinde otoriter ve inatçı olduğu kadar; aynı zamanda duyarlı ve şüpheli bir yaklaşım sergilemiştir. Hayatını değiştiren olay ise bir diğer filozof Bertrand Russell’ın kendisi ve eserleriyle tanışması ile gerçekleşti. Russell, Wittgenstein'ın dehasını fark edip onunla daha yakından ilgilenmeye karar vermiş ve devamında da Russell seviyesinde bir filozof haline gelmiştir. Birçok filozof gerçeği, hakikatı anlamak adına ömürlerini bu uğurda harcamış ve kendi doğrularını elde etmişlerdir. Wittgenstein'ın yolu bitmemek üzerine kurulu sanki. Gerçek ya da doğru sizce bir midir? Yani her bakış açısından sızan farklılıklar bizi bir olmadığı yönünde bir görüşe itse de aslında birdir. Taban ve temel anlamında birdir. Farklı pencerelerin doğruya olan etkisi yalnızca bize rehber kılınan bir türevdir. Peki doğrunun doğru olduğunu mantığımız dışında bize kim söyleyecek? Filozoflar? kanaat önderleri? Doğru, doğrudur ancak bunun kanıtını ya da işlevselliğini kendi içimizde tartıp, karar vermek zorundayız. İnsanın doğruları dünya var olduğundan beri çıkarlarıyla paralel ilerledi. O sebeple en azından dışarı yansıtmasak bile kendi içimizde doğruların yalnızca sade anlamıyla kabulü gerekir. O sebeple bol bol kritik yapmak, okumak ve araştırmaktan başka çaremiz yok. Wittgenstein'ı araştırırken ve okuduğum bu kısa kitabıyla aslında doğrunun bir varış noktası değil süreç olduğunu anlıyorum. Yani kesin bir varış noktasına değil o yolun üzerinde olmak mesele. Ona ''modern zamanların çileci, kavgacı ve doğrucu dervişi'' demelerindeki sebep ise doğruya, anlama olan yolculuğundaki izlediği metodla ilgili. Yalnız bu metodu uygularken de insanın karşısında zorlu bir düşman vardır. Kimdir o düşman? Elbette kendisi. Wittgenstein’ın arzularına o kadar zıttır ki, içinde yaşadığı bu çelişkiler ona çok acı vermiştir. Öyle ki, yaşamını kazanmak için birçok yerde dersler vermiş Avrupa’nın sayılı zenginlerinden biri olmasına rağmen bu şaşaalı hayata yüz çevirmiş ve hayat anlayışının gereği olarak mistik kristalleşmeler denebilecek yoksunluğu, yalnızlığı ve çileyi seçmiştir. Bu kitabıyla başlayan Wittgenstein serüvenim devam edecek. Ülkemizde ve 1000kitap'ta bilinen birisi değil maalesef. Bu sebeple görenlere, duyanlara tavsiyemdir. Yan Değiniler iyi bir giriş kitabı. İyi okumalar. (Homeless)
Eğer Nietzsche'nin üst-insan modelini baz alacaksak kendimize, rahatlıkla söyleyebilirim ki Ludwig Wittgenstein, bu profile en uygun insanlardan biridir. Gençlik döneminde kaleme aldığı Tractatus Logico-Philosophicus gonderi/54385600 eserine, Felsefi Soruşturmalar'dan gonderi/62328873 sonra karşı çıktığı ve kendini çürütmeye çalıştığı ikinci eseridir Yan Değiniler. Bir düşünür hayal edin ki akıllara durgunluk veren bir kitapla adını duyursun ve sonra bu zeka ürünü eseri fazla iyi bularak kendi kendini çürütmeye çalışsın karşı tezleriyle. Bunu kolay kolay kimse yapamaz. Yani kendi kendine muhalif olup kendi fikrine karşı çıkamaz. Bir yerde yorulur. Bu mücadele edilebilir bir şey değildir. Wittgenstein'ın bunu yapabilmesinin tek nedeni geliştirdiği dil bilimi ile felsefe ilişkisinde yatmaktadır. Ağzımızdan çıkan her söz bizi karşımızdakine anlatan ve ne olduğumuzun satır aralarını sunan bir eleveriştir. Kelimelere ne kadar hakim olunursa o kadar değişiverir insan. Wittgenstein da bunun farkına varmış ve değişimi kendinde başlatmıştır. Aforizmalarla dolu bu güzel eseri de bu sürecin en güzel dilimlerinden birini sunuyor bizlere. Wittgenstein savaşına hoşgeldiniz. (Uğur De Molinari)
Mevzu bahis ettiğimiz kitap, Wittgenstein kozmozuna giriş rehberi olarak öngürülebilir. Haliyle, çeviren Aruoba olunca, kitabın çekiciliği de bir kat daha artıyor. Kitap, filozofun hayata ilişkin kurduğu derinlikli beislerden ( Beis sözcüğü metafizik gelebilir ) ya da kısa tümcelerden diyelim, oluşuyor ve ayrıca Wittgenstein'ın, yaşamı boyunca kendi seçtiği fotoğrafların kronolojik birer matbu sergisini de içinde barındırıyor. Bittabi şahsım için, delilikle -dahilik arasında gidip giden Wittgenstein ve benzeri filozof ve bilim adamlarının hayatları hep ilgimi celbetmiştir. Böyle insanlar, Wittgenstein'ın kendi deyişinden manipüleyle: ''Filozofların ve bilim adamlarının dili, çok dar pabuçların biçimsizleştirdiği bir dildir.'' şeklinde düşünüp, onlara ait okuyacağınız her şey, yapısöken ve anlaşılması muazzam çabalar gerektiren birer beyin emeği işi olacaktır. Keyifli ve derinlikli okumalar dilerim. (DaDa)
Yan Değiniler PDF indirme linki var mı?
Ludwig Wittgenstein - Yan Değiniler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yan Değiniler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ludwig Wittgenstein Kimdir?
Josef Johann Ludwig Wittgenstein, 26 Nisan 1889'da Viyana'da doğdu. Avusturyalı bir çelik üreticisinin oğlu, çok yetenekli sekiz kardeşin en küçüğüydü. Berlin'de iki yıl makine mühendisliği öğrenimi gördü. Daha sonra mantığa ve felsefeye yönelen Wittgenstein Birinci Dünya Savaşı'nda Avusturya ordusuna yazıldı, savaş boyunca mantık ve felsefe notları tuttu. 1919'da toplum hayatına döndükten sonra babasından miras kalan serveti dağıttı; aşırı sade ve tutumlu bir yaşam biçimini benimsedi. Öğretmenlik ve bahçıvan yamaklığı yaptı, müzikle ilgilendi. Tractatus ile felsefeye yapabileceği katkıları tükettiğini düşünen Wittgenstein ani bir kararla yeniden felsefeye yöneldi. 1929'da Cambridge Trinity College'de öğretim üyesi oldu. 1939 yılında Cambridge Üniversitesi'nde felsefe kürsüsüne atandı. Hitler'in Avusturya'yı işgal etmesinden sonra İngiliz vatandaşlığına geçti. 1944 sonbaharında kanser olduğu anlaşıldı. 29 Nisan 1951'de Cambridge'de öldü.
Çağımızın en önemli düşünürlerinden biri olan Ludwig Wittgenstein, 20. yüzyılın ikinci çeyreğinde Anglo-Sakson felsefesini derinden etkilemiş, mantık kuramları ve daha sonra da dil felsefesiyle iki özgün felsefe sistemi oluşturmuştur.
Başlıca yapıtları: Tractatus Logico-Philosophicus (1922), Philosophische Untersuchungen (1953; Felsefi Soruşturmalar),The Blue and Brown Books (1958; Mavi ve Kahverengi Kitaplar), Tagebücher 1914-16 (1961; Günlükler 1914-16), Zettel(1967; Notlar), Philosophische Grammatik (1969; Felsefi Gramer), Über Gewissheit (1970; Kesinlik Üzerine).
Ludwig Wittgenstein Kitapları - Eserleri
- Tractatus Logico-Philosophicus
- Felsefi Soruşturmalar
- Yan Değiniler
- Kesinlik Üzerine + Kültür ve Değer
- Defterler
- Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine
- Mavi Kitap Kahverengi Kitap
- Wittgenstein'da Din Felsefesi
- Renkler Üzerine Notlar
- Zettel
- Temel Kavram ve Sorunlar
Ludwig Wittgenstein Alıntıları - Sözleri
- 18. Üzerinde konuşmamız gereken sözcük 'takdir' sözcüğü değildir. Takdir etme neleri içerir? 19. Eğer bir kişi, bir terzinin çok sayıdaki modelini deneyip "Hayır. Bu biraz fazla kara. Bu da biraz fazla kaba" v.s. diyorsa, işte bu kişi bizim malzeme eksperi dediğimiz kişidir. Onun malzeme eksperi olması, kullandığı cümlelerle değil, seçme, tercih etme tarzında ortaya çıkar. Benzer biçimde müzikte de: "Bu uyumlu mu? Hayır. Bastonu yeterince tok değil. Burada başka bir ses olsun istiyorum..." İşte bu bizim takdir etme dediğimiz. (Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine)
- Yaşam sorununun çözümü, bu sorunun yok olmasında görülür. (Tractatus Logico-Philosophicus)
- "Emin olmak mümkün değilse, bir şeye inanmak için sebeplerimizin olması niçin mümkün olsun?" (Kesinlik Üzerine + Kültür ve Değer)
- Biri hangi yolla belli bir sonucu el ettiğini anlattığı zaman: "Sadece o bu sonuca varan süreci biliyor" demeye eğilimliyiz. 15. Bir sebep göstermek bazen "bu sonuca gerçekten vardım" demektir, bazen de "bu yolu da kullanabilirdim" deriz, yani bazen söylediklerimiz, bir gerekçe ve olup biten şeyler hakkında bir açıklama değildir. Örneğin, bir sorunun cevabını hatırlarsam; bu cevabı neden verdiğim sorulduğunda, bu sonuca ulaşmak için kullanmadığım yolu anlatırız.* *daha önce bu sonuca varmamızı sağlayan yolu gösteriyoruz. Şimdi sonucu doğru kılan bir şeyde görmemiz mümkün. - (Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine)
- "Dilegetirilemeyen bir yanıtın sorusu da dilegetirilemez. Gizem yoktur. Bir soru sorulabiliyorsa, yanıtlanabilir de." (Tractatus Logico-Philosophicus)
- Bir şairin sözcükleri içimize işleyebilir. Bu ise elbette o sözcüklerin hayatımızdaki kullanımıyla nedensel olarak bağlantılıdır. Düşüncelerimizin, sözcüklerin tanıdık ortamında dolaşmasına nasıl izin verdiğimizle de bağlantılıdır. (Zettel)
- Başkasının derinlikleriyle oynama (Yan Değiniler)
- Kuralları öğrenmek aslında sizin yargılarınızı değiştirir. (Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine)
- Bir inancın gücü bir acının derinliğiyle karşılaştırılamaz. (Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine)
- . Müziğin hayatımda ne anlama geldiği hakkında kitabımda tek bir kelime söylemem imkansız. O zaman anlaşılmayı nasıl umabilirim? ... (Defterler)
- Kendini aldatmamaktan daha zor bir şey yok. (Yan Değiniler)
- "Felsefede doğru metot, aslında söylenebilir olandan, yani doğa bilimine ait olandan, yani felsefeyle hiçbir ilgisi olmayan bir şeyden başka hiçbir şey söylememek ve sonra her ne zaman başka birisi metafiziksel bir şey söylemeye kalkışırsa, ona, tümcelerindeki belirli imlere hiçbir imlem vermediğini göstermek olacaktır. Bu metot başka kişiye doyurucu gelmeyecektir (ona felsefe öğrettiğimiz duygusuna sahip olmayacaktır), ama tek doğru metot bu olacaktır." (Defterler)
- "Varsayalım ki, insan kendi istencini etkinleştiremedi, ama bu dünyanın tüm ıstırabını çekmek zorunda kaldı, o zaman onu ne mutlu edebilirdi? Bu dünyanın ıstırabını savuşturamıyorsa, insan nasıl mutlu olabilir? Bilgi yaşamı yoluyla. İyi vicdan, bilgi yaşamının koruduğu mutluluktur. " (Defterler)
- "Elbette düşünce bir şeydir; hiçten ibaret değildir." (Mavi Kitap Kahverengi Kitap)
- “Söylediklerimiz anlamını yaptıklarımızın geri kalanından alır.” (Kesinlik Üzerine + Kültür ve Değer)
- Örnek olarak Darwin teorisi hakkında yapılan yaygarayı ele alalım. Teoriyi destekleyen ve "tabii ki!" diyen çevreler vardır; bir de "tabii ki hayır" diyen (karşıt -R) çevreler vardır.* Hangi mantıkla "tabii ki" denilebilir? (Tek hücreli organizmaların zamanla daha karmaşık organizmalara dönüştükleri ve memeli hayvanlardan insanlara kadar geliştikleri düşüncesi savunuluyordu.) Peki bu süreci gözlemleyen biri var mı? Hayır. Peki bu süreci şu anda kimse gözlemliyor mu? Hayır. Yapılan gözlemler bir damla suyun kızgın bir taşa damlatılması gibi. Buna rağmen binlerce kitapta bu teorini akla en yakın çözüm olduğu yazıyor. İnsanlar çok zayıf kanıtlara rağmen bu teorinin doğruluğundan emin. Peki, "Bilmiyorum. Bu ilginç bir hipotez ama daha fazla güçlendirilmesi gerekir" gibi bir tutum savunulamaz mıydı? Bu, nasıl herhangi bir şeye ikna olunabileceğini gösteriyor. Sonunda cevapsız kalan sorular unutuluyor ve kişiler bunun böyle olduğuna kanaat getiriyorlar. (Estetik Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine)
- "Nasıl olur da zaman ölçülebilir?" (Mavi Kitap Kahverengi Kitap)
- Güçlük çözümü bulmakta değil, sanki çözüme hazırlıkmış gibi görünen bir şeyi çözüm olarak tanımaktadır. (Zettel)
- Gerçekte Wittgenstein için mantığın bütünü yalnız pek kaba bir totolojidir, çünkü ona göre, mantık bize daha önce bilmediğimiz hiçbir şeyi öğretmez. Bununla birlikte mantığın verdiği bilgi yararsız değildir. O, göstermeye gücünün yettiği herhangi bir şeyi gösterir. Onun gösterdiği şey de, dilimiz vasıtasıyla temsil edilebilir olduğu ölçüde, gerçekliğin a priori yapısıdır. (Wittgenstein'da Din Felsefesi)
- Derin yön elimizden kolayca sıyrılıverir (Felsefi Soruşturmalar)