diorex
life
Dedas

Yaprak Fırtınası - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaprak Fırtınası kimin eseri? Yaprak Fırtınası kitabının yazarı kimdir? Yaprak Fırtınası konusu ve anafikri nedir? Yaprak Fırtınası kitabı ne anlatıyor? Yaprak Fırtınası kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez kimdir? İşte Yaprak Fırtınası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.03.2022 12:00
Yaprak Fırtınası - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gabriel Garcia Marquez

Çevirmen: İnci Kut

Orijinal Adı: La Hojarasca

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750721915

Sayfa Sayısı: 128

Yaprak Fırtınası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1955 yılında yayımlanan Yaprak Fırtınası, Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası Gabriel García Márquez’in ilk önemli yapıtı. Bu uzun öykünün vurgulanması gereken bir özelliği de, Márquez’in yalnızca Yüzyıllık Yalnızlık değil, daha sonraki yapıtlarının da arka planını oluşturan düşsel Macondo kasabasının ilk kez bu kitapta ortaya çıkmış olması.

Dev bir muz şirketinin sömürüsünden artakalan çürümüşlük kokusunun kol gezdiği bu kasabada yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Tüm kasaba halkının nefret ettiği garip bir doktor ölmüş, yaşlı bir emekli albay da, sırf ona vermiş olduğu bir sözü yerine getirmek için halkın karşı koymasına rağmen yanında kızı ve torunuyla birlikte onu defnetme çabasına düşmüştür. Tıpkı Sophokles’in hoşgörüye dayalı bir ortak yaşamı ve birey haklarını savunduğu, bir direniş örneği gösteren ölümsüz tragedyası Antigone’de olduğu gibi. Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo’nun çeyrek yüzyıllık masalsı öyküsü, yarım saatlik bir süre içinde ve geriye dönüşlerle, bu üç kişinin farklı görüş açılarından anlatılmakta. Olağanüstü düş gücünün ürünü olan bu kitap, mucizeler yaratabileceğini çok iyi bilen bir yazarın usta işi yalın anlatımıyla sunulmuş bir başyapıt.

Yaprak Fırtınası Alıntıları - Sözleri

  • “Hatırlarsan gözlerine hiç bakmadım. Aşık olmaktan korkmaya başlayan bir erkeğin sırrıdır o.”
  • Cümbüşlerde banknotları yakan insanlarının çılgınlığını, ne yöne gideceği belli olmaksızın eserek, her şeyi hor gören, dürtülerin bataklığında yatıp yuvarlanarak cazip tatların sefahat âlemine dalan, o yaprak fırtınasını düşündüm.
  • "Unutma, gözlerine hiç bakmadım. Aşık olmaktan korkan adamın sırrıdır bu."
  • Ölü bir adamın hareketsiz, uyuyan birine benzediğini sanırdım, şimdi bunun tam tersini görüyorum.
  • Daha önce, onun kişiliği kadar çelişkili ve değişken zamanlarda, karmaşık birtakım duygularla ona bağlanmış olduğumu hissetmiştim. Ama o anda onu yürekten sevmeye başladığımdan en küçük bir kuşku duymadım.
  • Bu dünyada hiçbir şey insan enkazı kadar korkunç olamaz.
  • “...ona bakmamak için kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, sanki birisi yüzümü o tarafa döndürüp tutuyormuş gibi hissediyorum.”
  • “Bu ayak seslerini arafta bile olsam tanırdım.”
  • "Ötekileri hoşnut etmek için yasaya aykırı davranıyorsunuz."
  • Kentlerdeki aşk acılarından artakalan süprüntüler bile gelmişti...
  • "Bir yağmur başlasa, iyi gelir bize, diye düşünüyordum. "
  • “Her ne olacaksa, zaten olması gerekiyor demektir. Hani takvimde önceden haber verilmiş şeyler gibi.”
  • Adamın yüzü o kadar ifadesizdi ki bir öküzün kafasından farksızdı.
  • “Bizler ruhumuzu kurtarmaya çabalıyoruz, doktor. Aramızdaki fark bu.”
  • Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz.

Yaprak Fırtınası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Emekli bir Albayın zamanında evine misafir olarak yerleşip 8 yıl boyunca tuhaf davranışlar içerisinde evinde kalmış ve hoş olmayan bir olay sonucunda evinden ayrılan bir doktorun sırf ona söz verdiği için cenazesine sahip çıkmasını konu alan kısacık bir kitap. Yalnız bu doktor kasaba halkının öyle bir nefretini kazanmış durumda ki Albay sırf bu durum yüzünden yanında kızını, kızıysa aynı durumlardan dolayı oğlunu yanında sürüklüyor. Ve hikaye bu üç farklı anlatım ve bakış açısından sürüp gidiyor. Üç kişiye dayalı bu anlatım sadece paragraflar ile bölündüğünden dolayı benim için öyle olmasada bazı okurlar açısından belki kafa karışıklığına sebep olabilir diye düşünmedim değil aslında. Márquez'in daha sonraki kitaplarında da arka planını oluşturan Macondo kasabası ilk kez bu kitapta ortaya çıkmış ve Márquez'in ilk önemli yapıtı. Daha öncede kitaplarını severek okuduğum bir yazar olan Márquez gerçekten olağanüstü bir hayal gücüne sahip. Bu kadar kısa bir hikayeyi böyle güzel ve etkileyici bir şekilde yazmak bir başarı örneği gerçektende. Yazarla daha önce hiç tanışmamış olan okurların ilk okuması gereken kitap olduğunu düşünüyorum. (Çok Okuyan Kadın)

Kitapta yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Tüm kasaba halkının en zor anlarında yardım isteğini geri çevirdiği için nefret ettiği garip bir doktor ölmüştür ve yaşlı bir albay da sırf ona vermiş olduğu sözü yerine getirmek için halka rağmen kızı ve torunuyla birlikte doktoru defnetme çabasına düşmüştür. Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo’nun öyküsü geriye dönüşlerle, bu üç kişinin farklı görüş açılarından okuyucu ile buluşturulmuş. Yazarın Kırmızı Pazartesi’den sonra okuduğum ikinci kitabı Marquez tarzını sevdim sanırım. (Feriha ATAHAN)

Pekala.. Üzgünüm ama bu sefer biraz yereceğim Marquez'i. Çünkü Marquez bu değil. Marquez, en esrarengiz, en olmayacak durumları ve en enteresan olayları okuyucusuna çok doğal bir olay veya durummuş gibi okutan bir yazar. En, en müthiş örneği Yüzyıllık Yalnızlık'ta olduğu gibi, Kırmızı Pazartesi, Aşk ve Öbür Cinler kitabında da görürüz bu yeteneğini. Ama Albay'a Mektup Yok kitabı ve bu kitap olmak üzere okuduğum uzun öyküler bence Marquez'i temsil etmiyor. Dil ve anlatımıyla, evet Marquez ama içerik olarak Marquez diyemeyeceğim kadar durağan konulara değiniyor. Şöyle bir detay var ki, Macondo kasabası ilk defa bu kitapta ortaya çıkıyor. Bu durum beni şu soruyu düşünmeye itti: Acaba Macondo'nun temelini atmak için mi yazdı bu kitabı? Çünkü Macondo Yüzyıllık Yalnızlık kitabı için büyük bir değer taşıyor. Ve ben, Marquez'in Yaprak Fırtınası kitabını yazarken, kafasında Yüzyıllık Yalnızlık esintilerinin dolandığını yoğun bir şekilde hissettim. Kitaba gelecek olursak, Antigone oyunundan bir alıntı ile başlıyoruz okumaya.(gonderi/143420100) Bu defa büyük annesinin hikayelerinden değil de bir tiyatro eserinden etkilenmiş olsa gerek Marquez. Alıntıyla bağdaşan bir içerik sunuyor bize kitapta. Öldükten sonra yapılmaması gereken bir cenaze töreni... Yapılmamalı, yapılması için çabalanıyor, sanırım yapılacak ama yapılmamış da olabilir... Yapılırsa Antigone'daki gibi bir taşa tutularak öldürme tehtidi gezinmiyor ortaklıkta ama tutulabilirler de.. Sonuçta.. Macondo burası! Aslında yarım saatlik kısacık bir süreyi işliyor ama bunu hem 3 ayrı insandan yaptığı için, hem de geçmişe dönerek biz okuyucuya bir şeyleri de açıkladığı için serüvenimiz biraz daha uzuyor. Marquez'in bu kitapta değindiği toplumsal değer ise, insanların 'kötülükleri ve kötü niyetleri' ne karşı bulunabileceğimiz durumlar olmuş diye düşünüyorum. Bu durumlar: 1 Macondo halkı gibi kinci ve kayıtsız olabiliriz, 2 Albay gibi iyi niyeti sömürülen bir ahmak olabiliriz, 3 (kuşkusuz, en doğru seçim) Isabel gibi, yalnız kültür ve ahlak gerekliliklerini karşılayan biri olabiliriz. Fazla baskın bir durum değildi bu eleştirisi, dedim ya, sanki Macondo'ya temel hazırlamak için yazmış gibi. Bu sebeple, biraz oldu bitti bir öyküydü bence. Dil ve anlatıma da değinecek olursak, en başta bahsettiğim gibi Marquez olamayacak kadar durağan bir anlatımı var. Kitabı okutan ne o zaman?, diye soracak olursanız, sadece merak. Yine neler olacağını söylüyor ve yine 'nasıl'ını merak ettiriyor bize Marquez. Her seferinde, tufaya nasıl düşüyorum, diye aklımdan geçmiyor değil. Kitabın sonunda ise yine belirsizliklerle bırakıyor bizleri Marquez, belki günün birinde tüm belirsizlikleri açıkladığı bir kitaba kavuşuruz, belki. İyi geceler ve esenlikler dilerim.. (ebrar)

Kitabın Yazarı Gabriel Garcia Marquez Kimdir?

Gabriel García Márquez veya tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez (6 Mart 1927 – 17 Nisan 2014), tüm Latin Amerika'da Gabo lakabıyla bilinen Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar, romancı, hikâyeci ve oyun yazarıdır.

20. yüzyılın en önemli yazarlarından birisi olarak nitelendirilen Márquez, 1972 yılında Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülü'nü ve 1982 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.

Hayatı

Montessori eğitim modelini benimsemiş bir anaokulunda eğitim gördü. Sucre'ye geldikten sonra, Gabriel'in resmi eğitimine başlamasına karar verildi ve Río Magdalena'nın ağzındaki bir liman kenti olan Barranquilla'da bir staja gönderildi. Orada, mizahi şiirler yazan ve mizahi çizgi romanlar çeken ürkek bir çocuk olma konusunda bir üne kavuştu. Atletik faaliyetlerde ciddi ve az ilgi duyduğu için sınıf arkadaşları tarafından "El Viejo" olarak anılmıştır.

García Márquez, 1940'tan itibaren Colegio jesuita San José'de (bugün Instituto San José'de) lise yıllarını tamamladı ve ilk şiirlerini Juventud'daki okul dergisinde yayınladı. Daha sonra, Hükûmet tarafından verilen bir burs sayesinde Gabriel, Bogotá'ya okumaya gönderildi. Başkentten bir saat uzaklıktaki Liceo Nacional de Zipaquirá'ya taşınarak, orta öğrenimini burada tamamladı. Kendi imkanlarıyla okumaya çalıştığı Hukuk Fakültesindeki eğitimini yazar kariyeri için yarıda bıraktı.

Genç yaşından itibaren, hiç çekinmeden dış politika ve Kolombiya'yı eleştirdi. 1958 senesinde Mercedes Barcha ile evlendi ve Rodrigo García ve Gonzalo isimli iki çocuğu oldu.

García Márquez, yazar olarak başladı ve beğeni toplamış kurgusal olmayan çalışmalar ve kısa hikâyeler yazdı. En iyi bilinen romanları Yüzyıllık Yalnızlık (1967), Başkan Babamızın Sonbaharı (1975), Kırmızı Pazartesi (1981) ve Kolera Günlerinde Aşk (1985) olmuştur. En önemlisi sıradan ve gerçekçi durumların aksine sihirli öğeleri ve olayları kullanan Büyülü Gerçekçilik olarak adlandırılmış bir edebiyat tarzı yaygınlaşırken, eserleri önemli eleştirel beğenileri ve geniş bir ticari başarı elde etti. Bazı eserlerinde Macondo (doğduğu şehir olan Aracataca'dan esinlenerek) ismi verilen kurgusal bir köyü anlatır ve çoğunda yalnızlık teması işlendiği gözlemlenir.

17 Nisan 2014 tarihinde Meksika'daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos, onu "bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı" olarak lanse etmiştir.

Yazarın kişisel arşivi ölümünün ardından ailesi tarafından Amerika'nın Austin kentinde bulunan Teksas Üniversitesi'ne satıldı. Arşivde, Marquez'in kitaplarından onun el yazısı ile orijinal kopyaları ve Graham Greene, Gunter Grass ve Carlos Fuentes gibi yazarlarla yaptığı yazışmalara ait mektuplar da bulunmaktadır. Teksas Üniversitesinden yapılan açıklamada arşiv için 2,2 milyon dolar ödendiği belirtilmiştir. Marquez’in külleri, 2015 yılının Aralık ayında Meksika'dan Karayipler’deki Cartagena kentine getirileceği bildirilmiştir. Nitekim açıklandığı gibi yazarın küllerinin bir kısmı Cartagena'ya taşınmış; kalan kısmı ise Meksiko şehrinde bırakılmıştır.

2015 yılında The Washington Post'un bulduğu arşivlere göre; FBI'ın 24 yıl boyunca (1961'den 1985'e kadar) Marquez'i takip ettiği ortaya çıktı. Takibin sebebinin Marquez'in Kübalı haber ajansı Prensa Latina'nın kuruluşuna yardımcı olması, olduğu söyleniyor. Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü almasına rağmen, 3 yıl daha takip edildiği bildirildi.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gabriel_García_Márquez

Gabriel Garcia Marquez Kitapları - Eserleri

  • Yüzyıllık Yalnızlık
  • Aşk ve Öbür Cinler
  • Benim Hüzünlü Orospularım
  • Şili'de Gizlice
  • Anlatmak İçin Yaşamak
  • Başkan Babamızın Sonbaharı

  • Kolera Günlerinde Aşk
  • Şer Saati
  • Kırmızı Pazartesi
  • On İki Gezici Öykü
  • Mavi Köpeğin Gözleri
  • Yaprak Fırtınası
  • Bir Kaçırılma Öyküsü

  • Bir Kayıp Denizci
  • Albaya Mektup Yok
  • İyi Kalpli Erendira
  • Hanım Ana'nın Cenaze Töreni
  • Labirentindeki General
  • Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
  • Doğu Avrupa'da Yolculuk

  • Saat Altıda Gələn Qadın
  • A Very Old Man with Enormous Wings
  • Kötü Saatte - Yaprak Fırtınası - Bir Kayıp Denizci
  • Balthazar'ın Olağandışı Öyküsü
  • Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime
  • Sənin Qar Üzərindəki İzinlə
  • Öyküler

  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüzyılın Skandalı
  • Küba' yı Savunmak

Gabriel Garcia Marquez Alıntıları - Sözleri

  • ...böylece kendim olduğum zaman bile kendim olamamak konusunda sessiz bir dramı daha geçiştirmiş oldum." (Şili'de Gizlice)
  • “Generaller: Aşk asla ölmez. Bir dakikalık karanlık bizi kör etmez.” (Şili'de Gizlice)
  • Ama o sabah, bir gece önceki anıları baş ağrısının batağında dalgalanıp dururken, yaşamaya nereden başlayacağını bilemiyordu. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
  • Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm... (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • “Öyle sanıyorum ki bir daha asla eskisi gibi olamayacağım.” (On İki Gezici Öykü)
  • "Sen hayatta ne yaparsın diye sordu, ben de hayatta olmaktan başka bir şey yapamam, çünkü başka hiçbir şey emeğe, eziyete değmez karşılığını verdim." (Sevgiden Öte Sürekli Ölüm)

  • Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz. (Yaprak Fırtınası)
  • ... işleyen bir yarası var diyorlar... (Başkan Babamızın Sonbaharı)
  • Her şey mümkündür hayallerde. (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • Vatandaşları tarafından ön adıyla çağırılan başka bir devlet başkanı bulmak pek kolay olmasa gerek... (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Oralarda insanların yaşadığını gösteren tek şey, yolun sağında alabildiğine uzayıp giden dikenli teldi, telin gerisindeyse hiçbir şey yoktu, ne insanlar, ne çiçekler, ne hayvanlar... ne de başka bir şey. Pablo Neruda'yı düşündüm: "Her yerde ekmek, pirinç, elma; Şili'deyse tel, tel, tel." (Şili'de Gizlice)
  • Castro'ya defalarca suikast girişiminde bulunuldu ama hiçbir zaman başarılamadı. (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Bize her zaman, iki çocuk bir arada oldu mu, birinin tek başına yaptığı şeyden her ikisinin de kabahatli olduğunu söylerdi. (Öyküler)

  • "Sizi uyarıyorum, henüz işin başındayım. Eğer kalbinizde bir damla memleket sevgisi, insanlık sevgisi, adalet sevgisi varsa iyi dinleyin. Rejimin gerçeği örtbas etmek için her şeyi yapacağının farkındayım. Bana kara çalmak için ne tezgâhlar kurulduğunun farkındayım. Ancak sesim kısılmayacak. Suçlayın beni, önemli değil. Tarih beni haklı çıkartacaktır." (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Tanrı bilir ya, vicdanım rahat. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
  • ...günümüzün en iyi yazarları Latin Amerika'da, örneğin Jorge Luis Borges. 1kaç yıl önce, laf lafı açarken, Graham Greene'e kendisi gibi geniş yelpazede özgün eserler karmış 1yazara Nobel Ödülü verilmemesi karşısında duyduğum hüsran ve öfkeyi dile getirdim... (Yüzyılın Skandalı)
  • "Aşk da öğrenilir." (Kırmızı Pazartesi)
  • Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • "Umut karın doyurmaz," dedi kadın. "Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar," diye yanıtladı albay. (Albaya Mektup Yok)
  • Bakılıp durmaktan başka işe yaramayan ağaçları sevmiyorum. Başka bir işe yaramaları gerekli. (Mavi Köpeğin Gözleri)

Yorum Yaz