diorex
Dedas

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları - Hanri Benazus Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kimin eseri? Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kitabının yazarı kimdir? Yaşamın İçinden Atatürk Anıları konusu ve anafikri nedir? Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kitabı ne anlatıyor? Yaşamın İçinden Atatürk Anıları PDF indirme linki var mı? Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kitabının yazarı Hanri Benazus kimdir? İşte Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.05.2022 21:00
Yaşamın İçinden Atatürk Anıları - Hanri Benazus Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hanri Benazus

Yayın Evi: Bizim Kitaplar

İSBN: 9786055476809

Sayfa Sayısı: 343

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kurucu Cumhurbaşkanı trenden indi. Kendisini yürekten karşılayanları vakur bir gülümseyişle selamladı. Tam bu tarihsel anda küçük Hanri babasının elinden kurtulup, Ata'nın eline yapıştı.

Ata bir yandan Hanri'nin kıvırcık saçlarını okşarken, bir yandan da halkına şu altı en az iki kere çizilecek sözleri söyledi:

- Ellerinizi birbirine değil gökyüzüne tutun, başınıza vurun. Çünkü ufukta Cihan savaşı var...

"Büyük Ata, Küçük Hanri'nin elinin bırakmadı. Onu da aldı kompartımanına. Çoğu kez olduğu gibi, rakısını ve leblebisini getirdiler. Hanri, karşısına oturduğu Ata'sını hayran hayran seyredip dinlerken, bir yandan da tabaktaki leblebilerini yiyip bitirdi."

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları Alıntıları - Sözleri

  • Atatürk’ü sevmek bende bir doğuş, bir oluş olayı, Atatürkçülüğüm ise yaşam tarzım, bir varoluş felsefem…
  • “Yüzyıllar nadir olarak olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milletine nasip oldu.” -D.Lloyd George (İngiltere Başbakanı)-
  • Atatürk, bizden biridir.
  • Bayrak bir milletin istiklalinin sembolüdür. Düşman da olsa saygı göstermek gerekir. Bayrağı yerden kaldırıp, topun üzerine koyunuz. -Mustafa Kemal Atatürk
  • Ben bu millete her şeyi öğrettim ama, uşaklığı bir türlü öğretemedim.
  • Korkmayın. Vatanımın toprağı temizdir. Elinizi kirletmez.
  • Benim bazı arkadaşlarım, toprağını verimli işletmeyen çiftçiyi kınamasını biliyor da, yurdunu şu kasvetli ve harap hale getirmiş yönetim biçimini öpüp başına koymak istiyor.
  • Yugoslav Kralı: Eğer bazı Avrupa Devletlerinin vaatlerine inanmış olsaydım, Yunanlıların yerine Anadolu’ya biz çıkacaktık. Atatürk: O halde sizlere geçmiş olsun Kral Hazretleri. Verilmiş sadakanız varmış.
  • Ben yüzbinlerce insanı idare ettim. Onları ölüme giden yollara seve seve sevk ettim. Fakat hiçbir zaman kamçı kullanmadım. -Mustafa Kemal Atatürk
  • Halkın seyrinden, merakından değil, küskünlüğünden korkmalı.
  • Akrabasının birinin İzmir suikastında hüküm giymiş olmasının hıncını taşıyan genç öğretmen, bu hıncın etkisi altında, Mustafa Kemal’e çok ağır bir şiir kaleme alır. Önüne gelene de okur. Mustafa Kemal hakkında çok ağır suçlamalarla dolu olan şiir savcıyı harekete geçirir. Genç öğretmen suçunu inkar etmez. Saçtığı zehirlerin kendisine ait olduğunu mahkemede yargıç önünde de itiraf eder. Sonuçta hapse mahkum olur. Ama, mahkumiyetinin birkaç ayında 1933 te Cumhuriyetin 10’uncu Yılı Affı imdadına yetişir ve hapisten çıkar. Mesleğine dönmek için Milli Eğitim Bakanlığına başvurur. Olumsuz cevap alır. Danıştay’a gider. - Bakanlığımız sizi tekrar işe alma sorumluluğu taşımamaktadır… - Zorunlu hizmetim vardır, tekrar işime dönmek istiyorum. - Sizi borcunuzu ödemekten muaf tutuyorum… - Benim borcum şahsınıza değil, devletedir. Siz devlet borçlarını affetmek yetkisine sahip değilsiniz… - Bakanlığımızca hakkınızda yapılacak başka bir işlem yoktur… - Niçin? - Oğlum!.. Suçun doğrudan doğruya Mustafa Kemal’in şahsına aittir. Biz kendi başımıza karar vermeyiz. - O halde ben bizzat Mustafa Kemal’e çıkacağım. - Dur gitme. Pek inatçıymışsın. Bir çare düşünelim. Sen bana bir hafta sonra gel. Mustafa Kemal’in sofrasında bakan Paşa’nın kuşağına eğilir: - Paşam! Hani hakkınızda ağır bir şiir yazmış olan bir öğretmen vardı ya… - Evet. - Aftan yararlandığı için, tekrar öğretmenliğe atanmasını istiyor. - Atanmasında kanuni bir sakınca var mı? - Hayır Paşam. - O halde niçin bana soruyorsunuz? - İşlediği suç şahsınız hakkındadır da… - Aşk olsun sana! Şahsi garezim dolayısıyla kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel olacak kadar beni egoist olarak mı görsün? O gencin hemen ilk açılacak yere atamasını yaparsınız. Bir hafta sonra gereken atama yapıldı. Bu genç öğretmen yıllarca öğretmenliklerde bulunarak görevini yapan, romancı, şair Sabahattin Ali idi…
  • Çankaya köşkünün yakınındaki bir askeri binanın temel atma merasiminde kurban kesilirken Atatürk şöyle der: - Durunuz!.. İran Şahı şaşırmıştır. Atatürk’e döner ve şöyle der: - Fakat Gazi Paşa Hazretleri, siz!.. Atatürk: - Ben kan görmeye dayanamam. Bir tavuğun bile boğazlanmasını görmeye katlanamam. İran Şahı: - Ya bunca yaptığınız kanlı savaşlara ne demeli? Atatürk, ciddileşir ve şöyle der: Ha! O başka mesele. Memleketim tehlikeye girerse, savaş alanında cesetlerin üzerinden atlayarak yürüdüğüm de olmuştur.
  • İzmir dendi mi Mustafa Kemal Paşanın sinirleri gevşerdi. Bir başka severdi Gazi, İzmir’i.
  • Türklerin, başka ulusların yurdunda gözü yoktur. Buna ne girişirler ne de tenezzül ederler.
  • Atatürk, bir gün sofrada ortaya bir soru atar ve der ki: - Kadın mı önemlidir, erkek mi? Onlara göre erkek en üstün, en güçlü ve her şeydi. Atatürk, bir düşündü ve şöyle bir cevap verdi: - Doğrudur. Erkek her şey olabilir. Fakat onun olmadığı, olamadığı bir şey vardır ki; dünyada erişilebilecek en büyük güç ve şeref onda vardır. Efendiler, bir erkek her şey olabilir, yalnız ana olamaz. Onun için kadın erkekten önce gelir. Bu nedenledir ki, uygar topluluklarda erkek daima kadına saygı durumunda kalmıştır.

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yaşamın İçinden Atatürk Anıları PDF indirme linki var mı?

Hanri Benazus - Yaşamın İçinden Atatürk Anıları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yaşamın İçinden Atatürk Anıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hanri Benazus Kimdir?

Hanri Benazus (d. 27 Mart 1930, İzmir), Türk yazar ve iş adamıdır. Bir dönem Altay Spor Kulübü başkanlığını yapan Hanri Benazus, Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazdığı kitaplar ve binlerce fotoğraftan oluşan Atatürk fotoğrafları koleksiyonuyla tanınmıştır.

Kökleri çok eskiye dayanan İzmirli bir aileden gelen Hanri Benazus, ilk ve ortaöğrenimini İzmir'de yaptı. İzmir Atatürk Lisesi'nden mezun olduktan sonra, maddi olanaksızlıklar nedeniyle yükseköğrenimini tamamlayamadı.

Daha sonra iş yaşamına atıldı ve Yupi Piliç'i kurdu. İş yaşamını sürdürürken, taraftarı olduğu Altay Spor Kulübü'ne başkan seçildi. 11 Aralık 1985-30 Aralık 1987 tarihleri arasında Altay başkanı olarak görev yaptı.

1988 yılında emekli oldu ve aktif iş yaşamını sona erdirdi. Daha sonra yazarlık kariyerini sürdürdü ve pek çok kitap yazdı.

Hanri Benazus Kitapları - Eserleri

  • Yaşamın İçinden Atatürk Anıları
  • Mevlana Felsefesi
  • Önce İnsan Olmak
  • Beyaz Ölüm
  • Niçin Atatürk
  • Atatürk ve Eğitim
  • Mutluluk
  • İnsana Tanınan Ayrıcalık - Düşünce
  • Çanakkale'den Gelibolu'ya
  • Sevginin Işıltılı Dünyası
  • Atatürk ve Çocuk
  • Veda Albümü
  • Atatürk ve Din
  • Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü
  • Vahdettin ve Mustafa Kemal
  • Mehmet Akif
  • İşte Aşk Budur
  • Dünya Şairlerinden Atatürk Şiirleri
  • Geçmişten Günümüze Kadınlar Ve Kadınlarımız
  • En Güçlü Tanık Vicdan
  • Atatürk ve Gençlik
  • Atatürk ve Tarım
  • Cumhuriyetimizin Yüzakları
  • Cumhuriyetimizin Yüzakları
  • Bir Millet Böyle Kurtuldu
  • Niçin Atatürk
  • Öykülerde Yaşayan ve Yaşatılan "Atatürk Anıları
  • Belgelerle Mustafa Kemal ve Vahdettin
  • Dostluk
  • Yunus Emre
  • Gençler Sorunu Mu? Yetişkinler Sorunu Mu?
  • Büyük Atatürk Albümü
  • Dost Dost Dedikleri
  • Atatürk ve Kadın
  • Düşüncenin Izdırabı
  • Fotoğraflarla Asker Atatürk
  • Bir Efsane Lider
  • Dayanışma Paylaşma Yardımlaşma
  • Bir Tarih Böyle Yazıldı 1. Cilt
  • Bir Tarih Böyle Yazıldı 2. Cilt
  • Dünya Milletlerinin Gözüyle Atatürk
  • İşte Atatürk - Özel Fotoğraflarla Atatürk Anıları
  • Atatürk'ün Sevdası İzmir
  • Cumhuriyetimizin Yüzakları Anıt Kadınlarımız
  • Atatürk'ün Yorumuyla Atatürkçülük
  • Sakarya'dan Dumlupınar'a Ve... Ve... İzmir
  • Bu Dünyadan Bir Atatürk Geçti

Hanri Benazus Alıntıları - Sözleri

  • " Bu arada yapılan seçimlerin sonucuna göre 17 Aralık 1908 tarihinde açılan Meclise; 147 Türk 60 Arap 27 Arnavut, 14 Ermeni, 10 Slav, 4 Yahudi olmak üzere 288 Milletvekili seçimleri kazanarak katıldı. O günlerin havasını bizlere yansıtan değişik görüş ve anlatımlar: Yazar Mc. Cullagh: ' İçlerinde en büyük düş kırıklığına uğrayanlar askerlerdi!.. Her şeyden önce anayasa konusunda hiçbir fikirleri yoktu!.. Anayasayı bir büyü sandılar; Osmanlı'yı eskisi gibi bir ulusa dönüştürüverecek, askerlerin maaşlarını düzgün ödenmesini sağlayacak, bol yiyecek, bol içecek, bol giyecek ve belki de birer eş, iyi bir emekli maaşının verilmesini sağlayacak bir büyü!..' Şevket Süreyya (Aydemir): ' 1908'deki rejim değişikliği gerçi bir ihtilal patlaması ile oldu!.. Ama ortada ne bir lider ne de bir kadro olmadığı için, yeni bu İhtilali güç yönetime el koyamadı ve devlet otoritesi boşlukta kaldı!.. İşte 23 Temmuz'dan sonra memleket böyle bir otorite buhranının içine düştü!.. Türkiye bir idaresizlik, bir başıbozukluk içine sürüklendi!.. İhtialci gücün yönetime el koyamaması onu karşı, yeni bir ihtilal patlamasına gebe bırakıyordu!.. Sokaklar, kahveler, medreseler, tekkeler, camiler, kışlalar, okullar, kiliseler ve sanki yerden biter gibi türeyen çeşitli kulüpler, dernekler, hatta Ordu hep kendi havalarına göre kaynıyordu!.. " Yahya Kemal (Beyatlı) : " İttihat ve Terakki kadar bin türlü yaradılış, bin türlü emeli bir araya toplamış bir siyasi cemiyet görmek imkansızdır!.. İttihatçıların içinde en dinsiz masonlar yanında, en koyu İslam İttihatçıları, en geniş insaniyetçi ve medeniyetçiler yanında en dar kafalı milliyetçiler bulunduğu gibi, en seciyeli tanınmış adamlarla, seviyesizlikleri herkesçe bilinen adamlar, maddi çıkarladan uzak temiz vatanseverlere, en büyük vurguncular yan yana görünüyorlardı!.. ' General Fahri (Belen) : ' Devrimi, iyi niyetlerinden şüphe etmediğimiz bir avuç insanla siyasetle uğraşması doğru olmayan Ordu yapmıştı!.. Devrimciler deneyimsiz, deneyimli devlet adamları ise tutucuydular!.. Milletin ruhundan, kalbinden doğmaya ve çeşitli unsurlardan kurulu Meşrutiyet rejimi, dağılma ve parçalanma yolunda olan devlete şifa getirmedi!.. ' (...) Gazeteci Mevlanazade Rıfat: ' Bilinir ki Sultan Abdülhamid gibi bir zorbanın zulmüne dayanma gücü kalmayan millet bunu yıkabilecek durumu oluşturunca 3. Ordu'dan bir askeri heyet ayaklandı!.. Kan dökmeden emellerine ulaşınca da, kazanılan başarının gurur ve sarhoşluğuyla o da milletin hukuku ile oynamaya başladı! Ve sonunda İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin zorbalığı ortaya çıktı. Bundan dolayı devrimden önceki devre 'Sultan Hamit İstibdadı', ikinci devre de 'İttihat ve Terakki Zorbalağı' diyeceğiz!.. ' (Beyaz Ölüm)
  • Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısında kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları tüm içtenliğiyle evine davet etti. Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi: "Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz." Ve kısa bir duraksamadan sonra açıklama yaptı: "Sağ yanımdaki bu arkadaşımın adı Zenginliktir." dedi."Bu yanımda oturan arkadaşımın adı Başarı, benim adım ise SEVGİ'dir." ... (Sevginin Işıltılı Dünyası)
  • Toplumu aydınlatmaya çalışan aydının, cahile karşı değil, cehalete karşı olmasını beklerim. Ancak, cehalete karşı olanlar, cehaletle kavgaya tutuşmamalıdırlar. Cehalete karşı olanlar, cehaleti yok etmeye değil, cahille ve cehaletle uzlaşarak gelişme sağlamaya çalışmalıdırlar. Uzlaşarak geliştirmek, çatışarak değiştirmekten daha etkilidir. (Mutluluk)
  • "Insanın en zayıf tarafı , kendi düşüncelerini , başkalarından söz olarak duymak istemesidir." (İnsana Tanınan Ayrıcalık - Düşünce)
  • -Biz niçin çocukları severiz? Gazi Mustafa Kemal Paşa, sorduğu soruya herkesin verdiği cevabı dinledikten sonra, kendi düşüncesini şöyle açıklar: -Çocukları severiz..Çünkü çocuk bizim devamımızdır. Her çocukta biz ebediyete doğru uzanıp gitme özlemimizin doyumunu buluruz. (Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü)
  • Kendin ol, ama kendinin daha iyi bir versiyonu. (Mutluluk)
  • (...) bir yerde artık Osmanlı'yı ortadan kaldırma kampanyasına dönüşen o günlerin Londra'nın Daily News gazetesinin haberlerinden bir bölüm: " Hastayı biz mi öldürelim yoksa bırakalım da eceliyle mi ölsün?" "Türkler Avrupa'da bir fazlalıktırlar pılılarını pırtılarını toplayıp, geldikleri Asya'ya dönsünler!.. Bu herkesin özlemidir!.." "Büyük bir Avrupa Savaşı çıkarmadan Osmanlı'yı parçalamak, herkesin ortak sorunu!.." "Asya'da her geçen gün İslam fanatizmi yükseliyor bu ortak düşmana karşı İngiltere ile Rusya uygarlık görevleri gereği bir işbirliği içine girmelidirler!.." "Borçlarını ödeyemeyen ölüm döşeğindeki hasta adamı Avrupa neden ayakta tutmaya çalışıyor anlayamıyoruz!.. Türkler bütün Hıristiyanları kitle halinde öldürmeye çalışıyor!.. " (Beyaz Ölüm)
  • Nedense yenilgilerde hep kaderi suçlar ve fakat başarılarımızda hep üstünlüklerimizi sıralarız. (Önce İnsan Olmak)
  • Atatürk, bizden biridir. (Yaşamın İçinden Atatürk Anıları)
  • Bizler aslında "Her şey" olan "Hiçbir Şey"iz. (Sevginin Işıltılı Dünyası)
  • Eğer bizler "ötekinin" mağduriyetinin sızısını içimizde duyabilseydik, onun yerinde ben olabilirdim diye düşünebilseydik, bana yapılmasını istemediğimi başkasına yapmam ve yaptırmam diyebilseydik; yani kuru siyasetin paslı araçlarıyla yetinmeyip içini Vicdanla doldurabilseydik, ne kadar farklı olabilirdi bu dünya, bu yaşam? (En Güçlü Tanık Vicdan)
  • Sevginin hakim olduğu vicdan, bütün olaylarda en şaşmaz terazi olur.. (Sevginin Işıltılı Dünyası)
  • Her başlangıç, mutlak bir sonla kaderlenmiştir. (Önce İnsan Olmak)
  • İnsan bedeninde yer alan ruh , ancak sevgi ile nefes alır. (Sevginin Işıltılı Dünyası)
  • Deniz derindir durulmaz dostluk ebedidir unutulmaz. (Dostluk)
  • Yunan mitolojisinde ilk kadının ismi "Pandora"dır. Topraktan ve sudan yaratılmıştır. (Geçmişten Günümüze Kadınlar Ve Kadınlarımız)
  • -Paşam, bütün millet sizin çocuklarınızdır. -Doğru, işte ben de bununla avunuyorum...Evet, ulusum sağ olsun! Paşa bir an durakladıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı: -Belki de benim çocuğum olmamasında da bir hikmet vardır. Çok sevdiğim bir tayımın ölümünden o kadar duygulanmıştım ki, günlerce acısını unutamadım, yemek yiyemedim. Ya çocuğumu kaybetmiş olsaydım, ne olurdum bilemem... (Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü)
  • "(..) İsterseniz o günleri Edirne'de öğrenci olarak bulunan Şevket Süreyya'dan (Aydemir) dinleyelim. Kendisi diyor ki: 'Padişahın kışkırttığını söyledikleri bir asker ayaklanması çıktı haberi Edirne'de bomba gibi patladı!.. Edirne'de mahalleler şimdi gene boşalıyordu Fakat bu sefer İstanbul üzerine!.. Ağabeylerim ikisi de' Gönüllü Taburları' ile hareket ettiler!.. Edirne'de Gönüllü Taburları hareket ederken ihtiyarlar, çocuklar, hattá kadınlar bile bu orduya katılmak istiyorlardı. Gidenlerin de bayraklarında ya Hürriyet Ya ölüm yazılıydı!..' Padişah Abdülhamit ise olaylara bir başka pencereden bakıyordu. İşte bu bakışın belirgin bir örneği: 'Gazeteler cemiyetler kulüpler körükle körükleri 31 Mart yangını çıkarttılar!.. 31 Mart patırtısını Mizan Gazetesi yazarı Murat Bey'in kendisi karıştırdı!.. 3. Ordu'dan gelen subaylarla, sonradan cemiyete katılanları, asker-sivil herkesi tahrik eden tutumu ile dünyayı kendi başına yıktı!.. Olayın sorumluluğunu paylaşmamak için ben hiç karışmadım!.. Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa yürekten isteseydi ayaklanmayı 2 saat içinde bastırırdı!.. Çünkü adamların tahriklere rağmen ilk hareket 3/5 askerden çıkmış!.. bunları kandıran Hamdi Çavuş adlı bir Arnavut onu bulan ve para veren de devrik sadrazam Kamil Paşa'nın oğlu Sait Paşa'ymış!.. Çok üzüldüm İstanbul'da düzen baştan aşağı bozuldu!.. Askerler bazı subay ve sivilleri öldürüyorlar!.. Hükümetin kolluk güçleri zayıf!.. Meşrutiyet'in ilanından bu yana dokuz aylık çılgınlıklar Saltanat ve Hilafet'in nüfusunu olağanüstü sarsmıştır!.. Böyle olmasaydı devletsizlik ve karşılıklılık sürmez Belki de bu olaylar olmazdı!.. 31 Mart günlerinde düşmanlarım olan İttihat ve Terakki mensupları; saklanacak, kaçacak şehirler ve evler aradılar!.. Demek ki o böbürlendikleri yiğitlikleri de yalanmış!.. Hiç kimseye hesap vermek zorunda olmadığım bu süreçte, yeminle temin ederim ki ben bir fenalık olmaması için elimden geldiği kadar çalıştım!..' (...) 13 Nisan 1909 (31 Mart 1325) günü gün ağarırken başlayan ve tarihe 31 Mart vakası olarak geçen bu başkaldırı, isyancı askerlerin teslim olması ve geride yüzlerce insanın ölümü ile 14 gün içinde sona erer. Duruma bir de o günlerin kalemlerinden birinden göz atalım, bu başkaldırı ve ardındaki gelişmelere bakarak neler yazmış: Gazeteci, Stephan Lauzan: 'Hareket Ordusu İstanbul'a geldiği zaman bazı isyancıları idam etti!.. Karaköy Kapısı' nın başına 3, Ayasofya'nın kapısına 5, Harbiye Nezareti'nin yanına 7 dar ağacı kurulmuştu!.. İstanbul tepelerine doğru baktıkça idam edilenlerin sayısı artıyordu!.. Sayıları Marmara sahillerinden itibaren bulundukları yükseklikle orantılıydı!.. Manzarayı izlemek üzere Karaköy Meydanı'na bir kalabalık toplanmıştı!.. Köprü para ile geçirdiği için, belediye iyice kar etti!.. Belediyenin o günkü karı 3-4 misli arttı!..' (...) Kimi tarihçilerin 'Padişah Yanlısı Bir Şeriatçı Karşı Devrim' olarak tanımladığı bu vahşet dolu başkaldırı, bu ayaklanmaya etki koymakla suçlanan Padişah Abdülhamit'in tahtan indirilmesi ile sonuçlanır. " (Beyaz Ölüm)
  • Bir ülke düşünün ki nüfusunun %80'i okuma, yazma bilmiyor, %90'ı çiftçi, 780.000 km2 yerde 13.000.000 kişi barındırıyor ve düşünün ki bu ülke halkı Balkan, Çanakkale, 1.Dünya ve sonunda Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış yorgun, bitkin bir toplum. (Atatürk ve Tarım)
  • Almak maddenin, vermek ruhun özüdür. (Önce İnsan Olmak)

Yorum Yaz