diorex
sampiyon

Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaşamın Ucuna Yolculuk kimin eseri? Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabının yazarı kimdir? Yaşamın Ucuna Yolculuk konusu ve anafikri nedir? Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabı ne anlatıyor? Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabının yazarı Tezer Özlü kimdir? İşte Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.02.2022 18:00
Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Tezer Özlü

Orijinal Adı: Auf den Spuren eines Selbstmords

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753631549

Sayfa Sayısı: 128

Yaşamın Ucuna Yolculuk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tezer Özlü, bir başka kutupta kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan Oğuz Atay gibi, beklenmedik bir anda edebiyatımızdan demir aldı. Yazar ile sahici efsanesini birleştiren bu anlatı, hem yoğun bir vasiyetname niteliği taşıyor, hem de hayata ender görülen acılıkta bir perspektiften tanıklık ediyor. Tezer Özlü, Türk edebiyatının gamlı prensesi. Yayınevinin notu: Bu kitap, yazarın Almanca kaleme aldığı "Auf dem Spur eines Selbsmords" (Bir İntiharın İzinde) adıyla 1983 Marburg Yazın Ödülü'nü alan metnin Türkçesidir. Bu kitap dilimizde, yazarı tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk (1984) adıyla bir anlamda yeniden yaratıldı.

Yaşamın Ucuna Yolculuk Alıntıları - Sözleri

  • ...içimdeki her şeyi bağırıyorum. Susmamla.
  • Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor.
  • İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi de o denli derindir..
  • Büyümenin yaşlanmak demek olduğunu bilmiyordum
  • “Dünya’da insan diye bir şey yok”dedim.”Hayatım boyunca Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar gördüm. Birinin İranlı olabileceğini dahi biliyorum, fakat insana gelince, hayatım boyunca hiç onunla karşılaşmadım. Şayet insan varsa benim haberim yok.”
  • " Yitmeyen , eksilmeyen , giderek güçlenen, bizi aşan karamsarlık."
  • :"Her caddenin kendine özgü bir görüntüsü vardır. Her tepe başlı başına bir kişiliktir..." diyor Cesare Pavesa.
  • Nereye gitmek istiyorum ki. Nereye gidebilirim ki. Sürekli gitmek istemek de, bir yerde, hiçbir yerde olmak istemek değil mi. Olabileceğim bir yer kaldı mı. Hiçbir yerdeyim.
  • Karşıma çıkan her şey yetersiz. Soluduğum her şey yetersiz. Dalgalar, odalar, mekanlar, sevgiler yetersiz. Suların tadı yetersiz. Günlerin uzunluğu yetersiz. Haftaların günleri yetersiz.
  • Hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmî kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım.
  • Her gece ölüyorum. Sonra ölümden kaçıp yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saat,hem yaşam,hem ölüm. Tezer Özlü
  • Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.
  • “Her şey geçiyor. Hiçbir şey geçmese de.”
  • Dünya nasıl olması gerekiyorsa öyle. Kendi kendini kurtaramayanı hiç kimse kurtaramaz.
  • Okyanus gibi bir yalnızlık.

Yaşamın Ucuna Yolculuk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hani olur ya, mesela taze fasulyeyi sevmezsiniz, ama gittiginiz bir yerde fasulye ikram edilir, cok da guzel yapilmistir, herkes cok begenir. Ve siz de merak eder bir catal alirsiniz. Guzel de olsa, baskin tat fasulyedir ve siz sevmiyorsunuzdur neticede. Bu, fasulyenin kotu oldugunu gostermez, ama sizin sevmenizi de gerektirmez… Ozetle, kitabi bitirdim ama anladim ki kitap benlik degilmis. Kitaba kotu diyemem, neticede o kadar cok sevenin yaninda begenmeyen azinliktayim. Ama kitapla ya da yazarla okuyucu arasinda kurulmasi gereken o bag, bizim aramizda olmadi. Olamadi… Peki neden… Birincisi ben sayisalciyim, hayatta her seyi formulize edebilen bir yapim var. O yuzden o formulun disina cikan bir sey oldugu an ben kayboluyorum. Algim kopuyor. Benim icin de bir yazinin girisi, gelismesi ve sonucu olmali. Ki ne kitabin genelinde, ne de kitabin bolumlerinde bunu bulamadim. Bir anda yazarin beyninde baslayan dusunce akisi, zaman zaman bir yolculuk boyutunda zaman zamansa yine beyinde dusunceler uzerinden akti. Akti akmasina da, bende pek akamadi. Bir cumle yazarin dis agrisindan bahsediyor, bir sonraki cumle sehrin sokaklarina geciyor, ardindan yalnizliktan dem vurup dorduncu cumlede yeniden konu bas agrisina baglaniyor. Takip etmekte gercekten zorlandim. Ikincisi, ki yine tamamen birinci ile ayni sebepten, cumlelerde de bir formul aradim durdum. Benim bildigim, cimleler sirasiyla ozne tumlec ve yuklemden olusur. Ama bu kitapda degil. Tamam arada devrik cumleler de olur ama bir paragraf, sadece birer kelimeden olusan cumleler vardi. Kitabin ozellikle ilk yarisinda tamamlanmamis cumleler, tamamlanmis cumlelerden cok cok daha fazlaydi. Zaten Saramago tarzinda nokta ve virgule disinda bir isaret kullanilmamis olmasi zorlastiriyordu okumayi. Son olarak da… Ne yazik ki yazarla aramla duygusal bir bag da kuramadim. O yuzden pek cok okurun incelemelerinde belirttigi “cok guzel tespitleri var, bana hayati sorgulatti” gibi bir durum bende olmadi. Bunun altinda yatan sebep ise yazarin inanilmaz karamsar olmasi. Gercekten okurken icim daraldi. Ya bir de, nasil desem, hayatta gercek problemleri olan milyonlarca insan varken cani biraz sikilmis ve kendisini Avrupa gezisine vermis bir insanin burjuva problemlerini okumak bana pek de samimi gelmedi. Yani nasil desem, yillardir Dante’nin evini, mezarini gormek icin bir Italya yapasim var ama is guc hayat kosusturmacasi yuzunden hala mumkun olmadi. Ote yandan yazarin haftalarca is guc dusunmeden sevdigi bir yazarin ayak izlerini takip edebilmesi mukemmel bir firsast ve harika bir yasam tarzi. Bir de nasil desem… ben bir kitabi okurken yazarin hayal gucunu, hayallerini, umutlarini paylasmak isterim. Hayatta o kadar can sikici olgu varken, ve ne yazik ki her haberlere bakinca bu kotu olgulara maruz kaliyorken, bir kacis noktasi olarak gordugum, guvenilir limanlarim olan kitaplarimda da fazladan defresif fikre maruz kalmayi istemiyorum. (Mithril / Nobody)

Henüz bitirmedim kitabı... 52. Sayfadayım, kaldım burada ve yazar ne yaşamış diye soruyorum kendime... "Gitmekten yılmayacağım." diyor. Ayağa kalkmaya yeltenemeyen bizlere. Bir hayat bu kadar meyve verebilmesi için çokça çürümüş tohumu olması gerekir, zor tercihler, zorluklar, kırılmaklar, incinmekler. Tezer Özlü, bir yolculukta... geçmişe geleceğe ve ara sıra şimdiye uğrayan bir yolculuk. Kendisini geziyor, diğer insanları, insanlığı... Yalnızlığı, kalabalığı. Okumaya devam ediyorum sayfa 67 deyim ve ajandama şöyle bir not düşüyorum, "tekrar okuması gereken bir kitap" ve bitti. Bireyler bırakır ya okunanlar insanda bu aldı gitti. Şimdi hayatımı kime nereye nasıl soracağız. Kim bize cevap verecek, konuşur mu ki kendimiz bizimle. (Mustafa ÖZER)

Yaşamın ucuna yolculuk... Yaşamın ucuna mı gittim yaşamımı mı sorguladım? Bilemedim!!! Tazer Özlü'nün eserlerinden ikinci kitabını okumak keyifle birlikte hüznü de yaşattı. Kitapta kendimi de aradım, sorguladım ama biraz bunalıma girdim. Bu kadın neler yaşamış dedim. Diğer eserlerine imkan oldukça hayatımda yer verebilirim... Kitapla kalın... (Volkan Ş.)

Kitabın Yazarı Tezer Özlü Kimdir?

Tezer Özlü (d. 10 Eylül 1943; Simav, Kütahya - ö. 18 Şubat 1986; Zürih, İsviçre), Türk yazar. Başta Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Yaşamın Ucuna Yolculuk olmak üzere az sayıda kitabıyla tanınır. Yazar Demir Özlü ve yazar-çevirmen Sezer Duru'nun kardeşidir.

Yaşamı

Simav'da doğdu. Çocukluğu anne babasının görev yaptığı Simav, Ödemiş ve Gerede'de geçti. İstanbul'a 10 yaşındayken geldi. Avusturya Kız Lisesi'ne gitti; ancak mezun olmadı. 1961'de yurt dışına çıktı. 1962 - 1963 yıllarında otostopla Avrupa'yı gezdi. Paris'te tanıştığı tiyatrocu ve yazar Güner Sümer'le 1964 yılında evlendi. Birlikte Ankara'ya yerleştiler. Sümer'in AST'ta çalıştığı bu dönemde Özlü, Almanca çevirmenlik yaptı. AST'ta 1963-64 sezonunda Sümer'in yönettiği Brendan Behan'ın Gizli Ordu oyununda oynadı. Sümer'den ayrılarak İstanbul'a yerleşti. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kesintili olarak 1967 - 1972 yılları arasında İstanbul'da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kaldı. Çocukluğundan başlayarak yaşadıklarını ve klinikte kaldığı bu dönemleri Çocukluğun Soğuk Geceleri kitabında yazdı.

1968 yılında yönetmen Erden Kıral'la evlendi. Bu evlilikten 1973'te kızı Deniz doğdu. Bir burs alarak 1981'de Berlin'e gitti. Bu arada Kıral'dan ayrıldı. Kanada'da yaşayan İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Marti ile tanıştı ve 1984'te Marti'yle evlenerek Zürih'e yerleşti. Göğüs kanseri nedeniyle 18 Şubat 1986'da burada vefat etti. Mezarı Aşiyan Mezarlığı'ndadır.

Özlü, eski eşi Erden Kıral'ın Yol filminin çekimi döneminde yaşananları anlattığı filmi Yolda'da Yelda Reynaud tarafından canlandırıldı.

Eserleri

İlk kitabı 1963'ten itibaren dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşan Eski Bahçe'dir. Kitap ilk kez 1978'de basıldı. 1980'de ilk romanı olan Çocukluğun Soğuk Geceleri yayımlandı. Kendisini derinden etkilemiş üç yazar olan Svevo, Kafka ve Pavese'nin izinden giderek yazdığı ikinci romanı 1983'te Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) adıyla yayımlandı. 1983 Marburg Yazın Ödülü'nü kazanan kitap, yazar tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk adıyla Türkçe olarak bir anlamda yeniden yazıldı ve bu hâliyle 1984'te basıldı. İlk öykü kitabı Eski Bahçe yazarın ölümünün ardından, daha sonra yazdığı öykülerle birlikte Eski Bahçe - Eski Sevgi adıyla 1987'de okurla buluştu. Gergedan Dergisi 13. sayısında yazar anısına bir "fotobiyografi" yayımladı. Günce ve anlatılarından bazı parçalar ise Kalanlar (1990) adlı küçük bir kitapçıkta bir araya getirildi. Bu kitapta yer alan çoğu Almanca yazılmış metinler, Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrildi. Özlü'nün yayımlanmamış senaryosu Zaman Dışı Yaşam da yazarın tüm yapıtlarını yayımlayan Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından 1993'te basıldı. Bu seride, yazarın dostu Leyla Erbil'e yazdığı mektuplardan oluşan Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar (1995) da bulunmaktadır. Ayrıca Özlü'nün yazar arkadaşı Ferit Edgü'yle mektuplaşmalarından oluşan Her Şeyin Sonundayım adlı kitabı da 2010'da SEL Yayıncılık etiketiyle basılmıştır. Wolfgang Hildesheimer'in "Bay Walser'in Kargaları" adlı eserini Türkçeye çevirmiştir ve radyoya uyarlamıştır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Tezer_Özlü

Tezer Özlü Kitapları - Eserleri

  • Çocukluğun Soğuk Geceleri
  • Yaşamın Ucuna Yolculuk
  • Kalanlar
  • Eski Bahçe Eski Sevgi
  • Yeryüzüne Dayanabilmek İçin
  • Zaman Dışı Yaşam

Tezer Özlü Alıntıları - Sözleri

  • Eski aşklara geri dönemezsin, ama eski kitaplara dönebilirsin. (Kalanlar)
  • “Yaşam, şöyle bir yaşanıp geçmek için varolmak değildir. Aksine insanları, en insancıl yaşamlara ulaştırmanın mücadelesinin verildiği bir olgudur. Bilinçsiz bir yaşam, insan yaşamı değildir. Bir anlamda aileyi yöneten, çocuklarını yetiştiren kadınlar da olduğuna göre, aydın Türk kadınının en büyük görevi, diğer kadınları bilinçlendirmek olmalıdır.” (Yeryüzüne Dayanabilmek İçin)
  • Dünya nasıl olması gerekiyorsa öyle. Kendi kendini kurtaramayanı hiç kimse kurtaramaz. (Yaşamın Ucuna Yolculuk)
  • Yaşamım, ölümün tüm yaşamı, tüm aşkları ve tüm ölümleri kapsamalı. (Zaman Dışı Yaşam)
  • Hiç kimseyle birlikte yaşlanmak istemiyorum. Kendimle bile. (Kalanlar)
  • Büyümenin yaşlanmak demek olduğunu bilmiyordum (Yaşamın Ucuna Yolculuk)

  • • İnsanın sevgi özleminin doyurulması o denli başka bir duygu ki... • (Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e Mektuplar)
  • "Yalnızlık, bana hiçbir an eksilmeyen bir güç veriyor." Kafka (Yeryüzüne Dayanabilmek İçin)
  • Her gece ölüyorum. Sonra ölümden kaçıp yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saat,hem yaşam,hem ölüm. Tezer Özlü (Yaşamın Ucuna Yolculuk)
  • Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için… (Yeryüzüne Dayanabilmek İçin)
  • Sevdiğim kitapları yeniden okumak, sözcükler, dünyayı sözcüklere çevirerek algılamak. Bunun dışında her birey bana çözümlenmeyecek bir dünya gibi görünüyor. (Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e Mektuplar)
  • Kitabın sonunda, "Ne kadar can sıkıcısınız hepiniz" diyor. (Kalanlar)
  • Kafamı yorganın altından çıkaramıyorum. Çıkarırsam düşlerim yok oluyorlar. (Eski Bahçe)

  • Çevremde, çocukluğumun geçtiği kentlerde, insanlarda bir tatsızlık, bir anlamsızlık var. (Eski Bahçe Eski Sevgi)
  • -Sensiz yaşayamam. -Yaşarsın. Herkes herkessiz yaşayabilir. (Çocukluğun Soğuk Geceleri)
  • " Yitmeyen , eksilmeyen , giderek güçlenen, bizi aşan karamsarlık." (Yaşamın Ucuna Yolculuk)
  • "Aranması gereken insanlar ve gidilecek yerler vardır." (Eski Bahçe)
  • — Siz çocuğunuza nasıl baktınız? — Hiç dayak atmayarak, sevgi ile... (Kalanlar)
  • ''Bu günlerde sokağa çıktığımda kendimi yaşamın, çağın, kentin, insanların, her şeyin çok dışında buluyordum." (Eski Bahçe Eski Sevgi)
  • Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur.. (Kalanlar)

Yorum Yaz