Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor kimin eseri? Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor kitabının yazarı kimdir? Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor konusu ve anafikri nedir? Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor kitabı ne anlatıyor? Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750807381
Sayfa Sayısı: 188
Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Alain Bosquet,Yaşar Kemal ile 1957'de bir Amerikan dergisi için söyleşi yapmak amacıyla tanışmıştı. Tanışmakla yetinmedi. Yaşar Kemal'i yakından tanıdı. 1984'e gelindiğinde, artık yakın dost olduğu Yaşar Kemal'in "kendini anlatması" fikri gelişti aralarında. Yazışmalarla, yürüyen bu büyük söyleşi I989'da tamamlandı.
Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor' da Yaşar Kemal masalsı öğelerle bezenmiş çocukluğundan Anadolu topraklarının tarihine, demokrasisi kesintiye uğrayan bir ülkede yazar, birey, insan olmaktan kendi adlarına dek, kendini ülkesiyle, insanlarıyla, beslendiği kaynaklarla birlikte anlatıyor. Türkiye'nin, insanlarının sesini dillendiren evrensel yazarı dünya yazarları ve edebiyat hakkındaki görüşlerini de çekinmeden, açık dile getiriyor.
Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor Alıntıları - Sözleri
- Biribirimizi kolay anlayamayacak derecede biribirimize yabancıydık.
- Ben demiyorum ki, insan hiç karanlığa, umutsuzluğa düşmez. Düşmez olur mu? Ama insanlığın mayası aydınlık ve umuttur.
- Kırk yıllık demokrasi savaşımında Türkiye kimi zamanlarda demokrasiyle yönetiliyormuş gibi gözüküyorsa da, örtülü bir faşizmin baskısından hiçbir zaman kurtulamamıştı.
- Kusura bakmayın, şu dünyada anlayamadığım çok şey var.
- “Hakkımızda devlet etmiş fermanı/ Ferman Padişahın dağlar bizimdir.”
- Bu kadar zenginlik içinde, bu kadar yoksul kalışıma çok üzülüyorum.
- Okuduklarımız hiç bizim yaşamımıza benzemiyordu ki…
- “Dünyaya böyle inatçı bir insan gelemez. Ben çok insan gördüm ya böyle bir insana hiç rastlamadım.”
- Yoksulluk, dünya çok zengin olduğu halde, insanlığın yüz karası değil mi?
- “Anam dedi ki, yuvasından atılmış kuşun yuvası başka kuşa hayretmez.”
- Hep düşünüyorum, sanatın, ustalığın gücünü, ben sanatın gücüne yaşamın gücünden daha çok inanırım, acaba doğru mu?
- Bu kadar belalar, acılar çektiğimiz bu dünyaya nasıl dayanıyoruz?
- Bir yazarın yaşamı yaşama angajeyse, onun yapıtları da başka türlü olamaz.
Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bitirdim. Bitmesin diye çok direndim, her sayfayı dönüp dönüp etrafımdakilere anlattım da yine de bitti. Hep derim Yaşar Kemal'in birleştirici gücüne gerçekten çok inanıyorum diye. Bu kitap çok güzel dostlukların başlamasına sebep oldu. Düşünürdüm benim kadar Yaşar Kemal sevdalısı var mı diye , varmış. Birlikte hüzünlenmek, Yaşar Kemal'e bu denli yakınlık duymak, mezarı başında şiir okumak müthiş anılar:) Yazacaklarım kitap içeriği anlatmaya girer sanırım o yüzden kitapla ilgili herhangi bir bilgi almak istemeyen okumasın. Gerçi biyografinin spoileri olmaz ama. Meltek sen okuma burdan sonrasını, sana aldım kitabı :) Yaşar Kemal'i tanımak onunla sohbet etmek büyük bir onur olsa gerek. Açıkçası Alain Bosquet' i hem çok kıskandım hem de ayıpladım. Çok şanslı ki Yaşar Kemal ile sohbet etme olanağı bulmuş ama bir o kadar da acemi gibi çünkü sorduğu sorular Yaşar Kemal 'e hem uzak hem de yönlendirici. Okurken üstünü çizdiğim dönüp dönüp okuduğum o kadar yer var ki. Ben yıllarca bu adamı tanımamışım dediğim çok yer vardı.Hatta belki utandığım bir bilgi de Yaşar Kemal'in niye bir çocuğunun olmadığını düşünürken bir oğlunun olduğunu öğrenmek oldu. Ama emin olun çok yerde baktım ikisinin ne yan yana fotoğrafı var ne de varlıklarına dair herhangi bir haber. Bir hayat Yaşar Kemal'e ait olur da hikayesi biter mi, bitmez elbet tıpkı yayımlananların yanı sıra polisler, jandarmalar tarafından imha edilen onlarca eseri gibi. Bu kadar zulme uğramasına rağmen umudun baş kahramanı olması boşa değil elbet. Umut demişken bu kelimeyi bile Yaşar Kemal'in bize kazandırması şaşırtmaz aslında ama ben ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Her hareketi her satırı o kadar etkileyici ki konuşmalarının, bir yandan boynuna sarılasın geliyor, bir yandan ağlamak diğer yandan da kahkahalarla gülüp bu kadar olur mu Yaşar Abi demek. Yaptığı onlarca işten , parayı bulunca ilk yaptığı etkinliğe(tabi ki tiyatro:)), babasının nasıl öldürüldüğüne ve kendisinin bunu yıllarca nasıl anlamadığına, daha küçük yaşta ünü taa ötelere ulaşan bir aşık iken ah o bilginlikle nasıl okumayı öğrendiğine, Türkçe'yi nasıl kullandığından (şiir gibi) kimseye anlatamadığı maruz kaldığı işkencelere.... Ya çok anlatmak istiyorum. Yaşar Kemal'in anlattığı her cümleyi konuşmak istiyorum. Çokça da kitap tavsiyesi aldım kendisinden. Ülkesi Çukurova'da yaşamak istiyorum, Zilli Kurt'u beraber yazmak, su bekçiliği yaparken köylülere nasıl su çalınır öğretmek, Homerosoğlu Yaşar Kemal ile İda dağına çıkmak... Zihni dünyalardan zengin bu adamı yoksullukla boğuşturmuş bir coğrafyada yaşadığım için de ayrıca utanç duyuyorum ya, o nasıl seviyor nasıl seviyor, böyle sevgi kimsede yok. İnce Memedi, Poyraz Musa'yı ondan başkası yazabilir miydi? Bitirmek istemiyorum da altını çizdiğim binlerce cümlesinden hangisiyle kapanışı yapayım bilemedim. " Umut, düş gücünün yarattığı ve insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden birisi değil mi? İnsan umut yaratmadan yaşayabilir mi?" Yaşayamaz. ( Çok uzun yazdıkları için kendilerine kızdığım arkadaşlarım kusura bakmasın, bu en güzel istisnamdır.) (Roquentin)
Barış güvercini denilen adam..... Herkes sever, genellikle sevilir... Kendini anlatmak biraz abese kaçar çoğu yazarca, biraz kendini övme biraz kibirlik illa ki vardır... Fakat yazar/yasar-kemal öyle değil,,, Bir insan düşünün kitap/ince-memed-1--929'te her şeye başkaldırmış, binlerce kişinin rol model fikir adamı olmuş.... Kesinlikle.okunması gereken bir kitap.. Keyifli okumalar. (Şa)
Kitaba başladığım andan itibaren dört gözle, bu kitap için inceleme yazmayı bekliyordum. Kitabı bir kaç gün önce bitirdim nihayet yazmaya fırsat bulabildim. Bu kitabı yeğenim,dostum önerdi bana. Yaşar Kemal'i sevdiğimi bildiği için bunu okumam gerektiğini söyledi. Onunla uzun uzun İnce Memed konuşuruz, türküsünü dinleriz, çalarız söyleriz. Yaşar Kemal benim için bambaşka bir yazar. Belki de Türk yazarlar arasında en sevdiğim yazar. Onun hayatı ile ilgili bir kaç şey biliyordum ama bu kitaptan sonra inanılmaz bir haz aldım. Kitap aslında, Yaşar Kemal'in dostu Alain Bosquet ile yaptığı bir röportaj.Toplamda otuz soru var. Ben kitabı iki bölüm olarak düşünüyorum. Bu bölümler ilk soru ve diğer sorular. Zaten ilk sorunun cevabı yaklaşık kitabın yarısına kadar sürüyor. Bu soru özetle, Yaşar Kemal'in hayatını anlatmasına yönelik. En zevk aldığım kısım da bu zaten. Okudukça ilginç anılar ile karşılaştım. Yaşar Kemal, çocukluğundan itibaren ünlü olduğu döneme kadar her şeyi tüm açıklığı ile anlatıyor. Çocukken yaşadığı zorluklar, sürgün, babasının gözlerinin önünde öldürülmesi, kekeme olması, okumayı yazmayı öğrenmesi, köy köy dolaşıp destanlar hikayeler anlatması, saz çalmayı öğrenmesi, gözünün kör olma hikayesi, sosyalizm ile tanışması, ilk hapishane zamanları, sebepleri sonuçları, adının değiştirme sebebini, edebi yönünün nasıl şekillendiği, yazdığı kitapların çıkış noktaları, sansüre takılması, kitaplarının yazılarının asker tarafından yok edilmesi, İstanbul'a gitme macerası, evlenmesi, yazarlık zamanları..... daha neler neler . Okurken yeri geldi güldüm yeri geldi ağladım. Tutamadım kendimi. Yaşar Kemal'in boşuna Yaşar Kemal olmadığını gördüm. Çukurova'da yaşayan bir çocuğun dünyanın her yerinden yazarlardan, edebi akımlardan, roman türlerinden, kültürlerden haberdar olması müthiş bir şey. Otuzdan fazla işe girip, fişlendiği için hepsinden çıkarılması. Bir insana yapılacak hemen hemen her şey yapılmış Yaşar Kemal'e. Zindanlar, işkenceler, aşağılama, onur zedeleme. Çoğu yerde kendisi de ağlamaklı oluyor anlatırken, bunu okurken farkedebiliyorum. "Herkesin babası yaşarken benim babam neden öldürülmüştü?" dediği an gözümden yaş geldi. Yaşadığı işkenceler, patlayan ayaklar ile mahkemeye götürülürken, annesinin anlamaması için zorakiye yürümesi, fidan gibi. Bunu hangi insan yapabilir, hangi insan dayanabilir? Orhan Kemal ile pazarcılık anısına ne demeli? "Orhan'la(Kemal) kararımızı vermiştik. Orhan daha önce Adana'da sebzecilik yapmış, sermayeyi kediye yüklemişti. Şimdi İstanbul'a gelecek, bir el arabası alacak içine sebze dolduracak mahalle mahalle dolaşıp satacaktık. Orhan, “sen güçlüsün,” diyordu, “arabayı sen sürersin, ben de bağırırım, geçinir gideriz. Ben romanlarımı, sen hikayelerini yazarsın. Belki yazdıklarımızdan da para kazanırız."" Bu anıyı kaç kişi bilir? Kim inanabilir böyle bir şeye? Kitabını yayınlarken yaşadığı sansür, baskı, yıldırma, işten çıkarma gibi olayları görünce utandım insanlığımdan. İnce Memed zorbalığa, sömürüye karşı durduğu için miydi bunca gözyaşı ve kan? Memed'İn karşı savunduğu şeyler, insani değerler değil miydi? Tarihteki pek çok bilinen Türk yazarlar ve şairlerle çok yakın ilişkisi olduğunu kim bilir? İnce Memed'i SSCB ve Bulgaristan'da bastıranın Nazım Hikmet olduğunu? Abidin Dino' nun tüma parasını Yaşar Kemal'e vermesi olayını kim bilir? Peki ya Abidin Dino'nun verdiği paradan otobüs için 75 kuruş istemesini, utana sıkıla? Kısacası pek çok güzel anı var bu bölümde. Dönemin hükümetine Türkiye'sine tanık oluyoruz. Belki de tarih kitaplarında bulamayacağımız detaylar, dönemi yaşayan usta çınar tarafından anlatılıyor. Geri kalan 29 soru ise Yaşar Kemal'in hamlığını, olmasını ve pişmesini anlatıyor. Kişisel özelliklerini, korkularını, çekincelerini çok açık anlatıyor. Öz eleştirisini yapmaktan da geri kalmıyor. Dönemin siyasileri hakkında da ilginç bilgiler bulacaksınız bu bölümlerde. Yeri geliyor Alain Bosquet tersliyor, sorduğu sorudan dolayı yerden yere çalıyor. Yaşar Kemal, naif, umut dolu, aksi, inatçı, devrimci, yürekli, utangaç ama dünyalar güzeli bir insan. Kitabı okurken sürekli ağlamaklı oldum.Nedeni de şu; Yaşar Kemal'i dünya gözüyle görüp, iki kadeh rakı yuvarlamak istedim. Onla "O yar gelir" türküsünü çalıp söylemeyi, konuşmayı ve en son boynuna sarılıp ağlamayı, yanaklarından öpmeyi çok istedim. Evet en çok bunu istedim. Kitabı okumayı herkese tavsiye ediyorum. İçinde "Zilli Kurt" hikayesi var. Yaşar Kemal kendini buradaki kurt gibi görüyor. Ama o Deli Yaşar, Yüce Yaşar. Devrimci Yaşar. Onu sanki kendime çok yakın biri gibi, amcam dostum gibi hissediyorum. Telefonumda ekranı açtıkça onun o tatlı kahkahasını görüyorum. Süper bir kare . Velhasıl dostlar, okursanız pişman olmayacağınızı düşünüyorum. Yazacak çok şey var da sığmıyor kağıtlara, satırlara. Yaşar Kemal sadece bizim değil tüm dünyanın bir değeri.Evrensel bir yazar. Yazıları, düşünceleri, duruşu ve mücadelesi ile dünyanın saygınlığını kazanmış, 1997 yılında Frankfurt'ta barış ödülüne layık görülmüş bir şahsiyettir.Tüm baskılara,cezalara rağmen ezilen Anadolu köylülerin, Alevilerin, Kürtlerin sorunlarını dile getirmiştir. Son olarak onun yazdığı bir şiir ve türkü ekliyorum. Keyifli okumalar ve dinlemeler dilerim. YALNIZLIK Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün,bir de bulutları görürsün Bir de bulutları görürsün Köpürmüş gelen bulutları Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı! https://youtu.be/XLIFe2b2HUk https://youtu.be/lTn7dqWlCl0 (Li-3)
Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?
Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Sanat hayatı
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Siyaset
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
Temalar
« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »
Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.
Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri
- Teneke
- Çakırcalı Efe
- İnce Memed 1
- İnce Memed 2
- İnce Memed 3
- İnce Memed 4
- Ağacın Çürüğü
- Ağıtlar
- Ağrıdağı Efsanesi
- Al Gözüm Seyreyle Salih
- Yılanı Öldürseler
- Çıplak Deniz Çıplak Ada
- Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
- Karıncanın Su İçtiği
- Tanyeri Horozları
- Demirciler Çarşısı Cinayeti
- Yusufçuk Yusuf
- Allahın Askerleri
- Hüyükteki Nar Ağacı
- Zulmün Artsın
- Üç Anadolu Efsanesi
- Binboğalar Efsanesi
- Ortadirek
- Denizler Kurudu
- Kuşlar da Gitti
- Deniz Küstü
- Tek Kanatlı Bir Kuş
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
- Yağmurcuk Kuşu
- Kale Kapısı
- Kanın Sesi
- Ölmez Otu
- Yer Demir Gök Bakır
- Gökyüzü Mavi Kaldı
- Sarı Sıcak
- Yanan Ormanlarda Elli Gün
- Nuhun Gemisi
- Peri Bacaları
- Bir Bulut Kaynıyor
- Neredesin Arkadaşım
- Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
- Baldaki Tuz
- Bugünlerde Bahar İndi
- Yolda
- Yağmurla Gelen
- Binbir Çiçekli Bahçe
- Pis Hikaye
- Kalemler
- Ustadır Arı
- Bu Bir Çağrıdır
- Yüzler
- Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
- Dağın Öte Yüzü
- Beyaz Pantolon
- Sarı Defterdekiler
- Don Quijote ve Roman Sanatı
- Bu Diyar Baştan Başa
- Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
- Yeşil Kertenkele
- İnce Memed
- Taş Çatlasa
- Çukurova Yana Yana
- Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
- Bütün Hikayeler
- Memed, mein Falke
- Van
Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri
- " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
- İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
- Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
- Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
- Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
- "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)
- Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
- Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
- İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
- Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
- İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
- Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
- insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
- "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
- “Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
- "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
- "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
- Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
- Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)