Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? - Alev Alatlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? kimin eseri? Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? kitabının yazarı kimdir? Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? konusu ve anafikri nedir? Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? kitabı ne anlatıyor? Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? kitabının yazarı Alev Alatlı kimdir? İşte Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Alev Alatlı
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752893030
Sayfa Sayısı: 225
Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Basılan ilk romanım Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Ocak, 1985de çıktı... Öte yandan, Yaseminler Tüter mi, Hâlâ, Eleni olarak doğan, Naciye'ye dönüşen, Türk kocasına dört çocuk doğurduktan sonra eski Hisar göçmeni bir Anadolu Rum'u ile evlenen bir kadının sahiciye yakın hikâyesidir. Ben yazdığımda Kıbrıs ve Kıbrıs'a benimki türden bir yaklaşım moda değildi - kitap yerini tam bulmadı. Türkler fazla Yunan yanlısı, Yunanlılar fazla Türk yanlısı buldulardı belki bundan sonra.."
Her okuyuşumda içimin dalga dalga olduğunu bir tek Yaseminlerde yaşadım. Her seferinde Naciye oldum paçalarım dolandı bacaklarıma. Peykere ağladım, Afroditiyi bağrıma bastım her seferinde, Hasanimu ilk oğlum oldu. Arife çevremi verdim, Glafkosun yatağında yasemin koktum.
Düşünülebilen her şeyin yaşanabildiğini, yaşanan hiçbir şeyin silinmediğini, her bulutun altında bir iz olduğunu yeniden bildim, yeniden bildim.
Koruk tadında bir yaşam bütün bunları düşündüren. Akdeniz sahillerinde sürüklenen başıboş bir yaprak, süt beyazı çırpı kollar. On birinde bir çocuk, Kaymaklının Genabası. Eleni Klo Morias Naciye Arif, sen söyle bakalım, Yaseminler Tüter mi Hâlâ?
Ayşe Nalân Özübek
Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Alıntıları - Sözleri
- Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur... Kıbrıs Rum Atasözü
- Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. Kıbrıs Rum atasözü
- Yumurta da taşın üstünde düşşe, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. *Kıbrıs Rum Atasözü
- Toprak benimdir demekle olmuyor efendi oğlum. Seninse işleyeceksin!
- Mazlumlar kutsanmışlardır, çünkü dünya onlara kalacak.
- Boğazımda düğüm, gözümde yaş oldu senin hikayen...
- Felaket, soyluyla soysuzu birleştiriyordu anlaşılan.
- Felaket, soyluyla soysuzu birleştiriyordu anlaşılan.
- Felaket soyluyla soysuzu birleştiriyordu anlaşılan.
- Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur.
- Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. - Kıbrıs Rum Atasözü -
- "Her şeyin bir zamanı vardır ve her zamanın bir amacı."
- "Toprak benimdir demekle olmuyor efendi oğlum. Seninse işleyeceksin!" (...) ...Ne kadar emek verirsen o kadar senin olur. Çocuk da böyledir, kadın da böyledir, bahçe de böyledir.
- ...yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumutanın; olan yumurtaya olur... ... (kıbrıs rum atasözü)
- Ne kadar emek verirsen o kadar senin olur.
Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yaseminler Tüter mi Hala, Alev Alatlı'nın bastırmış olduğu ilk roman. Aynı zamanda Kıbrıs Harekatından kısa zaman sonra yazılmış bir kitap. Alatlı bir konuşmasında kitabı o dönemlerdeki Kıbrıs'ı ve Kıbrıs'ın yaşamış olduğu içler acısı serüveni anlatmak için yazdığından söz eder. Bir tarafta EOKA örgütü diğer tarafta Haçlı bir Papaz ve Alatlı'nın tabiriyle tarih hatası olan bir adam... Eski eşinin Kıbrıslı olması hasebiyle hep yakın bir ilişkisi olmuş Alatlı'nın Kıbrısla. Yine Alatlı konuşmasında romanda anlattığı hikayenin bir gerçeklik payının olduğundan söz eder. Kendi kayınvalidesinin tıpkı romanda anlatılan Eleni' nin kayınvalidesi gibi çok saf temiz bir kadın olduğunu belirtir. Yani kitabın hikaye bölümü için tamamen kurgudur dememiz doğru olmayacak. Romanın hemen başında dikkatleri çeken ilk şey Rumlara ait olan atasözü. Hangi dönem olursa olsun her zaman olan yumurtaya olur yani kırılgan olana olur cümlesi... Eleni ve Naciye'nin hikâyesi de tam olarak böyle. Dikkati çeken bir diğer nokta ise kitabın ismi. Genel olarak çiçekler ve yasemin çiçeği temizliği, masumluğu, saflığı, aydınlığı simgeler. Yasemin çiçeğinin özelliğine bakacak olursak; yasemin çiçekleri toprak seçmeyen uyumlu bir bitki. Yazar bu ismi seçerken bu bağlamda düşündü mü bilmiyorum ama böyle bir çıkarım yapmak istedim. Romanın hikayesinde yer alan faşist ırkçı tutum ve bu tutuma karşı istekli isteksiz götürüldüğü her yere uyum sağlamaya çalışan bir Yasemin çiçeği olan Eleni Naciye... Yazar Eleni üzerinden toplumumuzda var olan yanlış kadın portresini çizmiye çalışmış. Eleni'nin çekmiş olduğu işkenceler, uğramış olduğu iftiralar ve bu olaylara karşı sözünün hiçbir değerinin olmaması. Gerçekten insanlık için içler acısı. Genel olarak romana baktığımızda toplumlarda var olan bir kimlik problemine değinilmiş . İnsanlar bir takım ideolojilere sahipler ancak bu ideolojilere niçin sahip olduklarının bilincinde değiller. İdeolojiler, inançlar insanı sahiplenen şeyler değil tam tersi insan ideolojileri, inançları sahiplenir. Bundandır ki bugüne kadar gelen dinler arasında bozulmuşluklar insan menfaati için birtakım değişimler olmuştur. Roman mekan olarak Kıbrıs'ı merkeze alan ve Kıbrıs halkını konu edinen iki katmanlı bir roman olarak karşımıza çıkıyor. İlk katman Eleni Naciye'nin serüveni ikinci katman ise arka planda devam eden ve bölüm sonlarında vakinüvüs başlığı ile resmi belgelerden yapılan alıntı metinler. Roman boyunca montaj tekniğiyle on beş tane vakinüvüs eklendiği görülür. Sözün özü Yaseminler Tüter Mi Hala romanı hem yazım tekniği olarak hem de konusu hasebiyle okunması gereken romanlardan biri... (Zeynep)
Ah Eleni, Ah Naciye!: Alev Alatlı'nın ilk romanı, "Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?" bizi EOKA ve Türk Mukavemet Teşkilatı gölgesinde ve Eleni Naciye'nin hikayesiyle 1940 ve sonrası Kıbrıs'ına götürüyor. Okurken, kendi kendime ve kendimi kitaba kaptırarak "Zozuktur be guzuum!" dedim. Tatlı "Gıprıs" Türkçesi, kitaba ayrı bir güzellik katmış. Hikayeye gelince, içten içe ağır ağır kaynayan kazan Kıbrıs 'ta, Türklerle Rumlar'ın çatıştığı bir adada, eğer kaderiniz sevgiye muhtaç yazılmışsa, adınızın "Eleni" ya da "Naciye" olması fark etmiyor. Kıbrıs 'ta, Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? (Burhanettin Şimşek)
Boğazımda düğüm, gözümde yaş oldu senin hikayen Eleni Naciye! Yok, sevilmedi sanmayın onu. Babası sevdi, Türk ve Müslüman kocası da, Yunan eşi de. Ama hayatındaki tüm adamlar bir deprem gibi sarstı onu. Kasırga gibi geçtiler üzerinden. Suçluydu Naciye oradan bakınca. Hep edilgen kaldı hayatta. Kimse de sormadı ona işin aslını. 13 yaşındaki masumluğunu da, tenindeki yasemin kokusu gibi yitirmedi ölünceye dek. Belki de tek kabahatiydi bu onun. 1940'lardan itibaren görmeye başlıyoruz Kıbrıs'ı Naciye'nin hikayesi üzerinden. Eoka'nın oluşumu, adadaki Rumlar ve Türklerin yaşamı, inanç dünyaları, birbirleriyle çatışmaları, Türkiyeliler ve İngilizlerle ilişkileri de okuyunca şahit olacaklarınızdan. İyi okumalar. (Zeynep Demir Kahraman)
Kitabın Yazarı Alev Alatlı Kimdir?
Alev Alatlı (d. 1944, İzmir) Türk yazardır. Liseyi babasının askeri ataşe olarak görev yaptığı Tokyo’da okudu. Ekonomi & İstatistik lisansını ODTÜ'den, Ekonomi ve Ekonometri yüksek lisansını "Fulbright" bursu ile gittiği Vanderbilt University'den (Nashville, Tennessee) aldı. Bilâhare felsefe öğrenimine başlayan Alatlı, doktora çalışmalarını New Hampshire'daki Dartmouth College’de sürdürdü. İlahiyat konusunda ve düşünce ve medeniyet tarihi üzerinde yoğunlaştı. 1974’te Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde öğretim görevlisi, Devlet Planlama Teşkilatı'nda kıdemli ekonomist olarak çalıştı. California Üniversitesi ile ortak psiko-dilbilim çalışmaları yürüttü. Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde Bizim English dergisini çıkaran Alatlı, daha sonra Türk Yazarlar Kooperatifinde (YAZKO) başkan yardımcısı olarak görev aldı.
Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986 yılında Tunus'ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından "Özgürlük Madalyası"yla onurlandırılmıştır. Aydınlanma Değil, Merhamet! adlı romanıyla ise 2006 yılında Moskova'da "Mikhail A. Sholokhov 100. Yıl Roman Ödülü"nü kazanmıştır.
Alev Alatlı Kitapları - Eserleri
- Kabus
- Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?
- Fesüphanallah!
- Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!
- Rüya
- 'Nuke' Türkiye!
- Beyaz Türkler Küstüler
- İşkenceci
- Aydınlanma Değil, Merhamet!
- Valla, Kurda Yedirdin Beni
- O. K Musti Türkiye Tamamdır
- Hayır! Diyebilmeli İnsan
- Hafazanallah!
- Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
- Kadere Karşı Koy A. Ş.
- Aydın Despotizmi
- Safsata Kılavuzu
- Dünya Nöbeti
- Aklın Yolu da Bir Değildir
- Hollywood'u Kapattığım Gün
- Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!
- Hatırla! Geçmişin Geleceğindir
- Şimdi Değilse Ne Zaman?
- Suç Ortağı Hollywood
- Kelebek Etkisi Söyleşileri 1
- Yorumsuz
- İşkenceci
- Bize Yön Veren Metinler Cilt: I - II
- Kelebek Etkisi Söyleşileri - 2
Alev Alatlı Alıntıları - Sözleri
- Ölümlü bir insan, kaç defa beyaz sayfa açabilir ki kısacık hayatında? (Kabus)
- ...yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumutanın; olan yumurtaya olur... ... (kıbrıs rum atasözü) (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)
- " İşleyebileceğimiz en büyük günah, birbirimize kayıtsız kalmamızdır. " (Fesüphanallah!)
- Kadim bir Uygur diskuru vardır."Kendinize güvenin!" der. Kendinize güvenin! Akranlarınızın,çağınızın,Gerçeklik'in payınıza düşen kadarıyla da olsa hakkını verin.Dil,din,ırk,cinsiyet ayrımının tuzağına düşmeden,zamanınızın en yetkin bilginleriyle,sanatçı ve filozoflarıyla dostluk kurun.Mahrem düşüncelerinizi aşkın zekâlarla paylaşın.Sizler,anneleri tarafından sakınılmak durumunda olan özürlüler ya da çocuklar değilsiniz.Kavminizin kaderini eline almaktan kaçınan korkaklar değilsiniz.Sizler,mağdurların kefaretini ödeyecek,kâbustan uyandıracak yetişkin erkeklersiniz." (Hatırla! Geçmişin Geleceğindir)
- Günümüz Türkiye'sinde her başarılı kadının arkasında yetiştirilmesi gereken bir çocuk vardır.İstisnalar kaideyi bozmaz (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
- ne zaman unuttuk, bir şeye sırf "haksızlık" olduğu için karşı çıkmayı? (Şimdi Değilse Ne Zaman?)
- Alexis zorbanın İngiliz Basile dediği gibi, “neye yarıyor sizin onca lanet kitabınız, zulmü zalimden soyutluyorsa?“ (Hafazanallah!)
- Hicraniyem der ki bakın hâlıma Dağlar dayanmıyor ahu zarıma Elim ermez oldu kisbü kârıma Çünkü Gül yüzlümü elden aldırdım Hacı Taşhan (Beyaz Türkler Küstüler)
- Günay kızım. İnsanları sevmekten korkma .Sevmediğin değil, sevdiğin yanlarını abart.İnsan olmanın kefareti,sevmeyi bilmektir. (Valla, Kurda Yedirdin Beni)
- Kıtlık Tanrı'dan,açlık insanlardan gelir (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
- En muhteşem zaferlerimizden geride, sorumluluğunu bilinmeze yüklediğimiz bir enkaz kaldı. (Dünya Nöbeti)
- Ünlü diplomatları Fyodor Tyutçev'i hatırladım: Rusya, anlaşılamaz, hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır, Rusya'ya sadece iman edilir. İç çektim, 'İman etmekten başka çaremiz yok, değil mi Aleksi?..' (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
- Esasen bunların hepsi uydurma.Samanyolu galaksisinin güneş sisteminin kokuşan bir gezegeni olan Dünya'da,insanoğlu insanoğluna kısacık bir süre için teğettir.Sonra,herkes kendi meçhulüne yollanır.Bir başına (O. K Musti Türkiye Tamamdır)
- Tanım: Bir kimsenin görüşlerinin yanlış olduğuna dair delil sunmak yerine, o kimsenin niteliklerine (kişiliğine, karakterine, niyetlerine, vasıflarına vs) saldırarak, reddetmek veya karşı iddiada bulunmak. Örnek 1: Başkan bu konuda haklı olamaz. Çünkü kanının son damlasına kadar liberal. Örnek 3: Onun önerisini kabul edemeyiz. Çünkü o karşı partiden. Örnek 4: Bu bilim adamının teorisinin herhangi bir geçerliliği olduğunu sanmıyorum. Bu teoriyi ödeneğini kaybetmemek ve işini kurtarmak için ortaya atıyor. (Safsata Kılavuzu)
- Mantık "doğru"ların değil, "geçerlilik"lerin bilimidir. (Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor)
- ...insan düşündüğünü dürüstçe ifade ettiği sürece ahlaklıdır. ('Nuke' Türkiye!)
- Cevapların hepsini buldum sandı, hayatı karşılamayı unuttu. (Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!)
- Aile, koca, çocuk, iş derken, kadın kendisine teğet geçmeye mecbur edilir. Bir şey yapması daima müsaadelere bağlıdır. Ailesinin müsaadesine veya teşvikine, dostlarının desteklemesine, yakınlarının "evet" demesine! Bu yüzden, sanat eğitiminin kadına verilmesi daha da önemlidir. (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
- Kime kırk gün deli denilse deli olacağı dile getirilmeyen bir gerçekti. Inanç birliği sanıyı gerçeğe dönüştürmeye yeterdi. Bireyin gerçekliğinin bütünün inancı doğrultusunda olması doğaldı. Kaldı ki sülale narsisizminin birincil hasmı devletin bile kabul ettiği işlevleri vardı. (İşkenceci)
- Yumurta da taşın üstünde düşşe, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. *Kıbrıs Rum Atasözü (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)