Yavaşlık - Milan Kundera Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yavaşlık kimin eseri? Yavaşlık kitabının yazarı kimdir? Yavaşlık konusu ve anafikri nedir? Yavaşlık kitabı ne anlatıyor? Yavaşlık kitabının yazarı Milan Kundera kimdir? İşte Yavaşlık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Milan Kundera
Çevirmen: Özdemir İnce
Orijinal Adı: La lenteur
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750732294
Sayfa Sayısı: 120
Yavaşlık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yavaşlık'ın kıssasından çıkan hisse şu: "Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır." Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır.
"Kundera, gerçek `libertin'liğin gücünü görüntünün zorba güçsüzlüğünün karşısına, Epikuros'un hazlarını otomobilin karşısına çıkartıyor."
(Jean-Pierre Tison, LIRE)
"Varoluşun dayanılabilir hafifliğinin savunusu. Diderot ile Gogol yüzümüze ayna tutuyorlar: Sanıldığı kadar çirkin değiliz..." (Alain Bosquet, MAGAZINE LITTERAIRE)
"Yavaşlık, ciddi bir roman değil, bir şaka: Gevezeliğin can sıkıcı ciddiliğinde yitmekte olan hazzın gizini, haz aracılığıyla ve haz için yeniden bulmaya çalışan bir kitap. Don Kişot da bir şakaydı." (Pierre Lepape, LE MONDE)
"Milan Kundera, Roman Sanatı'ndan bu yana, kurmaca (fiction) ile denemeyi, deneyim ile imgelemi birleştiren bir roman biçimini ileri sürüyor. Ona göre roman sanatı bütün olanaklarını tüketmiş değil, keşfedilmeyi bekleyen daha bir yığın yol var."
(Antoine de Gaudemar, LIBERATION)
Yavaşlık Alıntıları - Sözleri
- Bir kadın bana, "Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun," derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: "Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
- Epüküros şöyle yazar: "Aklı başında insan savaşla ilişkili hiçbir şey yapmaya kalkışmaz."
- Her şey sesin gücüne bağlı. Ses, güzel bir yüzden daha önemlidir.
- "Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız. Olaylar çabucak olup bittiği zaman, kimse hiçbir şeyden emin olamaz, hiçbir şeyden, hatta kendisinden."
- ...gelecekten kurtulmuş bir insan için korkacak bir şey yoktur.
- Sefil bir dünyaya salıverilmiş olan insan biricik gerçek ve sağlam değerin, ne kadar küçük olursa olsun, kendisinin hissettiği haz olduğunu saptar...
- Bir kadın bana, "Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun," derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: "Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum
- Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Gözümüzün önüne en sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şey anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda, kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
- Bir kadın bana, "Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun," derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: "Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum."
- “Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.”
- Her şey düzenlenmiş, ayarlanmış, yapay, her şey bir oyun, hiçbir şey içten değil.
- Sevgi kırılgan, narin bir şey midir peki?
- Aklına bir şey takılmış da yalnızca bundan söz etmek istiyorsa, ama aynı zamanda, bundan söz edecek durumda değilse, kötü bir açmazdadır insan..
- bir erkek için, bir kadını kederlendirmekten daha iyi onduran bir merhem yoktur..
- Kıymık öyle kolay kolay çıkmıyor. Acıyı bastırmak, geriletmek, onu düşünmüyormuş gibi davranmak gerekiyor..
Yavaşlık İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Milan Kundera'nın, 'hazcılık' ve 'seçilmiş insan' ekseninde yazmaya başladığı ve romanın sonuna kadar bu eksende devam eden deneysel çalışması Yavaşlık, birbirinden kopuk gibi görünen hikayelerin, birbirleriyle buluşması üzerinden gelişerek ahenkle yazılmış bir kitap. Unutmak, yavaşlık ve hız arasındaki ilişki mantıklı kabul edebileceğimiz düzeyde ikna edici tarif edilmiş. Kişilerle bağdaştırarak kanlı canlı hale getirmiş. Birbirinden bağımsız düşünceleri belli üslupla ele alıp kitapta birbirine bağlayan Kundera'nın başlıca özellikleri arasında eserlerine yeni bir şeyler ekleme, keşfetme de var. Yavaşlık romanında da fazlasıyla öne çıkarmış bu özelliğini. 'Dansçı' kavramını, politika ve siyasetle birleştirmesi oldukça etkileyiciydi. Günümüzde çevremizde kabul görebilmek için takındığımız sahte, bize ait olmayan tavırlar, teknolojinin gelişmesi ve teknolojiyi kullanımımız bizi kendi varoluşumuzdan uzaklaştırıp bir politikacı, yalancı, dansçı haline getiriyor düşüncesine ulaştırıyor. Kitapta etimolojik bilginin verildiği ve dansçı bölümleri benim en beğendiğim kısımlar oldu. Daha önce okuduğum, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği ve Bilmemek'e nazaran biraz daha az zorlayıcı olmuş kitap. Okuduktan sonra muhakkak bir tat bırakıyor ama okuduğum diğer eserleriyle karşılaştırınca biraz daha az keyifli buldum ben. (Ekin)
Kitap karısı Vera ile yazarın bir şatoya gitmesiyle başlıyor. Karısı uyurken yazar bir hayal dünyasına dalıyor. Ancak uyumasına rağmen karısı da bu hayal dünyasını hissediyor. Kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Çok uzun süredir kitaplığımda duran kitabı merak ediyordum. Beklentimi kesinlikle karşılamadı. İki ayrı zamanı birlikte anlatarak hızı vurgulamaya çalıştığını düşünüyorum. Zamanın hızla tüketilmesine vurgu yapmaya çalışmış. Fransız gazeteci Pierre Lepape, kitabı ciddi bir roman değil, bir şaka... Diye değerlendiriyor. Sanırım ben bu şakayı anlamadım. (Şengül Gedik)
Milan Kundera benim en sevdiğim yazarlardan 1idir herkesin çok seveceği 1anlatimi yok ama ben bulduğu 2li ilişkilerdeki tespitlerle, dönem siyasi vurgusuyla her daim sevdiğim tarz olmuştur kurduğum kendimce bağlarla... ~~~Teknoloji devriminin insana armağan ettiği 1esrime biçimidir hız~~~ Yavaşlık-hizlilik kavramını zaman kavramında özdeşleştirip geceyi 1sato da geçirme tutkusundan başlayan kitap hız kavramında söylemlerde tedbiri bırakmayan insanoğlunun direksiyon başına geçince her söylediğini unutup korkunun da vız geldiği durumlarda motorsiklet örneği beni derinden etkilemiştir zira ben motorsiklet tutkunuyumdur, kitap bu kavram üzerinde başlayıp bu kavram üzerinde bitiyor... Haz kavramını "Tehlikeli İlişkiler" kitabına bağlayan yazar o kisimdaki bağlantıların daha iyi anlayabilmek için kitaba başladım kitap bitince tekrardan o kısımları okuyacağım mektuplardan oluşan kitap hemen istemsiz Richardson in Clarissa kitabını da aklıma getirmiştir ki hala çevrilmediği için okuyamadığımın acısıyla daha da heyecanla okuyacağım bu kitabı... Yüzü olmayan 1sonsuzluk olan dünyada konuşmak zamanı doldurmak değil, zamana yön veren olmalıdır, ün peşinde koşmak bilinçsiz insanların işiyken, aşk üzerine ilginç bağlantılarıyla, toplama kamplarına uzanan yolculuk da, toplumsal başka 1duruma bağlayan yazar özellikle birer dansçıyız bu hayatta oyuzden hep kameralara oynarız derken o kısımda yazara ekstra kalbimi bırakmış olabilirim nekadar doğru 1tespitken, takım elbisenin kıymık bağlantısı da beni epeyce eğlendirmiştir... Kendinden bıkan insan hızını arttırır, zira kendinden tiksinir der yazar, yine karşıma çıkan dokuzuncu senfoni gibi insanlığın iç karartıcı suratına karşı hayata dik duruşumuzun göstergesidir, bağlantısıyla bu durumu daha güzel anlatma ifadesi olamazdı... Yazarı yine çok severek okudum, bu kitabını da cok sevdim, yazarda belirli 1yol kattetiyseniz kesinlikle tavsiyemdir eğer yazara hiç başlamamış iseniz "Kimlik" kitabı başlangıç için bence uygun 1kitap, herkese mutlu huzurlu keyifli okumalar... (Ayşe...)
Kitabın Yazarı Milan Kundera Kimdir?
Milan Kundera, Çek-Fransız asıllı yazar. Kundera, 1 Nisan 1929'da Çekoslovakya'nın Brno şehrinde doğmuştur. 15 kitap yazmış, sayısız ödül almış, yazarlık mesleği yanında uzun yıllar müzik ve sinemayla profesyonel olarak uğraşmıştır. Yaşamını Paris'te, eşiyle birlikte sürdürmektedir.
Yaşamı
1929 yılında, orta halli Kundera ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Ludvik Kundera (1891-1971), 1948-1961 yılları arasında Brno Müzik Akademisi müdürlüğü yapmış olan, ünlü müzikolojist ve piyanist Leoš Janaček'in öğrencisiydi. İlk piyano derslerini babasından aldı ve ilerleyen yıllarda kendisi de müzikoloji üzerine çalışmalar yaptı.
Lise eğitimini 1948 yılında Brünn'de bitirdikten sonra, Charles Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, edebiyat ve estetik üzerine eğitim gördü. İki dönem sonra Film Akademisi'ne geçti ve yönetmenlik konusunda ilk makalelerini yazdı fakat daha sonra çalışmalarını politik baskı yüzünden durdurmak zorunda kaldı.
II. Dünya Savaşı'nın sonunda Komünist Parti'ye üye oldu. Ancak 1948'in şubat ayında partiden çıkarıldı. 1950 yılında da bir diğer Çek yazar Jan Trefulka Komünist Parti'ye karşı faaliyetlerde bulunmaktan, partiden uzaklaştırıldı. Trefulka o günlerde gerçekleşen olayları 1962 yılında yazdığı Pršelo jim štěstí (Onlardan Yükselen Mutluluk) romanında anlattı. Kundera'ysa o günlerde başına gelenleri bir şaka olarak görmüş olacak ki, partiden çıkarılma sürecinde başına gelenleri anlattığı kitabının ismini Žert (Şaka) koydu. 1956 yılında Komünist Parti'ye tekrar giren Milan Kundera, 1976 yılında ikinci kez, Vaclav Havel gibi ünlü yazarlar ve sanatçılarla birlikte partiden ihraç edildi.
1968'deki Rus istilasından sonra, Prag Müzik ve Sanatlar Akademisindeki görevinden uzaklaştırılan Kundera, politik baskılara dayanamayarak Fransa'ya göç etti ve 1981 yılında Fransa vatandaşı oldu. 1979 yılında yazdığı "Gülüşün ve Unutuşun" kitabının yayınlanmasının ardından Çekoslovak hükümeti Kundera'yı vatandaşlıktan çıkardı.
1980 yılında Gabriel Garcia Marquez'in aldığı Commonwealth Ödülü'nü, 1981 yılında Tennessee Williams'la paylaştı. En bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği 1988 yılında Philip Kaufman tarafından sinemaya uyarlandı. 1983 yılında Michigan Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verilen Kundera 1985 yılında da Kudüs Ödülü'ne layık görüldü.
Çağımızın en başarılı düşünsel roman yazarı ve varoluşçuların sonuncusu olarak nitelendirilen Kundera'nın son kitabı "Bir Buluşma" 2009 yılında yayınlanıp 2010 yılında ise Türkçeye çevrilmiştir.
Ödülleri
Medicis Ödülü (Yaşam Başka Yerde)
Mondello Ödülü (Jacques İle Efendisi)
Commonwealth Ödülü
Europa Literatura Ödülü
Kudüs Ödülü
Milan Kundera Kitapları - Eserleri
- Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
- Kimlik
- Bilmemek
- Yavaşlık
- Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
- Gülünesi Aşklar
- Kayıtsızlık Şenliği
- Ölümsüzlük
- Ayrılık Valsi
- Yaşam Başka Yerde
- Şaka
- Roman Sanatı
- Bir Buluşma
- Jacques ile Efendisi
- Perde
- Saptırılmış Vasiyetler
- Anahtar Sahipleri
- Varlığın Dözülməz Yüngüllüyü
Milan Kundera Alıntıları - Sözleri
- “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.” (Bilmemek)
- “İnsanoğlu anlamdan yoksun bir varlık, bir tesadüf olduğunu, oyunun sonuna kadar nedensiz oynamak zorunda olduğunu kavramaktadır şimdi.” Bacon (Bir Buluşma)
- “Şairler icat etmez şiirleri Gerilerde bir yerdedir şiir Çok, çok uzun zamandır oradadır Şairin tek yaptığı onu keşfetmektir.” Jan Skácel (Roman Sanatı)
- İnsanın gücü tükenir ve üzerine elini kolunu bağlayan bir yorgunluk çöker. Yorgunluk: hayatın kıyısından ölümün kıyısına uzanan sessiz bir köprü. (Ölümsüzlük)
- Birkaç gündür ben de saat gibiyim, durup dinlenmeden koşuyorum.Bazen zamanın benim dışımda akıp gittiğini duyuyorum... Tıpkı bir ırmak gibi... Çok yorgunum, bir bardak su verebilir mısın? (Anahtar Sahipleri)
- “İnsan dünyaya bir defa gelir ve bir daha asla önceki bir hayatın deneyimleriyle başka bir hayata başlanamaz. Gençlik nedir bilmeden çocukluktan çıkılır, evli olmak nedir bilmeden evlenilir ve yaşlılığa girerken dahi insan nereye gideceğini bilmez. Yaşlılar, yaşlılıklarının masum çocuklarıdır. Bu anlamda, insanlığın dünyası acemiliğin gezegenidir.” (Roman Sanatı)
- İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir. (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
- Yavrucuğum hiçbir zaman anlayamayacağın bir keder var içimde. (Yaşam Başka Yerde)
- Sevgi kırılgan, narin bir şey midir peki? (Yavaşlık)
- "Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız. Olaylar çabucak olup bittiği zaman, kimse hiçbir şeyden emin olamaz, hiçbir şeyden, hatta kendisinden." (Yavaşlık)
- "Gözü 'daha yükseklerde bir yerde' olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır.." #Edebiyat (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
- Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Gözümüzün önüne en sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şey anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda, kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. (Yavaşlık)
- 'En güzel intikam, 'başarıdır.' Seni sevmeyen herkesi üzer.' (Jacques ile Efendisi)
- Tek özgürlüğümüz, acı ile zevk arasında seçim yapmaktı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu anlamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkarmayı bilmek gerekirdi. (Kimlik)
- Her şey düzenlenmiş, ayarlanmış, yapay, her şey bir oyun, hiçbir şey içten değil. (Yavaşlık)
- İnsan, yaptığı bir hareket, söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yaşadığı bir duygu yüzünden kızamaz, çünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur. (Kimlik)
- İnsanın hayatta geri çekilmek zorunda kaldığı anlar vardır: Yaşamsal konumları korumak için en az önemli konumları terk etmenin gerektiği anlar. (Gülünesi Aşklar)
- Eğlenir, başkalarını eğlendirir ve düzenden yana olmanın ortaya koyduğu olur olmaz vaatlerle dünyayı tek ve koca bir şakaya çevirir. (Roman Sanatı)
- Ben annemi hep gökyüzünde diye düşünürüm. (Şaka)
- Ölüm ülkesine ulaşmak için, insanın kısacık bir süre kendisinin dışına çıkması yeterlidir. (Saptırılmış Vasiyetler)