Yaz Geldi - Füruzan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yaz Geldi kimin eseri? Yaz Geldi kitabının yazarı kimdir? Yaz Geldi konusu ve anafikri nedir? Yaz Geldi kitabı ne anlatıyor? Yaz Geldi PDF indirme linki var mı? Yaz Geldi kitabının yazarı Füruzan kimdir? İşte Yaz Geldi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Füruzan
Derleyen: Nursel Duruel
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750816291
Sayfa Sayısı: 120
Yaz Geldi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanan Parasız Yatılı'yı 1972'de Kuşatma, 1973'te Benim Sinemalarım izledi. Peş peşe çıkan bu üç kitaptaki öykü dünyasının özgünlüğü, diriliği, iç tutarlılığı, bütünlüğü, kendi kendini yetiştirmiş bir yazar olan Füruzan'ın yaratıcı gücünün yanı sıra ön hazırlığının sağlamlığını da koyuyordu ortaya. Eleştirmenlerce yapılan "Füruzan olayı" nitelemesi, "öyküye saygınlık kazandırdı" saptaması, Gecenin Öteki Yüzü (1982) ve Sevda Dolu Bir Yaz (1999) başlıklı kitaplarında yer alan öykülerle de doğrulandı.
Füruzan öykülerinin bu denli sevilmesinin, kitaplarının yayımlandıkları tarihlerden bugünlere kadar pek çok baskı yapmasının nedenlerinden biri de sahicilik duygusunu çok güçlü bir biçimde yaratabilme başarısıdır. Sinemasal anlatım kullandığı çokça söylenmiştir, ama burada söz konusu olan, yalnızca onun gibi has edebiyatçıların gerçekleştirebildiği edebiyata özgü görselliktir. Sayısız ayrıntıyla örer öykülerini. Her ayrıntı işlevseldir: Renkler, ışıklar, kokular, sesler, biçimler... Öykü kişilerinden her birinin kendine özgü dili, kullandığı sözcükler, o sözcükleri kullanış biçimleri, susuşları, duruşları... Bu seçki, onun dünyasına açılan kapıyı aralıyor.
"Yaz geldi. Sabah halam gidince, evde ekmek varsa alıyorum zeytinle çıkıyorum. Yazın çok seviniyorum, sokağa çıkınca. Hep bir şeyler oluyor. Yiyecek olmazsa evde, bu bahçenin arkasında karavanaları boşalttıkları yerler var. Onların içinden çok iyi yiyecekler bulunur. Ama ben zeytinle ekmeğe bayılırım. Yaz geldi artık, canım sıkılmaz. Hem ben buraları bilirim. Aç kalmam. Sen yabancısın. Buraya kaç vapur gelir gider bilir misin? Bilmezsin. O kadar kolay mı?"
Yaz Geldi Alıntıları - Sözleri
- Çocukluğunun elden gittiğini açık seçik sezmişti. Kesin bir ayrılma oluyordu.
- Hiç sekiz yaşında bir çocuk babasız kalır mı?
- Belki o da kendisi gibi sözsüz, gülmesiz, güneşsiz bir yerlerde büyümüş, onun da babası kendi babası gibi sadece bir resime ve hep bir duvara asılı durmuştu.
- Çünkü tüm şarkı sözlerini kendi zor yaşamalarıyla eş anlamda bulurlardı.
- İşimi beğenmemek değil benimkisi, kazandığımla geçinememek bıkkınlığı.
- Çocukluk, bir ak kitaptır; her şey derin yazılır.
- Onları kimse görmüyordu... Oysa çevreleri çok kalabalıktı.
- Büyüdüğünde ancak saptayabileceği bir durum olacaktı bu, anlatılası şeylerin niçin hep yazlara rastladığı.
- -Çocuk bu, dedi babası, biraz da utanarak. Her istediği olur sanıyor.
- Belki de yaşı ne denli artsa yapısındaki zor gelişme böylesi bir silinme, belli olmama isteğinden doğuyordu.
- Ölmekse kötüydü. Ne bir yere gitmek, ne bir yerden dönmekti artık.
- Çocuk bu. Her istediği olur sanıyor.
- Bu konuşma sesini, bu gülme sesini bir yanlarında gizliyor olmalıydı kadın, tanınır gibi değildi.
Yaz Geldi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler." #füruzan #yazgeldi Füruzan denince akla gelen ilk şey çocuk oluyor. Bu kitaptaki 6 öykünün de başkarakteri çocuktu. Çocuklar normal çocuklar değildir ama, dışlanmış, toplum dışına itilmiş, yoksul çocuklardır. Belki de en normal olan çocuklar Füruzan'ın çocuklarıdır. Normal ya da değil Füruzan'ın çocukları, Türk öykücülüğünün mihenk taşlarındandır. Öykü okumayı seven herkesin mutlaka tanışması gereken bir kalem Füruzan. (Samet Güzel)
Yapı Kredi Yayınlarının Doğan Kardeş serisinden, Füruzan'ın 'Yaz Geldi' başlıklı, seçilmiş beş hikayesini içeren kitabı bitirip kapattım. Bu seri, yazarlarla tanışma bakımından bana sorarsanız gayet güzel. Yazarın öne çıkan öyküleri seçilerek oluşturulmuş. Kitaptaki öykülere baktığımızda, ki beşini de ele alarak söylüyorum, öykülerin merkezinde 'çocuk' var. Çocuğun gözünden anlatılmış. Daha çok durum hikayesi diyebileceğim türden hikayeler . Hikâyelerde dönemin sosyokültürel, ekonomik yapısını da arka planda okuyabiliyorsunuz. Hikâyeleri okurken dikkatinizi çekecek olan bir diğer nokta, anlatımda ayrıntıların oluşudur. Her şeyi ayrıntılı bir şekilde kaleme almış Füruzan. Ve ilginç olan bir noktaya değinmek istiyorum. İstisnasız bu beş öyküde de can sıkan bir yoksulluk var. Füruzan'ın neden soyadı kullanmadığını dair bir araştırma yapmıştım nette. "Kariyeri boyunca hiç soyadı kullanmamasını: 'Ben o yıllar çok ünlü bir soyadı taşıyordum. Çok ünlü, çok saygıdeğer iki adamın kendi akıllarıyla,emekleriyle ve yetenekleriyle ünlendirdiği saygıdeğer bir soyadıydı. Ben, o ünlenmiş soyadının banasağlama ihtimali olan kolaylıklarına hiç yanaşmak istemedim. Ben, yazarlığımın sınanmasını öylebir şekilde tek başıma yapıp bu büyük addan yararlanmamalıydım.' şeklinde açıklar." Bunu okuduktan sonra Füruzan gözümde biraz daha devleşti. Okurken kahramanların duygularını hissedeceğiniz, içinizi burkacak bir kitap sizi bekliyor. Keyifli okumalar. (N.G.)
Türk Edebiyatı bünyesinde monotonluğun dışına kaçarak, yazım dünyasında yeni bir heyecanın kıvılcımını başlatan Füruzan; özellikle de seçme öykülerden oluşturduğu şiirimsi ifadesiyle yer verdiği bu eseriyle özgün kalmayı başarmış diyebilirim. Beş bölümden oluşmuştur. İlk öyküsü "Parasız Yatılı"da, yoksulluğun ve yalnızlığın sancısını ve umudun aranışını bir kız çocuğunun gözünden derin bir metrajla işler. İkinci öyküsü "Yaz Geldi"de, dağılan ailelerin kurbanı olan ve yoksulluk içinde kalakalan bir kız, diğeri erkek iki çocuğun günlük yaşantılarını sıradanlığa kaçmadan yine onlar gözünden kaleme alır. Üçüncü öyküsü "Redifeye Güzelleme"de, yoksulluk yüzünden yurdundan göç etmiş ve yeni yaşama ayak uydurmakta zorlanmış göçmen bir ailenin dramı ve sevecenliklerini, bu ailenin küçük basma elbiseli köylü kızının gözünden berrak bir durulukla sunar. Dördüncü öyküsü "Seyyid"de, yoksulluğun kapısını çaldığı üç kişilik bir ailenin, Sivas'tan, ekmek kovalamak için Istanbul'a gelerek burayı yurt tutmasını, buradaki insanların köydekilere benzemeyen yapaylık ve gaddarlıkla dolu oluşunu, el kapısının zorluklara gebe bırakışını, on yaşındaki Seyyid'in gözünden keskin bir bıçak gerçeğiyle hafızalara çizer. Ve son öyküsü "Çocuk"da, kötü yola düşmüş, yalnızlıkla boğuşan, yoksul bir kadının hayatın çaresizliği karşında katıksız bir çözülmeyle benliğini aramasını, sorumluluklarını zorunluluklar altında ezerek oğlu ile arasına görünmez dağlar koyuşunu, ulaşılmaz sınırlar çizişini ve annesine ihtiyaç duyduğu anlarda bedenen ve ruhen yapayalnız kalışını, tarafsız bir yalınlıkla çarpıtmadan bizlere yansıtır. Tüm bu özellikler göz önüne alındığında, kısa metrajlı bir film izliyor havasına girdiğimi söyleyebilirim. Hatta betimlemeler ve öyküleme tekniğini ustaca kullanmasını ressam oluşuyla özdeşleştirdim desem abartmış olmam. Kısacası tek solukta okunacak, psikolojik çözülmelerin yerinde verildiği enfes kitaplardan, iyi okumalar dilerim. (Eurdiyce)
Yaz Geldi PDF indirme linki var mı?
Füruzan - Yaz Geldi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yaz Geldi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Füruzan Kimdir?
Feruze Çerçi veya tanınan adıyla Füruzan (d. 29 Ekim 1932, İstanbul), Türk yazar.
Çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisidir. Türk öykücülüğünde genellikle "küçük insanlar" diye adlandırılan toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyaları keşfedilmemiş insanlarını yazmıştır. Öykünün yanı sıra şiirden, romana, gezi yazısından, denemeye, şiire ve çocuk kitabına kadar edebiyatın farklı türlerinde eserler vermiş, öykülerinin bazıları tiyatro sahnesine ve sinema perdesine taşınmıştır. 1970'li yıllarda en çok dikkat çeken üç kadın yazardan biri olarak Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu’yla birlikte anılır.
Gülsün Karamustafa ile birlikte yönettiği Benim Sinemalarım filmi, Türk sinema tarihinin en başarılı eserleri arasında sayılır.
Hayatı
29 Ekim 1932'de İstanbul'da doğdu. Esnaf olan babasını küçük yaşta kaybetti. 1946 yılında Yalova Demir Köyü İlkokulu'ndan mezun oldu. Ailesinin kısıtlı ekonomik imkanları nedeniyle ortaöğrenimi tamamlayamadı.
1950'li yıllarda tiyatrocu olmaya karar verdi. Bir süre Küçük Sahne’de tiyatro oyunculuğu yaptı. Uzun bir süre resim ile ilgili çalışmalar yaptıktan sonra tamamen edebiyatla ilgilenmeye karar vererek çalışmalarını bu alana yöneltti. İlk öyküsü Olumsuz Hikâye, 1956’da Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayınlandı. 1956’dan 1958'e dek öykülerini Türk Dili, Yenilik ve Pazar Postası’nda yayımladı. 4 Temmuz 1958'de karikatürist Turhan Selçuk ile evlendi. Boşanma ile sona eren bu evliliğinden kızı Aslı dünyaya geldi. Eserlerinde evlenmeden önce Füruzan Yerdelen, evlendikten sonra Füruzan Selçuk, eşinden ayrıldıktan sonra Füruzan imzalarını kullandı.
Yazarlığının ilk dönemini “gençlik hevesi” olarak tanımlayan Füruzan, asıl eserlerini 1960’lı yıllarda vermeye başladı. 1964-1972 arasında Dost, Yeni Dergi ve Papirüs’te yayınlanan öyküleriyle dikkat çekti.
İlk kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanınca ünlendi. Bu ödülü kazanan ilk kadın yazar ünvanını aldı. Parasız Yatılı'yı Kuşatma (1971) ve Benim Sinemalarım (1973) adlı öykü kitapları izledi. Öykülerinde kötü yola düşmüş kadın ve kızların, çöküş sürecindeki burjuva ailelerin, yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların dramlarına sevecen bir bakışla eğildi. Benim Sinemalarımkitabının ardından öyküye 9 yıl ara verdi.
1973'te ilk romanı Kırkyedililer 'i yayımladı. Türkiye tarihine '68'liler olarak geçmiş, devrim ve isyancı bir kuşak olan 1947 doğumluların hikayesini anlatan eser, geniş bir kitle tarafından sevildi, 1975'te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü aldı.
1975 yılında Alman Akademik Değişim Servisi (A.A.D.D) adlı bir sanatçı programı kapsamında davet edildiği Berlin'e gitti ve bir yıl kaldı. Bu şehirde Türk işçilerle röportajlar yaptı. Röportajlarını Yeni Konuklar adlı kitabında topladı (1977). Dokuz Çağdaş Türk Öykücüsü (1982) adlı antolojisini ve Türkiye Çocukları (1979) adlı çocuk kitabını da Berlin'de hazırladı. Füruzan, daha sonraki yıllarda da göçmen ve gurbetçi işçi soranları üzerinde durmuştur. 1988'de yayımlanan ve belge niteliğinde bir kitap olan Ev Sahipleri 'nde Almanya'nın önde gelen aydınları ile göçmenleri konuşturdu. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Berlin'in Nar Çiçeği 'nde de Almanya'daki göçmenlerin hayatını işledi.
Ah Güzel İstanbul öyküsünden uyarlanan aynı isimdeki filmi 1981’de Ömer Kavur ile birlikte yönetti. Film, hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Film Festivalindeikincilik ödülü aldı.
1982'de yayımladığı Gecenin Öteki Yüzü kitabında yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1986'da TRT tarafından dizi olarak çekildi. Dizi, TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi olarak seçildi.[5] Bütün çekimlerde sette bulunan Füruzan,[3] bu deneyimden sonra kendisi film yapmak üzere cesaret buldu. 1988-1989’da "Benim Sinemalarım" adlı öyküsünü senaryolaştırdı ve 1989’da Gülsün Karamustafa ile birlikte aynı adla sinema filmi olarak çekti. Film, uluslararası festivallerde büyük ilgi gördü.
Yazar, Redife'ye Güzelleme, Kış Gelmeden ve Sevda Dolu Bir Yaz adlı öykülerini ise oyunlaştırmıştır. "Kış Gelmeden" ve "Sevda Dolu Bir Yaz" Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi.
1991'de Lodoslar Kenti adlı şiir kitabını yayımladı.
Bosna Savaşı esnasında Balkanlar'ı kapsayan yolculuğunun izlenimleriniİşte Bizim Rumeli (1994) ve yeni baskısı Balkan Yolcusu (1996) kitaplarında paylaştı.
Yapıtları başta Almanca olmak üzere İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Bulgarca, Farsça gibi çeşitli dillere çevrilmiştir.
2006 yılında Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü alan yazar[7], 2008 yılında 27. İstanbul Kitap Fuarı'nın Onur yazarı olarak seçilmiş[8] ve hakkında Füruzan Diye Bir Öykü adlı kitap hazırlanmıştır.
Füruzan Kitapları - Eserleri
- Parasız Yatılı
- Kırk Yedi'liler
- Gül Mevsimidir
- Sevda Dolu Bir Yaz
- Benim Sinemalarım
- Yaz Geldi
- Kuşatma
- Gecenin Öteki Yüzü
- Berlin'in Nar Çiçeği
- Balkan Yolcusu
- Haraç
- Lodoslar Kenti
- Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz
- Ev Sahipleri
- Redife'ye Güzelleme
- Toplu Öyküler - Toplu Romanlar
- Yeni Konuklar
- İşte Bizim Rumeli
- Yedi Öykü
Füruzan Alıntıları - Sözleri
- Çocukken yaşananlara önem verilmeli. Çünkü insan o yaşlarda sevinmeye öyle hazırdır ki, o sevinçlerin benzerliklerini bile yaşayamayabilir bir daha... Ne yazık, ne yazık... (Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz)
- Çocukluk, bir ak kitaptır; her şey derin yazılır. (Yaz Geldi)
- Mehmet Akif Ersoy diyor ki, Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, Canı cananı alsın da Hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ Ne kadar güzel satırlar. Hakikaten buna bakarak kendi vatanımızı gözbebeğimiz gibi korumak lazımdır. (Balkan Yolcusu)
- Duygularımızdan, sevgimizden utanır olduk. Sevgisizliği savunmayı aklı yüceltmek sandık. (Parasız Yatılı)
- ..öylesine konuşmak, ne olduğunu açıkça bilmesem bile söylemek istediğim şeyler vardı ki o sabah. (Benim Sinemalarım)
- Büyüdüğünde ancak saptayabileceği bir durum olacaktı bu, anlatılası şeylerin niçin hep yazlara rastladığı. (Yaz Geldi)
- İnsanoğlunu ölümsüz kılan tek şey sevgidir değil mi? Sevgiyi tanımamışsak onurlu olmayı da bilemeyiz. Sevginin olmadığı yerde onur diye tanıtılanlar cimrilik, bencillik, hatta kindir. (Berlin'in Nar Çiçeği)
- Hayat sabrın caymaz büyük simyacısıdır. Yetiştirme yurtları iyi yürekliliğin artıklarını kuşanırlar. (Lodoslar Kenti)
- Türkiye'de Harf İnkılâbı olunca buraya kaçan Şeyhülislam Mustafa Sabri bir gazetede, “Ben Pomak olsam, Atatürk'ü ve ve Türklerin kabul ettiği bu alfabeyi kabul etmem, Bulgar alfabesini kabul ederim,” diye yazmış. (Balkan Yolcusu)
- ‘Ne olursa gidene’ derler ya ben inanmam bu söze. Ne olursa kalana olur. (Kuşatma)
- İnsanların anıları hep kişisel olmaz ya. Tarihin yarattığı değerlerde en etkili anılar değil midir? (Balkan Yolcusu)
- Öylesine uzun yaşadım ki ,yaşamak bir oyunmuş gibi oldu şimdi... (Gül Mevsimidir)
- Ne umutlardı, ne beyhude hevesli bekleyişlerdi, geçti gitti, geçti hepsi. Neyse.. (Toplu Öyküler - Toplu Romanlar)
- “Bizde rüştüne ermek aile kurmakla olur. Ne on altı yaşıyla, ne üniversite okumakla... Hiçbir çabanız sizi erişkin göstermez çevrenize. Alman toplumu ise başkadır. Orada rüşte ermenin biçimi de başkadır. Yolu yurttaş olmaktan geçer. “Yurttaş olmak” ise bireyin kendi bireyliğini ayrımsaması, onun toplum içindeki konumunu kimlik vererek belirleyen devlet karşısındaki yerini almasıyla olur.” (Ev Sahipleri)
- "Aklı savunuyoruz,ama güzellikten yanayız." (Parasız Yatılı)
- Bekle, bahar hep karların altındadır.... (Lodoslar Kenti)
- Nasıl olsa buralar bıraktığımız gibi duruyor. Sen de gördün ya, hiç değişmiyor. Değişse de aynı onmazlıklar daha başa çıkılmaz oluyor sonunda. Dönerim de, belki döndüğüm fark edilmez bile... (Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz)
- Bizde her pazar tatilinden önce bir papaz fabrikaya gelip 1 saat konuşur. Bütün makineleri durdururuz. O vaazına başlar azizleri anlatır. Biz işçiler Allah’ın en sevgili kullarıymışız anlatır, Allah için yapabileceğimiz en iyi İbadetin çalışmamız olduğunu anlatır… Papazın dediğine bakılırsa büyük arabalarıyla, bütün lüksleriyle zenginler cennete gitmeyecek anlaşılan. Sonra papaz efendi bu tatil öncesi ziyaret için para toplar. Ve biliyor musunuz bir gün ne oldu? Vaazlardan birini bitirip papaz fabrikadan çıktı avluda kocaman bir Amerikan arabası bekliyordu onu. Zavallı yoksul papaz çıktı binip gitti arabayla. (Yeni Konuklar)
- Bir fransız düşünür ne demiş: " Gençlik bilebilse, ihtiyarlık yapabilse." (Gül Mevsimidir)
- ''Bana, güzel olmak gerek, demişlerdi. Çirkinin gençliği tuzsuz yemektir. Anca aç olanlar el atar.'' (Haraç)